YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
69203fc37608c
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 8
Bugün : 12576
Dün : 45549
Bu ay : 865300
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45269121
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

Ekranlarda İsrail’e Kahramanca Sataşan Cumhur İttifakı, Azerbaycan’da;
SİYONİSTLERLE UZLAŞMA GÖRÜŞMELERİ YAPMAKTAYDI!

Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 Nisan 2025’teki kritik kabine toplantısı sonrası yaptığı, “Millete Sesleniş” konuşmasında şu cümleleri kurmuşlardı:

“Yeniden şekillenen küresel sistemde, Türkiye İnşaallah hak ettiği yeri bu sefer mutlaka alacaktır. Milletimin ve tüm dünyanın şunu da bilmesini isterim ki; Türkiye her halükârda sulhu sükunun tarafındadır. Türkiye her komşusunun, her dostunun ve her kardeşinin kendisinden emin olduğu bir ülkedir, böyle bir Devlettir; ama aynı zamanda Türkiye sınırları zorlanacak, dostluğu veya düşmanlığı test edilecek bir ülke de değildir. Biz istiklal ve istikbalimiz uğrunda gerekirse baş veririz ama asla zalime baş eğmeyiz. Kimse hatalı hesap yapmamalı, kışkırtmalar karşısındaki serin kanlı tavrımızı asla bir zafiyet olarak algılamamalıdır. Özellikle Suriye konusunda kimi aktörler, Türkiye’nin sabır taşının direncini sınamak yerine, (Türkiye’nin) dostluğunun kıymetini bilmeli, buna göre söylemlerini ve politikalarını ayarlamalı, örgüt gibi değil Devlet gibi hareket etmelidir. (Açıkça İsrail muhatap alınmaktadır. A.A.) Suriye’nin kalıcı huzura ve istikrara kavuşmasına kim engel olursa, açık söylüyorum karşısında Suriye Hükümeti ile birlikte bizi de bulacaktır. Terör koridoruyla Suriye’nin parçalanmasına nasıl müsaade etmediysek, başka koridorlarla bu ülkenin bölünmesine de aynı şekilde izin vermeyiz. Tekrar ediyorum, Suriye’de 8 Aralık öncesine geri dönüş diye bir ihtimal ortadan kalkmıştır. 8 Aralık devrimi ile birlikte bu ülkede artık yeni bir dönem başlamıştır. Suriye toparlandıkça, istikrara ve huzura kavuştukça bunun kazananı tüm bölgemiz olacak, bölgedeki tüm halklar olacaktır. Türkiye bu yeni sürecin başarıya ulaşması için elinden geleni yapacaktır. (Oysa bu Arap Baharı sürecini İsrail başlatmıştır ve SDG üzerinden Suriye Kürdistanı’nı kurma aşamasındadır. A.A.)  Gazze’de de kardeşlerimizin öz yurtlarında güvenli, huzurlu ve özgürce yaşamaları için kendilerine gereken her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.” (Haber Global Youtube)[1]

Öncelikle şunu hatırlatalım ki; 1,5 yıldır Gazze’deki, korkunç katliam ve tahribatlar konusunda, bu iktidarın kurusıkı çıkışlarının, Kuduz İsrail tarafından, bir tek sefer olsun dikkate alındığına rastlanmamıştır!?

Sn. Cumhurbaşkanı’nın 15 Nisan 2025 Salı günü kabine toplantısı sonrasında yaptığı konuşmada, isim vermeden İsrail’e yönelik uyarılarının diplomatik mesajları acaba şunlar mıydı?

Netanyahu iktidarının insanlık dışı vahşetlerine, mecburen atıp tutsak da, gerçekte İsrail bizim dostumuz sayılır!..

İsrail, Suriye’de Golan’ın geri kalan kısmını işgal altına alsa ve Şam’a yaklaşsa… Ve bizim tamir edip kullanmaya çalıştığımız Humus’taki Hava Üssünü bombalasa bile, Türkiye olarak İsrail’le kesinlikle karşı karşıya gelmeyeceğimizi, hem Dış Bakanımız, hem de biz defalarca açıklamışızdır. Bu sözler İsrail’e bir garanti mesajıdır.

Bu durumda, “İsrail’in de, zahiren, hem halkımıza hem de bölge ülkelerine ve dünyaya karşı, bizim ağırlık ve saygınlığımızı hiçe sayacak söylem ve eylemlerden sakınması lazımdır…” şeklinde mi okumalıydı?..

Bütün bu kurusıkı tehdit ve teklifler; “Daha ne istiyorsunuz, İsrail ve ABD nasıl bir Suriye istiyorsa, işte biz o hedefleri gerçekleştirmek için çabalamaktayız?” anlamındaki diplomatik mesajlar mıydı?

Bu arada İsrail basınının, “Türkiye’nin Suriye’de aktif ve başarılı rol oynadığını yazması ve İsrail hükümetinin Ankara ile olumlu ilişkiler kurması çağrıları” yoksa, gerçekte Cumhur İttifakı’nın gizli irtibat ve icraatlarını kolaylaştırma, ama görünüşte bunları kahramanlaştırma hesaplı mıydı?

AKP Milletvekili bile; “İsrail’e Askeri Güç Kullanılsın!” diye haykırmıştı!

AKP İstanbul Milletvekili İsmail Erdem, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına tepki gösterip “İsrail’in durdurulması için artık askeri müdahalenin gerektiğini” vurgulamıştı. Erdem, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, dünyanın büyük bir drama sessiz kalmasını eleştirerek; “Birçok dünya devletinin ikazlarına aldırış etmeden soykırımı sürdüren İsrail’e karşı tek çıkar yolun güç kullanmak olduğunu” söyleyip İsrail’in şu ana kadar yaptığı vahşetin karşılığı olarak askeri güç kullanmayı fazlasıyla hak ettiğini açıklamıştı.[2]

Devlet Bahçeli’den İsrail’e ‘Askeri Müdahale’ Çağrısı

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ateşle oynadığını söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Gazze’de soykırım saldırılarını yoğunlaştıran ve son olarak Suriye topraklarında çeşitli provokasyonlara girişerek çatışma ortamı arayan terör devleti İsrail’e karşı ‘eylem ve yaptırım programı’ çağrısında bulunarak “İsrail’in anladığı ve anlayacağı dil bellidir. İsrail’e karşı bir eylem ve yaptırım programı teşkil edilmeli; askeri, siyasi ve ekonomik müdahalelerle bu program eşgüdüm içinde hayata geçirilmelidir.” ifadelerini kullanmıştı.[3]

Ama İsrail: “Türkiye ile, Suriye’nin Bölünmesinde Anlaştıklarını” açıklamıştı!?

