YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6574d5ef24ef4
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 3 3 4
Bugün : 14
Dün : 11955
Bu ay : 110884
Geçen ay : 302569
Toplam : 21353866
IP'niz : 18.205.26.39

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

NAMUS KAVRAMI VE DİN İSTİSMARI

 

NAMUS KAVRAMI VE DİN İSTİSMARI

        

Namus, halk arasında; erkek ve kadının zina ve livata gibi haram ve hayâsız davranışlardan uzak durması, oturaklı ve ahlâklı davranması, özellikle kocaların karılarını, kızlarını ve yakınlarını koruyup kollaması şeklinde anlaşılır. Hatta hanımının ve hane halkının namusunu kıskanmayan ve kötülüklerine göz yumanlara, hakaret kasıtlı “deyyus” tabiri kullanılır. Namus, bundan da geniş manada; insanların şeref ve haysiyetine, iffet ve izzetine sahip çıkması, sağlam ve saygın bir karakter taşımasıdır. Daha kapsamlı bir kavram olarak namus; kişinin insani ve imani onuruna, milli ve manevi sorumluluğuna, ahlâki ve siyasi duyarlılığına bağlı ve tutarlı kalmasıdır.

(İnkârcı ve inatçı kavmi Hz. Nuh’a) Dediler ki “(etrafında sadece) rezil olanlar (bayağı ve aşağılık insanlar toplanıp) tâbi olmuşken biz sana iman eder (ve onların seviyesine düşer) miyiz?” (Şuara: 111)

Onların üzerine zillet (horluk ve onursuzluk) damgası vuruldu ve Allah’tan bir gazaba uğradılar” (Bakara: 61)

“Kötülük yapanları ise bir zillet kaplayacak ve yüzlerini gece karanlığı kapsayıp (utançtan) kararacaktır.” (Yunus: 27) gibi ayetlerde geçen rezalet ve zilletkelimeleri namus ve şeref yoksunluğu anlamında kullanılmıştır.

Siyasi ikbal ve ihtiras uğruna, yüksek makam ve menfaat hatırına dini ve ahlâki değerlerini taviz veren, yıllarca savunageldikleri milli ve manevi düşüncelerini terk eden, doğruluk ve dürüstlüğünü yitiren; AB gibi dış güçlerin ve masonik merkezlerin baskısıyla “zina cezasını kaldırma, eşcinselliği meşrulaştırma, pornoculuğa ve ahlâksız yayınlara fırsat tanıma” gibi kötülükleri teşvike yönelen kimseler “namussuz!” sıfatını kazanır.

“Namus” Kavramının Dini ve İlmi Karşılığı!

Kur’an-ı Kerim’de “namus” kelimesi hiç kullanılmamıştır. Ancak bazı hadislerde, Efendimizin eşi Hatice annemizin bilgin ve hanif Müslim yakınlarından olan Varaka bin Nevfel’in, vahyin ilk dönemlerinde Hz. Peygamberimize gelen Melek’in “Namus-u Ekber – Büyük Namus” yani Hz. Cebrail olduğunu belirten rivayetler vardır. (Müsned C.1 – 312, Buhari-Bed’ül vahy) Zaten Grekce Nomos kelimesinden gelen Namus, aslında “İlahi kanun ve Allah’ın şeriatı” anlamındadır. Bu nedenle eski Yunancada ve onların devamı olan Batı hukukunda, Meclis’te ve mahkemelerde “Namusum ve şerefim üzerine…” şeklinde yemin etmek aslında: “Kutsal kitaplar ve içindeki İlahi kanunlar üzerine yemin etmek” anlamını taşımaktadır. Onlardan kopya edilerek bizde de aynı yemin şeklinin tekrarlanmasının özünde bu mana ve maksadın yattığını unutmamak lazımdır. Ve dikkat edilirse Amerika ve Avrupa’da namus üzerine yemin edilirken İncil’e el basılmaktadır.

İlahi kanun ve kuralları içeren vahyi (İlahi emir ve haberleri) peygamberlere taşıdığı için Hz. Cebrail de bu sıfatla anılmıştır. Ve zaten meşhur İslam Âlimi Cürcani “Et-Ta’rifat” kitabında Namus’u: “Allah’ın koyduğu şeriat kuralları” şeklinde tanımlamıştır. “Namus” kelimesinin, Arapça “Nems” kökünden geldiğini ve “kişinin sır gibi saklaması gereken gizli ve özel ortaklığını muhafaza etmesi” anlamını içerdiğini, bu nedenle öncelikle karı koca ilişkilerini ve aile kutsiyetini ifade ettiğini söyleyenler de vardır. Velhâsıl, Namus; İlahi yasalara, ahlâki esaslara ve siyasi-içtimai doğruluk hususlarına bağlı kalmaktır, aksi ise namussuzluktur, yani dini ve insani değerlerden uzaklaşıp, şeref ve haysiyetin kaybolmasıdır. Osmanlı hükemasından (hikmet ve ahlâk uleması) meşhur Kınalızade Ali Efendi toplumda adalet ve asaletin kurulup korunmasını üç temele bağlamıştır:

1- Namus-u Rabbani: İlahi kanunların uygulanması 2- Hakim-i İnsani: Dürüst ve namuslu yargıçların bulunması, şeytani değil insani duyguların ağır basması 3- Dinar-i Mizani: Paranın emek ve üretim karşılığı olması, karşılıksız (kalp) para basılmaması, faiz yoluyla paradan para kazanılmaması. (Bak 1.cilt, sh.77 ve devamı)

Namussuzluğun en yaygın, ama maalesef en saygın şekli, din istismarıdır!

