BAYRAM BİZİM NEYİMİZE
Maalesef, bu bayramımız kutlu olsun diyemiyoruz. Sadece şu kutsal zamanlar ve akan kanlar hürmetine, Yüce Rabbimizden bizleri, gerçekten onurlu ve huzurlu bayramlara kavuşturmasını diliyoruz. Çünkü bu bayram bizim karalı bayramımızdır. Yaralı ve yaslı bayramımızdır.
Yurdumuzun her kasabasında ve her bucağında; ABD destekli PKK teröristlerin kahpece katlettiği yiğitlerimizin, şehitlerimizin aile ocağında feryatlar yükselirken, Allah aşkına nasıl bayram yapılır?
Ama bütün bu acıların asıl sorumlusunun AKP iktidarı olduğu unutulmamalıdır. Çünkü Amerika'ya boyun eğen PKK'ya cesaret veren bu iktidarsız iktidardır. Hatırlanırsa, bu AKP, neredeyse sıfır terörle hükümeti devralmıştı. Ama bugün sadece şu mübarek ramazan ayında yüze yakın fidanımızın; askerimiz, polisimiz ve vatandaşımızın cenaze namazı kılındı...
Hala, başbakan olacak adam: hırsızlıkları, hayır istismarlarını örtbas etmek ve gündem değiştirmek için Aydın Doğan'larla pazarlık kızıştırıyor! Hala, PKK kamplarının taşındığı Ermenistan'la flört ediliyor. Bunlar, akan kanları, yok olan canları, yıkılan yuvaları değil, kendi makam ve menfaatlerini düşünüyor! Bu arada aziz milletimize de bir sitemimiz olacaktır. PKK terörüne, ülke bütünlüğümüze ve devletimize yönelik duyarlılıklarınızı takdir ve tebrik ediyoruz.
Ancak, bu sorunların, sadece his ve heyecanlarla çözülmeyeceğini hatırlatıyoruz.
Çünkü bu kabaran duygu selleriniz, eğer milli şuur barajında toplanmaz da, hala oylarımız AKP gibi Amerikan taşeronlarına ve yine CHP ve MHP gibi AKP'nin değirmenine su taşıyanlara verilecekse, kimse kusura bakmasın, bu işlenen cinayetlere biz de ortak oluyoruz anlamındadır.
Ne yazık ki; halkımızın % 47si tarafından her türlü haksızlığın, ahlaksızlığın ve din düşmanlığının ilacı sanılan şu AKP, Erbakan Hoca'nın dediği gibi, aslında bütün bu sorunların çaresi değil, sebebi ve gübresi konumundadır.
Hala anlayamayacak mıyız, PKK'nın de, AKP'nin de, Barzani'nin de yuları, ABD'nin ve İsrail'in elinde bulunmaktadır. Bunlar kukladır. Kukladan kurtarıcı olur mu?
Çare; İslam ruhuna ve bağımsızlık şuuruna sahip çıkmaktır. İman ve ahlakta yüce İslam peygamberi Hz. Muhammed Mustafa'nın; Milli şuur ve tam bağımsızlık yolunda ise Mustafa Kemal'in, ayrı değil, aynı kutlu hedefi gösterdiklerini kavramamızdır. İslam Dinini de, Atatürk devrimlerini de, istismarcı sahtekârların elinden kurtarmamız lazımdır. Allah aşkına artık uyanalım ve aklımızı başımıza toplayalım.
Bizler, hoş görmemiz gereken farklı yaşam tarzlarımızı ve bakış açılarımızı, suni bir sorun haline getirirken... Birbirimizin türbanıyla, dudak boyasıyla uğraşırken; ortak ve mutlak değerlerimiz olan: Vatanımız, bağımsızlığımız ve kutsallarımız elden gidiyor...
Yarın çok geç olabilir. Şu Irak'tan ibret almayanlara, hala ABD'yi ve AB'yi kurtarıcı sananlara yazıklar olsun!
Bayram geldi, öyle mi?
Acaba Dünya Müslümanları bayram edebilecek mi? Sevinçle, huzur ve hürriyet içinde, bu bayramı karşılayıp kutlayabilecek mi?
Zalim Amerika'nın, hangi vahşi füzesi, acaba hangi camide başımıza düşecek diye ürken ve üzülen Iraklı mazlum Müslümanların mahzun yüzlerini bu bayram güldürecek mi? Amerikalı patronlarına pezevenklik yapan İslam ülkelerinin kukla yöneticileri, aç ve biilaç yetimlerine ekmek parası bulabilmek için, bir dolara namusunu satmaya mecbur ve mahkûm bırakılan Bağdatlı Fatıma'nın, Kerküklü Züleyha'nın bayramı mübarek olsun diyebilecek mi?
Bu bayram; feryad-ü figanı arşı titreten, kolları ve bacakları parçalanmış Filistinli, Felluceli bebelerin gözyaşlarını dindirecek mi?
Bu bayram, Doğu Türkistan zindanlarında, Çeçenistan dağlarında, Balkanlar'da, Afrika'da; öz yurdunda esir, zelil ve sefil yaşayan soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın acılarına merhem sürecek mi?
