YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6852508f7c232
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 5 8 7
Bugün : 1779
Dün : 42338
Bu ay : 857862
Geçen ay : 1488216
Toplam : 38125535
IP'niz : 18.97.14.87

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

DİKKAT!?
Soysuzların Soytarılığı!

5 2 oy
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Abone Ol
Bildir
50 Yorum
En Yeni
En Eski En Çok Oylanan
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle

Hakka sığınıp, Hakkı savunanların sahibi ve hâmîsi Cenab-ı Hak’tır!..

Haydi çırpının beyler!.. Çırpının bebeler!.. Çünkü nifak çirkefinde çırpındıkça batacaksınız!.. Üstelik tek tek değil, topyekûn saldırınız… Ki Allah’ın inayeti ve Aziz Erbakan Hocamızın himmetiyle, hepinizle hesaplaşmaya hazırız!..

NOKTA…
SONSUZ ŞÜKÜRLER OLSUN…

Bakmak lazım önce, insanların yaptığı işler ile, yaptığı işaretler bir biriyle örtüşüyormu yoksa örtüşmüyormu. Milli Çözüm dergisinin son sayısında kapak olan ve birde video sunumu olan küresel güçlerin şer belası ve insanlıkla ifade edilemeyecek şeytan tarifesine hizmet edenleri kapak yapmıştı. Hiç uzatmadan sormak lazım, sizler insanlık ve kurtuluşu için ne yaptınız ve ne kadar başarılı oldunuz?. Sonuç hiç bu günkü tarihle örnek verirsek Gazze katliamı, dergi kapağındaki bahse konu kişiler tarihe bir hiç olarak bile geçmeyecektir zira yapıyormuş gibi rol yapları veya Gazze’ nin ve insanlığın aleyhinde her ne varsa yapmışlardır. Bunun içinde işleri ile işaretleri bir birine çok uyuyor ve çok güzel örtüşüyor. Hemde bile isteye ispata yönelik tekrar tekrar yapmaktaki ısrarlarıda bunun içindir. Ömrünün akılbali olduğu günden beri istikameti net, ifadeleri net, yaşantısı net, kime ve neye sadakati net, söyledikleri net, yetmez 130 kadar yazdığı kitapları net, çok acıtan ama kendileri tırsıyorum diyemedikleri için mayın eşşeklerine servis ettikleri basit bilgiyi, dergiye kast ederek 256 sayı dergilerdeki yazıları net, şimdi vicdanı olanlara soruyorum yaptığı işleri ile işaretleri tamı tamına örtüşen kimdir. Yalınız bu sorunun cevabı, etrafındaki ahmaklarla oturup çalışıp kurgulanacak bir cevap olamasın, vicdanı ile başbaşa kaldığında cevaplasın. İnsanlar İnandıkları dava kadar büyüktür. Sizler Ahmet Akgül hocamı bir figür’e sığdıramadığınız. Lakin kendilerini o figüre sığdırıp bundan’da gurur duyan ve o figür medar-ı iftiharı olanları bayağı acıtmışki etkisiz bir çırpınış denemesi yaptılar.

Önce kendi kendilerini bir bataklığa attılar sonra ise kuyruk acısıyla havlayıp durdular, fakat yaptıklarıyla sadece kendi ayarlarını göstermişlerdi. Bu bataklıktan kurtulmaya çalışmak yerine kendilerine iyilikten başka bişey etmemiş olan insanlara saldırmak büyük bir ahmaklık ve aşağılık kompleksi olmaktan başka birşey değildi.

Bakara 171
İnkâr edenlerin örneği, sadece (çobanların) bağırıp çağırmasından başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeden ve sürekli) haykıran (bir hayvanın) misali gibidir. Onlar (manen) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akledemez (doğru düşünüp değerlendiremez)ler.

https://www.mealikerim.com/2/bakara/171

UTANMAZ SOYSUZLAR!Her elde bir kalem, her dilde kelâm
Her akla geleni, yazar utanmaz…
Onu rüşvet sanır, verirsen selam
Gerçeği söylesen, kızar utanmaz…

Şu hain münafık, safrasın1 kussun
Mü’min daha nice, korkup da pussun2
Sen Hakkı konuş ki, geveze sussun
Meydanı boş bulmuş, azar utanmaz…

https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/utanmaz-soysuzlar-siir/

Eveet, Ahmet Hocam yazar, marazlılar safrasını kusar…
Ahmet Hocam yazar, yarası olan gocunur…
Ahmet Hocam yazar, münafık kudurur…
Ahmet Hocam yazar, ayarlar ortaya çıkar…
Ahmet Hocam yazar, hain azdıkça azar…
Ve Ahmet Hocam yazar…
Mümin olanın imanı, heyecanı, hayreti ve gayreti artar…
Bu böyledir, Allah’ın izniyle böyle de olmaya devam edecektir.
Bu tarz çiğ sataşmalar bizim için ne ilktir ne de son 🙂
Ne diyelim, Allah ömrünüze ömür, kaleminize kuvvet katsın Hocam!

İnkâr edenlerin örneği, sadece (çobanların) bağırıp çağırmasından başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeden ve sürekli) haykıran (bir hayvanın) misali gibidir. Onlar (manen) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akledemez (doğru düşünüp değerlendiremez)ler.
(Bakara suresi 171)

Yanlızca Ahmet hocamıza saldırmak için saçmalıklar üzerine kurulmuş paylaşımlar yapılmış. Pakrudinileri ifşalayan ve gün yüzüne çıkartan kişi Ahmet hocamız olmasına rağmen bu hareketleri ne için yapsın.

İnsan aynı zaman gibidir ve zamanla eşdeğerdir.. Zamanla beraber alıp gitmektedir.. Kişi, kendisini bağlı bulunduğu hakikat kapısından mahrum bırakıp, mesafeyi açtıktıkça arada derin dehlizler açıldığını farkına bile aramayacak, bambaşka bir insan olacaktır..

Cenabı Hakka, Hz Resulüllahın (sav) sözü ile yakarıyoruz..

Ey Kalpleri evirip çeviren Allahım kalplerimizi davan ve dinin üzerinde sabit ve sadık kıl. Bizlere merhamet eyle.. Merhamete ve kurtuluşa muhtaç bütün kardeşlerimize inşirah ve sekinet nasip eyle..

Unutanlara ve Bilmeyenlere Bir Kez Daha Hatırlatalım:

İşte Üstadımız Ahmet Akgül;

Yalnız Yüce Allah’ın rızasını kazanmak için, Kur’an ve Sünnet’ten süzülen kalemini; zalimlere ve hainlere kılıç, cahil ve gafillere iğne, mü’minlere ise ilaç ve merhem olarak kullanan ve ülkemizin Efsane Başbakanı Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın en özel talebesi ve takipçisi olan bilge ve yiğit bir şahsiyettir.

Ülkemizde, bölgemizde ve dünya genelindeki önemli gelişmeleri ve olayları makaleleri ve videolarıyla on yıllar öncesinden sezip açıklayan, bu yüzden de pek çok sıkıntı ve saldırılara uğrayan, ama yine sonunda Allah’ın izni ve yardımıyla devamlı haklı çıkan bir bilge insandır. Ayrıca; Türkiye’de asker ve sivil yüksek bürokratların, üniversite hocalarının, önemli yazar ve yorumcuların ve devlet erkânının yakından takip ettiği MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ’nin Başyazarı ve Başdanışmanıdır. Yeryüzünde insanların huzura ve refaha ulaşması için kapitalist, sosyalist ve liberalist sistemlere karşı; hepsinin iyi ve yararlı yönlerini alarak, ama kötü ve zararlı kısımlarını terk ederek; akıl, bilim, tarih, vicdan ve Kur’an kaynaklı orijinal ADİL DÜZEN programlarını hazırlayıp savunan büyük ilim ve siyaset adamıdır.

Evet, biz Milli Çözümcüler; Ahmet Hocamızdan dava şuurunu ve kulluğu öğrendik, nasıl bir dava yolcusu ve nasıl bir kul olmamız gerektiği hususunda O bizim yaşayan, kanlı ve canlı örneğimizdir. Aynı zamanda Erbakan Hocamızı tanımamızda ve Milli Görüş davasını anlamamız ve yorumlamamız hususunda da bizim hem pusulamız hem de haritamız konumundadır. Bu kulluk şuuru ve sorumluluğu Ahmet Hocamıza öyle bir onur ve huzur kazandırmıştır ki; Hak bildiği gerçekleri yazmak ve konuşmak gerektiğinde hiç kimseden korkmaz, kınanmak ve dışlanmak endişesine kapılmaz, karakol ve mahkeme kuşkusuyla kıvranmazdı.

İlk günden beri, Milli Görüş’ü haklı ve hayırlı bulduğu için her ortamda savunur, hatta kendisine hakaret eden SP’li kardeşlerimiz için; “Onlar bizim davaya zarar verdiğimiz kanaatiyle bize sataşıyorlar ve belki de niyetlerine göre bir sevap kazanıyorlar. Hiç sevap kazanan kimseye kızılır mı?” diyorlardı. Kendisine hürmet ve rağbet edenlere: “Bazı başarılarımızı bizim marifetimiz sananlar, şahsımıza hüsnüzan ediyorlar. Oysa bu hayırlı çalışmalar Milli Çözüm Ekibindeki isimsiz kahramanların samimi katkılarının sonuçlarıdır.” buyuruyorlardı ve bunu gayet samimiyetle hatırlatırlardı.

Evet şimdi, şu ayet-i kerimeler üzerinde dikkatle durulmalı ve defalarca okunmalı. Çünkü, hangi hizmet ve hareketin liderine sataşıldığı konusunda iyice düşünülmeli!..


“Birbiri ardınca ve iyilik amacıyla (örfen; zamanın şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun olarak) gönderilenlere (uyarıcılara, Hakka çağırıcılara) yemin olsun ki;

Derken (sert ve çetin rüzgârlar gibi, her hayırlı hizmete koşturup, şeytani odakları ve münafıkları) kökünden koparıp savuranlara…

Ardından (hakikat prensiplerini ve huzur projelerini, neşriyat yoluyla) korkmadan ve yılmadan yaydıkça yayanlara,

Sonra, (rahatının ve menfaatinin kölesi ve nefsani arzularının esiri olanlardan uzaklaşıp, Hakkı bâtıldan, sadıkı sahtekârdan, mü’mini münafıktan çok kesin ve keskin biçimde) ayırdıkça ayıranlara… (Mutlak doğruları ve mutlu oluşumları topluma tanıtanlara,)

(Ve gelecek nesillere de) Bir zikir ve öğüt (olacak eserler) bırakanlara!

