Reklam
Reklam
Reklam

AKP'NİN SON AKREPLİĞİ VE İSRAİL'İN KAHPELİĞİ

Kullanıcı Değerlendirmesi: / 3
ZayıfMükemmel 

TBMM Şimon Peres'e peşkeş çekiliyor

Aynen PKK teröristleri gibi, bize göre, "çete başı", Batılılara göre "özgürlük savaşçısı" sayılan İsrail'in eli kanlı, kalbi kinli Cumhurbaşkanı Şimon Perez, AKP'nin teresliği ile Türkiye'de en yüksek devlet töreniyle ağırlandı. Hüsnü mahalli'nin de hayretle hayıflandığı gibi:


Hem Çanakkale'de hem de Kudüs'te İngiliz ordusu ile birlikte Osmanlı'ya karşı savaşmış Siyonsit çetelere bağlı bir kişiliğe sahip olduğunun bilinmesine rağmen Peres, Atatürk tarafından kurulan ve Türk ulusunun onurlu kurtuluş savaşını emperyalist ülkelere karşı başarı ile sonuçlandıran TBMM'de kürsüye çıkarıldı.

Peres gerçekte var olmayan bir devletin, yani Filistin'in Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile birlikte TBMM'de alkışlatıldı. İsrail halkının neredeyse %70'nin başka ülkelerden geldiğini hatırlatarak Polonya kökenli Peres; 1934'te Abbas ve halkının ülkesi Filistin'e göç ederek Siyonsit örgütlere katıldı ve Filistin toprağında ABD ve İngiltere destekli bir İsrail devletinin kurulması için ne gerekiyorsa yaptı. Filistin halkına karşı her türlü cinayeti işleyen Hagana örgütünün liderleri arasında yer alan Peres'in şeytan yıldızı 1947'de kurulan İsrail devletinde hızla parladı...

Peres; 1947'de Filistin'in Siyonistler tarafından işgal edilerek İsrail devletinin kurulmasında ve daha sonra 1967'de geri kalan Filistin, (Gazze ve Batı Şeria) Suriye, Mısır, Ürdün ve Lübnan topraklarının işgal edilmesinde hep önemli roller üstlenmiştir... 60 yıllık İsrail devletinin tüm saldırganlık ve yayılma kararlarında Peres'in parmak izlerini bulabilirsiniz. Ve toprağını işgal ettiği Yaser Arafat ile 1994'te tokalaştı diye (daha sonra Arafat'ın yavaş yavaş öldürülmesinde önemli rol oynadı) birleri çıkıp bu Peres'e Nobel Barış ödülü taktı.

Şimdi ise Peres'in hem Çanakkale'de hem de Kudüs'te İngiliz ordusu ile birlikte Osmanlı'ya karşı savaşmış Siyonist çetelere bağlı bir kişiliğe sahip olduğunun bilinmesine rağmen Türkiye'nin kalbine taşındı.  Peres'e bu daveti yapanlar ve ona bu olanağı sağlayanlar umarım neden yaptıklarını biliyorlardır. Umarım öyle bir davet ABD'deki Yahudi lobilerinin gönlünü almak ya da Washington'un Ortadoğu'da vereceği yeni roller karşılığına yapılmamıştır. Çünkü herkes biliyor ki; Başkan Bush Recep T. Erdoğan ile 2 saate yakın sürede yalnızca PKK'yı konuşmadı. ABD, İsrail ve AB destekli Mahmud Abbas da, Filistin halkını temsil etmemektedir. Bu coğrafyada ABD destekli Abbas benzerlerini çok görebilirsiniz. Bunlarla birlikte bölgede barış, istikrar, güvenlik ve esenlik sağlanacağına inanan varsa onların önce zekâsından sonra da vicdanından şüphe etmek gerekir... Türkiye'ye güvenmeyen ve onu rahatsız etmek için Irak ve Kuzey Irak'ta herkesin bildiği çok tehlikeli işler yapan böyle bir İsrail'in cumhurbaşkanı Peres AKP sayesinde ilk kez Müslüman bir ülkenin halk meclisinde yani TBMM'de konuşturuluyor ve TBMM üyeleri onu ayakta karşılamak zorunda bırakılıyor.


Şeytani senaryo kurgulandığı gibi işliyor

Artık Amerika, İngiltere, İsrail ve şürekâsının ortaya koyduğu ikinci SEVR operasyonunun önüne geçebilmek için Türkiye'nin biran önce kendi milli vizyonunu ortaya koyması gerekiyor. Bunun için Başbakan Erdoğan'ın BOP'a hizmet etmeyi bırakması, milli bir vizyonla dünyada sosyo-ekonomik ve politik bir barış platformu oluşturmak için D-8'in ayağa kaldırılması bekleniyor.

