YAHUDİ BAŞ HAHAMLARIN ERDOĞAN AŞKI VE İSLAMCILARIN DİLSİZ ŞEYTANLIĞI
YAHUDİ BAŞ HAHAMLARIN ERDOĞAN AŞKI
VE
İSLAMCILARIN DİLSİZ ŞEYTANLIĞI
Türkiye Yahudi Hahambaşı İsak Haleva’nın, İslam Ülkeleri Hahamlarının Birlik Toplantısı sonrasında Ak Saray’da Sn. Recep T. Erdoğan’a sekiz kollu şamdan hediyesi takdim programında; kendilerine İbranice, Arvit ve kutsama duası yapılmıştı ve Sn. Cumhurbaşkanı'nın Yahudi Hahamlar karşısında gayet hürmetkâr ve teslimkâr bir tavır takındığı dikkatlerden kaçmamıştı. (22.12.2021)
"Tanrı, yüce Devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Başkanı Ulu Efendimiz Erdoğan’ı koruyup esirgesin. Kendilerine soy-boy versin, yardım etsin, hep yükseklere eriştirsin, şanını yüceltsin!.."
Beştepe’de Ak Saray’da birçok ülkeden hahambaşı ve hahamların katıldığı kabulde, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da hazır bulunmuşlardı.
Sn. Erdoğan’ın huşû ve hürmetle ağırladığı Yahudi Baş Hahamları arasında şu isimler yer almıştı:
Türkiye Hahambaşı İsak Haleva,
Türkiye Hahambaşısı Genel Sekreteri Yusuf Altıntaş,
Türk Yahudi Toplumu Başkan Vekili Moris Levi,
Türk Yahudi Toplumu Başkan Asistanı Yusuf Desaban,
Türk Yahudi Toplumu Delegasyon Başkanları İshak İbrahimzadeh ve Erol Kohen,
ARIS Başkanı ve İstanbul Aşkenaz Cemaati Hahamı Mendy Chitrik,
ARIS Kurul Koordinatörü Reuben Eli Ovits,
Dünya Dağ Yahudileri Kongresi Başkanı Akif Gilalov,
Buhara Özbekistan Yahudi Kongresi Başkan Yardımcısı Edi Mordechayev,
Arnavutluk ve Kosova Hahambaşı Yoel Kaplan,
Azerbaycan Hahambaşı Shneur Segal,
İran Hahambaşı Yehuda Gerami,
Kırgızistan Hahambaşı Arie Reichman,
Kazakistan Hahambaşı Yeshaya Cohen,
Rusya Hahambaşı Berel Lazar,
Uganda Hahambaşı Moshe Raskin,
Eski Mısır Hahambaşı Avraham Dayan,
İstanbul Hahamları: Menachem Porush, David Sevi, Naftali Haleva, İsak Alaluf, Avraam Gerson, Izak Peres,
Birleşik Arap Emirlikleri Hahamı Levi Duchman,
KKTC Hahamı Chaim Hillel Azimov,
Rusya Hahamları İtschak Deutsch, Dani Krichevsky,
İran Yahudi Cemaati New York temsilcisi Zelman Lowenthal,
Almati Hahamları Saadya Liberov, Elchanan Cohen,
Bakü Hahamı Shneur Elimelech,
İsfahan Hahamı Eliyahu Saidian,
Nursultan Hahamı Shmuel Karnauh.
Şimdi soruyoruz; Rahmetli Erbakan Hoca’ya derin bir nefret, husumet ve adavet besleyen Yahudi Hahamların, bu Tayyip Erdoğan aşkı, nereden kaynaklanmaktaydı? Sn. Cumhurbaşkanı, hazır fırsat doğmuşken bu Baş Hahamlara: “Siyonist ve işgalci İsrail’in, Filistinli mazlumlara uyguladığı dehşet ve vahşet işkencelerine son vermesi konusunda bir girişimde bulunmalarını” hiç tavsiye buyurmuş ve bu konuları gündeme taşımışlar mıydı?
Yoksa bu ağırlama ve 8 kollu Yahudi şamdanını alıp uğurlama; sadece ekonomik destek arayışı ve yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçim yatırımıyla mı sınırlıydı? Sahi Doların -şimdilik geçici ve cüzi olarak- aşağı çekilmesiyle, bu Yahudi Hahamların sarayda konuk edilmesi arasında bir bağlantı var mıydı?
