MİLLİ ÇÖZÜM ÖZÜMÜZDÜR
Milli Çözümcüyüz, Adil Düzenci
Ferhat gibi dağlar, delen oluruz!..
İnsan ayırmayız, Türk Kürt ve zenci
Mazlumun gözyaşın, silen oluruz!..
Ya Dinde ihvan, ya; hulkiyette1 eş
Mazluma eziyet, edenler kalleş
Aynı ana baba, farklı beş kardeş
Bir yarım ekmeği, bölen oluruz!..
Davamız Hak hayır, yolumuz şefkat
Masuma mağdura; sahip çık, güç kat
Hayat; iman cihat, huzur; şeriat
Gerekse uğrunda, ölen oluruz!..
Marazlı münafık, şimdi kediyse
Verdik cevabını, her ne dediyse
Birliğim dirliğim, tehlikedeyse
Zalimin aklını, çelen2 oluruz!..
Haçlıyla arkadan, kuşatılırsa
Ülkeme millete, sataşılırsa
Dine devletime, taş atılırsa
Düşmanı boğacak, selen3 oluruz!..
Müslüman siyonla, olur mu refik4
Hainle kâfirle, düşman müttefik
Tankı füzesiyle, artsa trafik
Dağlarda aşılmaz, belen5 oluruz!..
Dava namusumuz, Hakkı tutarız
Namus çin risk alır, derde batarız
Kaçmaz, kahır çeker; zehir yutarız
Yine Dost yüzüne, gülen oluruz!..
Attığın temeller, çaktığın kazık
Kutsalım sökülür, ey Hocam yazık
Sevdamız uğrunda, sabrımız azık
Çağrına ilk koşup, gelen oluruz!..
Hak için, halk için; derde bulaştık
Nice badireler, birlikte aştık
Şükür kucaklaştık, ruhta kaynaştık
Kardeş kıymetini, bilen oluruz!..
Hidayet inayet, buyurmaz isen
Gönül kulağıma, duyurmaz isen
Ya Rabbi affedip, kayırmaz isen
Cehennemde yanan, kölen oluruz!..
1- Hulkiyet: İlahi yaratılış.
2- Çelen: Kurnazlık, açıkgözlülük yapmak; yıldırıp hizaya sokmak.
3- Selen: Sel gibi coşkun akan, mazlumlara müjde ulaştıran.
4- Refik: Dost, kardeş, yoldaş.
5- Belen: Yüksek ve aşılmaz dağlardaki sarp ve dar geçit yolları.
Milli Çözümcüyüz, Adil Düzenci
Hidayet inayet, buyurmaz isen
Gönül kulağıma, duyurmaz isen
Ya Rabbi affedip, kayırmaz isen
Cehennemde yanan, kölen oluruz!..
Milli Çözum Bayramı Bekler Dururuz
Kur’an söyler, Hakkı yazarsın
Kalemle, nifak kökü kazarsın
Garibe,öksüze derman ararsın
Erbakan aşkıyla yanan oluruz
Sadakat en büyük şereftir bize
Uğrunda can verip ölmek nasipse
İlahi Kelimetullah aşkı iman özünde
Milli Çözüm bayramı bekler dururuz
Allah hakkı tutup, dost yüzüne gülenlerden eylesin inşallah.
Dava namusumuz, Hakkı tutarız
Namus çin risk alır, derde batarız
Kaçmaz, kahır çeker; zehir yutarız
Yine Dost yüzüne, gülen oluruz!..
Spot Mısralar…
“Hidayet inayet, buyurmaz isen
Gönül kulağıma, duyurmaz isen
Ya Rabbi affedip, kayırmaz isen
Cehennemde yanan, kölen oluruz!..”
Son dörtlükte kendinden önceki dörtlüklerde sayılanların sadece “iman” üzere yapıldığı görülmekte? Vay be… Ne güzel kulluk bilincidir bu!?
