MİLLİ ÇÖZÜM KONYA'DA SP İÇİNDEKİ GİZLİ ÇIBANLARI DEŞİYOR
Milli Çözüm Temsilciliği ve TEZ Organizasyonun ortak gayretiyle, Konya'nın Otel Bera Konferans Salonunda, 10 Ekim 2006 Salı günü bir iftar programı hazırlamış ve Ahmet Akgül Hocamızla sohbet yapılmıştı. Sağ kesimden, sol düşünceden ve Milli görüşten, çok değişik parti ve derneklerden, sıcak bir ilgi ve yoğun bir katılım vardı. Koca salon ağzına kadar dolmuş, sığmayınca otelin başka katlarındaki küçük salonlar ayarlanmıştı. Bazılarının gözlemi ne göre konuklar bin kişiye yakındı. Başı açık kapalı, dindar kalender, Milliyetçi sosyalist, olgunundan gencine, hayat tarzları ve bakış açıları farklı, ama hepsi Türkiye sevdalısı ve emperyalizm karşıtı duyarlı ve tutarlı insanlardı.
"Medeniyetler Mücadelesi Doğu-Batı mukayesesi ve çözüm projeleri" konulu sohbetin tatlı havasına kapılan Konya'nın Kuvayı Milliyecileri tam bir buçuk saat yerlerinden ayrılmamışlardı. Yapılan mini bir röportajdan anlaşıldı ki: AKP ve MHP'nin kadın komisyonları başkanlarından, SP hanım ve gençlik kollarından, İşçi Partili dostlardan, çok önemli vakıf, dernek ve sivil örgüt başkanlarından, değerli emekli subaylarımızdan, önde gelen basın mensuplarından, şeref madalyaları göğüslerinde muhterem ve mübarek gazi babalarımızdan; velhasıl katılanların tamamının samimi yorumu: Bu konuşulanların hepsinin; ortak konuları ve arzuları olduğunu ve Milli Çözümün yaklaşımının, umduklarından da olumlu ve şuurlu bulunduğunu vurgulamalarıydı. Hatta bazıları AKP yönetiminden istifa edeceklerini açıklayarak ayrılmışlardı. Bu gelişmeler ve gerçekler, herhalde AKP yönetimine ve yetkililere de ulaşmış olacak ki, hemen ertesi gün Milli Çözümü Konyada susturma ve sindirme çabaları başlatılmıştı. Hem de bazı SP'li nasipsizlerin kışkırtmasıyla...
Şöyle ki:
Bu söyleşiden bir gün sonra Erbakan Hoca'nın SP'nin düzenlediği bir iftar programına katılacağı kesinlik kazanmıştı. Hem anons arabalarıyla, hem de afiş ilanlarıyla, Hoca'nın konuşmasının herkese açık olduğu duyurusu yapılmıştı... Konya girişinde Erbakan Hocamızı karşılayıp elini öptükten sonra, partililerin tafralarını ve Hoca'nın şefkat tavrını gören Ahmet Akgül ağabeyimiz, manevi bir ikaz ve işaret almış olacak ki, bizlere: " SP'nin düzenlediği iftar'a ve programa katılmamızın münasip olmadığını, bizleri bir provokasyon tuzağına çekmeyi planladıklarını, böylece Hocamızı da sıkıntıya sokmaya çalıştıklarını sezdiğini " hatırlattı. Gerçekten, bu hasmane hesaplardan habersiz, Konferans salonuna giden bazı Milli Çözümcü gençlerimizi, resmi ve sivil polisler "Bize talimat var. Milli Çözüm ekibi bu salona sokulmayacak. İnat ve ısrar ederseniz zor kullanılacak." diyerek yaka paça sürükleyip, polis arabasındaki müdürlerine taşınmıştı. Sonra ne görelim ; Konya'nın sanki bütün güvenlik şubesi ve terörle mücadele ekibi, olağan dışı bir şekilde oraya yığılmıştı. Şimdi merak edip soruyoruz:
1 - AKP'nin art niyetini ve hıyanetini ortaya koyan ve milli şuura destek sağlayan, Milli Çözümün iftar programı, SP Konya yöneticilerini ve Genel Merkezlerdeki bazı marazlı yetkilileri; sevindirip dua edeceklerine, niye böylesine hırçınlaşmış ve "bunları Hocaya yaklaştırmayın, sakın salona sokmayın" talimatı yağdırmışlardı? Yoksa bunlar gizli AKP hizmetkarımıydı?
2 - Genel Merkezde malum "ikili" den biri olan ve MSP'den kendisi gibi İçişleri Bakanlığı yapan ve dahi hemşehrisi olan Korkut Özal'la birlikte, Emniyetin zirvesine taşıdıkları, sonra Gaziantep'e vali yaptıkları, şimdi ise GAP bölgemizde İsrail'e toprak satışıyla ilgili özel izinler ve gizli yönergeler çıkaran ve Siyonist güdümlü TESEV'in, ordumuzu yıpratma raporuna, Polis Akademisi Hocalarıyla destek çıkan İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu'ya, Milli Çözümcüleri sıkıştırmak üzere ricada mı bulunmuşlardı ?
