YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6574e494032ca
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 3 3 4
Bugün : 367
Dün : 11955
Bu ay : 111237
Geçen ay : 302569
Toplam : 21354219
IP'niz : 18.205.26.39

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

ALEVİLİĞİN ASLI VE İSTİSMARI

 

ALEVİLİĞİN ASLI VE İSTİSMARI

    

Alevilik; Varis-i Nebi Hz. Ali Efendimizin; tertemiz ve seçkin Ehl-i Beyt’in İslam yolunu ve Kur’an yorumunu rehber edinmektir. Anadolu Türk erenlerinin ve yârenlerinin iman ve ahlâk düsturlarını benimsemektir.

Alevilik; Yüce Yaratıcıya hürmetle, cümle yaratılana duyulan muhabbeti meczedip, hakiki insan ve Halife-i Rahman şerefini kazanan onurlu ve sorumlu bir toplumu oluşturmak için yakılan aşk ateşini alevlendirmektir.

Alevilik; Hakka ve sonsuz huzura erebilmek için; Kur’an denizinde ve Ehl-i Beyt’in izinde, nefsani dürtülerini ve şeytani vesveselerini eritebilmektir.

Alevilik; her türlü sömürüye, zulme, dinsizliğe ve köleliğe; kısaca emperyalizme karşı, soylu bir direniş disiplini ve manevi diriliş düşüncesidir.

Aleviliği; İslam’dan ayrı, Kur’an’a aykırı, basit ve fasit bir kültür geleneği şeklinde göstermek ve Hz. Ali’siz bir Alevilik icat etmek isteyenler, Sünni ve Alevi tüm Müslümanların lanetini ve nefretini hak edecektir.

Alevi Sünni kardeştir. Din kardeşidir, kan kardeşidir, can kardeşidir. Asırlarca bizi birbirimize kışkırtıp saldırtan ve sırtımızdan sömürü saltanatlarını ayakta tutan dış güçlere ve işbirlikçilere, artık bu fırsat verilmemelidir.

Yetkili ve yetişkin bir Dede’ye göre Alevilik şöyle tarif edilmiştir:

Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanı Ali Rıza Uğurlu Dede Alevilik nedir? sorusunu şöyle yanıtlamıştır:

Alevilik; İslam’ı benimseyip uyan, Tanrı’nın birliğine inanan, Hazreti Muhammed’i Peygamber kabul edip tâbi olan, kitabı Kur’an olan, Hazreti Muhammed’in Ehl-i Beyt’ini sevip sayan, namazı niyaz ile bütünleştirip, kıyam, rükû ve secdesi ile ibadetini kendi huzuruyla yapan, esaret yerine hür insanı amaçlayan, Yaratanla yaratılan varlık ilişkisini ‘Vahdet-i Vücut’ ile okuyan, Tanrı korkusundan ziyade O’nun sevgisini aşılayan, zâhiri bâtınla, bâtını zâhirle birleştirip kaynaştıran, şeriat kapısından geçip marifet yolu ile hakikat dünyasına ulaşan, Kur’an’ın sözünden özüne inerek akıl ve gönlü ile ‘Seyr-ü Süluk’ olan bir tasavvuf yoludur.”

Alevilik; sözlük anlamı olarak, Hazreti Ali’ye intisabı olan kimse anlamındadır. Yani, Hazreti İmam Ali’den yana olmak, O’nun inancını ve yaşam tarzını örnek almaktır.

Alevilik, insanları nefsani duygulardan arındırıp Hakk’a ulaştıran vasıtanın adıdır.

O vasıta bilinçli kullanılırsa insanları yüceltir, güzellik ve iyiliklere taşır; bilinçsiz kullanılırsa yarar sağlamaz, fitne fesat çıkarır.

Alevilik; İslam’ın bir yorumudur, Müslüman Türk kavimlerinin anlayış ve yaklaşımıdır.

Anadolu’nun İslamlaşmasını sağlayan Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Yunus Emre’nin, Mevlâna Hazretlerinin, Abdal Musa’nın, Ebul Vefa’nın ve Hoca Ahmet Yesevi’nin; Kur’an-ı Kerim yorumunun adıdır.

Bu yorumun kaynağını da ‘Ehl-i Beyt’in Kur’an yorumu’ oluşturmaktadır. Ve de doğru ve doyurucu olan yorumudur.

Çünkü, Ehl-i Beyt’in mübarek ve örnek olduğuna Kur’an şehadet buyurmaktadır.

İşte bazı Türk kavimler; masum ve pak olan Ehl-i Beyt’in Kur’an yorumunu esas almışlar, onlardan yana olmuşlar ve kendi kültürleriyle yoğurarak; kadın erkek ayırımı yapmadan, kendi musikisi olan sazıyla ve semahıyla, merkeze insan konularak; dedelerin öncülüğünde inançlarını icra etmeye başlamışlardır.

Kısaca, özünü insan sevgisinde bulan, Tanrı’nın insanda tezahür ettiğine, O’nun tecellisinden oluştuğuna ve onun için de insanın ölümsüzlüğüne ve ahiretin ebediliğine inanan bu inanç ekolüne ve bu Kur’ani yoruma Alevilik denir.

Özetle; Aleviliğin kaynağı Kur’an’dır, dayanağı Hz. Muhammed Mustafa (SAV)’dır, bayraktarı ise Ehl-i Beyti Resulüllah’tır. Yani Alevilik İslam’dır, insanlıktır.

Aleviliği, Aziz Atatürk’ün dış bağlantılı hıyanet ve mel’anet odakları oldukları için kapattığı Mason Localarının bir alt şubesi veya gizli dinsizlik akımına ve İslam düşmanlığına kılıf uydurulan yanlış ve yozlaştırılmış bir laiklik anlayışının istismar vesilesi yapma tuzaklarına asla kapılmamalıdır. Ama gerçek bir laiklik ve örnek bir demokratiklik hem İslam’ın özünde vardır, hem de lazımdır…

Sünnilik; Hz. Peygamber Efendimizin sünnetine, yani hayat sistemine uymak demek olduğundan, her Alevi Müslüman, aynı zamanda Sünniliği özünde barındırır.

Alevilik ise; Hz. Ali ve Ehl-i Beyt’in izine, yani Kur’an’ın sözüne ve İslam’ın özüne uymak olduğundan dolayı, her Sünni aynı zamanda Alevi sayılır. Bu nedenle, Bin Ladin Sünniliğinden de, Masonik Alevilikten de Allah’a sığınmalıdır.

Antalya Nebiler Köyünden, hikmet talibi ve erenler takipçisi Ali Özen dostumuzun dergimize yazdıklarını bazı sadeleştirmeler yaparak sizlerle paylaşmak istiyoruz:

– Efendim.

Gerçek İslam demek, yüce ve güzel ahlâk demekti. Eline, diline, beline sahip olmak demekti. Bu özellikler zaten insanın yaratılış hikmetinde ve Türklüğün özünde var idi. İslamiyet’in asıl olan özü Horasan-Erenleriyle zirveye ulaştırıldı. Yani o ana kadar gizli kalan bazı sırlar söylendi. Amaç İnsan-ı Kâmilden, Toplum-u Kâmil meydana getirmekti…

Bu, karanlık odakların işine gelmedi ve İslamiyet zaman içinde Emevi saltanatına ve istismar aracılığına dönüştürülmeye başlandı. Şekle ve kalıba takılan toplum, İslam’ın huyundan ve ruhundan uzaklaştı. Helâl-haram seçilmez oldu, Hak-Bâtıl karıştırıldı. Haramiler ve Yezidiler çoğaldı.

Bu durumu mana ilmi ile ifade edecek olursak: Elestü-Bezminde Cenab-ı Hak ruhlara soruyor: “Sizi dünya denen Âlem-i Fark’a göndereceğim, ne dersiniz? Belî (kabul) diyorlar. Cenab-ı Hak: Ama orada kayma var, kaybolma var! Ne olursa olsun, “belî deyip (kabul)” ediyorlar. Cenab-ı Hak: Sakın ola, size verdiğim bu insanlık sıfatını kaybetmeyin yoksa; bana dönüşünüz imkânsız olur!”

Dünya üzerine gelen can (ruh), ismine Adem dediğimiz bir kalıba giriyor; yani bir elbise giyip madde ve mana olarak ikileşiyor. Böylece maddenin cazibesine kapılan can, Hakk’tan uzaklaşıp farklı sıfatlar kazanarak bu âlemde başıboş dolaşıp duruyor, ya da kaybolup gidiyor.

