YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
69235482a43c8
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 4
Bugün : 38660
Dün : 47039
Bu ay : 979622
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45383443
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

AKP ile İttifak; SP İçin

İNTİHAR RİSKİ TAŞIMAKTAYDI!

        

Erbakan Hocamızın özellikle vurguladığı gibi: “Yanlışın en tehlikelisi, doğruya en yakın duran yanlıştır. Çünkü doğru ile karıştırılması ihtimali vardır ve dikkatsiz insanlara doğru diye yutturulması kolaydır.”

Bunun gibi “Bâtılın en zararlısı, Hakka en çok benzeyen ve sahte hakikat kılıfıyla bezenen Bâtıldır.” Bu nedenle Millî Görüşçülerin ve SP’nin en çok sakınması ve uzak durması gereken parti AKP olmaktadır. Çünkü AKP’yi kendilerine çok yakın ve pek yatkın gören insanlarımız, bir şekilde bu batağa kaymaları sonucu, o kesim ve zihniyetle kaynaşmaları ihtimali ve tehlikesi oldukça yüksek bir endişeyi barındırmaktadır. Ve hele, freni patlamış bir araba gibi, artık uçuruma yuvarlanan AKP arabasına atlamak bir intihardır!

Bu tehlikeyi en aza indirmenin çaresi ise: SP’nin ve Milli Görüşçülerin, bizi farklı ve faziletli kılan değer ve dinamikler üzerinde yoğunlaşmaları… • Hak ile Bâtılın farkı… • Milli Görüş’ün Kimyası… • Adil Düzen programları gibi eğitim seminerlerinin ve şuurlandırma derslerinin yeniden ve acilen başlatılması lazımdır. Aksi halde AKP ile bir seçim ittifakı ve irtibatı, beklenen tarihi değişimin mayası olacak Millî Görüşçülerin, kendi kimyalarının bozulması, Bâtıl ve çarpık AKP zihniyeti içerisinde yozlaşıp kaybolmaları sonucunu doğuracaktır. Ki bazı hainlerin ve Siyonist mahfillerin asıl amacının da bu olduğu zaten anlaşılmıştır.

Diğer partiler ise, hem görünüşte hem de gerçekte; Millî Görüş zihniyeti ve Adil Düzen projeleriyle alâkaları ve iddiaları bulunmadığından, bunlarla kurulacak ittifak ve irtibatlarla onlara haklı ve hayırlı düşünceler aşılanacak, ama Milli Görüşçüler ise onların yanlışlarına kapılmayacaklardır.

Erbakan Sempozyumu, AKP ile ittifak, hatta iltihak hazırlığı mıydı?

• Sn. Erdoğan 20 Temmuz 2021 tarihinde Kıbrıs Zaferi ziyaretinde, tek kelime olsun Erbakan’ı ağzına almamış ve şükranla anmamıştı!?

• Sn. Erdoğan 06 Şubat 2021 tarihinde Malatya-Sivas yolunda Karakaya Barajı üzerine inşa edilen Tohma Köprüsü açılışına telekonferansla katılıp, Menderes’i, Süleyman Demirel’i ve Turgut Özal’ı sitayişle anmış, ama Erbakan’ı hiç hatırlamamıştı!? Sn. Erdoğan’ın şimdi Erbakan Hocamız için: “O hiçbir şekilde Haklı davasından asla vazgeçmemiştir ve taviz vermemiştir…” beyanları, yoksa kendi yamukluk ve yalpalamalarının bir itirafı mıydı?

• Şimdi Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumu’na (22-23 Ekim 2021), Sn. Erdoğan’ın hem de gitmeye tenezzül buyurmayıp video mesajla katılarak edebiyat yapması, yaklaşan seçim yatırımı için Erbakan’ı ve Milli Görüş’ü bir istismar aracı olarak kullanma amacı mı taşımaktaydı?

Erbakan’la İHA’ların İrtibatı Niye Özenle Saklanmaktaydı?

• Milli Gazete Yazarı Ekrem Şama 09 Temmuz 2021 tarihli ve “Erbakan kendi projesi olan İHA ve SİHA’ları Bayraktar’a nasıl verdi?” başlıklı yazısında; Özdemir Bayraktar ile de uzun yıllar İl teşkilatımızda beraber çalıştık. O da kim, derseniz, portresini yazabileceğimiz ender şahsiyetlerden biridir. Erbakan Hocamızın daha sonra, kendi projesi olan İHA ve SİHA’ların geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi için görev verdiği mühendistir. O da Erbakan Hocamızın bu projesini kendi firmasında imal ederek 2009 yılında firmasını ziyarete gelen Erbakan Hocamıza sunmuştur. Bugün Türkiye’nin teknolojide göz bebeği olan İHA ve SİHA’lar bu şekilde 2000’li yılların başlarında hayata geçmiş oldu. İsrail’in Heron’u tercih edilmeseydi, yerli İHA ve SİHA’lar daha o yıllarda kullanılmaya başlanacaktıitiraflarıyla İHA, SİHA ve TİHA’ların projelerini Erbakan Hocamızın rahmetli Özdemir Bayraktar’a aktardığını…

