YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6734a14b88781
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 1 0 9
Bugün : 13963
Dün : 28478
Bu ay : 346757
Geçen ay : 983699
Toplam : 29200496
IP'niz : 3.233.242.216

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

DİNSİZLİK MUSİBETİ
VE GAFLETTEN UYANDIRAN ÇARPICI GERÇEKLER

5 18 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Yorumu Takip Et
Bildir
11 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

“(Ölen herkesi, hesaba çekilmek üzere mahşere kaldırmak için) Sur’a üfürüleceği gün, Biz suçlu-günahkârları o gün, (yüzleri kara, gözleri) gömgök (kaskatı ve kör) olarak toplayacağız.
(Korku ve telaşla birbirlerine: Dünyada) “Yalnızca on (günden fazla) kalmadınız (herhalde)” diye kendi aralarında fısıldaşacaklar (ve pişmanlık duyacaklardır.)
(Oysa) Onların sözünü ettiklerini (dünya hayatının gerçeğini) Biz daha iyi biliyoruz. Tutulan yol (tarikat) bakımından onların (içinden bilgisi ve tahmini) en uygun olanı ise: “Siz sadece bir gün kaldınız” diye (çıkışacaktır.)” Taha 102, 103, 104

Ayetler ışığında, dünya hayatının bir gün olduğunu düşünerek hareket ettiğimizde, her olayda haktan taraf olmamak için hiçbir sebep kalmayacaktır. Bu vesile ile doğrudan caydırmak için nefisle iş birliği yapan şeytanın planları da çok daha kolay boşa çıkacaktır.

“Bir günüm var ‘o zaman şu olaya karşısında niyetim ve tavrım nasıl olursa (Allah (cc) rızasını) kazanırım” diye düşündüğümüzde, Hakkın razı olacağı niyet ve tavır karşımıza çıkacaktır inşallah.  

Aynı zamanda, olaylar karşısında Hakkın razı olacağı niyet ve tavrı bulabilmek adına yukarıdaki makalemiz apayrı hakikatleri de içerisinde barındırmaktadır. Makalemizi ihtiyaç hissederek samimiyetle okuduğumuzda şu gerçekle karşılaşacağız: Siyonizm’i kuracak ve bugüne kadar işbirlikçileri eliyle yürütecek kadar ustalaşan şeytanın sinsi, imanı kurutucu vesveselerini/girişimlerini ancak Kur’an’ı Kerim ışığında yazılmış bu bilgilerle alt edebiliriz.    

İnsanın hayata bakış açısını kökünden değiştirecek!..Yaşama,gerçek anlamını kazandıracak!..İnsanın bir nevi putlaştırdığı tabuları kökünden sarsıp yıkarakTEVHİT hakikatinin anlaşılmasını sağlayacak bu çok orjinal makaleyi,doğru anlayıp yaşayanlardan olabilmek dilekleriyle…Bu bağlamda,her noktası elmas kısmetinde olan makalemizin bir kısım noktalarını tekrar hatırlamak da büyük yarar vardır!..

…Oysa bu noktada yanılırsınız, çünkü aslı, beyninizin dışında var olan maddesel dünyaya ulaşmanız imkânsızdır. Muhatap olduğunuz tüm nesneler, gerçekte görme, işitme, dokunma gibi algıların toplamından ibarettir. Algı merkezlerindeki bilgileri değerlendiren beyniniz, yaşamınız boyunca maddenin dışınızdaki “aslı” ile değil, beyninizdeki kopyaları ile muhatap olur. Siz ise bu kopyaları dışınızdaki gerçek madde zannederek yanılırsınız.

Kuşkusuz bu, üzerinde detaylı olarak düşünülmesi gereken çok önemli bir gerçektir. Şimdiye kadar dışarı baktığınızda gördüğünüz her şeyin mutlak varlıklar olduğunu zannetmiş olabilirsiniz. Oysa bilimin de gösterdiği gibi, aslında muhatap olduğunuz her şey, sadece algılarınızın toplamından ibarettir. Burada kısaca özetlenen, yaşamınızda farkına varabileceğiniz en büyük gerçeklerden biridir…

…O halde bazı insanlar; sahip oldukları mal ve mülkleriyle, yatları, arabaları ve helikopterleriyle, fabrikaları ve holdingleriyle, köşkleri ve arazileriyle; yüksek etiket ve mevkileriyle sanki bunların aslı ile muhatap olabilirmiş gibi övündükleri zaman, aslında ne kadar gülünç ve küçük duruma düşmektedirler. Yatlarında “kasılarak” dolaşan zenginler, arabalarıyla insanlara gösteriş yarışına girenler, zenginliklerini her fırsatta dile getirenler, mevkilerinin kendilerini herkesten üstün kıldığını zannedenler, aslında zihinlerindeki görüntüler ile gösteriş yaptıklarını anladıklarında ne duruma düşeceklerini bilmelidirler…

…Akıllı bir insana düşen ise, tüm kâinatın bu en büyük gerçeğini zaman varken burada kavramaya çalışmaktır. Aksi halde bütün ömrünü hayaller peşinde koşmaya harcayıp sonunda büyük bir yıkıma uğrar. Kur’an’da, dünyada hayaller (ya da “seraplar”) peşinde koşup her şeyin Yaratıcısı olan Allah’ı unutan bu insanların son durumları şöyle anlatılmaktadır:..

“İnkâr edenler; onların amelleri dümdüz bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah’ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir.” (Nur: 39)

Yüz Kurani Kavram ve yorumları kitabının giriş kısmında Kur’an’ı okuma ve anlama yöntemleri üzerinde durulmuş, ve bir ateist ve deistin hangi yöntem ve mantıkla, bir Müslümanın hangi yöntem ve mantıkla Kur’an’ı okuması gerektiği çok güzel açıklanmış…
Dinsizlikten ve Gafletten kurtulmanın en temel şartı, Kur’an’a önyargısız ve tertemiz bir niyet ve kalp ile yaklaşmaktan geçiyormuş.!

Son düzenleme 5 ay önce Mehmet Sıtmapınar tarafından

Artık uyan rü’yadan
Vazgeç resmü riyadan
Bir damlasın, deryadan
Esrare gel, esrare

Aldanma gölgelere
Kulak ver bilgelere
Şah olsan ülkelere
İhtare gel, ihtare

Gel ölümden ibret al
Huzuru Hazrette kal
Gönlün Hakk sevdaya sal
Gülzare gel gülzare

Gel ölümden ibret al*
*Huzuru Hazrette kal*
*Gönlün Hakk sevdaya sal*
*Gülzare gel, gülzare(7)…*

*_“Enel Hakk”_ (8), evren hayal*
*Ev evlat, çevren hayal*
*Hakk Mevcud, devren(9) hayal*
*Dildare gel, dildare(10)…*

İnkarın hiç bir mantığı yoktur ve Allahı inkar etmek illaki materyalist bir mantıkla yapılmaz olmaz dünyevi işlerimizi Allah’ın rızası ve ahiret merkezli düşünmez isek hali perişandır.
Makeledeki gerçekler kavrandığı zaman hayatın amacı ve Dünyaya geliş sebebimiz daha net ortaya çıkıyor. Her şeyi net bir şekilde ortaya koyan ve bizlere öğreten Rabbimiz haydi diyor bütün bu gerçeklere rağmen inkar edebiliyorsan inkar et bakalım buna rağmen inkar eden kişininde sonu maalesef hüsrandı ve bu kadar gerçeğe rağmen inkar eden kişi içinde Rabbimizin sonsuz adalet sıfatı tecelli edecek ve hakkettiği yer cehennem olacaktı.

Gerçek olamayacak kadar hayal, hayal olamayacak kadar gerçek; kayıtsız kalınamayacak kadar hissi, hissedilemeyecek kadar algı dışı bir alem… Ne mükemmel sistemin Ya Rabbi… Ne mükemmel düzenin var Ya Rabbi…

Kelime-i Tevhid: “La ilahe İllallah = Allah’tan başka ilah yoktur” iman hakikati, şu üç merhalede olgunlaşmaktadır:

1- “La Ma’bude İllallah”: Allah’tan gayrı ibadete, hizmet ve hürmet edilmeye ve rızasına erişilmeye layık ve müstahak hiçbir Zât bulunmamaktadır.

