MÜSLÜMAN HALKINA DOMUZ VE KANSERLİ KARPUZ YEDİREN;
DİNDAR ERDOĞAN İKTİDARI!
Haftalardır Türkiye, vatandaşlarımıza domuz eti yediren köfte zincirini ve gıda şirketlerini konuşmaktaydı. Hatta bu raporların ortaya çıkmasıyla tepkilerin odağına yerleşen Köfteci Yusuf, sonunda sessizliğini bozup hükümeti suçlamıştı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından paylaşılan sakıncalı listede yer alan ve ürünlerinde domuz eti olduğu saptanan ünlü köfte zinciri, iddiaları yalanlayarak topu Bakanlığa atmıştı. Denetimlerin devam ettiğini ve durumu aydınlatmaya çalıştıklarını belirten marka, numune alma işlemlerinde birçok teknik hata yapıldığını öne sürse de yaptığı hilekârlık rezaleti sırıtmaktaydı. Bu arada, yabancı menşeli meşhur hamburger şirketleriyle ilgili hiçbir bilgi verilmemesi ise dikkatlerden kaçmamıştı. Bu durum; “Gücünüz sadece yerli girişimcilere mi yetiyor?” sorularını da gündeme taşımıştı.
Oysa asıl suçlu ve sorumlu olan; 10 Şubat 2000 tarihli “Et Ürünleri Tebliği” kapsamında, domuz etinin Türkiye’de üretimini, satış ve ticaretini ve dışarıdan ithal edilmesini serbest bırakan MHP ortaklı Ecevit Hükümetinin bu kararını aynen uygulayan güya dindar kahraman Erdoğan iktidarıydı. Evet, Türkiye’de Domuz etini kasaplık et kapsamına sokan bunlardı. 12 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazete’de Tanımlar Madde 4. “ç” fıkrasında “Diğer kasaplık hayvanlar: Domuz, yaban domuzu, at ve tavşandır” yazılıydı.
Resmen ve fiilen halkımıza zehir yedirilen; plastik pirinçten, foseptikten (lağım cinsi maddelerden üretilmiş) piliçlere… Hastalıklı eşek ve domuz etinden kıyma ve kebap cinslerine… Kanserojen maddelerden veya çürümüş süt ürünlerinden yapılmış peynir çeşitlerine kadar, toplum sağlığımızı ve gelecek kuşaklarımızı tehlikeye atan çeşitli sahtekârlıklara fırsat tanıyan ve zemin hazırlayan ise, bu sorumsuz ve şuursuz iktidarlardır…
“(Çünkü bu tipler, Hakk davadan döneklik ederek) Sırtını çevirip gittiği ve işbaşına (iktidara) geçtiği zaman; (ülkesinde ve) yeryüzünde (barış kılıflı) bozgunculuğa girişmeye, ekini ve nesli (bozup) helak etmeye çaba gösterir. (Genleri bozulmuş İsrail tohumları ile bitki ve hayvan türlerini ve bebeklerin-gençlerin geleceğini tahribe yönelir.) Allah ise, (fitne ve fesadı) bozgunculuğu sevmemektedir. [Not: Başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de; 8 Kasım 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu’yla, yerli tohumlarımıza yasak getirilmiş ve uzmanlara göre bu uygulamadan sonra hastalık ve ölüm oranlarında tam üç kat artış gözlenmiştir.]” (Bakara: 205) ayeti de bu hain yönetimleri ve zihniyetlerini açığa vurmaktadır.
Gıda Güvenliği için Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Açıkladığı Ürünler Şunlardı:
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2024 tağşiş (gıda ürünlerine zararlı maddeler karıştırma) listesinde güvensiz bulunan ürünleri ve markaları açıklamıştı. Bu liste, güya sağlıklı gıda tüketimini teşvik etmek amacıyla hazırlanmıştı. Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı, 2024 yılı için güncel tağşiş (taklit ve tağşiş) listesini yayımlamıştı. Bu liste, sağlığı tehdit eden ve güvenilir olmayan birçok gıda ürününü içermekte olup, toplamda 463 ürün güvensiz olarak sınıflandırılmıştı.
İşte Güvensiz Ürünler ve Markalardan Bazıları:
1- Pişmiş Sosis – Yıldız Gıda
• İçerisinde tek tırnaklı hayvan eti bulunduğu tespit edilmiştir.
2- Koyun Sütü Peynirleri – Özgün Süt Ürünleri
• Katkı maddesi kullanıldığı belirtilmiştir.
3- Bal (500 gr) – Yöresel Bal Sanayi
• Üründe sahte bal tespit edilmiştir.
4- Soğuk Sıkım Sızma Zeytinyağı (1 litre) – Zeytin Dağı
• Zeytinyağına diğer yağların karıştırıldığı belirlenmiştir.
5- Bitter Çikolata (200 gr) – Çikolata Dükkânı
• Vücuda zararlı ilaç etken maddesi içeriği tespit edilmiştir.
6- Siyah Çay (500 gr) – Çay Bahçesi
• Yasaklı boya maddesi ve gıda zehiri bulunduğu tespit edilmiştir.
Gıda terörü ve AKP’nin Aymazlığı!
Türkiye’de gıda terörü neslimizi tehdit eden boyutlara ulaşmıştı. GDO’lu ürünler ağız tadımızı da genetik yapımızı da bozuyorlardı. Sahte içkiden hatta gazlı içeceklerden ölümler artmıştı. Hükümetin “alkollü içki” istismarı, toplumu ve bir kısım medyayı bu tahribatları görmezden gelmeye itiyordu. Balda sahtecilik, hem sağlığımızı hem de dünyada ikinci sırada olduğumuz bal üretimini tehdit eder boyutlardaydı. Erdoğan hükümetleri, güvenli olup olmadığına bakmadan, gıda ve ilaç sektöründeki ticareti global firmalara açarak, ülkemizi uluslararası bir deney laboratuvarına çevirmiş durumdaydı. Bu aç gözlü lobiler şimdilerde yapay et konusunu gündeme almışlardı.
Sahte bal yapımı hızlanmıştı!
Sahte bal konusu Meclis’e taşınmıştı. Piyasaya sahtecilik egemen olunca, hakiki bal üreticilerinin ve işletmelerinin zora girdiği ve çoğunun bal üretimini bıraktığı anlaşılmıştı. Bu konuda geniş çaplı bir araştırma yapılmıştı.
Balda sahteciliği iki gruba ayırmak lazımdı. Tağşiş ve taklit. Tağşiş; katkılı, karışım baldı. Taklit ise yapay, bal benzeri ürünleri anlatmaktaydı. Türkiye’nin birçok ilinden, market raflarındaki her firmanın birçok ürününden 124 adet numune, akredite bir laboratuvarda incelemeye alınmıştı. Bunların sadece 13 adedi sağlıklı çıkmıştı. 111 adet ise sorunlu ve zararlı baldı. Sağlıksız olanlar hem tağşiş hem taklit olarak, marka-kalem bazında %89,5’i, tüketilen balın miktar olarak ise yaklaşık %70’ine denk geliyordu. Çünkü her markanın farklı miktar tüketicisi vardı.