• Gazeteci Mete Yarar 22 Nisan 2021’de Beyaz TV’de yayınlanan “Ne Var Ne Yok?” programında; “Yıl 1961’de ve Devrim Arabaları işinin içinde ismi hiç konuşulmayan başka biri daha vardı; bu zat Necmettin Erbakan’dı. Yani Devrim Arabalarının yapılması için teşvik edenlerin başındaydı. Farkında mısınız; 74 Kıbrıs Harbi diyoruz Necmettin Erbakan akla geliyor, D-8 diyorsun Necmettin Erbakan akla geliyor, 1961 Devrim Arabaları diyorsun Necmettin Erbakan akla geliyor, şimdi başka bir şey diyorum; SİHA diyoruz yine Necmettin Erbakan akla geliyor ve hem de nasıl geliyor biliyor musunuz? Bunu sosyal medyada paylaştım burada da paylaşmak istiyorum. Bu konuyu da bana Necmettin Erbakan’a şikâyete giden grupta olan birisi anlatmıştı. Rahmetli Necmettin Erbakan’a (Selçuk Bayraktar’ın babası) Özdemir Bayraktar’ı şikâyet etmeye gidiyorlar. 1990’lı yıllar ve şikâyete gidenler Hoca’ya diyorlar ki; “Hocam; biz askerlerle çok iyi değiliz, çünkü bizimle çok uğraşıyorlar… Ama Siz sürekli askerlerle görüşüp irtibat kuran ve onlarla içli dışlı olup arası iyi olan Özdemir Bayraktar’la çok sık görüşüyorsunuz!?” diye şikâyetlerini ve endişelerini söylüyorlar. Erbakan Hoca şikâyete gelen ekibe dönüyor; “Onlarla uğraşmayın. Çünkü onlar Türkiye’nin önünü açacak SİHA projesini hayata geçirecekler ve Türkiye’nin kaderini değiştirecekler” diyor. Şimdi; düşünebiliyor musunuz, yıl 1990’ların sonu ve ortada henüz SİHA diye bir şey yok ve Erbakan Hoca’nın SİHA’dan haberi var, projeyi de biliyor!.. (Aslında bütün bu teknoloji harikası projeleri bizzat Erbakan üretiyor ve belli kişilere öğretiyor.) Ve “Dokunmayın onlara ve bir daha bana, onları şikâyete gelmeyin.” şeklindeki yorumlarında bu gerçeği vurgulayıp Özdemir Bayraktar’ın TV’lerde konuşturulması ve bu tarihi gerçeklerin ortaya çıkarılması gerektiğini gündeme taşıdığını…

Milli Çözüm Dergisi bu konuyu yıllardır ve defalarca yazdığı halde, Sn. Temel Karamollaoğlu’nun, Recai Kutan’ın, Sn. Necmettin Çalışkan’ın, Sn. Atik Akdağ’ın bu gerçeklere bir kelime olsun değinmemiş olmaları nasıl yorumlanmalıydı? Şimdi ey Sn. Karamollaoğlu, Sn. Kutan!.. “İHA, SİHA ve TİHA’ların asıl projelerini Erbakan Hocamızın hazırlayıp Rahmetli Özdemir Bayraktar’a aktardığını… Bu projeleri gerçekleştirmek istedikleri atölyeleri, Siyonist bağlantılı sermaye baronlarınca defalarca saldırıya uğrayıp kundaklandığı için TSK’ya ait Güneydoğu’daki dağlık bir alandaki korunaklı hangarlarda üretim ve deneme aşamalarının devamını yine Erbakan Hocamızın sağladığını” neden anlatıp sahip çıkmazsınız!.. Camiamıza umut ve heyecan aşılayacak, bu kritik ve kaotik süreci daha kolay ve sağlam atlatmamıza yarayacak bu gerçekleri niye hiç konuşmazsınız!.. Yahu siz hangi hesapların, hangi amaçların arkasındasınız? Sn. Temel Karamollaoğlu, bir ay öncesine kadar zahiren AKP’nin ekonomik ve ahlâki tahribatlarını ısrarla ve haklı olarak tenkit ettiğiniz halde, şimdi seçim ittifakı için AKP’ye yanaşma ve Erdoğan’a yaranma manevralarınızın altında neler neler yatmaktaydı? Kimlerin vasiyeti gereği böyle bir vaziyet almıştınız?..

Asıl soru şuydu: 4. Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumu’yla asıl amaçlanan; Erbakan Hocamızın tüm insanlığı huzura ve refaha kavuşturacak tarihi programlarını ve talihli açılımlarını topluma tanıtıp, AKP’nin bu korkunç talan ve tahribatlarından ülkemizi kurtarmak mıydı?

