ALLAH’IN İNTİKAMI: KALİFORNİYA YANGINI
VE
DONALD TRUMP MUAMMASI
Kuduz İsrail’in Filistin’deki vahşi soykırım katliamlarını ve yıkımlarını alkışlayan ve arka çıkan; çoğu Yahudi Siyonistlerin ve zengin Evanjelik artistlerin; fiyatları 5 milyon dolardan başlayıp 30 milyon dolara varan süper lüks villalarının bulunduğu on binlerce dönümlük alanlar, Siyonist sermaye güdümlü film endüstrisinin kalbi Hollywood dahil, Kaliforniya eyaletinin ve Los Angeles kentinin önemli kısımları haftalardır süren ve bir türlü söndürülemeyen yangınlarla küle dönmüş durumdaydı. Bugüne kadar 20 bin evle birlikte 40 kişinin yandığı ve toplam zararın 300 milyar dolara yaklaştığı konuşulmaktaydı. Bizdeki Maraş merkezli büyük depremin maliyeti bile toplam 100 milyar dolar kadardı. Kaliforniya, ABD’nin Pasifik (Büyük Okyanus) kıyısındaki ve Meksika sınırındaki en zengin eyaletlerinden biri sayılmaktaydı. Siyonist sermaye güdümlü Süper Hiç Amerika’nın; ne askeri yığınakları, ne yapay zekâları, ne teknolojik imkânları ve ne de uzay araçları bu korkunç yangını önlemeye yaramamış, yani Amerika Allah’la başa çıkamamış ve vahşetine koşulsuz destek çıktıkları Kuduz İsrail’in 1,5 yıldır yakıp yıktığı Gazze Şeridi kadar alan kül olmaktan kurtulamamıştı!?
İşte bütün bunlar, elbette Adil olan Allah’ın açık bir intikamıydı ve hele bekleyip görelim Cenab-ı Hak daha ne ibretli intikamlar alacaktı!?.. Demek ki, neymiş; Koca Amerika fos ve kof bir kartondan dev konumdaymış… Kendi yangınlarını söndürmekten bile aciz ve çaresiz durumdaymış!.. Ve hâlâ, ABD’ye tapınanların ve hâlâ “Bakınız, Trump bile beni övüyor ve önemsiyor” diyerek, daha geçen dönemdeki hakaretlerini bile unutanların, artık utanması lazımmış!..
“Niye bu yangın felaketi İlahi bir intikamdır?” diyoruz; çünkü eski Bunak Biden taraftarı, şimdi Manyak Trump yandaşı Siyonist milyarder Elon Musk soytarısı, bir kutlama etkinliğinde HAMAS’a karşı şu küstahlıkları kusmuşlardı:
– Bu insanların hepsi, ya öldürülmeli ya da hapse atılmalıdır!.. (Gazzeli Müslümanlar ortadan kaldırılmalıdır!..)
– Aksi takdirde bunlar tüm İsraillileri öldürmeye, Amerikalıları bile öldürmeye kararlıdır!..
– HAMAS tamamen yok edilmeden insanlık huzura kavuşamayacaktır!..
– Gazze’de her çocuk bu nefretle donatılmaktadır. Bunu değiştirmek kaçınılmazdır!..
– Daha önce Japonya ve Almanya’da yaptığımız gibi, Filistin’in ve tüm İslam Ülkelerinin eğitim sistemlerini değiştirip, İslam’dan tamamen soyutlamamız lazımdır!..
Trump; Kanada, Grönland ve Panama’nın ABD sınırlarına katılması gerektiğini açıklamıştı. Ordudaki eşcinselleri atacağını vurgulamıştı. Ukrayna Savaşı’nı sonlandıracağını hatırlatmıştı. Yani böylece Siyonist planlara dolaylı cephe açmıştı. İtalyan Başbakanı Meloni bile “Trump’ın Kanada hedefinin, eşcinsellik nefretinin bize zararı dokunmayacaktır. Ben bir anneyim, Katolik Hristiyan’ım ve İtalyan’ım” diyerek Siyonizm’in esir aldığı tüm Avrupa’da Trump’a arka çıkan tek kadın yönetici konumunda olmuşlardı. Böylece Trump’ın Kanada ve Grönland’ı ABD’ye katma girişimlerine sıcak baktığını ortaya koymuşlardı.
Çünkü, Trump’ın Kanada ve Grönland hesapları şu amaçları taşımaktaydı:
1- ABD askeri üs alanlarını Kanada ve Grönland gibi Kuzey Kutup sahasına taşıyarak ABD’yi görünürde Çin ve Rusya’dan ama ileride Avrupa ve Asya’dan gelecek saldırıların doğrudan hedefi olmaktan kurtarmaya çalışmaktaydı.
2- Küresel ısınma sonucu giderek yumuşayan Kuzey Kanada ve Grönland Adası’ndaki donmuş topraklar yumuşamaya başlamıştı; buralardaki zengin maden ve petrol yataklarını Amerika, Avrupa’ya kaptırmamalıydı!..
Özetle; ABD’nin Demokrat Biden Hükümeti 900 milyar dolarlık savunma bütçesi hazırlıyor, ama Kaliforniya Eyaletine 170 milyon dolarlık itfaiye ödemesini vermiyordu!.. Los Angeles civarındaki Deniz ve Hava üslerindeki askerlerinden ve Kara birliklerinden bu müthiş yangını söndürme desteği bile göndermiyordu!.. ABD’deki Demokratlar ve Cumhuriyetçiler ayırımı giderek kızışıyor ve Amerika parçalanmaya doğru sürükleniyordu!..
Süper Güç(!) Amerika, Sıfırı Tüketmiş Durumdaydı!
ABD’nin Kaliforniya Eyaletinde şiddetli rüzgârların etkisiyle yayılan orman yangınında ölü sayısı 40’a yükselirken bölgede 300 binden fazla kişi tahliye edilmişti. Yüzlerce evin küle döndüğü bölgede ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in evi için de tahliye emri verilmişti. Ekonomik kayıp 300 milyar dolara yaklaşırken Başkan Joe Biden İtalya’nın başkenti Roma’ya yapacağı ziyaretten vazgeçmişti. ABD’nin Kaliforniya Eyaletinde yer alan Los Angeles’ta Eaton, Palisades, Hurst ve Woodley’deki orman yangınları hâlâ söndürülememişti. Santa Monica Dağları ve Pasifik Okyanusu arasındaki lüks bir yerleşim bölgesi olan Pacific Palisades bölgesinde başlayan yangın 10 binlerce dönümden fazla yeri küle çevirmişti.
Büyük Bir Kaos Yaşanmaktaydı
Kuru hava şartları ve güçlü rüzgârların etkisiyle çıkan yangınlar, felaket bölgelerinin dışında da kaosa sebebiyet vermişti. Yangın nedeniyle bölgede yaklaşık 300 bin kullanıcıya elektrik verilememişti, ayrıca Los Angeles’ın bazı bölgelerinde hava kirliliği tehlikeli seviyelere erişmişti. Yetkililerden; yaşlılar, çocuklar, hamileler ve kalp ya da akciğer hastalığı olan bireylere tedbir alma ve aktivite düzeylerini düşük tutma çağrısı gelmişti.
Ekonomik Kayıp 300 Milyar Dolara Çıkacaktı!
Dünya çapında hava tahmini hizmeti veren AccuWeather, Kaliforniya’daki orman yangınlarının ekonomik maliyetine ilişkin öncü tahminlerini bildirmişti. Buna göre, Kaliforniya’daki orman yangınlarından kaynaklanan toplam hasar ve ekonomik kaybın 270 milyar dolar ile 300 milyar dolar arasında olabileceği tahmin edilmişti.
Amerika Yanarken, Trump; Panama Kanalı, Grönland ve Kanada’yı İşgali Gündeme Taşımıştı!
ABD’de tekrar Başkan seçilen Donald Trump, Beyaz Saray’da görevi devralmadan önce, Panama Kanalı’nı ve Grönland’ı ele geçirmek istediğine yönelik açıklamalarıyla kaygı uyandırmıştı. Bu bölgelere askeri operasyon ihtimalini hatırlatan Trump, Panama Kanalı’nın da Grönland’ın da ABD’nin ekonomik güvenliği için gerekli olduğunu vurgulamıştı. Trump, aynı zamanda Kanada’ya da ABD’nin bir parçası haline gelmesi için ekonomik baskı uygulayacağını aktarmıştı. Bu açıklamalara Panama’dan, Grönland’dan, Grönland’ın otonom bir bölge olarak bağlı olduğu Danimarka’dan ve Kanada’dan sert tepkiler yağmıştı.
Panama Kanalı
ABD, 20. yüzyılın başında Panama Kanalı’nı elinde bulundurmaktaydı. Yıllarca süren müzakerelerin ardından buranın kontrolünü 1999’da Panama’ya devretmiş durumdaydı. Trump ise kanalın şimdi fiilen Çin kontrolünde olduğunu öne sürerek, “Panama Kanalı bizim ülkemiz için hayati önemdedir. Ama şimdi Çin tarafından kontrol ediliyor! Ancak biz burayı Panama’ya verdik, Çin’e vermedik. Bu hediyemiz istismar edildi” ifadesini kullanmıştı.
Grönland Adası
Danimarka’nın çatısı altında otonom bir bölge olan Grönland, dünyanın nüfus oranı en az yerlerinden biri konumundaydı. Trump, Grönland’ı satın alma fikrini ilk kez 2019 yılında Başkanlığının birinci döneminde de gündeme taşımıştı. Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, göreve gelecek olan Trump yönetimi ile iş birliği yapmak istediklerini ancak Grönland’ın ada insanlarına ait olduğunu hatırlatmıştı. “Bölge değerli mineraller ve enerji kaynaklarıyla doğal kaynaklar açısından çok zengin. Grönland’ın insanları dilleri ve kültürleriyle gurur duyuyor. Daha önce de söylediğimiz gibi Grönland satılık değildir ve enerji kaynaklarıyla doğal kaynaklar açısından çok zengindir.” diye karşı çıkmıştı.