Allah yazan kalemlerle haşreylesin…
NUH’UN GEMİSİ…
Hidayet zirvesi,bu Hak Dava’ndır
Kopacak olursak,zelil oluruz
İlahi rahmetin,bize necattır
Kovacak olursan,cahim oluruz!..
En büyük ihsana,nankör eyleme
Nefsimize esir,zebun eyleme
Zulme kötülüğe,sebep eyleme
Sahip çıkmaz isen,zalim oluruz!..
Milli Çözüm Nuh’un,gemisi gibi
Zahirde eldeki, kor ateş gibi
Hakikat Nur derya,Tevhid zirvesi
Günahımız baksan,yeksan oluruz
Özümüz arî kıl,kirle doluyuz!..
Milli Çözüm: En’am Suresi 76. ayet de ifade buyrulan;
Şu imtihan için gönderildiğimiz dünyada, Allah’ın rızasını öncelemiş önemsemiş mü’mince bir hayat sürmeye gayret edenler için Müslümanlarla, münafıklarla , müşrik ve zalimlerle, nefsimizle, şeytanla olan çetin imtihanlar vesilelerimiz vardır. Allah’ın rızasını kazanmak yolundaki hedefimize giden yolda mücadele edeceğimiz imtihan parçalarımızdır… Şiirde de ifade buyrulduğu gibi iyiye doğruya faydalıya güzele ve adil olana yani Allah’ın rızasına kavuşturacak her şey, bizim mayamızda aslımızda özümüze üflenen bir nurdan ibarettir. Çünkü Allah c.c. nün nurundan Efendimiz s.a.v. , Efendimizin nurundan Hz. Adem ve insanlık meydana gelmiştir. Yani özde rabbimizin nurundan meydana gelmişiz… İşte bu özün adına günümüzde MİLLİ ÇÖZÜM demek yanlış olmaz. Çünkü Milli Çözüm, şeytani duygulardan ve nefsani duygulardan uzak, hayra iyiliğe ve ibadete yönelmeyi öğütleyen, Kur’an’ı Kerim’i ve başta Efendimizin ve tüm hak peygamberlerin sünnetini esas alan Aziz Erbakan Hocamızın öğretilerini ve müjdelerini önem ve önceliğine alan ve gereğini yerine getirmektedir.
Rahmetli Hacı Haydar Baba Hazretleri (KS) bir rüyasını, Muhterem Ahmet Hocamızdan dinlediğimiz şu muhteşem örneği tensiplerinize sunmak istiyorum:
“Tasavvuf terbiyesine yeni girdiğim günlerdi. Bir gece rüyamda korkunç canavarların ve saldırgan eşkiyaların hücumuna uğradığımı ve can havliyle ellerinden, kurtulmak için kaçtığımı görüyorum.
Derken önüme bahar selleriyle coşmuş boz bulanık Fırat suyu çıkıveriyor… Suya atlasam boğulma tehlikesi var… Geri dursam eşkiyalar, canavarlar yakalayıp parçalayacaklar.
O sırada Fırat üzerinde bir kayık görüyorum ve hemen üzerine binip küreklere sarılıyorum. Lakin coşkun Fırat sularıyla boğuşmak çok zor… Kayık battı batacak… Bir ara dönüp geriye bakıyorum. Elinden kaçtığım her bir canavar ve eşkıya, ayrı ayrı kalın halatlarla bindiğim kayığa kanca takmış, kendilerine doğru çekiyorlar…
Ben Allah’a sığınarak ve kelime-i Tevhit zikrine başlayarak küreğe asıldım… Çok çetin bir boğuşmadan sonra canavarların ipleri bir bir kırıldı… Boz bulanık Fırat suları ve azgın dalgalar aşıldı… Nihayet çok yorgun ve bitkin bir vaziyette karşı sahile çıkıyorum… Oradan ağzına kadar içli köfte dolu bir küfeyi sırtıma alıyorum… Yol boyunca gelip geçen herkese ikram ediyorum…
Bu rüyamı Şeyhim Savunalı Hacı Muhammet Baba Hazretlerine anlatınca sevindi ve beni tebrik etti ve rüyamı şöyle yorumladı:
O seni kovalayan canavar ve eşkiyalar nefis, şeytan, heva, heves ve dünya gibi şeylerdir.
