Reklam
Reklam
Reklam

ERBAKAN HOCAMIZIN RUHANİ TAVSİYELERİ VE A. AKGÜL ÜSTADIMIZIN HİKMETLİ TESPİTLERİ

Kullanıcı Değerlendirmesi: / 1
ZayıfMükemmel 

 

ERBAKAN HOCAMIZIN RUHANİ TAVSİYELERİ

VE

A. AKGÜL ÜSTADIMIZIN HİKMETLİ TESPİTLERİ

      

• Enerjiyi tüketen ve ömrü azaltan yedi şey; gereksiz konuları dert edinip aşırı düşünmek, hiç kimseye hayır diyememek, (şeytani ve nefsani dürtüleri net olarak reddetmemek), geçmişe takılıp kalıvermek, çözüm değil suçlu peşine düşmek, kendini uykuya vermek, (Milli Çözüm görevlerinden yan çizmek), her olayı kişisel değerlendirmek ve herkesi memnun etmeye yeltenmektir!..

• Seni ancak iyiliklerin mutlu, kötülüklerin ise rahatsız ediyorsa mü'min olabilirsin!..

• Beklediğini Allah'tan bekleyenin hiç hüsrana uğradığı görülmemiştir!..

• Zor bir durum yaşarken bu durumdan çıkmanın en iyi yolu; durumu geçiştirmek değil, bastırmak değil, yok saymak değil, içinden geçmektir!

• Kim Allah'a hizmet etmekten dolayı mutlu olursa, her şey ona hizmet etmekten mutlu olur hale gelir. Kimin Allah ile içi ferahlarsa, ona bakan herkesin de içi ferahlayıp hürmet ve muhabbet hissedecektir.

• Kim, hangi şeye önem verirse, tabiatı onu o tarafa ve o tarafın ehline çekecektir. Kişi kendisine münasip olana meyledecektir.

• Üzüntülü, sıkıntılı, dertli hissettiğinizde kendinize şöyle söyleyin: "Bütün gönül darlığı bu âleme gönül bağlanmaktan gelir. Gönül kuşu her dala yuva yapacak olsa, yuva yapacak yer kalmaz. Gönlü öyle bir yere bağlayacaksın ki, binlerce kıyametler kopsa sana yalnızlık derdi çökmesin.”

• Sen O’nunla olunca, O seninle olmaz mı? Ancak, "Lâ" süpürgesiyle yolunu süpürmedikçe, “İLLALLAH” sarayına ulaşamazsın!..

• Kişinin uyanma vakti geldiği ve hak ettiği zaman onu uyandıran birisi mutlaka çıkacaktır... Kimine Hızır, kimine uçan bir kuş, kimine yeşeren, kimine sararıp kuruyan bir ot, kimine açan çiçek, kimine akan su, kimine de dilsiz bir taş vesile olacaktır. Yeter ki uyanmak istesin ve yeter ki uyanma vakti gelsin. Eğer uyanmakta nasibi yoksa, uyanmak için bir vakit yaratmamışsa Mevlâ, Peygamberin bütün mucizelerini görüp inanmayan iki Ömer’den biri olup Ebu Cehil kalırsın!..

• Size üç şey sayacağım. Bu üç şeyden uzaklaşınca, üç özellik kazanacaksınız:

1- Şer'den ve kötülükten uzaklaşırsanız, izzete ulaşırsınız.

2- Kibirden ve benlikten uzaklaşırsanız, saygınlığa ulaşırsınız.

3- Cimrilikten ve bencillikten uzaklaşırsanız, şerefe ulaşırsınız.

• Değer verdiğimiz bir şeyi ve kişiyi sebepsiz yere bırakıp terk etmeyiz, ancak incindiğimizde ise bırakıp gideriz.

• Bir mü'min kardeşine ait sevmediğin bir davranış duyarsan, birden yetmişe kadar özür kapısı araştır. Bulamazsan; "Belki benim anlayamadığım bir özrü vardır" diyerek örtüver!