Dünyanın en büyük adası olan Grönland’da altın ve platinyum gibi değerli metallerin yanı sıra; lityum, titanyum ve başka nadir elementler de bulunmaktaydı. Kömür, uranyum, elmas ve yakut da önemli doğal kaynakları arasındaydı. Ada’da ayrıca geniş petrol ve gaz rezervleri olabileceği düşünülüyor; büyük buz kütlelerinin iklim değişikliğinden dolayı erimesi sebebiyle bu kaynaklara ulaşmak da kolaylaşmıştı. Ayrıca batarya üretiminde kullanılan nadir metallerin varlığı da adanın kaynaklarını değerli kılmaktaydı.
Ada’da ABD’nin bir askeri üssü vardı!
Grönland’ın başında şu an bağımsızlık yanlısı Başbakan Múte Bourup Egede vardı. Egede, Ada’nın satılık olmadığını vurguladığı gibi, nisan ayında parlamento seçimlerinin yanı sıra bağımsızlık oylamasının da yapılabileceğini vurgulamıştı.
Kanada Hesapları
Trump, ABD’nin en büyük sınır komşusu olan Kanada’nın 51. eyalet olması gerektiği ve sınırın yapay olduğu iddiasında bulunmuşlardı. Trump, ABD’nin Kanada’yı korumak için milyarlarca dolar harcadığını öne sürerek Kanada’dan ithalatı yapılan arabalara, kereste ve süt ürünlerine sahip olmaları gerektiğini hatırlatmıştı. Meksika gibi Kanada da Trump yönetiminde %25 gümrük vergisiyle yüz yüze gelmeye hazırlanmaktaydı. Malikanesinin bulunduğu Mar-a-Lago’daki basın toplantısında ise Trump, Meksika ve Kanada sınırlarından geçen uyuşturucuya vurgu yapmıştı.
Trump’ın Grönland Hevesine AB’nin İtirazı!
ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın Grönland açıklamaları Avrupa Birliği’nden tepki görmeye başlamıştı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, Birliğin “sınırlarına saldırılmasına” izin verilmeyeceğini açıklamıştı. 20 Ocak’ta görevi devralacak Donald Trump, Florida’da bir basın toplantısında, Grönland konusunda askeri yöntemler kullanma seçeneğinin de masada olduğunu vurgulamıştı. Ada’nın, ABD’nin ulusal ve ekonomik güvenliği için “kritik” olduğunu savunan Trump, Danimarka’ya bağlı özerk yönetimi satın alma isteğini de tekrarlamıştı.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ise buna yanıt olarak “Avrupa Birliği, kim olursa olsunlar, dünyadaki diğer ulusların, Birlik sınırlarına saldırmasına izin vermeyecek” diye uyarmıştı.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz da “Sınırların dokunulmazlığı ilkesi her ülke için geçerlidir… İster çok küçük, ister çok güçlü olsun” diye çıkışmıştı. Oysa olası bir saldırıyı Avrupa Birliği’nin önleyebilmesi imkânsızdı. Birliğin kolektif bir savunma kapasitesi bulunmadığı gibi, 27 üye devletin çoğu ABD liderliğindeki NATO ittifakının bir parçasıydı.
Trump’ın 7 Vaadi!
Göç, ekonomi ve Ukrayna Savaşı konusunda harekete geçme sözü veren Donald Trump, yeniden Beyaz Saray’a taşınacaktı. Cumhuriyetçi Parti’nin Senato’nun kontrolünü ele geçirmesiyle, siyasi olarak çok daha büyük bir destek arkasındaydı.
Trump, zafer konuşmasında “Basit bir ilkeyle yöneteceğim: Söz verilir ve söz yerine getirilir. Biz sözlerimizi tutacağız” ifadesini kullanmıştı. Ancak bazı konularda, amaçlarına nasıl ulaşacağı konusunda ayrıntı vermekten sakınmıştı.
İşte Trump’ın 7 Vaadi!
1- Düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilmesi.
Trump, kampanya sırasında, ABD tarihindeki en büyük “düzensiz göçmenlere yönelik kitlesel sınır dışı hamlesine” girişeceğini açıklamıştı. Ayrıca, ilk Başkanlık döneminde başladığı Meksika sınırındaki duvar inşasını tamamlayacağını vurgulamıştı.
2- Ekonomi, vergi ve gümrükte yeni düzenlemeler.
Sandık çıkış anketleri, ekonominin seçmenler için başlıca sorun olduğunu ortaya koymaktaydı. Trump, Biden döneminde tarihi seviyelere çıkıp, sonra düşen enflasyonu “sona erdireceğini” hatırlatmıştı. Ancak, Başkanın fiyatları doğrudan etkileme gücü kısıtlıydı.
Cari açığı kapatmak için yabancı ürünlere karşı en az %10’luk yeni gümrük vergileri koyacaktı. Çin menşeli ürünlere ise ek %60 vergi koyacağını açıklamıştı. Bazı ekonomi uzmanları, bu tür hamlelerin tüketici fiyatlarını artırabileceği uyarısında bulunmuşlardı.
3- Bazı Kongre saldırısı hükümlülerine af getirilmesi.
Trump, Joe Biden’ın 2020’deki seçim zaferini geri çevirmek için giriştikleri Kongre Binası saldırısında hüküm giyen bazı taraftarlarını serbest bırakacağını açıklamıştı. Trump’ın teşvik ettiği iddia edilen olaylarda ölenler bile vardı. Trump, saldırıyı “önemsiz” olarak göstermeye çalışmış ve hüküm giyen yüzlerce taraftarını “siyasi mahkûm” olarak tanımlamıştı. Birçoğunun “haksız yere hapse atıldığını” söylemeye devam ederken, bazılarının “belki de kontrolden çıktığını” vurgulamıştı.
4- Savcı Jack Smith’in görevine son verilmesi.
Trump, kendisine karşı iki ceza soruşturması yürüten tecrübeli savcı Jack Smith’i “iki saniye içinde” görevden alacağını tekrarlamıştı. Jack Smith, “2020 seçim sonuçlarını geri çevirmeye çalışmak ve gizli belgeleri yasalarda öngörüldüğü gibi koruyamamak” iddialarıyla Trump’a iki cezai soruşturma başlatmıştı.
5- Ukrayna Savaşı’nın bitirilmesi.
Trump, Ukrayna’ya Rusya’yla savaşında destek olmak için harcanan milyarlarca doları eleştirmiş ve savaşa “24 saat içinde” müzakere yoluyla son vereceğini vurgulamıştı. Trump, hangi tarafın pes etmesi gerektiği konusunda bir şey söylemezken, Demokratlar böyle bir hamlenin Rusya lideri Vladimir Putin’i cesaretlendireceğini savunmaktaydı. Trump, genel olarak ABD’nin kendisini ülke dışındaki çatışmalardan çıkartması gerektiğine inanmaktaydı.
6- Kürtajın serbest hale getirilmesi!
Trump, Kamala Harris ile yaptığı televizyon tartışmasında, “ulusal bir kürtaj yasağı yasasını imzalamayacağını” açıklamıştı. 2022’de, ülke genelinde kürtaj hakkına sahip olunması hakkı Yüksek Mahkeme tarafından kaldırılmıştı. Yüksek Mahkeme’de Trump’ın ilk Başkanlık döneminde yaptığı atamalar sayesinde muhafazakâr yargıçlar çoğunluğu oluşturmaktaydı.
7- İklim değişikliği kurallarında gevşemeye gidilmesi.
Trump, ilk Başkanlığı döneminde yüzlerce çevre koruma programını geri çekmiş ve Paris İklim Anlaşması’ndan çekilen ilk ülke ABD olmuştu. Trump, bu kez yine kurallarda gevşeme sözü vermiş, özellikle de Amerikan otomotiv endüstrisine yardımcı olacağını vurgulamıştı. Sık sık elektrikli araçlara saldırdı ve Biden’ın daha temiz araçlara geçişi teşvik eden hedeflerini geri çevireceğini tekrarlamıştı.
ABD’nin fosil yakıtların üretimini artırması vaadinde bulunurken, rüzgâr gücü gibi yenilenebilir enerjiler yerine, “sondaj, sondaj, sondaj” formülünü öne çıkarmıştı. Trump, Kuzey Kutup bölgesi gibi alanları da petrol aramalarına açmayı ve bu şekilde enerji maliyetlerini ucuzlatmayı amaçlamıştı.
Trump, Transseksüelleri Ordudan Atacaktı!
ABD seçimlerini kazanan Donald Trump, tüm transseksüel askerlerin ordudan atılmasına yol açacak bir kararname çıkarmayı planlamıştı. Ordudaki yaklaşık 15 bin transseksüel üyenin, tıbbi olarak terhis edileceği ve hizmet etmeye uygun olmadıklarına yönelik bildirim yapılacağı vurgulanmıştı. LGBTİ+ askeri personel ve gaziler adına kampanyalar yürüten Modern Military Association of America’nın İcra Direktörü Rachel Branaman, “Trans yasağının uygulanması, ordunun operasyonlara hazır olma durumunu zayıflatacak” şeklinde yakınmıştı. Bu durum aynı zamanda transların orduya katılmasının yasaklanmasına yol açacaktı ve Amerikan silahlı kuvvetlerinin neredeyse tüm kollarının askere alma hedeflerini tutturamadığı bir döneme rastlamaktaydı.
100 Binden Fazla Personel Etkilenmiş Olacaktı!
Çeşitli kaynaklara göre, mevcut Başkan Joe Biden bu emri iptal etmişti, ancak bu kez onlarca yıldır hizmet verenler bile görevlerinden alınacaktı. Trump’ın planları hakkında bilgi sahibi bir kaynak, The Times’a yaptığı açıklamada, “Bu insanlar, ordunun yeterli sayıda kişiyi işe alamadığı bir dönemde işten çıkarılacaklar. Sadece deniz piyadeleri işe alım sayılarına ulaşıyorlar ve bu durumdan etkilenecek bazı kişiler çok üst düzey pozisyonlarda bulunuyorlar” diye karşı çıkmıştı.[1]
Trump’ın ‘Müslüman Amerikalılar!’ Çıkışı!
Trump, Florida’da yaptığı zafer konuşmasında ‘tarihin en büyük koalisyonunu’ kurduklarını vurgulamıştı. Donald Trump, gayrıresmi seçim sonuçlarının netleşmesinin ardından Florida’da yaptığı zafer konuşmasında Müslüman Amerikalılar vurgusu yapmış ve “tarihin en büyük koalisyonunu kurduklarını” açıklamıştı.
“Hiçbir ülkede bizde olan fırsatlar yok. En çeşitli ve becerikli bir topluma sahibiz” diyen Trump, geçirdikleri seçim kampanyasının “pek çok açıdan tarihi olduğunu” aktarmıştı.