Yoksa Sn. Erdoğan’ı ve AKP iktidarını: “Erbakan’ın devamı ve kutlu projelerinin uygulayıcısı” gibi gösterip Milli Görüş’ü Erdoğan’a yamama hazırlığı mıydı?

ESAM tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumu’na video mesaj gönderden Erdoğan, “Merhum Erbakan’ın fildişi kulelerinde ahkâm kesmediğinihatırlatıp şunları aktarmıştı:

“Rahmetli Hocamız, 85 yıllık çileli ömrünü öğrenmeye, öğretmeye, hizmete, bu ülkenin ufkunu açmaya adamış büyük bir münevverdi. Siyasetteki mücadelesinin öncesinde akademideki özellikle mühendislik alanındaki üstün başarılarıyla temayüz etmiş gerçek bir bilim adamıydı. Merhum Erbakan, fildişi kulelerde ahkâm kesmek yerine milletin içinde, milletiyle birlikte ülkesi için çalışan vizyon ve misyon sahibi bir şahsiyetti. Türkiye’nin sanayileşmesine ömrünü vakfeden Hocamız, traktör ışığında fabrika temelleri atacak kadar vatanına aşık bir vazife insanıydı. O, ömrü boyunca hep rüzgâra karşı yürümesine rağmen, hiçbir zaman yılmadı; yılgınlığa ve ümitsizliğe asla kapılmadı. ‘Bir çiçekle bahar olmaz’ diyenlere, ‘Her baharın bir çiçekle başladığını’ söylemiş, buna inanmış, siyaset mücadelesini hep bu ruhla yürütmüştür.

1970’lerden itibaren içinde yer aldığı koalisyon hükümetlerinin tamamında ‘Yeniden Büyük Türkiye’ idealine sıkı sıkıya sarılmıştır. Ülkeyi esir alan, milletin kıt kaynaklarını adeta yurt dışına peşkeş çeken ‘montaj sanayi’ yerine, ‘ağır sanayi’ hamlesini savunmuştur. Erbakan Hocamızın, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndaki rolü ise tarihimize altın harflerle yazılmış bir başka önemli başarısıdır. Kurduğu 5 partinin 4’ü kapatılmasına rağmen, O her zaman siyaseti, siyasetin imkânlarını savunmuş; sokağa ve şiddete asla prim vermemiştir. Merhum Erbakan, bizzat kendi ifadesiyle ‘Bâtıl bir davada zirve olmaktansa, Hak olan davada zerre olmayı’ tercih etmiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merhum Necmettin Erbakan’ı sadece Türkiye ve Türk siyaseti üzerinden okumanın O’nun yarım asırlık mücadelesini dar kalıplara hapsetmek olduğunu vurgulamıştı.

Merhum Erbakan’ın hayatına ve mücadelesine bakıldığında; “Özellikle öne çıkan hususun O’nun özgünlüğü olduğunu” aktaran Erdoğan, “Hocamız mevcut siyasi akımlara eklemlenmek yerine millete üçüncü bir yol önermiştir. Kendi davasını savunmuş, daima kendi ideallerinin peşinde koşmuş birisidir. Kurucusu olduğu Milli Görüş, ilhamını medeniyet değerlerimizden alıveren, milletin kadim değerlerinden beslenen, ayağı hep bu topraklara basan yerli ve milli bir harekettir. Bu hareketin hedefi ise; Türkiye’nin istiklalini ve aziz milletimizin istikbalini savunmak, Müslümanlarla birlikte tüm insanlığın huzur ve selameti için mücadele etmektir. Erbakan Hocamız bu süreçte birileri tarafından hayalperest olarak nitelense de iddialarından ve hedeflerinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya diyerek sembolleştirdiği davasına son nefesine kadar sahip çıkmış bir lider şahsiyettir.” ifadelerini kullanmıştı.

Şimdi ESAM Başkanından, Temel Karamollaoğlu’na, Necmettin Çalışkan’dan diğer katılımcılara, Sn. Erdoğan’ın bu rüşveti kelam cinsinden olduğu sırıtan saptamaları üzerine niye bir kişi bile çıkıp, Sn. Cumhurbaşkanına şu soruları sormamışlardı:

1- Madem Erbakan ömrünü Türkiye’nin sanayileşmesine adamış ve bu yolda doğru ve olumlu adımlar atmıştı? Siz zatıaliniz 20 yıldır, O’nun tarihi ağır sanayi hamlelerini niye baltaladınız ve hatta hangi mantık ve vicdanla, O’nun açtığı fabrikaların tamamını kapatıp arsa fiyatının altında sattınız?

2- Madem Erbakan’ın “Kıbrıs Barış Harekâtı’ndaki rolü, tarihe altın harflerle yazılması gereken büyük bir başarıdır?” Öyle ise neden Kıbrıs Kurtuluş kutlamalarında bir kere olsun, Erbakan’ın ismini dahi ağzınıza almadınız ve hayırla-şükranla anmadınız?