Bu bayram:
Benim ülkemde, anarşi ve yoksulluk belasından, toprağını ve ocağını terk edip büyük şehirlerin varoşlarında yedi nüfus bir odada; babaları hamallık yaparak, çocukları okuldan ve bakımdan mahrum peçete satarak sersefil sürünmeye mecbur bırakılan garibanlarımın çilesini bitirecek mi?
Milyarlar harcayıp tatil beldelerinde keyif çatmaya koşan ve yine on binlerce dolara mal olacak İsviçre dağlarına veya Havai adalarına "bayram geçirmeye" hazırlanan rantiyeci, faizci ve milletin kanını emici merhametsizler, bir bayram günü olsun, bu çaresiz ve sahipsiz kesimleri düşünüp, yardım etmek üzere fakirhanelerine yönelecek mi?
Bin bir sıkıntı ve sabırla üniversiteyi bitirip, askerlik görevini yerine getirip de, hala işsiz ve harçlıksız dolaşanlar... Ülkesi ve devleti uğrunda PKK ile savaşta sakatlanıp, şimdi sahip çıkılmayanlar... Kocasını şehit verip, çocuklarına bakamayanlar... Ev kirasını ödeyemediklerinden kapı dışarı atılıp, çadırda yaşayanlar... Memur ve işçi maaşıyla geçinemeyip kredi kartı borcundan ev eşyasına haciz geleceği utancıyla intihara kalkışanlar... İmandan ve İslam'dan uzak yetiştirdikleri, vefasız ve vicdansız çocukları tarafından huzurevlerine mahpus edilip, bayramda bile hatırı sorulmayanlar ve yaşlı gözleri yollarda kalanlar... İnancından dolayı başörtüsü taktığı için üniversitelerden atılanlar...
Tarlasını traktörünü satıp banka borcuna yatıranlar... Dükkânını tezgâhını kapatıp; ticarethanesini, atölyesini batıranlar...
Gencecik oğullarını, kızlarını uyuşturucuya ve fuhuş yuvalarına kaptıranlar... Evet bütün bunların bayram şekerleriyle acıları giderilebilir mi?
Verdiği on lira sadaka ve eski ayakkabılarıyla cenneti satın alacağını sananlar... Çaldıkları kul hakkıyla ve hileli ihale parasıyla, her sene hac ve umre yapanlar... Ana babaları yakın akrabaları ve komşuları, açlık ve perişanlıkla kıvranırken bir gecelik keyfine milyarlar yatıranlar...
Devlet çökertilirken, ülke bölünürken bütün fabrikalarımız ve milli sanayi kurumlarımız satılırken, ahlaki ve manevi tahribat geleceğimi karartıp, gençliğimiz çürütülürken; bunları dert edinmeyen densizler, acaba bu bayramların tadını çıkarabilecekler mi?
Ama biz boş konuşuyoruz... Baykuşların keyfini kaçırıyoruz... Öyle ya Bayram bizim neyimize!?
Amerika'ya uşaklık karşılığı yüksek makamlara taşınanlar... Avrupa'ya yavşaklıkla Sevr'e taşeronluk yapanlar... Ülke çıkarlarını satmak ve gerçekleri saptırmak üzere, CIA ve Mossad'dan kiralık yazarlar bayram etmelidir.?. Ama, onursuzca..!..
Haram kazanan ve devleti soyan masonik patronlar, din istismarıyla saltanat süren münafık baronlar... Büyük İsrail hazırlansın, Türkiye ve İslam coğrafyası parçalansın diye BOP'a eşbaşkanlık yapan Müslüman kılıklı Şaron'lar... Ve bunlardan ganimet devşiren onursuzlar ve duygusuzlar keyif çatıp eğlenmelidir.?. Ama sorumsuzca..!..
Ve sürekli ezilen ve üzülen vatandaşlar da, bu zalimlerin peşine gitmekten ve bu hainleri hala desteklemekten vazgeçmedikleri... Kendi hak ve hürriyetlerine, dinine ve devletine sahip çıkma gayreti gütmedikleri sürece, doğal ve sosyal yasaların neticesi ve ilahi adaletin gereği olarak, bu perişanlığı çekmeye devam etmelidir.?. Ama şuursuzca..!..
ŞİİR
Köle ruhlu insanlar; ezilmeye mahkumdur
Zalime boyun eğen; zavallıdır, mazlumdur
Onurlu yaşayamaz; hep mahcup ve mahzundur
"Her güzellik layıktır; efendime beyime...
Eğlenmek haddim değil; bayram benim neyime!"
Bir hafta çalışırız; belki otuza kırka
Hatta fazladır bize; bir lokma ve bir hırka
Uysal koyun gibiyiz; gütsün masonik fırka
"Büyüklerim bilerek; karışır her şeyime
Ben hizmetçi biriyim; bayram benim neyime!"
Korkaklık, pısırıklık; esir almış ruhumu
Başkası düşünür mü, onurum, huzurumu?
Bu şeytani düzende; yitirdim şuurumu
"Bilgisayar virüsü; sanki girmiş beynime
Bir robota çevrildim; bayram benim neyime!"
Hürriyetin bedeli; haysiyetli duruştur
Yalakalık yapanın; kıymeti beş kuruştur...
Tek kurtuluş yolu var; o da altın vuruştur!
"Hep kandım yalanlara; tatlı söze, deyime
Ben zilleti hak ettim; bayram benim neyime!"
Bu yazarin diger makaleleri
< Önceki | Sonraki > |
---|