OY VERMEK
Hocamızla Kuran Sohbeti
KONU: OY VERMEK
(Gerçekten) İnkâr eden ve küfre giren kimseler (şunlardır ki) onlar şöyle derler: (işimize gelmediği ve sıkıntıya sevk ettiği için) Biz (kesinlikle ve hiçbir şekilde) bu Kur'ana da, ondan önce gelen kitaplara da inanmayacağız. (Çünkü biz gerçeği değil, keyfimizi ve dünyamıza gerekeni aramaktayız.)
(Bu şeytani inatları ve bozuk fıtratları yüzünden akılları yattığı halde, bile Kur'anın adalet hükümlerini ve ahlaki prensiplerini inkâr ve itiraz eden) zalimleri, sen Rableri huzurunda (yaptıklarının hesabını vermek üzere) tutuklanmış olarak eğer bir görsen: (ki O zalimler:
1 - İmkân ve iktidarlarıyla kibirlenip büyüklük taslayan yönetici tabakası
2 - Ezilen, sömürülen ve sindirilerek zayıf ve çaresiz bırakılan, ama gaflet ve cehaletle yine de zalim yöneticilerin peşine takılan halk tabakası olarak iki kısımdır.)
Bunlar birbirlerini suçlayıp karşılıklı laf dalaşı yaparak müstaz'af zalimler, müstekbir zalimlere derler ki; "Eğer siz olmasaydınız (Başımızda ve iktidar konumunda iken adil ve ahlaki esaslara göre davransaydınız) herhalde bizler de Hakka inanan ve hayra uyan (mümin) kimseler olurduk. (Hain güçlerden ve şeytani çevrelerden de destek alarak, faiz ve sömürüye dayanan ekonomik sisteminizle... Ahlaki ve manevi değerlerden yoksun eğitim düzeninizle... Baskıcı ve barbar yönetim ve yöntemlerinizle bizleri yoldan çıkardınız. Ey Rabbimiz, asıl suçlu ve sorumlu olan bu gaddar ve hilekâr idarecilerimizdir!)
(Bunun üzerine) müstekbir (ve mücrim yöneticiler) müsta'af (halk kesimine) dönerek şöyle derler:
Size hidayet (rehberi Kur'an ve hakikat önderi peygamber) geldikten (Hakka ve hayra davet edildikten) sonra, Biz sizi ondan (İslam'ın adalet nizamından) biz zorlamı çevirip alıkoyduk?
Hayır! (Fikirlerimizi ve fiillerimizi bile bile hidayet yolunu değil, bizi tercih edip seçtiniz, sevdiniz ve desteklediniz...) Siz aslında mücrim (suçlu ve hain) kimselerdiniz!..
(Bu sefer zayıf bırakılan ve baskı altında tutulan) müstaz'af (halk kesimi), imkân ve iktidar sahibi olan kibirli ve yetkili müstekbirlere derler ki:
Hayır! Sizler gece-gündüz (basın-yayın ve televizyon yoluyla, kanun ve karakol zoruyla) hileli (ve tehlikeli) düzenler kurup, bizim Allah'ı inkâr etmemizi (Haksızlık ve ahlaksızlığa yönelmemizi ve hatta, düşünce ve davranışlarımızı yozlaştırıp ve kendilerinizi putlaştırıp) O'na şirk koşmamızı emrediyor, (devlet ve hükümet gücüyle bizi sapıklığa sürüklüyor)dunuz!.. (Zulüm ve zorbalığa karşı çıkan şuurlu ve onurlu bir Müslüman olmamızı istemiyordunuz.)
Bu müstekbir (yöneticiler) ve müstaz'af (halk kesimleri) ortak oldukları zulüm ve günahlarının karşılığı olarak girecekleri cehennem azabını gördüklerinde; pişmanlık ve perişanlıklarını içlerine atarlar. (Sonsuz ve kahredici bir nedamet ve hasret içinde kıvranıp dururlar)
Biz de inkâr (ve isyan eden zalimlerin ve onları seçip seven hainlerin) boyunlarına halkalar geçirip cehenneme sokarız. (Dünyadaki küfür ve kötülüklerinin ve dinsizliği desteklemelerinin karşılığı olarak hak ettikleri cezaya çarptırırız. İşte bu ilahi adaletin gereğidir.) Yoksa onlar (dünyada) yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı? (Hayır, herkes akıbetini ve ahiretini kendi eliyle hazırlamakta, küfre ve zulme taraf olmakla cehennemi, İslamiyet ve istikamete tabi olmakla cenneti kazanmaktadır.)[1]
(Dünyada Siyonist Yahudiler gibi ğadaba uğramış ve emperyalist Hıristiyanlar gibi sapıtmış zihniyet ve şahsiyetlere uyarak ve İslam'ın özünden ve Kur'anın izinden uzaklaşarak küfre ve kötülüğe bulaşanların, cehennemde) Yüzlerinin (ve tüm bedenlerinin) ateşte çevrildiği gün derler ki: Eyvahlar-yazıklar olsun bize! Keşke Allah'a itaat etseydik. Ve Resulün peşine gitseydik! Ve şöyle devam ederler:
Ey Rabbimiz! "Sadat"ımıza (Bazı Tarikat ve maneviyat rehberlerimize ve hoca efendilerimize) ve "Kübera"mıza (Devlet, siyaset ve servet büyüklerimize aldanıp) itaat ettik. (Bu iki sınıfın vaazlarına ve vaatlerine inanıp peşlerinden gittik. Onlar ise bizim iyi niyetimizi ve teslimiyetimizi istismar edip, bizleri kâfir ve zalim sistemlere peşkeş çektiler.) Böylece onlar bizi Hak yoldan saptırmış oldular. Ey Rabbimiz! şimdi onlara (Talebelerini ve mason ve münafık partilere peşkeş çeken hoca efendilere ve dünyası için davasından dönen siyasetçilere) (bize vereceğin) azaptan iki katını ver ve onları büyük bir lanetle kahret![2]
[1] Sebe: 31-33
[2] Ahzap 66-68
Bu yazarin diger makaleleri
< Önceki | Sonraki > |
---|