AH NOLAYDIN…
Toplumun yozlaşması, sızlatır vicdanımı
Bâtıl ile savaşan, şuurlu kul kalaydın…
Din ahlâk tahribatı, arttırır hicranımı
Gâvurlukla cenk edip, huzur ile dolaydın…
Loto toto piyango, kumar kuyu kazdıran
Zina serbest bırakıp, faiz fuhuş azdıran
Haçlı AB uğruna, sözleşmeler yazdıran
Hainler üzerine, kalem kılıç çalaydın…
Kimse kanaat etmez, helal alın terine
Hıyanet kol gezdikçe, derdim düşer derine
Siyonizme eşbaşkan, kukla lider yerine
Milli Çözüm safında, sadık bir er olaydın…
Dilsiz Şeytan çoğaldı, âlimler Bel’amlaştı
“AB günleri” diye, mel’anet bayramlaştı
Hak gömleği çıkardı, öz şuur buharlaştı
İmanın kurtaraydın, tek dünyada solaydın…
Vurgun soygun otağı, soysuzlar kışlasıyken
İstismar ustasıydın, gafiller paşasıyken
Mafyacılar ortağı, masonlar maşasıyken
Siyonist sofrasında, baronlara kolaydın…
Dava satıp mal makam, sahip olan ahmaktır
İman tacın çıkarıp, Haçlı tasma takmaktır
Akılsız başa inen, bir manevi tokmaktır
Rant ganimet yerine, hakikati bulaydın…
Başkanlık baş belası, acı akıbet çattı
Mal makam elden çıktı, huzur onur da battı
Bak taptığın rü’yaymış, dostlar da seni sattı
Keşke fani hayatın, Hakka kurban kılaydın…
Oğuzhan’la Erdoğan, buluşmuşlar sarayda
Tıynet niyyet zihniyet, hepsi aynı ayarda
Genleri dümenleri, zahir olur bir ayda
Erbakan damlasında, deryalara dalaydın…
AB NATO yoluyla, Siyonizme eklenmek
Baydına boyun büküp, halkımıza diklenmek
Bâtıllara oy vermek, milyon kul hakk yüklenmek
Çağdaş münafıklara, buğzumuzu salaydın…
Nefsini dizginleyip, Akgül’e diz kıraydın…
Tüm ömür, izzetli bir ölüm için,
Imtihan dünyası, sadece ekin,
Hakkın hatırı, saymayan hain,
Batıla yüz çevirip, Erbakan’a uyaydın…
Dava aşkına düşen, yandıkça yanar,
En ufak isyan, suratın asar,
Korkusu olmaz, gözetmez çıkar,
Nefsini dizginleyip, Akgül’e diz kıraydın…
Asıl Kulluk
Hak Nizam icin çok sehitler verildi !
Malisef ki ancak hep nankörlük edildi…
Garibanı zalimce ezdikçe ezdirildi…
Mazlumun hep yanında , duasında olaydım…
Zalim hiç durmadan çalıştıkça çalışır…
Müslüman gibi görünüp ,hep onlara yanaşır…
Hocamın planları sizi yarı yolda bırakır !
Sadık bir Mü’min olup , Doğru yolda kalaydım!
Allah için doğru yoldan ayırma.
Hacc 30
İşte böyle; kim Allah’ın haram kıldıklarını (gözetip hükümlerini) yüceltirse, Rabbinin katında kendisi için elbette hayırlıdır. Size (haklarında yasaklar) okunanlar (haram sayılanlar) dışındaki hayvanlar helâl kılınmıştır. Öyle ise iğrenç bir pislik olan putlara (şeytani sistem olan tağutlara tapınmaktan) sakının ve yalan söz söylemekten de (kesinlikle) kaçının (ki rızama ve huzura erişesiniz.)
Dava satıp mal makam, sahip olan ahmaktır
İman tacın çıkarıp, Haçlı tasma takmaktır
Akılsız başa inen, bir manevi tokmaktır
Rant ganimet yerine, hakikati bulaydın…
Her Konuda Tercih ve Hedefimiz
Bir Müslümanın şu soruları kendisine yöneltmesi ve samimi yanıtlarına göre iman durumunu değerlendirmesi gerekir. Benim istisnasız her konudaki tercihim ve hedefim:
1- İman ve itaat mı, İtiraz ve inkâr mı?
2- İslam (Hakka teslim olmak) mı, Fırsatçılık ve isyan mı?
3- Kur’an’ın Rahmani esasları mı, Batı’nın şeytani yasaları mı?
4- Faizsiz bir nizam mı, Faizli sömürü çarkı mı?
5- İslam ülkeleri ittifakı mı, Haçlı ortaklığı mı?
6- Farz-helâl kuralları mı, Haramların mübahlığı mı?
7- Hidayet aydınlığı mı, Dalâlet karanlığı mı?
8- Hakk ve hayır mı, Şer ve bâtıl mı?
9- Nübüvvet ve Sünnet bağlayıcılığı mı, Nefsaniyet ve şehvet bataklığı mı?
10- Ahiret ve adalet amaçlı mı, Dünya ve menfaat ağırlıklı mı?
Evet bu 10 şıktan sadece 1 tanesinde bile ikinci maddeyi tercih ve tensip edenlerin, iman ve İslam şuuru yara almaya ve hidayeti kararmaya başlamış demektir.
Allah hepimizi hidayete erdikten sonra dalalete saptırmasın.
Ne mutlu sebatla, sabırla, sadakatle, ihlâsla, şuurla, Allah rızası yolunda çalışanlara!
Derdi dünya olanın dünya kadar derdi var…
Gelip geçici dünyanın hevesleri,dertleri,sefaları, zenginlikleri özümüzü ve yaratılış sebebimizi maalesef sıkça unutturuyor. “Müslüman Allah’a teslim olmuş kimse demektir” hakikatini aldığımız her nefeste hissetmek mecburiyetindeyiz.. Bu teslimiyete karşı gösterdiğimiz her gevşeklikte başımıza gelen her belayı, musibeti, acıyı ve bunalımı başımıza inen manevi bir tokmak sayıp kendimize gelmek, niçin yaratıldığımızı hatırlamak, üzerimize serpilen ölü toprağından silkelenip Allah için yaşamak gerçeğine sımsıkı sarılmak bir müslüman için elzem ve şükür sebebidir.. Bıkıp usanmadan bizlerde bu gerçekleri hatırlatan her tökezlediğimizde elimizden tutup yol gösteren, NİÇİN MÜSLÜMANIZ? NİÇİN MİLLÎ GÖRÜŞÇÜYÜZ, NİÇİN MİLLÎ ÇÖZÜMCÜYÜZ? soru başlıkları ile bize her daim yön veren Ahmet hocamızdan Allah razı olsun.. Rabbim ayaklarımızı hak yolda sabit kılsın (amin)
Milli Çözüm safında, sadık bir er olaydın…
“İnsanın şerefi, İslam’mış meğer.
Hak için binkere ölmeye değer”…
Şiir de görüyoruz ki, Hakkın yolunda olmayan herşey insanın kalitesini düşürüyor. Aslında mükemmel gördüğü hayat, bilmiyor ki hazin sondan başka birşey değil. Şükrediyoruz Milli Çözümle nasiplendiren Rabbimize, Hakkı ve Batılı ayırmanın en güzel yolunda bizleri şereflendirdiği için…
Üstad Ahmet Akgül Hocamızın yine değerli sohbetlerinden dinlediğimiz, aklıma, vicdanıma, şükrüme, kalbime yer eden değerli ve kıymetli notlarından geliyor hatırıma;
* Ne için Milli Çözümcüyüz;
1- Haktan taraf olmak için.
2-İmtihanı kazanmak için Milli Çözümcüyüz.
3- Hak Hakim olsun diye, çalışmak için buradayız.
4-Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytan olmamak için Milli Çözümcüyüz.
5-Vicdani ve İmani ayarımızı bozmamak, gündüz dengeli bir müslüman, huzurlu onurlu bir insan olmak şerefini kazanmak için Milli Çözümcüyüz.
6- Ve nihayetce bu dünyadan göçüp, ahirette rahat hesap verebilmek için, cehennem azabından kurtulabilmek için, Allahın kahrına uğramamak için Milli Çözümcüyüz.
Elhamdülillah
Yarabbi yolunda yorulanlardan. Eyle zalime haine ezdirme yarab.
Asimile olup yozlaşan topluluklar, Halka tepeden bakmak, onlara kendisine mahkum ve mecbur köleler, kimseler gibi yaklaşmak bu tiplerin gener ahlakıdır. Ve maalesef şuursuz ve huzursuz kalabalıklar da bu hakaretlerine rağmen onlara hürmet ve itaatleri artmakta ve bir nevi takılmaktadırlar.(Firavun) Böylece kendi kavmini küçümseyip hafife aldı (onları basit ve haysiyetsiz ayak takımı kimseler saydı). Buna rağmen, yine onlar kendisine (hürmet ve) itaatini (artırdı). Gerçekten onlar fasık (duyarsız, davasız ve bayağı insanlardan oluşan) bir kavim olmuşlardı. (Çünkü Firavun kendilerini hakir gördükçe, ona daha çok yanaşmışlardı.)
İnanç ve sadakatli olmak…
Ahlaki bir erdem olarak değerlendirilen kanaat, kişinin hırs, tamah, hazlara düşkünlük gibi mal ve dünya tutkusunun kalpten silinmesi ile kazanılır.
Başımızda dönen belaları sorgularken ihmal etmememiz gereken nedenlerden biri de kesinlikle kanaat duygusuyla ilgili olmalıdır. İmanını güçlendirmeyen müminin yaşayacağı trajedi çok korkunçtur. AKP döneminde daha da artan-Tüketim kültürünün esiri olmuş çağımız insanları olarak kendimize baktığımız zaman, kimse hayatından memnun değil! Herkes daha fazlasına layık olduğunu iddia ediyor ve her şeyin en güzelini kendine ayırıyor. Haram helal demeden, yolsuzluk, arsızlık, hırsızlık artmış durumda.Daha fazla nimet, daha fazla şöhret, daha fazla şehvet ve ne yazık ki daha fazla dünyevi meselelerde hırçınca bir gayret..! İş öyle bir hal almış durumdadır ki; yediğine kanaat etmiyor, giydiklerine kanaat etmiyor, bindiği araca kanaat etmiyor. Eşine, işine, aşına, arabasına, çevresine, arkadaşlarına ve hatta belki davasına yan gözle bakabiliyor. Daha iyisine iç geçirerek onları temenni ediyor! Sınıf atlamaya, adımlarını sıklaştırmaya, nefesini tüketmeye daha fazla gayret ederek hırçınlaşıyor ve bunun farkında olmadan yıllarını geçirebiliyor.
Allah’ım haramlarından uzaklaştır, helal olana kanaat ettir. Lütfunla bizi kimseye muhtaç etme.”
Ya Rabbi! Peygamber Efendimiz’e sallallahu aleyhi ve sellem ve onun mübarek nesline, ehl-i beytine ve ashabına, öncesinde gelmiş olan Peygamber ehline, salih ve evliya kullarına salat eyle, nihayetsiz rahmet ve bereketine mazhar eyle.Aziz Erbakan Hocamız’a sadık Milli Çözüm’e layık eyle
Amin.
İstikamette Olmak
Hani nerde kaldı mı, ittifaklar-saraylar
Ecel çalar kapıyı, dinlemez vaveylalar
Kimi alır yükünü, kimi kendin oyalar
Ayarlar ayan olur, gören gözler şenlenir
İstikamet üzere kalanlar cennettedir…
KAVUŞTUR EY DOST!
KAVUŞTUR EY DOST!
Ruhundan üfledin, ruhum kesrette1
Aşıkı ma’şuka, kavuştur ey Dost!…
Bu garip gönlümü, koyma hasrette
Nurunu vücutta, yoğuştur2 ey Dost!..
Zatına kul ettir, rızan arattır
Kalbimi yumuşat, yüzüm sararttır
Yalnız Sana taptır, Sana yalvarttır
Duada ellerim, ovuştur ey Dost!..
Cahiller sanıyor, aklım hülyada
Tecellin tesellim, canda rü’yada
Bekabillah3 arar, fani dünyada
Bu diyar ruhuma, koğuştur ey Dost!..
Hayat imtihanmış, her anı meğer
Rızanı kazanmak, en kutlu değer4
Cihat ve zikirden, kesersen eğer
Aman; bu huzurdan, kovuştur ey Dost!..
Şöhrete şehvete, tapana yazık
Dava satıp dünya, kapana yazık
Mal makam uğruna, sapana yazık
Tavşanın kutsalı, havuçtur ey Dost!..
Asla rücu ettir, Hakka ulaştır
Özüme vuslatın, tadın bulaştır
Fenadan bekaya, doğru yol açtır
Ölüm sonsuzluğa, doğuştur ey Dost!..
Hidayet lütfeyle, gayret çekelim
Ahrette derilen, tohum ekelim
Cennette açacak, fidan dikelim
Bu ömür tarlamı, soğuştur5 ey Dost!..
Şeytan düşmanımdır, günah tuzağım
Haram haksız kazanç, altın buzağım
Hep kulluk şerefim, şirkten uzağım
Vicdanım nefsime, çavuştur ey Dost!..
Ey gönül iftira, ithama takma
Emeğin gururla, riyayla yakma
Beni bir an bile, bana bırakma
Şeytan iğvasını6, savuştur ey Dost!..
Hak’tan gayrısını, anıp yazdırma
İlimle rütbeyle, nefsim azdırma
Masuma mazluma, kuyu kazdırma
Zalimle hainle, boğuştur ey Dost!..
Koyma Ahmedini, gaflet halinde
Gerçeği konuştur, daim dilinde
Her şey emrindedir, Kudret elinde
Âlemler Sana bir, avuçtur ey Dost!..
1- “(İnsana) Ruhumdan üflediğim zaman.” (Hicr: 29. Ayet)
2- Yoğuşmak: Buharı suya, buza döndürmek. Manevi şeyleri maddiyata çevirmek.
3- Bekabillah: Vahdet sırrına ulaşıp, Allah’ın inayetiyle sonsuzluğa ulaşmak.
4- Değer: Paha, kıymet.
5- Soğuşmak: Kuru tarlaya su bağlayıp kabartmak.
6- İğva: Vesvese, kuruntu, aldatıcı numaralar.
Zamanın Varken
Keşke fani hayatın, Hakka kurban kılaydın…
Hiç bitmeyecekmiş gibi yaşadığımız şu fani dünya hatının yerlisi değil, yolcusu olduğumuzu bir kez daha hatırlamış oluyoruz. Rabbim hayatını, Hakka kurban kılanlardan eylesin.
Sağlam REHBER ve BİLGE ŞAHSİYETE Tâbi ve Taraf Olmanın Önemi..!
Gâvurlukla cenk edip, huzur ile DOLABİLMEK İÇİN…
Hainler üzerine, kalem kılıç ÇALABİLMEK İÇİN…
Milli Çözüm safında, sadık bir er OLABİLMEK İÇİN…
İmanın kurtaraydın, tek dünyada SOLABİLMEK İÇİN…
Ve
Siyonist sofrasında, baronlara kolay OLMAMAK İÇİN
Rant ganimet yerine, hakikati BULABİLMEK İÇİN
Keşke fani hayatın, Hakka kurban KILABİLMEK İÇİN
Erbakan damlasında, deryalara DALABİLMEK İÇİN…
Çağdaş münafıklara, buğzumuzu SALABİLMEK İÇİN…
Şiirin özünü ortaya koyan bu mısraların gereğini yerine getirebilmek ve bu uğurda ömür harcayabilmenin EN KESTİRME YOLU BELKİDE TEK YOLU ; Hadisi Kutside bildirilen :
[b]”Allah-u Teâlâ Hz. her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birini bahşeder.”[/b]
Yani: “Her yüz sene başında bir müceddid (yenileyici, düzeltici, devrimci) gelir. Esasta değil uygulamada çok gerekli ve önemli değişiklikler gerçekleştirir. Asrın icabına göre bazı teşkilat ve tedbirler geliştirir. Muannidlere (inatçılara) cevap verir. Açıklaması kendi zamanına kalan bazı meseleleri açıklar… İşte günümüzün zamanımızın tercümanlığını bihakkın yerine getiren SAĞLAM REHBER VE BİLGE ŞAHSİYET MİLLİ ÇÖZÜM – MİLLİ GÖRÜŞ VE ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZ gerçeğinin gereğini yerine getirebilmek için gayret ve çabasını samimiyetle ortaya koyanlardan olabilmek duasıyla..! Çünkü Milli Çözüm ve Üstad Ahmet Hocamıza tâbi ve taraf olanlar hiç bir an hiç bir olayda yanılmadılar yanıltılamadılar… İşte Aziz Erbakan Hocamızın en sağlam sadık talebe ve takipçisi olan MİLLİ ÇÖZÜM’ÜN MUTLU KUTLU ONURLU SONU….!!!!
ELHAMDÜLİLLAH , ELHAMDÜLİLLAH. ELHAMDÜLİLLAH.. RABBİM İSTİKAMETTEN AYAKLARIMIZI KAYDIRMASIN AMİN…!
İmana Taç giydirecek bir Yaşamla!
İman hakka tarafgirlikle başlar… Hakk’ta Sebat ile kemale ulaşıp taçlanır…
Yarabbi,Kur’anın ve Resulüllahın istikametinde, Erbakan Hocamızın prensipleri ile Milli Çözüm kolunda taçlanan bir hayatı, bizlere ölünceye kadar nasip et..
Milli Çözüm safında, sadık bir er olaydın…
Türkiye’de sigara yasağına yönelik ilk kanun 7 Kasım 1996[1] tarihinde [b](Aziz Erbakan Hocamızın iktidarında)[/b] yürürlüğe girmiş ve 4207 no’lu “Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun” ile;
“Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler ile kapalı spor salonlarında ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve bunların bekleme salonlarında, kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardan beş veya beşten fazla kişinin görev yaptığı kapalı mekanlarda tütün ve tütün mamullerinin içilmesi” yasaklandı.
4207 no’lu kanundan önce; Minibüste, otobüste, okullarda… sigara içiliyor “sağlığa zararlı ve aşırı rahatsız edici ortam” genel ekseriyetle toplum tarafından da normal karşılanıyordu.
Dün topluma normal gösterilen, kabul ettirilen “Minibüste, otobüste, okullarda, kurumlarda… sigara içilmesi” bugün sigara tiryakileri tarafından bile “ne rezalet, rahatsız edici, zulmedici, yaşanılmaz kabul edilmez ortam” olarak görülmekte.
Şiirde, zulmü fark eden Yazarımızın yürekten haykırışları “Aziz Erbakan Hocamızın sigara ile ilgili çıkardığı yasadan önce toplumun zulme, rezilliğe, bayağılığa (bugünkü gibi) nasıl razı edildiğini gösteren küçük bir örneği hatırlattı.
Kıymetli Yazarımızın şiirinde vurguladığı “Toplumun yozlaşması, Din ahlak tahribatı, loto toto piyango kumarların yasal oynanması, zinanın serbest olması, Haçlı AB hatırına inancımıza örfümüze aykırı yasalara imza atılması, alın terinin hiç edilmesi, alimlerin Bel’amlaşması, Hak gömleğinin çıkarılması” toplumlar tarafından normalleşse de;
Yarın Milli Çözüm şuuruyla “Adil Düzen” “Hak Hakim” olduğunda; Her fert, işbirlikçilere hesap sorup geçmişin karanlığından kaçarken Yeni Bir Dünyanın aydınlığına sığınacak” ve
“Siyonizme eşbaşkan, kukla lider yerine
Milli Çözüm safında, sadık bir er olaydın… (Olaydım)” diyecek inşallah.
Ah keşke demeden!
Milli Çözüm safında ucuz kahramanlıklar yapmadan fedakârlıklara katlanıp, fani hayatı Hakka kurban kılıp imanı kurtaran sadık bir er olaydım…
Allaha Kul, Hak Davaya Er Olaydın!
Kimse kanaat etmez, helal alın terine
Hıyanet kol gezdikçe, derdim düşer derine
Siyonizme eşbaşkan, kukla lider yerine
Milli Çözüm safında, sadık bir er olaydın…
Dilsiz Şeytan çoğaldı, âlimler Bel’amlaştı
“AB günleri” diye, mel’anet bayramlaştı
Hak gömleği çıkardı, öz şuur buharlaştı
İmanın kurtaraydın, tek dünyada solaydın…
Milli Çözüm Safında Sadık Bir Er Olabilmek
Kimse kanaat etmez, helal alın terine
Hıyanet kol gezdikçe, derdim düşer derine
Siyonizme eşbaşkan, kukla lider yerine
Milli Çözüm safında, sadık bir er olaydın…