3 - Yoksa Ordumuza ve özelikle yeni Komutanlarımıza, hayırlı ve duyarlı tavırlarından dolayı destek çıktığımız ve AKP'nin gizli ve kirli mahiyetini açıkladığımızdan ötürü mü, Emniyetin yetkilileri, bin türlü sıkıntı ve stres içinde güvenliğimiz için çırpınan vefakar ve cefakar Polis memurlarımızı, görevi ve yetkisi dışında, Milli Çözüm avcılığına yollanmışlardı. Emniyetin, bu gibi toplantılarda dış güvenliği sağlamak dışında, partilerin iç sorunlarına alet edilmesi hangi kanuna uygun bulunmaktaydı?
4 - Konya'da TEZ Organizasyonda toplanan samimi, seviyeli ve cesaretli bir ekip:
a) Milli Görüş gayretiyle ve Milli Çözüm çizgisinde çok hayırlı hizmetler veriyor.
b) Hemen her Cuma Erbakan Hocamızı görmek üzere Ankaraya gidiyor
c) Partinin; miting, konferans v.b. bütün etkinliklerine, sadece Allah rızası ve davanın hatırı için katılıyor, katkıda bulunuyor.
ç)E.Necmettin Bişkin'in eşi ve yakın çevresi, fiilen SP Konya Hanım Komisyonlarında yetkili ve Niğde müfettişi olarak büyük bir özveri ve beğeniyle görev yapıyor.
d) Çok farklı ve aykırı kesimlerin Milli Şuura varması, Kuvayı Milliye ruhuyla tanışması yolunda çırpınıyor.
e) Bütün bunlara rağmen partiden hiçbir resmiyet, ganimet ve etiket beklemiyor.
f) Bu denli sıkıştırılmaları ve kışkırtılmaları sonucu doğal olarak verdikleri bazı tepkiler dışında, hala sabrediyor ve sükunetle direniyor.
g) Ama yine de dışlanıyor, suçlanıyor, haset ve hakaret ediliyor.!?
Tek bahane: Davamıza sızmış bir iki gizli marazlıya hoş bakmadıkları gösteriliyor. Yahu bu gençler, sizin Rabbinize, Dininize, Peygamberinize, Liderinize, hizmet ve hareketinize, bütün cemiyetinize gönülden bağlı ve sevdalı bulunuyor, ama sadece şüpheli ve şaibeli birkaç kişinin, sizin hala fark etmek istemediğiniz tahribatları nedeniyle onlara buğzediyor diye, bu denli düşmanlık ve kin beslemeniz ve İsrail'in yakını Mossad'ın takımı bazı AKP'li yetkilileri ile devreye sokup Emniyeti harekete geçirmeniz, Ey Konya'nın SP yetkilileri, ve ey Genel merkezin bazı yöneticileri, eğer iman ediyorsanız, bu tavrınızı İslam'a, Kuran'a, insanlığa ve vicdana, nasıl uygun buluyorsunuz? Yoksa her hal ve hareketlerinizden dolayı dünyada ve ahirette, mutlaka ve pek yakında hesaba çekileceğinize iman etmiyor musunuz?
Kökenlerinin, kötülüklerinin, hıyanetlerinin; Ve Hocamızın hangi hikmet ve mazeretlerle bunlara sabrettiğinin bin sayfalık bir kitapla belgelenip inşallah yakında ortaya döküleceği, Milli bir dönüşüm ve değişimle Türkiye'de bütün dengelerin değişeceği günleri hiç düşünmüyor musunuz?
Ey Teoman Rıza Güneri!
Ey Zülfikar Gazi!
İşte bu gizli ve kirli niyetli bir iki yetkilinin keyfi için, Davamıza ve Hocamıza rağmen bir zamanlar, sizin rica ve minnetinizle bin türlü sıkıntılara katlanarak ta Elazığ'dan Konya'ya getirttiğiniz "Allah razı olsun, bize davamızın hakikatini ve Hocamızın mahiyetini anlatıp, rahatlandırıyor ve hizmet şevkimizi ve ümidimizi artırıyorsun" diye dua ettiğiniz Ahmet Akgül'e, şimdi bu hakaretinizden dolayı, sizleri Allah'ın adaletine, Meleklerin lanetine ve müminlerin nefretine havale ediyoruz.
Allah'ım, fesat çıkarıcı, fırsat kollayıcı birisi isem, beni kahret. Yok dinimin ve davamın gayretini çektiğim ve gerçekleri ifade ettiğim için, bana zulmediliyorsa, sen o hainleri kahret!
Yoksa kışkırtılan basit "araçlar" arkasındaki kişi ve kesimlerin asıl şeytani amaçları çok daha başkamıydı? Düşünen Milli Çözüm, hangi masonik odakların ve Müslüman-cık münafıkların çıbanlarına çuvaldız sokmaktaydı!
Bu arada, ferasetli ve faziletli iki Mustafa, Milli Gazete Kulis Ankara'da şunları yazmaktaydı.
AKP Kulislerinin hit dedikodusu..
Emeni Kökenli Bakanlar..!