Hz. İsa A.S. Barnabas İncili’nde “Dinlerini dünyalık aracı yapanlar, karısını-kızını pazarlayanlardan daha aşağıdır” buyurmaktadır.

Hz. Mevlâna’nın sohbetlerinden derlenen “Fih-i Mafih – İçin içi=Özün özü” kitabında, İlahi kanun (namus-u Rabbani) kaçkınlarını ve Haçlı gâvur hayranlarını ülke yönetimine ve yüksek mevkilere getiren dindarları “Düşman içeride, hareminin koynunda keyif çatıyor; zavallı ahmak ise, elinde silah bahçe kulübesinde hırsız bekliyor!?” diye uyarmaktadır.

Değerli kardeşim Ufuk Efe’nin derin bir feraset ve faziletle idrak ve istifade ettiği ve lütfedip bize gönderdiği Hz. Mevlâna’nın “namus”la ilgili şu dizeleri oldukça anlamlıdır.

Bu şiirinde Hz. Mevlâna NAMUS’u: Kur’an kaynaklı bir vicdan ve ahlâk ayarı olarak tanımlamış, iz’an, insaf ve itidalden mahrum, şuursuz ve sorumsuz kimselerin “namussuz” olduklarını vurgulamış; böylesi kişi ve kesimlerden medet, merhamet ve adalet beklemenin bile “namussuzluk sayılacağını” hatırlatmıştır. Böylece zulüm ve zillete, haksızlık ve ahlâksızlık zihniyetine karşı onurlu ve olumlu bir mücadele veremeyenlerin şeref ve haysiyetlerini yitirecekleri konusunda da uyarmıştır. Erbakan Hocamızın: “Cihat, izzet ve hürriyet kazandırır, rahatlık ve menfaatcılık ise, zillet ve esaretin kaynağıdır!” sözleri aslında her şeyi açıklamaktadır.

Dizeler ve Sezgiler

Hocam, Cuma namazında İmam hutbede Hz. Mevlâna’nın bir şiirinden dörtlükler okumaya başladı. Önceleri Hocaya kızdım, o kadar mesele varken ne diye şimdi Hz. Mevlâna gibi tonlarca gülden 1 ölçek gülyağı çıkartmış bir muhteremden bahsedersin ki… Hatta değil gül yağı, dikenlerinden dolayı cesaret edemeyip gülü koklamaktan bile korkan, bir keçi gibi güle sadece bir besin maddesi nazarı ile bakan bu topluma, Mevlâna ne lazım? diye kendi kendime homurdanıp durdum… Taa ki Hz. Mevlâna’nın şiirindeki aşağıdaki dörtlük gelene kadar, demek ki muhteremin şiiri ancak kalın kafamdan geçip gönlüme işlemişti!..

Namusun anlamını ve önemini önceleri bilemedim.

Sonra vicdan ve onur yoksunundan namus beklemenin namussuzluk olduğu gerçeğini belledim;

Ve gerçek namusun, günah elinin altındayken bile, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim.

Bu dörtlükle bir anda kendime geldim, sonrasını ne okudu hatırlamıyorum, her kelimesinden ciltlerce kitap çıkacak bir dörtlük idi… Özellikle de “yoksul” yerine “yoksun” kelimesinin kullanılması bana Hz. Mevlâna’nın neden evrensel bir insan olduğuna dair bir işaret gibi geldi… Yoksun; mal mülk, para, yiyecek fakirleri için de kullanılabilirken; zamanımızda şeref, haysiyet, onur, ahlâk yoksunlarından da namus beklemenin namussuzluk olduğunu yeni sezdim; yani kötülükleri, eli ile dili ile düzeltmeden, en azından buğz etmeden aval aval oturup bütün şeref, haysiyet ve ahlâk yoksunlarından namuslu davranışlar beklemenin de bir namussuzluk olduğu ve neden çalışmamız lüzumu suratıma şamar gibi inmişti. Erbakan Hocamın da dediği gibi, her şeyden önce Ahlâk ve Maneviyatın ve herkesten ziyade bizim cihada ve takvaya olan ihtiyacımızın sırrı, bu dizelerle açılıvermişti. Bâtılın yani haksızlık ve ahlâksızlığın kökleri ile beslenen Batı medeniyetiyle yozlaşmış bu ahlâk, şeref, haysiyet YOKSUNU olan insanlardan namuslu, vicdanlı bir hareket beklemenin namussuzluk; oysa bütün bunları elle, dille ve sistemle düzeltmenin (cihadın) ise gerçekten namuslu insanların namuslarını ve dahi imanlarını kurtarmanın yegâne yolu olduğunu bir kez daha idrak ettim…

Bazen sohbetlerimizde Osman Abime de söylediğim gibi, Milli Çözüm bizim için hem en büyük şeref ve haysiyet mektebimizdir, hakkı ile çalışırsak; aynı zamanda Milli Çözüm bizim için en büyük hasaret (kayıp ve pişmanlık) vesilesidir, hakkını vermeden çalışırsak. Milli Çözüm bizim hem en büyük sevabımız, hem de en büyük günahımız olabilir. Tam hakkını veremesek de, hizmet yolundaki samimi gayretlerimiz inşaallah Hz. Allah katında kabul görecektir.