Manadan haberdar olan can, yani Adem dünyaya geliyor (bir ismi nokta-i-kübra oluyor.) Arzuluyor, arıyor ve sülbünden Muhammed’i yani Akl-ı küll’ü buluyor. Akl-ı küll’ün sayesinde de, asıl olan Vahdet-i Vücut canını keşfediyor. Yani bir ismi Aliy olan mutlak hakikatten haberdar edilmiş oluyor!

Dünyamızda insanlar: Nasıl yaşarlarsa öyle ölüyorlar, nasıl ölürlerse ahirette öyle doğuyorlar. Kısaca: Hangi sıfatla gidiliyorsa, yine o sıfatla diriliyor!

Amaç: Maddede manayı bulmak, manada maksadı yaşamak, yani ikiliği bire bağlamak olmalıdır.

Demek ki işe süpürgeci olarak başlamak gerekiyor!..

       

Seyyid Nesimi’nin nefesiyle:

          

Ey gönül, gel kendini tartmaya, kantar ara bul

Yürü, kantarına hiç bozulmaz, ayar ara bul

Ne kazandın dü cihan, bu fahri fenaya geleli

Serseri gezme boşuna, zikr ile, Settâr ara bul…

      

Hiç güvenme dünyadaki, tahtına ve tacına

Sana, sonsuzda, bir ev yapacak, mimar ara bul

Ey Nesimi, niceler tapınır, gizli Haç’ına

Sen, kevserin sakisi; Haydar-ı, Kerrâr ara bul…

          

Gerçeğin demine devranına hu!…

…………………

Hacı Bektaş’a ait tefsirin bulunması ve yayınlanması önemliydi

Türkiye’de önemli bir nüfusa sahip olan Alevilerin en büyük sıkıntısı, yazılı kaynaklardan mahrum edilmesidir. Köklü bir geleneği bulunan, ancak yazılı kaynakların kaybolması sebebiyle sözlü rivayetlerden oluşan bilgi birikimine sahip olan Alevileri, Hacı Bektaş-ı Veli’ye ait Fatiha Tefsiri’nin bulunması oldukça sevindirmiştir. Alevi kesimin önde gelenleri, “Bu eserlerin bulunması ve günümüz diline aktarılması toplumumuz adına büyük kazanç olacak” diye sevinmektedir.

Osmanlı Devleti’nden günümüze köklü bir geçmişi bulunan Aleviler, kitabî kaynaklarına ulaşmanın sevincini yaşamışlardı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın günümüz Türkçesine kazandırdığı 8 eserin yanına Hacı Bektaş-ı Veli’ye ait Fatiha Tefsiri’nin de eklenmesi, bu kaynakların derlenmesinde önemli bir kazanım sayılmıştı. Diyanetin Alevi-Bektaşi klasiklerinin Türkçeye kazandırma proje koordinatörü Doç. Dr. Osman Eğri, bunların yayınlanmasının toplumsal uzlaşma ve hoşgörü kültürünün geliştirilmesine, ayrıca bilgi ve kaynak ihtiyaçlarının giderilmesine katkı sağlayacağını söylemişti. Daha önce kendilerinin Alevi-Bektaşi klasiklerinden Hacı Bektaş-ı Veli’nin iki eseri ‘Besmele Tefsiri’ ve ‘Makâlât’ı ile birlikte 8 eseri günümüz Türkçesine kazandırdığı biliniyordu. Hacı Bektaş-ı Veli Hz.leri, Besmele Tefsiri’nde insanlara Allah’ı sevdiriyor. Fatiha Tefsiri’nde ise; insanlara Allah’ı sevdirmenin yolunu gösteriyordu. Alevi-Bektaşi geleneğinde Fatiha Suresi’nin büyük önemi vardır. Yapılan büyük bir hizmettir ve Aleviler adına önemli bir kazançtır.

Dönemin Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek ise, Mısır’da bulunan Kaygusuz Abdal Tekkesi’nden dünyaya yayılan Alevi-Bektaşi geleneğini temsil eden eserlerin heyet kurularak Türkçeye kazandırılması gerektiğini vurgulamıştı. Fatiha Tefsiri’nin günümüz Türkçesine kazandırılmasının çok önemli olduğunu belirten Bermek: “Yeniçeri ocağının kaldırılması ile tekkelerdeki bütün kitaplar talan edildi. Sağa sola dağılan eserlerin bulunarak tekrar toplumumuzun hizmetine sunulması önemli bir hizmet” olduğu için seviniyor ve sahip çıkıyordu.

Ehl-i Beyt Vakfı Onursal Başkanlığı yapan Fermani Altun ise; “Tefsirin bulunmasını, Aleviliğin tarihini ve dini alandaki bilgi birikiminin gelecek nesillere aktarılması bakımından son derece yararlı bir çalışma” olarak görüyor. “Varlığı bilinen ancak nerede olduğu araştırılan bir eserin bulunarak günümüz diline kazandırılması başta Aleviler olmak üzere her kesim için büyük bir kazançtır.” diyen Altun, “Bunun yanında yine Hacı Bektaş-ı Veli başta olmak üzere diğer temel kaynaklarımızın da toplumumuza kazandırılması gerekiyor. Toplum kulaktan dolma bilgilerle geleceğe hazırlanamaz. Kitabî bilgi birikimimiz mutlaka günümüz diline aktarılarak gençlerimizin istifadesine sunulmalıdır. Her kesimde olduğu gibi Alevi gençlerin de çok perişan durumda olduğunu, varoşlarda, bar köşelerinde gün geçirdiklerini hatta gençlerin maalesef geniş çapta diğer dinlere kaydığını” dile getiren Fermani Altun, “Fatiha Tefsiri’ni Ehl-i Beyt Akademisi’nde ders kitabı olarak okutacaklarını!” söylüyordu.

Yeni dönemin önemli bir konusu: Aleviliği doğru tanımak ve uygun yorumlamak icab ederdi…

‘Alevilik’ konusu acilen ele alınmayı bekleyen sorunların ilk sıralarında yer alıyordu.

Kökleri tarihin derinliklerine kadar gitse de, bugün anladığımız anlamdaki ‘Alevilik’ konusu son 50-60 yılın eseridir. Sağ siyasi iktidarların Sünni çoğunluğa verdikleri İmam Hatip okulları açma, zorunlu din dersi koyma gibi tavizleri kötüye yoran ve tehlikeli sayan zihniyet, kırsaldan hızla göçerek kentlerde kendi cemaatlerini oluşturan Aleviler’i kendi siyasetinin tabanı haline getirmek istemiştir. Egemenliklerini ülkeyi kamplara ayrıştırarak sürdürmeyle sağlayan güçler, nasıl ‘laik-anti laik’ sürtüşmesinden medet umduysa, Aleviler’i de kendi yanlarında tutmak istemişlerdir. Siyasi suikastlara kalkışarak ve “Sünniler’in Aleviler’i yok etme potansiyeli olduğu” iftirasıyla kitle eylemlerini kışkırtmışlardır…

Bugün geldiğimiz noktada yeni dönemin parametrelerini çalıştırarak, Aleviler ile ilgili sorunları çözme imkânı vardır.

Türkiye gibi bir ülkede herkesin ve her kesimin sayısız sorunu olduğu gibi Aleviler de çok sayıda şikâyet ve eleştiri konusuyla karşımıza çıkabilir. Ancak temelde sorunlar tek bir soru etrafında ele alınabilecek cinstendir: “Türkiye laikliğini eski dönemin paradigmasıyla mı tanımlayacaktır, yoksa yeni bir laiklik anlayışıyla mı?” Eski paradigma ‘çatışma’ yaratma ve ayrıştırma üzerine oturuyordu; bugünün Türkiye’sinde artık ona yer yoktur. Bugünün paradigması ise ‘farklılığını koruyarak bütün içinde yer alma’ olmak zorunda; bu da laikliğin bize benzeyen Batı ülkelerinde (sözgelimi Almanya’da) olduğu gibi kavranmasını gerektiriyor.