• Ne kadar yazıktır ki insan, hastalık korkusu ile yemekten perhiz eder de, cehennem korkusu ile günahtan perhiz etmez!..

• İnsan uyuduğunda sanki dünyadan ayrılmış gibidir. Bütün sevinç, üzüntü, kaygı ve endişesini unutuverir. Uyanıkken de hayatını bu anlayışa göre düzenlese, gerçek huzuru yakalar ve kendini Allah’a layık kul olmaya verir.

• Dilin her şeyi sakınmadan söylüyorsa eğer, menfaati ilah edinmişsin demektir.

• Sürekli kusur bulanın yanında huzur bulamazsınız!

• Her hayal dua ile, her nasip çaba ile gerçekleşir.

• Bilgi insanı şüpheden kurtarır. İyilik acı çekmenizi önleyip huzura ulaştırır. Kararlı olmak ise korkudan uzaklaştırır.

• Dünya ve üzerindeki her şeye meyledip yine her şeye heves edersen, sayılı nefesin yeter mi sanırsın?

• Ya Rabbi; derdini çektiğim, ümit besleyip hayal ettiğim bütün meselelerde vekilim ol. Sana tevekkül ettim, benim için hayırlı gördüğün her şeye gönlümü razı et. Dünümde, yarınımda ve son nefesimi verdiğim anda, Sen de benden razı ol! (Âmin)

• Ey yerlerin ve göklerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana kul oldum, Sana hizmetkâr oldum, Sana dehalet ettim. Her zorda, her darda ve her durumda Seni aradım, Seni buldum... Yaşadığım süre boyunca tek muradım da Senin rızandır...

• Emin ol ki senin kıymetin, yüreğinde taşıdığın derdin ve uğrunda koşturduğun hedefin kadardır!..

• Ya Rabbi kerem et; bağışlanmadık günahımız, giderilmedik tasamız, aşılmadık sıkıntımız kalmasın. Ödenmedik (maddi-manevi) borçlarımız, şifa bulmayan hastalığımız, hidayetinden kaydığımız dakikamız, yolundan uzaklaşan adımımız olmasın!.. (Âmin)

• Ey beni var eden, varlığından haberdar eden, imtihan edip yanında kolaylık ve sabır veren Allah'ım. Beni açlık, yokluk, hastalık ve sevdiklerimle imtihana çekip, hiçbir kuluna yük etme!.. (Âmin)

• Şeytanın ilk hilesi, kişiyi okumaktan ve okuduğunu anlamaktan alıkoymasıdır. Çünkü okuyup öğrenmek nurdur. Eğer Şeytan o nuru söndürürse, yani okumaktan vazgeçirirse, onları bâtılın karanlığında istediği gibi vurur.

"Şüphesiz Rabbim benimledir ve O bana bir yol gösterecektir!" Bu cümle değil miydi Kızıldeniz’i yardırıp, Musa'ya yol yapıp, o devirde en büyük dert sayılan Firavun'u boğduran? Ne için sana bu kadar zor geliyor Rabbine güvenmek? "Ben Rabbimle beraberim, O bana çare gönderir" deseniz, size de tüm çare kapıları açılmaz mı?

• Kişinin yapamayacağı hizmet, aslında yapmak istemediği ve asla yapacağına inanmadığı hizmetlerdir.

• Emin olun ki; her bir günah içinde, sizi küfre götürecek bir yol vardır. Aman ha, sakının!..

• Müjdeler olsun; Hakkı Hak bilip, Hakkı hâkim kılmak gayretiyle yaşayıp, bu gayretle Allah'ın rızasını umarak ölümü gözleyenlere.

• Biz gördük ki, insanların ağızlarını asla kapatamazsınız. Karanlığa da, aydınlığa da kusur bulurlar. İnsanların bu olumsuzluklarının ayağınıza taş olup takılmasına izin vermeyin. Bırakın, öğütlerimiz hayatınıza ışık olup sizi kutlu amaçlarınıza ulaştırsın… Unutmayın, yüreği ferah olanın dünyası da ahireti de aydınlık olacaktır.