Oysa Filistin’deki Ortodoks Hristiyanların manevi lideri Patrik Ataullah Hanna bile, İsrail’in zorbalık ve barbarlıklarına başkaldırıp, kendi dindaşlarına: “Noel’i kutlamak yerine İsrail işgaline karşı bilinçlenip direnme” çağrısı yapmıştı. Şimdi Sn. Erdoğan’dan, Beştepe’de ağırladığı ve özel ödül aldığı Yahudi Hahamlarına, en azından Filistinli Patrik kadar tepki koymasını beklemek elbette hakkımızdı.
Ve ey, bazı Diyanet mensubu ilim ehline ve saygın kanaat önderlerine, Erbakan Hocamız “Başbakanlıkta iftar verdi!..” diye kıyametleri koparan ve düşük kıymetlerini ortaya koyan laiklik laklakçıları! Yahudi Baş Hahamlar Sn. Erdoğan’ı ziyaret edip iltifatlara boğmaları ve Tevrat’tan dualar okumaları karşısında, sizin o laçkalaşmış ve sadece İslam düşmanlığına kılıf yapılmış laiklik putunuz neden böğürmeye başlamamıştı!?
Ve yine bir müddet önce bu dünyadan ayrılan Oğuzhan Asiltürk’ün “SP yöneticilerinin, Tayyip Bey’i ve AKP’li yetkili kardeşlerimizi gereksiz şekilde ve sürekli tenkit etmeleri çok yanlıştır. Bu nedenle mevcut SP yönetiminin değiştirilmesi lazımdır!” anlamındaki yaklaşımlarıyla, şimdi Dünya İslam ülkeleri BAŞ HAHAMLARININ Erdoğan’a bakış açılarının ve destek çıkmalarının tıpatıp aynı olması acaba hangi gerekçe ve gevezeliklerle açıklanacaktı?
Ve yine hâlâ hiç utanmadan: “Erdoğan Erbakan’ın devamıdır… Erbakan, Yahudi merkezleri aldatıp oyalamak ve Erdoğan’ın işini kolaylaştırmak için ona resmen muhalif davranmıştır!..” hezeyanlarını kurgulayanların… Ve şeytani güçlerin desteklediği AKP’yi aklamak için Erbakan’ı istismar etmekten sakınmayıp, sanki O’nun aziz hatırasından intikam alır gibi uşaklık ve yavşaklık fırsatlarını kusanların, bu Yahudi Hahamların Erdoğan hayranlıklarını ve dualarını görüp duyduktan sonra bile, hâlâ yüzlerinin kızarmaması da ibretlik bir manzaraydı ve tam bir münafıklık marazıydı!
Bu arada, Flash TV Hafta Sonu Gündem programına konuk olan (19 Aralık 2021 saat: 20:25) Erol Mütercimler tam bir müfteri sıfatıyla ve müptezellik ağzıyla: “Bu Erdoğan’ın, faiz konusundaki ve başka hususlardaki istismarcılık ve her şeyi NASS’a dayandırmacılık huylarını, O’nun devamı oldukları Erbakan’dan almışlardı. O da hep bunlar gibi davranırdı ve ülkemizin başına ne işler açmıştı!..” anlamında; alâkasız ve ahlâksız ithamlarda bulunmuşlardı. Erol Mütercimler denen bu zavallı zırvacıya sormak lazımdı:
Madem Erbakan da, Erdoğan gibi din istismarcısıydı ve ülkemizin değil dış güçlerin işine yarardı… Öyle ise neden O’nun Başbakanlığına 11 ay dayanamayan odaklar, şimdi Erdoğan’ı 20 yıldır iktidarda tutmaktalardı? Yetmez, bu Dünya Yahudi Hahamları, Erbakan’dan gıcık alırken ve her haklı ve hayırlı girişimine çomak sokarken... Şimdi neden Erdoğan’ı Ak Saray’da ziyaret edip ihtiramlarını, dualarını ve sekiz kollu şamdanlarını takdim buyurmuşlardı?
Bay Erol Mütercimler denen iftiracı; “Erdoğan, Erbakan’ın devamıdır ve aynısıdır!” iddialarının, aslında sadece AKP iktidarına ve Erdoğan’a yarayacağını… Bunların talan ve tahribatlarını, Erbakan üzerinden aklayıp, dindar halkımızı AKP’nin tuzağına itmiş olacağını anlamayacak kadar akıl ve idrak fukarası mıydı, yoksa bile bile ve özellikle kiralanmış bir dolaylı Erdoğan reklamcısı mıydı?
İslamcıların Dilsiz Şeytanlığı!
