Wikileaks adlı İsveç merkezli, uluslararası bir organizesinin sitesinde yayınlandığı ABD diplomasisine ve dış ilişkilerine ait gizli belgeler ortalığı tozu dumana katmış ve dünya kamuoyunu bu konu üzerinde yoğunlaştırmıştı. Bu sızdırılan belge ve bilgilerin içerikleri, neticeleri, hedefleri… hepsi –doğru da olsa- bir tuzaktı ve “cambaza bak” taktiği ile dünyayı oyalamayı amaçlamıştı.
Çünkü “Balıklar, bulanık suda daha rahat avlanırdı” ve “Kurtlar sürüye saldırmak için puslu havayı kollardı.” Eğer hava açık, sular berrak ise, bulandırmak lazımdı. Demek ki Amerika, çok önemli ve tehlikeli saldırılara hazırlık yapmaktaydı. Bu nedenle; dünya ülkelerini, yönetimlerini, uzman kişilerini, medya görevlilerini, diplomasi çevrelerini, Wikileaks belgeleriyle oyalamak ve dikkatleri bu tarafa toplamak ihtiyacı vardı.
Dünya kamuoyunun haftalardır merakla beklediği Wikileaks isimli internet sitesinin yayınladığı ABD yönetimine ait gizli istihbarat belgeleri tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştı. Suudi Arabistan’ın ABD’den İran’ın vurulmasını istediği, Azerbaycan lideri Aliyev’in Türkiye aleyhine sözler sarf ettiği yönündeki iddiaları ve dünya liderlerine takılan aşağılayıcı lakapların yer aldığı belgeleri yayınlayan sitenin, ABD yönetiminin izniyle bu bilgileri ifşa ettiği iddiaları vardı. ABD’nin kırmızıçizgilerine ve Kırmızı Kitabı’na yönelik hiçbir bilginin yer almadığı belgelerde genel olarak diplomatik tespit ve kanaatler yer almaktaydı.
Belgelerin çoğunun ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden olması enteresandı
Hükümetlerin ve diğer kuruluşların etiğe aykırı, yasal olmayan görev ihlallerine ilişkin sızan belgeleri kamuoyuna duyuran ve son yıllarda yayımladığı ABD’nin Irak ve Afganistan savaşıyla ilgili gizli belgelerle ilgi uyandıran Wikileaks internet sitesinin yayımladığı ABD büyükelçilerinin gizli bilgi notlarının tarihleri, 1966’dan bu yılın Şubat ayına kadar uzanmaktaydı. Wikileaks’in internet sitesinde yer alan bilgiye göre, ABD diplomatik temsilciliklerinin sızan yazışmalarıyla ilgili 251 bin 287 adet belgeyi kamuoyuna aşamalı olarak birkaç ayda duyuracaktı.
Söz konusu ABD büyükelçilerinin gizli bilgi notlarının, şimdiye kadar kamuoyuna duyurulan en büyük kapsamlı gizli belgeler olacağını belirten Wikileaks, yayımlamaya başladığı dünya çapındaki 274 ABD büyükelçiliğinin gizli iletişimleri ile ABD Dışişleri Bakanlığına ait belgelerin 15 bin 652’sinin “secret” yani “gizli”, 101 bin 748’inin “confidential” (hizmete özel), 133 bin 887’sinin “unclassified” (açık bilgi) olarak sınıflandırıldığını açıklamıştı. Wikileaks, sızdırılmış belgeleri yayımlarken, bu belgelerin dünya çapında herkese ABD hükümetinin dış faaliyetlerini anlamak için eşsiz bir olanak sağlayacağını vurgulamıştı. Belgelerin tamamını birkaç aya yayarak yayımlamalarıyla ilgili olarak da Wikileaks internet sitesinde, “Belgelerdeki konular öyle önemli ve coğrafi alanı öyle genişti ki, başka türlü yapmak bu malzemelere haksızlık olacaktı” ifadesi yer almıştı.
Bazılarınca “diplomatik dedikodular” denilerek önemsizleştirilmeye çalışılan bu belgelerin bir kısmı, zaten ileride ve ihtiyaç halinde, bir şekilde medyaya sızdırılmak üzere hazırlanmaktaydı. Bunların doğru veya yanlış olmasından ziyade, hangi sonuçları doğurmayı amaçladığına bakılmalıydı. Elbette dezenformasyon–yanlış bilgilendirme ve yönlendirme kastı da hesaba katılmalıydı, ama özellikle bazı ülke yöneticilerini, siyasi parti liderlerini ve sivil kanaat önderlerini “karalama kılıflı bir aklama ve parlatma sonucu, kendi kamuoyunda kahramanlaştırma” planı da unutulmamalıydı.
Asla izlenemez, erişilemez, nüfuz edilemez zannedilen, bütün dünyayı kurgulayıp dizayn ederek yönettiği bilinen ABD’nin bu durma düşmesi, aynı zamanda Süper Güç imajının nasıl bir kartondan kale ve kof bir kabadayı olduğunu da ortaya çıkarmıştı. Bu belgeler ABD’nin ahlakını ve ayarını da yansıtmakta, diplomatlarının köprü altı ağzıyla ve mafya edebiyatıyla konuşup yazıştıklarını açığa vurmaktaydı. Evet, dünya görünüşte kovboy kanunlarıyla, gerçekte Siyonist Yahudilerin Kabala kurallarıyla yönetilmeye çalışılmaktaydı.
Assange: Clinton casusluk yaptırdı
Wikileaks sitesinin sahibi Julian Assange, sızdırılan gizli belgelerde ifşa edilen, BM’de görevli Amerikalı diplomatlara casusluk yapmaları yönünde talimat verildiğinin ortaya çıkması durumunda, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın istifa etmesi gerektiğini açıkladı.
Julian Assange, Time dergisine yaptığı açıklamada, “Amerikalı diplomatlara, ABD’nin de imzaladığı uluslararası anlaşmalara aykırı olarak, BM’de casusluk yapmaları yönünde verilen talimatın ardında olduğunun ispatlanabilmesi durumunda, Clinton’un istifa etmesi gerektiğini” hatırlattı. Assange’nin bu açıklamayı, bilinmeyen bir yerden internet telefonu Skype üzerinden yaptığı vurgulandı.
Şimdi bizim kanaatimizce, bu belge sızdırma olayı, şu gerçekleri ortaya çıkarmıştı:
1- ABD’nin gizli belge ve bilgilerine sahip çıkamama zafiyeti:
ABD diplomasisinin 11 Eylülü olarak nitelenen bu zafiyet ve acziyet, “gelecek sene Amerikan finans kurumlarıyla ilgili gizli belge ve bilgilerinde deşifre edileceği” haberleriyle tam bir panik havasına yol açmıştı. Artık ABD’nin hiçbir sırrı, gizli saklısı kalmamıştı.
Wikileaks’in İsrail bağlantısı özenle saklanmış!
Wikileaks’in direkt olmasa bile Türkiye’yi endirekt olarak ilgilendiren bir başka önemli bölümü daha vardı. Bunların da dikkatle analiz edilmesi lazımdı. Hatırlarsanız, bazı Sabataist strateji çırakları “Yeni dünya düzeni” başlıklı ABD’nin İsrail ile ilişkilerini yeniden düzenleme sürecinde olduğunu ve bunun da bölgedeki rolü açısından Türkiye için hayati önemi bulunduğunu yazmıştı. Wikileaks ile birlikte gelen ifşaatların o yorumu doğrular nitelikte olduğu ortaya çıktı. Ayrıca İsrail lehine casusluk yaptığından şüphelenilen Yahudilere son zamanlarda Washington’da özel hassasiyet gösterilmeye başlanması ve Yahudilerin en büyük İsrail lobicisi olan AİPAC’da son yaşanan skandallarla birlikte örgütün çökme aşamasına yaklaşması iddiaları da, İsrail’e yönelik nefret dalgasını kırmayı amaçlamıştı.
Gizli saklı hiçbir şey kalmamış!
Evet… İleri sürüldüğüne göre Wikileaks’in “Elçilik Dosyaları” en çok ABD Dışişleri’ni vuracakmış. Çünkü dünyadaki ABD büyükelçiliklerinin Washington’a gönderdiği rapor ve değerlendirmelerde Washington’u müttefikleri nezdinde utandıracak sayısız detay ve kişilere dönük yorumlar varmış. İngiliz “The Sunday Times” gazetesine göre belgelerdeki özel notlar ve raporlar yüzünden İngiliz hükümeti Müslüman ülkelerde bulunan vatandaşlarının hayatlarının tehlikeye girmesinden endişe duymaktaymış. “The Sunday Telegraph”a göre ise muhtemelen yüz kızartıcı içeriğe sahip olan belgelerin yayınlanması halinde İngiltere ve ABD’nin ilişkileri sarsılacakmış. İnternet sitesinde yayınlanması beklenen gizli belgelerde Türkiye’yi etkileyebilecek olanlara ait ipuçları da Londra’da yayınlanan “El Hayat”ın haberinde yer almış. Buna göre Türkiye Irak’taki El Kaide’ye yardım yapmış ve ABD de PKK’ya destek sağlamış. Amerikan Dışişleri’nin gizli belgeler yüzünden aşırı telaş gösterdiği de saklanamamıştı.
ABD, Pakistan’ın uranyumunu elinden almak için uğraşmış!
Pakistan’da İngilizce yayımlanan Dawn News gazetesi, Amerikalı yetkililerin 2007 yılından beri Pakistan’ın elinde bulunan zenginleştirilmiş uranyumu elinden almaya yönelik çaba gösterdiğini yazdı. ABD’nin, Pakistan’daki zenginleştirilmiş uranyumun, yasa dışı örgütlerin eline geçmesi ve ABD’ye karşı kullanılabileceği ihtimali dolayısıyla Pakistan’ın elinden alınması gerektiğine inandığı anlatılan habere göre, ABD bu amaca ulaşmak için öncelikle diplomatik kanalları kullanmış, ardından baskıcı tavırlar uygulamıştı. Haberde ayrıca, ”Pakistan Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari’nin, ülkenin gelişmesinin önünde en büyük engel olduğu ve ülkenin gittikçe kötüye giden siyasi ve ekonomik istikrarsızlık içinde bulunduğu” ifadeleri yer almıştı.
İçi çöp dolu köhne saraylar: Süper Güç imajı!..
Wikileaks, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın yazışmalarını açıklayarak birçok sırrı ortaya döktü, herkes de öncelikle bu sırların peşine düştü. Ama Wikileaks bu “sırlardan” çok daha önemli bir gerçeği ortaya çıkardı: “Devlet adamı” olarak selamlanan ve insanların “büyük” adamlar diye saygı duyulan yöneticilerin aslında ikiyüzlü cüceler ve hatta Yecüc-Mecücler olduğu göründü. Dünyadaki “Süper Güç” sanılanlar aslında, içi çöp dolu kocaman ve eski bir saraya benziyor. Bütün devletler görülüyor ki aynı yöntemlerle çalışıyor. Halklarına başka şeyler söyleniyor, kendi aralarında başka şeyler konuşuluyor. Sıradan insanları “büyülemek” için “süper devlet” kavramının etrafında oluşturulan o sırlarla dolu “kutsallık” bu belgelerle mezbeleye dönüşüyor. Dedikodular, yalanlar, kışkırtmalar ve bütün bu palavraların üstüne oturup, altı milyar insanın paralarından kendilerine şaşaalı hayatlar çıkartan bir “Siyonist Yahudi Lobileri saltanatı” artık sallanıyor. Niye ırkçı emperyalizm işbirlikçi yöneticileri, halklarından daha iyi yaşıyor? Bunu hak etmek için neler yapılıyor? Sanırım, dünyadaki bütün insanların artık bu soruları sormaya başlaması gerekiyor.
2- Psikolojik savaş ve saldırı taktiği:
Wikileaks’ın yayınlandığı belgeler ile, üçüncü dünya savaşı siber ortamda başlamıştı
Wikileaks sitesinde ne çıkmıştı?
Wikileaks, kaynaklarının gizliliğini koruyarak hükümetlerin ve diğer organizasyonların hassas belgelerini yayınlayan, İsveç merkezli bir uluslararası organizasyon olarak tanınmıştı. Wikileaks internet sitesi, ABD’nin karşı çıkmasına rağmen yeni belgeleri çeşitli yayın organları aracılığıyla yayımlamıştı. ABD’nin imajını sarsması ve uzun süre dünya kamuoyunu meşgul etmesi beklenen Wikileaks’in yayınladığı gizli bilgilerde ilginç detaylar yer almaktaydı. Yayınlanan gizli belgelere göre: ABD, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Neo Osmanlıcılık çizgisinden rahatsızdı. ABD’li diplomatlara göre Türkiye’nin ekseni Doğu’ya kaymaktaydı. Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyesi olması zorlaşmıştı. Türkiye kısırdöngü içinde, gerekli AB reformlarını yapamamıştı. Körfez ülkeleri, ABD’ye İran’a saldırması için telkinde bulunmaktaydı. ABD’li diplomatlar, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad için “deli ve dengesiz” ifadelerini kullanmaktaydı. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, “İran, nükleer güç olursa dünya bambaşka bir yer olur” açıklamasını yapmıştı. İran, nükleer programını Kuzey Kore’den aldığı yardımla başarmıştı. Ermeni lider Sarkisyan, İran’a silah satmaktaydı. İranlılar Kızılhaç gönüllüsü kılığıyla silah kaçakçılığı yapmaktaydı. ABD’li diplomatlar, Afganistan lideri Karzai için “paranoyak” ifadesini kullanmıştı. İsrail, Gazze saldırısındaki tutumundan dolayı ABD’ye teşekkürlerini yollamıştı. Türkiye’nin bölgede süper güç olmak istediğini bildiren İsrail, ABD’yi İran’a yönelik tutumunu sertleştirmesi için sıkıştırmaktaydı. MOSSAD, ABD’ye, “İran rejimini devirmek için etnik grupları destekle” tavsiyesinde bulunmaktaydı.
ABD elçisi, Ergenekon tutuklamalarından rahatsızmış
Belgelerden birine göre ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James F. Jeffrey, “Balyoz Operasyonu” kapsamındaki tutuklamalar hakkında bilgi vererek, resmi suçlama yapılması durumunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin bunlara yanıt vermek zorunda kalacağını ancak yeterli delil bulunmazsa, operasyonun “hükümete karşı geri tepeceği” yorumunu yapmıştı. James Jeffrey’nin “TSK için kötü mü? AKP için iyi mi?” ara başlığıyla yazdığı bölümde, “Ordunun, AKP’nin yönetiminden derin bir şekilde rahatsız olduğunu ve Silahlı Kuvvetlerin Türk toplumundaki yerini aşındırmak için yürüttüğü kampanya nedeniyle çileden çıktığını” vurgulamıştı. Jeffrey, “bütün olanların, eşkıyaca ve otoriter davranan polisin ve yargının tavrını kötüleştirdiğini” belirterek, ABD’de yasal sürecin uygulanması sırasında, “geçerli kanıtlar bulunmadan ve dava açılmasına gerek olduğuna hükmedilmeden” kimsenin gözaltına alınmadığını, tutuklanmadığını hatırlatmıştı. “Şüpheli ya da tanıkların, ‘otomatik silahlı’ polislerce sürüklendiklerini ve basın önünde küçük düşürüldüklerini” aktaran Jeffrey, “Bu her zaman bu şekilde gerçekleşiyor, şimdi yüksek rütbeli askerler ve onların arkadaşları için de aynı şey geçerli” diye kışkırtmıştı. Jeffrey, “kamuoyu önünde küçük düşürülen bu kişilerin çoğunun, delil yetersizliği ya da davaların reddedilmesi nedeniyle serbest bırakıldıklarını” da dikkat yazmıştı.
Pakistan Milli Meclisi’nden Wikileaks belgeleri yorumu: İslam ülkelerine karşı komplo
Pakistan Milli Meclisi, Wikileaks internet sitesinde yayımlanan belgeleri ”İslam ülkeleri arasındaki ilişkileri zayıflatmak amacıyla kasıtlı olarak planlanmış komplo” olarak vasıflandırdı.
Parlamento Daimi Komitesi üyelerinin imzasıyla yayımlanan bildiride, “Wikileaks’deki belgelerin Müslüman ülkeler arasında zaten zayıf olan ilişkilere zarar vereceği ve bu amaçla yayımlanan belgelerin kasıtlı olarak planlanmış bir komplo olduğu” vurguladı.
Gazetecilere açıklama yapan Meclis Daimi Komite Başkanı Belum Hasnain, söz konusu belgelerin kitle iletişim araçları vasıtasıyla sürekli gündemde tutulmasının da yine İslam ülkeleri arasındaki ilişkilere yalnızca zarar vereceğini hatırlattı.
Pakistan Dışişleri Bakanlığı, belgelerin yayımlandığı ilk gün Wikileaks sitesini kınamış ve bu belgeleri yayımlayanları ”sorumsuzlukla” suçlamıştı.
3- Medeniyet merkezi zannedilen, Amerika’nın VAHŞİ BATI ve KOVBOY MANTIĞI karakterinin deşifre edilmesi:
Şimdi İngilizce sözlük karşılığından ziyade, siyasi ve diplomatik kulis literatüründeki anlamlarıyla; ABD’nin, hemen büyük kısmı kendi işbirlikçisi ve hala desteklediği bazı liderlerle ilgili tespitlerine dikkat edelim:
Mahmut Ahmedinejat: Deli dengesiz, Hitler kafalı
Kuzey Kore lideri Kim Jong-il: İradesiz, yaşlı, bunamış
Muammer Kaddafi: Seks manyağı
Hamit Karzai: Hırsız, paranoyak, menfaat avcısı
Vladimir Putin: Alfa kabadayısı, komünist artığı
Dimitri Medvedev: Korkak, pısırık, karı tavırlı
Berlusconi: Çılgın, şımarık, başarısız
Angela Merk: Teflon tava, havalı
Sarkozy: Çıplak kral, çılgın tarzlı
Suud Kralı Abdullah: El Kaide’ye destek sağlayıcı,
Azerbaycan İlham Aliyev: Rus yanlısı, despot yapılı, Türkiye’yi kıskanır, AKP’den gıcık alır
Hüsnü Mübarek: İyi müttefik, ama inatçı ve ısrarlı
Recep T. Erdoğan: Kof gurur takıntılı, diktaca yönetme meraklısı, servet hırslısı, İsviçre bankalarında gizli hesaplı
Pakistan Asıf Ali Zerdari: Ülkesinin en büyük belası, bütün sıkıntıların kaynağı
İsrail Başbakanı Netanyahu: Çok zarif ve etkileyici lider profili, ama hiçbir sözüne güven duyulmamalı
Artık soralım:
Niye önce bizim başbakanın İsviçre bankalarındaki çok kabarık hesapları sızdırılmıştı? Recep Bey, bunu konuşup yazanlara horozlanacağına Amerika’ya niye tavır koyamamıştı? Kaldı ki bu ABD ve onun derin devleti olan Yahudi Lobileri, Recep T. Erdoğan’a cesaret madalyası takmamışlar mıydı? Oysa, haklarında hakaretvari ifadeler kullanılan diğer liderlerin bir çoğunu da, hem resmi iltifatlar yağdıran, hem de iktidar imkanı sağlayan yine aynı Amerika’ydı.
“Katıra gücü yetmeyip, palanına saldıran” pehlivan misali, Kartır’lara selam durup Kılıçdaroğlu’na sataşmakla nereye varılacaktı? Belki de her ikisi de sadece verilen rolü oynamaktaydı.
TARAF gazetesi uyduruk ithamlarla TSK’ya saldırırken ve onun gibilerinin yalan yayınları pek çok general ve aydının tutuklanma sebebi sayılırken KAHRAMAN’dı da, Recep Beyle ilgili Wikileaks iddialarını manşete taşırken niye birden bire sahtekâr diye savaş açılmıştı?
Bütün bunlar, yoksa; “dikkatli davranın ve ABD’ye yan çizmeye kalkışmayın. Çünkü elimizde sizi kamuoyunuzda perişan ve iktidarınızı tarumar edecek daha ne acayip belgeler ve görüntüler bulunduğunu unutmayın!” mesajı ve şantajı mıydı?
Belki de, yeni ve tehlikeli rollerde oynatılacak figüranların fiyatını düşürme amaçlı bir pazarlık planı ve ucuza kapatma hesaplarıydı.
Çünkü Mihriban Aliyeva’nın yüzündeki ve bedenindeki onlarca estetik ameliyatlar gibi magazin bilgileri dahi bu belgelerde, boşuna yer almamıştı. İş birlikçi devlet ve hükümet başkanlarının hanımlarının; berberleriyle, terzileriyle, şoförleriyle, bazı bakan, milletvekili ve kocalarının danışmanları ile çok samimi ve mahremiyetli münasebetleri bile tespit edilip saklanmaktaydı!
Yabancı yetkililerin DNA bilgilerinin toplanmasının istendiği açıklanmıştı
ABD gözdağı vermeye devam ediyor
ABD Dışişleri Bakanlığı, Wikileaks belgelerinde belirtildiği üzere, “Amerikalı diplomatlara, yabancı liderlerin veya yetkililerin DNA’ları, biyometrik verileri gibi hassas şahsi bilgileri toplamaları yönünde gizli direktifler verildiğini” teyit ederken, bunun kaynağının bakanlık dışı olduğunu açıkladı.
Bakanlık sözcüsü P. J. Crowley, Wikileaks tarafından açıklanan belgeler arasında bulunan bu direktifler konusunda, “Dışişleri Bakanlığı dışından gelen bir talep” dedi ve diplomatların casusluk yapmadığını anlattı.
Sözcü, diğer hükümet organlarının, “istekler listesi” arasına, yabancı yetkililer hakkında bilgi edinilmesinin de yer aldığını hatırlattı.
Amerika yalanlamadı
Öte yandan ABD Dışişleri Bakanlığının da teyit ettiği, Amerikalı diplomatlara yabancı liderlerin ve yetkililerin DNA’ları ve biyometrik verileri gibi hassas ve hususi bilgilerinin elde edilmesi konusunda: “diplomatların uymamakta serbest oldukları” gibi açıklamak mazeretlere sığınıldı.
4. Aslında işbirlikçi oldukları halde, ara sıra ABD ve İsrail’e diklenen hükümet ve şahsiyetlere:
“Bu sızdıklarımız, sizin en masum ve en hafif melanetlerinizdir. Haddinizi bilmezseniz, sizin altınızı oyacak ve yüzünüzü kızartıp tefe koyacak öyle rezaletleriniz deşifre ederiz ki!?” şeklindeki kulak çekme, ikaz etme ve hizaya getirme sinyalleriydi.
Önce şu gerçeği vurgulayalım:
“Hırsız ve haksız sevret meraklısı, şehvet ve şöhret budalası, despot ve dikta kafalı, ahmak ve geri zekâlı” gibi iddialar yakıştırma değil, doğruları yansıtmaktaydı. Çünkü zaten Siyonist ve emperyalist odaklar:
Hidayet, feraset, dirayet ehli, cesaret, ciddiyet ve civanmert karakterli, milli haysiyet, hamiyet ve hassasiyet sahibi kimselerle iş birliği yapmamaktaydı. Bunlar şahsi iktidar ve ihtirasları için, milletine hıyanete yanaşmazlardı.
Böylesi rezil ve zelil edici ifşaat ve ithamlar karşısında bile:
“Biz bunlarla diplomatik dedikodular olarak değerlendirerek gülüp geçeriz” diyen tipler onlara lazımdı. “Bizi Saddam’la bir tutmuşlar, aynı mantıkla yaklaşmışlar” diye sızlanan Bay Ahmet Davutoğlu, daha ne zaman anlayacaksınız ki, kullanılan kuklaların ABD ve Yahudi Lobileri nazarında hiçbir farkı bulunmamaktaydı ve hele liderlerinin, reislerinin melanetli marifetlerini anlatan sövgüleri saklayıp, bak şurada takdir ve takdim edilmiş diye bazı övgüleri gündeme taşıyan yalaka yazar ve yorumculara ise şaşmak değil, acımak lazımdı.
AKP’nin iktidara geliş sebebi
Şu incitici ve irkiltici iddiaları Amerikalı Coniler dışında hangi babayiğit kaleme alabilirdi?…
Amerikan ajanlarına göre: (…)Parti içinde ise Erdoğan’ın güce duyduğu iştah, sert bir otoriter tarz ve diğerlerine karşı derin bir güvensizlik olarak kendini gösteriyor. Erdoğan ve eşi Emine’nin eski bir dini danışmanı, ‘Tayyip Bey Allah’a inanır ama güvenmez’ diyordu… AKP içindeki bütün kontaklarımız Erdoğan’ın diğer dış politika danışmanlarını (Cüneyd Zapsu, Egemen Bağış, Ömer Çelik, Mücahit Arslan ve özel kalem müdürü Hikmet Bulduk) yetersiz, bilgisiz ve yolsuzluğa karışmış olarak nitelendiriyordu.. Erdoğan’ın pragmatik yaklaşımı kendisinin işine yarasa da vizyon eksikliği sırıtıyordu. Kendisi ve Gül ile diğer üst düzey AKP yöneticileri de dahil olmak üzere AKP’deki danışmanları analitik derinlikten yoksun bulunuyordu. Düşük kalitedeki istihbaratlara ve basındaki dezenformasyonlara sığınıyordu..
‘Erdoğan’ın karakteri’ başlığı altında Başbakan’ın aşırı gururu, Allah’ın kendisine Türkiye’yi yönetme görevi vermiş olduğuna inanması, otoriter tavrı dolayısıyla etrafında güçlü ve yetenekli danışmanlar olmaması, iktidarda kalma isteğinin kendisini önemli kararlarda korkak davranmaya yöneltmesi ve kadınlara güvensiz olduğu yorumları yapılıyordu. ‘AKP, yolsuzlukların kökünü kazıyacağını söyleyerekten iktidara geldi. AKP’ye yakın olanların anlattığına göre, ilişkilerdeki çatışmalar ya da partinin ulusal, bölgesel, yöresel ve bakanların yakın aile fertleri arasında ciddi çıkar ilişkisi ve çatışma olduğu söyleniyordu. İki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre, Erdoğan’ın İsviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı bulunuyordu. Oysa Erdoğan bunları oğlunun düğününde gelen hediyeler ve dört çocuğunun okul masraflarını ödeyen Türk işadamından kaynaklandığını söylüyordu. Bu ise çok gülünç ve yüzeysel bir açıklamadır..’
5- ABD’deki derin güçlerin; Yahudi Lobileriyle, milli merkezlerin gizli iktidar mücadelesi:
AKP kurmaylarının “bu işin arkasında İsrail’in olduğu” iddiaları kendilerini güya İsrail’in hedefi gösterip kamuoyunda puan kazandırma çabası yanında, dolaylı da olsa bir gerçeği yansıtmaktaydı. Evet, Amerika’da iki derin gücün çarpıştığı, siyaset bilimcilerin ortak kanaatıydı.
Şu ana kadar sızan bilgilerden anlıyoruz ki, belgelerin Türkiye’yi ilgilendiren bölümlerinde Washington ve Ankara arasında hasar yaratabilecek birkaç unsur vardı:
Türkiye El-Kaide’ye yardım etti iddiası: Belgelerin bir bölümünde Irak’taki El-Kaide mensuplarının Türkiye sınırından rahatça Irak’a silah kaçırdığı iddiası yer almıştı. Ancak Ankara bu konuda son derece rahattı. Üst düzey bir yetkili “Bizde panik havası falan yok. Bu iddia inandırıcı olmaz.” Çünkü Ankara askeri ve istihbari açıdan El-Kaide’yle mücadelede kendini kanıtlamış bir ülke konumundaydı. NATO nezdinde sağlam bir karnesi, istihbaratta Batılı ülkelerle uzun yıllara dayanan kurumsal bağları vardı. Gariptir son dönemde Türkiye’yi El-Kaide ile ilişkilendiren çok haber çıktı. Uluslararası ajanslar neredeyse her hafta, Taliban’daki Türklerden tutun Avrupa’daki terör saldırılarının Türkiye üzerinden yapılacağına kadar “Türkiye” ve “El Kaide” kelimelerinin aynı cümlede yer aldığı bir haber yayınlamıştı. Gerçekten El-Kaide Türkiye’yi yeni üs mü yaptı, yoksa bir anda böyle bir haber furyası mı başladı? Ancak Türk yetkililerin tümü, bu haberlerin Mavi Marmara krizi sonrası başlayan ve Türkiye’yi karalamaya yönelik bir “kampanya” olduğu inancındaydı. Ankara Wikileaks’deki olası El-Kaide bağlantısı haberlerini de böyle yorumlayacaktır.
ABD PKK’ya yardım ediyor iddiası: Yıllar yılı Türkiye’de dillendirilen bu iddianın şu zamana kadar üzerine giden bir hükümet çıkmamıştı. Çekiç Güç’ü kovan Erbakan Hükümeti ise yıkılmıştı. Wikileaks belgelerinde somut bir PKK-ABD bağlantısı çıkarsa, bu iki ülke arasında deprem etkisi yapacak, özellikle de Türk kamuoyundaki ABD’nin imajını iyice sarsacaktır. Öcalan’ın yakalanması, Bush döneminde PKK’nın “ortak düşman” ilanı ve ardından gelen askeri operasyonlar hep Ankara’yı oyalayan adımlardı. Fakat Washington’un PKK politikası hep nüanslı kaldı. Farklı dengeler gözetildi. ABD dönem dönem Türkiye’nin Kuzey Irak’taki askeri operasyonlarına izin verse de, genelde ne somut olarak PKK ile mücadele etti, ne de işbirliği yaptı. Zaten ABD başkentinde uzun süredir Kürt meselesinin sadece askeri değil sivil yöntemler ve reformla çözülmesi gerektiği inancı vardı. Üst düzey bir yetkilinin anlatımıyla “Aslında Amerikalılar PKK’yı açıkça desteklemedi ama yok edilmesine de izin vermedi. Hep bir denge unsuru olarak korudu.”
Hal böyleyken Wikileaks belgelerinde ne olabilir? Bazı kaynaklar, belgelerde büyük olasılıkla 2003-2004 yılında Kuzey Irak’ta görev yapan Amerikan asker ya da istihbaratçıların PKK ile temaslarına dair bilgiler olabileceği kanaatini taşımaktaydı. O dönemde Irak’ın kuzeyinde görev yapan Amerikalıların kendi kontrol ettikleri bölgede güvenlik ya da başka konular için PKK ile temas kurmuşlar ve imkân sağlamışlardı. Burada can yakıcı olabilecek unsur, görüşmelerden ziyade somut işbirliği iddialarıydı. Bir diğer ihtimal, PKK’nın İran kolu PJAK ve ABD’li yetkililer arasında temasların yaşanmasıydı. Ancak uluslararası açıdan ABD’yi sıkıntıya sokacak bu konunun normalde diplomatik kriptolarda yer alması olasılığı zayıftı.
6- ABD’nin dezenformasyon nedeniyle, dünya kamuoyunu yanlış yönlendirme ve kendi hedefleri istikametinde şekillendirme isteği:
“ABD hükümetinin izniyle”
Eski MİT mensubu Mahir Kaynak, dünyanın gündemine oturan ABD’nin gizli belgelerinin ABD hükümetinin izni ve haberi olmadan yayınlanmasının imkânsız olduğunu vurgulamıştı. Kaynak, ABD hükümetinin bu yolla rahatsızlık duyduğu konularda dünya kamuoyunu ve liderler yönlendirmeyi amaçlamış olabileceğini hatırlatmıştı. Eski MİT’çi Mahir Kaynak, dünya gündemine düşen Wikileaks internet sitesinin ABD’nin gizli belgelerini yayınlamasıyla ilgili Cihan Haber Ajansı’na açıklamada bulunarak: gizlilik derecesi yüksek ve bu türden belgelerin değil Amerika dünyanın hiçbir yerinde yayınlanmayacağını belirterek: “Eğer bunlar yayınlanıyorsa onlara gizli demenin bir manası yok. Burada süreç şöyle ilerler, önce belgeler üzerinde gizlilik kaldırılır. Ondan sonra bunun kamuoyuna istedikleri gibi yansımasını sağlarlar” açıklamasını yapmıştı. Bu türden gizli bilgileri sızdıranların hapse atılacağını hatta idama mahkûm edileceğini söyleyen Kaynak, “Öyle olmasa casusluk diye bir şey kalmaz.” ABD hükümeti bu durumu kendisi yönetiyor ve bu yolla Dünya kamuoyuna söylemek istediği sözleri söylüyor” kanaatindeydi.
ABD yetkilileri, dolaylı biçimde bu bilgi ve belgelere ve diplomasi görevlilerine bir nevi sahip çıkması, bunların kasıtlı ve hesaplı bir sızdırma olduğu iddialarına haklılık kazandırmaktaydı.
Wikileaks’ten sızanların pis kokuları
Soru sormanın komplocu mantık, sormadan kabul ya da reddetmenin yandaşlık ya da taraftarlık, “her şey açığa çıktı, dünya demokratikleşiyor” demenin safsatacılık, konularla hiç ilgilenmemenin saflık ve ahmaklık olduğu bir ortamda “Wikileaks belgelerini analiz etmenin ne kadar güç olduğu” ortada diyen Sn. Arıboğan haklıydı.
Belgelerin içeriğiyle ilgilenmek elbette önemli bir yaklaşım, ama yetmiyor. Olayın aynı zamanda yaratacağı yan etkiler bakımından da değerlendirilmesi gerekiyor. Zira basit bir iddiayla karşı karşıya değiliz. Dünyanın en güçlü siyasi aktörünün diğer ülkeler ve yöneticileri hakkındaki gizli kanaatlerinin açıkça ortaya konulduğu bir durumdan söz ediyoruz. Belgeler açığa çıktıkça dünyada yer yerinden oynamayacak belki, ama taşların hareket edebileceğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Analiz edelim:
1- Belgelerin ABD’nin içerisinden çok, müttefikleri ile ilişkisinde bazı etkiler yaratması kaçınılmazdır. ABD’li diplomatlar gayet avam bir üslupla, bulundukları ülkeler ve yöneticileri hakkındaki tespitlerini ve kanaatlerini merkeze aktarmışlardır. ABD yönetimi eğer dünyayı bu ifadelerden hareketle algılıyor ve yönetmeye çalışıyorlardıysa, bugün neden bu vaziyette oldukları da rahatça anlaşılmaktaydı. Belgeler, ABD’nin her şeye muktedir olduğu efsanesinin yıkılış fermanıdır; hem belgeleri korumayı başaramamış ve hem de şaka gibi diplomatik belgelerle dünyayı algılamaya çalışmış olmaları tam bir skandaldır.
2- Belgelerde hemen her ülkenin yöneticileri hakkında bazı kanaatler vardır ve ilginç bir biçimde ilk yayınlanan da bu kanaatler olmaktadır. Yayınlanma sırasının neye göre tayin edildiği karanlıktır, ama kuşkusuz ilk yayınlanan belgeler en yüksek etki yaratacak olanlardır. Belgelerin tamamının kamuoyuna yansıması her gün 250 tane yayınlanması söz konusu olursa (ilk gün bu kadardı) yaklaşık 3 yıl sürecek bir zaman dilimine yayılacaktır.
3- Belgeler diplomasi belgeleridir, istihbarat değil, ama diplomasi ile istihbarat birbirinin ayrılmaz parçasıdır. ABD’ye giden bu bilgiler farklı format içerisinde analiz edilir ve kalıplanır. Çok konuşan ya da kendini beğendirmeye çalışan bir politikacı, bir diplomat için bulunmaz bir fırsat sayılır. Nitekim Türkiye’de de konuşmayı seven siyasetçiler, danışmanlar kullanılmıştır. Bu kişiler tanımlandığında bizim ülkemizde siyaseten bedel öderler ama dünyanın birçok ülkesinde bu konu bir güvenlik sorununa dönüşmesi kaçınılmazdır. Küresel düzeyde bir cadı avı başlatılır ve ülkeler kendi içlerine dönüp temizlik faaliyetini yoğunlaştırır. Hillary Clinton’ın ‘Bu müttefiklerimiz için bir güvenlik sorunudur’ demesi bundandır. Zimbabwe’de, Çin’de, Kenya’da neler oluyor, olacak fark edenimiz var mı?
4- Wikileaks kendisine sızdırılan belgeleri yayınlamaktadır. Gelinen nokta internet medyasının gücünü göstermesi bakımından da çok anlamlıdır. Lakin paketin objektif olduğu garanti edilemez. Paketi gönderenler manipülasyon amaçlı olarak bilgileri elemiş, şekillendirmiş olabilirler. Aynı biçimde yayınlayanlar da belirli pazarlıklar yaparak, paketi şekillendiriyor ve bazı bilgileri eliyor olabilirler. Wikileaks’in sığındığı, yani koruma aldığı ülkeden (İngiltere) müdahalelerle de paket şekillendiriliyor olabilir. Hiçbir şey karşılıksız ve nedensiz değildir. Bedelin ne olduğunu da sorgulamak elzemdir.
7- Bütün dünyayı ilgilendirecek ve mevcut dengeleri değiştirecek, yeni ve çok tehlikeli hamleler ve bazı ülkelere fiili müdahaleler öncesi, tüm kamuoyunun suni ve sarsıcı gündemlerle meşgul edilip, dikkatleri farklı yönlere çekme stratejisi
Evet, bizi asıl ilgilendiren ve endişeye sevk eden, konunun bu tarafıydı.
“Bulanık suda balık avlanması” ve “Kurtların sürüye saldırmasına müsait bir ortam için, puslu bir havanın oluşturulması” amaçlanmıştı ve maalesef hemen herkes bu oltaya takılmıştı.
Koca koca yazarlar, yorumcular, eski ve yeni diplomatlar, yüksek yüksek bürokratlar, nice ünlü Proflar, hepsi sanki aynı mutfakta doyurulmuş ve doldurulmuş gibi: “Olur böyle vakalar, Coni amca yakalar” havasıyla ABD’yi kurtarmaya, AKP’yi aklamaya çalışmaları, gerçekten mide bulandırıcıydı.
Bu aşağılık kompleksi ve bayağılık-bağımlılık psikolojisi; tapındıkları ABD tanrılarının, bağırsaklarının deşilip altını pisletmesi karşısındaki şaşkınlık ve şarlatanlıklarını yansıtmaktaydı. Eh, kolay değil, putları-tağutları pisliğe batmıştı!..
“Olur ki, yardım görürler (makam ve menfaate erişirler) umuduyla, Allah’tan başka ilahlar edinmişler (zalim ve kâfir güçlerin güdümüne girmişler)dir.
(Aslında) O ilahların kendilerine yardım etmeye güçleri yetmemektedir (yegâne kuvvet ve kudret sahibi Cenabı Hak Hazretleridir) Oysa gerçekte, kendileri onlar (o tapındıkları ilahlar ve kapılıp kul oldukları şeytani odaklar) için (hizmete) hazırlanmış (hakir ve zelil) askerlerdir.” (Yasin: 75-76)
ayetleri bu ABD ve AB’ye yani ırkçı Siyonizme demokrat kölelik yapan bu uşak kafalıları ne güzel anlatmaktaydı.

ALLA YARDIMCINIZ OLSUN
ALLAH CÜMLE İŞSİZ KARDEŞİMİZE HAYIRLI İŞLER NASİB ETSİN İNŞAALLAH. YAKINDIR MİLLİ GÖRÜŞ İKTİDARI, KURTULACAK GARİP PAŞA KARDAŞLARI, SİZE BUNU YAŞATAN SİYONİZM VE İŞBİRLİKÇİLERİ, GÖRECEKLER AZ KALDI YERİN DİBİNİ.
ALLA YARDIMCINIZ OLSUN
ALLAH CÜMLE İŞSİZ KARDEŞİMİZE HAYIRLI İŞLER NASİB ETSİN İNŞAALLAH. YAKINDIR MİLLİ GÖRÜŞ İKTİDARI, KURTULACAK GARİP PAŞA KARDAŞLARI, SİZE BUNU YAŞATAN SİYONİZM VE İŞBİRLİKÇİLERİ, GÖRECEKLER AZ KALDI YERİN DİBİNİ.
BIKTIM VE YORULDUM
İŞSİZLİK ARTIK YORUYOR BENİ
HUZURUM KALMADI OLMUŞUM DELİ GİBİ
DUYURUN NE OLUR MİLLİ ÇÖZÜM SESİMİZİ
GÖMSÜNLER ARTIK SANDIĞIN DİBİNE ŞU AKP’Yİ
CEPTE PARA YOK BORÇ DAYANDI GIRTLAĞA
EVE ELİ BOŞ GİTMEK ÇOK GİDİYOR ZORUMA
NEREYE KADAR SAĞDA SOLDA ÇALIŞMAKLA
BIKTIM VE YORULDUM ŞU YALAN DÜNYADA
KİM İSTEMEZ EVİNDE HUZURLU OLMAYI
ADAM GİBİ TOPLUM İÇİNDE YAŞAMAYI
FAKİRE FUKARAYA YARDIMCI OLMAYI
VE İNSAN GİBİ KARŞILANMAYI
PARAN YOKSA İTİBARINDA YOK DİYORLAR
SELAMINI İSTEKSİZ ALIR İNSANLAR
YÜZÜNE BAKMIYOR AMCALAR DAYILAR
BU DÜNYA KİMSEYE OLMAZ CENNET UNUTUYORLAR
BIKTIM VE YORULDUM
İŞSİZLİK ARTIK YORUYOR BENİ
HUZURUM KALMADI OLMUŞUM DELİ GİBİ
DUYURUN NE OLUR MİLLİ ÇÖZÜM SESİMİZİ
GÖMSÜNLER ARTIK SANDIĞIN DİBİNE ŞU AKP’Yİ
CEPTE PARA YOK BORÇ DAYANDI GIRTLAĞA
EVE ELİ BOŞ GİTMEK ÇOK GİDİYOR ZORUMA
NEREYE KADAR SAĞDA SOLDA ÇALIŞMAKLA
BIKTIM VE YORULDUM ŞU YALAN DÜNYADA
KİM İSTEMEZ EVİNDE HUZURLU OLMAYI
ADAM GİBİ TOPLUM İÇİNDE YAŞAMAYI
FAKİRE FUKARAYA YARDIMCI OLMAYI
VE İNSAN GİBİ KARŞILANMAYI
PARAN YOKSA İTİBARINDA YOK DİYORLAR
SELAMINI İSTEKSİZ ALIR İNSANLAR
YÜZÜNE BAKMIYOR AMCALAR DAYILAR
BU DÜNYA KİMSEYE OLMAZ CENNET UNUTUYORLAR
DİKKAT! BENZİN 4 TL
BENZİN OLDU DÖRT TL
ERİYORUZ GÜNDEN GÜNE
PARALAR GİTSİN SİYONİZME
GARİBAN EZİLMİŞ KİME NE
HİDAYET, DİRAYET, FERASET
YOK BUNLARDA BASİRET
HAYATLARI HEP KEYFİYET
KALMADI BUNLARDA İNSANİYET
PETROL YATAĞI ÜLKEM
HER GÜN OLUR ZAM GÜNDEM
NE OLACAK BUNUN SONU BİLMEM
BUNLARA ÜLKE TESLİM EDEMEM
YUMURTA ATILIR KAFALARINA
TESLİM OLMUŞLAR SİYON BAŞLARINA
YAZIK BUNLARA İNANAN SAFLARA
VE AĞZI AÇIK AVANAKLARA
TEK ÇÖZÜM VE KURTULUŞ MİLLİ GÖRÜŞ
BAŞLIYOR BÜYÜK VE KUTLU YÜRÜYÜŞ
GÜZEL YURDUMDA BAŞLADI ÖZÜNE DÖNÜŞ
SİYONİZM İÇİN YAKINDIR BÜYÜK ÇÖKÜŞ
DİKKAT! BENZİN 4 TL
BENZİN OLDU DÖRT TL
ERİYORUZ GÜNDEN GÜNE
PARALAR GİTSİN SİYONİZME
GARİBAN EZİLMİŞ KİME NE
HİDAYET, DİRAYET, FERASET
YOK BUNLARDA BASİRET
HAYATLARI HEP KEYFİYET
KALMADI BUNLARDA İNSANİYET
PETROL YATAĞI ÜLKEM
HER GÜN OLUR ZAM GÜNDEM
NE OLACAK BUNUN SONU BİLMEM
BUNLARA ÜLKE TESLİM EDEMEM
YUMURTA ATILIR KAFALARINA
TESLİM OLMUŞLAR SİYON BAŞLARINA
YAZIK BUNLARA İNANAN SAFLARA
VE AĞZI AÇIK AVANAKLARA
TEK ÇÖZÜM VE KURTULUŞ MİLLİ GÖRÜŞ
BAŞLIYOR BÜYÜK VE KUTLU YÜRÜYÜŞ
GÜZEL YURDUMDA BAŞLADI ÖZÜNE DÖNÜŞ
SİYONİZM İÇİN YAKINDIR BÜYÜK ÇÖKÜŞ
neden böyle
TÜRKİYENİN EN İSTİKRARLI VE EN BÜYÜK HABER KAYNAĞI OLARAK GÖRDÜĞÜM MİLLİ ÇÖZÜM YİNE ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUNUN PERDE ARKASINI AYDINLATIYOR. BU BELGELERİN ARKASINDAKİ OYUN ÇOK ÖNEMLİ. ERBAKAN HOCANIN AKP HİDAYET FERASET DİRAYET VE ŞUUR OLARAK ÇOK YETERSİZ OLDUĞU ÇİN SİYONİZM TARAFINDAN KULLANILIYORLAR. TÜRKİYE PARÇALANMAYA DOĞRU GÖTÜRÜLÜYOR. ERGENEKON AKP’Yİ İKTİDARDA TUTMAK, SİYONİZMİN PLANLARINI UYGULAMAK İÇİN OYNANAN BİR OYUN. ABD KARŞITI OLAN GENERALLER İÇERİ ALINDI. SÖZLERİ GÖSTERİYORKİ SİYONİZM DÜNYADA KONTROLÜ ELİNDE TUTMAK İÇİN HER TÜRLÜ ŞEYTANİ SENARYOYU UYGULUYOR. AMA SONUNUN GELDİĞİNİ SEZDİĞİ İÇİN BU BELGELERLE PSİKOLOJİK BASKI YAPMAK İSTİYOR. NE YAPARSA YAPSIN KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK SONLARI GELDİ. SON ÇIRPINIŞLARINI YAPIYORLAR.
neden böyle
TÜRKİYENİN EN İSTİKRARLI VE EN BÜYÜK HABER KAYNAĞI OLARAK GÖRDÜĞÜM MİLLİ ÇÖZÜM YİNE ÇOK ÖNEMLİ BİR KONUNUN PERDE ARKASINI AYDINLATIYOR. BU BELGELERİN ARKASINDAKİ OYUN ÇOK ÖNEMLİ. ERBAKAN HOCANIN AKP HİDAYET FERASET DİRAYET VE ŞUUR OLARAK ÇOK YETERSİZ OLDUĞU ÇİN SİYONİZM TARAFINDAN KULLANILIYORLAR. TÜRKİYE PARÇALANMAYA DOĞRU GÖTÜRÜLÜYOR. ERGENEKON AKP’Yİ İKTİDARDA TUTMAK, SİYONİZMİN PLANLARINI UYGULAMAK İÇİN OYNANAN BİR OYUN. ABD KARŞITI OLAN GENERALLER İÇERİ ALINDI. SÖZLERİ GÖSTERİYORKİ SİYONİZM DÜNYADA KONTROLÜ ELİNDE TUTMAK İÇİN HER TÜRLÜ ŞEYTANİ SENARYOYU UYGULUYOR. AMA SONUNUN GELDİĞİNİ SEZDİĞİ İÇİN BU BELGELERLE PSİKOLOJİK BASKI YAPMAK İSTİYOR. NE YAPARSA YAPSIN KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK SONLARI GELDİ. SON ÇIRPINIŞLARINI YAPIYORLAR.
ARKASI KARANLIK PLAN
BU OLAYLAR HEP ARKASI KARANLIK PLANLARIN ZUHURU. YANİ PERDENİN ARKASINDAKİ OYUNLARA BAKMAK LAZIM. DÜNYA KARIŞIYOR VE SİYONİZM SONUNUN GELDİĞİNİ SEZİYOR. BU ÇIRPINIŞLAR ONUN İÇİN.
ARKASI KARANLIK PLAN
BU OLAYLAR HEP ARKASI KARANLIK PLANLARIN ZUHURU. YANİ PERDENİN ARKASINDAKİ OYUNLARA BAKMAK LAZIM. DÜNYA KARIŞIYOR VE SİYONİZM SONUNUN GELDİĞİNİ SEZİYOR. BU ÇIRPINIŞLAR ONUN İÇİN.