O nehir, hepimizin geçmek zorunda olduğu hayat yolumuz ve imtihan şartlarımızdır.
O kayık şeriat kayığı, o kürekler tarikat küreğidir.
Kelime-i Tevhit ise zikrin efdali ve iman ve cihat kuvvetidir.
Bu rüyanız İnşaallah sahili selamete çıkacağınıza ve sonunda irşad makamına ulaşacağına ve Müslümanlara hizmet ve himmet sunacağına bir işarettir.”
Evet, boğuşmayan başaramaz!
Allah’ım! Yarattığın şeylerin şerrinden sana iltica ediyoruz…
Ya Rabb! Senden yine sana sığınıyoruz!.. Yegâne kuvvet ve kudret sahibi olarak seni biliyor ve ancak sana güveniyoruz.
[u][b]EN’AM SURESİ 76. AYET[/b][/u]
Derken, gece (karanlığı dünyanın) üstünü örtüp bürüyünce (Hz. İbrahim parlak) bir yıldız görmüş ve şöyle demişti: (Belki de) “Benim Rabbim budur.” Fakat (yıldız batıp) kayboluverince de: “Ben kaybolup-gidenleri sevmem (ve fani olan şeyleri ibadete değer görmem)” diye (eklemişti).
Gerçeği görmek feraset ister.
Hz. Mevlana’nın bir misalini anlatalım ,
köylünün biri, akşam vakti çok sevdiği ve özel beslediği danasını kaybeder. Çevredeki ormanlık alanda danasını aramaya çıkar. ortalık iyice kararmıştır…
Köylü bir çalılığın altında yatan aslanı, danası zannederek kucaklar ve okşamaya başlar…
Köylü “danamı buldum” diye, aslan ise “Avımı buldum” diye sevine dursun. Ah bir ortalık aydınlansa ve köylü kucakladığındakinin aslan olduğunun farkına varsa!..
kim bilir yakında, nicelerinin ağzı uçuklayacak ve korkudan kimlerin ödü patlayacak.
Milli çözümcüler, hayranlık ve hayretten dona kalacak, rakipleri ise hasetten çatlayacak !..
Bazı zavallılar bizim bu gerçekleri riyakarlık ve yağcılık olsun diye yazdığımızı zannediyorlar. Bizi yakından tanıyanlar başkalarının elde etmek için bin takla attıkları nice makam ve menfaatleri niyetimizden ve değerlerimizden taviz vermemek için nasıl elimizin tersiyle ittiğimize, imkan ve iktidar sahibi bulunan nice etkili ve yetkili zevatın bazı haksızlık ve yanlışlıklarına karşı çıktığımız için ne fırsatları feda ettiğimizi çok iyi bilirler. Üstelik “Allah’ın bir kuluna açtığı rahmet ve Fazilet kapılarını kimse kapatamaz. Onun vermediği bir nimeti de kimse ondan zorla alamaz.”
Milli Çözüm Peygamberlerin Sözünü Söyleyerek, İnsanlığın Kurtuluşu İçin Çalışmaktadır.
Tarih boyu Peygamber Efendilerimiz neyi söylemişse Milli Çözümde aynı sözü söylemekte.
Peygamberler, elçiler kime karşı çıkmışsa Milli Çözümde aynı kesimlere, kişilere karşı çıkmakta.
Bugüne kadar müminler nasıl bir düzenden razı olmuşlarsa Milli Çözümde yeryüzünde öyle bir düzen istemekte ve bu uğurda gayret göstermekte.