Dünyadaki İslam ülkelerinin Baş Hahamlarının ve bir nevi Siyonizm’in o ülkelerde temsilciliğini yapanların, Beştepe’de Sn. Cumhurbaşkanı’na özel bir ziyarette bulunmaları ve ona dualar edip övgüler yağdırmaları… Yetmez çok özel işbirlikçilerine takdim ettikleri “Sekiz Kollu Şamdanı” sunmaları; elbette oldukça önemli, gizemli ve şaibeli bir olay olmasına rağmen; bunu gündeme taşımaları, flaş haber olarak duyurmaları ve en az bir hafta boyunca çeşitli yorumlarla üzerinde durmaları gerekirken… Peki yandaş medya ve kiralık-yalaka yazar ve yorumcular, neden bu tarihi olaya kör, sağır ve dilsiz davranmışlardı?
Şu Diyanet Teşkilatı, Yahudilerle ilgili ayet ve hadisleri neden hutbe ve vaazlarda yayınlamamışlardı? Şu Tarikat başları ve halife takımı… Şu Medrese Mollaları… Şu bilgiç geçinen İslamcı üstadları… Şu Filistin istismarcıları, neden bu çok enteresan ve perde arkası esrarengiz buluşmayı değerlendiren bir kelime yazmamış, bir kelâm konuşmamışlardı?
Hatta ve ne kadar enteresandır ki; şu SP kurmayları, şu TV-5 yorumcuları, şu MGV-AGD ve diğer Milli Görüş MİLKO’ları, nasıl ve hangi maksatla, bu olay karşısında, sanki hiç yaşanmamış gibi davranmışlardı?
Peki… Ya şu muhalefet denen tahterevalli figüranları ve yayın organları… Şu güya Ana Muhalefet ve CHP Başkanı’nın… İYİ Parti’nin ve Meral Akşener Hanım’ın, (HDP zaten onların kuklası olduğu için saymıyorum…) şu Davutoğlu’nun, şu Babacan’ın; yahu neden bu konuda tısları bile çıkmamıştı?.. Nedeni hepsinin de, yani AKP+MHP iktidarı gibi, Muhalefet kanadının da, aynı Siyonist odaklardan medet ve inayet umdukları, yularlarının aynı kulplara bağlı oldukları olmasındı!?.
Sadece Türkiye Yahudileri adına Türkiye Hahambaşı böyle bir ziyarette bulunsalardı, doğal ve normal sayılırdı… Nihayetinde, ülkemizin Yahudi vatandaşları olarak bu girişimleri saygıyla karşılanırdı… Ancak, tüm İslam Ülkeleri Yahudi Baş Hahamlarının, hem de çok özel dualarıyla ve Sekiz Kollu Şamdan ikramlarıyla bu buluşmanın yapılması, üstelik ne hükümet ne muhalefet kanadından; sinsiliği, siyasi ve Siyonist hedefleri sırıtan bu ağırlamayla ilgili, kasıtlı ve kafa karıştırıcı suskunlukları enteresandı ve sıra dışıydı.
Ve hele, başka ülkelerden katılan Hahambaşılarının, bulundukları bölgelerde Müslümanlar aleyhinde hangi faaliyetlere aracılık yaptıkları, Siyonist ve emperyalist zalim dünya düzeninin sömürme ve sindirme girişim ve projelerine nasıl fırsatlar sağladıkları konusundaki araştırmalarımızı da yakında yayınladığımızda, kuşkularımızın nedeni daha iyi anlaşılacaktır.
Şimdi lütfen, özellikle Siyonist düşünceli Yahudilerle ilgili AYET-İ KERİMELERİ, dikkatle ve ibretle okuyalım, ve bu “NASS”lar terazisinde, Sn. Erdoğan’ın tavrını ve Sekiz Kollu Yahudi Şamdan ikramını değerlendirmeye çalışalım:
“Onlar hâlâ cahiliye hükümlerini (Kur’an’ın tabii ve temel hukuk kurallarına, evrensel insan haklarına ve en güzel İslam ahlâkına aykırı düzenleri) mi arıyorlar? Kesin bilgiye (yakine) dayanan sağlam inanca sahip bir topluluk için, hüküm ve hikmeti (kural ve prensipleri) Allah'tan daha güzel (ve mükemmel) olan kimdir?” (Maide Suresi: 50)
“Ey iman edenler! (Fitne çıkarmamak, anarşi ve ahlâksızlığı kışkırtmamak ve karşılıklı hak ve hürriyetlere saygılı bulunmak şartıyla; onlarla birlikte yaşayın, komşuluk yapın, ülke ve bölge nimetlerini paylaşın, ilmi ve iktisadi konularda yardımlaşın, ama gerçekten iman ediyor ve gereğini yapmaya razı ve hazır bulunuyorsanız, sakın ha!) Yahudilerin (ırkçı emperyalist kesimlerini ve yine haksızlık ve ahlâksızlık hedefleyen bazı) Hristiyan (merkezlerini) veliler (yöneticiler) edinmeyin. (Onları dost ve dürüst zannedip, kendinize idareci, karar verici olarak kabullenmeyin. Zulüm ve hıyanet örgütlerine ve girişimlerine destek