Yahudiler Rahatsızdı!
ABD’de Başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump’ın birçok kesimden oy aldığını vurguladığı seçim gecesi konuşmasında ‘Yahudi Amerikalılar’ ifadesini kullanmaması malum kesimleri kızdırmıştı. Amerikan ve İsrail medyasına yansıyan bazı haberlerde, Trump’ın konuşmasında toplumun farklı kesimlerinden oy aldığını anlattığı bölümde Amerikalı Yahudilere atıf yapmadığı tartışılmıştı. Söz konusu haberlerde, İsrail yanlısı tavırlarıyla bilinen ve ABD’deki Yahudi toplumuyla güçlü bağlara sahip olan Trump’ın “Amerikalı Asyalılar, Hispanik Amerikalılar, Amerikalı Araplar ve Amerikalı Müslümanlar” gibi farklı etnik ve dini gruplara vurgu yaptığı cümlelerinde “Amerikalı Yahudilere” hiç atıf yapmadığına vurgu yapılmıştı.
Trump’ın Türkiye Düşmanlarını Kabineye Ataması!
ABD’de Başkan seçilen Donald Trump’ın kabinesi şekillenmeye başlamıştı. Yapılan açıklamalara ve çıkan haberlere göre, Trump kabinesinde yer alacak Türkiye karşıtı isimler çoğunluktaydı. Trump, Dışişleri Bakanlığı için Marco Rubio’yu tercih ederken, Ulusal Güvenlik Danışmanlığına Mike Waltz’u atayacaktı. İlk olarak Wall Street Journal (WSJ) tarafından paylaşılan ve Trump’a yakın isimlere dayandırılan, daha sonra ABD medyasında diğer gazetelere de yansıyan haberlere göre Trump, yeni kabinesindeki isimleri belirlemeye başlamıştı.
Buna göre Trump, daha önce Afganistan’da görev yapmış “yeşil bereli” eski asker Florida vekili Mike Waltz‘u yeni kabinesinde Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görevlendirme hazırlığındaydı. Son 3 dönemdir Cumhuriyetçi Parti’den Temsilciler Meclisi’ne giren ve burada özellikle Çin konusundaki “şahin” açıklamalarıyla bilinen Waltz’un yeni kabinede görev alması durumunda başta Rusya-Ukrayna savaşı, ABD-Çin rekabeti ve Ortadoğu’daki kriz olmak üzere birçok dış politika konusunda başat isimlerden biri olacaktı.
PKK’ya Özel Vize Hazırlığı!
Cumhuriyetçi Mike Waltz, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’nin ana omurgasını oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri için Özel Göçmen Vizesi (SIV) verilmesi önerisini Biden’ın Başkanlığa yeni başladığı dönemde 29 Nisan 2021’de ABD Kongresi’ne sunmuştu. Kongre’nin Demokrat üyesi Jason Crow ile birlikte sunduğu teklif için Waltz, “Kürt müttefiklerimiz, ABD çıkarları ve düşmanlarımızla savaşmak için hayatlarını tehlikeye attılar. Yardımları için minnettarlığımızı hak ediyorlar. ABD Kongresi, savaş alanında bizimle birlikte savaşanları kabul etmelidir” ifadelerini kullanmıştı.
Ayrıca her iki kongre üyesi de benzer bir teklifi 2019 yılında Trump’ın da Başkanlık döneminde gündeme taşımıştı… Mike Waltz, ayrıca Türk düşmanı olarak bilinen ABD’li senatör Lindsey Graham ile de yakın ilişkiler içinde olan bir şahıstı.
Trump A Takımını Oluşturmaktaydı!
Amerika Birleşik Devletleri’nde 5 Kasım 2024’teki Başkanlık seçimini, Demokrat rakibi Kamala Harris’i yenerek kazanan Donald Trump, kabinesini oluşturma çalışmalarına yoğunlaşmıştı.
Trump’ın 20 Ocak 2025’te başlayacağı ikinci Başkanlık dönemi için kurduğu kabinede, Başkan Yardımcısı JD Vance hariç 25 isim yer alacaktı.
Donald Trump, ABD Dışişleri Bakanlığı için Florida Senatörü Marco Rubio‘yu aday sunmuşlardı.
Trump, Adalet Bakanlığına Florida’dan Kongre üyesi Matt Gaetz‘i aday gösterdiğini açıklamıştı.
Ulusal İstihbarat Direktörlüğüne ise eski Kongre üyesi Tulsi Gabbard aday yapılmıştı.
Donald Trump, milyarder iş insanı ve X sosyal medya platformunun patronu Elon Musk ve girişimci Vivek Ramaswamy’nin Hükümet Verimliliği Bakanlığını yöneteceğini açıklamıştı.
Trump, bu görevlendirmeye ilişkin yaptığı açıklamada, kısaltması “DOGE” olan Bakanlığa Musk ve Ramaswamy’nin iş birliği yaparak liderlik edeceğini hatırlatmıştı.
Trump, Truth Social adlı sosyal medya platformundaki hesabından, kabinedeki en önemli pozisyonlardan biri olan Savunma Bakanlığı için eski asker ve Fox News kanalında yorumculuk yapan Hegseth‘i aday göstereceğini açıklamıştı.
Amerikan ordusunun farklı birimlerinde çalışan Hegseth, hem Irak hem de Afganistan’da farklı dönemlerde görev yaptı. İki kez bronz madalya kazanan Hegseth, uzun yıllardır gazilerle ilgili programlar ve etkinlikler düzenleyen bir isim olarak tanınmaktaydı.
Öte yandan Trump, İç Güvenlik Bakanlığına South Dakota Valisi Kristi Noem’i aday gösterdiğini açıklamıştı.
İç Güvenlik Bakanlığı bünyesinde Gümrük ve Sınır Muhafaza Birimi (CBP), Göç ve Gümrük Muhafaza İdaresi (ICE), Federal Acil Durum Yönetim Kurumu (FEMA) ve Gizli Servis gibi kuruluşlar bulunmaktaydı.
ABD’nin yeni kabinesinde, Ortadoğu Özel Temsilciliği görevinin emlak zengini Steve Witkoff’a emanet edileceği vurgulanmıştı.
5 Kasım’daki Başkanlık seçimlerini kazanan Trump, ilk olarak Beyaz Saray Özel Kalem Müdürlüğüne Susie Wiles’ı, ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliğine Kongre üyesi Elise Stefanik’i ve ABD Çevre Koruma Ajansının başına da eski Kongre üyesi Lee Zeldin’i getireceğini açıklamıştı.
Trump’ın İsrail Yanlısı Kabinesi, ABD’li Müslümanları Hayal Kırıklığına Uğratmıştı!
Trump, İsrail’in sadık bir destekçisi olan Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio’yu Dışişleri Bakanlığı için aday yapmıştı. Donald Trump’ın, İsrail’in sadık bir destekçisi olarak görülen Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio’yu Dışişleri Bakanı seçmesi, yeni Başkana oy veren Müslümanları hayal kırıklığına uğratmıştı. Rubio, bu yılın başlarında Gazze’de ateşkes çağrısı yapmayacağını ve İsrail’in Hamas’ın “her unsurunu” yok etmesi gerektiğine inandığını söyleyerek, “Bu insanlar vahşi hayvanlar” benzetmesi yapmıştı. Trump ayrıca, İsrail’in Batı Şeria’yı işgalini destekleyen ve Filistin’de iki devletli çözümü “işe yaramaz” olarak nitelendiren eski Arkansas Valisi ve sadık İsrail yanlısı muhafazakâr Mike Huckabee’yi İsrail’e bir sonraki Büyükelçi olarak aday göstermiş durumdaydı.
Şimdi sormak lazımdı: Trump, gerçekten İsrail uşağı mıydı, yoksa bu Siyonist yandaşları kabineye alarak, aslında bunları oyalayıp, altını oymaya mı çalışmaktaydı?
İsrail’in “Türkiye’ye Karşı Savaşa Hazırlanmalıyız” Küstahlığı
İsrail hükümeti tarafından oluşturulan bir komite, İsrail’in Türkiye’ye karşı olası bir savaş için hazırlık yapması gerektiğini açıklamıştı. İsrail yönetimi tarafından ulusal güvenlik stratejilerini belirlemek üzere kurulan bir danışma kurumu olan Nagel Komitesi, son raporunda İsrail’in Türkiye’ye karşı olası bir savaşa hazırlanması gerektiği hatırlatılmıştı.
Raporda; “Türkiye’nin Osmanlı dönemindeki nüfuzunu geri kazanma hırsının İsrail ile gerilimi tırmandıracağı ve muhtemel çatışmalara yol açacağı” uyarısında bulunularak, “Suriyeli grupların Türkiye ile ittifak kurarak İsrail’in güvenliğine yönelik yeni ve güçlü bir tehdit oluşturma riskine” vurgu yapılmıştı. “Suriye’den gelen tehdit İran tehdidinden bile daha tehlikeli bir hal alabilir” denilen raporda, “Türkiye destekli güçlerin vekil olarak hareket ederek bölgesel istikrarsızlığı körükleyebileceği” uyarısında bulunmuşlardı.
Netanyahu raporla ilgili olarak: “Ortadoğu’da köklü değişikliklere tanık oluyoruz. İran uzun zamandır en büyük tehditti, ancak sahaya yeni güçler giriyor ve beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olmalıyız. Bu rapor bize İsrail’in geleceğini güvence altına almak için bir yol haritası sunuyor.” yorumunu yapmıştı.
İsrail’in bu korku ve kuşkularının AKP iktidarından değil, ondan sonraki Milli Mutabakatın icraatlarından kaynaklandığı anlaşılmaktaydı. İşte bu korkularla kuduz İsrail, sonunun yaklaştığını sezmiş olmanın telaşıyla, şimdi de Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın Ege Adaları’na füze rampaları kurmaya başlamıştı. Ama, korkunun ecele faydası olmayacaktı!..