Böylece (hiç kimsenin ‘bilmiyordum, başka türlü sanıyordum’ gibi) bir bahanesi ve mazereti (kalmasın), veya (herkes apaçık şekilde) uyarılsın! (diye gerçekleri, hem de gerekçeleriyle birlikte ortaya koyanlara yemin olsun ki,)

Şüphesiz size va’ad edilen (zalimlerin hezimeti, ezilen mü’minlerin zafer ve hâkimiyeti ve kıyamet haberi) mutlaka vuku bulacaktır.” (Mürselât: 1-7)

“Andolsun safflar (ve samimi dayanışmalar) halinde dizilip (görev taksimiyle disiplin altına girerek hizaya ve hizmete) geçenlere (Allah’a itaat ve yolunda cihad edenlere… Ve yine zerrelerden kürrelere, nuranilerden ruhanilere Allah’ın emrindeki tüm görevlilere,)

(O gerçekleri) Haykırıp (halkı Hakka ve hayra) sürükleyenlere, (olumlu ve onurlu şekilde sevk ve idare edenlere… Ve bulutları yürüten meleklere,)

(Sürekli) Zikir (Kur’an) okuyarak (ve Allah’ı çağırıp O’na yalvararak ibadet ve hizmet edenlere) yemin olsun ki;

Kesinlikle, sizin İlahınız gerçekten “BİR” (tek)dir.” (Sâffât: 1-4)

https://www.mealikerim.com/

Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı 

(Türkçe Meal-i Kerim. Yorumlayan; Üstad Ahmet Akgül. Hazırlayan: Abdullah Akgül)

 

Ahmet Hocamıza sadakat, şerefimizdir.
Onun dostları dostumuz, Ona düşmanlık edenler baş düşmanımızdır.
Velev ki bu düşmanlar, gözümüzün kökü ola…

“Dil, kalbin tercümanı; davranışlar ise kalbin aynasıydı. Bir şahsiyeti en iyi kendi sözleri, eserleri ve projeleri yansıtırdı. Şerli kişilerin ve şeytani cephenin bir zattan hazımsızlıkları ve hücumları da, Onun “hayır ve hakikat ehli” belgesi sayılırdı.”

MİLLİ ÇÖZÜM’ÜN CESARETİ VE KARARLILIĞI…

Kuşkusuz tarihin her döneminde dünyaya iyiliğin, güzel ahlakın, barışın ve huzurun hakim olması için Adil bir Düzen kurmaya çalışan insanların yanı sıra, insanları haksız yere öldüren, yurtlarından süren, yeryüzünde ahlaki dejenerasyonu yaygınlaştırmaya, zayıf olanı ezmeye, böylece kendini yüceltmeye çalışan çok sayıda insan yaşamıştır.
Yine asırlardan beri iyiliği savunan her hareketin birileri tarafından durdurulmaya çalışıldığı da bir gerçektir. İşte bu noktada cesaret ve kararlılığın “iyiliği emretme, kötülükten men etme” konusunda ne kadar önemli olduğunu anlamak için, peygamberlerin ve yaşamlarını Allah yolunda hizmete adamış Müslümanların kötülüğe karşı verdikleri fikri mücadeleleri hatırlamak gerekir. Ki Milli Çözüm’ün nasıl bir fikri mücadeleye girdiğini ve kimlerle uğraştığını anlayabilesiniz…
Çünkü; nasıl ki Müslümanların hedefi güzel ahlakı insanlar arasında yaygınlaştırmaksa, bu Siyonistlerin ve onların işbirlikçisi kişilerin hedefi de kötülüğü tüm dünyaya yaymaktır. Bu nedenle, iyilik yönündeki her faaliyeti durdurmak istemelerine şaşırmamamız gerekir. Tarih boyunca yaşananlar da hep bunu göstermiştir. Güzel ahlakı tavsiye eden peygamberler ve onları izleyen müminler her dönemde baskı altına alınmaya çalışılmışlar, çirkin ve asılsız iftiralarla, çeşitli sindirme yöntemleriyle engellenmek istenmişler ve böylece şevk ve heyecanlarını yitirip, korku ve endişeli bir duruma sokularak sözde saf dışı bırakmayı hedeflemişlerdir.
Fakat bu noktada yeryüzünde iyiliğin, huzurun, güzel ahlakın yaşanacağı Adil bir Düzenin yerleşmesini istemeyenlerin hiç bilmedikleri ve hiçbir şekilde kavrayamadıkları İlahi bir sır tecelli eder: Müslümanlar her zaman, “Ve hiç şüphesiz; Bizim askerlerimiz (ve desteklediklerimiz) elbette galip gelecek (zalimlerin ve kâfirlerin düzenlerini devirecek)lerdir.” (Saffat Suresi, 173) ayetinin işaretiyle inanmayanlara her zaman galip geleceklerini bilirler ve bu inançlarından dolayı da şevk ve heyecanlarını hiç bir zaman kaybetmezler. Çünkü bu, Allah’ın vaadidir. Allah Kendi yolunda cesaret ve kararlılıkla mücadele edenleri bu dünyada inkarcılara karşı adetullahı gereği mutlaka galip getirmiş ve getirecektir, ahirette de samimi çabalarının karşılığını onlara tastamam verip Allah’ın rızasına erişenler olarak cennetine koyacaktır inşaallah.
İşte Allah’a güvenen, O’nun emrettiği güzel ahlakı yaşamaları ve yaşatmaları için Adil bir Düzenin kurulması konusunda kararlı davranıp hiç kimsenin ne dediğine aldırmadan ve denilenlerden etkilenmeden çalışan herkes, ahirette Allah’ın sonsuz nimetleriyle ödüllendirilmeyi ve dünyada zafere mutlaka erişileceğini umabilir. Çünkü mü’minler: Kim peygamberlerin ve tarih boyunca samimi müminlerin gösterdikleri cesareti ve kararlılığı gösterir, doğru yolda yılmadan ilerlerse, o kişi (ve kişiler) Allah’ın adetullahı gereği rahmetine ve zafere erişileceğine inanırlar.
Allah bu konuyla ilgili bir ayette şöyle buyurmaktadır:
Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda (ciddi ve samimi bir çaba harcayıp) cihad edenler; işte onlar, (yalnızca) Allah’ın rahmetini umabilirler. (Yoksa; Hakk hâkim olsun diye yola çıkıp, en ufak bir sıkıntıda yan çizip cihad etmekten vazgeçenlerin cennet özlemesi boş bir aldanıştır.) Allah Bağışlayandır, Esirgeyendir.” (Bakara Suresi, 218)

Laf anlatılmazmış, abdestsiz cünüpe
Şeytan da yular takmaz, böyle güruh’e(1) 
Çuval değil ki; ağız, çeksek büzüle
Hocama laf atar olmuş, soysuz sünepe

Elmas mercan verip de, çul çaput alana
Herkes özenir olmuş, din dava satana
Ayarları bozukmuş, başta olmuş yalama
Hocama laf atar olmuş, soysuz adi kablama (2) 

(1) güruh:Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, değersiz kimseler topluluğu, ayaktakımı, sürü.

(2) kablama: Kimliğini yitirmiş, ne oldum delisi olan kimseler.

A’raf 178
Allah kime hidayet ederse onlar Hakk yolu bulan kimse(lerdir). Her kimi de (hıyaneti ve kötü niyeti yüzünden) şaşırtıp-saptırırsa onlar da mutlak hüsran ve ziyan içindedirler.

https://www.mealikerim.com/7/araf/178

A’raf 179
Andolsun, cinn ve insanlardan (küfre, kötülüğe ve nankörlüğe sapan) birçoğunu cehennemlik (olarak) yetiştirip (ve fırsat verip) çıkardık ki; onların kalpleri vardır, bununla (gerçeği araştırıp) kavrayıp anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla (ibret alarak) görüp bakmazlar. Kulakları vardır, bununla işitip (hakikati) duymazlar. Bunlar, hayvanlar gibidirler, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar, (yaratılış amacından ve ahiret hazırlığından) gafil olanlardır.

https://www.mealikerim.com/7/araf/179

NEFSİNE TAPINANLAR, ERBAKAN SEVGİLERİNİN YALAN OLDUĞUNU İSPATLIYOTLAR!
İMAN, HEM HAKKI SEVDİĞİNİ İDDİA EDİP HEM DE
HAKKA DÜŞMAN OLAMAZ!
AHMET HOCAMIZA DÜŞMANLIK YAPMAK İÇİN SİYONİST UŞAKLARINI AKLAMAYI BİLE GÖZE ALANANLARA SÖYLENECEK TEK BİR SÖZ VAR, KİNİNİZDE DEBELENİN!

MİLLİ ÇÖZÜM’Ü MERAK EDENLERE

Edebiyat, sanat değil; dava, tebligat
Politika, palavra yok; aynı hakikat
Amaç; şeytanı deşifre, şerre barikat
Milli Çözüm; Hakka bağlı, Milli Görüş’tür
ABD uşağı olan; kirli görüştür!..

Laboratuvarız; tahlil, teşhis yaparız
Mikroba göre; fitneyiz, “ters iş”(!) yaparız
Eh, çürük’e çıkanları, terhis yaparız
Milli Çözüm; Furkan ehli, Milli Görüş’tür,
Sanma; Siyonist, sosyalist, pilli görüştür!..

Asla “Layt Müslüman” değil; mert Müslümandır
Zalime, haine karşı; sert Müslümandır
Zulmü hoş gören münafık; dert Müslümandır
Milli Çözüm; çelik gibi, Milli Görüş’tür,
Dönekler; ham paslı demir, telli görüştür!..

https://www.millicozum.com/mc/2024/aralik-2024/milli-cozumu-merak-edenlere-siir/

Neyin gaye ve gayretindeyiz?

Nefsi ve siyasi cihadı birlikte yürüterek; olgun insan ve huzurlu toplum oluşturmak mesuliyetindeyiz.

Cihad: Hakkın hâkim olması ve tüm insanlığın huzur ve hürriyete kavuşması için bütün gücümüzle ve hiçbir dünyevi karşılık gözetmeden çalışmaktır. Aziz milletimize, İslam ümmetine ve tüm insanlık âlemine karşı sorumluluklarımızı kuşanmaktır. Neyin CİHAD sayılacağı ve cihadın nasıl yapılacağı konusunda Milli Çözüm, tarihte ilk defa CİHAD İLMİHALİ hazırlamıştır ve Milli Görüş teşkilatlarında ders kitabı yapılmıştır

1- Milletimizin özünü, milli ve manevi gücünü temsil etmiştir. Çünkü Milli Görüş varsa millet ayakta kalabilir. Eğer, Milli Görüş çıksa millet dağılıp çözülecektir.

2- Bu milletin kurtuluş ilacının tohumu Milli Görüş’tedir.

3- Erbakan Hocamızın katıldığı koalisyonlar, işbirlikçi ve gayri milli iktidarların bütün tahribatını önlemiş ve tedavi etmiştir.

4- Milli Görüş, bu milletin İsrail’e vilayet olmasını ve parçalanmasını engellemiştir. Yani Milli Görüş, varlığımızın ve bekâmızın garantisidir.

5- Milli Görüş, Türkiye’yi aslına, özüne çeken bir römorkör gibidir. Varlığı bile Bâtıl zihniyetleri hizaya getirmeye yeterlidir.

Milli Görüş’ün yapacağı 2 büyük hizmet kalmıştır, bunlar da inşaallah yakında, yine Milli Görüş ve Milli Çözüm’le başarılacaktır.

1- İnşaallah önce Yeniden Büyük Türkiye’yi Kuracağız.

2- Ardından Yeni Bir Dünyayı Kuracağız! Bunun için de, elbette İsrail çıbanını deşmiş olacağız.