Devlet; dini inanışlar ve uygulamalar konusunda gerçekten yansız ve tarafsız bir konuma çekilerek, özerk dinî yapılanmaların koordinasyonuyla yetinebilir. Alevilik sorununun çözümü için gerekli şart olan bu yeni bakış açısı, laiklikle ilgili kronikleşmiş başka sorunlarımızın da ilacıdır: Başörtüsü, din dersi ve İmam Hatip okulları gibi…

Bir daha kaydedelim: “Türkiye’nin ihtiyacı olan, daha az değil daha çok laikliktir” diyen yazar, bazı şeytanlık ve şarlatanlık hesapları olsa da, bu konuda haklıdır.

“Sömürü sistemi için Alevilik garanti, Sünnilik tehlikedir!” diyenler hainlerdir…

Ergenekon iddianamesine dayandırılan korkunç bir gerçeği gazeteler haber yapmıştı; ardından köşe yazarları gündeme taşımıştı. O günden beri ismi geçen şahıslar, çıkıp neşredilen bilgilerin yanlış olduğunu açıklamadılar. Oysa ileri sürülen suçlamalar çok çarpıcıydı. İddianamenin 1618. ve devamındaki sayfalarda yer alan bilgilere göre, Mayıs 1997’de bir toplantı yapılıyor. O toplantıya katılan ve görev alan Başçavuş Muharrem Keskin’in ifadelerine göre bazı gizli kararlar alınıyordu. Bu toplantıda geçen konuşmalar basına yansıyor ve bir gazetede: “Geberesi Kadın Sünni” başlığıyla haberi veriliyordu. “Alevi cuntası”nın yaptığı toplantıda tarif edilen “geberesi kadın”: O günlerin Başbakanı Tansu Çiller oluyordu.

Tüyler ürperten konuşmaların baş aktörleri, o dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Çetin Doğan ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Eğt. ve Dok. D. Başkanı Tuğgeneral Volkan Kaplama’ydı. İddianameye girmiş şu cümlelerin vahametine bakınız: “Alevi olmayan hiç kimseye güvenmeyeceksin, Alevi olmayan herkesin anti laik olma ihtimali uzun vade de olsa olabilir… Ordunun müdahalesini sağlamak için orduda ve sivil toplumda etnik ve irticai faaliyetleri seyredin, yer yer körükleyin… Kürt konusunda öne çıkmayın, ordu Alevi köylerini boşaltıyor, devlet zulüm yapıyor deniliyormuş, bize aydın insan lazım bırak gebersinler… Türkiye’de İslam ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirerek Türkiye’de Aleviliği yaratmak zorundayız… Alevi dışında hiç kimseye -ateist de olsa- güvenilmeyecek… PKK’ya karşı savaşanlara el altından şu mesajı gönderin. Sakın ha ölmeyin, bırakın Atatürkçü de olsa, Sünniler ölsün”…

Şimdi bu cümleler bir hezeyan değil de nedir? Hangi Alevi kardeşim; bu vahşi tavsiyelere; “evet, ben de böyle düşünüyorum” diyebilir? Böylesine bir mezhepçi ve kötü niyetli bir zihniyete hiç kimse destek vermez; veremeyecektir. Bu ülkeyi Alevi-Sünni diye kışkırtmak, Kürt-Türk diye parçalamak, insanlık dışı bir hıyanettir. Bu nedenle toplum bekliyordu ki iddianamede adı geçen şahıslar yazılanları tekzip etsinler. Desinler ki; “Hayır; biz böyle mezhepçi bir cunta faaliyet yürütmedik, bu korkunç sözleri biz söylemedik.” Ne yazık ki bunlardan ne bir tekzip ne de bir tenkit, gazetelere gelmiyordu. Farz edin ki yukarıdaki cümlelerde geçen: Güvenilmeyen, aşağılanıp hor görülen ve aleyhine dümen çevrilen kişiler “Sünniler” değil de “Aleviler” olsaydı; kıyamet kopmaz mıydı bu ülkede? Üstelik kopmalıydı da! Çünkü hiç kimse terörle mücadele eden Mehmetçik için; “Bırakın onlar ölsün” gibi çirkin bir lafı söyleyemez; söyletmemelidir!

Yazılanların ekinde şunlar da yer alıyordu: Orgeneral Doğu Aktulga’ya bağlı birimlerin şeması, istihbarat birimleri şeması, Kara Harp Okulu şeması, 9 Şubat 1996 saat 20.30’da Ankara’da yapılan toplantıya katılım listesi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı mezhepçi yapılanma şeması, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı mezhepçi yapılanma şeması…

Bu ayrıntıları okuyunca karşınızda mezhepçilik yapan bir gizli örgütlenme olduğuna inanıyorsunuz. Bu, insan sevgisiyle dolu Alevi vatandaşlarımızı da rencide edecek bir meseledir. Yazılanlar doğruysa bazı aydınların öteden beri iddia ettiği “Erenler cuntası” dediği mezhepsel örgütlenmelerin kökleri TSK içinde epey bir mevki kazanmış demektir. Tabi ki asker, yargı mensubu, bürokrat, memur belli bir inanç kimliğine sahip olabilir. Ancak bu kimlik, bir örgütlenme nedeni olamaz ve hele görev yapılırken, ayrımcılık yapma sebebi hiç yapılamaz!

Başta Çetin Doğan, Volkan Kaplama gibi emekli zevatın ortaya atılan iddialara açıklık getirmesi ve Alevi vatandaşlarımız üzerinde kuşku uyandıracak bu yanlış imajı da düzeltmesi gerekiyordu. Şayet söylenenler doğruysa bunun susarak geçiştirilmesi çok daha tehlikeli bir durum oluşturuyordu. Yerli Baasçılar’dan yakasını kurtaramayan ülkenin akıbeti hiç de aydınlık görülmüyordu. Bu arada askere karşı adeta, savaş ilan etmiş bazı CHP’lilere sormak lazımdı: Şayet dürüst bir politikacı iseniz TSK’ya saldıracağınıza; orduda A Tipi bir teşkilat var mı; bu konuyu da araştırın. Yanlış anlaşılmasın; hiç kimsenin mezhep ya da etnik kimliği hiçbir kurum için problem sayılmaz; sayılmamalıdır. Ancak hiçbir aidiyet, vatanî görevi ve o görevdeki hiyerarşik adaleti ikinci plana atamaz; atmamalıdır!

Alevilere de, Sünnilere de zulüm edilmiştir

Türkiye’de devlet Sünni imiş, yakın tarihte Sünnilik ağır basmış, Alevilere zulüm yapılmış iddiaları yalandır, kışkırtıcıdır. Oysa bu memleketin yakın tarihinde özellikle İnönü ve sonrası dönemde Aleviler kadar Sünni Müslümanlar da zulüm ve hakarete uğramıştır.

Sünnilerin de bütün kütüphaneleri, medreseleri kapatılmıştır. Sünnilerin zikir ve sohbet evleri yasaklanmıştır. Çoğu cami olmak üzere on bine yakın Sünni vakıf binası yıkılmış, satılmış, kapatılmış, kiralanmıştır.

Nice Sünni ulema ve meşayih haksızlığa uğramış, mahkemeler açılıp hırpalanmış ve zindanlara tıkılmıştır. Yani sadece Aleviler haksızlığa uğramamıştır.

Bunca zulüm yapılmışken birtakım adamların hâlâ, “devlet Sünni’dir, Alevilere baskı yapılıyor” iddiaları yalandır, yanlıştır.

Bunlarda hiç akıl ve insaf kalmamış mıdır? Derin devlet ve Ergenekon gibi çeteler, Sünnileri ezmek, baskı altında tutmak için bazen Alevileri kullanmakta ve kışkırtmaktadır; bunlara karşı uyanık olmalıdır.

Bazılarınca bir mezhep olan Alevilik yeni bir din haline getirilmeye çalışılmaktadır. Alevi olmayan biri çıkıp, “Ali’siz Alevilik” diye kocaman bir kitap yazmıştır. Bir takım sözde Aleviler, “Biz Müslüman değiliz” diye beyanat verip bağırmaktadır.