Başbakan Erdoğan'ın 5 Kasım'da Bush ile yaptığı görüşmeye ve sonrasındaki gelişmelere dikkatli bakıldığında, bu görüşmenin ve sonrasında Erdoğan'ın Roma ziyareti ile İsrail Cumhurbaşkanının Türkiye'ye gelmesinin Büyük Ortadoğu Projesi'nin kurgulandığı gibi yürüdüğüne dair kuşkuları güçlendiriyor.

İsrail, çıbanbaşı

Birleşmiş Milletler (BM) eski Genel Sekreteri Kofi Annan, "Askeri hareketler konusu beni son derece korkutuyor. Bunun birazcık macera olacağını düşünüyorum" diyor.

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ile Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen "16. Kalite Kongresi"nin "Neredeyiz?" konulu özel oturumunda konuşan Annan, günümüz dünyasına bakıldığında en çok endişe veren bölgenin, Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölge olduğunu söylüyor.

İsrail ve Filistin, Suriye ve İsrail, İsrail ve Lübnan arasındaki sorunların yanı sıra Filistin'de Hamas ve El Fetih arasındaki çatışmalara, Irak'taki sorunlara, Lübnan'daki gerilimlere, İran'daki nükleer sıkıntılara, Sünni ve Şiiler arasındaki uçurumlara dikkati çeken Annan, buradaki sıkıntıların sadece bölgeyi değil, çok geniş bir coğrafyayı etkilediğini vurguluyor.

ABD'nin desteklediği Annapolis Konferansı ve Ankara Forumu nedeniyle ülkemize gelen Şimon Peres ve Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, TBMM kürsüsünden milletvekillerine hitap etti. Bir İsrail Cumhurbaşkanının ilk defa kürsüye çıkmasına karşı oluşacak tepkiler için ise Filistin Lideri Mahmut Abbas yapılan davetin ardından Ankara'ya gelerek toplantıya katılan. Öte yandan Filistin'de büyük farkla seçimi kazanmış Hamas'a büyük ambargo uygulayan sözde İsrail'in Devlet Başkanı Peres'in konuşmasını Cumhurbaşkanı Gül ve TBMM Başkanı Köksal Toptan komisyon sıralarına oturarak dinliyor. Başbakan Erdoğan ile tüm bakanlar da Bakanlar Kurulu sıralarında konuşmaları dinliyor. Bütün bunlar bizzat Adnan Menderes'i ve acı sonunu hatırlatıyor.

Abbas'a destek Hamas'a köstek

Ankara Forumu'nda imzalanan anlaşmalar ile Türkiye Abbas yönetimindeki Batı Şeria bölgesine sanayi bölgesi kurmayı amaçlarken Hamas'ın yönetiminde bulunan Gazze'ye ilişkin bir gelişme ortaya konmuyor.

Türkiye Ortadoğu barışına ilişkin son yıllarda 'elini taşın altına sokma' girişimlerini bir yenisini daha ekledi. Son birkaç gündür Ankara'da İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında Ankara Forumu adı altında imzalanan anlaşmalara göre Filistin'in Batı Şeria bölgesinde sanayi bölgesinin kurulması karara bağlandı. Ancak son gelişmeler Türkiye'nin demokratik Hamas'tan çok İsrail ile yakın ilişkileri olan Abbas'ın yanında yer alması eleştiriliyor.

Son yıllarda Ortadoğu'daki barışa ilişkin ciddi açılımlar geliştiren Türkiye'nin Filistin'de ortaya koyduğu tavır eleştiriliyor. AKP hükümetleri döneminde Türkiye'nin demokratik Hamas'tan çok İsrail destekçisi Mahmud Abbas'ın yanında yer alması gibi bir imajının ortaya çıkması Türkiye'nin Müslüman ülkeleri arasında saygınlığını da zamanla yitirmesine neden oluyor. En son İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı Ankara'da ağırlayan Türkiye birkaç günde gerçekleştirilen ilkler ile bu tavrını bir kez daha ortaya koydu. Ancak Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi konjoktürde iki yönetim haline gelmiş olan Filistin'de Haması da göz ardı etmemesi gerektiği söyleniyor.