Şimdi teşkilatçılık mesaj metot kitabını okumayanlar lütfen okusunlar..

bizlere milli görüşün ne olduğunu .

Siyonizmin ne olduğunu.

Erbakan hocamızdan sonra onun öğretileriyle anlatan yazan ,.

Ahmet Akgül hocamız . Rabbim sizden razı olsun muhterem hocam.

Sadakat: Sütü bozukluk yapmamak, ihanete kalkışmamak. Zoru görünce veya cazip makam ve menfaatler vaat edilince kaytarıp kaçmamak… Milli Görüş’ü bozmaya, yozlaştırmaya ve özünden – Erbakan çizgisinden uzaklaştırmaya çalışmamak…

Önce ahmakların bile anlayacağı şekilde şunu hatırlatalım: Kendisi de o gizli ve kirli hıyanet şebekelerinin elemanı olan birisi, tam 50 yıldır, ülkemizdeki ve yeryüzündeki masonik ve Siyonist dönme münafıkların bütün şeytani tezgâh ve tuzaklarını, binlerce yazısında, yüzlerce dergi sayısında ve yüz kadar orijinal kitabında böylesine netlik ve cesaretle ortaya koyar mıydı?

(Ey Resulüm!) Sana indirilen (Kur’an’a) ve Senden önce gönderilen (Kitaplara), sözde inandıklarını öne süren (sahtekâr münafıkları) görmez misin? Ki bunlar, (hak ve adalet ölçüleriyle değil) tağutun önünde (zalim ve bâtıl düzenlerin kurum ve kurallarıyla) muhakeme olunmak (şeytan fikirli Yahudi ve Hristiyanların hükmü altında yaşamak) istemektedirler! Oysa (mü’min ve Müslüman sayılmak için) onu (tağutu ve süper güç putunu) red ve inkâr etmekle emrolunmuşlardır. Şeytan onları derin ve dönüşü olmayan bir sapkınlığa sürüklemek istemektedir. [Not: Bir Müslümanın şu soruları kendisine yöneltmesi ve samimi yanıtlarına göre iman durumunu değerlendirmesi gerekir. Benim istisnasız her konudaki tercihim ve hedefim: 1- İman ve itaat mı, İtiraz ve inkâr mı? 2- İslam’a (Hakka) teslim olmak mı, Fırsatçılık ve isyan mı? 3- Kur’an’ın Rahmani esasları mı, Batı’nın şeytani yasaları mı? 4- Faizsiz bir nizam mı, Faizli sömürü çarkı mı? 5- İslam ülkeleri ittifakı mı, Haçlı ortaklığı mı? 6- Farz-helâl kuralları mı, Haramların mübahlığı mı? 7- Hidayet aydınlığı mı, Dalâlet karanlığı mı? 8- Hakk ve hayır mı, Şer ve bâtıl mı? 9- Nübüvvet ve Sünnet bağlayıcılığı mı, Nefsaniyet ve şehvet bataklığı mı? 10- Ahiret ve adalet amaçlı mı, Dünya ve menfaat ağırlıklı mı? Evet, bu 10 şıktan sadece 1 tanesinde bile ikinci maddeyi tercih ve tensip edenlerin, iman ve İslam şuuru yara almaya ve hidayeti kararmaya başlamış demektir. Baskıcı ve zorlayıcı durumlarda aciz ve çaresiz fertlere ve müstaz’af kesimlere İkrâh-ı Mülci=Ölüm ve sakatlama cinsinden ağır tehditler gibi bazı mecburiyetler bir mazeret sayılsa bile, imkân ve iktidar sahipleri için bu tür mazeretlere sığınmak geçersizdir.]Nisa süresi 142

Tevbe 124
(Herhangi) Bir sure indirildiği (çeşitli konularla ilgili, Allah’ın ayetleri hatırlatılıp delil gösterildiği) zaman, (muhterem ve müttaki geçinen fasık ve münafıkların) bir kısmı (mü’minlerle ve sadık dava ehliyle alay ederek): “Bu (sure ve ayetler) sizlerin hanginizin imanını artırdı? (Siz dünyanın realitelerini bırakıp bu ayetlerle mi kendinizi avutuyorsunuz!?)” derler. (Oysa gerçekten) İman edenlere gelince; (evet Kur’ani sureler ve ayetler) onların imanını (iz’an ve irfanlarını) ziyadeleştirir. Ve onlar (bu İlahi gerçeklerle) müjdelenip sevinirler (umutlanarak ferahlık hissetmektedirler).
Tevbe 125
(Ama) Kalplerinde hastalık (inkârcılık, münafıklık, yalancılık ve haksız çıkarcılık marazı) olanlara gelince: (Bu sure ve ayetler, tüm Kur’ani mesaj ve müjdeler sadece) Onların murdarlığına murdarlık katıp (adileştirir. Döneklikleri, ödleklikleri ve çeşitli kötülükleri sebebiyle manevi pislik yuvasına dönmüş ruhlarının hastalık ve husumetleri ziyadeleşir.) Ve artık bunlar (iflah olmayıp) kâfir olarak öleceklerdir.

https://www.mealikerim.com/9/tevbe/124. ve 125.ayet

Milliçözüm dergisinin misyonu amacı tüm insanlığın saadeti içindir.
Gayemiz tüm insanlığın saadeti içindir
Prof. Dr. Necmettin Erbakan
İslam dünya ve ahiret saadetinin tek ilacıdır. Prof. Dr. Necmettin Erbakan
Hiç kimseye ve hiçbir şekilde haksızlık yapma haklı olmaktan öte hep Hak’la ol.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan
Gönül ekranımız her zamanki gibi Hak’la olduğu için her daim Hakka tarafgirlik ve davaya Sadakattimiz tamdır.

Yediği kabı pisleyenlere, alçakça iftiraları kusanlara inat:

TEZ GELİYORUZ!..
Şaşkına dönecek, tüm şarlatanlar
Yüce Ferman ile, biz geliyoruz!..
Hizaya geçecek, süper Şeytanlar
Elde Kur’an ile, biz geliyoruz!..
Vakit çok yaklaştı, tez geliyoruz!..

“İşi sıkı tutmak, ne işe yarar?”1
Kim önler; Allah, vermişse karar
Bu hain dönekler, ümmete zarar
Derde derman ile, biz geliyoruz!..
Milli Çözüm ile, tez geliyoruz!..

Ey sağır sığırlar, Hakkı duymayın
Zillet sefalete, asla doymayın
“Elinizden gelen, geri koymayın”2
Huzur ümran ile, biz geliyoruz!..
Güneş doğmak üzre, tez geliyoruz!..

Siyonizm motoru, artık tekliyor
“Dehşet bir inkılap, sizi bekliyor…”3
Sadık mü’min günü, güne ekliyor
İzni Rahman ile, biz geliyoruz!..
Umutla bekleyin, tez geliyoruz!..

Kötüler şimdilik, suçun gizlesin
“Zalimler hainler, korkup gözlesin…”4
Mü’minse hep Adil, Düzen özlesin
Mutlu devran ile, biz geliyoruz!..
Allah’ın lütfuyla, tez geliyoruz!..

Sevinsin Filistin, Yemen ve Sudan
Sevinsin Arakan, beklesin Sincan
Sevinsin huzura, hasretli her can
Nurlu zaman ile, biz geliyoruz!..
İnayet yetişti, tez geliyoruz!..

Herkes hakkın alır, madem insandır
Haksızlık zorbalık, Rabbe isyandır
Şefkat ve merhamet, Dini İslam’dır
Afvu Gufran ile, biz geliyoruz!..
Direnin be canlar, tez geliyoruz!..

Bitecek feryatlar, dinecek yaşlar
Sade şeytanlara, yönelir taşlar
Allah’ın önünde, eğilir başlar
Dua şükran ile, biz geliyoruz!..
Artık vakit tamam, tez geliyoruz!..

Her amel yazılır, tutulur kaydın
Sorulur; sen Hak’tan, ne diye caydın
Kışlar bitti dostlar, gözünüz aydın
Bahar baran ile, biz geliyoruz!..
Âlem selam dursun, tez geliyoruz!..

Haramla beslenip, şişmanlık olmaz
Hayra hizmetkâra, pişmanlık olmaz
“Zalimden gayrıya, düşmanlık olmaz…”5
Barış bayram ile, biz geliyoruz!..
Haydi hazırlanın, tez geliyoruz!..

Zafer marşlarını, çalacak gündür
Bütün mazlumlara, bayram düğündür
Lakin âşıklara, dünya sürgündür
Hasret giryan ile, biz geliyoruz!..
Hak dostu özledik, tez geliyoruz!..

https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/tez-geliyoruz-siir/

Bir insan nefsini eğitmedikçe bakışı/görüşü düzgün olmaz; görüşü düzgün olmayınca da tespiti ve değerlendirmesi, kısacası sözleri doğru olmaz. “Bir kimsenin eğer içindeki nazarı (görüşü) eğriyse hiç şüphe yok ki onun bakışı da eğri olur. Çünkü doğru cevap vermek için kendine hakim olamaz. Özü ile sözü bir olmayan dan hayır gelmez.  Şükür ki Millî Çözüm  haklılığını her olayda ve yaşam alanında isbatlamış ve Hak bildiği çizgisinden taviz vermemiştir.  Zaman herşeyin ilacıdır. Bekleyip göreceğiz inşallah.
 Meselâ -Kuyumcunun altını mihenk taşına vurması altına yöneltilen bir sorudur ve altın da ‘Ben buyum, halisim, yahut katışığım!’ diye cevap verir”.İşte Milli Çözüm de bir mihenk taşıdır. İnsanın ayarını ortaya çıkarır.
Nefsin hevâ ve heveslerini kır, onlardan vazgeç. Vazgeç ama önceden de kendine bir şart koş da ahdinden dönmemeye uğraş, yoksa hastalık kalakalır sende; iyileşme imkânın da yok olur gider.Kin ve hasetlerinde boğulur kalırsın.
Milli Çözüm hep Hakkı söyler -hem de merhamet eder ki dünyamız da ahiretimiz de hayırlı olsun. 