İsrail’deki bazı yetkililer, Türkiye ve İsrail’in Suriye’nin bölünmesi konusunda anlaşmaya vardığını ve bunun “İkinci Sykes-Picot Anlaşması”na benzer bir durum oluşturduğunu açıklamıştı. Welayet News – El-Meyadin’in bildirdiğine göre, İsrail medyası ve bazı yetkililer, Türkiye ile Suriye üzerindeki nüfuz paylaşımını 1916’daki Sykes-Picot Anlaşması’na benzetip; İsrail medyasının gündeminde Suriye’nin fiilen parçalanacağına ve (Türkiye-İsrail) iki ülkenin çıkarlarını koruyacak yeni bir statüko üzerinde çalıştığına vurgu yaparak birtakım diplomatik engellerin aşılmaya çalışıldığını hatırlatmıştı.

Bu durumu; “Suriye’nin bir tür coğrafi bölünmesi ve iki taraf arasında bir çözüme ulaşma girişimi” olarak tanımlayan Kanal 13, “İsrail’in Suriye’de yabancı güçlerin konuşlandırılmasında herhangi bir değişikliğin -özellikle de Palmira bölgesinde Türk üslerinin kurulmasının- kırmızı çizgi olduğunu ve oyun değiştirici olarak değerlendirileceğini açıkça belirttiğini” bildiren yayın organı: “Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki ‘güvenlik kuşağı’ içinde kalmalı ve Şam-Süveyda hattına yaklaşmamalıdır.” diye küstahça uyarmıştı.[4]

Türkiye ve İsrail, Azerbaycan’da gizli ve kritik temaslara başlamıştı!

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, İsrail ve Türkiye’nin Suriye konusunda doğrudan görüşmelere başladığını aktarmıştı. Görüşmelerin Azerbaycan’da gerçekleştiği ve karşılıklı heyetlerin bir araya geldiği hatırlatılmıştı. İsrail tarafının başkanlığını Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi’nin yaptığı heyette, Savunma Bakanlığı’ndan üst düzey temsilciler de yer almıştı.

11-13 Nisan 2025, Antalya Diplomasi Forumu’na katılan, ABD’li Ekonomist Jeffrey David Sachs’e göre, “Suriye’deki sonuçlar, CIA ve MOSSAD’ın başarılarıdır!..”

“Suriye’deki savaşı Amerika çıkardı. Bu, ABD ve İsrail’in arzularıydı. Esad’la yapılan tüm görüşmeleri sabote eden bunlardı. Ortadoğu’yu İsrail’in hedeflerine göre şekillendirmek ve İsrail’le işbirliği yapmayan hükümetleri devirmek amaçlanmıştı. Obama’nın emriyle ABD tarafından Suriye’deki Arap Baharı ile başlatılan savaşta ölenlerin sayısı 600 bine ulaşmıştı. ABD’nin istediği ve eğitip yetiştirdiği cihadcı (HTŞ’nin başı) bu şekilde iktidara taşınmıştı.”

Yani AKP iktidarına, Suriye’de sadece İsrail ve ABD’ye taşeronluk yaptırılmıştı!? Ve bu acı ve alçaltıcı gerçeğin açığa vurulması, AKP’nin yandaş ve yalaka yorumcularının paniklemesine yol açmıştı.

İsrail’den küstahça Türkiye açıklaması!

İsrail’in Suriye’deki varlığına ilişkin Türkiye ile Azerbaycan’da görüşmeler yürütüldüğünü açıklayan İsrailli yetkili, “Türkiye’nin Suriye’de üs kurmasının ‘kırmızı çizgi’ olduğunu” belirterek küstah bir açıklama yapmıştı. İsrail, Suriye’de ‘yabancı güçlerin’ konuşlandırılmasında herhangi bir değişiklik olmasının ve bilhassa Türkiye’nin Palmira bölgesinde üs kurmasının kırmızı çizgi ihlali sayıldığı ve bu durumun güvensizliğe yol açacağını belirterek Türkiye’nin uyarıldığını açıklamıştı. Reuters’a konuşan bir Türk hükümeti yetkilisi ise “Azerbaycan’daki görüşmelerin amacının Suriye’de istenmeyen olayların önlenmesini sağlamak ve bir çatışmasızlık ortamı oluşturulmasına zemin hazırlamak” olduğunu doğrulamıştı!

İlham Aliyev’in: “İsrail ile Türkiye arasında arabuluculuk yaptık ve bunu duyurmadık” itirafı!

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, katıldığı bir forumda Türkiye-İsrail ilişkilerinde arabuluculuk yaptıklarını belirterek, “Bu iki ülke arasındaki anlaşmazlıklardan rahatsızız. Azerbaycan, Türkiye ile İsrail arasında ilk uzlaşmaya arabuluculuk yaptı. Bunlar kapalı kapılar arkasında yapılıyordu ve bunu duyurmadık.

İsrail de Azerbaycan için dost bir ülkedir ve bu dostluk uzun yıllar boyunca çeşitli zor durumlarla ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu iki ülke arasındaki anlaşmazlıklardan rahatsızız. Azerbaycan, Türkiye ile İsrail arasında ilk uzlaşmaya arabuluculuk yapmıştır. İlk kriz döneminde iki ülkenin tutumlarının birbirine yakınlaştırılmasında aktif rol oynadık. Bunlar kapalı kapılar arkasında yapılıyordu ve bunu duyurmadık. O zaman kardeşimiz ve müttefikimiz Türkiye ile dost ülkemiz İsrail arasındaki ilişkilerin yeniden kurulması için çabaladık” diyen Aliyev, şimdi yeniden aynı durumla karşı karşıya olduklarını söyleyerek, sözlerini şöyle tamamlamıştı:

“Yardımcı olmamız için elimizden geleni yapacağız. Şimdiki aşamada bundan fazlasını söylemem doğru olmaz. Türkiye ile İsrail arasındaki ilk arabuluculuğumuzda açıklama yapmadık. Bugün de benzer süreçler devam ediyor. Sürecin normalleşmesini ümit ediyoruz. (Türkiye ile İsrail) İlişkilerinin kötü olması sadece kendileri için değil, bizim için de dünya için de kötüdür. Bu süreç (Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi) durmamalıdır ve Azerbaycan, burada arabuluculuk yapmak için elinden geleni yapıyor, yapacaktır.”[5]

Yani Cumhur İttifakı, balkonda İsrail’e atıp tutarken, perde arkasında kuduz İsrail’le ortak görüşmeler ve sözleşmeler yapmaktaydı! Hatta Sn. Erdoğan Azerbaycan’ı D-8’lere katacağını açıklamıştı. Yoksa bütün bunlar, Erbakan Hoca’nın kurduğu D-8 ve İslam Birliği’nin tamamını Siyonizm’in güdümüne sokma çabaları mıydı?

Bu arada Londra’da: “Kürdistan Yahudilerinin tarihi, kültürü ve İsrail-Kürt ilişkilerine etkileri” tartışılmıştı.

Londra (Rûdaw); İngiltere Parlamentosu’nda düzenlenen panelde, “Kürt Yahudilerinin kültürel mirası ve İsrail-Kürt dayanışmasının amaçları” masaya yatırılmıştı. Londra merkezli Centre for Kurdish Progress tarafından İsrail’den gelen Yahudi Kürtler ve akademisyenlerin katılımı ile İngiltere Parlamentosu binasında “Tarihi Kürt-İsrail ilişkileri” üzerinde bir panel hazırlanmıştı.

Panele İsrailli ünlü Moshe Dayan, Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi Kürt Çalışmaları Koordinatörü Prof. Ofra Bengio, Yeruşalim İbrani Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Araştırma Görevlisi Dr. Veysi Dağ, İsrail’deki Kürdistan Yahudi Cemaati Başkanı Yehuda Ben Yosef ve Iraklı Yahudi, iş insanı ve Avrupa Yahudi Kongresi Başkan Yardımcısı ve İngiliz Yahudileri Temsilciler Kurulu Yürütme Kurulu Üyesi Edwin Shuker katıldı.

Panelde “Kürtler ve İsrail arasında Ortadoğu denkleminde uzun yıllardır resmi olmayan ve kamuoyuna duyurulmayan iletişim kanallarının olduğunu” ancak Kürtlerin ulusal menfaati ve komşularının hedefi olmamaları için İsrail tarafından dile getirilmediğini belirten Prof. Bengio, ilk defa Suriyeli Kürtler ve İsrail arasında kamuoyuna açık bir şekilde iletişim kanalının meydana geldiğini aktarmıştı.

Yahudi ve Kürtler için Suriye’deki iletişim kanalının açık olmasının (ve SDG’ye özerklik sağlanmasının) çok önemli olduğunu aktaran Bengio şunları anlatmıştı:

“Özellikle Kürt ve Yahudi Diasporası’nda çok etkili bir iş birliği vardır. Her iki taraf da gösterilerde açık bir şekilde birbirine destek çıkmaktadır. Bu her iki ulus arasındaki iş birliğine zemin hazırlayan bir süreç olmaktadır. Aynı zamanda İsrail’de yaşayan Yahudi Kürtlerin de bir etkisi vardır. İsrail’deki Kürtler kendi ülkelerindeki siyasetçilere Kürtlere yardım sunulması konusunda destekler sunmaktadır.”

Kürdistan’dan İsrail’e yüz binlerce insan göç etmiş durumdadır.

İsrail devleti kurulmadan ve kurulduktan sonra yüz binlerce Kürdistan’da yaşayan Yahudi’nin İsrail’e göç ettiğini belirten Yehuda Ben Yosef, “Kürtler o dönem İsrail devletinde önemli pozisyonlar alıp toplumun önde gelenleri arasında yer almıştır. İsrail ordusunda en yüksek rütbeye ulaşan binler arasında Kürtler de vardır. Amcam, 1960’ta İsrail Kürdistan Cemaati Derneği’ni kuranlar arasındadır.”[6]

ABD Dışişleri Bakanı’nın: “İran’ın istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerine karşı Türkiye ile birlikte çalışıyoruz” ifşası!

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve ABD’li mevkidaşı Marco Rubio, Washington’da buluşmuşlardı. Bu görüşmede, Türkiye-ABD ikili ilişkilerinde atılabilecek stratejik adımlar masaya yatırılmış, önümüzdeki dönemde gerçekleştirilecek Devlet Başkanı düzeyindeki ziyaretlerin hazırlıkları ele alınmış, Ukrayna ve Filistin’deki durum ile Suriye’deki gelişmeler başta olmak üzere iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel gelişmeler ve bu bağlamdaki iş birliği imkânları tartışılmıştı.

Görüşmeye ilişkin mesaj paylaşan Rubio “ABD, Türkiye ile son dönemde gerçekleştirdiği ticari ilerlemelerin üzerine yenilerini ekliyor. Ayrıca Ukrayna ve Güney Kafkasya’da barıştan, İran’ın istikrarı bozucu faaliyetlerine karşı Suriye’nin desteklenmesine kadar önemli konularda birlikte çalışıyoruz. Türkiye’de son dönemde yaşanan tutuklamalar ve protestolarla ilgili endişelerimi dile getirdim” açıklamasını yapmıştı. Yani Azerbaycan’da İsrail’le uzlaşma toplantıları ayarlayan Erdoğan iktidarı, İran’a yönelik ABD baskılarına taşeronluk yapmaya hazırlanmaktaydı.[7]

TRT Haber, Endonezya Cumhurbaşkanı’nın Atatürk Övgüsüne Ambargo Uygulamıştı!

Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Türkiye’yi ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan tarafından resmi törenle karşılanmış, Subianto iki ülke arasında bazı ticari anlaşmalara imza atmıştı. Kaan Milli Muharip Uçak projesine katılmak istediklerini belirten Subianto, TBMM’yi de ziyaret edip konuşmasında Türkiye-Endonezya dostluğunu ve bu yakınlığın tarihsel arka planını aktarmıştı. Atatürk ve Fatih Sultan Mehmet’in idolleri olduğunu ve evinde bir Atatürk heykelinin olduğunu belirten Devlet Başkanı’nın bu sözleri nedense TRT Haber tarafından yayımlanmamıştı!?

Erdoğan’ın ülkesine ziyaretinden memnun kaldığını belirten Subianto, TBMM’de de bir konuşma yapmıştı.

Subianto’nun, gençliğinden beri kahramanlarının ve idollerinin Mustafa Kemal Atatürk ve Fatih Sultan Mehmet olarak açıkladığı sözleri, acaba TRT tarafından niye kamuoyuna aktarılmamıştı? Atatürk’ün övülmesini mi kıskanmışlardı, yoksa Mustafa Kemal’i öven sözleri aktarıp Dinden çıkmaktan mı korkmuşlardı?

2023 seçimlerini doğru tahmin eden SONAR’a göre AKP ve MHP’de büyük erime başlamıştı.

SONAR Araştırma’nın yayımlanan Nisan 2025 anketinde dikkat çeken sonuçlar yer almıştı. Ankette CHP’nin birinci parti olduğu görülürken; MHP’nin de baraj altında kaldığı ortaya çıkmıştı. Ayrıca gazeteci Özlem Gürses, Para Politika programında, SONAR Araştırma’nın yalnızca VIP üyelere gönderdiği anket sonuçlarını paylaşmıştı.

SONAR Araştırma’nın yalnızca VIP abonelere gönderdiği anket sonuçları sosyal medyada yankı uyandırmıştı. Katılımcılara, “Bugün bir genel seçim olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” sorusu yöneltilince: CHP diyenlerin oranı %36,6 olurken, AKP diyenlerin oranı %30,4’te kalmıştı! CHP’nin AKP’ye %6,2 puan fark attığı görülürken; AKP’nin son bir ayda %0,9 eridiği, CHP’nin oyunu %1,8 artırdığı anlaşılmıştı. Böylece sadece %3,5 olan fark da %6,2’ye yükselmiş durumdaydı. MHP (%6,7) ile baraj altında kalmaktaydı.

Yoksa Cumhur İttifakı’nın, muhalefete karşı çılgınlaşması bundan mıydı?

5 1 vote
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Subscribe
Bildir
16 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Söz Uçar Yazı Kalır, Yazı Uçar Literatür Kalır?!..

Allah’tan duamız, yarın adil iktidarlar geldiğinde tüm bunları ders kitaplarına geçirsin. Yok öyle yağma, işbirlikçi Menderes’e, Özal’a cahil halk hala dua ediyor. Halkta adalet şuuru ve “tarihin kötüleri yazmasını istiyorsak” yapmalıyız bunu.

Sadece dergi köşesinde kalmamalı bu yazılar değil mi:

“… Sayın Erdoğan: ‘Biz istiklal ve istikbalimiz uğrunda gerekirse baş veririz ama asla zalime baş eğmeyiz’…

…Ama İsrail: “Türkiye ile, Suriye’nin Bölünmesinde Anlaştıklarını” açıklamıştı!?

İsrail’deki bazı yetkililer, Türkiye ve İsrail’in Suriye’nin bölünmesi konusunda anlaşmaya vardığını ve bunun “İkinci Sykes-Picot Anlaşması”na benzer bir durum oluşturduğunu açıklamıştı. Welayet News – El-Meyadin’in bildirdiğine göre, İsrail medyası ve bazı yetkililer, Türkiye ile Suriye üzerindeki nüfuz paylaşımını 1916’daki Sykes-Picot Anlaşması’na benzetip; İsrail medyasının gündeminde Suriye’nin fiilen parçalanacağına ve (Türkiye-İsrail) iki ülkenin çıkarlarını koruyacak yeni bir statüko üzerinde çalıştığına vurgu yaparak birtakım diplomatik engellerin aşılmaya çalışıldığını hatırlatmıştı.

Bu durumu; “Suriye’nin bir tür coğrafi bölünmesi ve iki taraf arasında bir çözüme ulaşma girişimi” olarak tanımlayan Kanal 13, “İsrail’in Suriye’de yabancı güçlerin konuşlandırılmasında herhangi bir değişikliğin -özellikle de Palmira bölgesinde Türk üslerinin kurulmasının- kırmızı çizgi olduğunu ve oyun değiştirici olarak değerlendirileceğini açıkça belirttiğini” bildiren yayın organı: “Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki ‘güvenlik kuşağı’ içinde kalmalı ve Şam-Süveyda hattına yaklaşmamalıdır.” diye küstahça uyarmıştı.[4]

Türkiye ve İsrail, Azerbaycan’da gizli ve kritik temaslara başlamıştı!

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, İsrail ve Türkiye’nin Suriye konusunda doğrudan görüşmelere başladığını aktarmıştı. Görüşmelerin Azerbaycan’da gerçekleştiği ve karşılıklı heyetlerin bir araya geldiği hatırlatılmıştı. İsrail tarafının başkanlığını Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi’nin yaptığı heyette, Savunma Bakanlığı’ndan üst düzey temsilciler de yer almıştı.

Cumhurbaşkanın gardaşım dediği İlham Aliyevin İsraili Dost ülke olarak açıklamasının ardından Arnavutluğun ev sahipliğini yaptığı liderler zirvesinde cumhurbaşkanının Aliyev ile kolkola mutluluk pozları vermesi mide bulandırıcıydı. Terörsüz Türkiye açıklamasında TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine ilişkin ya bölünecektik ya da bir araya geleceğiz’ sözleri tam bir infial olmaktaydı.Yani ABD diğer müslüman ülkeleri böldüğü gibi bizide bölecekti diyor. ABD bizim müttefikimiz diyende aynı kişiler değilmiydi? Aldatmaca ve iki yüzlülük sergiliyenler aslında AKP zihniyeti sahne arkasında ülkeyi bölmek isteyen siyonistlerle sarmaş dolaş iş birliği içinde olmaktadırlar.Ancak bu ülkenin gerçek sahipleri olan Milli Çözüm sizlerin içinizi dışınıza çıkarmaya devam edecek ve tüm ihanetlerinize rağmen barış ve huzuru tesis edecek Milli mutabakat hükümetini kurulmasına öncülük edecektir.

Çok Yakında…

Siyonistlerin ve işbirlikçirinin yaptıkları açıklamaların satır aralarından, diplomasi diliyle yapılmış usta işi ihanet belgelerini çıkarmak hidayet ve feraset ister.
Bunları halkın anlayacağı şekilde gündeme taşımak ise basiret.
Zalimlerin yüzüne bu gerçekleri haykırmak ise büyük bir cesaret ister.
Elhamdülillah, Milli Çözüm bu özellikleri taşıyor. Dilsiz şeytan olmuyor ve bu büyük vebalden kurtuluyor.
Dünya çıkarları için zalime boyun eğmiyor.
Bütün Tağut’a tek başına kafa tutuyor.
Bütün münafıkların hilelerini pazara çıkarıyor.
Çok yakında tarihi bir zaferde, Milli Çözüm’e inananları bekliyor…

Sayın Erdığan’ın açıklamasını dinleyen başta İsrail, sonrasında ABD’nin bu açıklamayı ve diğerlerini duyunca tirtir titremesi lazım ama nerede tam tersine yaptıklarına daha hızlı bir şekilde devam etmekte idi. Şöyle bir duymuştum bir büyüğümüzden ilimde sözü kimin söylediği önemli değil ne söylendiği önemlidir, siyasette ise ne söylendiği değil kimin söylediği önemlidir diye. Sayın Erdoğan 1,5 senedir söylemediği söz kalmadı ama hiçbir derde çare olmamıştı. Ama 1996 senesinde başbakan olduktan sonra Aziz Erbakan Hocamız sayın Erdoğan kadar konuşmadı amma Erbakan Hocamız iktidarda iken Filistin’de bir tane kardeşimize siyonist İsrail kurşun sıkamamıştı. 

Rahmetli Erbakan Hocamız bir çok konuşmasında bir bizim bir sadrazamımız vardı. Çok önemli bir karar alacağında Rus elçisini çağırır ona sorar o ne diyorsa tam tersini yapardı diye, açıklamalarından defalarca dinlemişsizdir. O zaman biz aynısını yapacağız ve düşmanın istediğinin tam tersini yapsak yeterlidir. Suriye’de üs kurulması kırmızı çizginiz mi? O zaman hemen kurulmalı ve bunun gibi daha niceleri…

Ekranda başka konuşurlar ama perde arkasında İsrail’e uşaklıktan geri durmazlar, İsrail’in zulümlerine devam etmesi için gereken neyse ellerinden gelenin fazlasını yaparlar çünki kendilerini oraya kimin getirdiğinin farkında oldukları için onlara minnet borçlarını ödemek için gerekenden fazlasını yaparlar. 

Siyonist Yahudilerin elinden “Cesaret Ödülü” alanların “yeniden şekillenen küresel sistemde hak ettiği yeri alma” çabası! 

“Yeniden şekillenen küresel sistem” demek, Siyonizm’in kurduğu “Gizli Dünya Devleti” demektir.
“Yeniden şekillenen küresel sistemde hak ettiği yeri almak” demek ise “namaz kılan Siyonizm köleleri olmak” demektir.

Siyonist Yahudiler “Cesaret Ödülü” verdiklerinden cesaret alarak;
İsrail ve Türkiye’nin Suriye konusunda doğrudan görüşmelere başladığını…
Türkiye ile Suriye’nin bölünmesinde anlaştıklarını…
Türkiye’nin Suriye’de üs kurmasının İsrail’in ‘kırmızı çizgisi’ olduğunu…
İsrail-Kürt dayanışması kapsamında Kürdistan Yahudilerinin tarihi, kültürü ve İsrail-Kürt ilişkilerine etkilerini araştırdıklarını..
böylece ikinci bir İsrail olması planlanan “Büyük Kürdistan” konusunda sinsi ve Siyonist faaliyetler yürüttüklerini…
söylemeye cüret etmekteydiler.

ABD Dış Bakanı: “İran’ın istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerine karşı Türkiye ile birlikte çalışıyoruz” ifşası yapmaktaydı.
İlham Aliyev: “İsrail ile Türkiye arasında arabuluculuk yaptık ve bunu duyurmadık” itirafını yapmaktaydı.
Siyonist Yahudilerin elinden “Cesaret Ödülü” alan kahraman; İsrail için, “Türkiye’nin dostluğunun kıymetini bilmeli” sözleriyle ‘Siyonist İsrail’in insanlık dışı vahşetlerine, mecburen atıp tutsak da, gerçekte İsrail bizim dostumuz sayılır’ demeye getirmekteydi.
Dış Bakan ise; ‘Türkiye olarak İsrail’le kesinlikle karşı karşıya gelmeyeceğiz” deyip durmaktaydı.

Özetle:
Cumhur İttifakı, balkonda İsrail’e atıp tutarken, perde arkasında kuduz İsrail’le ortak görüşmeler ve sözleşmeler yapmaktaydı!

Gazze’deki, korkunç katliam ve tahribatlar karşısında AKP Milletvekili bile; “İsrail’e Askeri Güç Kullanılsın!” diye haykırmaya başlamıştı.

Yani Cumhur İttifakı, balkonda İsrail’e atıp tutarken, perde arkasında kuduz İsrail’le ortak görüşmeler ve sözleşmeler yapmaktaydı! Hatta Sn. Erdoğan Azerbaycan’ı D-8’lere katacağını açıklamıştı. Yoksa bütün bunlar, Erbakan Hoca’nın kurduğu D-8 ve İslam Birliği’nin tamamını Siyonizm’in güdümüne sokma çabaları mıydı?

Bakara 120
Sen onların milletlerine (Siyonist ve emperyalist emellerine ve zulüm düzenlerine) tâbi olmadıkça Yahudi ve Hristiyanlar, kesinlikle Senden (ve Ümmet-i Muhammed’den) asla razı olacak (memnun kalacak) değillerdir. (Eğer Yahudi ve Hristiyanların zalim takımı, Müslüman bilinen kimselerden razıysa ve yardımcı oluyorlarsa, anlayın ki bunlar, kendilerinin güdümüne girmişlerdir.) De ki: Şüphesiz (tek) kurtuluş ve huzur yolu, Allah’ın yoludur (Peygamberin sünneti ve sistemidir). Eğer Sana gelen bunca ilimden (ve Kur’ani haber ve hükümlerden) sonra onların (yani Siyonist ve emperyalist odaklara yanaşanların) hevâlarına (ve şeytani arzularına) uyacak olursan, (artık) Senin için Allah (tarafın)dan ne bir dost, ne de bir yardımcı kalıverir.

https://www.mealikerim.com/2/bakara/120

Bakara 166
(Hesap gününde) Azabı (ve hak ettikleri cezayı) gördüklerinde, (dünyada iken) kendilerine tâbi olunan (ama Hakka ve halkına hıyanette bulunan lider ve öncü) kimseler, (maddi ve manevi va’adlere aldanarak) peşlerine takılan kesimlerden uzaklaşıp kaçmaya (çalışacak) ve aralarındaki bütün bağlar ve tanışıklıklar yokmuş ve kopmuş gibi davranacaklardır.

https://www.mealikerim.com/2/bakara/166

Bakara 167
Bunun üzerine (böylesi zalim ve hain yöneticilere) uyanlar: “Keşke bir kere daha (dünyaya dönme) fırsatı verilseydi de, (orada bizi aldatıp,) şimdi bırakıp kaçtıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşıp (Hakk elçilere, adil ve asil davetçilere destek çıksaydık!)” diye (pişmanlık duyacaklardır). Böylece Allah onlara (zalim ve hain yöneticilere ve peşlerinden gidenlere; hayatları boyunca) işledikleri bütün amellerini, (ibadet ve hizmetlerini) çok derin bir hasretlik ve pişmanlık olarak gösterecek (milyonlarca insanın ezilmesine ve sömürülmesine vesile oldukları için, yaptıkları hayır ve hasenatlarına rağmen cehenneme girecekler)dir ve onlar artık ateşten çıkamayacaklardır.

https://www.mealikerim.com/2/bakara/167

HER YANIMIZI KUDUZ İSRAİL VE İŞBİRLİKÇİLERİ SARMIŞ VAZİYETTE!..

Milli Çözüm’ün de ifadesiyle, Aziz Milletimizin yükselmesi ve asil Cumhuriyetimizin kökleşmesi, ancak ve yalnız;
Gizli ve kirli derin devletin… Masonik ve münafık merkezlerin… Dış Güçlerin ve İşbirlikçilerin… Sömürücü sermayenin ve Tekelci rantiyenin… Kiralık Medyanın ve Mafya çetelerinin… Sabataist ve dönmeler şebekesinin… ABD, AB ve İsrail hizmetçilerinin…
Baskı ve barbarlık düzeninden… Hıyanet ve rezalet rejiminden kurtulması ile mümkün görülmektedir.

Toplumu ve teşkilatını avutmak için İsrail’e karşı kuru sıkı çıkışlar yapan, ama öncesinde ve sonrasında perde gerisinde İsrail’le ilişkilerine hız kesmeden devam eden…. Türkiye’yi AB’ye sokmak ve Sevr’in uygulanmasına (Büyük İsrail Projesi için) taşeronluk yapmak karşılığı, siyasi iktidara taşınmaya razı olan işbirlikçilerin akıbeti, acaba kendilerinden öncekilerden farklı olacağını mı sanmaktaydılar?

BİZİM BİZDEN BAŞKA KİMİMİZ VAR?!!!

Mustafa Kemal Atatürk’ün feryat ederek ifade ettiği “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözünün bugün de oldukça anlam ifade ettiği günlerdeyiz. Sağımız solumuz, üstümüz aşağımız, etrafımızda bir tane güvenebileceğimiz komşularımızın kalmadığı , Siyonizm’in ve işbirlikçileriyle çepeçevre sarılıp kuşatıldığımız şu günlerde, kaypak olmayan – İsrail sevici olmayan – korkmayan – Kirli zihniyetlerin uşağı olmayacak – Milli – Din İstismarcılığı Yapmayacak – Din Düşmanlığı gütmeyecek – Türkiye’nin her bakımdan ve kendi imkanlarıyla kalkınmasını, Tarihin akışına ve dünya barışına katkıda bulunabilecek Lider Ülke konumuna taşınmasını, farklı köken ve kültürden değişik din ve düşünceden herkesin inandığı gibi yaşama haklarına sahip olduğu örnek bir laikliğin ve gerçek demokrasinin sağlandığı, toplumumuzun çok büyük çoğunluğunun temsilcisi olan , Mustafa Kemal’in son demlerinde feryat ederek haykırdığı o cümleden esinlenerek HER KONUDA KENDİNİ İSPATLAMIŞ TESCİL ETMİŞ, AZİZ ERBAKAN HOCAMIZIN DA İFADE BUYURDUKLARI GİBİ, ARTIK BİZİ ve İNSANLIĞI MİLLİ ÇÖZÜM’E İNANMIŞ BİR CUMHURBAŞKANINA EMANET ET ALLAH’IM dualarının ne kadar acil bir ihtiyaç olduğu günleri tüm insanlık olarak yaşamaktayız.

RUM SURESİ 47.AYET
Andolsun, Biz Senden önce birçok peygamberi kendi kavimlerine gönderdik de, onlara apaçık belgeler getirdiler (ama onlar buna rağmen inkâr edip azgınlaştılar); böylece Biz de suçlu günahkârlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek (ve zafere eriştirmek) ise, Bizim üzerimize Hakk olmuş (bir va’ad)tır. (Mücahit ve müstakim mü’minlere nusret ve galibiyet vermek, Allah’ın izzet ve inayetinin şanıdır.)
(BAK: https://www.mealikerim.com/30/rum/47 )

Azerbaycan’a İsrail’de doğal gaz aramak için ruhsat sağlamıştı!

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR), İsrail’in karasularının kuzeyinde gaz arayacaktı. SOCAR’ın Azerbaycan dışındaki bu ilk sondaj girişimi, Azerbaycan-İsrail ilişkilerini güçlendirmeyi amaçlamıştı. Azerbaycanlı yetkililerin Kudüs’e yaptığı ziyaretin ardından Azerbaycan, İsrail’in enerji sektörüne katılımını arttırmaya başlamıştı. Euronews’un haberine göre, İsrail, Azerbaycan’ın SOCAR, İngiltere’nin BP ve İsrail’in NewMed Energy şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma arama ruhsatı vermiş durumdaydı. SOCAR, İsrail’in karasularının kuzeyindeki 1700 kilometrekarelik bir alan olan Bölge 1’de gaz arayacaktı.Yetmez Suriye’deki Ahmet Şara Hükümeti de İsrail ortağı Azerbaycan’la ortak petrol anlaşması imzalamıştı! Özetle, Ege’de ve Kıbrıs genelinde Yunanistan’la birlikte Türkiye’yi kuşatan Kuduz İsrail’e, Erdoğan’ın “Gardaşı” İlham Aliyev her konuda kucak açmaktaydı..

İşte  Erbakan’ız   Türkiye’nin  fotoğrafı …  İşte  Millî Görüş gömleğini çıkaranların İsrail ve AB hizmetk ârlığı!



Aziz Erbakan Hocamız şöyle buyurmuşlardı:

“Bu hükümet gider, dert biter zannedilmesin. Batı kulüp gider Milli Görüş gelirse bu problemler aşılır. Ancak kurtuluşa böyle ulaşılır. İşte acı tecrübelerden sonra geldiğimiz nokta budur!

Öyleyse bir Cumhurbaşkanından üç tane temel şart istiyoruz:

1- Bu Cumhurbaşkanı bizzat kendi inancı itibariyle Batı kulüp zihniyetine sahip olmamalıdır. Milli Görüş’e (bu milletin inancına) sahip olmalıdır.

2- Türkiye’nin kurtuluşunun Batı kulüp zihniyetli hükümetlerde değil; Milli Görüş zihniyetli MİLLİ ÇÖZÜM’de olduğuna inanmış, bunu idrak etmiş bir insan olmalıdır.

3- Ve bunlara ilaveten de Cumhurbaşkanı olacak bu kimsenin; bu hayırlı ve başarılı neticeleri meydana getirmek için; başkasının tesiri altında kalan değil; bizzat kendi gayretiyle çalışan ve mâniaları tek tek aşan bir insan olması lazımdır.”

“Üstad AHMET AKGÜL ‘ün Özgeçmişi ve Öğretileri ” Yakup Gözübüyük

KAHRAMANLIK;
KUR’AN NİZAMINI KURMAKTIR!

Kur’an’ı Hakk ölçü, almayan dindar
Münafıktır; ha Türk, ha olsun Fars’tan…
Küfre hayran; Adil, Düzene kindar
Amma ne kahraman, dillere destan
Zehir içirirler, kalaylı tastan!..

Faizci, AB’ci; tam şeriatsız
Riyakâr fırsatçı, hem tarikatsız
Hak dava döneği, hep hakikatsız
Amma ne kahraman, dillere destan
Ayet hadis lafta, kopuktur “Nass”tan!..

Haçlıyla beraber, Libya’ya hücum
BOP’un eş başkanı, kim tutar koçum…
Sürekli uyardım, kalmadı suçum
Amma ne kahraman, dillere destan
Batı üstün müdür, Libya’dan Fas’tan?..

Rast gelen kandırır, feraset düşük
Marifeti çok kıt, basiret küçük
Etiketi büyük, fazilet güdük
Amma ne kahraman, dillere destan
Akıl çıkmıyormuş, pazudan kastan!..

Bu kadar güçlüysen, Adil Düzen kur
Bâtıla sarılsan, seviyen çukur
Tarihler yazacak, insanlar okur
Amma ne kahraman, dillere destan
Fark etmez, ha ceket, ha giymiş fistan!..

Allah imhal eder, ihmal etmezmiş
Yuların uzatır, unutuvermezmiş
Sahte kahramanlar, hayra yetmezmiş
Amma ne kahraman, dillere destan
Adam tanınmazmış, kalıptan posttan!..

Halkını İsrail karşıtı söylemlerle kandırırken, perde arkasında zalim İsrailin menfaatine çalışılması, ahlaki olarak da siyasi olarak da bir çürümüşlüğün göstergesidir.

Cumhurbaşkanı’nın İsrail’i sözle kınarken, perde arkasında Suriye’nin bölünmesi konusunda İsrail ile görüşmesi, ciddi bir çelişkidir. Aslında ortada bir çelişki de yoktur. İsrail’deki bazı yetkililerin, Türkiye ve İsrail’in Suriye’nin bölünmesi konusunda anlaşmaya vardığını ve bunun “İkinci Sykes-Picot Anlaşması”na benzer bir durum oluşturduğunu açıklaması ne büyük hezeyandır…

Gazze’de mazluma destek sözü verilirken, sahada zalimle iş birliği yapmak bir çelişki değil, nereye hizmet edildiğinin göstergesi ve ihanetin delilidir. Sykes-Picot benzeri bir planın parçası olmak, tarihimize ve ümmet bilincine ihanettir.

ABD’nin İran’a karşı Türkiye’yi konumlandırma çabası ve ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun ; “İran’ın istikrarı bozucu faaliyetlerine karşı Suriye’nin desteklenmesine kadar önemli konularda birlikte çalışıyoruz” mesajı ise Suriye’den sonra AKP hükümetinin İran’a yönelik dış politikasının nasıl olacağının da bir suflesiydi…

Hasılı Erdoğanın kabine toplantısı sonrası konuşmasını Milli Çözüm gibi okuyan hakikati anlatmaktaydı…

Mikrofonların karşısında yandaşları avutma ve uyutma maksatlı konuşmalar yapan değil de müesses nizamın emirleri doğrultusunda hareket eden AKP İktidarını dikkate almak gerekiyordu.

Yani biz konuşulana değil de uygulamalara bakıyoruz, değerlendirmemizi ona göre yapıyoruz.

Haberlerde; BAE’de (Birleşik Arap Emirlikleri) Trump’ı karşılamak için genç kadınların saç dansı yaptığı görüntüler ekranları kaplıyordu.

Cumhur ittifakı da Trump’ın hatırına PKK/PYD ile dans ediyordu bu sıralarda.

BOP işliyordu.

Cumhur İttifakının zamanında her attığı iftiraları kendilerinin yaşadıklarını gün gün görüyoruz.

Millet ittifakı için; masanın bir ayağının da PKK olduğunu iddia edip “illet ittifakı-zillet ittifakı” diye aşağılayıcı tabirler kullanan cumhur ittifakı ortaklarının şimdi İsrail’e karşı eleştirileri sözde kalıyordu. Çünkü İsrail’in projesi olan büyük Kürdistan hayali kuran PKK-PYD ile T.C.nin tapu senedi Lozan’ı tartışma konusu haline getirecek raddeye gelmeleri, kimlerin illet ve zillet durumuna düştüğünü ortaya koyuyordu.

Terör örgütü PKK’nın fesih açıklamasıyla birlikte yeniden başlayan ‘Lozan’ tartışmaları üzerine “Ben hiçbir konuşmamda bu gelişmelerin Lozan’la ilişkisinin olup olmadığına dair en ufak bir ifade kullanmadım. Sizler duydunuz mu benden?” diye konuşulmuştu.

Bu konuşmalar-söylemler bizlere hiç yabancı gelmiyordu.

26 Haziran 2015. PYD’nin Türkiye’nin güneyinde devlet kurma girişimleri, Türkiye’nin askeri müdahalesi tartışmaları üzerine şöyle açıklamalar yapılmıştı: “Tüm dünyaya sesleniyorum. Bedeli ne olursa olsun, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin güneyinde bir devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz”.

2015’teki bu açıklamadan sonra neler yaşandı hepimiz biliyoruz.

ABD ve İsrail destekli PKK-PYD, Suriye’de de Irak’taki Barzanistan benzeri bir devletçik oluşturdular bile.

Ülkemizdeki kirli güçlerin tam istediği gibi bir iktidar uzun yıllardır yönetimde söz sahibi konumunda.

Bu son dönemde işbirlikçi iktidarları değişmeden amaçlarına ulaşmak istiyorlar.

Daha önceki sözde çözüm sürecinde olduğu gibi şimdiki süreçte de bu terörist yapının amaçları ve hedefleri aynıdır, PKK değişmemiştir. Irak’ta ve Suriye’de oluşturdukları yapının aynısını Türkiye ve İran’da da gerçekleştirmek istiyorlar. Büyük İsrail’e giden yolu döşüyorlar.

1. Çözüm Sürecinin sonlandığı zaman bir açıklama olmuştu: “Çözüm sürecini biz başlattık, çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık, bunların art niyetleri, gizli gündemleri sonlandırdı”.

Şimdiki süreçte PKK’nın art niyetleri ve gizli gündemleri yok muymuş ki?!

Elinden geldiğince iyilik et, Böylece iyi insanları minnet, kötü kimseleri mahcubiyet altına sokarsın. Üstadımın Ahmet Akgül hocamın özlü sözlerinden sadece biri bu söz. Bu sözden yola çıkarak Azerbeycan yönetimine bakarsak, şu çıkıyor Azarbeycan bizim kardeş ülkemizdir onlar halk olarak bizim için can alır can verirler hiç şüphemiz yoktur. Amma bizde Azarbeycan insanları için can alır can veririz hiç süphemiz yok, onlarında bundan şüpheleri yoktur.
Lakin bu yöneticilerine gelince, ve bizim yönetimimize gelince nasıl bir sevda bu İsrail sevdası kapı arakası diplomasisi ile arabuluculuk yapmalar kamu oyundan saklı yetkilileri buluşturan diplomatlar, masa kurup toplantılar yapmalar, bay Aliyev yapmasın kardeşim istemiyoruz Gazzede, Siyonist bir devletin bu zulmün, top katliamların yapıldığı soy kırımın bütün dünya milletlerince kabul edildiği zamanda neyin diplomasi iyiliği bu. Aliyev bir iyilik bir yardım örneği görmek isterse kısa bir zaman öncesine baksın yıllarca Ermenistan’ın Karabağ katliamına son veren ve Karabağ’ın kurtuluşuna Türkiye Cumhuriyeti devletinin nasıl yardım ettiğini hatırlasın yeter. Kaldıki SSCB dağılışından sonra Azerbaycan’ı kalkınması için TC devleti her alanda Can Azerbeycana her türlü desteği ve yardımı bir ağabeyinin kardeşine sahip çıktığı gibi sahip çıkmış ve ayağa kalkışı için sadece elini tutmamış biz millet olarak omuzumuza alıp ayağa kaldırmışız, evet bunun karşılığı olmaz bu iki kardeşin bir birine bilā ücretsiz kardeşçe sahiplenmesidir. Sayın Aliyev bu yardım ve sahiplenme Azerbeycan halkını minnete ama sizi mahcubiyete götürür. Değil bizden bir gün gelir kendi halkına milletinin yüzüne bakacak halin kalmaz. Basit ama halk dili ile söylemek gerekirse, bırak şefaatinden vaz geçtik mezarımızdan taş çalma yeter derler. Bir iktidar bekliyor istiyor ve özlüyoruz, ülke insanımızın çok şükür dediği, dünya insanlarının işte bu lazımdı bütün insanlık için dediği, her kesin başıma ne gelecek korkusu yaşamadan mutlu olduğu bir iktidar. O zaman bizim ülkemizin 0 masaya oturan diplomatlarıda, o masayı kuran Aliyev de çok mahcup olursunuz, insanlar Sevinç ve mutluluk çığlıkları atarken sizler başınızı kaldırıp bu insanlığın yüzüne bakamazsın. Bizim mezarımızın taşı belli olsun çalmayın lütfen.

“Öncelikle şunu hatırlatalım ki;
1,5 yıldır Gazze’deki, korkunç katliam ve tahribatlar konusunda,
 bu iktidarın kurusıkı çıkışlarının, Kuduz İsrail tarafından, bir tek sefer olsun dikkate alındığına rastlanmamıştır!?

11-13 Nisan 2025, Antalya Diplomasi Forumu’na katılan, ABD’li Ekonomist Jeffrey David Sachs’e göre, “Suriye’deki sonuçlar, CIA ve MOSSAD’ın başarılarıdır!..”

Yani AKP iktidarına, Suriye’de sadece İsrail ve ABD’ye taşeronluk yaptırılmıştı!? Ve bu acı ve alçaltıcı gerçeğin açığa vurulması, AKP’nin yandaş ve yalaka yorumcularının paniklemesine yol açmıştı.”
 
Olayların görünen yüzü, medyanın pompalanmasıyla kalabalıkların zaten diline düşenlerdi!..
Olayların perde arkasını, işin gerçek yönünü ve sinsi planlarla varılmak istenen hedefi ise ancak bu makalelerden okuyabiliyoruz.

Eşsiz makalelerle ufkumuzu aydınlatan en yüksek fikir mektebine
Saygılarımı ve hayranlığımı sunarım

Yeryüzünde hiçbir devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti kadar, sınır komşularından olan Suriye ile ortak paydalara sahip değildir.

Jeopolitik Avantajlar, Kültürel Avantajlar, Ekonomik Avantajlar, Dini – Ahlâki Avantajlar, Tarihi Avantajlar..

Bu bütün bu avantajları kullanmayı bırakın tahayyül dahi edemeyen ve tarihin en izzetli milletini yönetme derinliğine, entelektüel birikimine dahi sahip olamayan edilgen, uydu ruhlu zihniyetlerle, başta Suriye, Filistin, Irak olmak üzere yeryüzüne bağımsız, şahsiyetli bir düzen kurulamazdı.!

Allahın izniyle Milli Çözüm zihniyeti olarak, birbirine benzer yönleri, benzer ihtiyaç ve hedefleri olan, başta İslam ülkeleri olmak üzere birçok bölgesel ve kıta ötesi devletlerle;
Pasaport, Pakt, Para, Pazar, Plan-Program ortaklığını gerçekleştirerek, sınırlarımıza açılmak istenen Siyonist Koridorunu bertaraf edeceğiz..

Hiçbir güç buna engel olamayacak ve Siyonist entrikaya dayalı bütün hayaller ve niyetler artık yıkılmış olacaktır..

Picture of Nevzat GÜNDÜZ

Nevzat GÜNDÜZ

YORUMLAR

Son Yorumlar
16
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...