Gazze yerine Batı Şeria

Türkiye'nin bu tavrı ortaya koyduğu gelişmeleri de etkiliyor. TOBB eliyle Gazze'nin Erez Sanayi Bölgesi kurulması amaçlanmışken Filistin'deki Hamas ve El Fetih arasındaki çekişmeden sonra bu sanayi bölgesinin sadece ismi kaldı. Hamas'ın yönetimi altında bulunan Gazze'de sanayi bölgesinin kurulması durdurulup Abbas yönetimi altında bulunan Batı Şeria da bir sanayi bölgesi kurulmasının karara varılması bir kez daha gerçeği ortaya koydu. Türkiye'nin bölgede neredeyse tecrid edilmiş bir şekilde yaşamlarını sürdüren Müslüman Gazzelilere karşı ortaya koyduğu bu tavır Müslüman ülkelerin halkları tarafından da eleştirilere neden oluyor.

Kimi destekliyoruz?

İsrail ve Batılı devletlerin desteğiyle Hamas'ı saf dışı bırakmaya çalışan Mahmut Abbas, Filistin'e yapılacak olan uluslar arası yardımlar ve yatırımları da kendi bünyesinde bulunan Batı Şeria bölgesine aktarıyor. Bu bağlamda ambargo uygulanan Hamas'a geçen yıl kucak açarak askeri kanat lideri Halid Meşal'i ağırlayan AKP hükümeti, bu politikasından geri adım olarak algılanacak bir karara imza attı. Filistinlilere yardım için Gazze'de kurmayı planladığı sanayi bölgesi projesinin Hamas bölgesinde olduğu gerekçesiyle bir çivi çakılmadan askıya alan Türkiye, sanayi bölgesinin Filistin lideri Mahmud Abbas denetimindeki Batı Şeria'da kurulmasına ilişkin metni imzalamaları dikkat çekiyor.

Kaçırılan İsrailli askerler meselesi...

AKP'liler hep tarih yazmaktan bahsederlerdi.. Nihayet o tarihi bir İsrail Cumhurbaşkanını ilk kez bir Müslüman ülkenin parlamentosunda konuşturarak yazdılar.

Ankara Cumhurbaşkanı'ndan Meclis Başkanı'na, Başbakan'ından bakanlarına ve Meclis'teki tarihi konuşmasını dinlemek için eksiksiz hazır olan milletvekillerine kadar İsrail Cumhurbaşkanı Peres için seferber oldu. Çok detaylara girmeden ilginç bir ayrıntıyı daha görünür kılalım..

Cumhurbaşkanı Gül ile Peres Köşk'te bir araya geldi ve sonrasında ortak basın toplantısı yapıldı. İşte o ilginç ayrıntı; Abdullah Gül'ün İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e "kaçırılan İsrail askerlerinin kurtarılması için Türkiye olarak devreye girebilecekleri teklifinde bulunduğunu" açıklamasıydı. Teklifin ilginçliği Abdullah Gül'ün Dışişleri Bakanıyken İsrail'in Lübnan'ı işgale kalkışması sırasında bahane ettiği kaçırılan İsrail'li askerlerin ailelerini ziyaret etmesi değil. Olayı ilginç kılan; PKK'nın bizim askerlerimizi kaçırması ve sonrasında Türkiye'ye teslim edilmesiyle alakalı.

Düşünsenize; Türk askerleri için ABD devreye giriyor; çuvalcı komutan olarak tanınan Amerikalı General Petrus bizim askerlerimizi PKK'dan alıp Türkiye'ye teslim ediyor.. Kendi askerlerini ABD'den teslim alan Türkiye ise İsrail'li askerleri kurtarmaya talip oluyor. Türkiye-ABD-İsrail ittifakı meğer ne kadar da kökleşmiş böyle.. Türkiye'nin İsrail ve ABD'ye eklemlendiğine hala inanmayan ya da inanamayanlara ithaf olunur...

FAS AK Parti Genel Başkanı'nın Erdoğan'a yazdığı mektup

Herkes Peres ve Abbas'ın ziyaretine odaklandı. Ama Türkiye dün önemli bir misafir daha ağırladı.

Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı. Ama Türkiye'nin değil, Fas'ın AKP'sinin Genel Başkanı Sadettin Osmani... Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ESAM'ın konuğu olarak geldi. Konferans verdi.

Hazır dün bizim AKP'liler Peres'le el sıkışmak için sıraya girmişken Fas'taki AKP Genel Başkanı Sadettin Osmani'nin Tayyib Erdoğan'a yazdığı anlamlı bir mektubu hatırlatalım. Mektup Erdoğan'ın İsrail'i ziyaret edip Şaron'la el sıkışmasından sonra gönderilmişti.