Üstada iftira atar
Siyona göz kırpar 
Kimin gözüne girmek ister
Kimi korur kime söver

Hiç korkma utanma 
Yap her haltı ders alma
Milli çözüme çamur atma 
Sakın kancıklardan medet umma

Mayın eşşeği salarsın 
Hemde it gibi korkarsın 
Üstada ürüyen avarsın
Adam olmaz senden tam bir davarsın

Halâ daha; acaba, ama, yani, olabilir mi? Ya doğru değilse!. Gayri ihtiyari istem dışı yapılmışsa..vs gibi iki gönüllü hareket edip, kafasında kuşkular oluşanlara ve bu konularda Milli Çözümün haklılığını birkez olsun söylemekten uzak durup kaçınanlara tarihi gerçekler ve örneklerle son uyarı ve bilgilendirme görevimizi yapmış olalım. Keşke Turgut Korkut Özallardan Şevket Oğuzhanlar’a, Erdoğan’dan Numan’lara, Akp, Has ve Yrp’ye gidenlerden içimizdeyken isimleri önde olanlara, satılık ve kiralık yazar takımından medya organlarına, Abdullah Gül’den Fetö’ye ve birçok ünlü tarikat ve cemaat liderine kadar yanılmış olsaydıkta bugün bu şüpheli kuşkular ve zehirli yaklaşımlarla, yine insanımızın uyutulup kandırılmaması için kendimizi riske atıp, hedefe koyulup, her türlü iftiraya uğrayıp uyarı görevini yapma gereği duymasaydık. Olayları çözümlenin şifresi; Tek ölçü Kur’an ve Resulullah, Erbakan Hocamızı çok iyi anlamak, tarihi olaylardan ders çıkartıp günümüzdeki yaşananlarla kıyaslayarak çözümleme yapmak. Bu yönde hareket edenler için düğümleri çözmek çok kolay ve rahat bir durum olmaktadır. Bu arada bu gerçekler dile getirikirken; iftiralara uğrayacağız. Yalan haberlerle ve dedikodularla algı oluşturacaklar. Hakaret edecekler. Engellemelere maruz kalacağız. Mahkemeler açılacak..vs. Ama biz yinede hakikatleri konuşmaktan ve yazmaktan bir an olsun geri adım atmayacağız ve Hak davamızda son nefesimize kadar taviz vermeden yolumuza ve mücadelemize Cenab-ı Hakkın izni ile devam edeceğiz. Vesselam.

Akp ilk kurulduğu zamanlarda, Akp ye oy veren bazı eski Millî Görüşçüler şöyle diyordu.;”Biz Erbakan Hocayı Cumhurbaşkanı yapacağız”.. Ancak üzerinden bir, iki yıl geçtikten sonra Erbakan Hocamızın Akp’ye karşı sert muhalefetini ve sözlerini duyduklarında ise;

Erbakan Hoca da yanlış konuşuyor. Tayip iyi ki ayrılmış kendisinden “demeye başladılar.

İnsan aynı zaman gibidir ve zamanla eşdeğerdir.. Zamanla beraber alıp gitmektedir.. Kişi, kendisini bağlı bulunduğu hakikat kapısından mahrum bırakıp, mesafeyi açtıktıkça arada derin dehlizler açıldığını farkına bile aramayacak, bambaşka bir insan olacaktır..

Cenabı Hakka, Hz Resulüllahın (sav) sözü ile yakarıyoruz..

Ey Kalpleri evirip çeviren Allahım kalplerimizi davan ve dinin üzerinde sabit ve sadık kıl. Bizlere merhamet eyle.. Merhamete ve kurtuluşa muhtaç bütün kardeşlerimize inşirah ve sekinet nasip eyle..

Kırgızistan Arabayev Üniversitesi’nde Adil Düzen konferansı öncesinde bir öğretim görevlisi, Ahmet Akgül Hocamızı şöyle tanıtmıştı:
Ahmet Akgül Türkiye’de; hem İslami prensipleri ve insani gerekleri, hem Atatürk’ün değişim düşüncesini, hem Müspet Milliyetçiliği, hem de sosyal dengeyi kaynaştıran çok ender bir ilim ve fikir adamıdır.
Bir kısmı 3 cilt olan 100 kadar kitap yazmıştır, hepsi de özgün ve orijinal yapıtlardır. Kitapların 10 tanesi; İngilizce, Rusça, Japonca, Farsça, Fransızca ve Arapçaya çevrilmiş bulunmaktadır.
Türkiye’nin efsane Başbakanlarından Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın en özel talebesi ve takipçisi sayılmaktadır. Yaklaşık 40 yıldır Türkiye’nin her tarafında, Avrupa’da ve İslam coğrafyasında bilimsel konferanslara katılmaktadır.
Türkiye’deki, bölgesindeki ve dünya genelindeki önemli gelişmeleri on yıllar öncesinden sezip açıklayan, bu yüzden pek çok sıkıntı ve saldırılara uğrayan, ama sonunda devamlı haklı çıkan bir bilge insandır. Türkiye’de asker ve sivil yüksek bürokratların, üniversite hocalarının, önemli yazar ve yorumcuların ve devlet erkânının yakından takip ettiği MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ’nin başyazarıdır.
Yeryüzündeki kapitalist, sosyalist ve liberalist sistemlere karşı; hepsinin iyi ve yararlı yönlerini içinde barındıran, ama kötü ve zararlı kısımlarını bırakan; akıl, bilim, tarih, vicdan ve Kur’an kaynaklı orijinal ADİL DÜZEN programlarını hazırlayıp savunan Üstadımız 74 yaşında olup beş çocuk babasıdır. Hiçbir kitabı, dergisi, yazısı ve konferansları karşılığı kesinlikle telif parası almayan, lüks ve konfordan uzak mütevazi bir hayat yaşayan, bütün bunların masrafını 40 kadar gönüllü ve fedakâr dava arkadaşıyla ve Allah rızası için kendileri karşılayan, “para, makam ve çıkar karşılığı, dini ve ilmi tebliğ yapmanın haram olduğunu” savunan, bu nedenle hiçbir odağa ve iktidara minnet borcu bulunmayan bir Hocamızdır. Üstadımız 105’e yakın eseri dışında, partilerin ve hükümetlerin bile ilgisiz kaldığı; ilkokul: 4-5, ortaokul: 1-2-3, lise: 1-2-3-4 ve üniversite: 1-2-3 olmak üzere, bilimsel gerçeklere ve İslam’ın özüne uygun, ama hiçbir mezhep gözetmeksizin DİN ve AHLÂK Bilgisi kitapları hazırlamıştır.
Çok özel sohbetleri sırasında, Onun samimi talebeleri ve takipçileri olarak: “Bu (100) yüzden fazla kitabı nasıl hazırladınız, zamanınızı nasıl ayarladınız?” sorularımızı Ahmet Akgül Üstadımız, bizlere de örnek ve teşvik olsun diye şöyle yanıtlamıştı:

1- Ciddi hastalık ve önemli sıkıntılar dışında, hemen 60 yıldır; bugünün işini yarına bırakmadım, hatta bundan öte, sabahın işini öğlene, öğlenin işini akşama ertelemeye kalkışmadım. Çünkü sayılı ömür sermayemi Kur’an’ın LAĞVİYAT deyip sakındırdığı boş beleş uğraşlarla harcamamak lazımdı.

2- Bir konuda bilgisi ve birikimi olan, yaşça bizden çok küçük de olsa… Sıradan ve sade bir kimse de olsa, onu dinlemekten, bir şeyler öğrenmekten asla gocunmadım, çünkü ilim öğrenmenin ve bilgi edinmenin en büyük engeli gurur ve kibir olmaktadır.

3- Elimize geçen; yerli-yabancı, solcu-sağcı, tanıdığım-tanımadığım, sevip saydığım veya buğuz yaptığım herkesin yazısını ve kitabını okuyup anlamaya çalıştım.

4- Bunlardan veya TV programlarında, konferanslarda duyduklarımdan, öğrendiğim ve önem verdiğim bilgileri not aldım ve bunları, sahiplerini söyleyerek yazıp aktarmaktan hiç sakınmadım.

5- En yakınlarımın, dava arkadaşlarımın, Parti mensuplarımın, etkin ve yetkin konumda bulunanların keyfi arzularına ve itirazlarına takılarak… Veya şahsi rahatımın ve çıkarlarımın hesabını ve hatırını sayarak, asla ve kat’a aklımın ve vicdanımın hayırlı ve yararlı bulduğu HAKİKAT’leri saklamadım, çeşitli kılıflara sarıp anlaşılmasını zorlaştırmadım.

6- Herhangi bir vesile ile tanıştığımız, bir çay içecek, uçakta bir saat yolculuk edecek kadar yakınlaştığımız bütün insanların; ahlâki ve vicdani şuur ve onurunu ve özellikle uhrevi ve manevi huzurunu kazanıp artırmaları için çabaladım. Yani onun makamından, imkânlarından ve iltifatlarından yararlanmayı değil, ona yararlı olmayı amaçladım.

7- İşte, belki de bu samimi gaye ve gayretlerin bir meyvesi ve kerameti sayılarak… Ve elbette Cenab-ı Hakk’ın ihsanı ve inayeti olarak ortalama 700 sayfalık bir kitabı bir-iki saat içinde, hızlı okumak ve o kitapla ilgili tebrik ve tenkit kasıtlı 10 sayfalık notlar çıkarmak bize hamdolsun kolaylaştırıldı.”
Yukarıda yazmış olduğum Üstad Ahmet Akgül Hocamızı takdim yazısından da anlaşılacağı üzere, Erbakan Hocamızı öyle hamasi değil samimiyetle anlayıp kavramaya çalışan ve tek derdi Allah’a kul olmak olan ender bir şahsa, hatta masonik merkezlerin inine dinamit atan ve korkulu rüyası olan Üstadımıza böylesine ithamlar yapmak bebekleri güldürecek cinsten kavgadan kaçan çocukların kaçarken taş atması gibiydi.
Hayret edilecek husus ise; Üstadımız’dan siyonist şebeke ve yerli yabancı iş birlikçileri rahatsızken, bu sözde Milli Görüş’çülerin gocunması hangi damardan kaynaklanmaktaydı..!

“Müzebzebine Beyne Zalik”

“Allah’ın (kötü niyetleri ve bozuk tıynetleri sebebiyle) şaşırttığı kimselere artık kesinlikle (çıkar bir) yol bulamazsın.” (Nisa: 143)
buyurdu Rabbimiz Teâlâ…

Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemeyen gafil insanlar, Allah’ı aldatacağını ve atlatacağını zannederler.

Kaldı ki, Allah’ın nuru ile bakan mü’minlerin dahi farkına vardığı bazı konuları, Allah’tan gizleyebileceğini düşünmek süper ahmaklığın zirvesi olmalı…

Ziya Paşa’nın meşhur sözüdür hani: “Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?”

Bazen “Ne şiş yansın ne kebap” cinsinden yazı ve paylaşımlarda, kimi zaman da yorumların satır aralarında ustalıkla-sinsilikle asıl mahiyet ve niyetlerini gizlediklerini zannedenlere Aziz Ahmet Hocamızın şu sözünü bir kez daha hatırlatalım:

Allah; herkesin ayarını âleme göstermeden, hiç kimsenin canını almayacaktır.

SİZ O TARAF, BİZ BU TARAF…
Milli Çözüm’e karşı bu paylaşımları yapanlar kaç kez yanıldıklarını bizlere önceleri itiraf etmelerine rağmen hala yeni bir yanılgıyla meydana çıkmaları ayarlarının göstergesidir. Ne diyelim yine yanılıp ve yanıltacaksınız fakat Siyonist Gözün merkezini hedef alan Milli Çözüm yine haklı çıkacak göreceksiniz… Ve dövüneceksiniz… “Siz o taraf, biz bu taraf…”

“Biz başlarına vurmuştuk, ses kıçlarından çıkmıştı!..”

Aziz Üstadımız, Ahmet Akgül Hocamız, yıllar önce Erbakan Hocamıza havlayan birine mükemmel bir şiir yazmıştı. Şimdi o şiiri, Üstadımız için uyarlamanın tam yeriydi.

