YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
690b1b011bca1
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 8 8 0
Bugün : 22585
Dün : 54020
Bu ay : 203888
Geçen ay : 1371576
Toplam : 44607709
IP'niz : 216.73.216.3

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

DEVLETİN LAÇKALAŞMASI
VE
DİYANET’İN YOZLAŞMASI

5 19 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Abone ol
Bildir
21 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

“İdam cezası olmayan devletin, ağırlığı kalmaz!”
“Devletin dini adalettir!” Hz. ALİ
Son 3 asırdır laçkalaşan, istismar edilen din ve devlet kurumlarının ıslahı ancak Adil Düzen Programları ve Milli Çözüm iktidarı ile mümkündür!
“Elbet bu kapıya geleceksiniz! Ben istiyorum ki, kafanız gözünüz kırılmadan gelin!”
Prof. DR. Necmettin ERBAKAN

At sahibine göre kişnermiş… İnsanlar başlarında bulunan kişinin etkisi altında kalarak onun tutumuna göre davranırlarmış…
Ülkemizde ekonomiye bakıyoruz faize tefeciye krediye bulaşmayan hacizlik olmayan neredeyse insanımız kalmadı… Ahlaki duruma bakıyoruz makalemizde zaten okuduk gördük içler acısı durum bu yazılanlar daha belkide yüzde birdir… Dış politikadaki hassasiyetlere bakıyoruz güncel konu Filistin hususundaki icraatlara bakıyoruz. Malesef İsrail’in emniyeti için eylemler yapılmakta. TSK’ mızı destek olarak 54.ERBAKAN HÜKÜMETİNDE olduğu gibi bir onurlu çıkış bile gösterilemedi… Allah’tan Milli Güçler varda Filistin’de İsrail’e karşı destan yazılıyor her nekadar tv’lerde gösterilmese de… İsrail’in ne şanı kaldı ne şöhreti be tanrılık iddası… Biran evvel MİLLİ ÇÖZÜME VE ERBAKAN ZİHNİYETİNE HAKİM BİLGE VE YİĞİT BİR ŞAHSİYETE ANAHTARLAR TESLİM EDİLMELİ…

Evet makalede de vurgulandığı üzere: “…. Ya millet bu gidişattan ve bu iktidardan kurtulacak, veya içten içe kökümüz, özümüz ve kültürümüz kuruyacaktı… İşte bütün bu sorunların aşılması, huzurlu ve onurlu bir ortama kavuşulması için ADİL DÜZEN’E, MİLLİ ÇÖZÜM’E ve ERBAKAN ZİHNİYETİNE acilen ihtiyaç vardı…”

İnşaallah nasıl ki dünyadaki FİİLİ DEĞİŞİM FİLİSTİN’DEN başladı ve Filistin zaferine doğru gidiliyorsa, Türkiye’den başlayan FİKRİ DEĞİŞİM de inşaallah hep birlikte görüyoruz ki insanlık tüm dünyadaki toplumlar her ırktan her kavimden her dinden olan meydanlardaki toplumların haykırışlarından anlıyoruz ki YENİ VE ADİL BİR DÜZEN İHTİYACI hissetmeye başlandı… Nasıl ki namaza başlamak için önce beyin eğitimi sonrasında beden eğitimine yani namaz kılmaya geçiliyorsa,Milli Çözüm yayınlarıyla makalelerle şiirlerle 135e yakın kitaplarla ve bu eserlerin bir kısmının 5 ayrı dile çevrilerek dünyaya TÜRKİYE’DEN FİKRİ BİR DÖNÜŞÜM sağlanma gayreti ve çabasının başarıya ulaştığını büyük bir huzurla sevinçle görmekteyiz… Müjdeler olsun bütün mazlumların bütün insanlığın saadeti için MİLLİ ÇÖZÜM’ÜN Türkiye Merkezli yeni bir dünya kurulması hamlesine RAMAK KALDI!…

54. Hükümetin Başbakanı Aziz Erbakan Hocamızı karalamak, onun teşkilatlarını kapatmak isteyen Siyonist merkezler Türkiye’deki işbirlikçileri vasıtasıyla onu ‘hırsızlıkla’ suçlayıp hukuka aykırı gerekçelerle mahkum etmişlerdi. Yani kendilerince “Üzerine beton dökmüşler”di.
İşte bu yerli piyon şebekesi Teoman Koman stetmesi ARKASI KARANLIKŞENER çetesi ve avanesi Cenabı Hakkın “Cezaan vifaka” hükmüyle karşı karşıyaydı.
Akşener parti meclisindeki suçlamalar karşısında çılgına dönerek “Akçeli işlerle uğraşmayın içinizden geçerim!” diyerek kendi partisindeki yetkililerini elini yere doğru sallayarak tehdit etmeye başlamıştı. Zaten ‘O’ Teoman Koman’ın talebesiydi ya…
Sonuç:

  1. Erbakan Hocamızın manevi intikamı çürüyen sistemin kurtcuklarıdan şimdiden alınmaya başlanmıştı.
  2. Vakti gelen Siyonist sistemin pis kokuları artık kendi merkezlerini bile rahatsız etmekteydi. İşin açığı korkutmaktaydı.
  3. Bataklıkta çırpınanın batması gibi işe müdahil olan diğer sistemin elemanları da, aidiyetlerini de açığa vurarak batmaktalardı.
  4. Sistemin adı Cumhuriyet de olsa; mevcut sistem MAFYA MEDENİYETİ olarak işlemekteydi.
  5. Yazıya başlık koymak gerekirse “DİYANETİN BİLE KOKUSU ÇIKARSA!” yada “ARTIK VAKİT TAMAM!”

Bu gidişata dur demek akliselim isanların biraraya gelmesiyle, Yıllardır fikirleri, sadakatleri, ahlaklarıyla, projeleriyle tanınmış Milli Çözüm kadroları ve Milli Şuur sahipleriye olur. Devlet eliyle uyuşşturucu, fuş yapılıyorsa bu halk kimlere güvenecek? Neslimiz kime emanet edilecek?

Doğrular horlanır, yalancı saygın
Hayâsızlık azmış, hırsızlık yaygın
İktidar sahtekâr, vatandaş baygın
Günbegün çoğalıp, artan soysuzlar…

Diyanet İşleri Başkanlığı ,ilk kurulduğunda bugünkü halinden çok farklıydı, Diyanet İşleri 1924 yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bir kurum…Kuruluş amacı ise yüzyıllarca dini duyguları sömürülen, inancını taklidi şekliyle yaşamaya çalışan halkı dini açıdan aydınlatmak ve bugünkü Fetö gibi ,sahtekar hocalara engel olmak amacıyla aydın ve samimi din adamları yetiştirmek… 
Yani kurulurken milleti cahillikten ve din istismarından kurtarmak için kurulmuş. İlk başkanı da Kurtuluş savaşının kahraman hocalarından Ankara müftüsü Rıfat Börekçi Kurulduktan çok kısa bir süre yüzyıllardır günah diye tercüme ettirilmeyen Kur’an’ın tercüme edilmesi için 20.000 TL bütçe ayrılıyor. O günün koşullarına göre büyük bir meblâ… 
Kur’an’ın tercüme görevi de Elmalılı Hamdi Yazır a veriliyor.Hem de noter onaylı… Sözleşmede tercümenin nasıl olacağı, nelere dikkat edileceği ayrıntısıyla anlatılmış. Özellikle akıl ve düşünceyle ilgili ayetlerin çok kapsamlı tercüme edilmesi istenmiş.
Aynı zamanda sosyal ihtiyaçlara da duyarsız kalmayıp bir çok konuda fetva yayınlamış.
1935 yılında 10 yıllık bir çalışma sonunda Kuran’ın ve hadislerin tefsiri yayınlanıyor.Şu anki iktidarın ve yandaşlarının dinsizlik dönemi diye anlattıkları dönemde dahi 1923 – 1950 yılları arasında toplam 352.000 dini kitap basılıyor. Bu sayının 45.000 tanesi Kuran-ı Kerim tercüme ve tefsiri (19’cilt), 60.000 adet Buhari Hadisleri tercüme ve izahı (12’şer cilt), 247.000 adet din kültürü eserleri…
Cumhuriyet’in ilanından 1 yıl sonra halkı dini yönden aydınlatmak amacıyla kurulan, çok kısa bir sürede Kur’an’ın tercümesinden, Buhari hadislerine, askere din kitabından, çocuklara din dersine, hutbelerden, birçok sosyal konuda fetva yayınlayan Diyanet işleri bugün , ne iş yapıyor sorusuna Muhterem Ahmet Hocamız yazısıyla ışık tutmuş ve gerçekleri görülür kılmıştır. Bu yozlaşmayı bir an önce durdurarak tekrar öz kuruluş amacına hizmet etmesi için Adil bir Düzenin kurulmasını ivedilikle beklemekteyiz .
Bizlerin duygularına en güzel tercüman olan Muhterem Ahmet Hocamıza da sağlık ve hayır temennilerimizle…

Özetle: Ya millet bu gidişattan ve bu iktidardan kurtulacak, veya içten içe kökümüz, özümüz ve kültürümüz kuruyacaktı… İşte bütün bu sorunların aşılması, huzurlu ve onurlu bir ortama kavuşulması için ADİL DÜZEN’E, MİLLİ ÇÖZÜM’E ve ERBAKAN ZİHNİYETİNE acilen ihtiyaç vardı…

Yıkılsın bu barbar soysuz sistem, Yaşanır mı onursuz namussuz, Kalmadı huzur, bitti güven.. Birlik yok, dirlik yok, iman yok,,,, Yaygınlaşmış zulüm, çatlamış ar, Uyuşmuş yığınlar,sürüklenen çer çöp, Batsın bu zalim sistem, Doğsun Adil Düzen Kurtulsun insanlık, Huzur bulsun alem. Helak olsun soysuzlar, yok olsun barbar lar…

Emek verip paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Gerçekleri duymak vicdanımı zorlasada cahil kalmakdan iyidir. Paylaşıyorum inşallah bilinçlendikçe çözüm yollarıda artacaktır

Böylesi rezillik,hiç görülmedi
Adam olan haine, prim verir mi
Irkçısı-dincisi,hak bellemedi
Rabb imhal eder de, ihmal eder mi?!..

Yazık ki nesiller,Hakkı bilmiyor
Çok kötü örnekler,geçit vermiyor
Şarlatan siyona,gözün kırpıyor
Akl olan hayr için,koşup gezmez mi?..

Muhteşem bir makale. Ancak en can alıcı noktasını alıntılamak istiyorum.
Özetle: Ya millet bu gidişattan ve bu iktidardan kurtulacak, veya içten içe kökümüz, özümüz ve kültürümüz kuruyacaktı… İşte bütün bu sorunların aşılması, huzurlu ve onurlu bir ortama kavuşulması için ADİL DÜZEN’E, MİLLİ ÇÖZÜM’E ve ERBAKAN ZİHNİYETİNE acilen ihtiyaç vardı…

İnsan bir kere, Allah’tan başkalarına sığınmakla, Allah’tan başkasının gücüne güvenip yine Allah’tan başkasının zararından korkmakla yamuldu mu, bir daha belini doğrultamaz. Sazını kim çalarsa, onun türküsünü söylemeye başlar. İktidarlardan tutun da parti temsilcilerine, emniyetten tutun da devletin en küçük bir kurumunda görev icra eden memuruna kadar… İlah addedilen güç odaklarına yaranmak adına veya o odakların zararından korunmak adına verilen tavizler, girilen günahlar, yok sayılan kanunlarla, çirkefe çamura batarlar. Sonra gelsin çamur savaşları… Fakat bilirsiniz, meşhur bir atasözü vardır ki; “İt itin ayağına basmaz.” Bir gün istifa ederler, bir gün birbirlerinin kirli çamaşırlarını dökerler, bir gün kol kola gezerler vs vs… Fakat nihayetinde aynı yolun yolcusu, aynı bâtılın hizmetkârlarıdır. Hepsinin ayarını ve amacını da sadece Milli Çözüm feraseti görüp, yine sadece Milli Çözüm cesareti ortaya dökmektedir, elhamdülillah.

Yazık Devletimize!

Birbirinin rezilliğini ortaya döken, kendi namını anlatırken yine suçlandığı hırsızlık ve siyonist uşaklığı ile meşhur tipleri rehber kabul eden,hiçbir insani değeri dikkate almayan bu tipleri gördükçe; yazık devletimize, yazık milletimize demekten başka çare kalmıyor. Artık kesin ve net olan bir şey var ki o da Adil Düzen mutlaka kurulmalı, bu kirli alçaklar fikri manada bertaraf edilmelidir. Zira fikri manada var oldukları her gün zarar!

Devlet laçkalaşmış, diyanet şaşmış
Atı alan Ağrı, dağından aşmış
Sarıklı, savcısı; fuhşa bulaşmış
Garip vatandaşa, çatan soysuzlar…”

Aslında Tarikat ve Cemaatler, ahlâki olgunlaşma ve manevi dayanışma kurumlarıydı. Bu yapılar, doğal ve sosyal bir ihtiyaçtı ve İslam tarihi boyunca çok önemli ve verimli hizmetlere vesile olmuşlardı. Ancak zamanla tarikatlar özlerinden ve İslami özelliklerinden uzaklaşıp, tamamen istismar ve suistimal tuzaklarına çevrilmeye başlanmıştı. Aralarında iyi niyetli ve istikamet ehli hizmet erbabının ve gönül adamlarının da bulunması yanında, birtakım sahtekârlar ve fırsatçılar elinde bazı tarikat ve cemaatler fitne ocağına çevrilmiş durumdaydı. Bu nedenle sadece Milli Çözüm olarak bizim hazırlayıp DİB’e sunduğumuz “Adil Düzen’de Ahlâki Yapılanma” programının mutlaka uygulanması ve bütün tarikat ve cemaatlerin devlet disiplini altına alınması kaçınılmazdı.

Milli Çözüm tarafından hazırlanıp DİB’e sunulan “Adil Düzen’de Ahlâki Yapılanma” programı mutlaka uygulanması ve bütün tarikat ve cemaatlerin devlet disiplini altına alınması kaçınılmazdı.

Aksi taktirde cemaatler ve tarikatlar sebebiyle  yaşanan yobazlaşma, ahlaksızlık, istismar, dış güçlerin hesabına çalışma vakaları ülkemizi yok etmeye yetecekti.  

Hz. Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şunları aktarmıştır.

“(Ey ümmetim) Benim ile sizin durumunuz; çok (kavurucu) bir ateş yakıp da, alevlerine cırcır böcekleri ve kelebekler uçuşup düşmeye başlayınca, (şefkatinden) onlara engel olmaya çalışan (merhametli) adamın durumuna benziyor. İşte Ben sizi ateşten (ve cehenneme sürükleyen kötü işlerden ve sapık düşüncelerden) korumak için kuşaklarınızdan tutup (çekiyorum); siz ise benim elimden kurtulup ateş çukuruna girmek için çırpınıyorsunuz.” (Müslim- fezail bölümü: 19-Rikak: 26- Ayrıca İmam Tirmizi.)

Kur’an Şeriatına aykırı davrananları, Şeytani güçlere şarlatanlık yapanları ve bütün bunları da “din istismarıyla” meşrulaştırmaya çalışanları hoş görmek ise büyüklük değil, küçüklüktür… Şeyhlere ve âlimlere yakışan; Siyasi iktidarların ve hâlihazırdaki icraatların, “Şu şu yönleri hayırlı ve yararlıdır, ama şu şu halleri ise zararlı ve imana-ahlâka aykırıdır!” diyerek iyiliklerini teşvik, kötülüklerini ise tenkit etmek iken, körü körüne her icraatını beğenip desteklemek, bunların bütün tahribatlarının vebalini sırtına almak; ayrıca saf insanları bunların tuzağına itip bütün günahlarına ortak olmak; iz’an ve vicdan güdüklüğüdür!

Gerçekten Allah’ı seven bir gönül, O’nun Dinine aykırı bir düzen içinde yaşamaktan memnun ve mesrur olabilir mi?.. Allah’ın gayretini çeken ve Kur’ani kuralların hayata geçirilmesini gaye edinen bir kişi, her türlü haksızlığın ve ahlâksızlığın kol gezdiği ve mazlumların canından bezdiği bir yönetime sevinip sahip çıkabilir mi?

Öncelikle şu soruyla başlamakta fayda var; Türkiyeyi Akp’mi yönetiyor? El cevap: Tabiki hayır. Onlar yerine göre vitrin mankeni, bazı zamanlarda artist, ara sıra şovmen, kimi zaman yanar döner, çoğu zamanda at spikerliği görevini yapan kukla konumundalar. Makaleyi okuyunca bunu daha iyi kavrayacak ve taşları yerine oturtacaksınız. Mafyanın da, medyanın da, birçok dernek, cemaat ve siyasi partilerin genelinin de arkasında masonik yapılanma ve Siyonist güçlerin olduğu gerçeği inkâr edilemez. Bu silsileyi çözmek ve çökertmek için; Milli duruşlu, inançlı, cesur, şuurlu, bilgili ve çözüm odaklı kadrolara ihtiyaç duyulduğu bir dönemdeyiz ve inşallah ihtiyaç duyulan kadroların iş başına geçmeside yakındır. Bakalım; Mevlam neyler neylerse güzel eyler..

Özetle: Ya millet bu gidişattan ve bu iktidardan kurtulacak, veya içten içe kökümüz, özümüz ve kültürümüz kuruyacaktı… İşte bütün bu sorunların aşılması, huzurlu ve onurlu bir ortama kavuşulması için ADİL DÜZEN’E, MİLLİ ÇÖZÜM’E ve ERBAKAN ZİHNİYETİNE acilen ihtiyaç vardı…

Nasılsanız öyle yönetilirsiniz. Hocalar ne zaman şuurlanır Mealikerim’e inanıp manasını mealini mesajını okuyup hayatına rehber edinirler ise o zaman hak ile batılı doğru ile yanlışı helal ile haramı dost ile düşmanı yararlı ile zararlıyı fark ederler. Bunu yapabilmek insanların temel haklarının korunması ve refahının sağlanmasını saglar. Milli Görüş ve milli çözüm ile refaha kavuşurlar.

Bütün bu sorunların aşılması, huzurlu ve onurlu bir ortama kavuşulması için ADİL DÜZEN’E, MİLLİ ÇÖZÜM’E ve ERBAKAN ZİHNİYETİNE acilen ihtiyaç vardı…

Necm 57
O yaklaşmakta olan, (Mehdiyet, kıyamet ve ahiret giderek) yaklaşmaktadır.

https://www.mealikerim.com/53/necm/57

Yusuf 110
Hatta ki (sonunda görevli) resuller (halktan) umutlarını kestikleri, (şeksiz ve şeriksiz iman edenlerin bile cihaddan ve davadan yan çizdikleri,) artık kesinlikle tekzip edilip benimsenmedikleri (kavimlerinin asla imana gelmeyecekleri ve Hakk davaya destek vermeyecekleri zan ve) kanaatinin (iyice yerleştiği) bir sırada, yardımımız onlara gelmiş (zafer kapıları açılıvermiştir. Böylece) Bizim dilediğimiz (ve desteklediğimiz) kimseler kurtuluvermişti. Azgın mücrimler takımından ise zorlu azabımız (ve intikamımız) asla geri çevrilmeyecektir. (Yani; bir avuç mücahit ve müstakim mü’minin, sayıca ve imkân bakımından en zaif ve en çaresiz göründükleri bir süreçte, onlar zafere eriştirilecektir.)

https://www.mealikerim.com/12/yusuf/110

Özetle: Ya millet bu gidişattan ve bu iktidardan kurtulacak, veya içten içe kökümüz, özümüz ve kültürümüz kuruyacaktı… İşte bütün bu sorunların aşılması, huzurlu ve onurlu bir ortama kavuşulması için ADİL DÜZEN’E, MİLLİ ÇÖZÜM’E ve ERBAKAN ZİHNİYETİNE acilen ihtiyaç vardı…

Aslında Tarikat ve Cemaatler, ahlâki olgunlaşma ve manevi dayanışma kurumlarıydı. Bu yapılar, doğal ve sosyal bir ihtiyaçtı ve İslam tarihi boyunca çok önemli ve verimli hizmetlere vesile olmuşlardı. Ancak zamanla tarikatlar özlerinden ve İslami özelliklerinden uzaklaşıp, tamamen istismar ve suistimal tuzaklarına çevrilmeye başlanmıştı. Aralarında iyi niyetli ve istikamet ehli hizmet erbabının ve gönül adamlarının da bulunması yanında, birtakım sahtekârlar ve fırsatçılar elinde bazı tarikat ve cemaatler fitne ocağına çevrilmiş durumdaydı. Bu nedenle sadece Milli Çözüm olarak bizim hazırlayıp DİB’e sunduğumuz  “Adil Düzen’de Ahlâki Yapılanma”  programının mutlaka uygulanması ve bütün tarikat ve cemaatlerin devlet disiplini altına alınması kaçınılmazdı.

ADİL DÜZEN NEDİR?

Adil Düzen, “Mutlak Doğru”ları esas alarak ve yine “Mutlak Yanlışlardan” sakınılarak hazırlanmış
a) İlmi b) İnsani c) İslami d) Orijinal bir yeni sistem olmaktadır.

1- Aklı selimin
2- Müspet bilimin
 3- Tarihi tecrübe ve birikimin
 4- Vicdani kanaat ve tatminin 
5- Evrensel hukuk ve adalet prensiplerinin 
6- İlahi Dinin ve Kur’an’ı Kerim’in;

Ortaklaşa, iyi, yararlı ve güzel buldukları DOĞRU, yine bu 6 temel ölçü biriminin ittifakla; kötü, zararlı ve çirkin buldukları ise YANLIŞ’tır. İşte Adil Düzen doğrulara dayanan ve yanlışları bırakan, yepyeni ve orijinal bir sistem modeli olmaktadır. Ve tarihte başka bir örneği bulunmamaktadır.

Ülkemizin bu makalemizden anladığımız kadarıyla elle tutulacak yeri kalmamış gibi bu durumdan kurtulmak ancak kökten bir değişim ve Adil Düzen devriminden başkası ile mümkün gözükmemektedir.

Picture of Osman ERAYDIN

Osman ERAYDIN

YORUMLAR

Son Yorumlar
21
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...