Bomboş oturup her türlü ahlâk ve maneviyattan yoksun insanlardan adalet ve merhamet bekleyen namussuzlardan olmak yerine, bunlarla mücadele etme şansını ve imkânını bize kazandırdığı için Erbakan Hocama ve onun takipçisi Milli Çözüm’e ne kadar dua etsek az gelir.

Bunca iş güç arasında bunları size yazarak vaktinizi almaktan çekinmişimdir. Bazen nasıl olduğunu anlamadan zihnimize ve gönlümüze böyle şeyler ilham edilmektedir. Rahmani midir, şeytani midir, yoksa nefsani midir bilemedim? Daha önceleri yazmayıp unutuyordum ama, cesaret buldukça, ara ara size yazmanın uygun olacağı kanaatine vardım. Vaktinizi aldı isem hakkınızı helâl edin…

Şiirin de tamamını yazıyorum, bu güzel şiiri eminim siz hepimizin faydalanacağı şekilde de yorumlarsınız…

Selam ve saygılarımla…

      

ÖĞRENDİM!

      

Sonsuz bir karanlığın içinden doğup gözlerimi açtım,

Işığı gördüm, korktum.

Ağladım.

      

Zamanla ışıkta yaşamaya alıştım,

Karanlığı gördüm, korktum.

Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi…

Ağladım.

      

Derken yaşamanın sırrına erdim,

Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu sezdim;

Aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu

Öğrendim.

      

Sonunda zamanın gerçeğini fark ettim.

Yarıştım onunla…

Oysa zamanla yarışılmayacağını,

Zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim…

      

İnsanı tanıdım, önce iğrendim.

Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu…

Sonra da her insanın içinde,

Hem iyilik hem kötülük bulunduğunu öğrendim.

      

Sevmeyi öğrendim.

Ardından güvenmeyi…

Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,

Sevginin, güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu bildim.

İnsanın her sevdiğine güvenemeyeceğini,

Ama güvendiğini seveceğini öğrendim!..

    

İnsan bedenini öğrendim.

Sonra o bedenin ve beynin altında bir ruh bulunduğunu…

Sonra da ruhun aslında bedenin üstünde olduğunu öğrendim.

    

Evreni öğrendim.

Sonra evrenin muhteşem dengelerini ve muazzam İlahi düzenini görüp irkildim.

Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek

Gerektiğini öğrendim.

      

Ekmeği öğrendim.

Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.

Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar

Önemli olduğunu öğrendim.

    

Okumayı öğrendim.

Kendime yazıyı öğrettim sonra…

Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana…

    

Gitmeyi öğrendim.

Sonra dayanamayıp dönmeyi…

Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi…

Denedim, direndim, derinleştim!..

    

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yaşta…

Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.

Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğini kavradım.

      

Düşünmeyi öğrendim.

Sonra kalıplar içinde düşünmeyi yeğledim.

Ve nihayet sağlıklı düşünmenin; kalıpları yıkarak düşünmek

Olduğunu öğrendim.

      

Namusun anlamını ve önemini önceleri bilemedim.

Sonra vicdan ve onur yoksunundan namus beklemenin namussuzluk olduğu gerçeğini

Belledim;

Ve gerçek namusun, günah elinin altındayken bile, günaha el

Sürmemek olduğunu öğrendim.

      

Namus Kur’an’ın adalet ve saadet düzenidir.

Yani Şeriat-ı Muhammediyedir!..

Gerçeği ile göğerdim.

Vahyi yüklenip taşıdığı için

Hazreti Cebrail’e: “Namus-u Ekmel” denmiştir.

Bu nedenle Adil Düzen gayesi ve gayreti çekmeyenler

Namus hakikatinden habersizdir.

Öğrendim.

        

Zor oldu ama gerçeği öğrendim…

Kendi benliğini eritmeden

Rabbine gidilemeyeceğini

Aramadan amacına erişilemeyeceğini öğrendim!..

Ve gerçeğin acı olduğunu…

Sonra dozundaki acının, yemeğe olduğu kadar hayata da

Lezzet” kattığını öğrendim.

        

Her canlının ölümü tadacağını, herkes bildiği için kimseye söyleyemedim…

Ama sadece bazılarının gerçek hayatı tadacağını öğrendim.

Ve daha yeni kendime geldim!..

      

———————————————–

      

Dizelerini irdeledim.

Böylece Mevlâna’nın;

Hakikati kavrayış ve Mevlâ’ya varış

Serüvenini dinleyip özümsedim…

Ben de, cüce arzulardan geçip

Yüce ufuklara ulaşma gayretine yöneldim…

Ancak; Erbakan gerçeğini

Ve Milli Görüş gayesini ve hikmetini

Mevlâna’nın Mesnevisinden değil

Milli Çözüm mektebinden öğrenmem gerektiğini

Bilmeden, bilinçlenemeyeceğimi de öğrendim.