Devletin çok önemli, çok hayati, çok yüksek kurumlarında Alevi kadrolaşmalar yapıldığı ve Alevileri Sünnilere karşı koz olarak kullandıkları iddiaları kışkırtıcıdır. Öyle ise iz’an ve insaf sahibi Aleviler de Sünniler de uyanık olmalı, bu tuzaklara kapılmamalıdır…

Kahramanmaraş ve Sivas olayları Sünnilerle Alevileri birbirine kırdırmak ve iç savaş çıkartmak için CIA-MOSSAD ve yerli uşaklarınca tezgâhlanmıştır. Alevilerle Sünnileri birbirine düşman etmek isteyenlerin hepsi de bilerek veya bilmeyerek vatan hainliği yapmaktadır. Bakınız, medyada cart curt eden birtakım adamlar, Sivas hadiseleri söz konusu olunca korkunç gürültü kopartmakta ama konu Başbağlar katliamına gelince ağızlarından tek laf çıkmamaktadır.

Biz her yerde Alevi kardeşlerimize ve vatandaşlarımıza sahip çıkarız. Onlara selam ve saygılarımızı sunarız. Lakin Aleviliği istismar eden, sömüren adamlara karşı da uyanık bulunmalıyız. Bu memlekette Sünniliği de sömürenler vardır. Onlara: “Din sömürücüsü, mukaddesat bezirgânı” diyoruz ve yıllardan beri aleyhlerinde yazıyoruz.

Sünnilerle Aleviler arasında elbette bazı farklılık vardır, olacaktır; ama madem ki, bu vatanın çocuklarıyız ve aynı Dinin mensuplarıyız, öyle ise; gerçek bir LAİKLİK’in, örnek bir DEMOKRASİ’nin uygulanacağı ve yüksek bir refah medeniyetinin yaşanacağı Adil bir Düzen içerisinde, karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde barış ve uzlaşma içinde kucaklaşmaya mecburuz.

Bu barışı, bu uzlaşmayı zedeleyen, dinamitleyen herkesi hain tanımalı ve uzak durmalıyız. Bizlerin bağnazca boğuşmasının, sadece şeytani çevrelerin ve şer güçlerin ekmeğine yağ süreceğini asla unutmamalıyız.

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

AHMET AKGÜL KİMDİR?

 

Araştırmacı-Yazar, Düşünür ve Siyaset Bilimci olarak tanınan Ahmet Akgül, Milli Görüş çizgisinde önemli bir fikir adamıdır. Olaylara insan eksenli ve İslam endeksli yaklaşmaktadır.

2004 Ocak ayında, arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’da aylık olarak yayınlanan “Milli Çözüm” Dergisini çıkarmaya başlamıştır.

Uzun süreli, ciddi ve çileli bir mücadele dönemi yaşamış ve bu duyarlı, tutarlı ve kararlı tavrını hiç bırakmamıştır. Bu yüzden pek çok sıkıntı ve saldırılara uğramış, defalarca mahkeme açılıp tutuklanmış ve hapis yatmıştır.

İnancımız ve ihtiyacımız olan evrensel hukuk kurallarının; bütün insanlığın ortak değeri ve hayat düzeni haline getirilmesi, “Demokrasi, Laiklik ve özgürlükler” gibi çağdaş kurum ve kavramların; ilmi ve insani temellere göre yeniden şekillenmesi… Ve Türkiye’nin yeni bir barış ve bereket medeniyetine öncülük etmesi konularında yoğunlaşmıştır.

Üstadımızın, başta “İnsanın Yozlaşması”, ardından “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” ve yine “Barış ve Bereket Nizamı “İslam Davası” ve Yozlaştırılan “Cihat Kavramı” gibi birçok kitapları İngilizceye çevrilip merkezi Londra’daki Cagaloglu Yayıncılık organizesiyle; Amazon ve Bornes&Noble (bn.com) gibi dünya genelinde dağıtım yapan yüzlerce online sitesinde ve dijital (e-kitap) sayesinde 120 kadar ülkede yayınlanıp okunmaktadır. Ayrıca Üstadımızın “Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı” başlıklı Meal-i Kerim yorumları İngilizce ve Rusça tercümeleri ile “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” kitaplarının Rusça, Arapça, Çince, Japonca ve İspanyolca tercümeleri tamamlanıp basılmış olup; Almanca, Fransızca, Kırgızca ve Farsça tercümelerinde de sona yaklaşılmıştır.

Milli siyaset ve sorumluluk düşüncesini farklı bir boyutta ele alan ve yorumlayan Hocamız; yaklaşık 40 yıldır Türkiye’mizin her yerinde, Avrupa’da ve İslam ülkelerinde, önemli seminer ve konferanslara katılmaktadır.

Mili Görüş’e çöreklenmiş bazı şaibeli kişilerin gizli niyet ve tertiplerini haber vermesi, uzun vadeli hedefler ve stratejik tavizler sonucu Parti’ye girdiklerini sezmesi ve söylemesi nedeniyle, Ahmet Akgül’ün teşkilatlarda ve Milli Görüşçü kuruluşlarda hizmet vermesi engellenmeye çalışılmış; Erbakan Hoca ise, kendisinin daha bağımsız davranabilmesi ve nifak çarkı içinde körletilip kirletilmemesi için bu girişimlere karşı çıkmamış, ama kendisini uzaktan destekleyip yönlendirmekten de geri durmamıştır. Erbakan’ın “Adil Düzen” projeleri, AKP’nin siyasi hileleri ve karanlık ilişkileri, Fetullahçı Cemaatin gizli mahiyeti konularında sayılı uzmanlardandır.

1949 Elazığ doğumlu olan, çeşitli konularda yayınlanmış ve hazırlanmış 105 (yüz beş) eseri bulunan yazarımız, evli ve beş çocuk babasıdır.

 

Hocamız’ın Başlıca Kitapları:

● Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı (Türkçe Meal-i Kerim. Abdullah Akgül Yayına Hazırladı.) (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Milli Sorunlarımız ve Sorumluluklarımız (2 Cilt)

Dünyanın Değişimi ve Erbakan Devrimi

Refah-Yol’la Rantiyenin Savaşı

Cemaatin Cılkı, Erdoğan’ın Çarkı, Erbakan’ın Farkı

Türkiye Kuşatılırken, Kuklaların Kapışması

Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya (İngilizce, Rusça, Çince, Japonca, Arapça ve İspanyolcaya çevrildi.)

Bizim Atatürk

Küresel Fesatçılık ve Fetullahçılık

Dış Politika Yazıları (I) BOP’un Temel Taşları (1988-1998)

Dış Politika Yazıları (II) Tarihin En Talihsiz Yılları (2002-2015) 

Siyaset ve Strateji Bilgeliği

Osmanlı Sistemi ve Abdülhamit Siyaseti

İslam Davası ve Cihat Kavramı (İngilizceye çevrildi.)

● “İnsan”ın Yozlaşması (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Ah-u Figan’ım (Şiir)

Başörtüsü İnkârı ve İstismarı

İslamcı Münafıklar

Milli Şuur ve Ordu

20 Yıl Öncesinden; AKP Gerçeği ve Akıbeti

Bilge(!) Erdoğan’dan, İlkeli(!) Numan’a AKP Tezgâhı

Cezaevinde Yazdıklarım

Siyonizm-Deccalizm Ortaklığı

Devrim Simsarları ve Din İstismarcıları

Dilin Düğümü Çözüldü (Şiir)

Din Dengedir İslam İlericiliktir

Din – Devlet ve Demokrasi

Ergenekon Senaryosu “At Değiştirme” Operasyonu muydu?

(Kadiri - Haydari Tarikatı) Gönül Seması ve Tasavvuf Kapısı

Medeniyet Mücadelesi ve Mehdiyet Müjdesi

● Teşkilatçılık (İletişim ve İşbirliği Sanatı) Mesaj ve Metod

● Milli Görüş’ün Marazlıları

● Hak Davanın Hokkabazları

ABD’li Siyonistlerin, AKP’li Piyonistleri

İsrail'in Şımarması ve Armageddon Savaşı

BDP’nin Özerklik Kalkışması

Bir Devrim Yaşanıyordu!

Dünya Dönüşüme Hazırlanıyordu

Hidayet Kıvılcımı ve Hikmet Kılıcı (Şiir)

Katı Ulusalcıların ve Ilımlı İslamcıların Din ve Devlet Tahribatı

Osmanlı’dan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler

Yüz Kur'ani Kavram ve Yorumları

Konularına Göre: Kur’an-ı Kerim Fihristi

Siyaset Şehveti ve AKP’nin Şerbeti (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

AKP’nin Akreplikleri (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

Terör-Masonluk ve Mafia Medeniyeti

Cumhuriyet Türkiye’sinde Nifak Hareketleri

Ruhlar-Sırlar ve Uzaydaki Yaratıklar

Sabah Yakın Değil miydi?