• Hani diyorsunuz ya: "Biz de Ahmet Hocamızla veya falanca kardeşimizle aynı fikirdeyiz aslında, ama söyleyemiyoruz, anlatamıyoruz, yazamıyoruz!..” Emin olun ki, fikirleriniz onları taşıyacak ve arkasında duracak kudrette olduğunuz nispette sizindir. Ve siz fikirlerinizin arkasında durabilmeyi başardığınız zaman; yazacak, anlatacak, konuşacak ve en önemlisi de yaşayacak hale geleceksiniz... İyi ama Hocam, sırf bu davaya sahiplik ettiğimiz için başımıza gelenleri görmüyor musun? Kör değilim, elbette görüyorum! Unutma ki Allah, Kendisi için tahammül gösterilen hiçbir şeyin karşılığını zayi etmez!..

• Bakıyorum yığın yığın kalabalıklaar... Sayısız, sınırsız ve sürekli çoğalan insanlaar... Sonra kendi kendime diyorum ki; “Bir davası olmalı insanın; haklı olan, Hak’la olan bir davası olmalı ki, insan gerçekten insan olsun!..”

• Dünya nimetlerle doludur. Onun en gözde olan nimeti ise saliha ve sadık olan ve hayatına huzur katan bir kadındır…

• Allah yolunda yürümek isteyen bir kişi için en büyük tehlike; bu yolda olmayan kimselerle aynı yerde olmaktır!..

• Nezih bir hayat, Mevlâ’ya kullukla dolu bir ömür, imanlı bir ölüm, ve insanlara şefkat ve rahmetle muamele… Bütün mesele bundan ibaret!..

• Allah yolunda ayakları tozlanan kimsenin ayaklarına, cehennem ateşi dokunmaz!.. Ya Rabbi; şu an Senin davan uğruna yüreği daralan kullarına, gökteki yıldızlar, denizdeki kumlar adedince ferahlık ver! (Âmin)

• Nefsi dürtülerini tepelediğin ve kendini görmediğin her yerde Allah'ı görebilirsin!..

• Seni yatağından kaldırıp uyandıracak ve sorumluluk duygusuyla yandıracak bir davan yoksa, yat kardeş!.. Çünkü kendini Hak ile meşgul etmezsen, bâtıl seni işgal eder!..

• Fethe dinlenerek ulaşılmaz!.. Ciddiyetle çalışıp çabalamak, yorulmak ve yoğrulmakla ulaşılır!.. Emin ol ki senin kıymetin, yüreğinde taşıdığın derdin ve uğrunda koşturduğun hedefin kadardır!..

• Telafisi imkânsız şeyler vardır. Mesela zamanın telafisi imkânsızdır. Zamana “Geçme” diyemez, geçmişe gidemezsin… Geçmişi bugüne taşıyamaz, yaşadıklarını kayıtlardan silemezsin!.. O halde zamanını en değerli hazine bil ve ona göre kullan.

• Allah ki sürekli toparlıyor sizi, yoksa çoktaan darmadağın olurdunuz!..

• Eğer yakan güzelse, yanmak da güzel olmaz mı?

• Bütün kâinat hakikate doğru koşarken, size yerinizde saymak ne kadar yakışır?

• Eğer insanlığın kurtuluşu için yapılması gereken çalışmalara karşı ilgin, insanlığın kurtuluşu ve Feth-i Mübin’in gerçekleşeceğine dair ümidin yoksa, hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilirsin!..

Rahmetli babam bana her harçlık verdiğinde: “Para; cebinde çoğaldıkça, gönlünde yok olsun!” (Ki, sen onu hayırda harcayasın. O seni esir alıp hizmetçisi yapmasın) anlamında uyarırlardı. Hamdolsun, ömür boyu hep öyle yaşadık…

Şiir:

Aziz Hocamız:

“Davamızın etrafında kenetlenmiş kalplerimiz,

Yemin ettik, bu davada bitecek nefeslerimiz!..