      

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki; yalancının onuru, vicdansızın huzuru, imansızın (feraseti) Hak nuru ve ahlâksızın namusu olmayacaktır. Bu nedenle, cahil huysuzun kabalıklarına katlanmalı, ama bilgiç namussuzun yumuşaklığına kanmamalıdır.

Evet, münafıklık ve fasıklık, dininde namussuzluk; riyakârlık ve toplum taparlık, ibadette namussuzluk; Bel’amlık ve bâtıla taraftarlık, ilimde namussuzluk; döneklik ve kahpelik, siyasette namussuzluk; hilekârlık ve hırsızlık, işinde namussuzluk; zinakârlık ve sapıklık (fuhşiyat), iffetinde namussuzluk; güçlü bulduğuna ve çıkar-yardım umduğuna yalakalık ise, zihinde ve kişilikte namussuzluk sayılır.

      

ŞİİR

      

Gayretsiz kişiye buğzeder Ğafir!1

İman İslâm ahlâk, devlet namustur!

Edepsiz erdemsiz, müslim ya kâfir

Vatan kıskanmayan, bil ki deyyustur!2

        

Zina serbest kılmış, sözde dindarmış

İçi dışa çıktı, Hakka kindarmış

BOP’un çırakları, ne hükümdarmış…

İşbirlikçi hain, aynı casustur!

        

Ey dünya hırslısı, Firavun Karun3

İlahi nizamdır, şeriat kanun

Bel’amlar duysunlar, Musa ve Harun

Bize kutlu umut, size kâbustur!4

      

Papa’ya sığınan, sahte kahraman

Haçlı misyonuyla, diyalog kuran

Ilımlı İslamcı, gizli brahman5

İlhamı şeytandan, Kur’an fanustur!6

        

ABD Kâbesi, Rabbe güvenmez

AB’dir Kıblesi, şeriat beğenmez

Demokrat kesilmiş, Hak’la övünmez

Şımarmış yan bakar, san ki camustur!

        

Hakkı haykırmayan, dilim lâl olsun

Hidayete çağrım, hayra dal olsun

Namus’a yönel ki, zehir bal olsun

Âlim geçiniyor, canlı kamustur!7

      

Dünya için kutsal, dava harcamak

Kimlik değiştirip, Hak yoldan caymak

Döneklik kahpelik, gömlek çıkarmak

Alındaki leke, başta boynustur!

      

1- Ğafir: Esirgeyip bağışlayan Allah (C.C.) 2- Deyyus: Namusunu kıskanmayan. 3- Karun: Haramla zenginleşmiş adam. 4- Kâbus: Korkulu rüya. 5- Brahman: Hindu dininde puta tapan. 6- Fanus: ışık saçan fitili koruyan cam muhafaza. 7- Kamus: Sözlük, kelime deryası.

      

Her ne kadar “Namus” kelimesi Kur’an-ı Kerim’de geçmese de bu kelimenin ihtiva ettiği mana ve maksadı ve zamanla yerleşik bir hâl alan anlamların önemli bir kısmını çağrışım yaptıran birçok kelime ve ifade Kutsal Kitabımızda yer almaktadır. Özellikle kadın-erkek ilişkileri bağlamında sağlıklı ve kalıcı bir aile yapısının korunması için gerekli olan cinsel ahlâk ilkelerine tam olarak uyulmasını, kişinin şeref, onur ve saygınlığına gölge düşürecek tutum ve davranışlardan uzak durulmasını emir ve tavsiye eden ayetlerin tefsir ve meallerinde, namus kelimesine sıkça rastlanmaktadır. Nisa 24. ve Maide 5. Ayette geçen “muhsanat” kavramı, genellikle iffetli ve namuslu kadın olarak anlaşılmıştır. Kur’an-ı Kerim iffet ve namusu bütün ahlâki iyiliklerin esası saymakta; bunları korumayı, hayâ ve haysiyetli olmanın bir gereği olarak sunmaktadır. Evliliğin mutlu ve huzurlu temellerini: erkek ve kadının karakterleriyle, iffetli yaşama, zina yapmama ve gizli dostlar tutmama ilkesine dayandırmış. (Maide: 5; Nur: 33) Cinsler arasında bir ayrım söz konusu olmaksızın “ırz ve namusu korumaya” inanmış insanların ortak özelliği olarak tavsiye buyurmaktadır. (Nur: 6,7,15; Mearic: 29,31)

Bunun yanında Hz. Peygamber’in Hadislerinde namuslu kadınlara (muhsanat) iftira atmak (kazif) yedi helak edici günahtan birisi sayılmıştır. (Buhari, Vesaya 23; Tıb 38; Hudud 44. Müslim, İman 145) Namus anlamında “ırz” kavramına hadislerde daha çok rastlanmaktadır. “Canlarınız, mallarınız ve namuslarınız (ağraz) saygıdeğer ve dokunulmazdır.” mealindeki bir hadis hemen bütün hadis kitaplarında yer almaktadır. (Buhari, İlim 9,37; Hac 132, Tevhid 24, Hac 147; Kasame 29,30)

Ahlâki bir kavram ve insani bir değer olarak namus dilimizde daha çok aile şerefi ve saygınlığı çerçevesinde kullanılmaktadır. Buna göre, aile mahremiyeti ve değerlerini koruma, başkalarının namusuna saygılı davranma, evlilik dışı cinsi münasebetlerden uzak durma, ahlâki dürüstlük ve ilkelere bağlı kalma gibi manalar barındırır. Temel İslami kaynaklarda ve İslam ahlâkını anlatan kitaplarda bu anlamda iffet, ırz, edeb, hayâ gibi kavramlarla yakın ilişkisi olduğu açıktır. Geniş anlamıyla namus; korunması ve uyulması gerekli bütün ahlâki kural ve değerlere uymadaki dürüstlük, şerefli ve lekesiz bir hayat yaşama yönündeki kararlılıktır.