Tarikatların Hizmet Sahası ve Islahı

Tuz Kokarsa…

Gaflet miydi, Hıyanet miydi?

Tahribat Ortakları: AKP’nin Arkası, MHP’nin Markası

Türkiye Tarihi Dönemeçteydi!

Yakın Tarihimizde Yüceler ve Cüceler (2 Cilt)

Zafer Muştuları ve Fetih Hazırlıkları

Erbakan’dan İntikam Alanlar

Suriye’de Yaklaşan Hilal-Haç Kapışması

Başkanlık Diktatoryası

15 Temmuz Hıyanetinin Gizemi: Bir Darbe Analizi ve Sistem Krizi

Pazarlık Partisi ve Palavra İktidarı

Kemalizm-Tayyibizm Uyarlaması

Başka Çare Kalmamıştı

İslam’dan Uzaklaştıkça, İnsanlıktan Çıkılması

Dert Söyletir Aşk İnletir (Şiir)

● Hainleri Haşlama, Zalimleri Taşlama (Şiir)

● İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Çözülmesi

Türkiye'nin Erdoğan'la Sınavı ve Ukrayna Savaşı

 

Üstadımızın hazırladığı; İlköğretimden, Üniversiteye kadar öğrencilerimize inanç ve ahlâk esaslarını ve Milli-İnsani sorumluluklarını öğretecek Ders Kitapları:

● İlkokul 4-5: Çocuklar Sizin İçin Yaratılış Harikaları ve Din Ahlâkı

● Ortaokul-1: İslam; Doğal Hayat ve Güzel Ahlâktır

● Ortaokul-2: Allah'a İman ve Ahlâk Kuralları

● Ortaokul-3: Bilimin Işığında Allah’ın Varlık Kanıtları ve İslam Ahlâkı

● Lise-1: Yaratılışın Bilimsel Kanıtları

● Lise-2: İslam'ın Aydınlığı ve İmtihanın Şartları

● Lise-3: Müslüman; Güzel Ahlâk ve Sorumluluk Taşıyandır

● Lise-4: "Gençliğin Ahlâki Sorunlarına Milli Çözüm Programı"

● Üniversite-1: Yaratılış Sırları ve İslam’ın Esasları

● Üniversite-2: Allah'ın Varlığı ve İmtihanın Sırrı

● Üniversite-3: Olgun Müslümanın Hayatı ve İslam’ın Amacı

 

Üstadımızın Kitaplarından Derlenen Yeni Kitaplar:

● Ahmet Akgül’e Göre; Laiklik, Demokrasi ve Cumhuriyet Kavramları (Hazırlayan: Nevzat Gündüz)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Milliyetçilik Anlayışı (Hazırlayan: Orhan Atay)

● Ahmet Akgül’ün; Alevilik, Bektaşilik ve Şiilik Yaklaşımı (Hazırlayan: Veysel Uzun)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Kemalizm’le Atatürkçülük Farkı (Hazırlayan: Ufuk Efe)

● Ahmet Akgül’e Göre; Ülke Sorunları ve Çözüm Yolları (Hazırlayan: Okan Ekinci)

● Ahmet Akgül’e Göre; Genel Ahlâk Esasları ve Temel İnsan Haklarına Saygı (Hazırlayan: Fatma Betül Erişkin)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Siyonizm Saptamaları (Hazırlayan: Ali Çağıl)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yaratılış Sırları ve İman Unsurları (Hazırlayan: Halil Yaman)

● Ahmet Akgül’e Göre; Din İstismarcıları ve Devrim Simsarları (Hazırlayan: Akın Cengiz)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Tarikat Yozlaşması ve Tasavvuf İhtiyacı (Hazırlayan: Abdussamet Çağıl)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Adil Medeniyet Programları (Hazırlayan: Osman Nuri Çelik)

● Ahmet Akgül’ün; Tarih Yorumları – 2 Cilt (Hazırlayan: Kâzım Gülfidan-Halil Altuntaş)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; İlginç Anıları ve Rüyaları (Hazırlayan: Ramazan Yücel)

● Ahmet Akgül’ün; İçtihat Perspektifi ve Orijinal Projeleri (Hazırlayan: Abdullah Akgül-Ali Mert)

● Ahmet Akgül’ün; Hikmet Uyarıları ve Veciz Uyarlamaları (Hazırlayan: Neslihan Bayraktar)

● Üstat Ahmet Akgül Hocamızın; Tenkit (ve Tebrik) Yazıları – 2 Cilt (Hazırlayan: Mus’ab Eryıldız-İsmail Erkut)

● Ahmet Akgül’den; Siyaset ve Strateji Kuralları (Hazırlayan: Necati Akgül)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yönetme ve Liderlik Sanatı (Hazırlayan: Yakup Gözübüyük)

● Ahmet Akgül’ün Saptamalarıyla; Erbakan ve İnsanlık Davası (Hazırlayan: Ahmet Cömert)

● Ahmet Akgül’e Göre; Erdoğan ve Takımının Ayarı ve Tahribatları – 3 Cilt (Hazırlayan: Nail Kızılkan-Sezai Kurt-Mehmet Sıtmapınar)

● Ahmet Akgül’e Göre; Fetullah Gülen’in Perde Arkası (Hazırlayan: Mehmet Akif Avcı)

● Ahmet Akgül’ün Gözüyle; Farklı Kesimlerden İnsan Manzaraları – 2 Cilt (Hazırlayan: Osman Eraydın)

● Ahmet Akgül Üstadımızdan; Erbakan Hoca’ya Yönelik İthamlara Yanıtlar (Hazırlayan: Necmettin Musa Bişkin)

● Ahmet Akgül'den Kahramanlık Şiirleri (Hazırlayan: İsmet Sezgin)

● Ahmet Akgül’den; Seçme Şiirler (Hazırlayan: Ömer Çağıl)

● Ahmet Akgül'den Şiirler Harmanı (Hazırlayan: Orhan Yılan)

● Ahmet Akgül'den Edep-İstikamet-Hikmet ve Hakikati Öğreten Şiirler (Hazırlayan: Yalçın Gözübüyük-Erdem Kaya)

 

Hocamızın Önsözünü Yazdığı Milli Çözüm Yayınları:

● Üstad Ahmet Akgül’ün Özgeçmişi ve Öğretileri (Yakup Gözübüyük)

● Haykırış (Şiir - Ali Çağıl)

AKP Yönetimi ve Tahribat Yöntemi Sistem Tahlili ve Siyaset Tenkidi (Nevzat Gündüz)

● Sözün Çözüme Dönüşmesi (Siyasi Fıkralar - Osman Eraydın)

● Ayar Aynası ve Nokta Atışı (Sosyal ve Siyasi Fıkralar - Erdoğan Bişkin)

Milli Çözüm Ekibinden: İlginç Rüyalar ve Manevi Uyarılar (2 Cilt - Hazırlayanlar: Fatma Betül Erişkin – Nail Kızılkan – Neslihan Bayraktar)

 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
15 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Süleyman

Ne zaman biz olduk
Beslendiği kaynak Kur’an ve sünnet olmayan bütün fikir ve düşünceler batıldır ve insanlığa huzur ve saadet getiremez. O yüzden insanlık değişmez Kanunlardan beslenmek zorundadır. Ne zaman ki Kur’an sünnet çizgisinden bu toplum ayrıldı o zaman alevi Sünni, Kürt Türk gibi ayrışmalarla uğraşmaya başladı sıkıntılar baş gösterdi zamanımızdaki gibi ama Rabbimiz bize bir duvarın tuğlaları saf bağlamamız gerektiğini öğütlüyor bu duvarında çimentosu Kur’an ve sünnet’tir.
Birbirimizin farklılıklarını değilde ortak yönlerimizi görürüz, bencil değil bizcil oluruz işte o zaman huzur ve barış medeniyetini kurar ve yürütürüz.

