SON NASİHAT
Daim düşün ey insan, sana gaflet yaraşmaz
Bizi yoktan Yaratan, hayat nimet veren kim?..
İnsanlıktan çıkmayan, asla zulme yanaşmaz
Haksız ahlâksız yolla, has huzura eren kim?..
Öğrenmekten kaçarsın, beyin basurundasın
Cehalet büyük ayıp, gaflet kusurundasın
Ey Dostum edep Ya Hu, her an huzurundasın
Gece gündüz her halde, daim seni gören kim?..
Nice derdü belayı, senden geri dönderen
Sarsıntı sıkıntının, acısına son veren
Her türlü ihtiyacın, tam vaktinde gönderen
Bunca nimet fazilet, hep önüne seren kim?..
En cahil insan odur, hatasını bilmeyen
En zavallı kimsedir, kalpten kini silmeyen
Nasıl olgunlaşacak, hiç hizaya gelmeyen
Hep kendini suçlayıp, öz nefsini yeren kim?..
İkazlara uymayan, içimizde Anzak’tır
Haset fesat düşünen, insanlıktan uzaktır
Dava takva gösteriş, her kurduğu tuzaktır
Allah için zorluğa, mertçe göğüs geren kim?..
Dünya gelip geçici, ahirete bakın ha
Has davaya sadık ol, hem Mevlâ’ya yakın ha
Şeytanlardan ırak dur, şarlatandan sakın ha
Hak yola tuzak kurup, sinsi sinsi ören kim?..
Bu son uyarım dostum, belki bu son fırsattır
Hain gafil kişinin, işi fitne fesattır
Dünya ziraat yeri, ahiretse hasattır
Nifak ile Sırat’tan, geçip cennete giren kim?..
Manda ile küheylan, sokulmazmış yarışa
Şeytanlarla varılmaz, çün umutlu barışa
Şükür ki çok az kaldı, kutlu sona varışa
Kuduz mahlûklar gibi, hakikate üren kim?..
Emek vermeden ekmek, mihnet çekmeden rahmet
Ekmeden biçilmezmiş, gerekmiş çile zahmet
Yorul ki yoğrulasın, tembel olma be Ahmet
Dikmeden ak gülleri, has bahçeden deren kim?..

“Allah’ın lütfettiği en büyük nimet ve hidayetin, istikametin Milli Çözüm yolunda, Milli Görüş davasının yeryüzünde hakimiyeti için, bütün insanlığın kurtuluşu için gayret etmenin ne büyük bir fazilet, ne büyük bir nimet olduğunun farkında olmayan ve bunu şükrünü yapmayan insan mahrumdur.”
Üstad Ahmet Akgül
Bu nasihatlerden ders alıp gereğini yapanlardan olmak duasıyla
İnsan olana gaflet yaraşmaz, gaflete düşen kişi insanlıktan çıkar başka bir yaratığa dönüşür, sonsuz nimeti yaratınını unutursa zikir şükür halinden çıkarsın ve kainat boşluk kabul etmez orayı şeytan doldurur. Bu sefer zulme alet olur yada zalimin ta kendisi olur. Haksız ahlaksız yolla huzur arayan kişi erer mi sandın, gel tövbe edelim belki bu SON NASİHATTİR.
İnsanı hatalara ve yanlışlara götüren durum her an Allah’ın görüp duyduğunu unutmasıdır. Kendisini her anında gören birisi olduğu bilmek kişiyi hata yapmaktan uzak tutar, yada şeytan gibi bile bile inkar eder. İnsanı şeytanlaştıran en önemli hastalıkların başında kendisini eksiksiz ve noksansız görmesidir. Eğer insan kendisini eksik görürse hatasını anlar ve kabul eder. Dolu bardağın su almayacağı gibi kendini dolu gören kişi bir şey kabul etmez, gel kendi eksiğimizi görelim nefis duvarını yıkalım belki bu SON NASİHATTİR.
Bir kişi yaptığı işinde amelinde ne kadar samimi ise o kadar da Rabbi ona yardımını gönderir. Yapacağı işinde samimi ve niyeti halisdir ama yolu metodu yanlıştır ve başına bela açacaktır. Son anda Rabbi ona yardım eder ve şevkat ve merhametinde dolayı ona eksiğini noksanını bir şekilde öğretir anlatır, işini tam Rızasına uyacak şekilde yaptırır ve hedefi tam on ikiden vurdurur. Maddi manevi nimetleri saymakla bitiremeyiz, en büyük nimetin Milli Çözümcü olmaktır elbet, nimetin şükrünü eda ettir bizlere verilen SON NASİHAT’ten dersler aldır bizlere…
Ekip, teşkilat içinde varsa bir eksik, noksan veya yanlışlık dışarda değil kendinde aramıyorsan eksiği noksanı ben nerede hata yaptım yanlış yaptımda bunlar meydana geldi diye önce kendi nefsine bakmayan, olgunlaşmaz ki hatayı başkasında arayan, derki Üstadım kini olanın olmaz dini, silmez isen kin’i nasıl olcak dinin gel bu SON NASİHAT’e kulak verelim kalpten kini silelim, hatamızı bilelim cahillerden olamayalım…
Davası için derdi cefayı çeken kişi haset fesattan uzak olur, mert kişi bilmez oyun ayın nettir her işi, Rabbimize yalvaralım Anzak olmaktan O’na sığınalım belki bu SON NASİHATTİR.
Ne ekti isen tarlana onu biçersin harmanda, şeytanla saf tutarsan bilki halin yaman ha, beslediysen ekini riya, kibir, haset ve kinle geçer eline “hâviye”, bilki bu SON NASİHAT önce kendi nefsime dikkat etmez isen kendine odun olursun ateşe…
Hak davalar her zaman deniz gibidir. İçerisinde pislik barındırmaz vakti zamanı gelince kendi kendini temizler, Allah kapatmazmış tevbe kapısını son nefese kadar gel SON NASİHAT’a kulak verelim, edelim tevbe-i nasuh Hak’kın okyanusunda damla olup kaybolalım o zaman ne mutlu bize…
Her daim güllerini ekersin, çilesini çekersin, gece gündüz bilmezsin heran bir uğraştasın, SON NASİHAT’e uyanlardan olur dünya ahiret kurtulanlardan oluruz…
“Siz, insanlığa hizmet için çıkarılmış hayırlı bir ümmet oldunuz.” Al-i İmran 110. Ayeti Kerimede
“Emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker” yapacak yani iyiliği yürütecek ve kötülüğü engelleyecek bir Adil Düzen kurmak için çırpınırsınız. Ancak bu şekilde Allah’ın en sevgili, en sadık, en seçkin kulları arasına katılırsınız.
İşaretine, müjdelerine muhatap olan en hayırlı hareketi görmemek, fark etmemek ve şükrü içerisinde olmamak en büyük mahrumiyettir.
Âl-i İmran 8
“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.”
https://www.mealikerim.com/3/ali-imran/8
…“Rabbimiz, bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki (cihad görevimizdeki ihmalkârlık ve) taşkınlıklarımızı bağışla. Ayaklarımızı (Hakk’ta ve cihad yolunda) sağlam tut (kaydırma). Kâfir (ve zalim) topluluk (ve teşkilat)lara karşı bize yardım et!”
https://www.mealikerim.com/3/ali-imran/147
İbrahim 1
Elif, Lam, Ra. Bu bir Kitaptır ki, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan nura (kavuşturman ve onları), O güçlü ve övgüye layık olanın (Allah’ın) yoluna (çağırıp) çıkarman için Sana indirdik.
https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/1
İbrahim 3
(Ki onlar) Dünya hayatını sevip ahirete tercih ederek (zalim ve bâtıl yönetimleri destekleyen ve insanları aldatıp) Allah yolundan çeviren ve onun (İslam gerçeğinin) eğrilmesini (yanlış ve eksik öğretilmesini ve istismar edilmesini) isteyen, işte onlar (bu yüzden de sinsi ve) derin bir sapkınlık içine düşen kimselerdir.
https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/3
Daim düşün ey insan, sana gaflet yaraşmaz
Bizi yoktan Yaratan, hayat nimet veren kim?..
İnsanlıktan çıkmayan, asla zulme yanaşmaz
Haksız ahlâksız yolla, has huzura eren kim?..
Kulluk imtihanında kusurlar dairesinde yaşarken işlediğimiz hatalarımızı affeyle Ya Rabbi.. Bizleri her daim kulluk şuuruyla donat bizleri cennet ve cemaline kavuştur… Nefis hep kötülüğü ister… Bizleri uzak eyle Allah ım.. Amiin
Üstad Ahmet Akgül hocamız bir sohbetlerinde yapılan uyarıları üstünüze alının ki olgunlaşasınız buyurmuşlardı. “Kime bu uyarı?” diye sormadan bizzat üstümüze alınarak ders çıkarmak, bu kapının kıymetini bilmeyi öğretir. Ne mutlu dostunun ayıplarını açmadan, hayr yolunda gayret çekenlere.
Bismillahirrahmanirrahim
Ey iman edenler! (Birbiriniz hakkında kötü) Zandan (ve tahmini kurgulardan) çoğunlukla kaçının; çünkü zannın (haksız ve alâkasız olan) bir kısmı günahtır (ve yalandır. Ve sakın) tecessüs de yapmayın (birbirinizin gizli ve ayıp yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini de yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte (nasıl) bundan tiksindiniz. (Öyle ise) Allah’tan korkup (başkalarına kötülük düşünmekten ve küçük düşürmekten) sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok Esirgeyendir.
Hucurat Suresi 12
http://www.mealikerim.com
LAYIK DEĞİLİZ AMMA, NANKÖRLÜKTEN SEN BİZLERİ KORU YA RABBÎ…
İbrahim Suresi 7
Ve yine bir vakit Rabbiniz şöyle ilan edip duyurmuştu ve buyurmuştu: “Andolsun eğer şükrederseniz gerçekten size (nimetlerimi) artırıveririm ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz Benim azabım pek şiddetlidir.”
Üstadımız bir sohbetlerinde bu ayeti kerimeyi mefhumu muhalifiyle izah ederlerken ” verilen nimetlere şükredilince artırılacağı lakin şükredilmezse,kıymeti bilinmezse; kulluk vazifeleri (cihad şuuru ve sorumluluğu) yerine getirilmezse, bireysel ve toplumsal ibadetler ve görevler ihmal edilirse verilen nimetlerin elimizden alınacağı tehdidiyle karşılaşacağımızı hatırlatmışlardı.
Rabbimiz e dua ediyoruz ki; Aziz Erbakan Hocamız ı ve onun davası olan Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya ideolojisini anlamak ve yer yüzüne hakim kılmanın okulu olan Milli Çözüm nimetine bizleri nankörlükten korusun…
En cahil insan odur, hatasını bilmeyen
En zavallı kimsedir, kalpten kini silmeyen
Nasıl olgunlaşacak, hiç hizaya gelmeyen
Hep kendini suçlayıp, öz nefsini yeren kim?..
Üstad Ahmet Akgül Hocamızın sohbetlerinden notlar.
“Kin tutan, din tutmaz ”
“Biz müminler kini ancak İslam düşmanlarına, dava münafıklarına, resmen ve bile bile hıyanet yapanlara karşı kin tutarız. Biz müminlere, mücahitlere kin tutmayız. Hele ki beraber çalıştığımız aynı hizmette yola koyulduğumuz dava kardeşlerimize kin tutmayız.”
“Bütün haksızlıkların karşısında susan, dilsiz şeytandır!”
İşbirlikçilere, münafıklara ve Siyonizm’e projektör tutulduğu için onların oyunlarına düşmedik, günahlarının altına girmedik.
Bizi böyle bir batağa ve vebale sürüklenmekten kurtaranın elini, ayağını öpsek azdır.
Olaylara, oluşumlara, gelişmelere ve girişimlere; Kur’an’a, Resul’e, İcma-i Ümmet’e, Erbakan Hocamızın öğretilerine, imana, vicdana ve insanlığın yararına göre hareket edeni asla yenemezsiniz,
Tüm münafıklar, karşısında pert (işlevsiz halde) olmaya mahkumdur ve olmuştur,
Numara çekemezsiniz!
İnsanlıktan çıkmayan biri, hakikate karşı durmaz,
Hasedini, fesadını, tuzağını, hatanı, kinini; dava ve takva süsüyle ne kadar saklamaya çalışırsan çalış, kandıramazsın!
Eğer hak dava elçisine bir tuzak kurulursa, Hak Teâlâ buna karşı, mühlet verip yuları uzatsa da yüksek zekâ ve ferasetle kurulan hayırlı bir tuzağı başlatır,
Şeytanlar bir araya gelse bunu ne sezer ne de çözer,
Sezebilselerdi Firavun ve Siyonizm gebermemiş olurdu!
Sayısız kusurumuza rağmen tek çaremiz, Rabbimize sığınmaktır. Kafamızı kaldırıp yüzüne bakacak halde değiliz,
Başarı ve zafer ancak O’nun yardımıyladır.
Hak kapısında kıtmir olmak ise en büyük şerefimizdir!
“Şeytanın (bu tür kafa) karıştırmalarına ve şüphe bırakmaları(na, vesvese ve kışkırtmalarına fırsat verilmesi), kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (imani ve vicdani) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah’ın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık ve uyuşmazlık içindedirler.” Hacc 53
“Her şuurlu Müslüman kendisini: Hz. Peygamber Efendimizin Uhud’da diktiği nöbetçi yerinde görmeli, dünyalık heves ve hesaplarla görev yerini terk etmenin, nelere mal olacağını devamlı düşünmelidir.”
“Bir Hak davaya makam ve menfaat düşüncesiyle girenlerin veya nefsi ve dünyevi hesaplarla yan çizenlerin; cehenneme atılmak için kendilerine başka günah aramaları gereksizdir.”
Dünya’nın Değişimi ve Erbakan Devrimi Ahmet Akgül
Bu son uyarım dostum, belki bu son fırsattır
Hain gafil kişinin, işi fitne fesattır
Dünya ziraat yeri, ahiretse hasattır
Nifak ile Sırat’tan, geçip cennete giren kim?..
bazı kişilerin imanı,kendisini harekete geçirmeye ve bu yolda fedakârlıkgöstermeye yetmiyor!.. Ama aynı kişiler imanlarının,kendilerini hızla sırattan geçireceğini zannediyor!.. Şimdi kardeş; Dil ile “Ateş, ateş…” diyenin dilini ateş yakmaz. Dil ile “Su, su…” diyenin harareti geçmez. Dil ile “Ekmek, ekmek…” diyenin karnı doymaz. Dil ile “Bıçak, bıçak…” diyenin vücudunun herhangi bir yeri kesilmez. Aynı şekilde kalbine ve hareketlerine yansımadan, sadece dil ile Şehadet getirenin de imanı olmaz!.. Dili ile “Milli Çözüm” diyen, ama hiçbir sorumluluk yüklenmeyen ve hiçbir sıkıntıya göğüs germeyen kişi de dava insanı olmaz!.. Dil ile “Fetih,fetih…” diyen, Fethi Mübin’e ulaşmaz, ulaşamaz!..
Haydi, silkelenin, yeniden ve yürekten: ”Bismillah”deyin!.. Umudunuzu diri ve yemyeşil tutmadığınız müddetçe, her mevsim, yedi-yirmi dört yağmur alsanız faydası olmaz! Bu yağmuru rahmet haline getirin ki,afete ve zahmete dönüşmesin!..
Kader filminden kareler yansıtan rüyalar, aynalar gibidir; ya içimizi aksettirir, ya da geleceğimizi gösterir. Zihnin ve gönlün kayıt cihazına ne yüklersen, ruhun ekranına o gelecektir. Ne var ki; göz dikkatle bakınca, gönül ise inanınca görmektedir. Nasihat tutmayanı musibet tutacağı ise kesindir.
Siyaset ve Strateji Bilgeliği Ahmet AKGÜL
DİN; NASİHATTIR!
Allah için midir, dünya derdi mi
Senin pişmanlığın, feryadın ahın…
Makam çıkar kaybı, ruhun gerdi mi
Çok daha büyüktür, senin günahın…
Hesabilik ayıp, hasbi olmalı
Rol kesmek nifaktır, kesbi olmalı
Mü’minlik mertliktir, harbi olmalı
Davan sevdan olsun, zevkin ferahın…
Nifak alâmeti; fitne fesattır
Geçmez; uydurduğun, fetva ruhsattır
Kalkmasın bilirsen, düşmek fırsattır
Milli Çözüm kalsın, hizmet cenahın…
Çalma bilgilerle, bilgiçlik yapma
Oku öğren düşün, Mealden sapma
Rabbineymiş gibi, nefsine tapma
Hak’ta sebat ile, mümkün felahın…
Ahret kaybı için, gerek üzülmek
Hak’tan utanarak, ezlip büzülmek
Hatasını ikrar, edip çözülmek
Dosta yaklaştırır, O’dur penahın…
“Hele bak ne vardır, ahret kesende”1
Ölüme hazırlan, ecel ensende
Hâlâ gerçek tövbe, görmüyom sende
Malesef nefs için, zarın eyvahın…
Her gün tavrın farklı, takla olmalı
Aş helal olsun; tek, bakla olmalı
“Haklı olmaktan çok, Hak’la olmalı!”2
Seni Aziz kılar, Rabbin Allah’ın…
Biz Kur’an söyleriz, tutmuş rü’yadır
Damlada boğuldun, ilim deryadır
Gizli şirk sayılmış, tarzın riyadır
Şeytan nefse karşı, ihlas silahın…
Has ustaya çırak, olmayan yetmez
Sahteyse bin dinar, bir kuruş etmez
Sadıklara himmet, erişir bitmez
Enbiya evliya, bütün ervahın…
(Millî Çözüm)
Neml 50
Böylece onlar (Müslümanlara ve mazlumlara karşı) bir tuzak (hileli bir düzen) kurdular. Biz de, farkında olmadıkları bir tuzak kurup (onların planlarını altüst ettik ve bu tuzaklarını onların başına geçirdik.)