Bu aralar Başkent kulisleri ilginç bir dedikodunun peşine takılmış gidiyor. "AKP Hükümeti'nin Ermeni Kökenli Bakanları!"
Başkent kulislerini heyecanlandıran ve bir o kadar meraklandıran bu dedikoduyu başlatan isim Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen oldu. Türkiye haftası dolayısıyla Fransa'da bir konuşma yapan Kürşat Tüzmen, sözde soykırım ile ilgili bir soruyu cevaplarken "Bakanlar Kurulu'na bakarsanız, Ermeni kökenli iki bakan olduğunu görürsünüz. Sözleri gündeme oturdu. Şimdi herkes işi gücü bıraktı, birbirine "Kabine deki Ermeni kökenli iki bakanı" soruyor. Milletvekilleri bile kulislerde Cumhurbaşkanlığı tartışmalarını, yasama çalışmalarını bıraktı bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyor. Hemen de birbirinden ilginç bilgiler, iddialar dolaşmaya başladı ortada. Mesela birisinin dedesinin adını bile tespit etmişler lafta.. Bizim duyduğumuza göre Gregorius'muş. Ama Diğerini bir türlü bulamıyorlar. Hatta bize soruyorlar "kim olabilir diye.."
Bütün bunları okuyunca, kafamız karışıyor. Şu "Pakraduni"ler (Müslüman ve muttaki görünen MSP'den ANAP'a şimdi AKP'ye transfer edilen, Yahudilikten dönme Ermeniler) niye acaba bizim Malatya'mızı mesken tutmuşlardı?
Milli Çözüm düşmanlıkları, yoksa Pakradunilikten mi kaynaklanmaktaydı? "Eleyses-subhü bikarib" (Ayet). Ve sabah yakın değil mi?
Şimdi, Milli Çözümcülere böylesine düşmanlıkla kahramanlaşan kimselere soruyoruz, bütün vefakar, cefakar ve sadık camiamızın dikkatini istirham ediyoruz:
Acaba bunlar; Davamızı ve Hocamızı arkadan bıçaklayıp ayrılan Korkut Özal'a, Turgut Özal'a ve ANAP'lılara, bize olan kinlerinin binde biri bir tepki gösterdiler mi?
•Hocamıza bantlarla yazılarıyla en çirkin iftira ve hakaretleri reva gören Esat Coşan ve adamlarına hiç buğz ettiler mi?
•En hassas dönemeçte Milli Görüş gömleğini çıkarıp aslından, amacından, inancından ve iddiasından dönen, ülkemizi ve milletimizi Siyonistlere rüşvet vermekten haya etmeyen şu Tayip Erdoğan'a ve AKP'nin içi kurtlu kurmaylarına bize yaptıkları hakaretlerinin yüzde birini reva gördüler mi?
Lütfen bir defa olsun, aynanın karşısına geçip kendi kendilerine sorsunlar:
Yahu biz, gerçekten hangi dindeniz, hangi düşüncedeniz ve hangi taifedeniz?
Ve sizler,ey nasipsizler,ey Saadet partisi içindeki çağdaş ibni sebe'ler ve çömezleri!. Geçen sene Bursa Gençlik Teşkilatının ısrarlı talepleri sonucu,Hocamız'dan da özel izin alınarak oğlu M.Fatih Erbakan bir programa konuşmacı olarak çağrıldığı,bunun afişlerinin asıldığı ve duyurusunun yapıldığı ve insanlarımız Hocamızın da hasreti ve muhabbetiyle Fatih Erbakan'ı dinlemeye toplandığı halde; hem de salonda tam kürsüye çıkması heyecan'la beklenirken "oğlu Erbakan Hocayı hatırlatıyor ve bizleri gölgede bırakıyor!" gerekçesiyle...Genel Merkezdeki marazlı büyüklerinizin,acele talimatıyla, Fatih'e babasıyla birlikte hazırladıkları, konuşmayı yaptırmayıp geri göndermediniz mi?
Ve yine ,iki sene önce,Konya daki Gençlerin ve Necmettin Musa Ekibinin hazırladığı bir "Erbakanı Anma"gecesine,Ahmet Akgül'ün de hatip olarak geleceğinin bilinmesine rağmen,önce Hocamız'ın da haberi ve izniyle Fatih Erbakan'ın katılmasına karar verildiği ve bunun ilan edildiği halde,yine aynı marazlı ve garazlı baş münafıkların bastırması ve karşı çıkmasıyla o programıda iptal ettirmediniz mi?
Yani ey dostlar,artık anlayın ki; Bunların kini aslında Erbakan Hocamız'a yöneliktir. Ancak bunu mertçe ortaya dökemediklerinden , Milli Görüş davasını ve Erbakan Hakikatını anlatmaya ve yazmaya gayret gösteren Milli Çözüm hedef haline getirilmektedir. Ama iyi de olmaktadır. Çünkü çıbanlar deşilmekte, herkes kendi fıtratına uygun tercihini seçmekte ve saflar netleşmektedir!
" Vel-akibetü lil-muttakin"
Hayırlı ve başarılı son, elbette muttakiler içindir!...
Bu yazarin diger makaleleri
< Önceki |
---|