YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
66065bb36aa6f
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 7 5 8 8
Bugün : 10258
Dün : 16551
Bu ay : 405466
Geçen ay : 338123
Toplam : 22731416
IP'niz : 44.192.73.68

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

Erbakan Hocamızın Kutlu Doğum mesajı

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından her yıl 14 – 20 Nisan tarihleri arasında kutlanılan, Kutlu Doğum Haftası tüm Türkiye’de coşkuyla idrak ediliyordu. Milli Görüş Lideri merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 1997 yılında Başbakan olarak, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle yaptığı konuşma ise hâlâ hatırlanıyordu. Merhum Erbakan’ın Türkiye’nin o sıkıntılı günlerinde, Peygamber Efendimiz hakkında yaptığı konuşma adeta bir ders niteliği taşıyordu.

“Peygamber efendimiz bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Bütün insanlığın ondan ders alması gerekmektedir. İslam insanlığın kurtuluş ve saadet reçetesidir. Hepimizin bildiği gibi son yıllarda genler üzerinde çok büyük çalışmalar yapılmıştır. Tarım ve tıp maksatlı çalışmalar yoğunlaşmıştır. Artık biliyoruz ki, bir nebat, bir hayvan, bir insan, bunların hepsi sonuçta bir dişi ve bir erkek hücreden teşekkül eden bir ilk hücreden meydana geliyor. Bu ilk hücrenin tamamında bir kabuk, bir plazma ve bir kromozom bulunuyor. Ama birisinden buğday, birisinden kedi, birisinden insan çıkıyor. Bu neden böyle oluyor? diye genler üzerindeki araştırmalar sonucu şu gerçekleri ortaya çıkıyor ki; insan kromozomu hayvanların ve nebatlarınkinden çok farklıdır. Zira nebatları meydana getiren kromozomların tek merkezli, hayvanları meydana getirenlerin iki merkezli, insanları meydana getirenlerin ise üç merkezli kromozom olduğu ve insanı insan yapan asıl özelliklerin işte bu üçüncü merkezden doğduğu ilmi araştırmalarla kesinleşmiş bulunuyor. Dolayısıyla maymundan insan olmaz. Çünkü maymun bir hayvandır, onun kromozomu iki boğumludur. Asıl insanı insan yapan üçüncü boğuma hayvanların kromozomu içinde asla rastlanmıyor. Bu üçüncü boğum nedir ki insanı insan yapıyor? İnsanı “gülen hayvan” diye tarif etmek çok yanlıştır. İnsanı “konuşan hayvan” diye tarif etmek sapıklıktır. Çünkü maymunlar da gülüyor. Birçok hayvanlar hatta balıklar uzak denizlerde birbirleriyle telsizlerle konuşuyor.

Peki, insanı hayvanlardan ayıran nedir? diye sorduğumuz zaman Cenab-ı Hakkın o üçüncü boğumdan dolayı insanlara hasletmiş olduğu 4 tane temel özellik ortaya çıkıyor:

1) İnsan öyle bir mahlûktur ki, doğruyla yanlışı ayırabiliyor.

2) İnsan öyle bir mahlûktur ki, iyiyle kötüyü, güzel ile çirkini ayırabiliyor.

3) İnsan öyle bir mahlûktur ki, adalet ile zulmü ayırabiliyor.

4) İnsan öyle bir mahlûktur ki, faydalı ile zararlıyı ayırabiliyor.