3- Erbakan’ı ve Milli Görüş’ü anlatırken: “O yerli ve Milli bir harekettir. Bu hareketin hedefi ise Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini savunmaktır…” diyerek, yani Milli Görüş hareketini kendi kısır sloganlarınızla izah etmeye yeltenerek; “İşte Biz de Erbakan’ın devamıyız” demeye getirmek, nasıl bir istismarcılıktır?

• Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un: “Erbakan’ın Ekonomik modelinin çalışılması lazımdır…” sözleri ise, freni patlamış araba içinde uçuruma yuvarlanırken, nice yanlışlık ve noksanlıklarını yeni hatırlayıp güya kurtuluş yollarını gösteren içi kof beylik laflardı. Yahu siz 20 yıldır hangi gaflet ve enaniyet ortamındaydınız?

Yeter artık, Erbakan’a ve Milli Görüş davasına zerre kadar saygınız varsa, O’nun mübarek adını, kutlu hatırasını ve manevi mirasını ağzınıza almayınız ve kirletmeye kalkışmayınız! Hoş, eğer saygınız, inancınız ve vicdanınız olsaydı, makam ve çıkar uğruna, malum ve mel’un merkezlerle anlaşıp, bu Haklı ve hayırlı davaya hıyanette bulunmazdınız?

Bazı siyasileri ve kendi nefsimizi daha iyi tanımak ve tedbir almak için, şu ayet-i kerimelerin hakikat aynasında kendi yüzümüze bakmamız lazımdı!

“(Bu münafıklar) İman edenlerle karşılaştıklarında (sadık din ve dava ehliyle bir arada bulunduklarında): ‘Biz de iman etmiş kimseleriz (ama İslam’a hizmet için kâfirlerle zahiren işbirliği görüntüsü vermekteyiz; sakın bizden şüphelenmeyiniz!)’ derler. (Ancak) Şeytanları (ve şer odaklarıyla gizlice buluşup) baş başa kaldıklarında (ise); ‘Şüphesiz biz (asıl) sizinle beraberiz, (sizin hedeflerinize hizmet etmekteyiz.) Biz (mü’min ve Müslüman kesimleri sadece idare ve) istihza etmekteyiz’ (zira ‘onların desteğini almak mecburiyetindeyiz’) derler.”

“(Oysa asıl) Allah onlarla alay etmekte (Kur’an’ın bir kısmına inanıp bir kısmına itiraz eden münafıklarla; onları kendi hallerine bırakmakla ve bir müddet fırsat tanımakla oyalayıvermekte)dir. (Böylece) Kendi azgınlıkları ve sapkınlıkları içinde bocalayıp durmalarını (istemekte) ve süre vermektedir.”

“İşte onlar (münafıklar) hidayet karşılığı dalâleti satın alıp (sapıtmış kimselerdir), fakat bu (akılsız ve ahlâksız) ticaretlerinden bir yarar sağlayamamış; artık hidayeti de bulamamış (kesimlerdir).” (Bakara Suresi: 14-15-16)

“Her kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü’minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytani kurallarına) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda (şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır! [Not: İmamı Şafii: ‘Bu ayet, ‘icma’ya ve Hakk hâkim olsun diye ortaya çıkan oluşuma bağlı kalmayı gerekli sayan en önemli ayetlerin başındadır’ buyurmaktadır. Bak: Razi. Cilt: 11 Sh: 43]” (Nisa Suresi: 115)

“(O münafıklar; kaypak ve çıkarcı bir tavırla, kâfirlerle Müslümanlar) Arasında tereddütle bocalayıp-yalpalayıp durmaktadırlar. Ne o tarafa (bâtıla tam bağlanırlar), ne de bu tarafa (İslam’a yaranırlar). Allah’ın (kötü niyetleri ve bozuk tıynetleri sebebiyle) şaşırttığı kimselere artık kesinlikle (çıkar bir) yol bulamazsın.” (Nisa Suresi: 143)

“(Dış Güçler ve Şeytani Merkezlerle irtibat kurup imkân ve iktidara kavuşan) Münafıklar ve kalbinde maraz olanlar (Hakk davada ve hayır yolunda sabit ve sağlam kalan mü’minlere): ‘Bunları dinleri (ve Allah’ın va’adine olan hayali güvenleri) aldatıp şımartmıştır (ve bu yüzden büyük güçlere ve zalim yönetimlere kafa tutmaya başlamışlardır)’ diyorlardı. Oysa kim Allah’a tevekkül (ve teslimiyet) gösterirse, şüphesiz (onu zafere ulaştıracaktır, çünkü) Allah Üstün ve Güçlü olandır, Hüküm ve Hikmet sahibi (mutlak hükümrandır).” (Enfal Suresi: 49)

“(Ey kaypak ve kolaycı tipler!) Demek iş başına gelip (iktidar imkânıyla) yönetimi ele alırsanız; hemen yeryüzünde (ülkenizde, bölgenizde ve dünya genelinde) fesat çıkaracak, (zalim ve facir güçlerin arkasına takılacak, inanç esaslarınızla ve Hakk davanızla) tüm yakınlık bağlarınızı koparıp parçalayacaksınız, öyle mi?! (Bu tavrınız sizin ayarınızı ve ahlâkınızı ortaya koyacaktır.)”