vermeyin.) Onlar, (sizin değil) birbirlerinin dostları ve destekleyicileridir. (Artık) Sizden her kim onları dost (ve rehber) edinip (peşlerine giderse), kesinlikle o da onlardandır. Şüphesiz Allah (Siyonist Yahudilere ve emperyalist Hristiyanlara değer ve destek veren ve Müslümanlara hıyanet eden) zalimler topluluğuna hidayet etmez (onların iman nurunu karartır). [Not: Bu ayet Yahudi ve Hristiyan kimselerle iyi ve insani ilişkileri, ticari ve bilimsel işbirliğini değil; zulüm sistemlerinin ve oluşumlarının güdümüne girmeyi yasaklamaktadır.]” (Maide Suresi: 51)
“(Bu İlahi ikazlarımıza rağmen) Kalbinde maraz bulunan (şuursuz Müslümanları) görürsün ki, hâlâ (Yahudi ve Hristiyanlarla ve onlara ait bâtıl kural ve kurumlarla dostluk hususunda) onların arasına koşuşturup yarışırlar (kâfirlere yaranmaya çalışırlar ve bu münafıklıklarına bahane olarak da); ‘aleyhimize gelişen ve değişen zaman içinde, başımıza bir felaket gelmesinden (ve Müslümanların mağlup olmasından) korkuyoruz. (Bari hiç değilse, Yahudi ve Hristiyanların yardımını kaçırmayalım, diye düşünüyoruz)’ diyerek (sahte mazeretlere sığınırlar). Fakat pek yakında Allah (Müslümanlara) umulmadık bir zaferi veya Kendi katından mutlu bir emri (ve haberi) gönderecek de (o münafıklar) kendi içlerinde gizledikleri (şeytani heves ve hesaplarına) bin pişman (ve perişan) olacaklardır.” (Maide Suresi: 52)
“(Mürşit, müttaki ve lider rolü oynayan bazı münafıklar) Eğer Allah’a, Nebisine ve Ona indirilen (Kur’an-ı Kerim’e, öyle göstermelik değil de gerçekten) inanmış olsalardı, asla onları (Siyonist Yahudileri ve Hristiyan emperyalistleri) evliya (himayelerine sığınılan güç merkezi ve rehber) edinmezlerdi. (Zalim güçlerin hizmetine girip siyasi ganimet devşirmeleri, bunların özde değil sözde iman eden, kalbi marazlı kimseler olduğunun alâmetidir.) Velâkin, onların çoğu zaten fasık kimselerdir.” (Maide Suresi: 81)
“Ey iman edenler, (sakın) Benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan (kişileri, çevreleri ve ülkeleri) evliya (dost ve müttefik) edinmeyin. (Zalim ve kâfir güçlerin hükmüne ve himayesine girmeyin. Bu uyarılarıma rağmen hangi sebep ve beklentiyle) Siz hâlâ onlara karşı meveddet (yaranmak için muhabbet ve destek çağrısı) yöneltmekte (ve onlara yakınlık mesajı ve tavrı iletmekte)siniz; oysa onlar size Hakk’tan gelen (Kur’ani emir ve hükümleri) inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a imanınızdan dolayı, Elçiyi de, sizi de (ülkenizden, hak ve hürriyetlerinizden) çıkarmaya girişmişlerdir. Eğer siz, Benim uğrumda (Kur’an’ın adalet kurallarını hâkim kılmak ve herkese temel insan haklarını sağlamak üzere) CİHAD etmek ve Benim rızama erişmek (niyeti ve gayretiyle yola) çıkmış iseniz; (nasıl oluyor da hâlâ kalbinizin içinde zalim ve kâfir güruhuna) onlara karşı meveddet (sevgi ve destek) gizliyorsunuz? (Oysa) Ben sizin gizli tuttuklarınızı da açığa vurduklarınızı da bilirim. Sizden kim bunu yaparsa (zalim ve kâfir güçlere yaranmaya ve sığınmaya çalışırsa), artık o kesinlikle (Hakk) yolun ortasından şaşırıp-sapmış birisidir.” (Mümtehine Suresi: 1)
“Eğer onlar, sizi (her yönden zayıf ve çaresiz konumda) yakalayıp ele geçirirlerse, (kesinlikle) sizin düşmanınız gibi hareket (ve hakaret) edecekler ve size ellerini ve dillerini kötülük için uzatıp (zahmet ve eziyet vereceklerdir). Ve onlar (Hakkı ve hayırlı olanı terk ve) inkâr etmenizi arzu edip dayatmak üzere (çeşitli hile ve hıyanetler peşindedirler).” (Mümtehine Suresi: 2)
“Ne Kitap Ehlinden olan kâfirler ve ne de müşrikler (ve içimizdeki münafık ve marazlı kişiler), Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini asla arzu etmezler. (Yararınıza olan girişimleri desteklemezler.) Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis edip ayırıverir. Allah büyük fazıl sahibidir.” (Bakara Suresi: 105)