İnsanı insan yapan, işte asıl Cenab-ı Hakkın vermiş olduğu bu üstün ve müstesna meziyetlerdir. Onun için insan mahlûkların en şereflisi, en ekremidir. Bundan dolayıdır ki, doğru ile yanlışı ayırma özelliği, insan toplumlarında ilim kurumlarını meydana getirmiştir. Öbür taraftan iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini ayırdığı için, insanlara ahlak ve din kuralları gönderilmiştir. Faydalı ile zararlının ayrılmasından ekonomik kavramlar, zulüm ile adaletin ayrılışından siyaset ve hukuk şekillenmiştir. Böylece insanı insan yapan bu temel meziyetler, yani kromozomundaki bu özellikler toplumda bu yapıların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu açıklamalar ilim ve dinin yerini çok iyi kavrayalım diye gereklidir. İlim bir şeyin doğruluğunu gösterir. Beş dörtten büyüktür bunu gösterir. Eğer o beş kazanç haram ve dört kazanç helal ise, işte dinde ve ahlak da gelip o dört helal kazancın beş haram kazançtan üstün ve yararlı olduğunu öğretir. Beşin dörtten büyük olduğunu bilmek yetmez; hangisinin kârlı ve hayırlı olduğunu bildiren Hak Dine ihtiyaç görülmektedir. Öyle ise bunları birbirinin yerine koymak mümkün değildir. Dolayısıyla sadece akla ve ilme dayanarak saadet bulacağını zan edenler temelden yanılgı içindedir. Çünkü Din fıtridir, zaruridir. Saadetin kaçınılmaz bir gereğidir. Kaldı ki Müslümanlıkta ilim dinin bir şubesi, emri ve müminin görevidir.

İnsanlık tarihine baktığımızda anlıyoruz ki, Peygamberler insanlara en büyük devrimlerin yolunu açmışlardır. İbrahim Aleyhisselam küçük putları kırdıktan sonra baltayı büyük putun önüne koyuyor ve “bunları kim kırdı?” dedikleri zaman, ‘Bu büyük put kırdı’ diyordu. Tabii kimse inanmıyordu. Çünkü bir put başka putları kıramazdı. Şimdi bu gerçekler bize neyi öğretiyordu. Dinde, inançta, akla uymayan şeylere inanılamazdı. Bu insanlık tarihinde işte doğru ile yanlışı ayırma çığırı, yani ilim çığırının açılmasıdır, bir büyük dönüm noktasıdır. Diğer yandan Musa Aleyhisselama gönderilen Avamiri Aşere (on emir) ile Hukuk Nizamı’nın temelleri atılmıştır. Herkesin uyacağı kuralları ortaya koymakla insanlık tarihinde hukuk nizamı başlamıştır. Bunun gibi, Davut Aleyhisselam ki; bunlar kendilerine kitap gönderilen peygamberlerdir, O da artık kendi döneminde yeryüzünde uluslararası ticaret başlamış olduğu için ekonominin temel kurallarını koymuşlardır. İsa Aleyhisselama gelince o da ahlak nizamının genel esaslarını oluşturmuşlardır. Yani insanoğluna verilen 4 temel meziyet, bu peygamberler vasıtasıyla insanlık tarihinin dönüm noktaları olarak yaşanmıştır. Peki, bu ululemir peygamberler bunları yaptı da bizim Peygamber efendimiz SAV ne yapmıştır? Onun ne yaptığını belirtmek için en kısa yol bugün elde bulunan Matta incilini okumaktır. Matta incilinde aynen şu sözler yer almaktadır: ‘Ne zamanki İsa Aleyhisselam’ın dünyadan ayrılacağını Havariyyun sezdiler, üzülmeye başladılar. Hz. İsa teselli için onlara dedi ki ‘Sakın ben ayrılıyorum diye hüzne kapılmayın, çünkü ben ayrılacağım ki “her şeyi tanzim edicinin” gelmesine zemin hazırlansın. Kim bu Zat? Efendimiz Aleyhisselatu vesselamdır. Binaenaleyh bu 4 tane ululemr peygamber 4 tane ayrı ayrı sahalarda insanlık tarihinin yeni safhalarını açmıştır; ama son peygamber ise, her şeyi tanzim ederek saadet medeniyetini programlamıştır. İlmin, Ahlakın, Ekonominin ve Hukukun temel kurallarını, yani Adalet ve hürriyet sistemini tanzim buyurmuşlardır. İşte bundan dolayıdır ki Peygamber efendimiz, elbette bütün tarihin en büyük insanıdır. En önemli dönüm noktasıdır. Ve biliyoruz ki, din fıtri bir hakikat ve ihtiyaçtır. Saadet için insanların dine koşmaları şarttır. Onun için bütün insanlığın saadetinin öncüsü, Peygamber Efendimiz Aleyhisselamı çok iyi tanımak ve tabii olmak şarttır.