“İşte bunlar var ya; Allah onları lanetleyip (hidayetlerini karartmış), böylece (kulaklarını) sağırlaştırmış ve basiret (göz)lerini de kör edip (kapatmıştır ki, bu yüzden İslam’a ve Kur’an’a karşı bu denli ilgisiz kalınmaktadır).”

“(Acaba,) Onlar Kur’an’ı (hükümlerini anlamak ve uygulamak üzere hiç dikkatle okuyup) iyice düşünmüyorlar mıydı? (Niye hâlâ ihtiyaç duymuyor, Kur’an üzerinde ciddiyetle kafa yormuyor ve sırt çeviriyorlardı?) Yoksa birtakım kalplerin üzerine kilitler mi vurulmuş(tu ki, Kur’ani haber ve hakikatlere karşı böylesine ilgisiz ve isteksiz davranılmaktaydı? Veya bu bir hidayet kararması mıydı?)”

“Şüphesiz, kendilerine hidayet (ve İslami mesuliyet) açıkça belli olduktan sonra, (Milli ve manevi istikametten ve insani düşünceden ayrılıp) gerisin geri (küfre ve nankörlüğe) dönenleri, şeytan kışkırtmış ve onları uzun emellere (dünyalık gaye ve gailelere) kaptırmıştır.” (Muhammed Suresi: 22-23-24-25)

Sn. Fatih Erbakan’a Tarihi Çağrı!

Bu arada, Milli Görüş Partilerinin tekrar bütünleşmeleri ve güçlenerek birlikte hareket etmeleri için yeni ve talihli bir fırsat doğmuş durumdaydı. Bu nedenle Sn. Fatih Erbakan’a, yüz binlerin gönlünden geçen samimi bir çağrımız vardı:

SP’den kopmalarına sebep olan engeller ortadan kalkmış bulunmaktaydı. Bu durum, aynı temellere ve aynı hedeflere bağlı iki partinin (SP ile YRP’nin) tekrar birleşmeleri için tarihi bir fırsattı. Sn. Fatih Erbakan’dan beklenilen, geçmişte yaşanan olumsuzlukları ve lüzumsuzlukları bir kenara bırakıp, Sn. Temel Karamollaoğlu’na; “Milli Görüş’ün temel esasları ve Erbakan Hocamızın siyasi mirası doğrultusunda yeniden birleşip bütünleşme daveti” yapmaları, hem fazilet ve şerefini artıracak, hem de büyük bir mes’uliyetten kurtulacaktı. Kendilerine SP’de önemli ve etkili bir görev verilerek, böylece ülke sorunlarını birlikte aşmak ve tarihi sorumluluklarını kuşanmak zamanıydı. Şayet Sn. Karamollaoğlu ve SP kurmayları, bu çağrıya olumsuz yanıt verirlerse, bütün vebal onların sırtında kalacak, kendisi de töhmetten kurtulacaktı. Her iki tarafın da şahsi hesap ve inatlaşmayı bırakıp kucaklaşması, inşaallah Milli Görüş camiamıza yeni ve ümitli ufuklar açacaktı.

Haydi, bu samimiyet ve sadakat imtihanını ve sevabını, ilk adım atan daha çok kazanacaktı. Bu olumlu, şuurlu ve sorumlu teklife “HAYIR!” diyenlerin ise gerçek ayarı ortaya çıkacaktı!.. Aynı çağrı Sn. Karamollaoğlu için de gerekli ve geçerli sayılmalıydı… Hem Dinen, hem vicdanen, hem ahlâken, hem de siyaseten oldukça kutlu ve mutlu sonuçlar doğuracak bu içtenlikli teklif ve temennimizi bile “fırsatçılık ve fesatçılık!..” olarak yorumlayacak kimseler de, inşaallah çıkmazdı!.. Zaten çıkanlar ise, kendi safını ve sıfatını ortaya koymuş olacaklardı…

Katılımcılardan Prof. Dr. Muhittin Eliaçık konuşmasında;

“Bütün Milli Görüş partilerinde aynı esnekliği ve refleksi görüyoruz. Milli Selamet Partisi’nde görülen esneme ya da geri adım çok fazla olmadığını biliyoruz. Milli Görüş partileri olarak Milli Nizam, Milli Selamet, Refah, Fazilet ve Saadet Partisi AKP’yi de bunun içine katıyoruz”… “Milli Görüş’ten anladığımız nedir? Milli Görüş, Müslüman Türk Milletinin inandığı değerler. Adil Düzen ne? Adil Düzen de Milli Görüş’ün bir tercümesi, açıklaması. Peki hâlâ bunları AKP’nin yansıttığı görülüyor mu? Görülüyor. Bir evrilme var bir çevrilme var ama onda da adalet ve kalkınma kelimesi aynen yansıyor. Bu kelime Milli Görüş’ün bir yansımasıdır.” diyerek bu sempozyumun “AKP’nin Milli Görüş’ün, Erdoğan’ın ise Erbakan’ın bir devamı gibi gösterilmeye çalışılması ve SP’nin AKP’ye yanaştırılması” için planlanıp yapıldığını ortaya koymaktaydı. ESAM Başkanı Sn. Recai Kutan acaba buna, bile bile mi razı olmuşlardı?