“Ey iman edenler! Eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyup itaat edecek (ve boyun eğecek) olursanız, (unutmayın adım adım) sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler (ve Hakk davadan dönekleştirirler).” (Al-i İmran Suresi: 100)
“İsrailoğullarından inkâr edenlere (ve sürekli kötülüğü planlayıp yürütenlere) Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lanet edilmiştir. Bu, (hidayetlerinin kararması ve lanete uğramaları, İlahi hükümlere) isyan etmeleri ve haddi aşıp (İslami ölçüleri değiştirmeleri) sebebiyledir.” (Maide Suresi: 78)
“(Yahudileri kandıran münafıkların durumu da) Tıpkı şeytanın durumuna benzer ki; (önce) insana: ‘İnkâr et’ deyip (onu kandırıvermiştir), onlar inkâr edince de: ‘Ben senden uzağım; ben âlemlerin Rabbi (olan) Allah'tan korkarım!’ demişti.” (Haşr Suresi: 16)
“Şüphesiz Kitap Ehlinden ve müşriklerden olan kâfirler, cehennem ateşinin içinde olacaklar ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte yaratılanların en şerlisi bunlardır.” (Beyyine Suresi: 6)
“Sen onların milletlerine (Siyonist ve emperyalist emellerine ve zulüm düzenlerine) tâbi olmadıkça Yahudi ve Hristiyanlar, kesinlikle Senden (ve Ümmet-i Muhammed’den) asla razı olacak (memnun kalacak) değillerdir. (Eğer Yahudi ve Hristiyanların zalim takımı, Müslüman bilinen kimselerden razıysa ve yardımcı oluyorsa, anlayın ki bunlar, kendilerinin güdümüne girmişlerdir.) De ki: Şüphesiz (tek) kurtuluş ve huzur yolu, Allah’ın yoludur (Peygamberin sünneti ve sistemidir). Eğer Sana gelen bunca ilimden (ve Kur’ani haber ve hükümlerden) sonra onların (yani Siyonist ve emperyalist odaklara yanaşanların) hevâlarına (ve şeytani arzularına) uyacak olursan, (artık) Senin için Allah (tarafın)dan ne bir dost, ne de bir yardımcı kalıverir.” (Bakara Suresi: 120)
“Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden, dininizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kâfirleri dostlar (veliler-yöneticiler) edinmeyin. Ve eğer (gerçekten) inanıyorsanız, Allah'tan korkup (kâfirlere ve zalimlere yaranmaktan) sakının. (Kâfir ve zalimlerin peşine gitmekten vazgeçin.)” (Maide Suresi: 57)
“Ey Peygamber (ve her asırda Allah yoluna rehber şahsiyetler! Haklı ve hayırlı bir davaya) kalpleri inanmadığı halde, ağızlarıyla ‘inandık’ deyip (istismar eden münafık kimselerle), Yahudilerden küfür içinde çaba gösteren (Siyonist)ler Seni üzmesin… Onlar (hem kendileri şeytani kesimlerin) yalanına kulak asanlar, (hem de açıkça) gelip (içinize giremeyen malum ve mel’un bir) kavim adına kulak tutan (sizden haber toplayıp onlara ulaştıran) kimselerdir. Onlar, (Kur’ani) kelime (ve kavramları, temel esas ve kuralları) asli yerlerine konulmasının (ve sağlam bir düzene bağlanmasının) ardından, onları saptırmaya ve çarpıtmaya uğraşırlar ve (çevrelerine): ‘Eğer size şu (makam ve menfaatler ve lehinize hükümler) verilirse onu alın, yok eğer o (ruhsat ve fırsatlar) verilmezse ayrılıp uzaklaşın’ (diyen hainlerdir). Allah kimlerin fitneye düşmesini isterse, artık Sen onun (niyeti ve tıyneti bozuk olan) için Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın (düzeltemezsin). İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizleyip arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette ise onlar için büyük bir azap (gereklidir).” (Maide Suresi: 41)
“Andolsun, insanlar içinde, mü'minlere en şiddetli (ve tehlikeli) düşman olarak Yahudileri ve müşrikleri (ve Protestan, Evanjelik gibi Siyonistleşmiş Hristiyan kesimleri ve sözde Müslüman geçinen işbirlikçileri) bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Biz Nasarayız (Hakka ve hayra yardımcı Hristiyanlarız.)" diyenleri bulursun. Bu, onlardan (birtakım iyi niyetli ve istikamet ehli) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları (Kur’an’a ve İslam’a saygılı davranmaları) nedeniyledir.” (Maide Suresi: 82)
“Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (devleti ve nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uymuşlardı. (Oysa) Süleyman asla inkâra sapmamış, ama şeytanlar kâfir olmuşlardı…” (Bakara Suresi: 102)
“(Ehl-i Kitaptan:) ‘Yahudi ve Hristiyan olun (hukukta ve ahlâkta Haçlı Batı’ya uyun) ki Hakk yolu bulasınız ve kurtulasınız’ diye teklif edenlere söyle ki: ‘Hayır biz dosdoğru İbrahim dinine ve milletine tâbiyiz. (Millet-i İbrahim’iz. Çünkü) O (sizin gibi) müşriklerden değildi.’” (Bakara Suresi: 135)
“Kendilerine kitap verdiklerimiz (Yahudi ve Hristiyan bilginleri), Onu (Kur'an’ı ve Resulüllah’ı) öz oğullarını tanıdıkları gibi tanıyıp bilirlerdi. (Hz. Peygamberin özelliklerini ve güzelliklerini kitaplarında okurlardı ve gelişini beklerlerdi.) Buna rağmen onlardan bir grup, bile bile (kasten ve) kesinlikle gerçeği gizlerlerdi.” (Bakara Suresi: 146)
“(Yahudiler) Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar, -(bunlardan) Allah'ın ipine (sarılanlar) ve insanların ipine sığınanlar (eman ve ahit garantisine ve zımmî olarak devlet himayesine alınanlar) dışında- onlara zillet (zorluk ve horluk damgası) vurulacaktır. Onlar, Allah'tan (hak ettikleri) bir gazaba uğramışlardır da (bu yüzden) üzerlerine aşağılanma (damgası) basılmıştır. Bu, Allah'ın ayetlerini inkâr etmelerinden ve peygamberleri haksız yere öldürmelerinden dolayıdır. (Yine) Bu, onların (dine ve elçilere) asi olmalarından ve haddi aşmalarındandır.” (Al-i İmran Suresi: 112)
“(Yahudileri) Ondan yasaklandıkları (zulüm ve haksız kazanç aracı olduğu için haram kılındığı) halde, (sürekli ve sistemli şekilde) faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemek (ve gasp etmek üzere sömürü ve soygun düzeni kurmaları) nedeniyle (öyle yaptık ve lanete uğrattık.) Onlardan kâfir olanlara pek acıklı bir azap hazırlamışızdır.” (Nisa Suresi: 161)
“Onların ardından yerlerine, kitaba mirasçı (İlahi kurallardan haberi ve payı) olan (Tevrat’ı -daha sonra Kur’an’ı- okuyan ama uymayan) birtakım '(kötü) kimseler' geçti. (Bunlar imkân ve iktidar fırsatı bulunca) Şu değersiz olan (dünya)nın geçici yararını alıyor ve: (Nasıl olsa) "İleride bağışlanacağız" diyerek (her türlü zulüm ve ahlâksızlığı yapıyorlardı,) bunun benzeri bir yarar (haram ve haksız bir kazanç fırsatı) gelince onu da alıyorlardı. Halbuki kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi konuşmayacaklarına (din adına yalan uydurmayacaklarına ve halkı aldatmayacaklarına) ilişkin Kitap sözü alınmamış mıydı? Ve maalesef onlar (Kitabın) içinde olanı okudular (ama hükümlerine uymadılar. Oysa Allah'tan) Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdirmeyecek misiniz?” (A’raf Suresi: 169)
“Kitap ehlinden olan kâfirleri (Beni Nadir Yahudilerini ve kıyamete kadar benzerlerini) ilk haşirde=sürgünde (Asr-ı Saadet döneminde) yurtlarından çıkaran O (Allah’tır. Oysa) Siz, onların (zulüm yaptıkları diyardan sürülüp) çıkacaklarını hiç sanmamıştınız; onlar da (o gün, sağlam) kalelerinin (bugün ise teknolojik üstünlüklerinin) kendilerini Allah’ın (gazabından) koruyacağını zannedip durmuşlardı. Böylece Allah(ın azabı) da, hiç hesaba katmadıkları bir yönden (ve şimdi harika yöntemlerle) gelip onları kuşatmıştı ve yüreklerine korku salmıştı; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın! (Bugünkü zalim ve fesatçı bazı Yahudilerin ve müşriklerin de aynı akıbete -sürgüne ve zillete- uğrayacaklarını bilin.)” (Haşr Suresi: 2)
