M. ALİ AĞCA; HACCA MI, HAÇA MI?
M. Ali Ağca'nın tahliyesi bazı kimseleri sevindirdi. Malum çevreleri ise sinirlendirdi!..?
Bu karanlık ve karmaşık olayın perde arkasına projektör tutmak amacıyla önce Ağca'yı Bulgar Mafyası eliyle Rus İstihbaratının kullanmasını sağlayan, Ruzı Nazar isimli Yahudi asıllı Özbek CIA ajanını tanıyalım.
Ruzi Nazar Kimdir?
Ruzi Nazar 1941 yılına kadar kızıl orduda görev yapmış Özbek asıllı bir asker olarak tanınıyor. Ama gerçekte Yahudi asıllıdır. Nazar 1941 yılında kızıl ordudan kaçtı ve Almanya'ya giderek Nazilere katıldı. Zaten "Nazi"lerin de Alman Yahudi'si olan Siyonistlerce organize edildiği tarihi belgelerle kanıtlandı. Nazi ordusunda ünlü Türkistan Biriliğini kurdu. Bu arada Berlin'de dönemin ünlü istihbaratçılarıyla ilişkiler kuran Nazar, Siyonizm'in sağ ve sol kolu olan hem Amerika'ya hem Rusya'ya bilgiler aktardı. Bu ilişkiler sayesinde de 2.Dünya Savaşının ardından Amerikan İstihbarat Teşkilatına, CIA katıldı. 1950'li yıllarda Amerikan Sesi adlı bir radyo programı yaparken tanıştığı bir başka ünlü istihbaratçı ve yine Yahudi asıllı Paul Henze ile önemli operasyonlara katıldı. Ruzi Nazar'ın Türkiye ile ilişkileri işte bu tarihlerde başladı. Nazar Hense ile birlikte 1959 yılında Türkiye'nin Amerikan Büyükelçiliğinde diplomat olarak görev yapmaya başladı.
Ruzi Nazar Türkiye'de görev yaptığı tarihler boyunca farklı kesimlerden birçok ünlü isimle yakın ilişkiler kurdu.Örneğin tiyatro merakı yüzünden sıkça gittiği oyunlarda Ayten Gökçer ve Cüneyt Gökçer ile tanıştı. Acaba bu çiftin Sabataist olma ihtimali de bu dostluğa katkı yapmış mıydı?!.. Ama Nazar'ın tanıştığı ve iyi ilişkiler kurduğu ünlü isimlerden belki de en önemlisi Albay Alparslan Türkeş'ti. Türkiye'de adı da işte bu ilişkiler sayesinde duyulmaya başladı. Ama Rahmetli Türkeş'in kendisine itimat ve itibar etmediği, etkinliğinden ve etiketinden yararlanmak istediği anlaşıldı. Ruzi Nazar 1971 de Türkiye'den ayrıldı ve 1974'te de Bonn'daki Amerikan Elçiliğinde görev yapmaya başladı. İşte bu yıllarda da Türkiye'nin yakın tarihinde çok sık tartışılan Avrupada'ki Ülkücü Örgütlerle ve kişilerle ilişkileri yoğunlaştı. O dönemde Türkiye'den kaçmak zorunda kalan MHP'li militanların Alman resmi makamları tarafından himayesini sağladı. O tarihlerde MHP'nin Almanya Müfettişi olan Enver Altaylı ile dostluğu vardı ve bu iki isim yani Enver Altaylı ve Ruzi Nazar, MHP'nin yurtdışındaki aranan isimlerinin Alman Resmi Makamlarınca da korunmasını sağladı. Sonraki yıllarda Amerika'ya gitti ve göreve orada devam etti. Georgetown Üniversitesinde Rus Kültürü hakkında uzun yıllar ders verdi ve birkaç yıl öncede emekliye ayrıldı.
Fethullah Gülen'in başta Orta Asya bütün yurtdışı okullarının ve para kaynaklarının arkasından da bu Ruzi Nazar çıkıyor.
Türkeş'in bile kararı ve kontrolü dışında Asala eşkıyalarıyla Ülkücü Militanların aynı kamplarda eğitilmesinde de Ruzi Nazar görev alıyor.
Güler Kömürcü'ye Ruzi Nazar'ın kendisinin anlattıklarına göre: Türkeş'le Nazar'ı 1956 yılında Washington Büyükelçiliğinde çalışan Altemur Kılıç tanıştırıyor. Bu Yahudi asıllı Özbek Ruzi Nazar denen CIA ajanı Türkiye'de Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Tansu Çiller ve şimdilik Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la, randevusuz görüşebilip sohbet edebiliyor. Tayyip Erdoğan'la ilk dostluğu, Belediye Başkanlığı sırasında, Hidiv Kasrındaki bir özel yemekte başlıyor[1] ve dahi dönemin ABD Büyükelçisi meşhur Yahudi Abramowitz de orada hazır bulunuyor. Ağca ile beraber İtalya'da 5 yıl aynı hapiste kalıp bugün ise Avrupa'daki Türk Dünyasının önde gelen işadamlarından biri olan, Başbakan Erdoğan'ında sevdiği isimlerin başında yer alan Sayın Musa Serdar Çelebi (Çelebi aynı zamanda milliyetçi çevrelerinde etkin ismi olarak biliniyor)de Ruzı Nazar'ın dostları arasında bulunuyor
İşte bu CIA şefi ve eski ülkücülerin diplomat himayecisi Ruzi Nazar‘a göre M. Ali Ağca'yı Bulgar İstihbaratı eliyle; Rusya kiralayıp, Komünizm karşıtı Papa'yı hizaya getirmek üzere tetikçi olarak kullanmış... mış...
Ve Güler Kömürcü'ye şöyle anlatmış:
"Operasyon emri zamanın Rus İstihbaratının başı tarafından bizzat verilmiş, Papanın sürekli Komünizm karşıtı laflar etmesi, meydan okuması bardağı taşırıp, Bulgarların taşeron olarak kullanılması ve bildiğiniz biçimde sonuçlanmıştır. Papa dosyası Rus İstihbaratı imzalıdır, diğer iddialar Ruslar tarafından bilgi kirliliği amacıyla piyasaya yayılmıştır. Komünizmin ateşli karşıtı Papa'nın vurulması o dönemde sadece Rusya'nın işine yaradı"
Bu ifadelerde Papa Suikastının asıl sebeplerinin saklanmaya ve saptırılmaya çalışıldığı açıkça sırıtıyor. Hatta: MOSSAD'ın gizli tarihini yazan İngiliz gazeteci-yazar Gordon Thomas'a göre Ağca'nın dün elinde sallayarak gösterdiği fotoğrafın arka planında, MOSSAD'ın Papa'ya verdiği çok özel bir bilgi var; MOSSAD yetkilileri, suikastın ardından Papa ile yaptıkları görüşmede, O'na, Ağca'nın Tahran bağlantısından söz ettiler. MOSSAD'a göre Ağca, Türkiye'de işlediği İpekçi cinayetinin ardından hapisten kaçtıktan sonra, İran'a geçip çeşitli kamplarda eğitildi hatta İran'dan sonra da 1981 Şubat ayında Libya'ya geçip Trablus'ta eski bir CIA ajanı (Washington tarafından hainlikle suçlanıp işten atılan F. Terpil) ile buluştu. MOSSAD bu bilgiyi suikastın ardından Papa'ya iletti ve hücredeki o görüşmede (dün hapis çıkışı Ağca'nın fotoğrafını elinde salladığı o anın arka planında) Papa Ağca'ya Tahran ilişkisine dair kendine bu bilginin doğru olup olmadığını sordu. Ağca'nın cevabı ne oldu? Biz bilemiyoruz.
Ancak iddianın sahibi İngiliz gazeteci-yazar Gordon Thomas diyor ki: "Ağca o gün
Papa'ya MOSSAD'ın aktardığı bu bilgiyi yani kendisinin Tahran bağlantısını doğruladı. Öğrendiği bu gerçek Papa'nın İslamiyet'e ve o güne kadar uzak durduğu İsrail'e bakışını değiştirdi, (Vatikan o günden sonra İsrail ile yakınlaştı) ve Papa o görüşmeden sonra, dünyadaki gelmekte olan gerçek çatışmanın Doğu-Batı, ABD ile Rusya arasında değil, Radikal İslam'la Hıristiyanlık arasında olacağını giderek daha sık tekrarlamaya başladı. MOSSAD da kendi durumunu korumak için bir istihbarat örgütünü-öbürüne karşı kullanma sanatındaki eski ustalardan olduğunu çoktan göstermişti"
Madem senaryo üretmekten kimse vergi almıyor ve madem artık pek çok ayrıntı böylesi kurgularda gizleniyor.
M. Ali Ağca olayına ışık tutacak bir roman girişi de biz sunalım:
Karaca'yı önce çok önemli bir Avrasya ülkesindeki yerli ve Kemalist bir organize kullandı... Ve kirli Siyonist şebekenin o ülkedeki kilit adamı bir Sabataist saf dışı bırakıldı.
MOSSAD ve CIA ve KGB şoktaydı. Siyonist gizli dünya cuntası yastaydı...
İlk şok dalgası atlatılınca bu yenilgi ve ezikliği telafi etmek üzere, sağcılara yakınlığıyla bilinen, Yahudi asıllı bir Özbek CIA Şefi, Karaca oğlanı kaçırtıp, Papa suikastında kullanılmasını sağladı. Çünkü sağcılar onu kendilerinden sanmaktaydı. MOSSAD ve CIA'nın amacı, Hıristiyan Dünyası ile Müslümanların arasını bozmak ve Siyonist hainlerle hesaplaşmaya başlayan Milli Cepheyi, Avrupa ile boğuşturmaktı.
Bu işte tetikçi olarak Karaca'yı kullanmaları da, bir nevi intikam almak maksadıylaydı ve tabi hedef saptırmaktı..."
Karaca'nın hem ülkesine getirilmesi ve hem de sonunda cezaevinden tahliyesi de bu sefer yine yerli ve Kemalist cephenin bir başarısıydı... Ve Siyonist şebeke yine şaşkındı... Ve artık çaresiz zavallılardı. Çünkü sızlanmaktan başka yapacakları pek bir şeyleri kalmamıştı.."
Şimdi Güler Kömürcü'nün "Ağca'nın Fotoğrafının Sırrı" yazısının giriş bölümünü tekrar okuyalım:
"Ağca hapisten çıktı ve gündemin ilk sırasına oturdu. Dün dikkatinizi çekti mi? Ağca hapisten çıktığı ilk anda, kendini kapıda bekleyen yerli-yabancı medya ordusuna bir fotoğraf gösterdi; TIME dergisinin kapak fotoğrafıydı bu, suikastın ardından Roma'da hapiste Papa ile âdete fısıldarcasına-başları birbirine yapışık yakınlıkta yaptıkları görüşmenin fotoğrafıydı elinde salladığı. Peki, acaba Ağca'nın kamuoyuna bu ilk mesajı neden sembol anlatımla şifreli oldu. O konuşmada Papa'ya verdiği mesajı, yıllar sonra belli ki tekrar birilerine hatırlatmak istiyordu. Yoksa malum birilerine ben gerçeği o gün Papa'ya söyledim ve bu gerçek Papa'nın ve de Vatikan'ın işine gelmedi mesajını mı postaladı? Ya da: Siz benim o gün Papa'ya söylediğimi sonradan çarpıtıp istediğiniz yönde değiştirdiniz ve ben artık özgürüm sıra bu fotoğraftaki asıl gerçeklerin açıklanmasında mı demek istiyordu Ağca?!
- Peki, Ağca'nın size-bize yani sıradan ölümlülere değil de, güç İmparatorlarına dün tekrar gönderdiği o şifreli-foto mesaj acaba neyi içeriyor?
- Ağca Papa ile hücresindeki o 20 dakikalık görüşmede ne konuştu? (Resmi açıklamaları geçiniz)"
İşte böyle...
Eskiden çok üst düzey CIA ve KGB ajanları, hatıralarını yazarken:
"Biz Amerika'ya mı, Yoksa Rusya'ya mı çalıştığımızı bazen fark edemiyorduk" derlerdi. Ve doğru söylerlerdi. Çünkü Erbakan Hoca'nın tarihi tespitiyle:
"Komünizm ve Kapitalizm Siyonist canavarın, avını parçalamak için kullandığı alt ve üst çenesi gibiydi"
Şimdi M:Ali Ağca'da bütün bu yaptıkları ve yattıkları, acaba Hacca mı yaradı, yoksa Haça mı yaradı, kendisi de bilmiyordur.
Kiralık piyonlardan, patronların planlarını ve asıl amaçlarını bilmelerini beklemek zaten saflıktır.
Vesselam...
Rakiplerinin nabzını yoklayan ve yüreğini hoplatan yerli Kemalist cephe sonunda karaca kuşun tekrar yakalanıp kafese konmasında herhangi bir mahsur görmemiş, Siyonist cepheyi mat etmek üzere bir piyon daha vermiştir.
[1] Bak: 10.01.2006 / Akşam / G. Kömürcü -Ağca ve Kırmızı Tavşan-
Bu yazarin diger makaleleri
< Önceki |
---|