Trump’tan Netahyahu’ya Küfürlü Paylaşım
Donald Trump’ın sosyal medya uygulaması üzerinden yayınladığı videoda, Netanyahu için küfürlü bir ifadeye yer verilerek “O derin, karanlık bir o… ç….” denildiği ortaya çıkmıştı.[2]
20 Ocak itibarıyla Başkanlık görevini devralacak olan Donald Trump’ın, Truth Social platformunda paylaştığı bir video çok tartışılmıştı. Videoda ünlü ABD’li ekonomist Prof. Dr. Jeffrey Sachs, Washington’un dış politikaları, Ortadoğu’daki müdahaleleri ve bu kapsamda Netanyahu’nun rolü ile ilgili sert açıklamalarda bulunmuşlardı. Ancak videoda en dikkat çekici nokta, Sachs’ın Binyamin Netanyahu’ya yönelik sert eleştirileri olmaktaydı. Netanyahu’nun ABD’yi sahte savaşlara sürüklediğine işaret eden Sachs, şu ifadeleri kullanmıştı: “O karanlık bir o….. ç……”
“Durum şu ki; Netanyahu 1995’ten itibaren, Hamas ve Hizbullah’tan kurtulmanın tek yolunun bu gruplara destek veren hükümetleri devirmek olduğuna dair bir teori uyarlamıştı. Bunlar Irak, Suriye ve İran’dı. Bu sapkın adam, takıntılı bir insandı. Ve hâlâ bizi İran’la savaşa sokmaya çalışmaktaydı.”
Ve hele bu küfürlü videoyu Donald Trump’ın paylaşması kafaları iyice karıştırmış ve kuduz Siyonistleri telaşlandırmıştı! Bu arada sormak lazımdı: İsrail’in Hamas’la ateşkes anlaşmasına razı olmasında, Trump’ın baskılarının da payı var mıydı? Ve yine Muhammed Sinvar’lı (şehit Yahya Sinvar’ın kardeşi) Hamas’ın yeni yıpratma taktiklerine karşı, Siyonist İsrail’in hangi korkuları ve tükenmişlik kuşkuları uyanmış durumdaydı? Muhammed Sinvar’ın, İsrail’le ateşkes anlaşmasının “bazı maddelerindeki belirsiz ifadeleri netleştirme” çabasını bahane ederek, bu anlaşmayı askıya aldığını açıklaması da bu endişeleri yansıtmaktaydı. (15 Ocak 2025) Siyonist İsrail’in HAMAS’la anlaşma yapmaya yanaşması bize Hz. Peygamberimizle uzlaşmaya mecbur kalan ve Kutlu Mekke Fethi öncesi imzalanan HUDEYBİYE Barışını hatırlatmıştı. Çünkü bu İsrail’in artık yenilgiyi kabul ettiğinin kanıtıydı!
Neyse ki, Gönlümüzü Ferahlatan Açıklamalar da Vardı!..
TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar, 27 Ekim 2024 tarihinde Sabah TV Youtube kanalında Özel Haberler Müdürü Onur Şahanoğlu’nun sorularını yanıtlamıştı. Özetleyip aktaralım:
HA: Sayın ABD’li Senatör’e önce onu sordum: Kaç torununuz var? İki torunum var dedi. Gözlerinizi kapatın dedim, onlardan en sevdiğinizi aklınıza getirin. Filistin’de 17 bin çocuk öldü, onun gibi güzel çocuk, bebek, sevimli, 17 bin çocuk İsrail tarafından katledildi. Şimdi sizin torununuzun 17 bin kere öldüğünü düşünün! Maalesef bölgede ciddi bir “power vacuum” dedikleri güç boşluğu var Osmanlı’dan sonra.
Soru: Siyonist tehdidin Türkiye’ye geldiğini görüyor musunuz? Arz-ı Mevud’un peşinde olduklarını düşünüyor musunuz?
HA: Elbette bir risk var, bir de tehdit var. Yani maksat ve niyet belli olduğu zaman “tehdit” olur. Maksat ve niyet bilinmiyorsa “risk” olur. Bizim şu içinde bulunduğumuz ortamda kesinlikle risk vardır. Fakat olayları daha yakından ele aldığımızda, İsrail’in yaptığı hareketlere de baktığımızda, faaliyetlere baktığımızda da bu risk artık tehdide dönüşmüş durumdadır. Atalarımızın dediğini bir kez daha yaşamamız lazımdır. “Hazır ol cenge, istersen sulh-ü salah.” Kırılamayan, aşılamayan engel yoktur. Açılamayan kilit yoktur. Bir şekilde açılır. Maginot Hattı da delindi, Demir Kubbe de delindi, delinecek. Cin şişeden çıktı. Artık “yapamayız, edemeyiz”, öyle bir şey yok. Yapacağız!..
Bildiğiniz gibi 2013-2015 tarihleri arasında bir Çözüm Süreci yaşandı. Burada devletimiz bir âlicenaplık gösterdi. Bu teröristlere silahlarınızı bırakın, adalete teslim olun şansını verdi. Fakat bunu teröristler “sanki Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir acziyeti varmış” gibi algılamak suretiyle gerçekten son derece şımardı. Azgınlık göstermeye başladılar. Bunun üzerine bildiğiniz gibi 24 Temmuz 2015 tarihinde büyük bir hava harekâtıyla terörle mücadelemiz yeniden başladı. Mehmetçikle dağlarda baş edemeyeceğini anlayanlar şehirlere kaçtılar ve Çukur operasyonu dediğimiz operasyonlarla bunları kazdıkları çukurlara Allah’a çok şükür gömdük.
Soru: Rejimle bir iletişim kurulması gerektiğini düşünüyor musunuz?
HA: Bizim ana vatanımız var, gök vatanımız var, mavi vatanımız var, yavru vatanımız var ve dijital vatanımız var. Bunlar bir bütün, bunlar parçalanamaz. Parçalamak isteyenlerin akıbeti malum. Bunu herkesin bilmesini istiyoruz. Çünkü bunlardan kimileri denizlerde boğuldu, kimileri dağlarda, çukurlarda gömüldü ve gitti. Bu memleket bizim, bu tarih bizim, bu bayrak bizim. Bunlar hepimizin. Bunları yükseltmek de bizim görevimiz.
Soru: F35 sürecinde bir sıkıntı yaşıyoruz ve sürekli F35 süreciyle ilgili sorunlar gündeme taşındığında Türkiye’nin kendi savunma sanayini geliştirmeyi öne çıkardığını görüyoruz. Şimdi bunu bir askeri gözle sorayım: Yani mantıklı mı bu argüman?
HA: “Bunun adı ‘bölgesel hava ve füze savunma sistemi’ olmaktadır. Yani ülkemize yönelik uzun menzilli füzelere ve uçaklara karşı bir savunma sistemi hazırlanmıştır. Bazı basın mensupları sordular, yerli ve yabancı; Türkiye’ye herhangi bir füze saldırısı oldu mu? Çok şükür olmadı. Peki bir hava saldırısı oldu mu? Olmadı. O zaman nerede kullanacağız biz bunu? İkincisi, bu hava savunma sistemlerinin mimarisi tabii ki gizli. Yani nerede ne var, nasıl olacak, ne olacak? Bunları da şimdi bugün açıklamanın âlemi yok. Böyle bir şey söz konusu değil. Biz Amerikalı muhataplara bunu anlattık, bu Stand Alone denilen bir husus vardır. Yani S-400’ler bağımsız, genel sistemin dışında onlardan ayrı olarak bu sistem kullanılabiliyor ve ‘dolayısıyla bizim S-400’lerimizin NATO sistemlerini herhangi bir şekilde olumsuz etkilemesi söz konusu olmayacak’ dememize rağmen maalesef ısrarla ve inatla bu S-400 konusu bir problem haline dönüştürülmeye çalışılmaktadır!”
- ntv.com.tr
- Haber7 / 08.01.2025
Zahiri gelişmeler Trump’ın ilişkileriyle, açıklamalarıyla, İsrail yanlısı Türkiye karşıtı atamalarıyla, Siyonizmin yanında olduğu gözlemlenmektedir. Ancak başkan seçilmeden önce suikaste uğrayan Trump seçim konuşmasında Amerikalı yahudilere hiç atıf yapmaması, küresel siyonist proje olan LGPT sapkınlıklarını kamudan silmeye çalışması, Ukrayna savaşını sonlandıracağım açıklamasıyla ülkesinin milli çıkarlarına hareket eden bazı bölgeleri kendilerine katma politikalarını merkezine alması gibi gelişmelere bakılınca siyonist planlara dolaylı bir cephe açması olarak okunuyor ve makalede vurgu yapılan şu soruyu akıllara getiriyordu: “Trump, gerçekten İsrail uşağı mıydı, yoksa bu Siyonist yandaşları kabineye alarak, aslında bunları oyalayıp, altını oymaya mı çalışmaktaydı?”
Netenyahu’nun ABD ziyaretinde Trump’a “altından bir çağrı cihazı” hediye etmesi Siyonist planlarımıza sadık kalmazsan patlatırız anlamı taşıyan karşı bir tehdit olarak mı okunmalıydı?
Sayın Akar’ın bu önemli ve manidar açıklamalarının sıcaklığından ve içtenliğinden hissediyoruz ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bilincine ve aklına vurulmuş bir Erbakan Mührü,bir Millî Çözüm mührü vardır. Bunu açıkça hissediyoruz! Bu hissiyatı ilk önce ;
Milli Çözüm bilincine sahip olanlar,
Milli Devletin haysiyet ve şuur sahipleri,
Siyonist merkezlerin üst aklı elbette görüyor!
Milli Çözüm inancına tabi ve talip olanlar olarak, ciddiyet ve dikkatle dünya olaylarını, dünyadaki yerleşik sistemin bütün unsurlarıyla, insanlığa karşı nasıl bir tutum içinde olduklarını ve bu yaygın kötülük kuşatmasının, dağıtılıp köklü değişim ve taarruz safhalarının gerekli yöntem ve niteliklerini anlama, ve kavrama biçimleri ve Millî Çözüm devriminin öncelikleri ve umdelerini öğrenmek mecburiyetimiz vardır..
Ve Milli Çözüm’ün şuurunun sahibi ve öncüsü olan Üstadımız Ahmet Akgül Hocamızın bir ömür dilinden ve hedefinden düşürmediği;
Siyonist İsrail’in yıkılacağı, Avrupa Amerika, Rusya ve Çin’in hizaya sokulacağı ve tüm insanlığa rahmet olacak bir Adil Düzen döneminin artık kendisini iyiden iyiye hissterdiği bir süreci yaşamaktayız.