AHMET AKGÜL ÜSTADIMIZA HAVLAYAN

Masoncuklar zırlasın, hedef aldık siyonu
Şeytan yerine hırlar, bak şarlatan piyonu
İt ürür kervan yürür, durdurmaz şampiyonu
Vatanperver mert olur, kancıktan ses çıkmıştı
Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

Ahmak alçak odur ki, kendi kuyusun eşer
Yükseklere tüküren, balgam yüzüne düşer
Oysa Milli Çözüm var, nifak çıbanın deşer
Soysuz sütübozukun, hıncından ses çıkmıştı
Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

Ne ister Akgül’ümüzden, bu hayâsız takımı
Gıcık alır Kur’an’dan, bu mayasız takımı
Yorulmaz anırmaktan, bu ayarsız takımı
Yarası var gocunur, suçundan ses çıkmıştı
Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

Sabataist çeteyi, çözdü Ahmet Hocamız
Masonik tertipleri, bozdu Ahmet Hocamız
Siyonist şebekeyi, üzdü Ahmet Hocamız
Ahmet Hoca gol atınca, maçından ses çıkmıştı
Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

Muhterem Üstadımızın bir sözü ile cevap verelim.
Bakmak ve görmek farklı şeylerdir; ama hakikati sezmek ise daha özel bir meziyet ve hidayettir. Yıllarca Erbakan Hocamıza, Milli Görüş, Adil Düzen projelerine ve programlarına milim şaşmadan sahip çıkan, geliştiren tüm kınayıcıların kınamasından korkmadan Hakkı tüm açıklığı ile savunan üstadımızın haklılığı defalarca vicdanlarda yer bulmuştur. İçimizdeki hain ve münafıkları yıllar öncesinden sezip bizleri uyarmış ve en sonunda bu insanlar için kanaatlerinde hep haklı çıkmıştır.Yapılmaya çalışılan ancak güneş balçık ile sıvanmaz sözünün tezahürüdür. Nuh dedi ki: ‘Ey kavmim, samimi reyinizi (vicdani kanaatinizi) söyleyin: Eğer ben, Rabbimden verilen apaçık bir delil üzerinde bulunuyorsam… Ve Rabbim bana Kendi katından (özel) bir rahmet (hikmet ve hidayet) vermiş de (bu gerçek) sizin (basireti körelmiş) gözlerinizden gizli tutulmuşsa!.. (O takdirde kime karşı çıktığınızı ve nelerden mahrum kalacağınızı bir düşünüverin.) Ve tabi siz bu (nimet ve fazileti) istemiyorsanız, biz onu size zorla mı kabul ettireceğiz?’   (Hud: 28)
Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az!!! 

Tam bir bit bite söylemiş, bit de kuyruğuna durumu ortaya çıkmıştır. İman pili bitenin ne durumlara düştüğünün resmi olmuştur.

Müktedir olamayan, nefsine tapınan kibir abidesi ve aldatan alçak tiplerin ve onların kimliksiz ve renksiz eniklerinin saldırmaları ancak ahlaki ayarlarının göstergesidir. Hala şevketle uyarılmaları da davamızın büyüklüğünün nişanesidir.

Bize ufuk olan ve ışık saçan imanınıza, zafer muştulayan heyecanınıza, istikametinize, samimiyetinize, ferasetinize, peygamberler ahlakıyla siyasetinize, şefkatinize, münafıkları çatlatan kurani nefesinize şahidiz Muhterem Hocam.

Rabbim bizlere sütü bozuk olmayı nasip etmesin.

Dün Aziz Erbakan Hocamıza, bugün ise Üstad Ahmet Akgül Hocamıza dil uzatanların dikkatine!

 

ERBAKAN’A HAVLAYAN İTLER

    

Çölaşamaz tazılar, Erbakan’a havlarken

Mirasına konanlar, kaçından ses çıkmıştı…

Tarihte duyulmamış, çakal arslan avlarken

Hacı hoca sus pustu, Haçından ses çıkmıştı

Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

      

Masoncuklar zırlasın, hedef aldık siyonu

Şeytan yerine hırlar, bak şarlatan piyonu

İt ürür kervan yürür, durdurmaz şampiyonu

Vatanperver mert olur, kancıktan ses çıkmıştı

Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

    

Ahmak alçak odur ki, kendi kuyusun eşer

Yükseklere tüküren, balgam yüzüne düşer

Oysa Milli Çözüm var, nifak çıbanın deşer

Soysuz sütübozukun, hıncından ses çıkmıştı

Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

      

Ne ister Erbakan’dan, bu hayâsız takımı

Gıcık alır Kur’an’dan, bu mayasız takımı

Yorulmaz anırmaktan, bu ayarsız takımı

Yarası var gocunur, suçundan ses çıkmıştı

Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

      

Sabataist çeteyi, çözdü Aziz Hocamız

Masonik tertipleri, bozdu Aziz Hocamız

Siyonist şebekeyi, üzdü Aziz Hocamız

Erbakan gol atınca, maçından ses çıkmıştı

Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

          

Ne utanmak biliyor, ve ne de uslanıyor

Ağzı lağım kusuyor, herkes onu tanıyor

Bu zırto yellenmeyi, hava attım sanıyor

Yıllanmış küfür küpü, fıçından ses çıkıyor

Biz başına vururuz, kıçından ses çıkıyor…

      

Türkçüsü ve Kürtçüsü, fikren hepsi Batıcı

Kemalist Tayyibisti, tamam nefse tapıcı

İstanbul Sözleşmeci, arsız fuhşa kapıcı

Faizci patron susar, açından ses çıkmıştı

Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

      

Dili yılana benzer, kalemi kör hançere

Rezalet kapısıdır, mel’anete pencere

Dışı cilalı moruk, içi paslı tencere

Çatıya taş düşünce, sacından ses çıkmıştı

Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

(Kişi sevdiği ile beraberdir) Bizi aldatan bizden değildir.

Kâbe’si Amerika, Medine’si Avrupa olanların, Hacca gitmesi ile Haç’a secde etmesi farksızdır.

Ey iman edenler! (Fitne çıkarmamak, anarşi ve ahlâksızlığı kışkırtmamak ve karşılıklı hak ve hürriyetlere saygılı bulunmak şartıyla; Ehl-i Kitapla birlikte yaşayın, komşuluk yapın, ülke ve bölge nimetlerini paylaşın, ilmi ve iktisadi konularda yardımlaşın, ama gerçekten iman ve Allah’a itimat ediyorsanız sakın ha!) Yahudilerin (ırkçı emperyalist kesimlerini ve yine haksızlık ve ahlâksızlık hedefleyen bazı) Hristiyan (merkezlerini) veliler (yöneticiler) edinmeyin. (Onları dost ve dürüst zannedip, kendinize idareci, karar verici olarak kabullenmeyin. Zulüm ve hıyanet örgütlerine ve girişimlerine destek vermeyin.) Çünkü onlar, (sizin değil) birbirlerinin dostları ve destekleyicileridir. (Artık) Sizden her kim onları dost (ve rehber) edinip (peşlerine giderse), kesinlikle o da onlardandır. Şüphesiz Allah (Siyonist Yahudilere ve emperyalist Hristiyanlara değer ve destek veren ve Müslümanlara hıyanet eden) zalimler topluluğuna hidayet etmez (onların iman nurunu karartır)[Not: Bu ayet Yahudi ve Hristiyan kimselerle iyi ve insani ilişkileri, ticari ve bilimsel işbirliğini değil; zulüm sistemlerinin ve oluşumlarının güdümüne girmeyi yasaklamaktadır.]

(Bu İlahi ikazlarımıza rağmen) Kalbinde maraz bulunan (şuursuz Müslüman)ları görürsün ki, hâlâ (Yahudi ve Hristiyanlarla ve onlara ait bâtıl kural ve kurumlarla uzlaşmak ve dostluk kurmak hususunda) onların arasına koşuşturup yarışırlar (kâfirlere yaranmaya çalışırlar ve bu münafıklıklarına bahane olarak da); “Aleyhimize gelişen ve değişen zaman içinde, başımıza bir felaket dokunmasından (ve Müslümanların mağlup olmasından) korkuyoruz. (Bari hiç değilse, Yahudi ve Hristiyanların yardımını kaçırmayalım, diye düşünüyoruz)” diyerek (sahte mazeretlere sığınırlar). Fakat pek yakında Allah (Müslümanlara) umulmadık bir fetih haberi ve zaferi veya Kendi katından mutlu bir emri (ve kutlu bir lideri) gönderecek de (o münafıklar) kendi içlerinde gizledikleri (şeytani heves ve hesaplarına) bin pişman (ve perişan) olacaklardır.

(O küfür cephesi ve köle düzeni yıkıldığı zaman şuurlu ve onurlu) Mü’minler (münafıklara) şöyle (seslenip) diyeceklerdir: “Bunlar mıydı o, bütün güçleriyle sizinle beraber olduklarına (ve arkanızda durup sizi koruyacaklarına) yemin edenler?” (Bakın o tapınıp sığındığınız şeytani güç odakları nasıl da yıkılmış ve sizi sahipsiz bırakmışlardır?) Artık (münafıkların) bütün çabaları boşa çıkmış ve hüsrana uğramışlardır. Mâide suresi 51-52-53

Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)

Sakın ha, Allah’ı; elçilerine (ve Hakk davetçilerine) verdiği sözden (ve zafer va’adinden) dönecek sanma(yın). Gerçekten Allah Azîz’dir, İntikam sahibidir. (Ey zalimler ve hainler, sizin de zulüm ve hıyanetlerinizin hesabını soracak, saltanatınızı yıkacaktır.) İbrahim suresi 46-47

(Şimdi, ey bu çağın gafil ve cahilleri!) Sizin kâfir (yöneticileriniz ve süper güç)leriniz onlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa sizin için kutsal kaynaklarda (kurtulacağınıza ve başıboş bırakılacağınıza dair) bir beraat mı var ki? (Aynen Firavunlar gibi, bugünkü sömürücü ve saldırgan zalimleri de devirmeyelim ve yerin dibine geçirmeyelim?)

Yoksa onlar: “Biz, ‘birbiriyle yardımlaşıp nusret bulan’ (ve karşısında kimseler duramayan) ‘Güçlendirilmiş bir Cemiyetiz’ (sanki, Birleşmiş Milletleriz” diyerek) mi (şımarıp böbürlenmektedirler)?

(Oysa) Yakında o “Birleşik Cemiyet” bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacak (delik arayacak vaziyete ve hezimete düşeceklerdir).

Daha doğrusu onlara va’ad edilen (asıl azap) saati yaklaşarak (gelmektedir). O saat ki, ‘kurtuluşu mümkün olmayan çok korkunç bir intikam’ vaktidir ve çok acı bir (akıbettir). Kamer Suresi 43-44-45-46

De ki: “(Artık) Hakk geldi, bâtıl zail oldu. Hiç şüphesiz bâtıl sürekli yok olucudur. (Çünkü Hakk gelince bâtıl batacak, Güneş doğunca karanlık kaybolacaktır.)” İsrâ suresi 81



İnsan olan yediği, kaba pislemezmiş…

Akılla uslanmayanı, etmeli tekdir; tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.. Bu edepsizliği edenler; edepsizliği hangi mecrada yaptıysa, zerre kadar şerefleri varsa, aynı mecradan özür beyan ederler.