Va’ad edilen altın çağa koşar adım yürüyoruz,

Gelen Fetih baharıdır, müjdesini veriyoruz!..”

dedikten sonra “Ahmet’inkilere pek benzemedi, ama…” şeklinde latife buyurdular.[1]

      

Ölüm başucunda beklerken sen; gündüzlerini ihmal ve gaflet, gecelerini ise uyku ve meskenet ile geçiriyorsun. İleride sonucundan hoşlanmayacağın işlerle uğraşıyorsun. Dikkatlice bir bak; dünyada bütün hayvanlar da bu şekilde yapıyor!? (Elbette senin bir farkın olmalı…)

Bizden tavsiye isteyen kardeşlerime ilet:

• Çok uyuyan, kalbinde hassasiyet ummasın!

• Çok yiyen, ümmetin derdiyle dertleneceğini ummasın!

• Feth-i Mübin’e inanmayan bir grubun veya bir kişinin sohbetini tercih eden, istikamet bulacağını ummasın!

• Yaşadığından, görüp şahit olduğundan hisse çıkarıp imanını artırmak ve Hakkı anlatmak dışında, insanların arasına çokça karışan, ibadetin lezzetini ummasın!

• Yalan konuşmayı ve kardeşleriyle ilgili kırıcı ve fitne çıkarıcı laflar ortaya atmayı âdet edinen, iman üzere ölmeyi ummasın!

• İnsanların rızasını gaye edinen ve riyakârlık edenler ise; Allah'ın rızasını ummasın!

İmam Gazali, ölmeden evvel bir mektup yazarak ismini belirttiği bir talebesinin gelip cenazesini yıkamasını ve defnetmesini vasiyet etti. Aradan bir vakit geçti, İmam Gazali vefat etti. Vasiyetindeki talebesi geldi, hocasının vasiyetini yerine getirmek ve son vazifesini yapmak için işe koyuldu ve cenazeyi yıkadı, kefenledi. Defne hazır hale gelen cenazeyi ebedi istirahatgâhına yerleştirmek üzere kabre girdi, hocasının kefenli cenazesini kucakladı. Fakat o esnada kalbi, başı ve gözleri ağırlaştı ve cenaze kucağında iken yere yığıldı. Bir müddet baygın kaldıktan sonra kendine geldi. Etrafındakiler talebenin bu halini hocasının vefatından dolayı çok üzülmesine bağladılar ve onu teselli etmeye başladılar. Birisi: "Biz de üzüldük, ama ne yapalım. Hepimizin gideceği yer orası" dedi. Diğeri: "Peygamberimizi bile kucaklamış toprağa hocamızı nasıl vermeyecektik?" demiş. Yani her biri talebeyi teselli için bir cümle kurmuş. Talebe herkesi tek tek dinledikten sonra söz almış: "Kardeşlerim, elbette hocamızın vefatı beni çok üzdü, kalbim yandı. Lakin baygınlık geçirmemin nedeni hüznüm değildi. Mezara indim, hocamızın cenazesini kucağıma aldım. Tam cenazesini toprağa yatıracaktım ki, toprakla cenaze arasında bir âlem açıldı ve Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz geldiler, mübarek elleri ile üstadımızın cenazesinin toprağa değmesine müsaade etmeden kucaklarına aldılar ve şöyle buyurdular: "Dünyada iken Allah'ın dinine hizmet ederek bu âleme gelenleri ve Allah'ın dini yeryüzünde yaşanır hale gelsin diye gayret sarf edenleri Biz kabirlerinde toprakta değil, kucağımızda yatırırız!"

Evet, Din-i Mübin için çalışanların sonu Allah'ın rızası, Resulüllah’ın kucağıdır. O halde o rıza ve o kutlu kucak için daha çok layık olmak niyetiyle hiç ölmeyecekmiş gibi çalışın. Hemen ölüverip o rızaya ve o kucağa kavuşmak için ise acele edin!.. Ki mutluluklar, müjdeler ve mükâfatlaar Feth-i Mübin için çalışan kardeşlerimi sımsıkı sarsın, sarmalasın ve hiç bırakmasın inşaallah!..