Balda sahteciler boş durmuyor, sürekli yeni teknikler ile analizden kaçabilen yeni yöntemler buluyorlardı. Kamu güvenliği de kendi teknik kapasitesini buna göre geliştirmek, bir adım önde olmak zorundadır. Fakat maalesef Türkiye’de kamu analiz merkezleri sahtecilerin teknik olarak gerisinde kalmaktadır.
Glikoz şurubu zehir saçmaktaydı!
Balda sahteciliğin AKP’li bazı siyasiler tarafından özel olarak desteklendiği ortaya çıkmıştı. Tarım Bakanı’nın, bal kongresinde; “Bir sektörü; sektörün içindekiler kirletir, temizlemek de onlara düşer” açıklaması bunun itirafıydı. Ancak her sahtecinin Bakanlıkta ve AKP’de bir kollayanı vardı. Bir ilden ihbar alınmıştı. 10 TIR sahte bal piyasaya sokulacaktı. Bunun üzerine, yerel yetkililer şüpheli balı kontrol altına almıştı. Ardından AKP’nin bir üst düzey yetkilisi ile bölge Milletvekili araya girmiş, sorunlu balın piyasaya sürülmesine aracılık yapmışlardı.
“Gıda güvencesi” ile “gıda güvenliği” ayrı konular, karıştırılmasın. Gıda güvencesi yeterli gıdaya ulaşabilmeyi, gıda güvenliği ise sağlıklı gıdayı tanımlamaktaydı.
Geri gönderilen domatesler iç pazara mı dağıtılmaktaydı?
Türkiye’nin dışarıya ihraç ettiği neredeyse her domates yükünü geri gönderiyorlardı. En son Ukrayna 38 ton domatesi zararlı madde içerdiği gerekçesiyle geri yollamıştı. Bakanlık sessiz kalmıştı.
Ukrayna’nın, Türkiye’den getirilen 38 ton domatesi ‘sağlığa zararlı madde içerdiği’ gerekçesiyle iade etmesi, sağlıksız tarım ürünlerini yeniden gündeme taşımıştı.
2019 Aralık ayında 15 ton domatesi aynı gerekçeyle Türkiye’ye iade eden Ukrayna, toplam 38 ton domateste yapılan incelemede Güney Afrika güvesine rastlandığını açıklamıştı. İnsan sağlığına zararlı madde içerdikleri tespit edilen domateslerin Türkiye’ye geri gönderildiği aktarılırken, Ukrayna’nın hijyen standartlarına uymayan ürünlerin ülkeye bir daha gönderilmemesi için Türkiye’ye uyarı yazısı yollaması yüz kızartıcıydı.
Ülkeye geri gönderilen domateslerin imha edilip edilmemesi soru işaretleri yaratırken, yurttaşlar iade edilen ürünleri tüketme kaygısı taşıyorlardı. Konuya ilişkin uzmanlar, Bakanlık’tan kamuoyuna açıklama yapılmasını bekleyenler yanılmıştı.
İade Edilen Domatesler İlk Sanılmasındı!
– 2017 yılında çeşitli ülkelere gönderilen 139 ton limon, 22 ton kayısı ve 58 ton kiraz yurda geri yollanmıştı.
– 2018 yılının ocak-eylül döneminde ise, 460 ton limon, 30 ton kayısı ve 17 ton çilek geri yollanmıştı.
– 26 Şubat 2019’da Rusya, Türkiye’den temin edilen 60 tondan fazla domates ve 23 ton portakalı iade etti. Domateslerde güve, portakallarda ise tahta ile beslenen ‘Siyah Ladin Barbel’ saptanmıştı.
– Yine 2019 şubat ayında Rusya’nın Kaliningrad bölgesine gönderilen 19 ton elmanın, ürün standartlarının karşılandığını gösteren belgelerin bulundurulmaması nedeniyle gümrükten girmesine izin çıkmamıştı.
Fransa’da “Coca-Cola Cherry” Geri Toplatılmıştı!
Fransa’da Coca-Cola ve Schweppes’te 6 farklı mikroplastik bulunduğu saptanmıştı.
Agir pour l’Environnement çevre derneği, Fransa’da aralarında Coca-Cola ve Schweppes’in de bulunduğu popüler soda markalarında 6 farklı mikroplastik türü saptamıştı. Dernek bu mikroplastiklerin tekrarlanan ambalaj açma işlemleri sırasında şişe kapağının bozulmasından kaynaklandığını, hatta kasıtlı yapıldığını açıklamıştı.
Agir pour l’Environnement derneği, Fransa’da yaygın olarak tüketilen Coca-Cola ve Schweppes’in de aralarında bulunduğu içeceklerin içeriğini analiz etmek üzere iki uzman laboratuvarı görevli kılmıştı. Le Parisien’in haberine göre; uzmanlar, ardından şişelerdeki mikro ve nanoplastik izlerini ortaya çıkarmıştı. Çalışmada analiz edilen içeceklerde polietilen, polietilen tereftalat (PET) ve polivinil klorür dahil olmak üzere altı farklı plastik türü tespiti yapılmıştı.
İçme suyu, süt ve deniz ürünleri de dahil olmak üzere çeşitli gıda ürünlerinde mikroplastikler bulunduğundan, bu bulgular tüketici güvenliği konusunda ciddi endişelere yol açıyorlardı. Agir pour l’Environnement Araştırma ve Analizler Başkanı Magali Leroy, “Üreticiler ve sağlık yetkilileri, tüketicilere, sağlık üzerindeki etkileri göz ardı edilemeyecek moleküllere maruz bırakmayan inert bir kap temin etmelidir” uyarısında bulunmuşlardı.
‘GDO’lu Ekmekle Sağlığımızı Bozmuşlardı!’
Dünyada GDO’lu ilk gıdanın buğday olduğunu belirten Dr. Ümit Aktaş, kanser, diyabet gibi hastalıklardaki hızlı artışın nedeninin kimya sektörü olduğunu hatırlatmıştı. “Önce gıdamızın genetiği ile oynayıp sağlığımızı bozdular, sonra da ömür boyu kullanacağımız kimyasal ilaçları bize sattılar” diye uyarmıştı.
Dünyada hızla artan diyabet, kanser gibi hastalıkların en önemli nedeninin gıdalar olduğunu belirten Fitoterapi Uzmanı, gıdaların bozulmasına ve onlara konulan kimyasal katkı maddelerine dikkat çekiyorlardı. ‘Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi’ adlı yeni kitabının tanıtım toplantısında konuşan Aktaş, koruyucu hekimliğin ilk basamağının beslenme olduğuna vurgu yapmıştı. Kimyasal ilaçları kullanmadan birçok hastalıktan korunmanın ve kurtulmanın mümkün olduğunu öne süren Aktaş’a göre, hastalıkların temelinde yatan etken; doğası bozulan gıdalardı.
GDO’lu buğday dünyaya yayılmış, hastalıklar patlamıştı!
Bu konudaki en çarpıcı örneğin buğday olduğunu söyleyen Fitoterapist (Bitkilerle bilimsel tedavi uzmanı), “Aslında buğday bir GDO’lu gıdadır” diyerek şöyle devam etti: “Ama dünyadaki hiçbir ülkenin gıda yasası buğdayın GDO’lu olduğunu söylemez, yazmaz. 1943 yılında Amerika’da buğdayı ıslah etmek için kurulan enstitü, bütün dünyaya bu genetiği değiştirilmiş buğdayı yaydı. Bu buğday, şu anda mücadele ettiğimiz hastalıkları yarattı. Buğdayın genetiği değiştirilene kadar dünyada çölyak, gluten intoleransı gibi hastalıklar yoktu. Ama şu anda sadece Türkiye’de 5,5 milyon çölyak ve gluten intoleransı hastası var.”