Daha önce yazdık ama tam zamanı ve yeri olduğu için yeniden paylaşmakta yarar var.

İşte o mektup:

"T.C. Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan

Esselamü Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatüh

Siyonist liderlerine yaptığınız ziyareti hayretle ve esefle izledik... Halbuki; siz bir basın açıklamanızda İsrail'in masum Filistin aleyhine işlediği cürümleri 'Devlet Terörü' olarak nitelendirmiştiniz...

Aynı şekilde Filistin halkının kanlarının elinde henüz daha kuramadığı Şaron'la biraraya gelmenizi de hayretle takip ettik.

Biz bu ziyaretin Filistin halkına hiçbir şekilde faydası olmadığına itibar ediyoruz. Bilakis, yargılanması gereken bir savaş suçlusunun elini sıkmanız, Şaron'u yüreklendirmiştir.."


Peres'le Abbas'ın buluştuğu Üniversite'nin en ilginç özelliği!

Aslında mahalle tartışmalarının zirveye çıktığı günlerde "Türkiye'nin en ilginç mahallesi" diye yazmayı planlıyorduk. Çünkü bir arada hayal edemeyeceğiniz isimler bu mahallede buluşmuştu.

Zaten İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'le, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ın Türkiye'de ilk buluştukları yerde burası oldu.

TOBB Üniversitesi'nden bahsediyoruz.

İlginçlik bu mahallenin ünlülerinde. Bu üniversite'de çok ilginç isimler yan yana gelmiş görünüyor.

Mesela terörle mücadele özel temsilcisi orgeneral Edip Başer mütevelli heyeti üyesi.

AKP'li Zafer Çağlayan'la, MHP'li Kenan Tanrıkulu da  öyle..

Üniversite'nin en meşhur ismi malumunuz Abdüllatif Bey. Abdüllatif Şener, TOBB üniversitesi'nde öğretim üyesi ve danışman.

Buna karşın, başörtüsü Çankaya'ya çıkmasın diye neredeyse darbe ima eden Hürriyet'in Genel Yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök de orada. O'da mütevelli heyeti üyesi.

Sonra Ural Akbulut. Ural Akbulut da kim derseniz hatırlatalım; ODTÜ Rektörü. Ama rektörlüğünden çok  irticaya ve başörtüsüne karşı verdiği mücadele ile ünlü! İrtica ve başörtüsüne karşı mücadele için CHP grup toplantısında cüppesiyle konuşmuştu...

İlginç olan aşağı mahalle'de birbirlerini bir kaşık suda boğacak kadar karşıt görünenlerin burada gül gibi geçiniyor olması.

Ha bu arada nerdeyse unutuyorduk. Her mahallenin bir dedikodusu olur. TOBB üniversitesi'ndeki dedikodu da şu:

Maaşlar 30 Bin dolar civarındaymış...9

Masum yüzlü bir terörist Şimon Peres!

Ali Haydar Haksal'ın dediği gibi:

"Akepe iktidarı, Türkiye'ye yeni şoklar yaşatıyor. Kimi şoklar vardır ki, insanı kendine getirir, bir yola ve düzene girilir. Kimi şoklar vardır ki insanı komaya sokar. Ne yazık ki Akepe ile birlikte yaşanan bu süreçteki şoklar, insanları uyuşturan, bilinç kırılmasına neden olan ve yenilgiyi peşinen kabul eden bir özellikte. Tuhaflıkların, açmazların, çelişkilerin iç içe yaşandığı bir süreç. Asıl şaşkınlık Akepe'ye oy veren inançlı insanların, oylarından ötürü vicdanen ne denli huzurlu oldukları. Dünya imparatorluğu kurmayı hedef seçen Siyonizmin suyunda, yolunda olanları ne denli benimsedikleri. Sonuçlardan bakılırsa Siyonist Yahudilerin ne kadar masum ve mazlum oldukları sanılacak. Nobel Barış ödüllü Şimon Peres Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde barış demeçleri verirken de terörist yüzünü saklamaktan kaçınmıyor. Uysallaştırılmış ve bağımlı hale getirilmiş bir Abbas kuklasıyla el ele tutuşmanın masumluğu sunuluyor. Bu, dünya barışı adına bir tablo olarak gösteriliyor. Bunu Türkiye yapıyor! Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı ise Filistin halkının ve Kudüs kültürünün ıtlafı ve imhasını görmezlikten gelerek "İsrail'in terörizmden olan mağduriyetini" dile getiriyor. Ruhani liderinin geçmiş zamandaki bir demecinin aynını oluşturuyor bu tutum. Mazlum Yahudilerin evlerinin balkonlarında rahatlıkla bir çay içmemelerinin yakınmasının aynısıdır bu da.