Eski AKP’li Bakanlardan Prof. Dr. Veysel Eroğlu, 4. Uluslararası Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumunda;

Ağır sanayi hamlesi Erbakan Hocamızın önderliğinde başlatıldı. O süreçte ‘Biz bunları yapamayız, (montajla uğraşmalıyız!..)’ diyen bir anlayış vardı. Hocamız bizzat bu anlayışı yıkan gerçekten büyük bir ilim ve dava adamıydı. ‘Elbette yaparız’ anlayışını ülkemize yerleştiren insandı. Erbakan Hocamız, ‘Biz sanayi mamullerini dışarıdan almalıyız’ anlayışını tamamen yıktı. Türkiye’de sanayi hamlesi yapılıyorsa bunda Erbakan Hocamızın büyük emekleri vardır… Bu arada Rahmetli Özdemir Bayraktar kardeşimiz ve Rahmetli Erbakan Hocamız arasında geçen bir anımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Rahmetli Özdemir Bey Erbakan Hocamıza teknolojiyi ülkemize kazandırmak üzere çok mücadeleler verdiğinden bahsetmiş, Erbakan Hocamız da kendisine: ‘Özdemir Bey, maalesef sistemin önünden geçen ve engel teşkil eden borular var ve onların önünde de tıkaçlar var. Senin de Benim de vazifem bu tıkaçları patlatmaktır!’” dediğini aktarmışlardı. Şimdi bu zevata sormak lazımdı, “Madem Erbakan’ın Ağır Sanayi Hamlesi” bu denli lazımdı, yararlıydı ve anlamlıydı… Kendilerinin de Bakanlık yaptığı AKP ve Erdoğan iktidarları neden bütün o yatırımları ve fabrikaları söküp atmışlardı, satıp savmışlardı?!

Gazeteci Gürkan Hacır’ın “En güvendiğim Araştırma Şirketi” dediği Erhan Aksoy’a göre:

“AKP tarihinin en düşük bandında yürüyor, oy oranı 30’ların altına doğru geriliyordu. Artık Cumhur İttifakı’nın 50+1’i yakalaması çok ama çok zor görünüyordu.

Peki kime gidiyordu oylar… Henüz sahibi yoktu… Kararsız limanına demir atmışlardı. Ama AKP’ye dönecek gibi durmuyorlardı.”

İşte bu nedenle diyoruz ki, bu şartlarda Cumhur İttifakı’na katılmak SP için intihar anlamı taşırdı.

AKP’nin Eski Milletvekili Mehmet Metiner Bile Eleştirmeye Başlamıştı!

AKP eski milletvekili ve Yenişafak yazarı Mehmet Metiner, “Nasıl Bir Sistem” başlıklı yazısında dikkat çeken bir eleştiride bulunmuşlardı. Yazısının bir kısmında Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni eleştirmeye başlamıştı. Metiner, bu sistemin telafisi zor olan 3 soruna yol açtığını belirtirken, aynı zamanda ülkede milletin birliğini tehlikeye attığını vurgulamıştı. Metiner, Partili Cumhurbaşkanlığı’nın sadece Genel Başkanı olduğu partiyi temsil edeceği ve diğer partileri bir masada toplamakta zorlanabileceğini de aktarmıştı.

Metiner, yazısında şunları anlatmıştı:

Cumhurbaşkanı Parti Genel Başkanı olmamalıdır. Parti Genel Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı makamının bir kişide olması beraberinde telafisi zor 3 soruna yol açmıştır. Birincisi Parti Devleti algısının oluşmasıdır. İkincisi Cumhurbaşkanının Parti Genel Başkanı sıfatı ile yaptığı konuşmalar veya verdiği demeçler ile sert siyasi tartışmaların tarafı haline gelmesi ve bu durumda kendisine oy vermeyen vatandaşlardan kopmasıdır. Böylece bir kısım vatandaşların devlete aidiyet bağının zayıflamasıdır. Üçüncüsü, gündelik siyasi tartışmaların ve kavgaların tarafı olan Cumhurbaşkanının ülke meseleleri söz konusu olduğunda diğer muhalefet partilerinin bir masa etrafında bir araya getirmekte yaşayacağı psikolojik ve siyasal zorluklardır.”