Sonra Ahmet Hocamıza dönerek: “Ben her gün Senin misafirinim; sözünde dinlenir, gönlünde demlenirim!..” şeklinde iltifat buyurdular. (Rabbimiz Taâlâ bu müjde ve mesajlara layık buyursun ve asla şımartmasın! Âmin…)

    

Yorumu:

Bu hikmet ve ibret dolu hakikatler, melekût diyarından temiz ruh ekranına yansıyan kutlu uyarılar ve manevi mesajlardır. Edep ve hürmetle ve dikkatle okuyup anlamaya ve uygulayıp olgunlaşmaya çalışanlar bahtlı insanlardır. İtimat ve itibar etmeden, üstünkörü okuyup bir kenara bırakanlar ise, nelerden mahrum kaldıklarını anladıklarında iş işten geçmiş olacaktır.

• Can yoldaşım! Duyduğunu unutursun; gördüğünü hatırlarsın, ama yazdığını, uyguladığını ve öğrenip-özümseyip başkalarına anlattığını ise anlamaya başlarsın. Unutma en silik mürekkep bile en güçlü zihinden daha kalıcıdır.

• Zenginlik ve bilgelik kaliteli gübre gibidir; saçıldıkça bereketlenir. Sen yakınındakileri mutlu ve umutlu edersen, uzaktakiler de sana gelecektir.

• Ahmak adam nasihatten anlamaz, akıllı insan da deliyi azarlamaz…

• Sakin ve kendinden emin ol, çünkü ancak durgun sular yıldızları yansıtır. Yüce ruhların irade ve gayretleri, düşük ruhların ise sadece kuru dilekleri ve boş beklentileri vardır.

• Gönlünde gül açanların bülbülleri eksik olmaz. Güler yüzün yoksa, ikram ettiğin gülün de etkisi kalmaz.

• Küçük sıkıntıları göze alamazsan, büyük belaları savamazsın. Kurbağa gözüyle bakarsan kuyunun ağzını gökyüzü sanırsın.

• Akan su kokuşmaz, çalışan menteşe paslanmaz. Hep gerçeklere tercümanlık yap, haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytan olma! Ancak uyarılarını ölçülü yap; çünkü dostun alnındaki sinek, balta ile kovulmaz.

• Dünyalık ve değersiz amaçlar için ne gereksiz fedakârlıklar yaparsın… Nefsani öfken ve şeytani dürtülerinle bir kurşun sıkarsın, bir bıçak sokarsın; sonra otuz yıl gardiyanların ve koğuş ağalarının çoraplarını yıkarsın. Ama Allah rızasına ve kullarının hatırına basit bir fedakârlıktan bile kaçarsın!.. Ülkemizdeki ekonomik, siyasi, ahlâki ve ailevi sorunları sürekli gündeme taşırsın, ama sorumlularını düzeltmek ve değiştirmek için konuşmaktan bile korkarsın!..

• En uzağa giden ok, en çok gerilen yaydan çıkacaktır. Farenin ağzında fildişi arayan, nice umutları yıkacaktır.

• Atı, eyeri ile, insanı etiketi ile değerlendiren divanedir. Unutma, derin olan kuyu değil, kısa olan senin ipindir!..

• Kusursuz dost arayan yalnız ve dostsuz kalacaktır. Çünkü dünyada kusursuz iki insan vardır; biri ölmüştür, toprak altındadır, diğeri hâlâ doğmamıştır.

• Allah'ım! Değiştirilmesi mümkün ve münasip olan şeyleri değiştirmek üzere bizlere güç-kuvvet ve gayret ver... Değişmeyecek olan kişileri ve kemikleşmiş bozuk karakterleri ise, olduğu gibi kabullenmemiz ve durumu idare etmemiz için bizlere sabır ve sükûnet ver... Ve bu ikisini ayırt edebilmemiz için bize akıl ve feraset ver!.. (Âmin)

 


[1] Fatma Betül Erişkin - Ekim 2022

Makale Paylaşım Sayısı: 88

SON YORUMLAR