Yıllarca Milli Çözüm’de ve Ahmet Akgül Üstadımızın meclisinde bulunupta nasibini alamayan ve yıllarca yediği kabı şimdi pisleyen kimliksizler ve eniklerine sahip çıkamayan edepsizler; sonunda yıllarca sövdüğünüz cenaha benzediniz… Enikte bir, sahibi de bir…

Herhangi bir kimsenin ve herhangi bir özel anında yapabileceği bir hareketle, siyasi önderlerin özel toplantılarında ve medyaya defalarca verdiği pozun manasını dahi ayırt edemeyen, akletme melekesini kaybetmiş, elma ile armutu bile kıyaslamaktan acizler; bu yaptığınızın tek bir izahatı vardır, o da gayzınızı kusmaktır… Kininizde boğulun…

Söylenecek sözden öte yapılacak şeyler var ama, şimdilik Milli Çözüm’ün muhtelif şiirlerinden derlenen şu kıtalar muhataplarına ithaf olunur;

Milli Çözüm harman, daneyle saman
Ayrışacak vakti, geldiği zaman
Kendisini altın, yaprağı sanan
Saman sarısıymış, fosmuş hülyası!

***

Ahmakta alçakta, sadaket olmaz
Şuursuz onursuz, saadet olmaz
Fırsatçı fesatla, sahabet olmaz
Mü’minin Mescid-i, Dırarım yoktur
Vuslat yolcusuyum, kararım yoktur

***

“Hem ahmaktan hem alçaktan, mü’min olmaz” derdi Hocam
Milli Çözüm mert ve metin, tüm insanlığı sarmaktır…
Gevşek ve yavşaklar kalsın, ayna olur mu sırsız cam
Erbakan Hak davasında, eğik değil dik durmaktır…

Zalimden medet umuyor, hainde keramet arar
Hak rehbere tekme atan, katır cinsi neye yarar
Siyaset kahpelik değil, kararlılık ister karar
Milli Çözüm; Adil Düzen, asil yönetim kurmaktır…

Destek vermek gerekirken, kim ki hayra kazık olur
Kıymet bilmeyen nankörün, emeğine yazık olur
Meal tebliğ Milli Çözüm, bil manevi azık olur
Hocasının mirasına, bağlılık hayra varmaktır…

***
Mürşit diye cahil-lere kananlar
Kur’an’sız davasız, boşa yananlar
Damlayken kendini, deniz sananlar
Sinek böceklerin, kova deryası!

Kabuğun kırmayan, filizlenir mi
İrşat eder diye, fil izlenir mi
Kalp kiri sabunla, temizlenir mi
Hidayet kararmış, kömür kayası!

Hak ile Bâtılı, ayırır olduk
Mazlumu mağduru, kayırır olduk
Gayrı hizmet ehli, sayılır olduk
Hak davadan k
açan, yüzüne tükür
Milli Çözümcüyüz, Ya Rabbi şükür!..

“Milli Çözüm, Siyonist Şeytanların ve iş birlikçilerinin başlarına vurmuştu, ses kıçlarından çıkmıştı!..”
“Yahu biz kimlerin peşinden sürüklenmekteyiz, hangi karanlık kişilerin ve zihniyetlerin arkasından körü körüne gitmekteyiz?” diye vicdani bir nefis muhasebesi yapacaklarına, şeytanları ve şarlatanları bile güldüren bu sinsi saldırı tavırları, herkesin ayarını ve ahlâkını ortaya koymaktaydı.
“Şüphesiz Rabbin, Kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, dosdoğru yolda olanları da en iyi Bilendir. (Öyle ise telaşlanmak boşunadır.)” (En’am Suresi 117. Ayet)

Ey Milli Çözüm’e havlayıp soytarılık yapan soysuzlar!
Daha önce dünyalık makam ve menfaat hırsıyla Erbakan Hocamıza ve Milli Görüşe hıyanet ve hakaretle muhalefet edip haklı ve hayırlı hareketten ayrılanların, nasıl Siyonist Yahudilerin ve Haçlı Emperyalistlerin işbirlikçisi olduklarını görmüştük.
İşte o günlerde Milli Çözüm, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan Siyonist Şeytanlarla işbirliği yapan hainlerin hıyanetini ortaya koymuştu.
Şimdi yine Milli Çözüm, soytarılık yapan soysuzların saldırılarına aldırmadan, Siyonist Şeytanlarla işbirliği yaparak Erbakan Hocamıza ve Milli Görüş’e hıyanet girişimleri karşısında, Siyonist Şeytanları ve işbirlikçi hainleri çatlatırcasına hakikatleri haykırmaktaydı.
Milli Çözüm’ü anlamamakta ısrar eden ayarsızlar, münafıklık yapan kripto Yahudilerin peşine takılarak “yeni yol” dedikleri yolların sizleri hangi acı ve alçaltıcı sonuçlara götüreceğini çok yakında görürsünüz! 

Hainler ve hainlikler karşısında üzülmeyiniz ve bekleyiniz!
“(Ey Resulüm!) Eğer (inkârcılar ve münafıklar) Sana hainlik yapmak isterlerse (üzülme ve bekle), kesinlikle onlar daha önce Allah’a da hainlik yapmışlardı. (İşte bak sonunda) Bu yüzden (Allah) onlara (hain takımına) karşı Sana imkân, fırsat ve ruhsat verdi. (O hainleri Senin elinle yaptıklarına pişman ve perişan etti.) Elbette Allah her şeyi hakkıyla Bilendir ve her işi Hikmetli (ve güzeldir).” (Enfal Suresi 71. Ayet)

Hainler, gerçekte Allah’a ihanet etmektedirler!
“(Ey Nebim!) Kesin olarak biliyoruz ki, onların söyledikleri Seni gerçekten üzüyor. Doğrusu onlar Seni yalanlamıyorlar, ancak zalimler (inatla ve şeytanlık damarıyla) aslında Allah’ın ayetlerine başkaldırıyorlar. (İtiraz ve isyanları bundandır. Ve asıl düşmanlıkları Banadır!) [Her asırda; Hz. Peygamberi ve Onun izindeki İslam tebliğcilerini yalanlayan kimse; aslında Allah’ın ahkâmına kin tutmakta ve gerçeği fark ettiği halde ısrarla saldırıp çok inatçı Yahudiler gibi “cühud”luk, yani çıfıtlık ve fesatçılık yapmaktadır.]” (En’am Suresi 33. Ayet)

Allah, Milli Çözüm’e yapılan saldırıları ve ağır baskılarını püskürtüp savacaktır.
“(Ey Nebim!) Artık Sen (tek başına da kalsan) Allah yolunda (çabala ve) çarpış! Sen kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın. Mü’minleri (cihad ve milli savunma için fedakârlığa) hazırlayıp teşvik et. Umulur ki, Allah, inkârcıların (ve münafıkların) saldırılarını ve ağır baskılarını püskürtüp savacaktır. Allah, kahredici kudret ve hiddetiyle daha zorlu ve çetin, acı ve alçaltıcı sonuçlara uğratmasıyla daha şiddetlidir.” (Nisâ Suresi 84. Ayet)

HOCAMIZIN MANEVİ İKAZLARI
Adalet var, tartı var, ama her şeyin bir vakti var. Buna inanan herkes şimdi arkasına yaslansın!
(Dost sandığın gizli düşmanı, halis mücahit sandığın münafığı) Fark etmek acıydı, ama gerekliydi!.. Şimdi anladın… Yaşadığım sürece farkına vardım ki; canınızı dişinize takıp, gecenizi gündüzünüze katıp kimi iyileştirirseniz, işte o sizi hasta edip bunaltmaktadır!..Eğer dünyaya kendi camından bakarsan diğer hakikatlere kör olursun!
İnsanlar kendi kusurlarının dışında her şeyi biliyorlar!
İçinden çıkamayıp da Allah’a bıraktığınız hiçbir şeyden zarar etmezsiniz!
Siz her anınızda, her işinizde samimi olun. Samimiyet öyle bir dildir ki; kör olan bile görecek, sağır olan bile duyacaktır!..
Demek ki; samimiyet, hüsnüniyet, her türlü riyakârlıktan ve sahte tavırdan uzaklaşıvermek, sana hürmet ve rağbet kazandırır, her ortamda itibar ve itimat edilirsin… Çünkü ihlas imanın canı gibidir, iletim etkisi çok keskindir!
Ömür içindeki dertler nasıl geçirilir? Bazen dertlerini Allah’a anlatırsın! Bazen Allah’ı dertlerine anlatırsın! Bir bakarsın, derdin, sıkıntın akmış ve uzaklaşmıştır!..
Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Kızgınlığını uygulama gücü varken öfkesini kontrol edenin kalbini Allah, huzur, güven ve imanla dolduracaktır!”
“Ya Rabbi, bizi ahlâkı güzel, kendisi güzel, özü sözü bir olan, tam iman etmiş insanlarla beraber et” diye dua edin. Duanızın kabul olduğunu, yanlış insanlar hayatınızdan çıkınca anlayacaksınız!
Bakıyorum bazılarınız, insanların gözlerinin değdiği yerlerini düzeltiyorlar da, Allah’ın baktığı yer olan kalplerinizi düzeltmiyorsunuz!..
Tüm insanlığın kurtuluşu, yeni ve yaşanabilir bir dünyanın kuruluşu için çalışmadan cennete girebileceğini düşünen kimse, boş ümide kapılmıştır! Yine tüm insanlığın kurtuluşu, yeni ve yaşanabilir bir dünyanın kuruluşu için sarf ettiği gayretiyle cennete gireceğini düşünen de, kendisini ve amelini yeterli görüp, Allah’ın rahmetini unutarak aldanmıştır!
Allah’a gerçekten inanan hiçbir kalpte umutsuzluk barınmayacaktır!

Özel zırhlı arabaya roketatarla saldırsalar hadi diyeceğiz ki şanslarını denediler hey Allah’ım ellerine su tabancası almış savaşcılıķ oynuyorlar.

Hakikate gözün yuman
Onursuz takımı
Yüzü kireçten medet uman
O nursuz takımı

Haydi çırpının beyler!.. Çırpının bebeler!.. Çünkü nifak çirkefinde çırpındıkça batacaksınız!.. Üstelik tek tek değil, topyekûn saldırınız… Ki Allah’ın inayeti ve Aziz Erbakan Hocamızın himmetiyle, hepinizle hesaplaşmaya hazırız!..

Zerre, Erbakan haktan dava sevdası olan, Milli Çözümün bu sayısından rahatsız olur mu?
Erbakan Hocamızın “Abdullah Gül İsrail Baltasına Sap Olmuştur!” sözlerini ve sinsi planları, belgelerle gündeme taşıyıp ve bir vesileyle bile Hak davanın üzerine beton çekilmesi engellenmeye çalışılırken ve bu gayretlerin açık açık bilinmesine rağmen, bile bile Milli Çözüm’ün bu sayısına (delilsiz, belgesiz) karşı çıkanların, şaşı bakanların bu tavrı, Aziz Erbakan Hocamız ve Hak davadan nasiplerinin kesildiğinin en açık göstergesidir!

Davamızı Siyonist mihraklara teslim etmeye çalışanlarla, buna karşı çıkan Hak Dava Kahramanını bir tutmaya çırpınan soysuz, sütü bozuklar…  

Velhasıl “Biz başlarına vurmuştuk, ses kıçlarından çıkmıştı!..”