Yandaşlığı, yalama bir yalakalığa dönüşen Mehmet Metiner gibiler bile, bu iktidar ve icraatlarını eleştirmeye, yani kaçmak için bahaneler üretmeye başlamışken, kalkıp AKP ile aynı ittifaka katılmak akla ve vicdana aykırıdır.

TÜSİAD’cıların Laiklik çıkışları, Sn. Erdoğan’a dolaylı destek sağlama ve dindar oyları AKP’de toplama hesaplıydı!..

Malum ve mel’un odaklar olan Siyonist sömürücü sermaye merkezlerinin Türkiye Şubeleri gibi davranan TÜSİAD’cıların; tam da böylesine kritik bir ortamda LAİKLİK vurgusu yapan açıklamalarını: “Bunlar sonuçta kimlerin işine yaramaktadır?” sorusu üzerinden yorumlamak lazımdı. Hatırlanacağı gibi, TÜSİAD, hiç de gereği yokken:

• Dini eğitim almış insanların devlet yönetiminde görev almalarının LAİKLİK ilkesini bozacağını…

• İmam-Hatip Mezunlarının İlahiyat dışındaki fakültelere alınmalarının sıkıntılara yol açtığını… gündeme taşımışlardı.

Hiçbir temele dayanmayan ve tamamen İslam düşmanlığı sırıtan bu talihsiz ve terbiyesiz açıklamaları duyan ve dini duyarlılık taşıyan insanların; ekonomik ve sosyal tahribatlarından dolayı AKP’ye oy vermekten vazgeçmiş olsalar bile, yeniden fikir değiştirip; “CHP geleceğine, yine AKP kalsın…” diyecekleri planlanarak bu çıkışlar yapılmıştı. Yoksa, bu sözlerin kime yarayacağını bilemeyecek kadar ahmak sanılmasınlardı.

Meşhur TÜSİAD’cılardan Rahmi Koç’un oğlu Mustafa Koç’un, vefatından bir gün önce, hem de ailesiyle birlikte Sn. Recep Tayyip ve Emine Erdoğanların konutlarında özel misafirleri ve seçkin davetlileri olduğunu hatırlatmakta fayda vardı. Bunun üzerine Milli Çözüm Dergimiz, “Erdoğan, gündüzleri Hacılarla Hocalarla, geceleri rantiyeci patronlarla Localarla!?” manşetini atmıştı. Bu TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği) 2 Nisan 1971 yılında, meşhur 12 Mart Muhtırası’ndan sonra ve Milli Nizam Partisi’yle siyasi hayata başlayan ERBAKAN’ı önleme, Milli ve Yerli sanayi hamlelerini köstekleme amacıyla kurulmuş, karanlık ve kirli sicili kabarık bir yapıydı. Halihazır Başkanı ise; İtalyan menşeli, Yahudi kökenli, 1963 İtalya Torino doğumlu, ORGANİK KİMYA AŞ’nin patronu Simone (Şimon) Kaslowski olmaktaydı. Bunlar Laiklik bahanesiyle İslam düşmanlığı ve İmam-Hatip karşıtlığı sırıtan zırvaları kusmasalardı, kimliği ve kökeni bizi ilgilendiriyor olmayacaktı.

Bu TÜSİAD’cıları, Milli İHA ve SİHA’ların üretim faaliyetlerine özellikle katmayan ve teknolojik sırlarımızın çalınıp İsrail’e aktarılmasına engel olan ise, Erdoğan değil, “MİLLİ YAPIYDI!..” Yoksa, Sn. Erdoğan’ın ve kaypak arkadaşlarının Erbakan’dan koparılıp AKP’yi kurmaları ve iktidara taşınmaları ve tabi ABD’li ve AB’li Siyonist odaklarla tanıştırılmaları ve icazet almaları aşamalarında, bu TÜSİAD’ın önemli katkıları ve aracılıkları vardı…

On Büyükelçinin ortak ve küstah bildirisiyle ilgili; Sn. Erdoğan ya geri adım atacak veya dolar duvara toslayacaktı!..

Almanya’nın başını çektiği, ABD’nin de desteklediği 10 AB ülkesi Büyükelçisinin; terörden tutuklu Selahattin Demirtaş’ın ve Osman Kavala’nın serbest bırakılmaları için ortak çağrı yapmalarına, Sn. Erdoğan çok sert sözlerle karşı çıkmıştı. Bunların “istenmeyen kişi” ilan edilmesi için talimat verdiğini açıklamıştı. Oysa, maalesef, Anayasa’mızın 90. maddesine, “Türkiye’nin imza attığı uluslararası sözleşmelerin bağlayıcı olacağı, hatta kendi hukuk kurallarımızın üstünde tutulacağı” şartını bu iktidar kendisi yazdırmış ve Meclis’e onaylattırmıştı.