“Hasta için ilaç değil, ilaç için hasta oluşturmaya başlamışlardı!..”
“Önce gıdamızı bozdular, genetiği ile oynanan gıdalar sağlığımızı bozdu, sonra ‘sağlığınızı geri getireceğiz’ diye ömür boyu kullanacağımız kimyasal ilaçları bize sattılar” diyen Dr. Aktaş’a göre, bütün bu olan bitenin arkasında (küresel-Siyonist) kimya sektörü ve onun firmaları vardı:
“Kimya sektörü, 2. Dünya Savaşı’nda kazandığı parayı iki önemli alana yatırdı. Birincisi gıda ve tarım, ikincisi ilaç sektörü. Her şey kimya sektörüne bağlı firmaların başının altından çıktı, önce gıdaların ticaretini yapabilmek için, içine katkı maddeleri koydular, çünkü raf ömrü gerekiyordu. Arkasından GDO yaptılar ve bu gıdaları bize yedirip hasta ettiler. Sonra da bizi ilaçlara mahkûm ettiler. Yani 20. yüzyılın belası kimya sektörüdür.”
Diyabet (şeker hastalığı) kanserden daha tehlikeli boyutlara ulaşmıştı!
Günümüzde daha çok kanserin konuşulduğunu, ancak asıl tehlikenin diyabet olduğunu kaydeden Aktaş’ın verdiği rakamlar bir hayli çarpıcıydı. ABD’de 1980’de %6 olan diyabet görülme sıklığının 2009’da %24’e çıktığı anlaşılmıştı. Türkiye’de diyabetin 12 yılda %80 artış gösterdiğini de hatırlatmak lazımdı.
“Bu gidişle 30 yıl sonra tüm Türkiye diyabet olacaktı!”
Ülkemizde 10 milyonun üstünde diyabet hastası vardı. “Böyle giderse 30 yıl sonra Türkiye nüfusunun tamamı diyabet olacaktı.” Bu artış, genetiği ile oynanan tam tahıllı ürünlerin tüketilmesinden sonra yoğunlaşmıştı.
Kanserde de aynı tablonun geçerli olduğu unutulmamalıydı. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine atıfla, “2002’de Türkiye’de kanserden ölüm oranı %12, 2012’de %21’e çıkmıştı. Yani klasik kanser tedavileri, artık kanserden ölümleri engellemekte yetersiz kalmaktaydı.”
“Gıda Terörü Araştırılsın ve Önlem Alınsın” Önergesi AKP ve MHP’nin Oylarıyla Reddedilmiş Olmaktaydı!
İnsan sağlığını tehdit eden hileli gıda üretimi Meclis gündemine taşınmıştı. Bir parti grubunun verdiği, gıda ürünlerinin üretimine yönelik araştırma önergesi AKP’nin ‘ret’, MHP’nin ‘çekimser’ oyları ile reddedilmiş durumdaydı.
TBMM Genel Kurulu’nda, “İnsanların sağlığını tehdit edecek gıda ürünlerinin üretimine ilişkin araştırma önergesinin Meclis’te görüşülmesi önerisi” ele alınmıştı.
Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş, Türkiye’de gıda sahteciliği adı altında yapılan “gıda teröründe” ciddi oranda artışların görüldüğünü belirterek, tüketilen gıdaların büyük bir bölümünde firmalar ve kişilerin merdiven altı taklit ve tağşiş gıdalarını üreterek piyasaya sürdüğünü aktarmıştı. Bu ürünlerin halkın sağlığını tehdit ettiğine işaret eden Yokuş, “Gıda ürünleri içerisinde hile yapılmayan ürün neredeyse yok gibi.” diye uyarmıştı.
Gıda sahteciliğine ilişkin örnekler veren Yokuş, para cezalarının yetersizliği nedeniyle Bakanlıkların kamuoyuna ifşa ettiği firmaların isim değiştirerek hileli üretimlerine devam ettiğini vurgulamıştı.
Mersin Milletvekili Rıdvan Turan da, çok önemli bir halk sağlığı meselesini konuştuklarını belirterek, 2019’da 618 firmaya ait 1.211 ürünün denetlenerek taklit ve tağşiş olduğunun ortaya çıktığını, Bakanlıkların bunları ifşa etmesinin de sorunu çözmediğini hatırlatmıştı.
Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, gıda denetimlerinde yaşanan sorunları anlatmıştı. O dönemde bir ıspanak meselesinin olduğunu vurgulayan Sarıbal, “Tarım ve Sağlık Bakanlıkları, 24 saatten fazla oldu henüz bir açıklama yapamıyor. Binlerce çiftçi var. Binlerce dönüm ıspanak ekili ve şu anda pazarlarda kimse ıspanak almıyor.” tespitini yapmıştı.
İşte Domuz Eti, Tek Tırnaklı Hayvan Eti, Sakatat ve Daha Nicesini Yediren Firmalardan Bazıları:
Türkiye insan sağlığı ile oynayan firmaları konuşmaktaydı. Bazıları millete domuz eti, bazıları tek tırnaklı hayvan eti, bazıları da sakatat yedirmekten sakınmamıştı.
Tarım ve Orman Bakanlığı 3 Ekim 2024 tarihinde taklit ve tağşiş listesini yayımlamıştı. Bakanlık tarafından yayımlanan bu liste ve içinde bulunan firmalar Türkiye’de geniş yankı uyandırmıştı. Bazı firmaların dana eti diye sakatat, tek tırnaklı hayvan ve kanatlı hayvan eti yedirmesi gündemi sarsmıştı. Üstelik domuz eti yediren firmalar arasında Türkiye’nin en ünlü köftecilerinden biri de bulunmaktaydı.
Türkiye’de Hile Yapan Firmaların Bazıları:
Antalya Kepez’de tas kebabı üreten bir firmada domuz eti çıkmıştı. Aydın Kuşadası ilçesinde yine ünlü bir pide firmasında domuz eti saptanmıştı!
Sadece domuz eti değil; aynı zamanda tek tırnaklı hayvan eti dana eti diye, kanatlı hayvan eti kebap diye kalp yediren firmalar da vardı. İşte Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından açıklanan taklit ve hile yapan firmalar şunlardı:
1- ŞÜKRÜ KASAPOĞLU SUCUKLARI ET VE ET ÜRÜNLERİ – Kasap Köftesinde Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
2- KISMETOĞLU BEYTİ ET VE ET ÜRÜNLERİ – Kangal Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Konya
3- CAVLAKLAR RESTORAN GIDA HAYVANCILIK NAK. VE TİC. LTD. ŞTİ.-TURKUAZ RESTAURANT – Adana Kebapta Sakatat (Kalp) Tespiti – Merkez Adana
4- AL TAVUK VE ET ÜRÜNLERİ GIDA İNŞAAT DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ-ET TAVUK TANZİM – Çiğ Dana Köftelik Kıymada Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İstanbul
5- KEBAPÇIM-MUSTAFA DOĞAN – Lahmacun İç Harcında Sakatat (Taşlık) Tespiti – Merkez Konya
6- DERGÂH KOKOREÇ – BERFİN ODABAŞI – Dana Köftede Deri Dokusu Tespiti – Merkez Konya
7- TANRIVERDİ GIDA TEMİZLİK ELEKTRİK İNŞAAT NAKLİYE SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.-TANRIVERDİ YEMEK FABRİKASI – Adana Kebap Harcında Sakatat (Kalp) Tespiti – Merkez Diyarbakır
8- ÖZEGE UNLU MAMÜLLER GIDA OTOMOTİV İNŞAAT SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ-İRTEN BÖREK – Kıymalı Börek Harcında Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İstanbul
9- EMİRHAN BESİCİLİK GIDA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ-EMİRHAN ET MARKET – Dana-Kuzu Köftede Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İstanbul
10- AY IZGARA KASAP RESTORAN LİMİTED ŞİRKETİ-AY IZGARA KASAP – Dana Köftede Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İstanbul
11- KOÇ KASAP RESTAURANT – Kırmızı Etten Hazırlanan Lahmacun Harcında Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Iğdır
12- KEBAPÇIM-MUSTAFA DOĞAN – Etli Ekmek İç Harcında Sakatat (Taşlık) Tespiti – Merkez Konya
13- MİSKON İNŞAAT SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Sakatat (Baş Eti) Tespiti – Merkez Konya
14- ÇATAL RESTAURANT (BİR TAT KONYA MUTFAĞI) – AHMET ÇATAL – Bıçakarasında – Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Konya
15- AF-TALHA ET TARIM HAYVANCILIK YEM GIDA NAKLİYAT TURİZM İNŞAAT SANAYİ TİCARET LTD.ŞTİ. – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
16- AKDAŞ ET ÜRÜNLERİ GIDA HAYVANCILIK İNŞAAT EMLAK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – Isıl İşlem Görmüş Sucukta Tek Tırnaklı Eti Tespiti – Merkez Bolu
17- ALTIN KASAP-NEVZAT ÖKSÜZOĞLU – Dana Parça Ette Tek Tırnaklı Eti Tespiti – Merkez Adana
18- ANT IŞIKLAR KASABI-UFUK İNGEÇ (ŞİRİNYALI) – Kuşbaşılık-Kıymalık Kuzu Etinde Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Antalya
19- ANTAKYA PEYNİRCİLİK- ZÜHEYİR ERYILMAZ – Dana-Kuzu Karışık Kıymada Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Mersin
20- ANTALYA ET TANZİM SATIŞ-BERİVAN DEMİR – Dana Kuzu Karışımı Köftelik Kıymada Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Antalya
21- ANTEP DÜRÜMEVİ-OSMAN KEHYAOĞLU – Çiğ Adana Kebapta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Ankara
22- ARDA ET ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – DANACIOĞLU Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Deri Dokusu Tespiti – Merkez Kayseri
23- ARDA ET ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Kayseri
24- ASR ET ÜRÜNLERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – Evlik Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Kayseri
25- AŞ ET VE ET ÜRÜNLERİ GIDA VE İHTİYAÇ MAD. TURZ. MAD. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. HAMAMÖNÜ KÖFTECİSİ – Dana Adana Köftede Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Ankara
26- ATAMAN ET ÜRÜNLERİ SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Kütahya
27- ATILGAN ET VE ET ÜRÜNLERİ-MURAT ALMA – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
28- AYNUR GÖZ-GÜVEN ET VE TAVUK PAZARI – Dana Köftede Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İstanbul
29- BAŞYAZICI – Evlik Dana Sucukta Sakatat (Baş Eti) Tespiti – Merkez Kayseri
30- KILINÇHAN – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
31- BİZİM KÖFTECİ RESTORAN GIDA HAYVANCILIK İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ- Köftede (Pişmemiş) Tek Tırnaklı Eti Tespiti – Merkez Ankara
32- ÇETİN ÖZTEKİN-ÇETİN ET VE TAVUK PAZARI – Dana Köftede Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İstanbul
33- ÇİMÖRSAN İNŞAAT GIDA TARIM TURİZM MADENCİLİK OTOMOTİV SAN.VE TİC. LTD. ŞTİ. – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
34- DOYCAN – Piliç Sosis Emülsifiye Et Ürünlerinde Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İzmir
35- DÖRTYOL KASABI-HALİL GENÇEL – Kırmızı Parça Ette Tek Tırnaklı Eti Tespiti – Merkez Mersin
36- EFES PİDECİSİ-HÜSEYİN GÖKKAYNAK – Lahmacun-Pide Harcı (Dana-Kuzu Etinde) Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İzmir
37- EKİN GIDA-HÜSEYİN EKİN – Dana Sucukta Sakatat (Dil) Tespiti – Merkez İzmir
38- BEYDANA SUCUKLARI Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Adana
39- KIZILCAHAMAM BEDİRHAN ERKOÇ-Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti-Merkez Ankara
40- AFYON BOLAT SUCUKLARI – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
41- ERZURUM CAĞ KEBAP-ÖZGÜR BEKMEZCİ – Erzurum Cağ Kebabında Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Antalya
42- AFYONKARAHİSAR YÖREOĞLU – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
43- FOTEL GIDA TURİZM VE TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – İLKİM LOKANTASI – Kuşbaşılı Pide Harcında Tek Tırnaklı Eti Tespiti – Merkez Bursa
44- CEVİZOĞLU – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Aydın
45- GÖKHAN TEZEL-MİR PLUS CAFE – Dana Kıymalı İç Harçta (Pişmiş) Sakatat (Taşlık) Tespiti – Merkez İstanbul
46- GÖKHAN YALÇIN-MEŞHUR SARIYER BÖREKÇİSİ–Kıymalı Börek Harcında (Dana Etli) Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İstanbul
47- HANIMELİ YEMEK ÜRETİM YERİ – Kıymalı Yumurtada Tek Tırnaklı Eti Tespiti – Merkez Zonguldak
48- HAS KÜÇÜK – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
49- HATAY ANTAKYA PEYNİRCİLİK – FIRAT ERYILMAZ – Kuzu Kıymada Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Mersin
50- HOCAOĞLU – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Kayseri
51- HİLAL ET-NURETTİN ÜZÜL – Çiğ Kıymada (Koyun Eti) Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Adana
52- KAANHAN – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
53- İPEK TURHAN-ÇEŞME ÇİFTLİĞİ – Dana-Kuzu Hamburger Köftede (Pişmemiş) Sakatat (Kalp) Tespiti – Merkez İzmir
54- KARAKOÇ – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Erzurum
55- KARDEŞLER 2 PİDE LAHMACUN VE LAVAŞ SALONU-MEHMETCAN AKIN – Lahmacun Çiğ İç Harcında (Dana Kıymalı) Sakatat (Taşlık) Tespiti – Merkez İstanbul
56- ÇATALKÖPRÜ – Isıl İşlem Görmüş Manda Sucukta Tek Tırnaklı Eti Tespiti – Merkez Sakarya
57- KASAP HALİL-VOLKAN BİLGİÇ – Kıymalık Dana Etinde ve Sarılı Löp Ette Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Antalya
58- KASAP YUSUF-UFUK SAYGI – Çiğ Dana Kuzu Karışık Adana Kebapta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İzmir
59- MERCAN ÇİFTLİĞİ – Piliç Kangal Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Kayseri
60- KAZIM USTA PİDE KEBAP SALONU-FATMA SOKOR – Adana Kebapta (Dana Eti ve Kuyruk Yağı) Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İzmir
61- KEBAPÇI MURAT (MİROĞLU KEBAP GIDA İNŞAAT OTOMOTİV SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ) – Dana Eti ve Kuzu Eti Karışık Adana Kebapta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İzmir
62- KEKOM BİLİR-BEDRİ ŞERAN – Adana Kebap Harcında (Çiğ) Kanatlı Eti Tespiti – Merkez İzmir
63- KEMAL KÜÇÜK AĞA SUCUKLARI Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
64- KENT ET MANGAL – MEHMET YEL – Çiğ Adana Kebap Harcında Deri Dokusu Tespiti, Kanatlı Eti Tespiti Sakatat (Böbrek) Tespiti – Merkez Diyarbakır
65- KEŞFET GIDA TARIM HAYVANCILIK TİCARET SANAYİ PAZARLAMA LİMİTED ŞİRKETİ-KEŞFET DÜNYASI – Pişmemiş Köftede Sakatat (Kalp) Tespiti – Merkez Diyarbakır
66- KASAP SUCUK – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Adana
67- LARİSSA CLUP SAPHİRE HOTEL – TİM TURİZM OTELCİLİK YATIRIM İNŞAAT TAAHHÜT TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – Dana Köftede Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Antalya
68- TOROSLAR TEKİR – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Mersin
69- MEŞHUR SARIYER BÖREKÇİSİ-MEHMET TÜRKEŞ – Kavrulmuş Kıyma Harcında Sakatat (Taşlık) Tespiti – Merkez İstanbul
70- MUSTAFA YÜKSEL AFYON – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
71- BİZİMM – Isıl İşlem Görmüş Kasap Sucukta Sakatat (Kalp) Tespiti – Merkez İstanbul
72- DEĞİŞİM – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Sakatat (Baş Eti) Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
73- ÖZ DERYA BÖREK LAHMACUN-MEHMET ŞİRİN YILMAZ – Lahmacun Harcında Sakatat (Taşlık) Tespiti – Merkez İstanbul
74- ÖZELLER ENTEGRE ET TESİSLERİ VE GIDA SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
75- ÖZMENOĞLU ET VE ET ÜRÜNLERİ SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – Dana Sucukta Sakatat (Taşlık) Tespiti – Merkez Kayseri
76- PİDE VE ÖTESİ-HİCRAN YOLAÇAN – Kıymalı Pidede Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Antalya
77- ŞEREF – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Sakatat (Dil) Tespiti – Merkez Kayseri
78- ETİBOL – Dondurulmuş Bohça Mantıda -300 gr Tek Tırnaklı Eti Tespiti – Merkez İzmir
79- TAB GIDA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ-KAYSERİ FORUM ARBY’S – Pişmiş Dana Etinde (Roast Beef) Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Kayseri
80- AFYON ETEMOĞLU – Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
81- HAKİKİ YÖRESEL DANA SUCUKLARI – Isıl İşlem Görmüş Dana Sucukta Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Adana
82- URFA YÖREM PİDE LAHMACUN-YUSUF TUTUŞ – Lahmacun Harcında Sakatat (Taşlık) Tespiti – Merkez İstanbul
83- AFYONKARAHİSAR ELİBAŞ OĞULLARI SUCUKLARI – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
84- YENİ KEBAP 9-SALİH PEKTAŞ – Patlıcan Kebap Köftesinde (Çiğ) Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Ankara
85- SÖZMEN – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
86- YBC ET VE TAVUK – Taze Köfte (Dana-Kuzu) etinde 1500 Gram Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Bursa
87- AFYONKARAHİSAR HANCIOĞLU SUCUKLARI – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
88- ELMAS – Isıl İşlem Görmüş Piliç Sucukta Mekanik Ayrılmış Kanatlı Eti Tespiti – Merkez Afyonkarahisar
Dikkat! Bütün bunlar, küçük ve orta boy işletmeler konumundaydı. Asıl domuz ve haram kesim ithalatçı büyük firmaların tamamına yakını Erdoğan iktidarının yandaşlarıydı ve korunmaktaydı. Ve zaten domuz, at ve eşek etini kasaplık kapsamına sokan da bunlardı!
“Kema tekûnu, yüvelliy aleyküm” (Siz nasıl olur iseniz, öyle idarecilere layık görüleceksiniz!) gerçeğini apaçık yansıtan bir süreç yaşanmaktaydı!..

“(Çünkü bu tipler, Hakk davadan döneklik ederek) Sırtını çevirip gittiği ve işbaşına (iktidara) geçtiği zaman; (ülkesinde ve) yeryüzünde (barış kılıflı) bozgunculuğa girişmeye, ekini ve nesli (bozup) helak etmeye çaba gösterir. (Genleri bozulmuş İsrail tohumları ile bitki ve hayvan türlerini ve bebeklerin-gençlerin geleceğini tahribe yönelir.) Allah ise, (fitne ve fesadı) bozgunculuğu sevmemektedir. [Not: Başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de; 8 Kasım 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu’yla, yerli tohumlarımıza yasak getirilmiş ve uzmanlara göre bu uygulamadan sonra hastalık ve ölüm oranlarında tam üç kat artış gözlenmiştir.]” (Bakara: 205) ayeti de bu hain yönetimleri ve zihniyetlerini açığa vurmaktadır.
Terör sözlükte; Karşı tarafa korku salma, cana kıyma, malı yakıp yıkma; yıldırı, tedhiş anlamına gelmektedir. İnsanların huzurunu bozan, yaşamını tehdit eden bu faaliyetlerin temelinin şeytani düzene dayandığını anlamak zor değildir. Hayata ait her alanda bu terör faaliyetleri olduğu gibi; gıda alanında da aynı durum söz konusudur. Ve maalesef ki artık dünya çapında diyebileceğimiz bir yozlaşma, bu iktidar döneminde vuku buldu, bulmaya devam ediyor. Yüce kitabımızda haber verildiği şekliyle; nesli ve ahlakı bozanlar, ekini de yani tüm beslenme kaynaklarını kirletmişlerdir. Öyle ki tarım ve gıda ürünü sattığımız ülkelerin tümü yaptıkları denetimlerde nasıl bir dehşetin içinde olduğumuzu bizlere anlatıyor ama ne yazık ki duymuyoruz. İşte bu Müslüman halk, İmanına ters, fıtratına ters, gelenek ve göreneklerine ters ne varsa hepsine maruz kalmaya devam ediyor. Bu siyonist şeytani düzenin ve onun yerli işbirlikçilerinin def edilmesi gerekliliğinin ne kadar hayati olduğunu tekrar tekrar anlıyoruz.
Dünyalık makam ve menfaat hatırına Hakk davadan döneklik edip iktidara gelenler, Allah’a verdikleri sözlerini yemişler!
İktidar uğruna verdikleri sözleri yiyen Hak dava dönekleri; düşünün artık topluma domuz eti dahil daha neleri yedirmezler ki?!
Asıl domuz ve haram kesim ithalatçı büyük firmaların tamamına yakını Erdoğan iktidarının yandaşlarıydı ve korunmaktaydı.
Ve zaten domuz, at ve eşek etini kasaplık kapsamına sokan da bunlardı!
“Kema tekûnu, yüvelliy aleyküm” (Siz nasıl olur iseniz, öyle idarecilere layık görüleceksiniz!) gerçeğini apaçık yansıtan bir süreç yaşanmaktaydı!..
Dünyada GDO’lu ilk gıdanın buğday olduğunu belirten Dr. Ümit Aktaş, kanser, diyabet gibi hastalıklardaki hızlı artışın nedeninin kimya sektörü olduğunu hatırlatmıştı. “Önce gıdamızın genetiği ile oynayıp sağlığımızı bozdular, sonra da ömür boyu kullanacağımız kimyasal ilaçları bize sattılar” diye uyarmıştı.
Dünyada hızla artan diyabet, kanser gibi hastalıkların en önemli nedeninin gıdalar olduğunu belirten Fitoterapi Uzmanı, gıdaların bozulmasına ve onlara konulan kimyasal katkı maddelerine dikkat çekiyorlardı. ‘Bitkisel Kürlerle İlaçsız Tedavi’ adlı yeni kitabının tanıtım toplantısında konuşan Aktaş, koruyucu hekimliğin ilk basamağının beslenme olduğuna vurgu yapmıştı. Kimyasal ilaçları kullanmadan birçok hastalıktan korunmanın ve kurtulmanın mümkün olduğunu öne süren Aktaş’a göre, hastalıkların temelinde yatan etken; doğası bozulan gıdalardı.
Kanun çıktığı zamanlarda ne diyorlardıki,serbestse yemeyver.fakat yeme diyenlerede yedirmişler.
Kasım 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu’yla, yerli tohumlarımıza yasak getirilmiştir.
Yandaş medya ortada bir yasak yok diyerek suçunu örtmeye çalışmaktadır.
Süreçleri özetleyecek olursak ;
Siyonist yerli tohum yasak demek yerine her zaman olduğu gibi lafı dolandırmış, uyum süreçleri çerçevesinde prosedürlerle yerli tohumu ve üretimi bitirmiştir. Bu hikaye tüm sektörlerde benzer işlemektedir.
Milli Çözüm, gerçekleri yine en açık bir dille toplumumuza anlatmıştır.
“Sen oy verirken ‘Ya Rabbi! Ben belamı istiyorum.’ diye oy veriyorsun; Allah’da belanı veriyor.”
Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN
“Kema tekûnu, yüvelliy aleyküm” (Siz nasıl olur iseniz, öyle idarecilere layık görüleceksiniz!) gerçeğini apaçık yansıtan bir süreç yaşanmaktaydı!..
Sebe 31
…Zalimleri, Sen Rableri huzurunda (yaptıklarının hesabını vermek üzere) tutuklanmış vaziyette (iken) eğer bir görsen (ki o zalimler: a- İmkân ve iktidarlarıyla kibirlenip büyüklük taslayan yönetici tabakası, b- Ezilen, sömürülen ve sindirilerek zayıf ve çaresiz bırakılan, ama gaflet ve cehaletle yine de zalim yöneticilerin peşine takılan halk tabakası olarak iki kısımdır.) Bunlar birbirlerini (suçlayıp) karşılıklı söz döndürüp laf dalaşı yaparak; müstaz’af zalimler, müstekbir zalimlere derler ki; “Eğer siz (başımızda) olmasaydınız (iktidar konumunda iken adil ve ahlâki esaslara göre davransaydınız,) herhalde bizler de (Hakka inanan ve hayra uyan) mü’min kimseler olacaktık. (Hain güçlerden ve şeytani çevrelerden de destek alarak; faiz ve sömürüye dayanan ekonomik sisteminizle… Ahlâki ve manevi değerlerden yoksun eğitim düzeninizle… Baskıcı ve barbar yönetim ve yöntemlerinizle bizleri yoldan çıkardınız. Ey Rabbimiz, asıl suçlu ve sorumlu olan bu gaddar ve hilekâr idarecilerimizdir!” deyip kurtulmaya çalışacaklardır.)
Sebe 32
(Bunun üzerine büyüklük taslayan) Müstekbir (ve mücrim yöneticiler), müstaz’af (zayıf sayılan halk kesimine dönerek) şöyle diyecekler: “Size hidayet (rehberi Kur’an ve hakikat önderi Peygamber) geldikten (Hakka ve hayra davet edildikten) sonra, biz mi sizi ondan (İslam’ın adalet nizamından zorla) çevirip alıkoyduk? Hayır! (Fikirlerimizin ve fiillerimizin bâtıl ve bozuk olduğunu bile bile, hidayet yolunu değil, bizi tercih edip seçtiniz, sevdiniz ve desteklediniz…) Aslında siz mücrim (suçlu ve hain) kimselerdiniz!..”
Sebe33
(Bu sefer zayıf bırakılan ve baskı altında tutulan) Müstaz’af (halk kesimi, imkân ve iktidar sahibi olan kibirli ve yetkili) müstekbirlere (dönüp) diyecekler ki: “Hayır! Sizler gece-gündüz (basın-yayın, televizyon ve internet yoluyla, kanun ve karakol zoruyla) hileli (ve tehlikeli) düzenler kurup, bizim Allah’ı (Kitabını ve bazı kanunlarını terk ve) inkâr etmemizi, (haksızlık ve ahlâksızlığa yönelmemizi ve hatta, düşünce ve davranışlarımızı yozlaştırıp ve sizleri putlaştırıp) O’na eş ve denk (kimseler) kılmamızı emrediyor (devlet ve hükümet gücüyle bizi sapkınlığa sürüklüyor)dunuz!.. (Evet, zulüm ve zorbalığa karşı çıkan şuurlu ve onurlu bir Müslüman olmamızı istemiyordunuz.” diyeceklerdir. İşte bu müstekbir yöneticiler ve müstaz’af halk kesimleri ortak oldukları zulüm ve günahlarının karşılığı olarak girecekleri cehennem) Azabını gördüklerinde; pişmanlık (ve perişanlık)larını içlerine atarlar. (Sonsuz ve kahredici bir nedamet ve hasret içinde kıvranıp dururlar.) Biz de inkâr (ve isyan eden zalimlerin ve onları seçip seven hainlerin) boyunlarına halkalar geçirip (cehenneme sokarız. Böylece dünyadaki küfür ve kötülüklerinin, haksızlık ve ahlâksızlığı desteklemelerinin karşılığı olarak hak ettikleri cezaya çarptırırız. İşte bu İlahi adaletin gereğidir.) Yoksa onlar (dünyada) yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı? (Hayır, herkes akıbetini ve ahiretini kendi eliyle hazırlamakta, küfre ve zulme taraf olanlar cehennemi, İslamiyet ve istikamete tâbi olanlar ise cenneti elde etmektedir.)
https://www.mealikerim.com/34/sebe
“(Çünkü bu tipler, Hakk davadan döneklik ederek) Sırtını çevirip gittiği ve işbaşına (iktidara) geçtiği zaman; (ülkesinde ve) yeryüzünde (barış kılıflı) bozgunculuğa girişmeye, ekini ve nesli (bozup) helak etmeye çaba gösterir. (Genleri bozulmuş İsrail tohumları ile bitki ve hayvan türlerini ve bebeklerin-gençlerin geleceğini tahribe yönelir.) Allah ise, (fitne ve fesadı) bozgunculuğu sevmemektedir. [Not: Başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de; 8 Kasım 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu’yla, yerli tohumlarımıza yasak getirilmiş ve uzmanlara göre bu uygulamadan sonra hastalık ve ölüm oranlarında tam üç kat artış gözlenmiştir.]” (Bakara: 205)
Milli Çözüm niye var Milli Çözüm nedir diyenlere cevabımız, işte makalede ülke sorunlarımızın GIDA KONUSUNDAKİ tahribinden bahsedilmiş. Bütün bunların ve diğer tahriplerin hepsinin toptan halledilmesi davasına MİLLİ ÇÖZÜM diyoruz. Çünkü Milli Çözüm, inşaallah sıkıntıların tamamını kökünden aşacak… Türkiye’de bir buğday üreteyim , bir domates üreteyim , bir bal üreteyim ….vb. diyorsun ama bunları üretirken tohumun dışardan , ilacın dışarıdan ve tohumun genetiği bozuk 1 kez kullanabiliyorsun o tohumu, ilaç kullanıyorsun onlarca hastalık taşıyan gıda haline geliyor ürettiğin ürün.. Eee bunlardan herkes yakınıyor herkes her yerde sızlanıyor konuşuyor bu hususta. Ama çare üreten çözüm gösteren sadece MİLLİ ÇÖZÜM var. Yani işin ucu geliyor Milli Çözüm’e dayanıyor ve bilesiniz ki hangi işe başlasanız , onun sonu gelir gelir Milli Çözüm’de toplanır çünkü Milli Çözüm’den başka bunu dert edinen ve gerçek çareyi çözümü gösteren yok…ÇÖZÜM; MİLLİ ÇÖZÜM’E İNANMIŞ BİR CUMHURBAŞKANI’NIN O MAKAMA OTURMASI VE YENİ BİR DEVRİN BAŞLAMSIYLA MÜMKÜN MALUM.. BU SÖMÜRÜ KAPİTALİST DÜZENDEN ÇIKIP ADİL BİR DÜZEN KURMAK..Bu hazırlıkda sadece MİLLİ ÇÖZÜM’DE… İnsanlığın sorunlarını problemlerini sıkıntılarını gidermeyi ve yaşanabilir bir hale getirmek için plan proje hazırlığı olan ve bunları dile getiren kendine dert edinen MİLLİ ÇÖZÜM’DEN başka bir düşünce bir hareket bir şahıs malesef yok… Herkes veya ufak tefek kendine dert edinmiş bir kişi kitle varsa da, bu bozuk ve batıl sistemin içinde huzuru nasıl getiririm bu sıkıntıları aşmanın derdinde… Ama köklü çözümü MİLLİ ÇÖZÜM sunmakta… Önce yanlışın zararlının çirkinin kötünün ve zulümün yollarını açan SİYONİZM’i etkisiz ve çaresiz bırakmanın derdinde ve hamdolsun bu konudaki gayreti ve çabası sayesinde başarıya adım adım ulaştı ve inşaallah MİLLİ BİR MUTABAKAT HÜKÜMETİ yoluyla şeytani sistemin patronlarını ve işbirlikçileri çaresiz bırakacak tarihin çöplüğüne gömeceği günlerin arefesindeyiz…
Buradan Milli Çözüm’e ve Hassaten Şahsi Manevisi Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza şükranlarımı arzediyorum…
(Ey Resulüm!) İnsanlardan öylesi vardır ki, (aslında İslam’a hasım ve Sana hain oldukları halde) dünya hayatına ilişkin sözleri (kahramanlık gösterileri, başarılı girişimleri, kolaycı ve çıkarcı projeleri) Senin hoşuna gidecektir ve (böyleleri) kalbindekine (münafıklık ve menfaatçilik düşüncesine) rağmen Allah’ı şahit getirir (yeminler ederek dine ve davaya sadık ve samimi olduğunu belirtir); oysa o (gizli ve tehlikeli) azılı bir düşman (yerindedir).
(Çünkü bu tipler, Hakk davadan döneklik ederek) Sırtını çevirip gittiği ve işbaşına (iktidara) geçtiği zaman; (ülkesinde ve) yeryüzünde (barış kılıflı) bozgunculuğa girişmeye, ekini ve nesli (bozup) helak etmeye çaba gösterir. (Genleri bozulmuş İsrail tohumları ile bitki ve hayvan türlerini ve bebeklerin-gençlerin geleceğini tahribe yönelir.) Allah ise, (fitne ve fesadı) bozgunculuğu sevmemektedir. [Not: Başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de; 8 Kasım 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu’yla, yerli tohumlarımıza yasak getirilmiş ve uzmanlara göre bu uygulamadan sonra hastalık ve ölüm oranlarında tam üç kat artış gözlenmiştir.]
Bakara Suresi: 204-205
Abdullah-Ahmet Akgül Meal-i Kerim’i
Yanarım yanarım da hala ibadet aşkıyla şu istismarcı Akepe düzeninin arkasında duran cemiyet cemaat mensuplarına yanarım. Mustafa Kemal Atatürk, gökten indiği sanılan dogmalar derken bu güruhun inandıklarını zannettikleri batıl inançları ve hurafeleri kastetmiyor olamazdı. Hâlâ aya bak yıldıza bak palavraları ile bu halka masal okuyan bir arkası malum güçler tarafından sıvazlanmaya devam olunan bir Akepe düzeni ve onun arkasından ne yaptığını bilmeyen veya dünyalık menfaatleri doğrultusunda bilmemezlikten gelen bir toplum var. Allah’ım sen bizim aklımıza mukayyet ol Ya Rabbi!
Ahmet Tekin Meali
Bakara 205:
İş başına, iktidara geldikleri, dünya liderliğini ele geçirdikleri, Kurân’ı ve Kur’ân hükümlerini engelleyerek, dünyayı, halkı istedikleri istikamette yönlendirdikleri zaman, yeryüzünde, ülkelerde fesadı yaymak, kadına ait değerleri, kazanç ve gelir düzenini bozmak; tabiatı, toprağı tahrip edip ürün veremez hale getirmek; ilmî araştırmaları, Kur’ân üzerinde çalışmayı, derinleşmeyi baltalamak; nesillere hayat hakkı tanımamak, tohumları, bitkileri, ürünleri bozma planları uygulamak; gençleri mahvetmek için çalışırlar, koşuştururlar. Allah bozgunculuğu sevmez.
Böylesi bozuk sistem ve hükümetler zamanla toplumun doğal ayarlarını ve doğru algılarını da bozarak; nemelazımcı davranan, haram ve haksız kazancı gözü açıklık sanan, namus ve onur kavramlarının içini boşaltan, fırsatçılığı ganimet sayan, dürüst ve ilkeli kimselere ahmak gözüyle bakan, meslek ve memuriyet yükümlülüklerinden kaytaran ve giderek vicdanları kararan kalabalıkların ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Evet sahte yiyecek ve gıdalardan bir bölümünün ortaya çıktıgı bu günlerden sonraki temennimiz, ,dindar kahramanların, iki yüzlü şarlatanların munafıklarında gün yüzüne çıkacağı tüm maskelerin düşüp herkesin içinin dışa döküleceği günleri bizlere çabuklaştır Allahım …
Köfteci Yusufun “Arkamda küresel sermayeli şirket olsaydı böyle olmazdı” demesi manidardı. Yani Yabancı markaların ülkemizde domuz eti gibi hertürlü gayrı meşru gıda katkı maddeleri mübahdı. Yerli sermayeye ise yasakdı. Belki de yerli ve ucuz satış yapan Köfteci Yusufu bitirme planlarıydı.
Yaklaşık ay önce büyükelçilik aracıyla 57kg kokain taşıyan kişi tahliye edilmiş ve sırra kadem basmıştı. Ne memleket ama çivisi paslanmış tüm kurumları ile yolsuzluk ve ahlaksızlığın cazibe merkezi olmuştur..!
Yurt ışına gönderilip kabul edilmeyerek ülkemize gönderilen hormonlu domatesler yurt içi piyasaya satılmaktadır. Gıda ve ilaç terörü ile küresel baronlar semayelerini katlarken halkımız kobay niyeti ile bilinmeyen ilaçların ucuz deneği yapılmıştır.
Yazarın bizi aydınlatan mükemmel yazısının son paragrafı herşeyi özetler nitelikteydi:
Dikkat! Bütün bunlar, küçük ve orta boy işletmeler konumundaydı. Asıl domuz ve haram kesim ithalatçı büyük firmaların tamamına yakını Erdoğan iktidarının yandaşlarıydı ve korunmaktaydı. Ve zaten domuz, at ve eşek etini kasaplık kapsamına sokan da bunlardı!
“Kema tekûnu, yüvelliy aleyküm” (Siz nasıl olur iseniz, öyle idarecilere layık görüleceksiniz!) gerçeğini apaçık yansıtan bir süreç yaşanmaktaydı!..
Erbakanca bakışı, duruşu bilemeyen; gıdada, iç ve dış politikada, ekonomide… yani insanlığı yok etmek için insana her yönden açılan savaşları sezemez. Haliyle bir çözüm hiç üretemez.
Tüm sorunlara çözüm üretebilmek için ise Erbakanca olaylara bakışı ve duruşu öğrenmek gerekir!
Erbakanca bakış, duruş ne demek?
Bir, Erbakan erkence bakan, herkesten önce görüp çakan yani feraset ve basiret ehli olan demektir. (Fetö, Gül, Akp, HasPa vb. sinsi hain girişimleri önceden gören ve bu hileli düzenlere çakan demektir.)
İki, Erbakan ergince, yetişkince bakan, cahilce, gafilce bakıp görmeyip geçen değil. Ergince, erişkince bakan demektir. (Sorunları, hain fikirleri… çürüten, yanlışlığını kalplere/akla yatıran. Doğruları izah edebilen bilgi, belge, olgunluk sahibi olan demektir)
Üç, Erbakan erkekçe bakan, gördüğü hakikatleri anlatmaktan sakınmayan, gerçeklere sahip çıkan ve savunan demektir. (Yanlışı, haini, hileyi, iş işten geçtikten sonra değil “en başında gören ve tam zamanında neşteri vuran” demektir. Hakikati gören, itiraz edilemez bilgelikte anlatan, sorunları kökten çözecek çözüm yolları/projeleri üreten ve cesaretle hakikati anlatan demektir.
Dört, piyonlarla değil onların yularını elinde tutan şeytani odaklarla çarpışan demektir. (Figüranla değil, yuları tutan (perde arkasında saklanan) merkezleri deşifre edip, ocaklarına incir ağacı diken demektir. Fetö’ye, Pkk’ya, takılıp kalan değil arkasındaki merkezleri bilen ve asıl onları yok etmek için kilitlenen demektir. Siyonist merkezlerin kurduğu kapitalist nizamı tarumar edecek (atom bombasından tesirli) planları gündeme getiren demektir.)
Bu marifet, feraset, bilgelik ve cesaretten nasibi olamayanlar “bende Erbakan’ca duruşa sahibim” havasındaysa, palyaçoluk yapıyor demektir.
İşte bu gafletin/havanın, fosluğun sonucunda, liyakatsiz eller sebebiyle; yediğimiz ekmek bozulmakta, Milli Görüşümüz Gül’e peşkeş çekilmeye çalışılmaktaydı!..
Exeter yetiştirmesi Tarım Bakanlarının Fransız devletinden madalya aldığı AKP zihniyeti ekini ve nesli bozmuştur.
Küçük kobi firmaları AKP’nin ithalatını yasayla vergisel teşvik ettiği domuz etlerini alıp millete yedirmekteydi. AKP domuz etini yasal hale getirdiği gibi ticaretini de bizzat kendi iş adamları yapmaktaydı.
Hem Haram Yediniz, Hem de Haramı Yedirdiniz…
Bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
Huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
Ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
Ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
Hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…
Yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
Soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
Tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
Görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
Bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
Sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
Varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
Tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
Bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak;
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
Doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
Oysa asıl suçlu ve sorumlu olan; 10 Şubat 2000 tarihli “Et Ürünleri Tebliği” kapsamında, domuz etinin Türkiye’de üretimini, satış ve ticaretini ve dışarıdan ithal edilmesini serbest bırakan MHP ortaklı Ecevit Hükümetinin bu kararını aynen uygulayan güya dindar kahraman Erdoğan iktidarıydı. Evet, Türkiye’de Domuz etini kasaplık et kapsamına sokan bunlardı. 12 Haziran 2006 tarihli Resmi Gazete’de Tanımlar Madde 4. “ç” fıkrasında “Diğer kasaplık hayvanlar: Domuz, yaban domuzu, at ve tavşandır” yazılıydı.
Resmen ve fiilen halkımıza zehir yedirilen; plastik pirinçten, foseptikten (lağım cinsi maddelerden üretilmiş) piliçlere… Hastalıklı eşek ve domuz etinden kıyma ve kebap cinslerine… Kanserojen maddelerden veya çürümüş süt ürünlerinden yapılmış peynir çeşitlerine kadar, toplum sağlığımızı ve gelecek kuşaklarımızı tehlikeye atan çeşitli sahtekârlıklara fırsat tanıyan ve zemin hazırlayan ise, bu sorumsuz ve şuursuz iktidarlardır…
“Hasta için ilaç değil, ilaç için hasta oluşturmaya başlamışlardı!..”
(Çünkü bu tipler, Hakk davadan döneklik ederek) Sırtını çevirip gittiği ve işbaşına (iktidara) geçtiği zaman; (ülkesinde ve) yeryüzünde (barış kılıflı) bozgunculuğa girişmeye, ekini ve nesli (bozup) helak etmeye çaba gösterir. (Genleri bozulmuş İsrail tohumları ile bitki ve hayvan türlerini ve bebeklerin-gençlerin geleceğini tahribe yönelir.) Allah ise, (fitne ve fesadı) bozgunculuğu sevmemektedir. [Not: Başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de; 8 Kasım 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu’yla, yerli tohumlarımıza yasak getirilmiş ve uzmanlara göre bu uygulamadan sonra hastalık ve ölüm oranlarında tam üç kat artış gözlenmiştir.]Bakara suresi 205.ayet