Oysa Hakka sığınıp, hakkı savunanların sahibi ve hâmîsi Cenab-ı Hak’tır!..

“Dünyadan Ay’a gönderilen bir füze, nasıl ki hedef bakımından ve çıkış açısından bir milimlik bir sapma bile gösterirse, bu açı giderek büyüyecek ve neticede o füze Ay’a değil, başka bir gezegene çarpıp parçalanacaktır.

Aynen bunun gibi, imani ve itikadi konularda başlayacak çok az bir şüphe ve sapma bile, insanı giderek İslam’dan uzaklaştıracak ve bu sapıklık, sonunda sahibini cennete değil, cehenneme taşıyacaktır.” (Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN)

.

Aziz Erbakan Hocamızın da buyurdukları gibi, inançta ve sadakatte küçük bir sapma ve enaniyet, kişiyi olmadık handikaplara, iftira ve saplantılara, dalalet karanlığına ve vicdan yoksunluğuna itmektedir.

Özellikle Milli Çözüme ve Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza yapılan bu hadsizlik ve iftiralar, hidayet kararmasının acı sonuçlarını, ibretlik bir vesika olarak sunuyor bizlere.

.

Ya Rabbi!
Sen hidayetimizi karartma.
İman pilimizi bitirme.
Nefsimize ve şeytana uydurtma.
Kibir ve enaniyet zindanlarına terk etme.
Sadakatten, mertlik ve netlikten ayırma.

• Milli Çözüm Dergisi’nin Ocak 2025 sayısında, çeşitli üst düzey yetkililerin masonik işaretler yaptığı ilgili fotoğraflar yayınlanmış ve bu durum geniş yankı bulmuştur.

• Dergi daha önce de bu konuda araştırmalar yapmış ve ilgili video görüntüleri yayınlamıştı; bu işaretlerin karanlık mahfillerin uşkları olduğuklarını belirten işaretlererden biri olduğu ifşa edilmiştir.

• İddialar karşısında, bazı kişiler Ahmet Akgül’ün eski bir videosundan benzer bir işaret bulup, onu da aynı iddialarla suçlamışlardır; ancak bu işaretin tesadüfi olduğu ve bağlamından koparıldığı belirtilmiştir.

• Milli Çözüm Dergisi, bu tepkilerin ucuz ve sinsi bir saldırı olduğunu, gerçek amacın dikkati dağıtmak olduğunu anlatmaktadır.

• Ahmet Akgül’ün daha önce “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e; Kripto Yahudiler ve Pakraduniler” kitabını yayınladığı ve bu konularda uzun yıllardır cesurca yazılar yazdığı ortadadır.

• Dergi, bu olayı, gizli örgütlerle ilişkili kişilerin ve onların destekçilerinin gerçek yüzünü ortaya çıkarma fırsatı olarak değerlendirmekte ve onlarla hesaplaşmaya hazır olduğunu belirtmektedir.

https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/dikkat-soysuzlarin-soytariligi/

Çatlasanız da, patlasanız da, kin ve hasedinizden kıvranıp dursanız da… Beklenen ve müjdelenen zafer ve şeref MİLLİ ÇÖZÜM’e ait olacaktır!..

Asrımıza ve Kur’an’a Tercüman olan Milli Çözüm’e ( işte internet sitesi ortada 21 yıllık Milli Çözüm makaleleri şiirleri video konferansları Meali Kerim ve yüz küsür tane eseri ortada Kur’an’a tercüman oluşuna delil olarak) marazlarını garazlarını ortaya dökenlere : Hakka sığınıp, hakkı savunanların sahibi ve hâmîsi Cenab-ı Hak’tır gerçeğini unutanlara sesleniyorum:

Siyonistler ve işbirlikçi avaneleri, Milli Çözüm’ün nerde bir açığını yakalarım hatasını bulurum da etkisini düşürürüm ceza veririm halkın gözünden düşürürüm diye çabalamasına benzeyen bu davranışlarınız kendinizi ele veriyor. Yaptığını işler kime yarıyorsa sizlerde o cenahın hizmetkarı olmuşsunuz bilmiyorum farkında mısınız? Farkında değilseniz ve niyetiniz halis ise (!) bu DİKKAT uyarısı size bir nimet. Yok farkındaysanız ki farkında olduğunuzu düşünenlerdenim Allah size amelinizle muamelede bulunsun inşaallah. Aklınızı kullanın diyeceğim ama akıl imanla eşdeğer malum.

Milli Çözüm’ün en büyük özelliği malumunuz olduğu üzere ; İslam’a, Kur’an’a, Sünnet’e, Aziz Erbakan Hocamıza yapılan şeytanlıklara şarlatanlıklara iftiralara alçaklıklara hainliklere münafıklıklara istismarlara düşmanlıklara zararlara karşı yapanlara haddini bildirmesi ile tanınır. Çünkü haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytan olmamak için ya da susanlar kusandan alçaktır sınıfına dahil olmamak için. Örnekleri önümüzde… Haydar Baş gibiler , Mustafa İslamoğlu gibiler , Erbakan Hocamıza iftira attıklarında kaç günlerce halk içine çıkamaz hale geldi televizyon programlarına çıkamaz hale geldiler nice çirkefliklerini delilleriyle ortaya döküverdi açık ediverdi Milli Çözüm… Zalimlere ve Süper Güç sanılan Hiçlere , doğrudan veya dolaylı destek sağlayan ve melanetlerine meşruiyet kazandıranlar ZALİMDİR. Şimdi soruyorum size ey zırtolar ey şarlatanlar ey yavşaklar: Milli Çözüm’ün 256. dergi sayısının kapağındaki Siyonistlerin işbirlikçilerinin deşifre edilmesi size niye bu kadar dokundu?!! Hayırdır ?!!! Yoksa ……. !!!!!!!!

Sizin gibilere çok söz israf. Kıymetli yazar da zaten kısa bir yazıyla irinlerinizi ortaya dökmüş, daha doğrusu siz kendi kendinizin münafıklığını ve belli merkezlere yaranmacılığınızı deşifre ettiniz o yaptığınız eylemle aslında. Allah amelinizle muamele etsin size inşaallah. Ama yorulmayın Siyonizm’i fikren deviren ve yakın bir gelecekte Milli Bir Mutabakat ile ve inşaallah Siyonizm’in merkezini ve avenelerini tarihin çöplüğüne gömecek olan Aziz Erbakan Hocamızın da ifadesiyle MİLLİ ÇÖZÜM’E İNANMIŞ BİR CUMHURBAŞKANI’NIN O MAKAMA OTURMASI , MİLLİ ÇÖZÜM’e İNANMIŞ BİR HÜKÜMETİN KURULMASIYLA YENİ BİR DEVRİN BAŞLAYACAĞI ADİL DÜZEN’İN İLAN EDİLMESİNE VESİLE OLACAK bir zihniyetle baş edemezsiniz.. Paranızı zamanınızı enerjinizi imkanlarınızı fırsatlarınızı harcamanız gereken en ideal yerlere harcayın size o ideal yerleri yine Milli Çözüm öğretmişti varın acıyın kendinize…

Güzel bir uyarlamayla sözlerime son vereyim istiyorum:
Ahmak alçak odur ki, kendi kuyusun eşer
Yükseklere tüküren, balgam yüzüne düşer
Oysa Milli Çözüm var, nifak çıbanın deşer
Soysuz sütübozukun, hıncından ses çıkmıştı
Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

Sabataist çeteyi, çözdü Ahmet Hocamız
Masonik tertipleri, bozdu Ahmet Hocamız
Siyonist şebekeyi, üzdü Ahmet Hocamız
Ahmet Hoca gol atınca, maçından ses çıkmıştı
Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

Ne ister Akgül’ümüzden, bu hayâsız takımı
Gıcık alır Kur’an’dan, bu mayasız takımı
Yorulmaz anırmaktan, bu ayarsız takımı
Yarası var gocunur, suçundan ses çıkmıştı
Biz başına vururuz, kıçından ses çıkmıştı…

Çatlasanız da, patlasanız da, kin ve hasedinizden kıvranıp dursanız da… Beklenen ve müjdelenen zafer ve şeref MİLLİ ÇÖZÜM’e ait olacaktır!..

Ne diyordu Sabahattin Ali:
“İsteseler canımı vereceğim çoğu insanı hayatımdan çıkardım.
Çünkü yokluklarına üzülmek, yaptıklarına üzülmekten daha kolay…”

Bundan 22 sene, 256 sayı öncesinden….
işte “bu”sunuz…..

GÖNÜLDEN GELENLER VE ACI GERÇEKLER:

BOZUK

Ne hakkına sahip çıkan halk kaldı
Niyet bozuk, gayret bozuk, dil bozuk!..
Ne edep utanma, ne ahlak kaldı
Başörtüsü naylon bozuk, şal bozuk!..

Buğday gitti, meydan kaldı darıya
Hainin hizmeti kime yarıya?
Çiçek yasak, şerbet verir arıya
Dalak suni, maya bozuk, bal bozuk!..

Toplum yüz çevirdi kutsal emirden
Nurdan kaçıp medet umar kömürden
Bilezik olur mu paslı demirden
Usta napsın, maden bozuk, mal bozuk!..

Bazı mürşit dönmüş ruhsuz kütüğe
Karışma der sen etliye sütlüye
Böyle devran, her gün döner kötüye
Cahil sanır, talih bozuk, fal bozuk!..

Riyayla maskeli yüzlere lanet
Yalanla bezeli sözlere lanet
Allah’a varmayan izlere lanet
Derya derin, dümen bozuk, sal bozuk!..

Haram mala herkes kaşık daldırır
Vekil hıyanete parmak kaldırır
Hayret, itler sahibine saldırır
Çünkü ona yedirdiği yal bozuk!..

Mert mü’min hedefe vuruşur gider
Kaypaklar kenardan savuşur gider
Münafık makama kavuşur gider
Kısrak topal, eğer bozuk, nal bozuk!..

Soygun düzenine laik korkuluk
Ne doğallık kaldı, ne de doğruluk
Seksenine gelmiş, seks arar moruk
Sağlam bozuk, sağır bozuk, lal bozuk!..

Niye ödü patlar Milli cepheden?
Çün Amerikan pilli, zilli cepheden
Vazgeçmez bir türlü kirli cepheden
Kalbi kara, sütü bozuk, çal bozuk!..

Görünüşü sahte, gülüşü sahte
Bin fesat düşünür, bir tek saatte
Hep tahribat yapar, hak siyasette
Meyvesi ham, kökü bozuk, dal bozuk!..

Ölçü yanlış, el hırsız, sistem çürük
Yamulup yozlaştı, şehirli yörük
Ateşe havayı basmıyor körük
Tartı bozuk, ayar yok, çuval bozuk!..

Bu deccal fitnesi, bir Mehdi gerek
Müslüman şuuru ve cehdi gerek
Yakında bir devrim müjdesi gerek
Devran bozuk, Düzen bozuk, Hal bozuk!..

Cihat diye ortalığı yıkardın
Kovboy gibi sağa sola sıkardın
“Şimdi milli gömleğini çıkardın”
Artık kirli Frakınla kal bozuk!..