2- “La Maksude İllallah”: Her türlü şirk ve şekavetten kurtulmuş, olgun ve onurlu bir mü’minin tek maksadı ve gerçek muradı ancak Allah’tır. Allah’tan gayrı insanlara yaranmak, yalakalık yapmak, riyakârlığa başvurmak; dini ibadet ve gayretlerle dünyevi makam ve menfaatler peşinde koşmak, münafıklık ve sahtekârlıktır.

3- “La Mevcude İllallah”: Hakiki ve daimi mevcut ancak ve yalnız Allah-ü Teâlâ’dır. Ezeli ve Ebedi olandır. Diğer bütün varlıklar, Yüce Rabbimizin her an yaratmasıyla oluşan gölge ve geçici varlıklardır.

“Bilinmelidir ki, tüm evreni yaratan ve her insana ayrı ayrı gösterip duran Allah olduğuna göre, bu dünyadaki tüm malın gerçek sahibi de yalnızca Allah’tır. Nitekim bu gerçek Kur’an’da özellikle açıklanmaktadır:

“Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah’ındır. Allah, her şeyi kuşatandır.” (Nisa: 126)

Aslı ile muhatap olunamayan hırslar uğruna dini kuralları ve vicdani duyarlılıkları bir kenara bırakmak ve bunun neticesinde sonsuz cennet yaşamından mahrum kalmak ise, çok büyük bir akılsızlıktır ve sonsuz bir kayıptır.”

“Akıllı bir insana düşen ise, tüm kâinatın bu en büyük gerçeğini zaman varken burada kavramaya çalışmaktır. Aksi halde bütün ömrünü hayaller peşinde koşmaya harcayıp sonununda büyük bir yıkıma uğrar.”

Çok faydalı bir makale Allah razı olsun. Gerçekten zaman varken tüm kâinatın bu en büyük gerçeğini burada kavramaya çalışalım. Serap peşinde koşarak, sonsuz cennet hayatından mahrum kalmayalım.

O zaman hayatımızı anlamlandırmamız gerekiyor. Mal, mülk, makam, şöhret vb. dünyada bizim olduğunu sandığımız veya olmasını arzu ettiğimiz olgular bizlerde çeşitli beklentiler oluşturuyor. Bu beklentilerden kaynaklanan korku ve kaygılarımıza kapılarak belirlediğimiz hedefler bizlere ahireti unutturuyor ve Rabbimizden uzaklaştırıyor. Tabii bu durum imana ters bir durum. İşte Hakkı hakim kılma ve böylece dünyada adaleti tesis edecek adil bir düzen kurmak için çaba göstermemiz, kişisel ibadetlerimizi yerine getirmemiz, toplumdaki dengenin sağlamasına yönelik maddi ibadetlerimiz aslında bizim hayatımızı anlamlandırmamızı sağlıyor. Bu durumu içselleştirme ve hayatımızda hangi hedeflerin olması gerektiği konusunda başucumuzda olması gereken bir makale. Bir ömrü, önünde sonunda bir hiç olan daha doğrusu olmayan hayallerin peşinde geçirmenin bir anlamı olabilir mi? Bu tür hayaller peşinde olduğumuz takdirde; inanmayanların sadece dünyayı kıstas olarak alıp düştükleri hata sonucu hayatlarını buna göre şekillendirmeleriyle aynı duruma düşmüş olmaz mıyız!!!?

Rüyadaki ortamla gerçek hayat dediğimiz ortam arasında herhangi bir fiziksel fark olmadığı açıktır. Öyleyse, bize gerçek hayat dediğimiz ortamda,  “Nerede görüyorsun?”  sorusu sorulduğunda da  “beynimde”  cevabını vermek anlamsızdır. Her iki durumda da gören ve algılayan irade, bir et parçası niteliğindeki beyin olamayacaktır. Buraya kadar hep dış dünyanın bir kopyasını beynimizde izlediğimizden söz ettik. Bunun önemli bir sonucu, dış dünyanın var olan aslını hiçbir zaman tam olarak bilemeyeceğimizdir.

bu kısmı bile sayfalarca kitap değerinde olan bir makaledir teşekkürler hocam …🙏

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
11
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx
Paylaş...