Özetle: Namus, insan fıtratına (yaratılış amacına), Kur’ani kurallara ve insani ahlâka uygun, doğru ve onurlu bir hayat yaşamaya, yüz kızartacak ve vicdanı sızlatacak her türlü davranıştan uzak durmaya yönelten karakter ilkelerinin tamamıdır. Namus’un Arapça “nems” kökünden kaynaklanan “gizliliği koruma-saklama” anlamına uygun olarak; üzerinde yatanların görülmemesi için karyolanın etrafına çekilen perdeye ve sivrisineklerden koruyan cibinliklere de “namusiye” tâbir olunmaktadır.

 

Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz:

{mp3}namuskavrami{/mp3}

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

AHMET AKGÜL KİMDİR?

 

Araştırmacı-Yazar, Düşünür ve Siyaset Bilimci olarak tanınan Ahmet Akgül, Milli Görüş çizgisinde önemli bir fikir adamıdır. Olaylara insan eksenli ve İslam endeksli yaklaşmaktadır.

2004 Ocak ayında, arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’da aylık olarak yayınlanan “Milli Çözüm” Dergisini çıkarmaya başlamıştır.

Uzun süreli, ciddi ve çileli bir mücadele dönemi yaşamış ve bu duyarlı, tutarlı ve kararlı tavrını hiç bırakmamıştır. Bu yüzden pek çok sıkıntı ve saldırılara uğramış, defalarca mahkeme açılıp tutuklanmış ve hapis yatmıştır.

İnancımız ve ihtiyacımız olan evrensel hukuk kurallarının; bütün insanlığın ortak değeri ve hayat düzeni haline getirilmesi, “Demokrasi, Laiklik ve özgürlükler” gibi çağdaş kurum ve kavramların; ilmi ve insani temellere göre yeniden şekillenmesi… Ve Türkiye’nin yeni bir barış ve bereket medeniyetine öncülük etmesi konularında yoğunlaşmıştır.

Üstadımızın, başta “İnsanın Yozlaşması”, ardından “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” ve yine “Barış ve Bereket Nizamı “İslam Davası” ve Yozlaştırılan “Cihat Kavramı” gibi birçok kitapları İngilizceye çevrilip merkezi Londra’daki Cagaloglu Yayıncılık organizesiyle; Amazon ve Bornes&Noble (bn.com) gibi dünya genelinde dağıtım yapan yüzlerce online sitesinde ve dijital (e-kitap) sayesinde 120 kadar ülkede yayınlanıp okunmaktadır. Ayrıca Üstadımızın “Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı” başlıklı Meal-i Kerim yorumları İngilizce ve Rusça tercümeleri ile “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” kitaplarının Rusça, Arapça, Çince, Japonca ve İspanyolca tercümeleri tamamlanıp basılmış olup; Almanca, Fransızca, Kırgızca ve Farsça tercümelerinde de sona yaklaşılmıştır.

Milli siyaset ve sorumluluk düşüncesini farklı bir boyutta ele alan ve yorumlayan Hocamız; yaklaşık 40 yıldır Türkiye’mizin her yerinde, Avrupa’da ve İslam ülkelerinde, önemli seminer ve konferanslara katılmaktadır.

Mili Görüş’e çöreklenmiş bazı şaibeli kişilerin gizli niyet ve tertiplerini haber vermesi, uzun vadeli hedefler ve stratejik tavizler sonucu Parti’ye girdiklerini sezmesi ve söylemesi nedeniyle, Ahmet Akgül’ün teşkilatlarda ve Milli Görüşçü kuruluşlarda hizmet vermesi engellenmeye çalışılmış; Erbakan Hoca ise, kendisinin daha bağımsız davranabilmesi ve nifak çarkı içinde körletilip kirletilmemesi için bu girişimlere karşı çıkmamış, ama kendisini uzaktan destekleyip yönlendirmekten de geri durmamıştır. Erbakan’ın “Adil Düzen” projeleri, AKP’nin siyasi hileleri ve karanlık ilişkileri, Fetullahçı Cemaatin gizli mahiyeti konularında sayılı uzmanlardandır.

1949 Elazığ doğumlu olan, çeşitli konularda yayınlanmış ve hazırlanmış 105 (yüz beş) eseri bulunan yazarımız, evli ve beş çocuk babasıdır.

 

Hocamız’ın Başlıca Kitapları:

● Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı (Türkçe Meal-i Kerim. Abdullah Akgül Yayına Hazırladı.) (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Milli Sorunlarımız ve Sorumluluklarımız (2 Cilt)

Dünyanın Değişimi ve Erbakan Devrimi

Refah-Yol’la Rantiyenin Savaşı

Cemaatin Cılkı, Erdoğan’ın Çarkı, Erbakan’ın Farkı

Türkiye Kuşatılırken, Kuklaların Kapışması

Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya (İngilizce, Rusça, Çince, Japonca, Arapça ve İspanyolcaya çevrildi.)