Fos ampüller güneş doğana kadar
Hak gelip batılı kovana kadar
Nevzat’ım sarımsak soğana kadar
Hormon bozuk, derman bozuk, yol bozuk!..

https://www.millicozum.com/mc/2004/ocak-2004/gonulden-gelenler-ve-aci-gercekler/

Bütün bilgi ve birikimlere rağmen Olgunlaşmışlık ve olgunlaşamamışlık.

Tek bir cümle bunların geldiği noktayı ya da zaten öylelermiş de kıymetlimiz Milli Çözüm sayesinde böyle olduklarını fark ettik çok şükür…

Bu takımın Kur’an’dan ve Erbakan’dan zerre nasipleri yokmuş hiç olmamış meğerse!.. Hep numaraymış, hep istismarmış, hep tiyatroymuş, hep bir gizli ajandaları varmış kafalarında. Ama adama derler sen kimle dans ediyorsun diye?!!!! Allah sonumuzu hayretsin. Kur’an’a Tercüman olan Milli Çözüm’le ters düşersen minareden düşmeye benzer düşüşün. un ufak olursun parçalarını bulamaz kimse… İşte geldiğiniz nokta ortada… Artık görüntüde yıllarca siyonistlere ve işbirlikçilerine küfrettiklerinizin icraatlarına yarar hale geldiniz!…

Milli Çözüm Yayınlarından olan AH-U FİGANIM adlı şiir kitabından bir dörtlük:
Şayet ki vakıf bulunmak; yetse idi, gerçeğe
Hele Şeytan düşer miydi, bu çirkin dereceye
Onun bunun düdüğüyle; hep girerler gerdeğe
Hem, kalleşten ve kahpeden, asla kahraman olmaz!..

Ahmet Akgül Hocamızın yıllardır yazdığı yazılar, yaptığı seminerler ve ortaya koyduğu eserler, onun kimlerin karşısında durduğunu zaten açıkça gösteriyor. İftira atanların ise bu duruş karşısında ne kadar çaresiz oldukları ortada. Hak yolda mücadele edenlerin arkasında her zaman Cenab-ı Hak vardır. Saldıranlar kendi çamurlarında boğulacak, çünkü hakikat er ya da geç galip gelir. Rabbim bu kutlu davada bize güç ve sabır versin!

SOYSUZ ALÇAKLARA!

İftiranızda boğulmanız yakındır
Bunlar celladına tapınan, alçaklardır
Saadete sızanlar, tam aşağılıktır
Milli Çözüm ise, bakana aynadır..

Ahmet Hocam, hakikati haykırdı
Şeytan ve avanesini çıldırttı
Baş edilemeyince, iftiraya sığınıldı
O, gerçek şuur ve dava adamıydı..

Yazdıklarına varsa itirazı olan
Müfteridir, aksini ısbatlamayan
Adam olurmu, dönek ….şaktan
Sözde Milli Görüşçü, şarlatanlardan..

Milli Çözüm, dava sadıkları
Tarih affetmeyecek, karşı olanları
Şu dönmelerin, şuursuz şakşakçıları
Fayda etmez artık, son pişmanlıkları..

İFRAT ve TEFRİT ten kurtuluş Asrımızda Ancak MİLLÎ ÇÖZÜM le Mümkün…

İşte böylece Biz sizi, (ey Müslümanlar!) insanlara şahit (ve örnek) olmanız için (ifrat ve tefritten sakınıp doğru ve uygun yolu tutan vasat) orta bir ümmet kıldık; Peygamber de sizin üzerinizde bir şahit olsun (diye böyle yaptık). Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Kâbe’yi) kıble yapmamız; Elçiye uyan (sadık)ları, topukları üzerinde gerisin geri dönen (kaypak tiplerden ve Hakk yolu terk edenlerden) ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu tür öze dönüşler ve değişimler) Allah’ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (ve ağır bir yük) gelir. (Oysa) Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara şefkatli ve merhametlidir.
Bakara Suresi 143

Erbakan Hocamızı Altınoluk’taki konutunda ziyarete gitmiştik.

Farklı bölgelerden Milli Görüşçü kardeşlerimizin ve Milli Çözüm Ekibinin de bulunduğu topluluğa Hocamız hitap etmişti. 

Hocamız konuşmasının bir bölümünde, Milli Görüş’ün basın-yayın kuruluşlarından bahsederken bu meyanda üç isim zikretmişti:

1- TV5
2- Milli Gazete
3- Milli Çözüm Dergisi

Elhamdulillah. 

O dönemde Milli Çözüm Ekibinde olup da şimdi yollarını değiştirmiş olanlar da bu duruma ve benzeri birçok hadiseye şahit olmuşlardı.

Ahmet Hocamızın Kitaplarında ve Milli Çözüm Dergisindeki makaleler-değerlendiemeler hep aynı çizgide olmuştur.

Erbakan Hocamıza ve kutlu davasına zarar verecek yaklaşımlara; Parti içinde veya dışarıda olsun, konumu veya rütbesi ne olursa olsun, net ve mert ifadelerle kendilerine gerekli ikaz ve uyarılar yapılmıştır. 

1- Aklı Selim
2- Müspet Ilim
3- Tarihi Tecrübe ve Deneyim
4- Vicdani Kanaat ve Tatmin
5- Evrensel Hukuk ve Adalet Prensipleri
6- İlahi Din ve Kur’an-ı Kerim

Bu altı temel esas çerçevesinde Kitaplar ve Dergiler hazırlanmaktadır. 

Erbakan Hocamızın vefatlarına kadar da; yayımlanan Kitaplar ve Milli Çözüm Dergisi kendilerine takdim edilmiştir. 

Hocamız kendilerine verilen Kitapları ve Dergileri aldığında; müsait ise aynı anda sayfaları çevirip incelemişler ve “çok güzel” diyerek, tebrik ve teşekkürlerini defalarca ifade etmişlerdir. 

Biz Milli Görüşçüyüz Elhamdülillah. Elbette bütün Milletimizin, Ülkemizin, Bölgemizin ve tüm İslam ve insanlık âleminin, barış, huzur ve refahını amaçlarız.

Allah’ım; bu barış ve hayırda yarış hareketinin başarısı için gayret gösteren Milli Çözüm’ün yâr ve yardımcısı ol. Bizleri de bu yolda hizmetkâr eyle. Üzerimize düşen vazifeleri hakkıyla yerine getirebilmeyi nasip eyle. Amin.

Neyin gaye ve gayretindeyiz?

Nefsi ve siyasi cihadı birlikte yürüterek; olgun insan ve huzurlu toplum oluşturmak mesuliyetindeyiz.

Cihad: Hakkın hâkim olması ve tüm insanlığın huzur ve hürriyete kavuşması için bütün gücümüzle ve hiçbir dünyevi karşılık gözetmeden çalışmaktır. Aziz milletimize, İslam ümmetine ve tüm insanlık âlemine karşı sorumluluklarımızı kuşanmaktır. Neyin CİHAD sayılacağı ve cihadın nasıl yapılacağı konusunda Milli Çözüm, tarihte ilk defa CİHAD İLMİHALİ hazırlamıştır ve Milli Görüş teşkilatlarında ders kitabı yapılmıştır.

Nasıl hareket etmeliyiz?

1- İttifak: Hakiki hizmet hareketine dahil olmanın şükrü gereği, Hak davaya gönüllü katılıp çalışmak.

2- İhlas: Bu davaya girmekteki tek amacı, sadece Allah’ın rızasını aramak.

3- İttika: Allah’tan hakkıyla korkmak, günah ve kötülükten sakınmak.

4- İyi Ahlâk: Dürüst, dengeli ve güzel huy sahibi olarak yaşamak.

5- İhsan: Yapabileceğinin en iyisini yapmak. Görevlerini eksiksiz yerine getirmeye çalışmak.

6- İstişare: İlgili ve yetkililere danışmak, yanlışlık ve haksızlıkları uyarmak ama sonunda Emirin doğru ve uygun kararına uymak.

7- İtaat: İslamiyet’e, ideallerine, Ulü’l-Emr’e, Milli hedeflerine ve görevlerine bağlı kalmak.

8- İnfak: (İhtiyaç sahiplerine ve dava hizmetine, maddi fedakârlıkta bulunmak.)

9- İstikamet: İslam’ın diğer bütün emirlerine uygun davranmak.

Sadakat: Sütü bozukluk yapmamak, ihanete kalkışmamak. Zoru görünce veya cazip makam ve menfaatler vaat edilince kaytarıp kaçmamak… Milli Görüş’ü bozmaya, yozlaştırmaya ve özünden – Erbakan çizgisinden uzaklaştırmaya çalışmamak…

Biz sizden yaşanabilir, yepyeni bir dünyayı kurma hayalini ve bu hayali gerçekleştirme gayretini istiyoruz, bu kadar basit!”

“Nasip, ihtimallerin en büyüğü ve en sağlamıdır! Aman ha, ‘nasip’ derken sesin; sanki inanmaz bir şekilde, bezgin ve cılız çıkmasın. Kardeş, bilirsin ki, her gözünü kapatan uyur sayılmaz, her ölen, her veda eden de gitmiş, kaybolmuş sayılmaz. Geciken her hadise Allah katında güzelleşiyordur, buna inan. Yarın çok güzel olacak, inan! Nasıl olacak deme! Gör bak nasıl olacak? Bekle bak neler olacak! Ya Rabbi, bizler mükerrem ve muhterem olmaya müsait yaratılmış Beni Âdemiz… Her Âdem de kendi içinde bir âlemdir. Ve Sen âlemlerin Rabbisin! Âlemlerin Rabbine sonsuz şükran, Habibine ise selam olsun!”

Hainler hep hak davanın içinde olur derdi AHMET AKGÜL Hocamız.Yıllarca Milli Çözümün içinde olup,Ahmet hocamızın en yakınında olanlar bizlerden daha iyi bildikleri halde bu iftiraları atıyorlar.Kibrinizde ve kininizde bogulun inşallah.Adil Düzen Ahmet Akgül Hocamızın liderliğinde MİLLİ ÇÖZÜM eliyle kurulacak inşallah

Allaha şükürler ve hamd ü senalar olsun. Eskiden müslüman olduğumu zannederken milli görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamı ve talebesi Üstad Ahmet Akgül hocamızı tanıdıktan sonra hakkın ve batılın ne olduğunu öğrendim. Ve dolayısı ile hakkı hak bilip batılı batıl bilip her zaman hakkın yanında yer alanların yanında saf tuttum.Şimdi sen kimsin nesin bilmiyorum, tanımaya da gerek duymuyorum. Çünkü hangi safta yer aldığım belli.Sana ayet hadis okuyacak değilim. Sana gerekenleri arkadaşlar lisan-ı hal ile yazmışlar. Siz ve sizin gibilerin anlayacak olduğu lisan çok farklıdır. Hepiniz ve ipinizi ellerin de tutanlarla beraber olsanız olsanız ancak ve ancak “Paslı ve Kirli Maşa” sınız.

FARUK BULUT

Picture of Osman ERAYDIN

Osman ERAYDIN

YORUMLAR

Son Yorumlar
50
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...