“Eğer Allah (fesatlıkları ve bozuk fıtratları dolayısıyla) onların vatanlarından çıkarılacaklarını (sürgüne yollanacaklarını kaderde) yazmamış olsaydı (bile, kesinlikle) onların dünyadaki azabını (yine başka türlü) verecekti. Zaten ahirette de cehennemin ateş azabı onlar içindir.” (Haşr Suresi: 3)
“De ki: ‘Ey Ehl-i Kitap! Siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirilen (Kur’an’ı ikame edip) uygulamadıkça, hiçbir esas ve hakikat üzerinde değilsiniz.’ (Ey Resulüm!) Rabbinden Sana indirilen (bu Kur’an) elbette onlardan çoğunun azgınlık ve inkârını artıracaktır. Sen o kâfirler güruhu için üzülme. (Buna değmeyeceklerdir.)” (Maide Suresi: 68)
“Rabbinin sözü (Kur’an’ın hükmü), doğruluk (ve uygunluk) bakımından da, adalet (hakkaniyet ve hürriyet) bakımından da tamamlanıp (kemâle erdirilmiştir. Eşsiz ve eksiksizdir.) Onun sözlerini (hiç kimse ve hiçbir gerekçe ile, yersiz ve gereksiz bulup) değiştiremeyecektir. O (her şeyi) İşiten ve Bilen (Allah’tır ve Kur’an O’nun kelâmıdır).” (En’am Suresi: 115)
23 Aralık 2021 - Şalom Gazetesi’nin haberine göre:
22 Aralık´ta Türkiye’de İslam dünyasının dört bir yanından hahamlar, İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakının ilk buluşmasını yapmışlardı. Türk Yahudi Toplumu yönetimi ve Türkiye Hahambaşılığı himaye ve davetinde, İslam Ülkeleri Hahamları İttifakı’nın (Alliance of Rabbis in Islamic States-ARIS) ilk toplantısında on beş kadar ülkenin hahamları bir araya toplanmışlardı. Konuklar, Türkiye Hahambaşı Rav Haleva himayesinde, Rusya Hahambaşısı Haham Berel Lazar da dahil olmak üzere diğer önde gelen yetkililerinin katılımıyla, güya; Müslüman dünyasında Yahudi yaşamıyla ilgili konuşmak için buluşmuşlardı.
2019 yılında kurulan İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı, “15 ülkedeki hahamlar aracılığıyla, İslam dünyasındaki Yahudi yaşamını zenginleştirmek” amacını taşımaktaydı. Gerçekleşen toplantı da Kazakistan’dan Azerbaycan’a, Uganda’dan Nijerya’ya kadar çok geniş bir coğrafyada 100 binden fazla Yahudi’yi temsil eden haham ve baş hahamların katılımıyla sağlanmıştı.
“Yahudiler ve Müslümanlar arasındaki ilişkileri normalleştirmenin küresel anlamda stratejik çıkar sağlayacağı” düşüncesine dayanan ARIS Zirvesi’nde, dinler arası diyaloğa, Müslümanlar ile Yahudiler arasındaki tarihi ve derin irtibata dikkat çekilmeye çalışılmıştı.
ARIS Başkanı Rabbi Mendy Chitrik, buluşmayı, “Hahamların toplumsal görevlerini yerine getirmek için birbirlerine yardım etmeyi yeniden taahhüt ettikleri tarihi bir zirve” olarak tanıtmıştı. Chitrik, “Biz, Müslüman dünyasında yaşayan Yahudiler ve Müslümanlar arasındaki barış ve hoşgörünün en güzel örneğiyiz” ifadesini kullanmıştı. Ülkelerindeki pandemi kısıtlamaları nedeniyle tarihi toplantıya bizzat katılamayan Fas ve Tunus hahamları da selamlarını göndererek, online katılım sağlamışlardı. Ardından Ankara’ya geçen grup, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ağırlanmıştı. Zirveye katılan tüm yabancı hahambaşı ve hahamların yanı sıra Türk Yahudi Toplumunun yöneticileri de kalabalık bir heyetle yer almıştı. Daha da ilginç olanı; bu Hahamları, Sn. Erdoğan özel uçak gönderip Ankara’ya taşımıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İttifak Üyelerini ve Türk Yahudi Toplumu Temsilcilerini kabul ettiği görüşmede şu konuşmayı yapmıştı:
“İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı’nın saygıdeğer mensupları, Türk Yahudi Toplumunun kıymetli üyeleri, değerli misafirler… Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum… Sizlerin şahsında kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm Musevileri şahsım ve milletim adına gönülden selamlıyorum… Ülkemizde geçirdiğiniz süre zarfında Türkiye’nin zengin kültürünü, kadim tarihini, ülkemizdeki barış ve hoşgörü iklimini bizzat müşahede etme fırsatı bulacağınıza inanıyorum.
Türkiye Hahambaşılığının desteği ile İstanbul’da bir araya geldiğinizi de memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. İstanbul’umuzun bu buluşma için en anlamlı şehirlerden biri olduğu aşikârdır. Türk toprakları ayrıca tarih boyunca dünyanın farklı bölgelerinde zulüm görmüş Yahudilerin sığınacakları bir huzur limanı olmuştur. Bizler 1492’de Engizisyondan kaçan Yahudilere kucak açmış bir milletiz. Osmanlı’nın Yahudilere kucak açmasını sağlayan ruh bugün de en canlı şekilde mevcudiyetini korumaktadır. Musevi vatandaşlarımızın asırlardır ülkemizin gelişmesi, güçlenmesi, hedeflerine ulaşması için yaptıkları katkıları takdirle karşılıyoruz. İslam düşmanlığını nasıl bir insanlık suçu olarak görüyorsak antisemitizmi de aynı şekilde bir insanlık suçu olarak görüyoruz. Türkiye, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, 2005 yılında aldığı, Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü kararının ortak sunucusudur. Keza, Holokost’un inkâr edilmezliğine ilişkin 2007 no’lu kararın da ortak sunucusu olmuştuk. Uluslararası Holokost Anma İttifakı’na da 2008 yılında gözlemci üye olduk.
Bizim İsrail hükümetine yönelik uyarılarımız meselelere Ortadoğu’nun uzun vadeli barış ve istikrarı açısından yaklaşılmasını sağlamak içindir. Kudüs başta olmak üzere Filistin meselesinde atılacak adımlar, sadece Filistinlilerin değil, İsrail’in de güvenlik ve istikrarına katkı yapacaktır. Gerek İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog, gerek Başbakan Sayın Bennett ile yeniden canlanan diyalogumuzu bu bakımdan önemsiyorum. Filistin konusundaki görüş ayrılıklarımıza rağmen İsrail ile ekonomi, ticaret ve turizm alanındaki ilişkilerimiz kendi mecrasında ilerlemektedir. İsrail’in barış çabaları bağlamında samimi ve yapıcı bir tutum sergilemesi hiç kuşkusuz normalleşme sürecine katkıda bulunacaktır.
Türkiye-İsrail ilişkileri bölgemizin istikrarı ve güvenliği bakımından hayatidir. Tabii bu konuda özellikle sizlerin desteğini önemsiyorum. İşbirliğimizi geliştirmeye, yüksek potansiyelimizi daha iyi değerlendirmeye hazırız. Temas ve diyalogu sürdürmeye önem veriyorum, zira bunun ortak menfaatimize olduğuna inanıyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken Ankara’ya teşrifleriniz için sizlere şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.”
Erdoğan’ın tüm konuşması, Rav İsak Alaluf tarafından İbraniceye tercüme edilerek, yabancı konuklara aktarılmıştı.
Cumhurbaşkanı’nın anlamlı sözlerinin ardından Hahambaşı Rav Haleva bir konuşma yapmıştı. Rav Haleva, Yahudilerin Türk coğrafyasında güven ve din özgürlüğü içinde yaşadığını ve bunun da İslam ülkelerinde yaşayan diğer Yahudi cemaatleri için bir örnek teşkil ettiğini vurgulamıştı. Rav Haleva’nın ardından Rus Hahambaşısı, Azerbaycan Hahambaşısı ve İran Hahambaşısı yaptıkları kısa konuşmalarla ülkelerinin ve kültürlerinin zenginliklerini gösterme fırsatı bulmuşlardı.
Ama bu Hahamların; tehlikeli oluşumlar ve sicili bozuk kuruluşlarla yürütülen gizli ve kirli irtibatlarını… Bulundukları yörelerde, özellikle Dinî duyarlılık şuuru ve İslamî anlayış ve yaşayışa kolaylık arzusu taşıyan Müslümanlara yönelik baskı ve barbarlıkları kışkırtan medyaya ve devlet adamlarına, nasıl arka çıktıklarını… Ve hele Siyonist işgalci İsrail yönetimiyle yakın alâkalarını duyduğunuzda hayretler içinde kalacak ve Kur’an ayetlerinin hep gerçekleri uyardığını daha iyi anlayacaksınız!..
< Önceki | Sonraki > |
---|