Gerek ABD’deki yangın neticesi ABD’nin çaresiz kalışı, gerekse İsrail’in Kahraman HAMAS karşısındaki çaresizliği; ” Gerçek şu ki, onlar (zalimlier ve hainler, mü’minlereve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatacak (derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkanlara dayanmış) olsa da, Allah katında kesinlikle onları (boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! ( Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)” İbrahim Suresi 46. Ayetini ve ” Onlar(dan İman erleri) Calut ve askerlerine karşı çıkarken de şunları söylemişlerdi: ”Rabbimiz, ( cihaddan kaçmamak, ordudan ve itaatten ayrılmamak için) üzerimize sabır ve metanet yağdır; ayaklarımızı (hizmet ve istikamet üzerinde sabit ve) sağlam tut ve ( Senin Hakk Dinini ve adalet düzenini) inkar eden topluluklara karşı bize yardım et…” (diye dua etmişlerdi)
Böylece, Allah’ın izniyleonları (çok az sayıdaki sadıklar, kalabalık ve donanımlı düşmanları) yenilgiye uğrattılar. (Daha Peygamber olmamış bulunan ve genç bir subay olarak orduya katılan Hz. Davud, düşman tarafın henüz bilmedikleri ve şaşkınlıkla izleyip panikledikleri, yeni bir teknolojik silah hükmündeki attığı sapan taşıyla, zırhlar içinde ve fil üzerinde gururla meydan okuyan kafir komutanı Calut’un gözlerini kör edip, beynini akıtarak devirince; başsız kalan düşman birlikleri dağıldılar ve bozulup kaçtılar; böylece) Davud Calut’u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet (hükümdarlık ve bilgelik) verdi; ona dilediği şeylerden (yöneticilik, adalet, sant ve teknoloji bilgilerinden) öğretti. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını defedip (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazıl (ve ihsan) sahibidir. Bunlar, (basit hikayeler değil) Allah’ın ayetleridir ki, bunları sana Hakk (ve ibret) olarak okuyoruz (vahyedip öğretiyoruz). Elbette Sen bu (gerçekleri öğretmekle görevli) elçilerdensin. Bakara 250,251,252 ayetlerini hatırımıza getirdi.
Rabbimiz asla vaadinden dönmezdi. Abd ‘de siyonist düzende karton gibi yırtılıp perişan olacaktı. Ve o günler çok yakındı
Filistinin Rahat etmediği Dünya da, Siyonist ve sempatizanları İşbirlikçileri istirahat edemez..
Yanan Losencılıs(küçük İsrail) ,
yakan ise ,Gazze’li Mazlumların âhı,
Gazze’nin Filistinin Rahat etmediği Dünya’da, hiç bir Siyonist Yahudi ve işbirliğindeki Hristiyan ve Müslüman kitleler, İSTİRAHAT EDEMEZ…
İkinci kez gelen Tramp, bunak İsrail dostu baydın gibi İsrail dostu mu? Karştı mi?
Göreceğiz,
Çünkü seçim öncesi farklı eylem ve söylemler rakıbine karşı farklı argüman lar kullanarak buraya gelidi.. Yazı başliğinda ki gibi, tam bir muamma Tramp.. İsrail tarafı bile gelişine net sevinemedi.. Fakat göreve başladığı günden itibaren rengi belli olacaktır… Aslında rengi belli, İsrail den yana.. Takiyye de yapar..
Malum ülkemizde seçim öncesi iktıdar söylemleri, ve seçim sonrası iktidar icraat ları..?
Yahudi nin projesi olan,
Doğu Kudüs, batı küdüs u ilk tanıyan onaylayan ABD’ başkanı Tramp dı.
Netanyahu raporla ilgili olarak: “Ortadoğu’da köklü değişikliklere tanık oluyoruz. İran uzun zamandır en büyük tehditti, ancak sahaya yeni güçler giriyor ve beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olmalıyız. Bu rapor bize İsrail’in geleceğini güvence altına almak için bir yol haritası sunuyor.” yorumunu yapmıştı.
İsrail’in bu korku ve kuşkularının AKP iktidarından değil, ondan sonraki Milli Mutabakatın icraatlarından kaynaklandığı anlaşılmaktaydı. İşte bu korkularla kuduz İsrail, sonunun yaklaştığını sezmiş olmanın telaşıyla, şimdi de Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın Ege Adaları’na füze rampaları kurmaya başlamıştı. Ama, korkunun ecele faydası olmayacaktı!..
Makalede anlatılanlar kaleme alınanlardan anladığımız kadarıyla yola çıkacak olursak, Allah kimin eliyle kimleri yıkacağını, kimlerin işini kimlerin eliyle bozacağını en iyi bilendir. Saffat Suresinin 120. ayetinde de ifade edildiği üzere : ” Mus’ya ve Harun’a selam olsun (ki onlar süper güce, Firavun ve çevresine kafa tutmuşlardı). ” MİLLİ ÇÖZÜM’E SELAM OLSUN Kİ SİYONİZME VE İŞBİRLİKÇİ AVENELERİNE – İKTİDAR GÜCÜNÜ ELİNDE TUTAN DİKTATÖRLERE FİRAVUN ZİHNİYETLİLERİ – HAMANLARI – KARUNLARI – BEL’AMLARI deşifre etti Allah için onlara kafa tuttu ve hamdolsun hiç yanılmadı yanıltmadı kandırmadı kandırılmadı ve manevi konforu Haktan yana olmayı iyiden doğrudan faydalıdan adil olandan yana olmayı tâbilerine okurlarına her daim yaşattı.
Makaledeki şu gerçekleri yinelemek istiyorum:
…
İsrail’in bu korku ve kuşkularının AKP iktidarından değil, ondan sonraki Milli Mutabakatın icraatlarından kaynaklandığı anlaşılmaktaydı. İşte bu korkularla kuduz İsrail, sonunun yaklaştığını sezmiş olmanın telaşıyla, şimdi de Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın Ege Adaları’na füze rampaları kurmaya başlamıştı. Ama, korkunun ecele faydası olmayacaktı!..
Trump’tan Netahyahu’ya Küfürlü Paylaşım
Donald Trump’ın sosyal medya uygulaması üzerinden yayınladığı videoda, Netanyahu için küfürlü bir ifadeye yer verilerek “O derin, karanlık bir o… ç….” denildiği ortaya çıkmıştı.[2]
20 Ocak itibarıyla Başkanlık görevini devralacak olan Donald Trump’ın, Truth Social platformunda paylaştığı bir video çok tartışılmıştı. Videoda ünlü ABD’li ekonomist Prof. Dr. Jeffrey Sachs, Washington’un dış politikaları, Ortadoğu’daki müdahaleleri ve bu kapsamda Netanyahu’nun rolü ile ilgili sert açıklamalarda bulunmuşlardı. Ancak videoda en dikkat çekici nokta, Sachs’ın Binyamin Netanyahu’ya yönelik sert eleştirileri olmaktaydı. Netanyahu’nun ABD’yi sahte savaşlara sürüklediğine işaret eden Sachs, şu ifadeleri kullanmıştı: “O karanlık bir o….. ç……”
“Durum şu ki; Netanyahu 1995’ten itibaren, Hamas ve Hizbullah’tan kurtulmanın tek yolunun bu gruplara destek veren hükümetleri devirmek olduğuna dair bir teori uyarlamıştı. Bunlar Irak, Suriye ve İran’dı. Bu sapkın adam, takıntılı bir insandı. Ve hâlâ bizi İran’la savaşa sokmaya çalışmaktaydı.”
Ve hele bu küfürlü videoyu Donald Trump’ın paylaşması kafaları iyice karıştırmış ve kuduz Siyonistleri telaşlandırmıştı! Bu arada sormak lazımdı: İsrail’in Hamas’la ateşkes anlaşmasına razı olmasında, Trump’ın baskılarının da payı var mıydı? Ve yine Muhammed Sinvar’lı (şehit Yahya Sinvar’ın kardeşi) Hamas’ın yeni yıpratma taktiklerine karşı, Siyonist İsrail’in hangi korkuları ve tükenmişlik kuşkuları uyanmış durumdaydı? Muhammed Sinvar’ın, İsrail’le ateşkes anlaşmasının “bazı maddelerindeki belirsiz ifadeleri netleştirme” çabasını bahane ederek, bu anlaşmayı askıya aldığını açıklaması da bu endişeleri yansıtmaktaydı. (15 Ocak 2025) Siyonist İsrail’in HAMAS’la anlaşma yapmaya yanaşması bize Hz. Peygamberimizle uzlaşmaya mecbur kalan ve Kutlu Mekke Fethi öncesi imzalanan HUDEYBİYE Barışını hatırlatmıştı. Çünkü bu İsrail’in artık yenilgiyi kabul ettiğinin kanıtıydı!
Günümüzün tercümanı Musa’sı ve Harun’u olan MİLLİ ÇÖZÜM’E SELAM OLSUN!..
Siyonist İsrail’in ve zalim Yahudi Lobilerinin yaptıkları yanlarına bırakılmayacaktır.
Ey zalimler ve hainler, sizlerin de zulüm ve hıyanetlerinizin hesabı sorulacak, saltanatınız yıkılacaktır.
Ezdikleriniz ve hıyanet ettikleriniz mü’min mücahitlerin zafere erdiklerini, kendi devlet ve düzenlerini ele geçirdiklerini görüp kahrolacaksınız.
Kuduz İsrail’in Filistin’deki vahşi soykırım katliamlarını ve yıkımlarını alkışlayan ve arka çıkan; çoğu Yahudi Siyonistlerin ve zengin Evanjelik artistlerin Los Angeles kentindeki malları bir türlü söndürülemeyen yangınlarla küle dönmüş durumdaydı.
Bütün bu yaşananlar koca Amerika’nın fos ve kof bir kartondan dev konumda olduğunu ortaya koymuştu.
İşte İlahi intikam vakti gelmiş, Adil olan Allah, Siyonist zalimlerden açık bir intikam almaya başlamıştı.
Bekleyip görelim, Cenab-ı Hak daha ne ibretli intikamlar alacaktı!?..
Zalim yönetimler ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar bir gün mutlaka çökmeye mahkûmdu.
ABD’nin sonu da yaklaşmıştır ve hiç beklenmedik bir anda, hızlı bir şekilde çökecek ve dağılacaktı.
Siyonizm, sadece ABD’yi değil, tüm dünyayı bir felakete sürüklemekteydi.
“Büyük İsrail’i” hedefleyen Siyonist zalimler, işbirlikçi hain yönetimler vasıtasıyla “Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP) kapsamında Orta Doğu haritasını değiştirmeye çalışmakta ve PKK/PYD-YPG misali terör yapılanmalarıyla işbirliği yapmaktaydı.
Türkiye’ye gelmekte olan Siyonist risk ve tehlikeler karşısında:
“Elbette bir risk var, bir de tehdit var. Yani maksat ve niyet belli olduğu zaman “tehdit” olur. Maksat ve niyet bilinmiyorsa “risk” olur. Bizim şu içinde bulunduğumuz ortamda kesinlikle risk vardır. Fakat olayları daha yakından ele aldığımızda, İsrail’in yaptığı hareketlere de baktığımızda, faaliyetlere baktığımızda da bu risk artık tehdide dönüşmüş durumdadır.” diyerek Türkiye’ye gelmekte olan Siyonist risk ve tehlikeleri gören…
“Atalarımızın dediğini bir kez daha yaşamamız lazımdır. “Hazır ol cenge, istersen sulh-ü salah.” Kırılamayan, aşılamayan engel yoktur. Açılamayan kilit yoktur. Bir şekilde açılır. Maginot Hattı da delindi, Demir Kubbe de delindi, delinecek. Cin şişeden çıktı. Artık “yapamayız, edemeyiz”, öyle bir şey yok. Yapacağız!..” diyerek Türkiye’ye gelmekte olan Siyonist risk ve tehlikeleri önleme iradesi ortaya koyup gönlümüzü ferahlatan açıklamalar da yapılmaktaydı!..
İsrail’in Türkiye ile ilgili korku ve kuşkularının AKP iktidarından değil, ondan sonraki Milli Mutabakatın icraatlarından kaynaklandığı anlaşılmaktaydı. İşte bu korkularla kuduz İsrail, sonunun yaklaştığını sezmiş olmanın telaşıyla, şimdi de Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın Ege Adaları’na füze rampaları kurmaya başlamıştı. Ama, korkunun ecele faydası olmayacaktı!..
Mücahit ve müstakim mü’minlere nusret ve galibiyet vermek, Allah’ın izzet ve inayetinin şanıydı ve çok yakında bunu herkes görecekti.
BİZİ HİÇ ALDATMADILAR KANDIRMADILAR.
Gayret edeceğiz, Sadakat göstereceğiz, sabıredeceğiz, Allah’ın izniyle asla vaz geçmeyeceğiz, hiç bir zaman ümitsizliğe düşmeyeceğiz, Allah nasip ederse en yakın zamanda vaat edilen o günleri göreceğiz, Erbakan hocamın manā aleminde söylediği gibi göremesekde bu yolda öleceğiz. Allah bizi hiç bir zaman vaat ettikleri ile ilgili haşa aldatmadı.Efendimiz (SAV) hiç bir zaman aldatmadı, Tanıdım tanıyalı Erbakan hocam bizi hiç yanıltmadı aldatmadı, bu gün ise Ahmet Akgül hocam ne kandırdı nede aldattı Elhamdülillah. Uzun lafın kısası ümitsizlik yokluk ve korkuy her gün yeni bir kandırma ile aldatma ile milletin karşısına çıkanlara inananlar, hep bir korku, hep bir şüphe ve kaygıyla hayatları zindan olmuş yaşıyorlar, aldatılmalarına rağmen, kaybettiği en kutsal, en mahremlerine, kaybettiği maddi ve manevi her neyi varsa hala inanmaya desteklemeye devam edenleri çok yazıkki elim bir azap, kükremesinden yürekleri ağızlara getiren Cehennem azabı var. Rabbim muhafaza buyursun. Amin.
EY AMERİKAYI KUVVET KUDRET SAHİBİ GÖRENLER; GÖRDÜNÜZ MÜ BİR YANGINLA BİLE BAŞA ÇIKAMADILAR. DÜŞÜNSENİZE BİRDE DEVREYE AZİZ ERBAKAN HOCAMIZIN GELİŞTİRDİĞİ TEKNOLOJİ HARİKASI SİLAHLARIN DEVREYE GİRDİĞİNİ. AMERİKA GİBİ SÜPER GÜÇ ZANNEDİLEN ÜLKELERİN NASIL DİZE GETİRİLEBİLECEĞİ, BUNUN MÜMKÜN OLDUĞUNU VE MUTLAKA GERÇEKLEŞECEĞİNİ. ABD, ÇİN VE RUSYANIN DİZE GETİRİLİP ADİL DÜZEN MEDENİYETİNE DAYALI YENİ BİR DÜNYA MUTLAKA KURULACAKTIR. VE BU ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZ ÖNCÜLÜĞÜNDE MİLLİ ÇÖZÜM ÖNCÜLÜĞÜNDE GERÇEKLEŞECEKTİR İNŞALLAH. ÇÜNKÜ BUNA İNAN TEK EKİP YERYÜZÜNDE MİLLİ ÇÖZÜM EKİBİ. ALLAH VERMEYİ İSTEMESEYDİ İSTEMEYİ VERMEZDİ.
20 OCAK İTİBARİ İLE MANYAK TRUMP DÖNEMİ BAŞLAYACAK. ÖNCEKİ DÖNEMDEN YARALI OLAN BİR TRUMP VAR. SİYONİSTLERİN İPLİĞİNİ PAZARA ÇIKARABAİLECEK, İNTİKAM DUYGUSUYLA ONLARIN PLANLARINI BOZABİLECEKTİR. ALLAH KİMLER ELİYLE KİMLERİN HESABINI GÖRECEK HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ.
Trump önceki döneminde, Siyonist İsrail’in lehine birçok karara imza atmıştı. Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etti. Golan Tepelerindeki İsrail egemenliğini resmen kabul etti. Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerini artık yasa dışı olarak görmeme kararı aldı. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Washington’daki ofisini kapattı. ABD’nin, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansına (UNRWA) mali yardımları tamamen durdurma kararı aldı. Filistin-İsrail meselesinde iki devletli çözümü ortadan kaldırdı. Filistin sorununa çözüm üretmeden Arap ülkelerini İsrail’le barıştırdı.
Yine AKP iktidarı da Normalleşme Anlaşması yapmıştı İsrail’le!
Donald Trump bu döneminde; Netanyahu’ya, Amerika’yı Ortadoğu’da bitmeyen savaşlara sürükledikleri için hakaretler ediyor, artık savaşları bitireceğini filan konuşuyordu. Tabi biz lafa değil de icraata bakacağız elbette.
Biden; giderayak Hamas’la İsrail arasında bir ateşkes anlaşması yapıldığını da ilan etti. Bu da; Gazze’yi yerle bir etmesine rağmen Hamas’ı yenemeyen İsrail’in yararına olacak bir planın parçası olmalıydı.
Joe Biden görevi devretmeden birkaç gün evvel de enteresan bir açıklama yapmıştı. Biden “ABD’de temel hak ve özgürlükleri tehdit eden aşırı zenginlik, kudret ve nüfuzdan oluşan bir oligarşi şekilleniyor” diye konuşmuştu.
Yakın dönemlerde ABD’de sık sık bütçe krizleri yaşanmaya başlamıştı, hükümetin kapanmasına ramak kalmıştı. Yaklaşık 100 trilyon dolar toplam borcu olan Trump’lı ABD; Biden’ın bahsettiği bu borçlu oldukları birkaç ailenin direktiflerinden başka ne yapabilirdi ki? Ancak konuşabilirdi.
Amerika’sı-Avrupa’sı, Doğu’su-Batı’sı Siyonizm’in türlü kanun ve kurallarıyla idare edilir durumda.
Siyonizm’in beyni olan şeytan; tarih boyunca öğrendiği, kendince en mükemmel taktiklerini onlara uygulattırıyor.
“(Şeytan) Dedi ki: “Madem öyle, (Hz. Adem’e secde etmek gibi nefsime ağır gelen bir imtihana tâbi tutmakla) beni azdırmana karşılık; ben de onları (Ademoğullarını saptırmak için) Senin (İslamiyet ve) istikamet yolunun üzerinde oturup (tuzak kuracağım. Her dönemdeki en haklı ve hayırlı davanın ortasında pusu kurup duracağım).” (A’raf: 16)
Şeytan, aynı zamanda işbirlikçi yönetimleri de kontrolü altında tutuyor.
Biz diliyoruz ki, bu işbirlikçiler de; Adil Düzen Medeniyeti kurulurken şahit olsunlar ve yaptıkları hainliklerin cezasını cehennemde çekecekleri gibi bu dünyadan da zelil olup gitsinler.
Ama eğer bu hainlerin göçmesiyle bir şeyler başlayacaksa da; Azrail tez zamanda ruhlarını kabz etsin.
Yeni Devrin başlaması da işte bu işbirlikçilerden kurtulmakla olacak.
Onun için diyoruz ki;
Erbakan Hocamızın ifadesiyle:
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki: TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve Yeni bir Devrin başlamasıyla mümkündür!”
İsrail’in korkulu rüyası; Türkiye’de Milli Mutabakat Hükümeti kurulacak ve Erbakan Hocamızın Teknolojik Harikalarıyla şeytanilerle bir savaş yaşanacak, “ARMAGEDDON” ve Siyonistler kaybedecek.
Hz. Adem’e secde etmeyen şeytan; Adil Düzen Medeniyeti kurulunca, bu Düzeni kuranlara mecburen teslim olacak. Çünkü Adil Düzen Medeniyetindeki kurum ve kurallar, şeytanın düzeni Siyonizm’e boyun eğdirecek. Bunun şerefi de Erbakan Hocamızın Kutlu Davasının ve takipçisi olan Milli Çözüm Ekibinin olacak inşaallah.
Allah’ın İntikamı: Kaliforniya Yangını ve Donald Trump’ın Muammalı Hareketleri
• Kaliforniya’da haftalarca süren ve binlerce evi küle çeviren, 40 kişinin ölümüne ve yaklaşık 300 milyar dolarlık zarara yol açan yangınlar, makalede Allah’ın intikamı olarak yorumlanıyor.
• Yangınların, Filistin’deki vahşi soykırım katliamlarını destekleyen ve lüks villaları bulunan Siyonistlerin ve zengin Evanjeliklerin yaşadığı bölgeleri vurması dikkat çekici bulunuyor.
• Bu felaket, Amerika’nın askeri gücü, teknolojisi ve zenginliğine rağmen doğal afetlere karşı çaresizliğini ve Allah karşısındaki acizliğini gösteriyor.
• Elon Musk gibi Siyonist milyarderlerin Gazzeli Müslümanları öldürme veya hapse atma çağrıları ve İslam’dan soyutlama planları, yangının İlahi bir intikam olarak görülmesinin sebeplerinden biri olarak gösteriliyor.
• Öte yandan, yeniden seçilen ABD Başkanı Donald Trump’ın Kanada, Grönland ve Panama’yı ABD’ye katma girişimleri, Kuzey Kutbu’ndaki kaynaklara sahip olma ve Çin ve Rusya’ya karşı askeri strateji geliştirme amaçlarını içeriyor.
• Trump’ın bu planlarına Avrupa Birliği’nden sert tepkiler gelirken, Trump’ın göçmen sınır dışı etme, ekonomi politikaları, Kongre saldırısı katılımcılarına af, savcı görevden alma ve Ukrayna savaşıyla ilgili vaatleri de ele alınıyor.
• Makale, Kaliforniya yangınını ve Trump’ın eylemlerini bağlamlaştırarak, ABD’nin iç ve dış politikalarındaki çalkantıları, Siyonizm’in etkisini ve Allah’ın adaletini vurgulamaktadır.
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/allahin-intikami-kaliforniya-yangini-ve-donald-trump-muammasi/
Buharî ve Müslim’in aktardıklarına göre, Ebû Hureyre şöyle demiştir:
Bizler (Hayber’de) Rasûlullah’ın beraberinde hazır bulunduk. Resûlullah, İslâm’ı iddia etmekte olanlardan bir kimse için:
“Bu adam ateş ehlindendir.” buyurdu.
Savaş başlayınca bu adam şiddetli bir şekilde -düşmanla- çarpışmaya başladı ve kendisine büyük bir yara isabet etti. Bunun üzerine (bir sahâbî tarafından):
“Yâ Rasûlallah! ‘O, ateş ehlindendir.’ buyurduğun şu kimse, bugün gerçekten çok çetin bir savaş yapmış ve ölmüştür.” denildi. Peygamber (a.s.m) bu söze karşılık:
“O, ateşe gitmiştir.” buyurdu.
Bu haberden dolayı insanlardan bazıları şaşkınlık içerisindeydiler. Onlar bu şaşkınlık hâli üzerinde bulundukları sırada birdenbire:
“O adam ölmemiştir, lâkin onda şiddetli bir yara vardır.” denildi.
Geceden bir vakit olunca o yaralı adam, yaranın acısına sabredemedi ve kendi kendini öldürdü. Sonra bu durum Peygamber (asm)’e haber verildi. O da:
“Allâhu Ekber, ben kendimin Allah’ın kulu ve Resûlü olduğuma şahâdet ederim.” buyurdu.
Sonra Bilâl’e emretti de Bilâl insanlar içinde:
“Şu muhakkak ki cennete ancak Müslümân nefis girer. Ve muhakkak ki Allah bu İslâm Dîni’ni (dilerse) elbette fâcir kişi ile de te’yîd edip kuvvetlendirir.” sözlerini bağırıp ilân etti.(Buharî, Cihad, 182; Müslim, İman, 178)
Şeriat’le bakıldığında zalim zalimliğini yapmaya, mümin sebepler dairesinde zulmü engellemeye ve hayrı tesis etmeye çalışmaktadır. Hikmet nazarında ise ister Trump eliyle, ister bizzat Siyonistlerin eliyle de olsa, her şey ve herkes Allah’ın dinine ve davasına hizmet eder. Bizimkisi yalnızca, Hz İbrahim’e su taşıyan karınca misali safını belli etmektir. Gerisi; “İbret, hayret, şükret”
Hepimizin malûmu Aziz Erbakan Hocamız medyaya büyük ehemmiyet verirlerdi. Çünkü çok iyi biliyorlardı ki medya neyi nasıl yansıtırsa kitleler de onu o şekilde algılar. İşte Amerika da soğuk savaş döneminde (S.S.C.B mi daha güçlü A.B.Dmi diye tartışılan yıllarda) medyanın saç ayaklarından biri olan sinema endüstrisinin Holywood menşeli yüzlerce filmi sayesinde kendisini dünyaya süper güç olarak lanse etmeyi başarmıştı. Bu algı öyle had safhaya ulaşmıştı ki kendi çapında İslamcı geçinen sözümona aydın ve yazar takımı Allah’ın vaadini unutup (açık açık siyonizmle mücadele edilemez diyemedikleri için) A.B.D gibi süper güçle baş edilemez diyorlardı. Hatta Ahmet Akgül üstadımızdan dinlemiştik hatırarsınız; bir mecliste orada bulunanlardan birisi Hocamıza ABD – İsrail gibi süper güçler karşısında bir şey yapılamayacağını söyleyince Ahmet Akgül Hocamız : “Sizin inandığınız Allah’ın gücü yetmeyebilir ama bizim iman ettiğimiz Allah’ın gücü yeter” diye cevap vermişti.
Ve işte bugün gelinen noktada Yüce Rabbimiz gerek Aziz Erbakan Hocamızın “Sovyetler gibi ABD’ninde kağittan kartondan kuleleri yıkılacaktır” müjdesini gerekse Ahmet Hocamızın o günki net ve mert duruşunu havada bırakmamış ve mahallenin sahte kabadayısını süper güç hegemonyasının oluşturulduğu merkezden yani tam kalbinden vuruvermişti.
Ve son olarak Aziz Erbakan Hocamızı üstün teknolojik silahları anlattığı Esam Konuşmaları ve bu büyük zafer müjdelerini yıllarca gerek makalelerle gerekse konferanslarla sıklıkla dile getiren Milli Çözümü ve Ahmet Hocamızı hayalcilikle suçlayanların; Erbakan Hocamızın o meşhur konferansta: “Şimdilik bu hazırlıkların hepsini açıklamayı uygun görmüyorum” sözü ile sayın Hulusi Akar’ın röportaj esnasında Türkiyenin kendi savunma sanayisini geliştirmesi konusunda herhangi bir füze ya da hava saldırısı oldu mu (olmadıysa neden ihtiyaç duyuluyor) şeklindeki soruya verdiği “Çok şükür olmadı. O zaman nerede kullanacağız biz bunu? Bu hava savunma sistemlerinin mimarisi tabii ki gizli. Yani nerede ne var, nasıl olacak, ne olacak? Bunları da şimdi bugün açıklamanın âlemi yok. Böyle bir şey söz konusu değil” açıklamalarını gözlerine gözlerine soksak da fayda etmeyecekti.
Çünkü boşa dememişler: “Görene gerek görene, köre ne gerek köre ne”
Çok güzel hazırlanmış bir makale emeğinize yüreğinize sağlık
Kuduz İsrail’in Filistin’deki vahşi soykırım katliamlarını ve yıkımlarını alkışlayan ve arka çıkan; çoğu Yahudi Siyonistlerin ve zengin Evanjelik artistlerin; fiyatları 5 milyon dolardan başlayıp 30 milyon dolara varan süper lüks villalarının bulunduğu on binlerce dönümlük alanlar, Siyonist sermaye güdümlü film endüstrisinin kalbi Hollywood dahil, Kaliforniya eyaletinin ve Los Angeles kentinin önemli kısımları haftalardır süren ve bir türlü söndürülemeyen yangınlarla küle dönmüş durumdaydı. Bugüne kadar 20 bin evle birlikte 40 kişinin yandığı ve toplam zararın 300 milyar dolara yaklaştığı konuşulmaktaydı. Bizdeki Maraş merkezli büyük depremin maliyeti bile toplam 100 milyar dolar kadardı. Kaliforniya, ABD’nin Pasifik (Büyük Okyanus) kıyısındaki ve Meksika sınırındaki en zengin eyaletlerinden biri sayılmaktaydı. Siyonist sermaye güdümlü Süper Hiç Amerika’nın; ne askeri yığınakları, ne yapay zekâları, ne teknolojik imkânları ve ne de uzay araçları bu korkunç yangını önlemeye yaramamış, yani Amerika Allah’la başa çıkamamış ve vahşetine koşulsuz destek çıktıkları Kuduz İsrail’in 1,5 yıldır yakıp yıktığı Gazze Şeridi kadar alan kül olmaktan kurtulamamıştı!?
İşte bütün bunlar, elbette Adil olan Allah’ın açık bir intikamıydı ve hele bekleyip görelim Cenab-ı Hak daha ne ibretli intikamlar alacaktı!?.. Demek ki, neymiş; Koca Amerika fos ve kof bir kartondan dev konumdaymış… Kendi yangınlarını söndürmekten bile aciz ve çaresiz durumdaymış!.. Ve hâlâ, ABD’ye tapınanların ve hâlâ “Bakınız, Trump bile beni övüyor ve önemsiyor” diyerek, daha geçen dönemdeki hakaretlerini bile unutanların, artık utanması lazımmış!..”
Üstad Ahmet Akgül Hocamızdan Allah CC razı olsun…Yine ufkumuzu açan muhteşem tesbitleriyle bilgilendik hamdolsun !!Zalim siyonistlerin bunak ve zavallı başkanları ülkelerine ve dünyaya hiçbir yararları olmadığı gibi zararları olduğunu kendi halkları ve dünyadaki tüm insanlar farkındadırlar…Küstahlar Filistin ,Suriye ,Irak ,Lübnan vs birçok müslüman ülke ve kendi halklarını mahvettiler sıra akıllarınca Türkiye ye gelmiş!!..Onlarda biliyorlar bunlara güçlerinin yetmeyeceğini !!Aksi halde kendi sonlarının olacağını!!…Rabbimiz zalimlerin fitnelerinden koruyup muhafaza eylesin…Planlarını başlarına çevirsin inşaAllah…Amiiin
İsrail’in belirttiği derin korku ve kuşkular, AKP iktidarından değil; Geliyor olan ve İsrail’i, tüm işbirlikçilerini çaresiz bırakıp, dünyaya yön verecek “Milli Mutabakat hükümetinden” ve bu milli hamlelerin temsilcisi olan Kutlu Şahsiyettin zihniyetinden korku duydukları anlaşılmaktaydı.
Kuduz İsrail’in sezmiş olduğu, kapitalizmin/Siyonizm’in sonunu getirecek tek ve geçek bilimsel sistem olan Adil Düzen’in kurulmasına hiç kimse engele olamayacak. İsrail’in Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın Ege Adaları’na füze rampaları kurma vb. çırpınışları ise ecellerini geciktiremeyecek!..
Batıl cephe, fikri mücadeleyi; Laiklik, Atatürk, demokrasi, insan hakları, kadın hakları, Adil Devlet yönetimi gibi her alanda “kof bakış açısının” ortaya çıkarılması ve daha kuşatıcı, hakkaniyetli bir anlayışın/sisteminin deklare edilmesiyle “Siyonizm” (fikri savaşta) kaybetmiştir.
Fikren çöken dünyanın süper gücü Siyonizm, HAMAS’ın karşısında filli mücadelede de başarısız olmuş, kibirleri kırılmıştır. “(15 Ocak 2025) Siyonist İsrail’in HAMAS’la anlaşma yapmaya yanaşması bize Hz. Peygamberimizle uzlaşmaya mecbur kalan ve Kutlu Mekke Fethi öncesi imzalanan HUDEYBİYE Barışını hatırlatmıştı. Çünkü bu İsrail’in artık yenilgiyi kabul ettiğinin kanıtıydı!” haberi “Adil Düzen” müjdesinin öncü müjdeleriydi!..
Bu yangının Amerikan film endüstrisinin merkezinde başlaması ve her tarafı küle çevirmesi aynı zamanda kadere ilahi bizlere şunu anlatıyordu, haydi geçmiş olsun the end diyordu. Zalim ve barbar siyonist batıl düzenin bittiğini, artık iyilerin yazdığı gerçek bir huzur ve barış düzeninin başladığını anlatıyordu Rabbimiz bizlere.
Elon Musk siyonist soytarısı, biz Mekke fethinde en azılı ve azgın düşmanlarını bile affettim diyen bir Peygamberin ümmetiyiz şevkat ve merhametimizden bütün dünya nasibini alacak amma etkisiz hale gelecek olanlarda mükemmel bir şekilde etkisizleştirilecektir.
“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.” hesabı Trump’da bunun gibi Amerikan kirli derin devletinden yediği kazıkları unutması mümkün gözükmüyor. Bu sebeple yapmış olduğu açıklamalara baktığımız zaman Amerikayı yeni bir dönem bekliyordu, bu emperyal bir güç olmaktan çıkıp bana dünyanın bir ucundaki Ukrayna’dan, dünya jandarmalığını kim yaparsa yapsın, bana ne deyip ben kendi ülkem içindeki işime bakar kendi güvenliğim içinde ne gerekiyorsa yaparım hesabı Panama’yı da alırım, Kanada’yı da, yanınada Grönland’ıda katar Amerikanın ulusal çıkarları için ne gerekiyorsa yaparım diyordu. Bunun devamında kabinesinde bulunan İsrail yanlısı ekibe ve İsrail’e de tarihinin en büyük kazığını atıp Ortadoğu’da tek başına bırakabilirdi ve buda İsrail’in sonu demekti. Trump’ın en çok arzuladığı şey ülkesini kamburlarında kurtarmaktı, yakın zamanda bakalım göreceğiz neler olacaktı. Dünya dengeleri nasıl bir anda Türkiye’den başlayacak olan büyük değişim ve devrimle nasıl değişecek, Milli Çözüm eliyle dünyanın her yerine Erbakan mührü nasıl vurulacak görecektir.
TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Hulusi Akar’ın açıklaması ile israil’li negal komiteside aynı şeyleri paylaşıyordu. Anlaşılıyor ki süreç iyice daralmış ve büyük kapışmaya doğru koşar adım gidiliyordu.
Abd Yangınları İlahi Azap ama Sebep Dairesinde Kurgu Olabilir Mi?
Yazarımıza candan teşekkürler. Soru ve fikir baabında şunları paylaşayım:
Siyonizmin sona sakladığı, belirleyici büyük kozu olan Abd; Dünya Savaşlarına en son giren devlettir. 3. Dünya Savaşına girmemesi düşünülemez, mesele ne zaman gireceğidir.
Kitleleri “kendi kendini yönetiyormuş hissini yaşatarak yönetmek” Siyonizmin korkunç bir başarısı:
Kamuoyu savaşı genellikle istemez, savaş karşıtı gibi görünen ama işbirlikçi lider lazım.
Güya savaş karşıtı Trump’ın kulağını masumca sıyırıp geçen mermi, Turgut Özalın kasten sadece eline atılan, oy yükseltme için kurgulanan tezgah suikasti akla getiriyor.
Hatırlarsanız Abd Ortadoğuya girmeden önce iki senaryo uygulandı. Biri güya Müslüman bir seri katil ikincisi ise çok büyük yıkım olan İkiz Kuleler olayı idi (ki bu hadiseden Abd ekonomik olarak gerçekten darbe de aldı.) Amerika’da geçen haftalarda Işid mensubu kukla katiller birkaç sivili öldürdü.
Ve sanki bu yangınlar da İkiz kuleleri anımsatıyor? Abd’nin savaşa girmesi için gerekli kamuoyu buradan gelecek olabilir mi?
Saygılarımla.
Dünya Siyasi tarihinde hiç bir zaman salt sebep, süreç ve sonuç diye bir şey yoktur. Kimi zaman kendi plan ve stratejinizi karşı tarafın plan ve stratejisi içerisine gömersiniz. Tabi sonucu olarak da elde edilen zafer de katıksız olmaz.. Yarıdan fazlasını başarı ve kar kabul edeceksiniz…
Kimileri kuyu kazar insanlar gelip sudan faydalanasın diye, kimi kuyu kazarmış insanlar içine düşsün diye… Bu kuyu (yangınlar) neden ne sebeple kazılırsa kazılsın elbet o kuyudan su da içilecek, kazalar da olacaktır..
Ezcümle… Şu paragrafı dikkatle bir kez daha okumak ve anlamakta fayda vardır..
…
Abd’nin savaşa girmesi için gerekli kamuoyu buradan gelecek olabilir mi?
Demişsiniz… Olabilir, ama bu sefer ABD’nin gireceği savaş kendi toprakları içinde olacaktır…
Selametle….
*Domuzdan Post, Gavurdan Dost Olmaz!
*Bir milletin asıl gücü; tankı, topu, tüfeği değil inançlı ve imanlı gençliğidir.
#Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN
7 Ekim’den bu yana, Hizbullah çözülmüş, İran perişan olmuş, Cumhur İttifakı Müslümanlara destek olmak yerine İsrail’e yardım etmiş ve etmeye devam etmektedir.
Ancak Erbakan Hocamız öncülüğünde kurulan Hamas, dimdik ayaktadır!
İmanın imkâna galebe çaldığı günler tekrar tefekkür etmiş ve Müslümanlar tekrar cihad ruhuna erişmişti!
Muhammed Sinvar liderliğinde ki Hamas yeni yıpratma taktikleri geliştirmeye başlamıştı!
7 Ekim’den bu yana İsrail ordusu, maddi anlamda büyük yara almış, psikolojik anlamda yıpranmış, teknolojik üstünlük psikolojisi çökmüş, binlerce askeri gebermiş veya savaşamayacak hale gelmişti..
Hamas ise 7 Ekim’de kazandığı psikolojik üstünlüğü hiç kaybetmedi. Çatışma da Hamaslı Mücahidler sürekli olarak kendilerini geliştirdi, yeni tecrübeler edindi ve farklı stratejiler uygulamaya başladı.
Büyük lider Yahya Sinvar’ın şehadetinin ardından sahada Hamas’a liderlik eden Muhammed Sinvar, (Hamas yeni liderinin yakında dururacağını açıkladı) Gazze’de süren çatışmalarda yeni yıpratma taktikleri geliştirdi. Artık Hamaslı Mücahidler, taburlar halinde değil, küçük birlikler halinde;
Daha hızlı ve daha tecrübeli şekilde savaşıyorlardı. Ayrıca 7 Ekim’den bu yana süren savaşta, İsrail’den gelen açıklama “Hamas’ın, en az kaybettiği kadar savaşçıyı tekrar bünyesine kattığını düşünüyoruz.” açıklaması, İsrail’in Hamas’ı yenemeyeceğinin kanıtıydı. Psikolojik üstünlük tamamen Hamaslı Mücahidlerin elindeydi. Erbakan Hocamızın liderliğinde kurulan Hamas, bütün imkansızlıklara rağmen, 7 düvele karşı galip gelmekteydi!
Bunun ezikliğini ve acısını sindiremeyen İsrail, ateşkes açıklamasından sonra 40 Filistinliyi şehit etmiş ve 250 Filistinli kardeşimizi yaralamıştı.
Siyonist uşağı Müslüman ülkeleri yöneticileri, hiç olmazsa bu zalimliğe karşı dik dursunlardı!..
*ABD’de Sovyetler Misali Kağıt gibi Parçalanacaktır!
#Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN
3 asırdır dünyaya kan kusturan ABD’nin sonunu Erbakan Hocamız çeyrek asır önce haber vermişti! Manyak Trump (turuncu zalim) İnşAllah Amerika’nın sonu olacaktı! Cayır cayır yanan Siyonistleri ve Evanjalikleri Rabbim birbirine düşürsündü!
Hocamızın Filistin’de bütün imkansızlıklara rağmen hazırladıkları Hamas, İsrail’e kan kustururken, Milli Mütabakat Hükümetini kuracak olan Milli Çözüm, hiçbir devletin sahip olmadığı Erbakan Teknolojilerine sahipti! İşte bu ihtimal dahi, Siyonistleri panikletmeye yetmişti!
Zalimlerin, korkudan gözlerinin fırlayacağı günlerde artık gelmişti!
Milli Çözümcü – Milli Mütabakat hükümetinin kurulmasına ve Yeni Adil Bir Dünyaya öncülük etmesine hiçbir güç mâni olamayacaktı!
Dünya artık kara bulutlardan kurtulmak üzereydi!
*Bulutlar dağıldığında Erbakan mührünü göreceksiniz!
#Üstad Ahmet AKGÜL
(Ey insan) Sakın Sanma ki! Allah zalimlerin yaptıklarından, gafil habersiz (ilgisiz ve bilgisiz) dir . Sadece onları, “korku ve şaşkınlıktan bakışlarına baygınlık gelecegi” bir güne kadar ertelemektedir. ( İbrahim 42)