Ne günlere kaldık.

Peres'in geçmişini bilmesek, bugünkü yüzüyle onun masumiyetine bizler de kanacağız. Genç kuşaklar, elbette ki Peres'in kim olduğunu ne olduğunu bilmeyebilirler. Ne yazık ki, kan üzerine inşa olunmuş olan İsrail Devleti, bugün de varlığını kandan beslenerek sürdürmektedir.

Evlerinden, topraklarından, yurtlarından edilmiş olan Filistin halkı terörist ilân ediliyor.

Bakın İpek Cem'in Peres ile yaptığı söyleşide çok önemli bir vurgu yer almakta. "Belki dünyada barışın önündeki en büyük engel, Müslüman ülkeler bloğu. 1 milyar 200 milyon insan." Bu ifadelerde yer alan korkunç bir tehdit bulunmakta. Ve bu adam bunları söylerken üzerinden çok geçmeden kalkıp Türkiye'ye geliyor, TBMM'de barış adına konuşma yapıyor. Gene aynı Peres'in bir başka konuşmasında Suriye imparatorluğunun ortadan kaldırılması gerektiğine dair önemli bir vurgusu bulunuyor. Yakın zamanda, Türkiye üzerinden Suriye'deki tesislerin vurulması da bunun bir göstergesi. TBMM'de yaptığı konuşmada, kendisiyle yapılan hemen bütün söyleşilerde ısrarla şu vurguyu öne çekmekte. Suriye'yi imparatorlukla niteleyen Peres benzer bir yaklaşımla İran'ı hedef almaktadır. Bunu da Türkiye üzerinden yapmakta.

"Irak'taki Baas rejiminin yıkılması, Ortadoğu'da İsrail'e yönelik stratejik tehditlerden birini ortadan kaldırmıştı. Ancak İsrail açısından diğer stratejik tehdit, İran'daki İslâm Cumhuriyeti giderek daha fazla tehlike arz ederek varlığını koruyor. İran'ın halihazırda geliştirmiş bulunduğu uzun menzilli Şihab Füzeleri bir yana, İsrail istihbaratı İran'ın bir yıl içinde nükleer bomba üretebilecek noktaya gelebileceğini savunuyor (Amerikan istihbaratına göre bu süre üç ila beş yıl) Peres de hem İsrail'in bekası hem de tüm Ortadoğu'nun güvenlik ve istikrarı açısından en büyük tehlikenin İran'daki rejim olduğunu düşünüyor."

Şimon Peres'in dünyasında İslâm dünyası bütünüyle bir tehdittir, bunu gizlemiyor. Ne yazık ki Dünya Müslümanlarının önderliğini yapmış bir milletin meclisinde yapıyor, yaptırtıyor.

Yazık, binlerce yazık.

Ey en radikaller, en Müslümanlar! Yastıklarınızda rahat uyuyun, çünkü siz iktidarsınız ve Siyonizm sizin ellerinizle bir milletin ve medeniyetin özüyle oynamaktadır.10



9 15.11.2007 / Kulis Ankara

10 15.11.2007 / Milli Gazete



Bu yazarin diger makaleleri

Suriye’yi paylaşılacak bir “pasta” olarak gören Rusya ve Batı bloğu...
Devami
  ANKARA YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Çok değerli ve duyarlı...
Devami
Cumhurbaşkanı, daha doğrusu köşk erkanı tarafından sanatçı diye hatırlanmadığı ve...
Devami
Milli Çözüm Dergisi: Siz F.Gülen ekibinden ayrılmadan önce altı yedi...
Devami
TRAMPETCİ TRUMP KİMLERİN ADAMIYDI? VE SP’Lİ CİHANGİR İSLAMİ, “CİHANGİR İSRAİLİ” ROLÜ MÜ OYNAMAKTAYDI?       ...
Devami
İşte İsrail'in Arz-ı Mev'ud macerası: 1948 savaşı Filistinliler için bir dönüm...
Devami

Makale Paylaşım Sayısı: 4910

Yorum ekle

Yazdığınız her yorumla birlikte IP adresinizin kayıt edildiğini ve Türkiye Cumhuriyeti hukuk kurallarına aykırı, iftira ve genel ahlaka aykırı tarzda yorumlarınızdan hukuken ve vicdanen sorumlu tutulacağınızı tekrar hatırlatırız...


Güvenlik kodu
Yenile

SON YORUMLAR