Peygamberlere, elçilere, Hak dava rehberlerine kimler düşmanlık etmişse Milli Çözüm düşmanları da aynı kesimler ve bu kesimlerin güdümünde kalan aynı gafillerdir.
Evet, Yüce Kur’an’ımızda geçen Peygamber Efendilerimizin, başta Hz. Muhammet (sav) Efendimizin sözünü, davasını, Milli Çözüm dava edindiği ve o yüce çizgiyi temsil ettiği için Milli Çözümü, özümüz etmeye ve insanlığın kurtuluşuna vesile olmaya çalışmaktayız.
Amiinn Amiinn Amiinn
Ya Rabbi! Adil Düzen Devrimini, Hakkın hakimiyetini, siyonizm’in devrilişini görmeden bu uğurda çaba sarf etmeden canımızı alma Ya Rabbi… Ya Rabbi imanlarımız kemal’e ulaşmadan imanlarımız bize yoldaş olmadan imanlarımızı kurtarmadan canımızı alma Ya Rabbi… Ya Rabbi bütün kardeşlerimize karşı kalbimiz merhamet muhabbet şefkat ve uhuvvet le dolmadan kin ve adavetten haset ve fesattan kurtulmadan canımızı alma Ya Rabbi..
MİLLİ ÇÖZÜM ÖZÜMÜZDÜR
Milli Çözümcüyüz, Adil Düzenci
Ferhat gibi dağlar, delen oluruz!..
İnsan ayırmayız, Türk Kürt ve zenci
Mazlumun gözyaşın, silen oluruz!..
Ya Dinde ihvan, ya; hulkiyette1 eş
Mazluma eziyet, edenler kalleş
Aynı ana baba, farklı beş kardeş
Bir yarım ekmeği, bölen oluruz!..
Davamız Hak hayır, yolumuz şefkat
Masuma mağdura; sahip çık, güç kat
Hayat; iman cihat, huzur; şeriat
Gerekse uğrunda, ölen oluruz!..
İçinizden (insanları Hakka ve) hayra davet edecek, (ve bunun sonunda elde edecekleri devlet ve hükümet imkânlarıyla ma’rufu) iyilikleri emredip yürütecek ve (münkeri) kötülükleri de nehyedip önleyecek bir ümmet bulunsun. (Bu hizmet ve hedefler için bir liderin çevresinde organizeli bir teşkilat kurulsun.) İşte asıl kurtuluşa erecek olan bunlardır. (Âl-i İmran Suresi 104. Ayet)
Onlardan (fasık ve gafil) bir topluluk (peygamberlerine): “Allah’ın kendilerini helak etmek veya şiddetli bir azap (ve akıbete) düşürmek istediği(ni bildiğiniz bizim gibi) bir kavme, (hâlâ) ne diye (boşuna) öğüt veriyorsunuz? (Bizi niye rahatsız ediyorsunuz?)” diye (sorduklarında); “Rabbinize karşı hiçbir mazeretiniz (kalmasın) diye ve olur ki (söz dinleyip) sakınırlar ümidiyle…” (yanıtını vermişlerdi.) (A’raf Suresi 16. Ayet)
Gerçekten, yetimlerin (sahipsiz ve çaresiz kimselerin) mallarını (haksızlık ve haram yollarla) zulmederek yiyenler, karınlarına ancak ateş doldurmuş olurlar. Zaten onlar, çılgın bir ateşe gireceklerdir. (Nisâ Suresi 10. Ayet)
Doğrusu Allah, Kendi yolunda (tuğlaları ve bütün parçaları) sanki birbirine (kurşunla) kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak (irtibatlı, intizamlı ve itaatli bir teşkilat şuuruna ve ordu disiplini sorumluluğuna sahip olarak cihad edip) çarpışanları seven (ve destekleyen)dir. (Ferdi ve fevri hareket edenleri değil.) (Saf Suresi 4. Ayet)
Allah (her konuda ancak) doğruyu söylemektedir.