O.Ekinci

Farklılıkların yönetimi
Siyonizm kaostan beslenmektedir. Milletimiz içerisindeki farklılıkları, elindeki medya ve diğer güçlerle olumsuz unsurlar olarak lanse ederek birlik ve dirliğimizi bozmaya çalışmaktadır. Özellikle resmi kurumumuz olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’mızın bu konuda çok uyanık olup çıkartılmak istenen sorunları önceden tahmin etmesi, bu sorunlara da çözüm yollarını üretmesi gerekir. Maalesef başta fetö konusu olmak üzere bu konularda biraz geç kalınmıştır. Yine de Hacı Bektaş Veli’nin eserlerinin yayımlanması güzel ve yerinde bir çalışmadır, bu kabil çalışmaların sürekli desteklenmesi gerekir. İlim ve alim odur ki; sorunlara Kur’an ve Hadis kaynaklı reçeteler üretsin. Milli Çözüm’ün bu konulardaki yazıları hem rehberlik ve hem de çözüm niteliğindedir.
Burada şunu da belirtmtek isteriz; evet farklılıklarımız zenginliğimizdir ve milletçe gelişimimize, yeniden büyük Türkiye’nin ve yeni bir dünyanın kurulmasına kaynaklık edecektir. Fakat bu farklılıklarımızı ve zenginliğimizi yönetebilecek kabiliyette irade, hükümet gereklidir. İşte bu olmazsa veya irade siyonizmin elinde uşak/maşa olursa farklılıklarımız kaşınır ve bölücü çalışmalar çoğalır.

HAYDAR KEMAL ATEŞ

SELEMLARIMLA…
Bu yazıyı arkadaşlarım vasıytasıyla okudum; aileme ve diğer çevreme de okuttum. Bir Alevi olarak objektif, birleştirici, ve değerlerimizin sağlam temelde örnek bir laiklik anlayışıyla huzurun kapısı olduğunu ve aleviliğin ayrı bir din olmadığı hususunun işlenmesinin de çok önemli olduğu kanaatlerinizi aynıyla paylaşıyorum. Ve her cenahın istismarcılarına karşı uyanık olunması endişelerinize de katılıyorum.
Canlara selam olsun…

Veysel

Vakit Geçiyor
Herhangi bir maskenin ardına sığınmadan, doğal ve fıtrata uygun bir tavırla Hak yoluna hizmetin şartlarını hatırlamış olduk. Çifte standartçı olmadan, şeytana maşalık yapmadan, bölünmenin değil bir araya gelip meseleleri konuşmanın ve insanca yaşayıp, insan olmanın gereği bizi bunca nimete muhatap eden Rabbimize karşı şükür etmenin yollarını aramanın vakti geldi de geçiyor..

E.Çağıl

Dış Güçlerin Fitneleri
Hucurât 17
(Ey Resulüm, bazıları) Müslüman oldular (ve birtakım hizmet ve fedakârlıkta bulundular) diye (gelip başına kakmak niyetiyle) Sana minnet etmektedirler. (Başlarına gelen sıkıntıların sorumluluğunu Sana yüklemektedirler.) De ki: “Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. (Hizmet ve ibadetlerinize karşılık dünyalık makam ve menfaat beklemeyin, kendinizi ayrıcalıklı zannetmeyin!) Tam tersine, sizi imana yönelttiği (küfür ve kötülükten çekip çevirdiği) için Allah size minnet edip (verdiği nimet ve faziletlerin şükrünü isteyebilir). Eğer doğru sözlüler (ve temiz özlüler) iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir.)”

İmtihan süreci işlerken türlü Fitneler önümüze çıkıyor ve dış güçlerin bir oyunu da ülkemizde alevilik ,Arabistanda Vahhabilik,İranda Şia ve dahi birçok örnekleri malisef çoğalmakta fakat müslümanların çoğu bu fitneden habersiz fani dünyada imtihanı kaybetmekteler…

Rabbimiz iman nimetini muhafaza etmeyi nasip eylesin…Amiin

Metin Işık

Alevi Şia Sünni kardeştir
ALEVİYSE SÜNNİYSE; NEYE YARAR AHLÂK DÜŞÜKSE

Neye yarar kişi, ahlâk düşükse

İbadet faydasız, vicdan çürükse

Şehirli bedevi, veya yörükse

Ne fark eder; olsa, Sünni Alevi

Haram yer yalan der, zalim överse…

Halktan utanmıyor, Allah’tan korkmaz

Sarımsak çiğneyen, misk amber kokmaz

İnsansa şeytanı, araya sokmaz

Ne fark eder; olsa, Sünni Alevi

Haram yer yalan der, hain severse…

Hak yaratmış cana, kurşun sıkarsa

Fitne fesat kurup, yuva yıkarsa

Elin namusuna, kem göz bakarsa

Ne fark eder; olsa, Sünni Alevi

Haram yer yalan der, cahil överse…

Hayr ehli geçinip, şerre koşarsa

Yurt yıkılmış; şahsı, için coşarsa

Kırk yıllık karısın, keyfe boşarsa

Ne fark eder; olsa, basit, yetkili

Haram yer yalan der, kâfir överse…

Sünni ya Alevi, tam mü’min ise

Kargaya yenilmez, ger Bumin1 ise

Şayet münafıklık, hem müzmin2 ise

Ne fark eder; olsa, Alevi Sünni

Yalan der haram yer, zalim severse…

Fedakâr olmayan, fırsatçı adam

Cefakâr olmayan, vasıfsız adam

Vefakâr olmayan, vicdansız adam

Ne fark eder; olsa, Sünni Alevi

Haram yer yalan der, zalim överse…

Makam çıkar için, şeref satıyor

Her türlü günaha, dalıp batıyor

Din devlet düşünmez, gafil yatıyor

Ne fark eder; olsa, Alevi Sünni

Haram yer yalan der, facir3 severse…

Soysuzlar küfreder, sineye çeker

Yüzüne tükürsen, yağmur yağdı der

Dünya için ahret, yıkan derbeder

Ne fark eder; olsa, Alevi Sünni

Haram yer yalan der, fasit4 överse…

Ülke millet derdi, hassasiyet yok

O koltuk peşinde, hiç haysiyet yok

Nefsine tapınır, hasiyyeti5 çok

Ne fark eder; olsa, Türk, Kürt, Laz, Çerkez

Yalan der haram yer, zalim severse…

Gâvura yanaşır, kutsalın atar

Din istismarıdır, davasın satar

Kâfire kiralık, çevreye çatar

Ne fark eder; olsa, Alevi Sünni

Haram yer yalan der, hain överse…

Her çıkışın sonu, mutlaka iniş

Nasip olmaz hain, alçağa finiş

Mesleği belirsiz, mezhebi geniş

Ne fark eder; olsa, Sünni Alevi

Yalan der haram yer, zalim severse…

Lağımda dolaşan, esans saçar mı

Mert olan bir mü’min, Haktan kaçar mı

Hiç, şefkatsiz Ahmet, Akgül açar mı

Ne fark eder; olsa, Sünni Alevi

Yalan der haram yer, hain överse…

1- Bumin: Baykuş bakışlı. Türkçe isim. Göktürk Devletinin kurucu Hakanı.

2- Müzmin: Sürekli, iyileşmeyen hastalık.

3- Facir: İtikadı ve ahlâkı bozuk kişi.

4- Fasit: Fesatçı.

5- Hasiyyet: Bencillik, özel menfaatçilik.

L.Gökbel

Gayemiz bütün insanlığın saadetidir…
İslam’ı, “ırkçılık” gibi batıl ve bozuk şeylerle karıştırmak esasına dayanan sentezcilik düşüncesi de, itikadi bir sapıklıktır.
-Mezheplerin birleştirilmesi fikri de, ırkçılık gibi, bir siyonist şeytan şırıngasıdır ve insanlarımızı ibadet disiplininden ve takva dairesinden koparmayı amaçlamaktadır.Dünyadan Ay’a gönderilen bir füze nasıl ki hedef açısından bir milimlik bir sapma bile gösterirse, bu açı giderek büyüyecek ve neticede o füze Ay’a değil başka bir gezegene çarpıp parçalanacaktır. Aynen bunun gibi, imani ve itikadi konularda başlayacak çok az bir şüphe ve sapma bile, insanı giderek İslam’dan uzaklaştıracak ve bu sapıklık, sonunda sahibini cennete değil, cehenneme taşıyacaktır.”
Türkiye’de devlet Sünni imiş, yakın tarihte Sünnilik ağır basmış, Alevilere zulüm yapılmış iddiaları yalandır, kışkırtıcıdır. Oysa bu memleketin yakın tarihinde özellikle İnönü ve sonrası dönemde Aleviler kadar Sünni Müslümanlar da zulüm ve hakarete uğramıştır.