“Yol O’nun, varlık O’nun, gerisi hep angarya,

Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya.”

Milli Görüş’ün Kimyası 3 maddeden meydana gelir:

1- Maneviyatçı olacaksın

Maneviyatçılık demek: ahirete inanmak ve ahireti üstün tutmak demektir. Yani dünyan için ahiretini satmayacaksın, makam ve menfaat için Hak davadan sapmayacaksın!.

Bunu yapabilmek için nefis terbiyesi lazımdır.

2- Nefis Terbiyesiyle uğraşacaksın

Nefse esir olmayı değil, nefsi terbiye edip olgunlaştırmayı esas alacaksın.

Firavunların yolu nefse esarete, Peygamberlerin yolu nefis terbiyesine dayanır.

Milli Görüşün temeli: Maneviyatçı olmak, ahirete inanıp dünyadan üstün tutmak, bunun için nefis terbiyesiyle uğraşmaktır.

Nefis Terbiyesiyle uğraşacaksın ki, Şeytan ve şeytanlaşmış insanlar seni aldatmasın. Dünyalık fani ve fena hevesler için Haktan ve hayırdan ayrılmayasın.

3- Hakkı üstün tutacaksın

Hakkın gereğini ve emrettiğini yapacaksın. Adaletli davranacaksın. Hakkın hâkimiyeti için çalışacaksın.

Bu üç tane temel esasa sahip olursan, o zaman Allah sana rahmet eder ve böylece Milli Görüşün üç tane fiziğini sana verir.

Mili Görüş’ün Fiziği

1- Hidayet: Hakkı Batılı seçmek, doğruyu yanlışı görmek, Hakka ve hayra erişmek demektir.

Avrupa birliğine gireceğim, onların medeniyetinden istifade edeceğim zannetmek, bir hidayet kararmasıdır.

2- Feraset: Ne hayra hizmet ediyor, kim şerre alet oluyor? Bunları ayırmak demektir.

Sen bu AKP’ye hizmet ediyorsun, AKP de dünya Siyonizmine alet oluyor ve sonunda Siyonizmin bütün insanlığa yaptığı zararlardan bir misli senin defterine pay olarak yazılıyor. Bu zararın altından kalkamasın, kendine gel arkadaş!

Hesap günü bir mizan kurulacak, bu ilahi adalet terazisinde hasenat ve seyyiat tartılacak, herkes yaptıklarının ve sebep olduklarının karşılığını alacaktır.

Şu AKP’nin hasenatı:

· Bunların hanımları mesture dinin emrine riayet ediyor

· Vakit buldukça namaz kılıyor, oruç tutuyor

· Şunları, şunları yapıyor… diye alt alta hepsini koyun..

İşte AKP’nin seyyiatı:

Ama Irak’ta (şimdi Libya’da) başarıları için dua ettikleri Amerikan Conilerinin katlettiği yüz binlerce insanın vebaline bunlar ortak oluyor. Namusu kirletilen on binlerce Müslüman kadının feryadı arşı titretiyor!

Her yıl 50 milyon çocuk bunlar yüzünden ölüyor, bu günahın altından nasıl kalkacaksın? Niye, bunların 50 milyon çocukla ne alakası var? Deyip kurtulamazsın! Çünkü, sen, görünüşte atıp tutsan da, gerçekte Siyonizme arka çıkarsan, İsrail de bu zulümleri yaparsa sen bundan mesul olmaz mısın? Bu kadar basit şeye aklın ermiyor mu? Seyyiat terazisine bütün bunlar kondu mu, bunca günahı bu hasenatla karşılayamazsın, maazallah. Kendine acımalısın. Dünyan için ahiretini yıkmamalısın. Dünya ahiretin yanında hayaldir, şeytanın aldatmasıdır. Bunları boşu boşuna laf olsun diye konuştuğumuzu sanmayasın!

Yani başka çaresi yok, Saadet partili olacaksın! Bunu idrak etmek zorundasın.

“Ben de AKP’de hakka hizmet ediyorum” diye kendini aldatmayasın. Sen orada sadece şerre alet olmaktasın.

3- Dirayet: Doğruları inançla ve heyecanla uygulayabilme kabiliyetidir. Haklı ve hayırlı olanı kararlılıkla yürütebilme azmi ve cesaretidir.

Adım adım insanlar şuurlandılar, bugün şuurlu bir dönemdeyiz çok şükür.

Saadet partisi son imtihanı da kazananların partisidir. Yani şeytanın iğvasına aldanmadı, dünyası için ahiretini satmadı, Hak bildiği yoldan sapmadı, doğru bildiğine sımsıkı sarıldı, böylece yaratılış amacına ulaştı ve imtihanı kazandı demektir.

Şimdi aldanmayacağız, dünya menfaatine ve nefsin heveslerine kapılmayacağız. İnsani duyarlılıklarımızı, milli ve manevi sorumluluklarımızı kuşanacağız.

Bu merhaleyi de aştık mı, inşallah hedefe varacağız. Unutmayalım ki cenabı Allah, nurunu mutlaka tamamlayacaktır!

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın Tarihi açıklaması:

“İnanç varsa, her şey vardır!”

Saadet Partimizin yapılacak olan Olağanüstü Büyük Kongresi’nin büyük önemi ve manası vardır. 20. asrın ilk yarısı 1. ve 2. cihan harpleriyle geçmiş insanlık beklediği özlediği saadet dünyasını bir türlü bulamamıştır.

İkinci Cihan harbinin arkasından yeni bir dünya’ya kavuşmayı beklerken, 1945’de Yalta’da Roosevelt, Stalin ve Churchill’in bir araya gelerek ana hatlarını tespit ettikleri yeni dünya düzeni saadet getireceğine, önce 45 yıl süreyle devam eden soğuk harp ile, bilahare de 1990’dan sonra da bugüne kadar 20 yıldan beri devam eden 20. Haçlı Seferi dönemiyle; sadece insanlığın zulüm içersinde kan ve gözyaşı ile ıstırap çekmesine yol açmıştır.

Bu gerçekler insanlığın saadetinin ırkçı emperyalizmin eline bırakılamayacağını ispat için kâfi sayılmalıdır.

Irak savaşları, Çeçenistan, Keşmir, Bosna, Afganistan ve dünyanın her yerinde Müslümanlara yönelik katliamlar, yaşadığımız son Gazze (şimdi Libya ve Suriye) olayları ile bütün açıklığı ile ortaya çıkan saldırganlıklar, insanlığın artık daha fazla vakit kaybetmeden yeni bir saadet dünyasına kavuşmasını zaruri kılmaktadır.

Yeni saadet dünyasını tarih boyunca olduğu gibi ancak Milli Görüş kurabilir:

Bunun sebebi, Milli Görüş’ün diğer bütün batıl görüşlerden farklı şu 7 esastır:

Temeldeki bu sebepler şunlardır:

1- Maneviyatsız saadet olmayacaktır.

2- Adil düzensiz saadet imkânsızdır. Komünizm gibi faizci kapitalist nizam da çökmeye mahkûm bulunmaktadır. Adil Düzen bir tercih değil, kurtuluşun tek çaresi, Milli Görüş Saadetin tek adresi durumundadır.

3- Bizim medeniyetimiz diğerlerinden üstün konumdadır.

4- Saadet için bugünkü zulüm dünyası yerine Yeni Bir Saadet Dünyası’nın kurulması kaçınılmazdır.

5- Bulunduğumuz tarihi dönüm noktasında: Türkiye, Avrupa kapısına zincirle bağlanmayacak ve İsrail’e vilayet olmayacak; tarihteki şerefli yerini alacaktır.

6- Milli Görüş uyanıklıktır, işbirlikçilere destek çıkılmayacaktır.

7- Milli Görüşçüler “güncel yanılgı” hastalığına kapılmamışlardır.

Yeni bir saadet dünyasının ancak Milli Görüşle kurulabileceğinin diğer açık bir delili ise, Adem (a.s)’dan beri insanlık tarihi ve tecrübeleri olmaktadır.

İşte bu sebeplerden dolayı Haziran 2011’de yapılacak olan milletvekili seçimleri insanlık için bir dönüm noktasıdır ve bu seçimlerde Saadet Partisi’nin iktidara gelmesinden başka kurtuluş çaresi kalmamıştır.

Bu gerçeği ırkçı emperyalizm de çok iyi bildiğinden, aylardan hatta yıllardan beri, kendi zulüm dünyasını devam ettirebilmek üzere, Türkiye’de kendi gayesi uğrunda kullanabileceği bir partinin iktidara gelmesi için elinden gelen bütün gayreti ile hazırlıklarını yapmaktadır.

Irkçı emperyalizmin tek hedefi Saadet Partisi iktidarını engelleyebilmektir. Bunu açıktan söylemese de fakat aklı fikri bundadır. Bundan dolayı 5 hazırlık yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.

Bu sinsi ve Siyonist hazırlıklar şunlardır:

Irkçı emperyalizmin seçimler için hazırlığı:

1- Bütün basını ele geçirmiştir.

2- Bütün bankaları ele geçirmiştir.

3- Bütün milli büyük müesseseleri ele geçirmiştir.

4- Muhafazakâr insanlar Saadet Partisi’ne değil, AKP’ye oy versinler diye AKP’ye maksatlı tavizler vermektedir.

5- Okşayarak ve yumuşatarak yutma metodunu bütün gücüyle uygulaya gelmektedir.

Irkçı emperyalizmin bu 5 koldan hazırlıklarına karşılık Milli Görüş de Saadet Partisi olarak 5 koldan mukabil hazırlıklarını yapmaktadır:

Bizim hazırlıklarımız şunlardır:

1- Şuurlanma; bilinçlenme

2- Çelikleşme; dirençli ve disiplinli hale gelme

3- Üretime geçme

4- Milko (Milli Görüşçü kuruluş ve organizasyonlar) hamlesini güçlendirme

5- Üçüncü şahlanış ve heyecan dönemini gerçekleştirme

İşte bu tarihi dönüm noktasında Allah’ın lütfuyla Saadet Partimize çok büyük yardım yapılmıştır. 17 Ekim 2010 kongremizden önce yaşanan (Numan Kurtulmuş ve dava inancı ve heyecanı kurumuş ekibin ayrılması) olayların gerçek manası budur.

Bu olaylar 5 büyük hamlemiz bakımından partimize şu faydaları sağlamıştır:

1- Şuurlanma. Bütün partimiz mensupları bu olayları yaşayarak davamızı gerçek manası ile anlamak ve bizim diğer 60 partiden bir tanesini olmadığımızı ilk ve tek parti olduğumuzu daha iyi kavramak imkân ve fırsatını bulmuşlardır.

2- Çelikleşme. Bütün kadromuz davaya sapa sağlam bağlı, şuurlu insanlardan meydana gelmek suretiyle çelikleşmiş, saflaşıp olgunlaşmıştır.

3- Heyecan. Bu olaylar bütün camiamız mensuplarına büyük bir canlılık ve heyecan kazandırmıştır. Herkes kendi öz parti ve inancına kavuşmuş olmanın ve temel esasların muhafazasının sevinci, huzuru ve memnuniyetini yaşamaktadır.

Milli Görüş’ün seçimi kazanıp iktidar olmak hedefi ve görevi yanında yeni muhteşem hizmetlerini yapabilmesi için de bu şuurlanmaya, çelikleşmeye, heyecan ve coşkuya ihtiyacı vardı.

Nitekim Mimar Sinan; Şehzadebaşı ve Süleymaniye camilerinden sonra Selimiye’yi yaparken aynı şekilde yepyeni bir aşkla ve şevkle kollarını sıvamıştır. Biz de 17 Ekim kongremizi işte bunun için yapıyoruz.

Zira, Milli Görüş partileri olarak 41 yıldan beri ülkemize ve milletimize en büyük ve en hayırlı hizmetlere muvaffak kılındık.

70’li yıllarda MC hükümetleri ile büyük hamleler yaptık. 1996’da en büyük parti olarak kalfalık dönemimizin efsanevi hizmetlerini başardık. Şimdi, ustalık dönemimiz için hazırlıklarımıza başladık. Yeni ve muhteşem hizmetlerimiz bizi bekliyor, Allah’a sığınıp yola çıktık.

Yaşanabilir Türkiye’nin

Yeniden Büyük Türkiye’nin

Ve, Yeni Bir Dünya Düzeninin kuruluşunu amaçladık, planladık, adım adım uygulayıp kutlu hedefimize yaklaştık.

Bu hizmetleri yapmak için daha fazla şuurlanmamız, çelikleşip dik durmamız ve şahlanmamız gerekiyor. İşte son (Numan ve hastalıklı ekibinin ayrılması gibi) olaylarla, Allah’ın lütfu ile bu hamlelerin önemli kısmı gerçekleşmiş bulunmaktadır.

Şuurlandık, çelikleştik, geliyoruz.

Değişmeyen gerçekler şunlardır:

1- Saadete ancak Milli Görüşle erişilebilir.

2- Milli Görüş’ün bir tek partisi vardır, o da Saadet Partisi’dir.

3- Milli Görüş’ün temel esaslarını ve genel uygulama kurallarını muhafaza etmek ana vazifemizdir. Çünkü saadete ancak bunlarla erişilebilir.

4- Yolumuz hakkı üstün tutan yoldur ve saadetin tek çaresidir.

5- Zafer inananlarındır, yardım Allah’tandır, öyleyse zafer yakın demektir.

Onların dağları yerinden oynatacak kadar kuvvetli organizasyonları olsa dahi, biliniz ki Allah’ın dediği gerçekleşecek ve Hak galip gelecektir.

Siz Allah’ın yoluna ihlâsla hizmet ederseniz, Allah size yardım eder. Böyle olunca ancak siz galip gelirsiniz, başkaları size galip gelemez. El akibetu-lil müttekin – Şerefli ve sevindirici akıbet, muttakilerindir. Biz, kısa zamanda ufak oy oranlarından, en büyük oy oranlarına çıkmanın ustasıyız. Çünkü, inancımız vardır; davamız ve duamız Haktır.

İnanç varsa, her şey vardır!..

3. Şahlanış başlamıştır. Yeniden iktidara geliyoruz inşallah.

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir. Tarihimizin altın sayfaları Milli Görüş’le yazılmıştır. Allah hepimizi hidayete erdikten sonra dalalete saptırmasın.

Ne mutlu sebatla, sabırla, sadakatle, ihlâsla, şuurla, Allah rızası yolunda çalışanlara!

Birlikte rahmet vardır, ayrılıkta azap vardır.

Ne yapacağız?

1) Camianın aydınlatılması.

2) Temel esaslara sımsıkı sarılınması.

3) Şuurlanma ve çelikleşme hamlelerinin hızlandırılması

4) Asıl ana gaye göz önünde bulundurularak bütün gücüyle o istikamette çalışılması.

5) Dış güçlerin etkilerine karşı uyanık ve şuurlu olunması ve camianın uyarılması.

6) Sıratı müstakimden asla ve hiçbir şart altında şaşılmaması

Diğer partilere heves edilirse yavaş yavaş onlara benzenir, Milli Görüş’ten uzaklaşılır ve adım adım helak olmaya gidilir. 40 yıllık denemeler bunu tekrar tekrar ispat etmiştir.

17 Ekim 2010 Olağanüstü Büyük Kongremiz münasebetiyle yapmış olduğum bu açıklamaları sona erdirirken, Cenab-ı Hakk’a bize yaptığı sonsuz yardımlardan dolayı bir kere daha şükrediyorum. Kongremizin Türkiye ve insanlığın kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Bütün Milli Görüş camiasını gösterdikleri şuur, inanç, sabır, azim ve atılım heyecanından dolayı tebrik ediyorum. Hepinizi gelecek sene iktidar olmanın nasip olması duasıyla Allah’a emanet ediyorum.

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Nejat HAKKUL

Nejat HAKKUL

Yorumu Takip Et
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Yorumunuzu okumaktan memnuniyet duyarızx