Bir biz mi kalmıştık

Bu aziz ülkenin sevdalısı?

Bir biz miyiz devletin, hürriyetin

Milletin ve haysiyetin meraklısı?

Üzerimizde oynanan oyunları,

Kurulan tuzakları,

Kimse anlamıyor da

Sadece biz mi akıllıyız?

Herkes yanılıyor da

Bir biz mi haklıyız?

Sadece biz mi görüyoruz

Bugünleri, yarınları, uzakları?

Bir biz mi, mazlumların, mağdurların

Dertlerine ve dileklerine gönüllü hamaldık?

Bir biz mi çalmıştık

Hakikatin kapısını

Yoksa biz mi gönlümüzü hayallere salmıştık?

Kimseler dik yürümüyor, sürünüyor

Sığ ve pis sularda yüzüyor da

Enginlere ve derinlere

Sadece biz mi dalmıştık?

Bir biz mi inanıyoruz

Özümüze, gücümüze

Aşka, heyecana, sevgiye?

Niye kınanıyoruz

Yüce Rabbimize

Milli ve manevi dinamiklerimize

Güveniyoruz diye?

Oysa bu zillet ve sefaletimize kızıyoruz, kıvranıyoruz

Hak diyen, çözüm gösteren

Herkese kanıyoruz, katılıyoruz...

Bir biz mi, “neme lazım” diyemiyoruz

Bir biz mi yüzümüz gülerken

Yüreğimiz kan ağlıyoruz?

Diyorlar ki;

Emperyalizme karşı çıkmak

Siyonizme baş kaldırmak

Haddinize mi düştü

Haydi, size mi düştü?

Görüşümüz Milli

Duruşumuz belli

Ama vuruşumuz isabetli diye

Bak kargalar üstümüze üşüştü!..

Yuvamızı yıkmak

Yurdumuzu dağıtmak

Ve bizi AB kapısına

Bekçi köpeği gibi bağlamak üzere

Hayâsızca hücum eden

Dünyanın bütün gâvurlarına

Ve yerli figüranlarına

Taş attığımız için

Dindaşlarımız ve dostlarımız

Niye bize küsüştü?

Suçüstü yakalandınız beyler, suçüstü!

Şeytanları karşımıza almıştık….

Nemrutlar nazarında; asi yaftalı

Tüm putlara eli baltalıydık

Açlığın acısına katlanıp

Tatlı harama hayır diyen

Doğruluk yüzünden doğransak bile

Yalana dil döndürmeyen

Sadece biz mi kalmıştık?

Niye insanların bir kısmı zındık, çoğu münafık

Ama hepsi nefsin uşağı

Hepsi gâvur aşığı

Dünyaya tapınırlar

Birbirinden aşağı?..

Artık mert kâfire de

Net ve metin mü’mine de

Hasret kalmıştık…

Bu faniden ve fenadan usanmıştık

Acaba bir biz mi arzulardık

Ahiret ve vahdet iklimini, Havzı Kevser’i?..

Kur’an-ı mihenk

Resulüllahı örnek almak

Akıl ve vicdanla barışık yaşamak için

Boşuna mı kendimizi zorlardık?

Bu ithamlar, bu isnatlar neyin eseri?

Bütün alem bilgili ve tedbirliydi de

Sadece biz miydik serseri?!..

Ey “Biz”ler, uyanın, toparlanın

Artık Anadolu kadardık!