Bizim Atatürk

Küresel Fesatçılık ve Fetullahçılık

Dış Politika Yazıları (I) BOP’un Temel Taşları (1988-1998)

Dış Politika Yazıları (II) Tarihin En Talihsiz Yılları (2002-2015) 

Siyaset ve Strateji Bilgeliği

Osmanlı Sistemi ve Abdülhamit Siyaseti

İslam Davası ve Cihat Kavramı (İngilizceye çevrildi.)

● “İnsan”ın Yozlaşması (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Ah-u Figan’ım (Şiir)

Başörtüsü İnkârı ve İstismarı

İslamcı Münafıklar

Milli Şuur ve Ordu

20 Yıl Öncesinden; AKP Gerçeği ve Akıbeti

Bilge(!) Erdoğan’dan, İlkeli(!) Numan’a AKP Tezgâhı

Cezaevinde Yazdıklarım

Siyonizm-Deccalizm Ortaklığı

Devrim Simsarları ve Din İstismarcıları

Dilin Düğümü Çözüldü (Şiir)

Din Dengedir İslam İlericiliktir

Din – Devlet ve Demokrasi

Ergenekon Senaryosu “At Değiştirme” Operasyonu muydu?

(Kadiri - Haydari Tarikatı) Gönül Seması ve Tasavvuf Kapısı

Medeniyet Mücadelesi ve Mehdiyet Müjdesi

● Teşkilatçılık (İletişim ve İşbirliği Sanatı) Mesaj ve Metod

● Milli Görüş’ün Marazlıları

● Hak Davanın Hokkabazları

ABD’li Siyonistlerin, AKP’li Piyonistleri

İsrail'in Şımarması ve Armageddon Savaşı

BDP’nin Özerklik Kalkışması

Bir Devrim Yaşanıyordu!

Dünya Dönüşüme Hazırlanıyordu

Hidayet Kıvılcımı ve Hikmet Kılıcı (Şiir)

Katı Ulusalcıların ve Ilımlı İslamcıların Din ve Devlet Tahribatı

Osmanlı’dan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler

Yüz Kur'ani Kavram ve Yorumları

Konularına Göre: Kur’an-ı Kerim Fihristi

Siyaset Şehveti ve AKP’nin Şerbeti (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

AKP’nin Akreplikleri (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

Terör-Masonluk ve Mafia Medeniyeti

Cumhuriyet Türkiye’sinde Nifak Hareketleri

Ruhlar-Sırlar ve Uzaydaki Yaratıklar

Sabah Yakın Değil miydi?

Tarikatların Hizmet Sahası ve Islahı

Tuz Kokarsa…

Gaflet miydi, Hıyanet miydi?

Tahribat Ortakları: AKP’nin Arkası, MHP’nin Markası

Türkiye Tarihi Dönemeçteydi!

Yakın Tarihimizde Yüceler ve Cüceler (2 Cilt)

Zafer Muştuları ve Fetih Hazırlıkları

Erbakan’dan İntikam Alanlar

Suriye’de Yaklaşan Hilal-Haç Kapışması

Başkanlık Diktatoryası

15 Temmuz Hıyanetinin Gizemi: Bir Darbe Analizi ve Sistem Krizi

Pazarlık Partisi ve Palavra İktidarı

Kemalizm-Tayyibizm Uyarlaması

Başka Çare Kalmamıştı

İslam’dan Uzaklaştıkça, İnsanlıktan Çıkılması

Dert Söyletir Aşk İnletir (Şiir)

● Hainleri Haşlama, Zalimleri Taşlama (Şiir)

● İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Çözülmesi

Türkiye'nin Erdoğan'la Sınavı ve Ukrayna Savaşı

 

Üstadımızın hazırladığı; İlköğretimden, Üniversiteye kadar öğrencilerimize inanç ve ahlâk esaslarını ve Milli-İnsani sorumluluklarını öğretecek Ders Kitapları:

● İlkokul 4-5: Çocuklar Sizin İçin Yaratılış Harikaları ve Din Ahlâkı

● Ortaokul-1: İslam; Doğal Hayat ve Güzel Ahlâktır

● Ortaokul-2: Allah'a İman ve Ahlâk Kuralları

● Ortaokul-3: Bilimin Işığında Allah’ın Varlık Kanıtları ve İslam Ahlâkı

● Lise-1: Yaratılışın Bilimsel Kanıtları

● Lise-2: İslam'ın Aydınlığı ve İmtihanın Şartları

● Lise-3: Müslüman; Güzel Ahlâk ve Sorumluluk Taşıyandır

● Lise-4: "Gençliğin Ahlâki Sorunlarına Milli Çözüm Programı"

● Üniversite-1: Yaratılış Sırları ve İslam’ın Esasları

● Üniversite-2: Allah'ın Varlığı ve İmtihanın Sırrı

● Üniversite-3: Olgun Müslümanın Hayatı ve İslam’ın Amacı

 

Üstadımızın Kitaplarından Derlenen Yeni Kitaplar:

● Ahmet Akgül’e Göre; Laiklik, Demokrasi ve Cumhuriyet Kavramları (Hazırlayan: Nevzat Gündüz)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Milliyetçilik Anlayışı (Hazırlayan: Orhan Atay)

● Ahmet Akgül’ün; Alevilik, Bektaşilik ve Şiilik Yaklaşımı (Hazırlayan: Veysel Uzun)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Kemalizm’le Atatürkçülük Farkı (Hazırlayan: Ufuk Efe)

● Ahmet Akgül’e Göre; Ülke Sorunları ve Çözüm Yolları (Hazırlayan: Okan Ekinci)

● Ahmet Akgül’e Göre; Genel Ahlâk Esasları ve Temel İnsan Haklarına Saygı (Hazırlayan: Fatma Betül Erişkin)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Siyonizm Saptamaları (Hazırlayan: Ali Çağıl)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yaratılış Sırları ve İman Unsurları (Hazırlayan: Halil Yaman)

● Ahmet Akgül’e Göre; Din İstismarcıları ve Devrim Simsarları (Hazırlayan: Akın Cengiz)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Tarikat Yozlaşması ve Tasavvuf İhtiyacı (Hazırlayan: Abdussamet Çağıl)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Adil Medeniyet Programları (Hazırlayan: Osman Nuri Çelik)

● Ahmet Akgül’ün; Tarih Yorumları – 2 Cilt (Hazırlayan: Kâzım Gülfidan-Halil Altuntaş)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; İlginç Anıları ve Rüyaları (Hazırlayan: Ramazan Yücel)

● Ahmet Akgül’ün; İçtihat Perspektifi ve Orijinal Projeleri (Hazırlayan: Abdullah Akgül-Ali Mert)

● Ahmet Akgül’ün; Hikmet Uyarıları ve Veciz Uyarlamaları (Hazırlayan: Neslihan Bayraktar)

● Üstat Ahmet Akgül Hocamızın; Tenkit (ve Tebrik) Yazıları – 2 Cilt (Hazırlayan: Mus’ab Eryıldız-İsmail Erkut)

● Ahmet Akgül’den; Siyaset ve Strateji Kuralları (Hazırlayan: Necati Akgül)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yönetme ve Liderlik Sanatı (Hazırlayan: Yakup Gözübüyük)

● Ahmet Akgül’ün Saptamalarıyla; Erbakan ve İnsanlık Davası (Hazırlayan: Ahmet Cömert)

● Ahmet Akgül’e Göre; Erdoğan ve Takımının Ayarı ve Tahribatları – 3 Cilt (Hazırlayan: Nail Kızılkan-Sezai Kurt-Mehmet Sıtmapınar)

● Ahmet Akgül’e Göre; Fetullah Gülen’in Perde Arkası (Hazırlayan: Mehmet Akif Avcı)

● Ahmet Akgül’ün Gözüyle; Farklı Kesimlerden İnsan Manzaraları – 2 Cilt (Hazırlayan: Osman Eraydın)

● Ahmet Akgül Üstadımızdan; Erbakan Hoca’ya Yönelik İthamlara Yanıtlar (Hazırlayan: Necmettin Musa Bişkin)

● Ahmet Akgül'den Kahramanlık Şiirleri (Hazırlayan: İsmet Sezgin)

● Ahmet Akgül’den; Seçme Şiirler (Hazırlayan: Ömer Çağıl)

● Ahmet Akgül'den Şiirler Harmanı (Hazırlayan: Orhan Yılan)

● Ahmet Akgül'den Edep-İstikamet-Hikmet ve Hakikati Öğreten Şiirler (Hazırlayan: Yalçın Gözübüyük-Erdem Kaya)

 

Hocamızın Önsözünü Yazdığı Milli Çözüm Yayınları:

● Üstad Ahmet Akgül’ün Özgeçmişi ve Öğretileri (Yakup Gözübüyük)

● Haykırış (Şiir - Ali Çağıl)

AKP Yönetimi ve Tahribat Yöntemi Sistem Tahlili ve Siyaset Tenkidi (Nevzat Gündüz)

● Sözün Çözüme Dönüşmesi (Siyasi Fıkralar - Osman Eraydın)

● Ayar Aynası ve Nokta Atışı (Sosyal ve Siyasi Fıkralar - Erdoğan Bişkin)

Milli Çözüm Ekibinden: İlginç Rüyalar ve Manevi Uyarılar (2 Cilt - Hazırlayanlar: Fatma Betül Erişkin – Nail Kızılkan – Neslihan Bayraktar)

 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
6 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Necmettin

NECAT KAPINDA..
Edep-namus komadı,geçte kocada
Gündüzleri halk-hoca,gece locada
Yer gök çatırdıyor bak,helak kapıda
El aman Ya Rabbi tek,necat katında…

Yakup G.

Namus kavramının ilmihali ve matematiği?…
Malesef bilgi kirliliği ile en yüce kavramları sığlaştırarak insanların idrak kapasitesini azaltmak suretiyle insanlığın seviyesini düşüren siyonizm, en temelde kelimelerin manalarını algıda kısırlaştırma suretiyle sistemini yürütmektedir.

Bu açıdan Milli Çözüm her makalesinde Siyonizm’in bir temel enstrümanını elinden almakta ve köşeye sıkıştırmaktadır hamdolsun. Her bir makalesi ilmihal niteliğinde feyiz alınması gerektiği kanaatindeyim.

Namus kavramı ancak bu kadar muazzam ve kapsamlı izah edilebilir. Makaleyi okurken namus ile ilgili 3 kavram bilincimde şekil buldu. “Üslub, ehemmiyet ve mahremiyet”…

Yani aslında namus bir sınır, bir seviye… Bu sınırın değerlendirmesini yapan matematik ise bu 3 kavram sanki?… Ticaretin helallik ve haramlığını derecelendiren “ğarar” kavramı gibi Allahualem… Yani bir ticarette ğarar seviyesi arttıkça ticaretin helalliği nasıl şüpheye düşüyorsa; gerek dinde, gerek ibadetlerde, gerek ilim, gerek siyaset, gerek ticaret, gerek iffet, gerek zihin ve kişilikte gösterilmesi gereken mahremiyet, ehemmiyet ve üslub namus kavramının sınırlarını belirliyor.

Daha anlaşılır bir dille; devlet için mühim olan bilgiler veya özel ekipler için mahrem olan hususlar veya davaya, liderine, önderine takınılması ve takındırılması gereken üslub gibi…vs vs.

Nuh

Hak ve hakikat mektebi MİLLİ ÇÖZÜM
Milli Çözüm bizim için hem en büyük şeref ve haysiyet mektebimizdir, hakkı ile çalışırsak; aynı zamanda Milli Çözüm bizim için en büyük hasaret (kayıp ve pişmanlık) vesilesidir, hakkını vermeden çalışırsak. Milli Çözüm bizim hem en büyük sevabımız, hem de en büyük günahımız olabilir. Tam hakkını veremesek de, hizmet yolundaki samimi gayretlerimiz inşaallah Hz. Allah katında kabul görecektir.

Bomboş oturup her türlü ahlâk ve maneviyattan yoksun insanlardan adalet ve merhamet bekleyen namussuzlardan olmak yerine, bunlarla mücadele etme şansını ve imkânını bize kazandırdığı için Erbakan Hocama ve onun takipçisi Milli Çözüm’e ne kadar dua etsek az gelir.

Necmiye

Hayalimiz Allah sevgisinin yalandığı bir adil düzendir
Dinsizliğin insanlar üzerindeki manevi tahribatı,
en başta bu insanların sevgi ve saygıyı unutmalarıdır . bu tür insanlardan oluşan bir toplumda elbette, büyüğüyle, küçüğüyle, yaşlısıyla genciyle, köylüsüyle ,kentlisiyle, birbirini kucaklayamayan bir yapıdadır.. böyle bir ortamda kişi kendisini hep yalnız ve yardımsız sanıp bunalacaktır . şefkat merhamet olmadığı için herkes sadece kendisini düşünerek bencillik yaygınlaşır …
Buda namus anlayışını bilmemekten kaynaklı bir felakettir .
Oysa temelinde din ve onun getirdiği güzel avlak olan bir yaşam biçiminde hiçbir zaman bu tür bir durum oluşmayacaktır.. Allah razı etmek için çabalayan ve Allah’tan korkan müminler herkese doğal olarak sevgi ve saygı duyacaktır .
İşte acilen adil düzene geçilmeli ve toplum yozlaşmaktan bu sıkıntılardan kurtulmalıdır …

Veysel

Temel Esaslar
Çevremizde pek çok olay cereyan ederken bir yandan aşina olduğumuz kavramların esas itibari ile neler olduğunu çoğu zaman düşünmüyoruz. Ancak durduğumuz noktayı bu kavramlara yüklenen manalar üzerinden ele aldığımız zaman daha net bir resim ortaya çıkıyor. Bu cihetle değerlendirdiğimizde, “Namus” kavramı ve bizim bakmamız gereken noktayı, adeta bir temel esaslar dersi alır gibi işleyip, bizlere detayı sunulmuş. Gerçekten “namuslu” kimdir, “namussuz” kimdir? ortaya konulmuştur. Üstad Ahmet Akgül’ün ifadesiyle: “Evet, münafıklık ve fasıklık, dininde namussuzluk; riyakârlık ve toplum taparlık, ibadette namussuzluk; Bel’amlık ve bâtıla taraftarlık, ilimde namussuzluk; döneklik ve kahpelik, siyasette namussuzluk; hilekârlık ve hırsızlık, işinde namussuzluk; zinakârlık ve sapıklık (fuhşiyat), iffetinde namussuzluk; güçlü bulduğuna ve çıkar-yardım umduğuna yalakalık ise, zihinde ve kişilikte namussuzluk sayılır.” Ve inşallah Milli Çözüm; dininde, ibadetinde, ilminde, siyasetinde, işinde, iffetinde, zihninde ve kişiliğinde namuslu insanların bir araya geldiği bir topluluktur. Mevlam muhafaza buyursun. Amin

Deniz YEŞİLIRMAK

VATANIM NAMUSUMDUR
Vatan mamustur, iyi bilin beyler
Toprak kayıyor, uyansın görmeyenler
Derdi Vatan olmayanlar, bilemezler
Davası olmayanlar, mücadele edemezler

YORUMLAR

Son Yorumlar
6
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx