AMAN BE GÖNÜL…
Sen başıma neler, getirdin eyvah
Gençlikte şahlanan, taydın1 be gönül…
Boş heves peşinde, gaflet ve günah
Hayal trenine, raydın be gönül…
Bâtıla dalmıştın, Hak’tan bihaber
Bilmezdin ne Kur’an, ne de Peygamber
Pis kokular içre, sandın misk anber
Kendini başıboş, saydın be gönül…
Nice yıllarını, boşa savurdun
Kalbini kararttın, beynin kavurdun
Boşa böbürlendin, şişti avurdun
Her an tutulmuştur, kaydın be gönül…
Yalan yanlış dedin, haksız anırdın2
Şerler bana zarar, vermez sanırdın
Oysa iyi-kötü, sen de tanırdın
Kaç kere tevbenden, caydın be gönül…
Haydar Baba ile, nurlar saçıldı
Erbakan’la gözün, gönlün açıldı
Şükür hayrı tutup, şerden kaçıldı
Gel Dosta gidelim, haydın be gönül…
Gurur kibir ehli, İblise yakın
Sen Rabbinden utan, edebin takın
Aman; amel ilme, güvenme sakın
Işığın Güneş’ten, Ay’dın be gönül…
Hak-Bâtıl karışık, cahili Müslim
Etmeli dış gibi, dâhili3 Müslim
Şefkat ve merhamet, bahili4 Müslim
Gizli şerre küfre, kaydın be gönül…
Hakka ulaştırır, cihat ve taat
Sadıklara katar, biat itaat
Gönül Kâbe’sinde, Rabb’le irtibat
Sırrını âleme, yaydın be gönül…
Yağ bulgur gerek ki, dolsun tencere
Can çıkarken aciz, hırlar hançere5
Kabrinden açılsa, cennet pencere
Melekler der: Gözün, aydın be gönül…
1- Tay: Yük vurulmamış genç at.
2- Anırmak: Çirkin şekilde bağırıp çağırmak.
3- Dâhili: İç dünyanı, kalbini.
4- Bahil: Pinti, cimri, bencil.
5- Hançere: Boğaz, gırtlak.
Sağlam Rehbere Tâbi Olmanın Verdiği Manevi Haz ve Konfor!…
Şiiri okuduğumuzda şu Hadisi Şerifi hatırladık.
“Her kim, imama itaatten bir el kadar ayrılırsa, Kıyamet gününde Allah Teala (cc)’ya ameli hususunda, lehinde hiçbir hücceti olmayarak kavuşacaktır. Her kim de boynunda bey’at olmadığı halde ölürse, cahiliye ölümü ile ölmüş gibi olur.”(Sahih-i Müslim, 1851.)
Hadisi Şeriften yola çıkarak , sağlam bir rehber şahsiyete tutunmayanlar , O’nu takip buyurmayanların hali işte Hadisi Şerifteki ifade edilen CAHİLİYE ÖLÜMÜ ÜZERE ÖLMÜŞ OLUR cümlesinin âşikâr edilmiş halidir bu AMAN BE GÖNÜL şiiri…
Günümüzün Sağlam rehberine tâbi ve taraf olmayanlar İslamca bir hayat yaşıyor olsalar bile , yani namaz abdest oruç zekat hac gibi ibadetleri hatta nafile namaz ve oruçlar konusunda hatta ve hatta her gece teheccüt bile kılıyor olsalar ZAMANIN CİHAT EMİRİNİ TANIMA ŞEREFİNE VE BAĞLILIK ŞEREFİNE NAİL OLAMAMIŞ İSE , NAMAZ KILAN KÖLELER durumuna düşmemesi elden bile değil… Aslında günümüzde bu hadiseyi anlatan çokça örnekleri yaşamaktayız. Namazlı abdestli sarıklı cübbeli onca tarikat ve cemaat var ve hepsi FAİZİ , İSTANBUL SÖZLEŞMECİLERİNİ, ABD Yİ MÜTTEFİK KABUL EDENLERİ, ZİNAYI DOMUZU MÜBAH SAYANLARI, LGBTİ DERNEKLERİNİN MEŞRULAŞTIRILMASINI NORMAL KARŞILAYAN, LANZORETE SÖZLEŞMELERİNİ NORMAL KARŞILAYAN, …..VB TÜM MELANETLERE ONAY VE İMZA ATANLARA DESTEK VERMEKTELER. Demek ki zamanın cihat emirini bulup tâbi olunmaz ise HİDAYET KARARIYOR NEYİN HAKKA NEYİN ŞERRE HİZMET ETTİĞİNİ GÖREMEZ ANLAYAMAZ hale geliniyor.
Sonsuz şükürler olsun ki günümüzde hakk davanın temsilciliğini Aziz Erbakan hocamızdan sonra MİLLİ GÖRÜŞ -MİLLİ ÇÖZÜM zihniyeti Şahsı Manevisi Üstad Ahmet AKGÜL Hocamız ile devam etmektedir.
Rabbimiz hakta sebatkâr olanlardan kılsın bizleri ve vicdan ehli kimseleri inşaallah.
DAVRAN BE GÖNÜL…
Sen sana basiretsin,numara yapma
İnayetin bir çekse,düşersin nâr’a
Milli Çözüm sayesinde, tanıştın Hakla
Nefs putunu bir kır da,uslan be gönül…
Hidayet emanettir,has malın değil
Hakka ermek istesen,Rabbine eğil
Hayat İman cihatmış,gayrısı değil
Özünü Hakka çevir,davran be gönül!…
“AMAN BE GÖNÜL…” Şiirinden Gönül Dünyamıza Hitaplar.
Boş heveslere dalınmamalı. Gaflete ile geçen anımız olmamalı. Dikkat, her bir günah ateşten kor, alma eline. Onlara şarap haram, sana; krala “hatırlatılmak istemen (Allah’tan gayrısından umut beklemek)” zindan cezası.
[b]Milli Çözümsüz;[/b]
Hak’tan bihaberdin unutma, kıymet bil, insan ol be gönül.
Kur’an’ın lafsı ile belki muhataptın, manasından bihaber değimliydin?
Hatem-ül Enbiya Hz. Muhammed Mustafa’nın kokusunu, yolunu, davasını bilir miydin be gönül.
Nice yıllar davadan, dava içinde bile haktan bihaber amaçsız boş savrulmuştun be gönül.
İyi kötü bilindiği halde kaç kere tövbeden caydın, etme be gönül.
[b]Aziz Erbakan Hocamızla Haktan taraf olduk.
Üstad Ahmet Akgül Hocamızla Aziz Erbakan Hocamızı anlayarak yeniden doğup dirildik.[/b]
[b]Milli Çözüm pınarından kana kan iç;[/b] haddini bil, kıymet bil, hain olma, nankör olma, şaşırıp şımarma, şefkatli merhametli ol, marifeti kendinden bilme, ilmine ameline güvenme… be gönül.
Be gönül…
Kimler geldi kimler göçtü dünyadan.
Uyandır şu beni gafil rüyadan,
Uzaklarda eyle şirkten riyadan.
Cennete kolay, girilmez be gönül…
Gönül yapamazsan bari gel kırma,
Ehil olmayana yolunu sorma,
Doğruları ara yanlışta durma,
Menzile yol bulup, gidilmez be gönül…
Yarabbi hidayet buyurdun . Yolundan ayırma..
Emrah Allah’ın vermiş olduğu en büyük nimetlerden dir.
insanın bu dünya hayatındaki mutluluk ve huzuru da sonsuz hayatındaki kurtuluşu da imanın sayesinde ve seviyesindedir. bu yüzden her Nimet gibi, iman nimeti içinde Allah’a şükretmek gerekmektedir. Allah imanlı dilediği ve hak ettiğini bildiği kuluna nasip eder, dilediğine yani kalbi kötü ve küflü kimselere
ise etmez. zulmü küfrü ve nankörlüğü sebebiyle Allah’ın iman nasip etmediği kişiler, tüm dünya onları imana davet etmek için uğraşsa dahi, hiçbir şekilde imanın gelmeyecektir. bu gerçek Allah’ın Peygamberimize hitaben indir diye bir ayetinde şöyle belirtilmektedir. “Sen onların Hidayet bulmalarını ne kadar hırsla istesen de Allah, şübhesiz saptırdığını Hidayet vermez, onlar için yardım edecek yoktur”..
işte Allah’ın hidayet verdiği insanlar, yani Müminler Onun rahmeti sayesinde İnkardan Kurtulmuş kimselerdir. Ve bu nedenle de her Mümine düşen cennet ehlinin yapacak olduğu duayı şimdiden yaparak.. (bizi buna ulaştıran Allah’a hamdolsun.
eğer Allah bize hidayet vermeseydi Biz doğruya eremeyecektik.. deyip şükretmektir..
EYVAH GÖNÜL!..
Sen başıma neler, getirdin eyvah
Gençlikte şahlanan, taydın be gönül…
Boş heves peşinde, gaflet ve günah
Hayal trenine, raydın be gönül…
Bâtıla dalmıştın, Hak’tan bihaber
Bilmezdin ne Kur’an, ne de Peygamber
Pis kokular içre, sandın misk anber
Kendini başıboş, saydın be gönül…
Nice yıllarını, boşa savurdun
Kalbini kararttın, beynin kavurdun
Boşa böbürlendin, şişti avurdun
Her an tutulmuştur, kaydın be gönül…