Raabim bizleri doğruya ilet yanlışlardan koru aklımızı kullanıp nefsimizi dizginleyebilelim müslüman olarak yaşayıp imanla göç edelim

Necmettin

MİLLİ BİRİKİM’in Tesir Sahası!..
Dış güçler tarafından Milli Birlik ve huzuru bozmanın bir aracı olarak kullanılmak istenen farklılıklarımız,aslında bizim zenginliğimiz ve yürek genişliğimizdir!..

Makalede etraflıca bahsedildiği gibi;uzun yıllar din-vatan-millet dümanı şeytani güçlerce manipüle edilen;bir kısım gayri milli unsurlar kullanılarak tezgahlanan pek çok kirli oyunlar kurulmuştur! Ancak sonsuz şükürler olsun ki hedeflerine ulaşamamışlardır!..

Ancak unutulmamalıdır ki kötülük merkezleri asla karanlık hedeflerinden vaz geçmiş ve geçecek değillerdir!..Öyleyse bu sürekli uyanık olunmalıdır!

Toplumsal huzur ve barışın temeli olan bu konularda yapılacak en ömemli hizmet, kötülük merkezlerinin
kumpaslarını temelinden çökertecek FİKRİ YÖNDEN yapılacak doğru ve şuurlu hizmetlerdir!..

Pek çok sahada olduğu gibi bu hususta da Milli Çözüm üzerine düşen vazifeyi,Milli ve insani bir sorumlulukla -durumdan vazife çıkararak- bi hakkın ifa etmiş bulunmaktadır!Hakikaten Milli Çözüm makale ve şiirleri sorunları hem doğru teşhis etmede,hemde doğru ve isabetli tedaviler üretmekte ülkemizin MİLLİ BİRİKİMİ’ni temsil etmektedir!..

Sünni -Alevi;Türk-Kürt kardeşliği ,Milli Birlik,şuurlu
Müslümanlık… konusunda Üstad Ahmet AKGÜL Hocamızın şu şiirleri de oldukça manidardır!..

KARDEŞTİR CANLAR

Sevip sevilelim, dünya fanidir
Alevi Sünni’si, kardeştir canlar!
Cana kıyan hain, bil ki canidir
Sünni Alevi’si, kardeştir canlar!

İkilik çıkaran, kalleştir canlar!
Kur’an Kitabımız, Muhammed Rasül
Pirimiz Ali’dir, hak dosta vusül
Pişman gözyaşıyla, eyleriz gusül
Türkleri Kürtleri, kardeştir canlar,
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!..

Allah’ı bilenler, âlimdir âlim
Kul hakkı yiyenler, zalimdir zalim
Sabırlı ol dostum, hep halim salim
Kadını erkeği, kardeştir canlar
Teröre kalkışan, kalleştir canlar!

Sadık sahabeler, saadet kolu
Kerbela Mevla’ya, şehadet yolu
Yunus Hacıbektaş, Pir Anadolu
Alevi Sünni’si, kardeştir canlar!
Düşmanlık sokanlar, kalleştir canlar!

Fitne fesat kişi, bizden uzaktır
Ayrılık gayrılık, büyük tuzaktır
Anadolu bize, ana kucaktır
Yerlisi göçmeni, kardeştir canlar
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!

Çağdaş firavun’dur; AB, ABD
Onlar tezgâhlıyor, darbe arbede
NATO ve Gladyo, arka perdede
Bunları gizleyen, kalleştir canlar
Askeri sivili, kardeştir canlar!

Ahlakı kıt olan, aklı kısadır
Mücevher yok ise, o boş kasadır
Hor görme aşıkı, belki İsa’dır
Güneyli kuzeyli, kardeştir canlar
İkilik sokanlar, kalleştir canlar!

Asil bir yönetim, adil düzendir
Halkını doyurup, o aç gezendir
Zalim Yezitler ki, halkı ezendir
Zengini fakiri, kardeştir canlar
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!

Allah Muhammet’te, eyler tecelli
Ehlibeyt Ali’yle, bulur teselli
Ölüm bir doğuştur, hoş gör eceli
Alevi Sünni’si, kardeştir canlar!
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!

İmanla ölürsen, kurtuldun ebed
Musalla taşında, faydasız kamet
“Kul hüvallah ahed, Allahüs Samed”
Âdem’in nesliyiz, kardeşiz canlar,
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!

Mü’min gayret ehli, hayra seğirtir
Emeksiz bir ekmek, haram zehirdir
Tek deryaya akar, hayat nehirdir
Sünni Alevi’si, kardeştir canlar!
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!!

Harun Yahya

Türkiyenin Gerçek Yüzü
Siyonizm dünyada olduğu gibi Türkiyede de, sağcı solcu, Türk kürt, laz çerkez, siyah beyaz, alevi sünni ayrımı ortamı oluşturarak, toplumları germeye ve iç karışıklık çıkarıp kargaşa ortamına zemin hazırlayarak ülkemizi ve İslam coğrafyasını parçalama planı gütmektedir. Abdulhamit Han Hz.’leri, Merhum Erbakan Hocamız ve Erbakan Hocamızdan sonrada şu an Ahmet Akgül Hocamız, bu şeytani planları boşa çıkaracak çok tarihi ve stratejik adımlar atmışlardır. Yıllar önce Elazığ’ın Fevzi Çakmak Mahallesinde bir seçim çalışması programında bulunurken, alevi bir vatandaşımızın yanımıza gelerek, “Erbakan Hocayı çok severiz. Bizlere zamanında çok faydalı hizmetleri olmuştur.” sözleri Türkiye ve dünya siyasetinin gerçek mimarının kim olduğunun ısbatıdır.

Osman Nuri

İnsanlık olarak asli vazifelerimizden biri de……!
Rabbimizin dilemesiyle bu muhteşem makaleden çıkardığımız sonuç: İster zenci ol ister beyaz, ister gözleri çekik ol ister çekik olma, ister alevi ol ister sünni ol, ister ateist ol ister putperest, ister zengin ister fakir ol, ister mühendis ol ister vasıfsız bir çalışan, ister başkan ol ister çaycı ol, ister memur ol ister amir ol, ister sekreter ol ister Cumhurbaşkanı ol……….. !!!!
Kısacası dünya üzerindeki yaklaşık 8 milyar insanlığın hepsi istisnasız ; kâinatı ve içindekileri yaratan varlığı ALLAH’I ve son din ve peygamber olarak gönderilen İslam’ı ve Hz. Muhammed s.a.v. Efendimizi ve kendisine bunları rehber ve ölçü kabul etmiş her yüzyılda bir gönderilen elçileri bilmek tanımak bulmak ve o uğurda iyi -doğru-güzel-faydalı-adil olanı hayata hakim kılma ve tercih edilmesini sağlama noktasında ve tabi bunun tam tersi olan kötü-yanlış-çirkin-zararlı ve zulüm olan herşeyin yok olması yıkılması için gayret ve çaba sarfetmesi gerektiğini anlıyorum. Peki bu doğru neye göre doğru , yanlışsa neye göre yanlış, olduğu ölçüsü nedir dersek, Muhterem Ahmet Akgül Hocamızın sürekli vurguladıkları şu kaideler ölçümüz olmalı:

[u][b]Doğru ve yanlışların tespitinde ise şu değer ölçüleri esas alınmalıdır:

1- Aklıselimin gerekleri, 2- Müspet ilmin verileri, 3- Vicdani kanaat neticeleri, 4- Tarihin tecrübe ve birikimleri, 5- Evrensel Hukuk kaideleri, 6- İlahi dinlerin ve Kur’an-ı Kerim’in öğretileri. İşte bu altı değer ölçüsünün, ittifakla “Hayırlı ve Yararlı” gördüğü şeyler “Doğru”, yine bunların ittifakla “Kötü ve Zararlı” gördüğü şeyler de “Yanlış” olarak temel alınmalıdır. “Değişmeyen doğru”ları ve adaleti esas alan düşünce ve düzenler HAK, “Devamlı yanlışlar” üzerine kurulan, haksızlık ve ahlâksızlığa yol açan düşünce ve düzenler ise BÂTIL sayılmalıdır.[/b][/u]

Yani ezcümle, İslam’ın ve insanlığın ezilmesine ve her türlü sömürülmesi konusunda çalışan : Terör gruplarına karşı , ekonomik tahribatlara karşı, ahlaksızlık üzerine kurulan kurum kuruluşlara karşı, her türlü adaletsizliğe pirim veren çalışmalara çıkarılan kanunlara önergelere karşı yani insanlığı manen ve maddeten ezmeye yönelik yapılan eylemlere karşı , yukarıda saydığım her türlü insan gruplarının asıl birlikte uğraşması ve tedbir alması gereken gerçek tehdit ve tehlikelere gayret ve çaba göstermemiz gerektiği…. Birbirlerimizin giydiği ile yediği ile değil asıl bu tehditlere ve zulümlere karşı enerjimizi harcamamız gerektiğini farkedip bu uğurda bu yolda ömrümüzü ve bedenimizi çürütmemiz gerektiğini anlatan MUHTEŞEM ÖTESİ BİR MAKALE. Rabbim Muhterem Ahmet Akgül hocamızı bu insanlığın başından eksik etmesin ve insanlığın kurtuluşu için şimdi yönetici kafaların yerine MİLLİ BİR MUTABAKAT yoluyla acilen insanlığın hizmetine gelmesini lütfeylesin Rabbim.

Ya Rabbi, NURUNU ve VA’DİNİ tamamla, Siyonizmi Yıkıp Adil Düzen’i hakim eyle!..
Amin amin amin.

necmiye

Kardes olalım canlar bayıla galebe çalan ibrahimler musalar olalım inşaallah…
(Eğer gerçekten iman ediyorsanız) Allah’ın ipine (Kur’an hükümlerine) hepiniz birden (elbirliği içinde) sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani bir vakit sizler birbirinize düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, (Kur’an ve Resulüllah sayesinde) oradan sizi kurtarmıştı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah size ayetlerini böyle açıklamaktadır.

3:104
İçinizden (insanları Hakka ve) hayra davet edecek, (ve bunun sonunda elde edecekleri devlet ve hükümet imkânlarıyla ma’rufu) iyilikleri emredip yürütecek ve (münkeri) kötülükleri de nehyedip önleyecek bir ümmet bulunsun. (Hizmet için bir liderin çevresinde organizeli bir teşkilat kurulsun.) İşte asıl kurtuluşa erecek olan bunlardır…
Bizleri yıllarca kavimlere, tarikatlara bölüp senin şeyhin,benim tarikatim diyerek birbirimizden uzaklaştırdılar, amma unuttukları bir gerçek vardı buda vatan söz konusu olunca bizler top yekun bir vücut oluşumuz….
Aziz erbakan hocamızın bizlere öğrettiği alevisi sunnisi, kürdü, türkü, tek millettir,…
Çünkü küfürde tek millettir..
Yani dünyadaki tek gerçek hak batıl mücadelesidir,
Ve batıl yok olmaya mahkumdur…

Mehmet

BİR OLMAK
Gerçek bir LAİKLİK’in, örnek bir DEMOKRASİ’nin uygulanacağı ve yüksek bir refah medeniyetinin yaşanacağı Adil bir Düzen içerisinde, karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde barış ve uzlaşma içinde kucaklaşmaya mecburuz.

Cengiz

Alevi Sünni Herkes Özüne Dönmeli Hep Birlikte Yeni Adil Bir Dünya İnşa Etmeli!..
Allah’ın arslanıdır ibadet zikir fikir ilim Hz.Ali’dir!
Kerbala’da zulme karşı kıyam eden Hz Hüseyn’dir!
Hz Muhammed’i Hz Ali’yi seven alevidir sünnidir!
Zulme karşı durmak şuurlu müminlerin görevidir!

Hz.Adem’den kıyamete kadar din İslamiyettir!
İslam ise güzel ahlaktır Yüce Allah’a teslimiyettir!
Dinsizliğe ayrımcılığa teşvik şeytana hizmettir!.
Doğruların gayesi insanlığa barış iyilik saadettir!

Saffet

Sivas Olaylarını CIA ve MOSSAD Planlamıştır.
Biz, Ülkemizin kurtuluş savaşı gibi bağımsızlığımızın söz konusu olduğu durumlarda Alevisi, sünnisi omuz omuza çarpışarak düş güçlere karşı en güzel birlik beraberliğimizi göstermiş bir Milletiz. Ülkemizi kaosa sokacak sağ-sol alevi-sünni çatışmaları siyonist dış güçler tarafından desteklenmiş (sivas olayları gibi) . Ne varki Milli devlet tehlikeyi görüp olaylar daha vahim hale gelmeden bertaraf edilmiştir. Biz çeşitliliği ile mutlu olan bir Milletiz alevi sünniler birbir aralarında kız alıp kız vermişiz akrabalık ilişkilerimizi devam ettirmekteyiz. Halk tabanında nedense bir sıkıntı olmamasına rağmen birileri iki tarafı kışkırtmak için bahaneler aramaktadırlar. ABD ve AB nin beslediği fonlarla bazı kuruluşlar desteklenerek aleviliği din düşmanlığı yapan kesim haline getircek şeytani planların oyununa alet olmaktadırlar. Bu millet bu tür oyunları bozacak iradeyi her zaman göstermiş ve göstermeye devam edecektir.

Alevi’si, Sünni’si; benim insanım

Türküm, Kürdüm, Çerkez’im; ama İslam’ım

Bayrağım, bayramım; Marşım, Ezanım

Daha kaynaşmayacak, husus kalır mı?

(Kalır mı şiirinden alıntı)

Mehmet S.PINAR

Devletin ve milletin gücü Barış ve Adalettir.!
En sağlıklı Devlet ;Gerçek barışı, kendi içinde sağlayarak, toplumunun farklı kesimlerini, en temel insan haklarının etrafında buluşturan devlettir..
Hukukun etkinliği, egemenliği herşeyin üzerindedir.. Adaletin Devlet eliyle etkin kılınmadığı ve yine Manevi dinamiklerin devlet eliyle toplumun tamamına kabul edilebilir bir dille tavsiye edilmediği bir ortamda, karmaşa ve mügalata kaçınılmaz olacaktır..
Milli Görüşün yarım asırlık, tüzüğünde ve muktesebatında yazılı olan;Barış, Adalet, Refah, İnsan Hakları ve Saygınlık gibi en temel umdeler, aslında kadim insanlık geçmişinin ve geleceğinin, vazgeçilmez kriterleridir..Ve elbette insanlığın dünya hayatına kazandırdığı bu umdeler aslında İlahi Dinlerin yani İslamın insanlığa hediyesidir…
İşte böyle bir dinin mensubu olan Alevi ve Sünni kardeşlerimizin her biri, şüphesiz bu umdelerin yerleşik kılınmasını büyük bir heyecanla arzu etmektedirler…
Yani;İnsanlığın ve İslamın iftihar tablosu, Ehli Beytin ve Ehli sünnetin göz nuru Hz Resulüllahın mücadele ve mücahede alanında ;Barış, Adalet, Refah, İzzet, Saygınlık ve İnsan hakları vardı…
Bu sebeple insanlığa bin yıl hak ve adalet ekseninde, ekseksiği ve fazlası ile hizmet eden bir milletin ve ümmetin evlatları olarak, bu coğrafya hattında bu temel maddeleri devlet ve millet gücü ile etkili kılmaktan başka çaremiz yoktur…
Ondört asırdan buyana belki de insanlık tarihinde, tüm dünyayı ve dünyanın bütün sorunlarını kuşatacak ölçekte, küresel bir Sistem hazırlanmamıştı..
Ama ne büyük bir bahtiyarlık ve övünç kaynağıdır ki, böylesi küresel bir Adalet ve Barış proğramını yine asil milletimizin evlatları insanlığa bunu adeta deklare etmiştir..
İşte bu Proğramın adı :Adil Düzen dir.. Bunun sahibi :Prof Necmettin Erbakan Hocamızdır..
Ve inşallah bunun uygulama safhası da Allahın izniyle Milli Görüşün sadık ve sağlam damarı olan Milli Çözüm e ve Şahsı Maneviyesine nasip olacaktır.. Duamız ve ümidimiz budur…
Bizim görüşümüzün temeli Sevgidir Şefkattir. Gayemiz bütün insanlığın Saadetidir..

YORUMLAR

Son Yorumlar
15
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx