YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6574d97b34020
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 3 3 4
Bugün : 76
Dün : 11955
Bu ay : 110946
Geçen ay : 302569
Toplam : 21353928
IP'niz : 18.205.26.39

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

SADAKAT VE İTAAT

SADAKAT VE İTAAT

4.9 34 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

AHMET AKGÜL KİMDİR?

 

Araştırmacı-Yazar, Düşünür ve Siyaset Bilimci olarak tanınan Ahmet Akgül, Milli Görüş çizgisinde önemli bir fikir adamıdır. Olaylara insan eksenli ve İslam endeksli yaklaşmaktadır.

2004 Ocak ayında, arkadaşlarıyla birlikte İstanbul’da aylık olarak yayınlanan “Milli Çözüm” Dergisini çıkarmaya başlamıştır.

Uzun süreli, ciddi ve çileli bir mücadele dönemi yaşamış ve bu duyarlı, tutarlı ve kararlı tavrını hiç bırakmamıştır. Bu yüzden pek çok sıkıntı ve saldırılara uğramış, defalarca mahkeme açılıp tutuklanmış ve hapis yatmıştır.

İnancımız ve ihtiyacımız olan evrensel hukuk kurallarının; bütün insanlığın ortak değeri ve hayat düzeni haline getirilmesi, “Demokrasi, Laiklik ve özgürlükler” gibi çağdaş kurum ve kavramların; ilmi ve insani temellere göre yeniden şekillenmesi… Ve Türkiye’nin yeni bir barış ve bereket medeniyetine öncülük etmesi konularında yoğunlaşmıştır.

Üstadımızın, başta “İnsanın Yozlaşması”, ardından “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” ve yine “Barış ve Bereket Nizamı “İslam Davası” ve Yozlaştırılan “Cihat Kavramı” gibi birçok kitapları İngilizceye çevrilip merkezi Londra’daki Cagaloglu Yayıncılık organizesiyle; Amazon ve Bornes&Noble (bn.com) gibi dünya genelinde dağıtım yapan yüzlerce online sitesinde ve dijital (e-kitap) sayesinde 120 kadar ülkede yayınlanıp okunmaktadır. Ayrıca Üstadımızın “Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı” başlıklı Meal-i Kerim yorumları İngilizce ve Rusça tercümeleri ile “Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya” kitaplarının Rusça, Arapça, Çince, Japonca ve İspanyolca tercümeleri tamamlanıp basılmış olup; Almanca, Fransızca, Kırgızca ve Farsça tercümelerinde de sona yaklaşılmıştır.

Milli siyaset ve sorumluluk düşüncesini farklı bir boyutta ele alan ve yorumlayan Hocamız; yaklaşık 40 yıldır Türkiye’mizin her yerinde, Avrupa’da ve İslam ülkelerinde, önemli seminer ve konferanslara katılmaktadır.

Mili Görüş’e çöreklenmiş bazı şaibeli kişilerin gizli niyet ve tertiplerini haber vermesi, uzun vadeli hedefler ve stratejik tavizler sonucu Parti’ye girdiklerini sezmesi ve söylemesi nedeniyle, Ahmet Akgül’ün teşkilatlarda ve Milli Görüşçü kuruluşlarda hizmet vermesi engellenmeye çalışılmış; Erbakan Hoca ise, kendisinin daha bağımsız davranabilmesi ve nifak çarkı içinde körletilip kirletilmemesi için bu girişimlere karşı çıkmamış, ama kendisini uzaktan destekleyip yönlendirmekten de geri durmamıştır. Erbakan’ın “Adil Düzen” projeleri, AKP’nin siyasi hileleri ve karanlık ilişkileri, Fetullahçı Cemaatin gizli mahiyeti konularında sayılı uzmanlardandır.

1949 Elazığ doğumlu olan, çeşitli konularda yayınlanmış ve hazırlanmış 105 (yüz beş) eseri bulunan yazarımız, evli ve beş çocuk babasıdır.

 

Hocamız’ın Başlıca Kitapları:

● Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı (Türkçe Meal-i Kerim. Abdullah Akgül Yayına Hazırladı.) (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Milli Sorunlarımız ve Sorumluluklarımız (2 Cilt)

Dünyanın Değişimi ve Erbakan Devrimi

Refah-Yol’la Rantiyenin Savaşı

Cemaatin Cılkı, Erdoğan’ın Çarkı, Erbakan’ın Farkı

Türkiye Kuşatılırken, Kuklaların Kapışması

Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya (İngilizce, Rusça, Çince, Japonca, Arapça ve İspanyolcaya çevrildi.)

Bizim Atatürk

Küresel Fesatçılık ve Fetullahçılık

Dış Politika Yazıları (I) BOP’un Temel Taşları (1988-1998)

Dış Politika Yazıları (II) Tarihin En Talihsiz Yılları (2002-2015) 

Siyaset ve Strateji Bilgeliği

Osmanlı Sistemi ve Abdülhamit Siyaseti

İslam Davası ve Cihat Kavramı (İngilizceye çevrildi.)

● “İnsan”ın Yozlaşması (İngilizce ve Rusçaya çevrildi.)

Ah-u Figan’ım (Şiir)

Başörtüsü İnkârı ve İstismarı

İslamcı Münafıklar

Milli Şuur ve Ordu

20 Yıl Öncesinden; AKP Gerçeği ve Akıbeti

Bilge(!) Erdoğan’dan, İlkeli(!) Numan’a AKP Tezgâhı

Cezaevinde Yazdıklarım

Siyonizm-Deccalizm Ortaklığı

Devrim Simsarları ve Din İstismarcıları

Dilin Düğümü Çözüldü (Şiir)

Din Dengedir İslam İlericiliktir

Din – Devlet ve Demokrasi

Ergenekon Senaryosu “At Değiştirme” Operasyonu muydu?

(Kadiri - Haydari Tarikatı) Gönül Seması ve Tasavvuf Kapısı

Medeniyet Mücadelesi ve Mehdiyet Müjdesi

● Teşkilatçılık (İletişim ve İşbirliği Sanatı) Mesaj ve Metod

● Milli Görüş’ün Marazlıları

● Hak Davanın Hokkabazları

ABD’li Siyonistlerin, AKP’li Piyonistleri

İsrail'in Şımarması ve Armageddon Savaşı

BDP’nin Özerklik Kalkışması

Bir Devrim Yaşanıyordu!

Dünya Dönüşüme Hazırlanıyordu

Hidayet Kıvılcımı ve Hikmet Kılıcı (Şiir)

Katı Ulusalcıların ve Ilımlı İslamcıların Din ve Devlet Tahribatı

Osmanlı’dan Cumhuriyete Kripto Yahudiler ve Pakraduniler

Yüz Kur'ani Kavram ve Yorumları

Konularına Göre: Kur’an-ı Kerim Fihristi

Siyaset Şehveti ve AKP’nin Şerbeti (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

AKP’nin Akreplikleri (Yayına Hazırlayan: Ufuk Efe)

Terör-Masonluk ve Mafia Medeniyeti

Cumhuriyet Türkiye’sinde Nifak Hareketleri

Ruhlar-Sırlar ve Uzaydaki Yaratıklar

Sabah Yakın Değil miydi?

Tarikatların Hizmet Sahası ve Islahı

Tuz Kokarsa…

Gaflet miydi, Hıyanet miydi?

Tahribat Ortakları: AKP’nin Arkası, MHP’nin Markası

Türkiye Tarihi Dönemeçteydi!

Yakın Tarihimizde Yüceler ve Cüceler (2 Cilt)

Zafer Muştuları ve Fetih Hazırlıkları

Erbakan’dan İntikam Alanlar

Suriye’de Yaklaşan Hilal-Haç Kapışması

Başkanlık Diktatoryası

15 Temmuz Hıyanetinin Gizemi: Bir Darbe Analizi ve Sistem Krizi

Pazarlık Partisi ve Palavra İktidarı

Kemalizm-Tayyibizm Uyarlaması

Başka Çare Kalmamıştı

İslam’dan Uzaklaştıkça, İnsanlıktan Çıkılması

Dert Söyletir Aşk İnletir (Şiir)

● Hainleri Haşlama, Zalimleri Taşlama (Şiir)

● İstanbul Sözleşmesi ve Ailenin Çözülmesi

Türkiye'nin Erdoğan'la Sınavı ve Ukrayna Savaşı

 

Üstadımızın hazırladığı; İlköğretimden, Üniversiteye kadar öğrencilerimize inanç ve ahlâk esaslarını ve Milli-İnsani sorumluluklarını öğretecek Ders Kitapları:

● İlkokul 4-5: Çocuklar Sizin İçin Yaratılış Harikaları ve Din Ahlâkı

● Ortaokul-1: İslam; Doğal Hayat ve Güzel Ahlâktır

● Ortaokul-2: Allah'a İman ve Ahlâk Kuralları

● Ortaokul-3: Bilimin Işığında Allah’ın Varlık Kanıtları ve İslam Ahlâkı

● Lise-1: Yaratılışın Bilimsel Kanıtları

● Lise-2: İslam'ın Aydınlığı ve İmtihanın Şartları

● Lise-3: Müslüman; Güzel Ahlâk ve Sorumluluk Taşıyandır

● Lise-4: "Gençliğin Ahlâki Sorunlarına Milli Çözüm Programı"

● Üniversite-1: Yaratılış Sırları ve İslam’ın Esasları

● Üniversite-2: Allah'ın Varlığı ve İmtihanın Sırrı

● Üniversite-3: Olgun Müslümanın Hayatı ve İslam’ın Amacı

 

Üstadımızın Kitaplarından Derlenen Yeni Kitaplar:

● Ahmet Akgül’e Göre; Laiklik, Demokrasi ve Cumhuriyet Kavramları (Hazırlayan: Nevzat Gündüz)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Milliyetçilik Anlayışı (Hazırlayan: Orhan Atay)

● Ahmet Akgül’ün; Alevilik, Bektaşilik ve Şiilik Yaklaşımı (Hazırlayan: Veysel Uzun)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Kemalizm’le Atatürkçülük Farkı (Hazırlayan: Ufuk Efe)

● Ahmet Akgül’e Göre; Ülke Sorunları ve Çözüm Yolları (Hazırlayan: Okan Ekinci)

● Ahmet Akgül’e Göre; Genel Ahlâk Esasları ve Temel İnsan Haklarına Saygı (Hazırlayan: Fatma Betül Erişkin)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Siyonizm Saptamaları (Hazırlayan: Ali Çağıl)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yaratılış Sırları ve İman Unsurları (Hazırlayan: Halil Yaman)

● Ahmet Akgül’e Göre; Din İstismarcıları ve Devrim Simsarları (Hazırlayan: Akın Cengiz)

● Üstat Ahmet Akgül’e Göre; Tarikat Yozlaşması ve Tasavvuf İhtiyacı (Hazırlayan: Abdussamet Çağıl)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; Adil Medeniyet Programları (Hazırlayan: Osman Nuri Çelik)

● Ahmet Akgül’ün; Tarih Yorumları – 2 Cilt (Hazırlayan: Kâzım Gülfidan-Halil Altuntaş)

● Üstat Ahmet Akgül’ün; İlginç Anıları ve Rüyaları (Hazırlayan: Ramazan Yücel)

● Ahmet Akgül’ün; İçtihat Perspektifi ve Orijinal Projeleri (Hazırlayan: Abdullah Akgül-Ali Mert)

● Ahmet Akgül’ün; Hikmet Uyarıları ve Veciz Uyarlamaları (Hazırlayan: Neslihan Bayraktar)

● Üstat Ahmet Akgül Hocamızın; Tenkit (ve Tebrik) Yazıları – 2 Cilt (Hazırlayan: Mus’ab Eryıldız-İsmail Erkut)

● Ahmet Akgül’den; Siyaset ve Strateji Kuralları (Hazırlayan: Necati Akgül)

● Ahmet Akgül’e Göre; Yönetme ve Liderlik Sanatı (Hazırlayan: Yakup Gözübüyük)

● Ahmet Akgül’ün Saptamalarıyla; Erbakan ve İnsanlık Davası (Hazırlayan: Ahmet Cömert)

● Ahmet Akgül’e Göre; Erdoğan ve Takımının Ayarı ve Tahribatları – 3 Cilt (Hazırlayan: Nail Kızılkan-Sezai Kurt-Mehmet Sıtmapınar)

● Ahmet Akgül’e Göre; Fetullah Gülen’in Perde Arkası (Hazırlayan: Mehmet Akif Avcı)

● Ahmet Akgül’ün Gözüyle; Farklı Kesimlerden İnsan Manzaraları – 2 Cilt (Hazırlayan: Osman Eraydın)

● Ahmet Akgül Üstadımızdan; Erbakan Hoca’ya Yönelik İthamlara Yanıtlar (Hazırlayan: Necmettin Musa Bişkin)

● Ahmet Akgül'den Kahramanlık Şiirleri (Hazırlayan: İsmet Sezgin)

● Ahmet Akgül’den; Seçme Şiirler (Hazırlayan: Ömer Çağıl)

● Ahmet Akgül'den Şiirler Harmanı (Hazırlayan: Orhan Yılan)

● Ahmet Akgül'den Edep-İstikamet-Hikmet ve Hakikati Öğreten Şiirler (Hazırlayan: Yalçın Gözübüyük-Erdem Kaya)

 

Hocamızın Önsözünü Yazdığı Milli Çözüm Yayınları:

● Üstad Ahmet Akgül’ün Özgeçmişi ve Öğretileri (Yakup Gözübüyük)

● Haykırış (Şiir - Ali Çağıl)

AKP Yönetimi ve Tahribat Yöntemi Sistem Tahlili ve Siyaset Tenkidi (Nevzat Gündüz)

● Sözün Çözüme Dönüşmesi (Siyasi Fıkralar - Osman Eraydın)

● Ayar Aynası ve Nokta Atışı (Sosyal ve Siyasi Fıkralar - Erdoğan Bişkin)

Milli Çözüm Ekibinden: İlginç Rüyalar ve Manevi Uyarılar (2 Cilt - Hazırlayanlar: Fatma Betül Erişkin – Nail Kızılkan – Neslihan Bayraktar)

 

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
24 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Elvide

Dinimiz İslam üzere hakka ve hak davanın yanında olmaya, bunun üzerine de Allah ve Resulü ne itaatten geçer. Önce Ahlâk ve maneviyat la tamamlanır.duygusal değil duygulu olmak üzere donanımlı birikimli sürekli kendini yetiştiren aranılan kalifiye elemanı olmaktan geçer .yapılan iyiliği unutmamak herzaman Allah’ın huzurunda imiş gibi yasamak bu insanı hem olgunlaştıracak hemde refaha kavuşturacaktir.

Mehmet Sitmapınar

Rahman ve Rahim Allahın adıyla

“Rabbimiz, bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki (cihad görevimizdeki ihmalkârlık ve) taşkınlıklarımızı bağışla. Ayaklarımızı (Hakk’ta ve cihad yolunda) sağlam tut (kaydırma). Kâfir (ve zalim) topluluk (ve teşkilat)lara karşı bize yardım et!”

3/147

Tekrar tekrar okunarak, Kalbe, Kafaya, Karakter ve kişiliğe nakşedilecek bir Makale…

Hüseyin Selman İsen

HİDAYETİ BİLEREK SAPITANLARIN GERİ DÖNÜŞÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR !!!

“Her kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü’minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytani kurallarına) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda (şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır! [Not: İmam-ı Şafii: “Bu ayet, ‘icma’ya ve Hakk hâkim olsun diye ortaya çıkan oluşuma bağlı kalmayı gerekli sayan en önemli ayetlerin başındadır” buyurmaktadır. Bak: Razi. Cilt: 11 Sh: 43]” (Nisa: 115)

Elif Çağıl

Kim Resul’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiştir. (Hz. Peygamber; hem tebliğ hem de teşri -hüküm belirleme- ile görevli ve yetkilidir.) Kim de (Resul’den ve Sünnet’inden) yüz çevirirse (o hüsrana düşecektir), Biz Seni onların üzerine zorlayıcı bir bekçi göndermedik ya!..”  (Nisa: 80)

Ömer Ali

Batılın gelmiş geçmiş en büyük her Türlü zulmü yaptığı günümüzde batıla destek olan değil, hak davada sadıklardan olabilmek kalabilmek en büyük duamız.

Necati Akgül

“(Ey iman edenler ve toplum düzenine girenler!) Sakın Elçinin (ve temsilcilerinin talimat ve) davetini, aranızda herhangi birinizin diğerini (hizmete) çağırması gibi değerlendirmeyin. Allah sizden, birbirinizin (ve uydurma mazeretlerin) arkasına gizlenerek sıvışıp kaçanları (ve görevden kaytaranları çok iyi) bilir. Bu nedenle Elçinin (Kur’an’ın Adil Düzenine davetçilerin) emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir belanın çarpmasından, yahut kendilerine acı bir azabın dokunmasından korkup çekinmelidirler!..” (Nûr Suresi 63. Ayet)
Allah’a verilen sadakat sözü, ağır bir sorumluluktur.
Peygambere itaat edenler Allah’a itaat etmiştirler.
Elçiye gösterilecek olan bu itaat, içten gelerek yapılmalıdır.
Mü’min, Elçinin verdiği kararın doğru olduğuna kesin olarak kanaat getirmeli ve itaatinde hiçbir şüphe ya da kuruntu duymamalıdır.
Sadakatin en açık göstergesi, Peygambere itaattir. Elçiye itaat etmek; hem Allah’tan gelecek rahmet ve merhametin, hem cennetin, hem de inkârcılara karşı kazanılacak başarının anahtarıdır.
Peygambere itaatin her türlü şartta, her türlü zorlukta kayıtsız-şartsız uygulanması gerekir.
İtaat her durumda korunmalıdır.
Mü’minlerin bu sadakati, gerçekte Allah’a karşı olan sadakatleridir.
Sadakatsizlik yapan kişi; bu hareketini mü’minlere karşı değil, Allah’a karşı yapmıştır.
Her ne suretle olursa olsun, hıyanet sayılacak davranışlarda bulunmak ve hıyaneti açık olan kimseleri savunmak kesinlikle yasaklanmıştır.
“Ve de ki: “Rabbim, Beni (gidilecek yere, hicret ve ziyaret edilecek şehre ve girişilecek her işe) doğru (ve şuurlu) bir girdirişle girdir ve (çıkarılacak yerden) doğru (ve onurlu) bir çıkarışla çıkar ve katından Bana çok güçlü bir yardımcı delil ve dayanak (sultan) ver (ki başarılı olayım).” (İsrâ Suresi 80. Ayet)

Son düzenleme 18 gün önce Necati Akgül tarafından
Süleyman

İman edenlerin en büyük özelliklerinden biriside sadakat ehli olmalarıdır. Maalesef günümüzde basite indirgenmiş bir özellik olan sadakat Rabbimizin isimlerinden birisidir aynı zamanda. Allah’a ve Resul’e itaat edenler sadakat gösterenler imtihanı kazananlardan birisidir.

Sadakat gösterenler ve Elçiye itaat edenlere Allah bir şekilde yardımını göndermiş ve onlar galip gelmişlerdir. Yazımızda da bahsedilen Hz.Talut’un ordusu sadakat ehli ile hıyanet ehlinin bir birinden ayırmaktı, zor şartlar altında sıkıntılar içinde de olsa davasına sadık kalabilecek mi, elçinin buraya yaklaşmayın demesin de ama demeden itaat edecek mi, bunları ayırt etmekti amaç, sonunda sadakat ehline zafer nasip ediyordu Allah. Zahiren kılıç sallamıyorlardı ama en önemli olanı yapıyorlardı sadakat gösteriyorlardı, sadıklar her türlü kazanıyordu, Allah onlara bu dünyada zafer ve izzeti, ahirette de cenneti nasip ediyordu.

N.Eryıldız

Kuşkusuz sadakatin en açık göstergesi, Peygambere itaattir. İtaat, pek çok Kur’an ayetinde emredilen son derece önemli bir ibadettir. Ayetlerin bildirdiğine göre Elçiye itaat etmek; hem Allah’tan gelecek rahmet ve merhametin, hem cennetin, hem de inkârcılara karşı kazanılacak başarının anahtarıdır. Ayetlerde şöyle hükmedilmektedir: “Allah’a ve Elçisine (ve Onların izinden giden adil devlete ve hükümete) itaat edin, olur ki merhamet edilir (huzurlu ve onurlu yaşama ulaşıverir)siniz.” (Âl-i İmrân: 132)

Mücahit Dinç

Hakk davaya ihanet edenler…
28 Şubat sürecinden sonra, Adil Düzen’e inanmayan, Adil Düzen’i sadece hayal olarak gören, İsrail, ABD ve ABD’nin dünyanın efendisi olduklarını, bunlarla başa çıkılamayacağını ve bunlara uşaklık yapmanın en zeki plan olduğunu öne sürenler…
AKP’yi kurdular…

Ardından SP beyin takımının hata ve yanlışlarını bahane ederek (kalıp mücadele etmek ve sabretmek yerine) şahsi hesaplar yüzünden Milli Görüş camiasını tekrar bölenler…

Kendi ayarlarını ortaya koymuşlar ve kendi zihniyetinde ki insanları peşlerinden sürüklemişlerdir.

Bu tipler, ne zaferi bir dakika erteleyebilir ne de öne alabilirler..

Sadakat ehlini hayalperestlikle itham edenler,
İsrail, ABD ve AB’yi yenilmez zannedenler.
Faizsiz bir düzen olmaz diyenler, Allah ve Resulüne savaş açmanın bedelini çok yakında ödeyecekler…

Veysel

Bu Dava…

Bu dava, hem herkesin hakiki ayarını ve değerini ortaya çıkaran bir imtihandır…

Bu dava; hem kimi yararlı kimi zararlı pek çok mahlûkatı içinde barındıran, ama asla bulanmayan bir bahr-i ummandır…

Bu dava; hizmet ve sadakat ehlinin piştiği ve yetiştiği manevi bir kışladır…

Bu dava; şeytanın saltanatını yıkacak ve Rahman’ın adalet düzenini kuracak inkılab-ı ahir zamandır.”

zaiu

Sadakat ruhun derinliklerinde olan bir mevzudur. İtaat da onun ikiz kardeşidir.Yaşamımızdaki doğrular ve dürüstlüğümüz, bunları pekiştiren duygulardır. Şahıs kendini bilip inanırsa,yaptıklarına sadakat söylenilenlere itaati elzemdir.Katidir.

Elvide

Allah’ın ayetlerinin yazılı olduğu saifalar topluluğu bu kadar güzel anlatmış. Mücahit olmakk buradan anlaşılıyor ki, insanlığın ortak kurtuluşu burda.Burdan başka çare yok ,burdan başka gidecek kapı yok. Önce Allah’a sonra resuller ine inanmak ve hizmet yoluna devam etmektedir
Makam ve menfaat için hâk davadan sapmamak, bunu da yapabilmek için nefis terbiyesi lazımdır. Nefis terbiyesi nefse esir olmayı değil nefsi terbiye edip olğunlaştırmayı esas almak demektir. Hiç kimseye ve hiçbir şekilde haksızlık yapmamak haklı olmaktan öte hep hakla olmayı tercih etmektir. Kur’an’ı emir ve hükümlerine ve tüm insanların ve müslüman ların temel insan haklarının ve refahının sağlanması , insanlığın kurtuluşu için gönderilen önderlerin yolunu takipçi si olmakla birlikte bu davanın yolunda olmakla mümkündür.

Necmettin

En büyük nimetin,hidayet bildim
Sadakat se onun,canı gibiymiş
Bir lahza nefsime,koma Efendim
Hıyanet en acı,cahim dibiymiş
Sıdk dünyada bile,cennet demekmiş!..

Bu yol Sultan Ezel,Ebed’in yolu
Rahmiyle korurmuş,mûtî kulunu
Pek yakın siyonun,biter oyunu
Erbakan Servermiş,Üstad Kamermiş
Milli Çözüm Adil,Düzen istermiş!..

Necmiye

Kim cihad ediyorsa kendi çıkarı için cihad eder”. “Allah âlemlerden müstağni olandır.” Allah nizamını hâkim kılacak da haşa! bir yerde tıkanmış bizi yardıma mı çağırıyor zannediyoruz, hayır ve haşa! Biz kazanalım diye. İmtihanın şartlarından birisi de budur. Madem dünyada hürriyet, izzet, asalet ve devlete kavuşmak istiyoruz, madem sonsuz bir cenneti kazanmak istiyoruz, öyleyse bu imtihanın şartlarını Allah koymuştur, bunlara uyup uygulayacağız. Cihad; Hak nizam kurulsun diye çalışmak, bâtıl-bozuk nizamlara karşı durmak, bunlardan kurtulmaya çalışmak imtihanın şartlarındandır. Allah böyle imtihan ediyor, dinimizi kendi keyfimize uyduramayız.

İşte bu gayret ve ciddiyet üzerinde olanlar Allah’a yaklaştıkça, onların imanları, huzurları arttıkça, Allah lütuf olarak onların işini kolaylaştırmak amacıyla bu seviyedeki Müslümanlara dört ölüm yaşatır. Bununla beraber dört de diriliş tattırır. Birinci aşamada; Allah nefsin sürekli rahatlık ve ferahlık isteğini öldürür. Her insanın nefsi böyledir, nefsin yapısı budur. Rahatlığa, kolaycılığa ve ferahlığa meraklıdır. Hava atmaya ve ucuz kahramanlıklarla büyük hedeflere ulaşmaya meraklıdır. Cenab-ı Hak istikamet ehli, hizmet ehli, samimiyet ehli mü’minlere merhameten, tutar onların bu rahatlık ve ferahlık isteğini öldürür. Onun yerine takdire rıza ve teslimiyet onurunu ve cihat şuurunu diriltir. Tekrar ediyorum. Birinci aşamada Allah sevdiği kullarının sürekli rahatlık ve ferahlık isteğini öldürür; takdire rıza ve teslimiyet onurunu ve cihat şuurunu diriltir.

ikinci aşamada;  nefsin dünyalık servet ve riyaset sevgisini öldürür.

Üçüncü aşamada  Cenab-ı Hak;  halktan rağbet ve hürmet beklentisini öldürür.

dördüncü merhalede  Cenab-ı Hak insanın benlik ve kuru bilgiçlik şehvetini öldürür

Kulum farzları yaparak Ben ondan razı olurum. Ama bununla beraber bütün günahlardan, kötülüklerden sakınarak Allah yolunda devamlı cihadını, hizmetini, gayretini artırarak ve bütün bunları Allah rızası için yaparak nafile, sünnet, hayır, her türlü hizmete koşarak Bana öylesine yaklaşır ki nihayet Ben o kulumun gören gözü, duyan kulağı, tutan eli, konuşan dili olurum.”

Osman Nuri

Hayatımıza maddi ve manevi hususlarda ışık tutacak, hakkını verecek şekilde insan olmamızı sağlayacak, çok mühim bir konu . Muhterem hocamıza şükranlarımı arzeder, rabbimizden makaledeki hakikatlerin gereğini yapabilmek uygulayabilmenin gayret ve çabasını gösterebilenlerden olmamızı lütfeylemesi duasıyla….

Peygamberlik dönemi Efendimiz Hz. Muhammed s.a.v ile ve Kur’an’ın gelişiyle son bulmuştur. Bundan sonra da : HADİSİ KUTSİ DE ŞÖYLE İFADE EDİLİR: *”Allah-u Teâlâ Hz. her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birini bahşeder.”*
Yani: “Her yüz sene başında bir müceddid (yenileyici, düzeltici, devrimci) gelir. Esasta değil uygulamada çok gerekli ve önemli değişiklikler gerçekleştirir. Asrın icabına göre bazı teşkilat ve tedbirler geliştirir. Muannidlere (inatçılara) cevap verir. Açıklaması kendi zamanına kalan bazı meseleleri açıklar.

Şuan günümüzde olabildiğince fazlalıkta tarikatler cemaatler bulunduğu halde , ülkemizde ve yeryüzünde ne ahlaksızlıklar azalıyor veya yok oluyor, ne de insanlık İslam’ı yaşamada bir ilerleme katediyor..Sadece manevi konularda sanılmasın bu şikayetler, maddende ne bereket ne de insanca kimseye muhtaç olmadan ekonomik olarak da bir yaşama sahibiz.. . İşte bu problemlerin temeli Cenabı Hakkın her yüzyılda bir gönderdiği o Zatı, arayı bulup Ona tâbi ve taraf olup sadakatle itaat edilmediğinden kaynaklanıyor.

İşte Asrımızda ÖNCE AHLAK VE MANEVİYAT SONRA AĞIR SANAYİ VE KALKINMA prensibiyle ortaya çıkan Aziz Erbakan Hocamıza başta ülke insanımız sadakat göstermedi örneğin taa 70 liyıllarda bu ülke toplu iğne bile üretemezken Milli Görüş Erbakan Hoca hem ağır sanayi de hemde imanlı nesiller olması için imamhatiplere Kur’an Kurslarına dine verdiği önemle devasa icraatlara imza attığı halde , yine 1996 da Refah Yol Hükümetinde iken tarihte ilk defa denk bütçe kurduğu , faizi sıfırlayan havuz sistemini devlette resmi hale getirip uyguladığı ve tüm insan katmanlarının insanca yaşam sürmesi için borç almadan zam yapmadan tatlı reçetelerle kaynak paketleri hazırlayarak madden tarihte görülmemiş ferahlıkta maaşlara zam alım gücünü artırma esnafı çiftçisi hiç olmadığı kadar maddi refah içine girdiği o günlerde bile ertesi seçimlerde böylesi bir hükümeti TEK BAŞINA İKTİDAR YAPMASI GEREKMEZ MİYDİ?!!! Evet gerekirdi ama yapmadılar… O sadakati gösteremedi bu halk… Çünkü Sadakat gösterebilmek ve itaat edebilmek için makalede de vurgulandığı üzere : “Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne hainlik yapmayın. (Bu durumda) Bile bile kendi emanetlerinize (huzur ve emniyetinize) de hıyanet etmiş olacaksınız.”  (Enfâl: 27) .Emri gereğince yani insanlık işin başında kalu belada verdiği sözü unuttu Kur’an’dan Sünnetten ve Ondan olan emir sahiplerinden uzaklaştı ve sonuç o güzelliklerden mahrum olmaya doğru gitti kendi huzuruna emniyetine de hıyanet etmiş oldu… İşte Sadakat: Sütü bozukluk yapmamak, ihanete kalkışmamak. Zoru görünce veya cazip makam ve menfaatler vaat edilince kaytarıp kaçmamak anlamına geldiğini de öğrendiğimiz Ahmet Akgül Hocamızın BİLGE ERDOĞAN’DAN, İLKELİ NUMAN’A adlı kaleme aldığı eserde de böyle bir tarifi okumuştuk, SADAKAT VE İTAAT BU DENLİ ÖNEMLİ BİR MEFHUM… Rabbim cümlemizi nankör olmaktan , sütü bozukluk yapmaktan , ihanete kalkışmaktan , yediği kaba pisleyenlerden muhafaza buyursun. Amin.

YALÇIN G

SADAKAT VE İTAAT

Dürüst olmak, yalandan ve hileden kaçınmak, ne olursa olsun bağlılık yeminin arkasında durmak anlamına gelen sadakat ve; boyun eğme, buyruğa uyma, söz dinleme manasına gelen itaat ile insanın vermiş olduğu ahdi yerine getirmesi gerekmektedir. 

Peki insanın ilk verdiği ahd neydi? Bu ahde ne kadar sadakat gösteriyor ve ne kadar itaat ediyordu.

Hani o vakit Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini (bütün insanların ruhaniyetlerini huzuruna) almış ve onları kendi nefislerine karşı şahitler kılmıştı: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (Size vücutlar, çeşitli imkân ve fırsatlar verip dünyaya gönderirsem, Bana iman ve itaat eder misiniz? demişti de) onlar: “Evet (Rabbimizsin), biz şahit olduk” (ve söz veriyoruz) demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: “Biz bundan habersizdik” dememeniz içindir. (A’raf 172)

İnsanoğlu vermiş olduğu bu ahdi yerine getirmekle mükelleftir. Zira Kur’ân-ı Kerîm’de, “Allah’ın ahdini yerine getiriniz”(Nahl 91) diye de bu ahd hatırlatılmıştır.

Hazreti Peygamber de bir Müslümanın vaadinde durması gerektiğini belirterek bu durumun hilâfına hareket edenleri “münafıklık” ile tavsif eder. İşte bilinen bu hadîs-i şerîf şu şekildedir. “Münafığın alâmeti üçtür: Konuşunca yalan söyler, söz verince sözünden cayar, kendisine bir şey emanet edildiğinde hıyanet eder.” Hatta bir diğer rivayette, “Oruç tutsa, namaz kılsa ve kendini mümin zannetse bile” diye eklemiştir Allah Resûlü.

Cenâb-ı Hakk’da birçok âyette Kendisinin vaadini yerine getireceğinden, vaadinden asla dönmeyeceğinden bahseder. Bunu söylerken hem bizi uyarır, hem de bizlere “Siz de vaadinizden dönmeyin” diye ikazda bulunur.

O zaman kendimizi hesaba çekip, ne kadar sadakat gösteriyor ve ne kadar itaat ediyoruz bir çek etmemiz gerekiyor. Hem de acilen… Zira ecelin ne zaman kapıyı çalacağı bilinmez!

Arzu Akdağ

Sadakat ve itaat de yalnızca Allah’adır. Anlıyoruz ki, sadâkatin tescili, tüm varlığımızla O’na ait olduğumuzu gösterebilmektir. Huzurlu ve onurlu bir yaşantının temeli sadakatten geçer. Tarih boyunca iz bırakan liderler ve öncüler, istinasız hep fedakâr ve sadakat ehli kimseler arasından çıkmıştır. Başarılar ve zirveler de hep fedakârlık, sadakat üzerine bina edilmiştir. Sadakat bir güzelliğe daha vesile olur ki, o da: Sâdık müminler safına girebilme bahtiyarlığıdır. Rabbim sadıklar safından ayırmasın, her daim layık olabilmeyi nasip etsin inşallah. Ders niteliğinde çok faydalı bir makale Allah razı olsun. Selam ve dua ile.

Mus'ab Eryıldız

Aynı zamanda başarı ve mutluğun anahtarı olan bir ayet-i kerime:

Kim (her konuda) Allah’a ve Resulüne itaat eder de (Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamber Sünnetini ölçü alırsa) ve Allah’tan saygıyla korkup O’ndan (kahrına uğramaktan) sakınırsa, işte bunlar ‘başarı ve mutluluğa’ erecek kimselerdir. Nur 52

Evet, Tarihte tüm elçilerin kıssalarına göz attığımızda; 
Elçinin talimatlarını 
1- “Emredildiği için” görev sayanlar
2- “Emredildiği şekilde” yapanlar
3- “Emredildiği kadar” tamamlayanalar
4- “Emredildiği zamanda” yerine getirenler
5- “Emredildiği mekânda” icra edenlerin
Başarı ve mutluluğa erişmiş olduklarını görüyoruz.

Aynen Talut’un “bir avuç su için” emrine uyanların ulaştıkları zafer, başarı ve mutluluk gibi.  

Aksinin yapılması durumda ise Uhut savaşında olduğu gibi kazanılan bir savaşın kaybedilmesine ve asla unutulmaz acılara sebebiyet verdiğini ümmet ders etmiştir.   

Makalemizde geçen Üstad Ahmet Akgül Hocamızın “Bu dava; hem kimi yararlı kimi zararlı pek çok mahlûkatı içinde barındıran, ama asla bulanmayan bir bahr-i ummandır…” sözleri; Allah’tan saygıyla korkup O’ndan (kahrına uğramaktan “hak davanın içinde zararlı bir mahlukat olmaktan da”) korkmamız ve bundan dolayı da hatırlatılan hakikatlere ayrı ehemmiyet vermemiz ve sabır, sebat ve sadakat makamına ulaşanlardan olabilmek duasıyla.

Fatma Mert Bişkin

Yıllar evvel Aziz Erbakan Hocamızın Ankara Balgat’ta Genel Merkez binasında İteat ve Sadakat konulu bir eğitimlerine katılmak nasip olmuştu.
Aziz Hocamız ;”Sadakat ve İteat mü’min olmanın şiaridir.
ŞİAR: Bir nevi kimliktir. Düşünce ve inanıştaki ayırıcı özellik, alamet, işaret, yani bir şeyi başka bir şeyden ayıran, onu diğerlerinden farklı kılan, onun tanınmasına sebep olan özellik ve niteliktir.
SADAKAT: Verilen sözü yerine getirmek, ahdinde durmak, din ve salim akılca lüzumlu görülen işleri yapmak, emanetlere riayet etmek, üzerine aldığı vazifeleri hakkını vererek yapmaktır. 
İTAAT: Söz dinlemek, emir ve talimatları yerine getirmek, alınan karara uymaktır. İtaatin zıddı, itaatsizlik, serkeşlik ve muhalefet etmektir.”şeklinde bir giriş yapmışlar,uzun uzun bu temel iki kuralı açıkladıktan sonra;”
Sahabein Güzin Efendilerimiz her biri ayrı birer altın ve pırlantadır fakat Bize sorsalar sadakat ve iteatin en canlı ve tartışılmaz örneği Hz Ali’dir deriz. Aleyhisselâtü Vesselam Efendimiz’e Mekkeden Medine’ye hicret emri verildiği zaman,arkalarından kendilerine emanet edilen malların teslim etmesi ve kapıda bekleyen azılı kâfir savaşçıları oyalaması maksadı ile Hz Ali’yi görevlendirir.İteat ve sadakatin vücut bulmuş hali olan Hz Ali,”ben daha gencim belki az sonra Size zaman kazandırmak için yatacağım yatağınızda beni kılıçtan geçirip öldürecekler.Evubekir ise yaşlıcadır.Hicret yolculuğunda ben Size arkadaş olayım Ebubekir yatağınızda beklesin emanetleri sahiplerine versin.Savaşçıları oyalasın o esnada öldürülürse şehit olur kalırsa ardımızdan gelir!”dememiş.Efendimizin ilk görevlendirmelerinde örtüyü yüzüne kadar çekmiş ve ölüm ihtimali yüksek olan bu emre iteat etmiş,kalkamama ihtimali olan yatağa tereddütsüz yatmıştır.Bir süre sonra yanına gelen kılıçlı mızraklı çeteler,üzerindeki örtüyü kaldırıp bakıncaya kadar örtüyü kaldırıp oyunu açık etmemiş sabır ve teslimiyetle beklemiştir.Sahabelerin niçin örtüyü açıp;”ben Ali’yim” demedin? soruları üzerine ise “bana verilen görev Aleyhisselâtü Vesselam Efendimiz ve Ebubekir buradan uzaklaşınca ya kadar küffarı oyalamaktı.Vallahi örtüyü açıp kim olduğuma bakmadan mızrağı kalbime inderselerde oyunu açık etmez son saniyeye kadar onların uzaklaşmasını sağlardım.Eğer Allah bana nasip edecekse hayatta kalır Efendimizin emirlerini yerine getirmiş olarak kendilerine dünyada sımsıkı sarılırım,mızrağı kalbime yeyip şehit olursam yine emirlerini yerine getirmiş olmanın huzur ve sevabıyla kendilerine ahirette sarılırım.Her iki şekilde de kazançlıydım!”diye cevap vermişti.
Sizden istediğimiz Hz Ali’nin sadakati ve teslimiyetidir!.
Milli Görüşçü bir mu’minin şiarı SADAKAT ve İTEAT’dir.
Mü’min verilen her hangi bir emre asla;”
Ne
Ne zaman
Ne için 
Nasıl diye sormaz sonrasında ise dünyada da ahirette de kazanır!”buyurmuşlardı.
Bunun yanı sıra;’
Şunu da aslâ unutmayınız ki hiçbir meşrû gayeye, gayr-i meşrû bir yoldan gidilemez. Bu yüzden,ulvî bir gayeye hizmet etme iddiâsıyla Allâh’ın yasaklarını mübah sayanlara aslâ itaat ve teslîmiyet gösterilemez!.
Zira bu bir itaat değil, ahmakliktır.Halkın topyekûn hercümerç olmasına, toplumun fitne-fesâda düşmesine de sebeptir!”buyurarak bağlamışlardı.
Rabbimiz bizlerin iteatimizi sadakatimizi ve teslimiyetimizi emir buyurdukları ölçüye getirsin dünyada yolundan gitme nasibi verdi ahirette cennetinde aynı cemâle bakanlardan etsin inşallah.

Habibe

Ya Rabbi Kuranı doğru ve doyurucu şekilde kavrayacak bir basiret ve o doğrultuda davranacak, asla sağa sola kaymayacak bir istikamet lutfeyle. Allahım haktan ayrılmaktan, iki yüzlülükten ve kötü ahlaktan cimrilikten Sana sığınıyorum. Allahım açıklarımı ört, korkularımı gider ve bana güven ver. Rabbim sarsılmaz iman, Safi Tevhid, tam manasıyla İhlas, güzel ahlak, şükredici kalp, sabredici beden, zikre den dil nasip eyle. Amin

İbrahim

Velhasıl bu dava, hem herkesin hakiki ayarını ve değerini ortaya çıkaran bir imtihandır…

Çünkü bu dava; hem kimi yararlı kimi zararlı pek çok mahlûkatı içinde barındıran, ama asla bulanmayan bir bahr-i ummandır…

Hem bu dava; hizmet ve sadakat ehlinin piştiği ve yetiştiği manevi bir kışladır…

Hem bu dava; şeytanın saltanatını yıkacak ve Rahman’ın adalet düzenini kuracak inkılab-ı ahir zamandır.

Öyle ise,“Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne hainlik yapmayın. (Bu durumda) Bile bile kendi emanetlerinize (huzur ve emniyetinize) de hıyanet etmiş olacaksınız.” (Enfâl: 27) emrini dinlemek ve düşünmek zorundayız. Her ne suretle olursa olsun, hıyanet sayılacak davranışlarda bulunmak ve hıyaneti açık olan kimseleri savunmak kesinlikle yasaklanmıştır.

Hasan Ç.

Rabbimiz, (cihaddan kaçmamak, ordudan ve itaatten ayrılmamak için) üzerimize sabır ve metanet yağdır; ayaklarımızı (hizmet ve istikamet üzerinde sabit ve) sağlam tut ve (Senin Hakk Dinini ve adalet düzenini) inkâr eden topluluklara karşı bize yardım et…Amiin

“Hatırlayın ki bir zaman siz çok azdınız, yeryüzünde (ve ülkenizde) müstaz’aftınız (zayıf bırakılmıştınız, bulunduğunuz her) yerde hırpalanmakta, (hakaret ve haksızlığa uğratılmaktaydınız. Hatta o hale gelmiştiniz ki) insanların sizi kapıp götürmesinden (tutuklayıvermesinden) korku duymakta (ve kuşku içinde yaşamaktaydınız. Ama Allah (CC), bütün bu olumsuz şartlarda bile) size sahip çıktı ve barındırdı. Sizi (manevi) yardımıyla destekledi (ve başarılı kıldı. Sizi en güzel şekilde) ve en temiz şeylerle rızıklandırdı… Ta ki şükredesiniz (şuurlu ve sorumlu davranasınız).”  (Enfâl: 26) ayetinin gerçekleşeceği günler elbette gelecektir.

Fatih Türkyılmaz

Kurtuluş ancak itaatle olur. İtaat etmeyen, Peygamberden ya da mü’minlerden ayrı bir yola sapan kimsenin varacağı yer ise, Kur’an’ın hükmüne göre cehennemdir. Allah, Nisa Suresi’ndeki bir ayetinde şöyle hükmetmektedir:

“Her kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü’minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytani kurallarına) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda (şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır!

Sumeyye

Hoca ile olmuyor diyenlerin, Siyonizmin icine sızıp da Siyonizmi alt edeceğine inanarak yola çıkan, çıktığı yolda kalan fasıkların hidayetinin nasıl aşama aşama karardigini izler gibi okudum.

Tıpkı uzaya gönderilen bir fuzenin milimlik sapmasinin giderek büyümesi gibi… İstifadeli bir makale idi. Allah razı olsun
Rabbimiz Sıddık – ı Ekber olan Ebubekir r.a nin peygambere sadakati gibi Erbakan a amasiz fakat’sız sadakat gösterebilmeyi nasip etsin
Amin

YORUMLAR

Son Yorumlar
24
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx