10 MUHARREM SOHBETİ
10 MUHARREM SOHBETİ
ESSELAMÜ ALEYKÜM
Tüm kardeşlerimizin 10 Muharrem’ini tebrik ediyor ve dualarla başlıyorum. Özellikle, teşrif buyuran Ehl-i Beyt âşıkı, muhabbet ve uhuvvet sadıkı ASUM Dede’nin ve diğer Alevi canların mübarek Muharrem etkinlik ve taziyelerini paylaşıyorum. Ayrıca davetli olarak katılan diğer saygıdeğer konuklarımıza da selam ve saygılarımı sunuyorum. Bu arada, Konya Milli Çözüm Ekibi olarak çok hayırlı hizmetlere vesile olan başta Necmettin Musa ve tüm kardeşlerimi tebrik ediyor ve hasretle kucaklıyorum.
Ehl-i Beyt’i sevmek ve sahiplenmek imanımızın icabıdır:
“(Ey Nebim:) De ki; ‘Ben buna (İslam’a çağrıma) karşılık yakın akrabalık bağımız olan Ehl-i Beyt’ime sevgi ve destek dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum’” (Şurâ: 23)
Meveddet; mesuliyet ve gayret içeren muhabbettir. Sorumlu ve onurlu bir insan, hanımını ve evlatlarını sevip sahiplendiği gibi Ehl-i Beyt’e de saygı duymalıdır. Hz. Peygamberimiz (SAV) Veda Hutbesi’nde:
“Size iki şey bırakıyorum. Onlara yapışırsanız kurtuluşa ulaşırsınız; 1- Kur’an-ı Kerim 2- Ehl-i Beyt’im” buyurmuşlardır. Bu Hak Din, Ehl-i Beyt’in ve sadık sahabelerin üstün gayret ve dirayetiyle bize kadar ulaşmıştır.
Bazı hain ve münafık tipler, Hz. Peygamber Efendimizden alamadıkları intikamı Kerbela’da Onun Ehl-i Beyt’inden almışlar; Hz. Hüseyin Efendimizle beraber ailesinden ve sevenlerinden 72 mübarek cana kıymışlardır. Hz. Hüseyin Efendimizin mübarek oğlu muhterem İmam Zeynel Abidin hasta olduğu için sarılıp saklanmış ve Peygamber Efendimizin nurlu soyu onunla tekrar çoğalmıştır.
Ve bugün, dünyanın her yanı bir Kerbela’dır. İnşaallah ancak Adil Düzen ve Milli Çözüm inkılabıyla masum, mağdur ve mazlum insanlar, yeniden huzura ve onura kavuşacaklardır!
Peki, 10 Muharrem’de neler olmuştu? Bugünü bu kadar özel kılan sebepler nelerdi?
10 Muharrem (Aşure) günü, içerisinde büyük tecellilerin yaşandığı bir gündür:
Hz. Adem Aleyhisselam’ın tevbesi, bugünde kabul edilmiştir. Demek ki bugün “tevbe-istiğfar” günüdür.
10 Muharrem; Hz. Nuh Aleyhisselam’ın tufandan kurtulup, gemisinin selâmete erdiği gündür. Demek ki bugün Hz. Nuh Aleyhisselam’ın 950 sene süren çilelerle dolu tebliğ hayatındaki sabır ve sebatını tefekkür ederek, kendi hizmet ve gayretlerimizi gözümüzde büyütmeme günüdür.
10 Muharrem; Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın, Nemrut’un ateşine atılıp Cenab-ı Hakkın lütfuyla kurtarıldığı gündür. Demek ki bugün Hakka dostluk yolunda karşılaştığımız İlahi imtihanlardaki halimizi muhasebe etme, samimiyet ve seviyemizi yükseltme günüdür.
10 Muharrem; Hz. Musa Aleyhisselam’ın, Firavun’un zulmünden… Ve yine, Hz. Yusuf Aleyhisselam’ın zindan hapsinden kurtulduğu gündür. Demek ki bugün, “büyük saadetlerin, büyük çilelerden sonra geldiğini idrak etme” ve Milli Çözüm’ün kıymetini bilme günüdür.
10 Muharrem; Hz. Eyyub Aleyhisselam’ın hastalık ve iptilâlardan kurtulduğu gündür. Demek ki bugün, İlahi imtihan tecellileri karşısındaki sabır, rıza ve şükür hâlimizi gözden geçirme, itiraz, usanç ve sızlanmalarımızdan tevbe etme günüdür.
Ayrıca bugün, İslam tarihinin gördüğü en acı felaketlerden biri olan, Aleyhisselatü Vesselam Efendimizin Aziz torunları ve gözünün nurları olan Hz. Hüseyin (RA) Efendimizin şehit edildiği gündür. Diğer bir ifadeyle İslam’ın bağrına fitne hançerinin vurulduğu bir gündür.
Bu noktada sorulabilir; Rabbimiz birçok Peygamberi, içerisinde bulundukları sıkıntılardan kurtarıverirken, onları selamete ve feraha kavuştururken, Hz. Hüseyin’i niçin kurtarmamış ve Aleyhisselatü Vesselam Efendimizin severken; “Cennet reyhanım, gül goncalarım!” buyurdukları ve koklamalara kıyamadıkları torununun ve torununun bütün ailesinin ve sevenlerinin hep birlikte şehit edilmesine müsaade etmiştir? Maalesef ki bizler saatlerce düşününce aklımıza gelen tek kurtuluş, hayatta kalmak oluyor, öyle değil mi? Peki Hz. Hüseyin’in, ailesinin ve tüm sevenlerinin hep birlikte cennete koşmaları, hayatlarını ve mallarını Allah’a bağışlamaları ve tabi Aleyhisselatü Vesselam Efendimize kavuşmaları… Yetmez, Rablerinin rızasına ulaşıp Cennetlerin Efendileri ve Hanımefendileri olmaları… Yani sonsuz ve kusursuz birer sultan makamına konmaları, hayatta kalmalarından daha büyük bir kurtuluş ve zafer sayılmaz mıydı? O halde asıl kurtuluş; Rabbinin, senin için dilediği en hayırlı sonda saklıdır! Evet Hz. Hüseyin ve şehit yoldaşları cennetlerin Fatihi olmuşlardır!
Yezit için şeytani başarı ise; Aleyhisselatü Vesselam Efendimizin mübarek soylarını kurutmak niyeti ile şehit ettiği tüm Ehl-i Beyt’ten kurtulmaktı, hepsini şehit edip ortadan kaldırmaktı. Böylece Hz. Peygamberin torunlarını ve Kur’an’ı savunan kahramanları saf dışı bırakacaktı. Fakat tüm Ehl-i Beyt’i kendi deyimi ile kırıp geçirirken, o boğuşma ve kargaşada Ehl-i Beyt’ten, Hz. Hüseyin’in torunlarından bir tanesini Rabbimiz Hz.leri, kızgın kumlarda emekleyerek uzaklaşmasına yol ve yön verip hayatta bırakmıştı. Ve Efendimizin mübarek soyu ve Ehl-i Beyt yolu ondan çoğalıp yayılmıştı. Yezit yanılmış, yenilmiş; hem Aleyhisselatü Vesselam Efendimizin soylarını kurutamamış, hem de ebedi cehennem nârıyla damgalanmış, aslında kendine zulmedip lanete uğramıştı. Bunun yanında Ehl-i Beyt’ten minik Muhammed çöllerde emekleyerek yol almış, bir bedevi onu bulmuş, evlat olarak büyütmüş ve saklamıştı. Böylece Efendimizin o mübarek torunları, Rabbinin dilemesi ile kurtulmuş ve nurani evlatları dünyayı kaplamıştı.
O halde, bugün bizler kendimiz için de en güzel, en kıymetli kurtuluşlarımızı isteyip hazırlanalım. Allah'ın tüm sevdikleri ile cennete girip Cemal izleyecek güzel sonlar için çabalayalım ve bugün bunu dua olarak isteyip arzulayalım! Hz. Hüseyin Efendimiz gibi, haksızlıklar ve Dini yozlaştırmalar karşısında susulmayacağını, gerekirse tatlı canların Allah yolunda kurban kılınacağını ispatlayalım!
Bugün ibadetimizi, Din ve Hak Davanın hâkimiyeti için gayretlerimizi arttıralım. Bütün bunları hem tüm geçmişlerimiz hem kendimiz için yapalım. Bugün daha çok sadakalar verip, tasaddukta bulunalım. Etrafımızdaki maddi-manevi ihtiyaçlı hissettiğimiz kişilerin ellerinden tutup rahatlatalım...
Alevi-Sünni Kardeşlerime Muharrem Mesajı:
ASUM DEDE’YE, KERBELA AĞITI
Kerbela’ya vardı, o kutlu kervan
Pusu kurmuşlardı, Yezit ve Mervan
Lanet okunacak, durdukça devran
Bağiyler Nur Hüseyn, yolunu bağlar
Her andıkça hâlâ, özüm kan ağlar…
Peygamber öpmeye, kıyamamıştı
Secdedeyken yere, koyamamıştı
Hak gören göz ondan, kayamamıştı
Şimdi acısıyla, ciğerin dağlar
Hâlâ her andıkça, gözüm kan ağlar…
İntikam aldılar, Yüce Nebi’den
Dine kin kustular, billah harbiden
Siz ne istediniz, masum sabiden
Bu derin acıya, dayanmaz dağlar
Her andıkça hâlâ, gönül kan ağlar…
Tam yetmiş iki can, şehit oldular
Gafil sanır onlar, meyyit oldular
Hepsi cennetlere, seyyit oldular
Fatıma cennette, karalar bağlar
Hâlâ her andıkça, yürek kan ağlar…
Tek Zeynel Abidin, kurtuldu hasta
Bütün nuraniler, melekler yasta
Bir ucu Afgan’da, bir ucu Fas’ta
Cümle Müslümanlar, ah edip çağlar
Her andıkça hâlâ, gözüm kan ağlar…
Cennet güllerine, kıydı zalimler
Ay Güneş karardı, diyor âlimler
Mevlâ’ya yönelir, kalbi salimler
Hainler Yezid’e, her imkân sağlar
Hâlâ her andıkça, özüm kan ağlar…
Gelin ha dostlarım, Hakkı tutalım
Haram yemektense, taş kum yutalım
Kerbela facia, nasl unutalım
Vicdanlar kaynıyor, gözyaşı çağlar
Her andıkça hâlâ, gönlüm kan ağlar…
Birlik dirlik yoksa, gelir her bela
Bak dünya perişan, her yer Kerbela
Adil Düzen’siz herkes, zulme müptela
Ya Hakk!.. Ya Hû!.. çek ki; yeşersin bağlar
Hâlâ her andıkça, özüm kan ağlar…
Bizleri cennette, buluştur Ya Rab
Bu dünya fanidir, hayali serap
Ölümle yıkılır, saraylar harap
Zehre döner haksız, bal ile yağlar
Kerbela andıkça, yürek kan ağlar…
Hasan Hüseynime, gülmeyen dünya
Ali Fatıma’ya, kalmayan dünya
Muhammed’e vefa, kılmayan dünya
Bize mi kalacak, beyler ağalar
Her andıkça hâlâ, gönlüm kan ağlar…
< Önceki | Sonraki > |
---|