Hem AB’ye girmek hevesine, her türlü tavize razı olacaksınız, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını peşinen kendi yasalarınızdan üstün tutacaksınız, hem de kalkıp bu tür dayatmalara karşı çıkacaksınız!?.. Şimdi Sn. Erdoğan, ya bu konudaki net ve sert tavrından geri adım atacak, Rahip Brunson örneğinde olduğu gibi tükürdüklerini yalayıp yutacaktı… Veya Türkiye, ekonomik ve diplomatik alanda çok ciddi yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktı. Rahmetli Erbakan’ın Milli, cesaretli ve isabetli dış politikasına ve yerli-özgün kalkınma programlarına, işte bu nedenle ve acilen ihtiyaç vardı…

Ardından ABD ve diğer Büyükelçiler “Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine bağlı olduklarını (yani Türkiye’nin iç işlerine karışma niyeti taşımadıklarını)” açıklamış, iktidar ve yandaşları ise “Gördünüz mü, Büyükelçiler geri adım attılar!” gibi alâkasız bir zafer çığlığı atmaya başlamışlardı. Oysa on Büyükelçi “Biz Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın serbest bırakılması çağrımızdan vazgeçtik.” gibi hiçbir pişmanlık ve geri adım tavrı takınmamışlardı… İleride göreceğiz, kahraman iktidar gizlenen hangi tavizlere ve pazarlıklara razı olmuşlardı!? Özetle bir “Tiyatrokrasi” daha yaşanmıştı…

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Subscribe
Bildir
30 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Rahmani Teklif ve Analiz
Üstad Ahmet Akgül Hocamızın Milli Görüş camisına ve yöneticilirine yaptığı teklife halen olumlu bir tepki vermemiş olmaları çok manidar.. Bu şunu göstermekte; Milli Görüşçü olduğunu iddia eden sp ve yrp yöneticileri maalesef bilerek bilmeyerek siyonizmin gönüllü askerleri olmuşlar şahsi çıkarları ve koltuk hırsaları maalesef Hakk Davayı temsil ettikleri iddialarını boşa çıkarmaktadır.. Siyonizm ve uşakları tüm cephelerden saldırarak direk ve dolaylı yollarla Erbakan Hocamızın gerekli tüm hazırlıkları yaptığı Adil Düzenin Türkiye önderliğinde tüm dunyada kurulmasını engellemek için her türlü çabayı sarfetmekteler.. Ancak ne yapsalar kendi çöküşlerini engelleyemeyecekler.. Erbakan Teknolojileri ve hazırlıkları ile Adil Düzen mutlaka kurulacaktır!.. zalim ve işbirlikçileri kahru perişan olacak ve tüm mazlum insanlık zulümden kurtulup barış huzur ve bereket düzeni Adil Düzene kavuşacaklardır..

TAYYİP ERDOĞAN TEMEL KARAMOLLAOĞLU’NU ÖTEKİLEŞTİRDİ, AMA BU DURUMDA DAHİ AVANAKLAR DÖRT KÖŞE!.
10.11.2021 Çarşamba günü Erdoğan ve Temel sarayda 2,5 saatlik görüşme yaptılar. Milli Çözümün uyarı yazısından bir hafta sonra gerçekleşen bu görüşmede dikkatleri çeken bir durum oldu. Erdoğan, Temel Karamollaoğlunu ötekileştirerek üçlü koltukta otutturdu. Bu siyaset dilinde haddini ve yerini bil mesajıydı. Temel Karamollaoğlu ise pişkinlikle ve bu davranışı yutmak mecburiyetinde kalmıştı. Ve daha vahim olanı da Saadet Partililer bu duruma dahi, Temel Karamollaoğlunu överek ve göklere çıkararak sessiz kalmayı ve Akp trenine binmeyi göze alacak kadar basiretlerini yitirmiş bir halde olduklarını göstermekten kaçınmamışlardır. Adil Düzeni ağzına almaktan dahi kaçınan (zaten Adil Düzen konusunda yeterli bilgi birikimi olmadığı anlaşılan), Erbakan Hocamızın projelerini konuşmaktan ve anlatmaktan aciz olan sözde bilgelik kılıfıyla toplumda yer edinmeye çalışan Karamollaoğlu bu ziyaretiyle niyetini ortaya koymuş ve Saadet Partisini Akp’nin kuyruğuna takmaya yeltenmiştir. Haydi birileri kına yakıp kıvırtmaya başlasın. Yazıklar olsun halâ anlamayan gafillere..

Kireçli Sular
Aziz Erbakan Hocamız, 2007 yılında Bostancı Gösteri Merkezinde yaptığı konferansta, Akp’yi kireçli suya, Milli Görüş’ü ise süte benzetmişlerdi. Uzaktan bakınca renk olarak birbirine benzese de asıl itibari ile hiç alakası olmayan unsurlar olduğunu ifade etmişlerdi. Bu gerçeği benim gibi binlerce kişi kulaklarıyla duymuş, duymayanlara da iletmişlerdi. Ancak ne hikmetse, bu kireçli su aşığı tipler fıtrata uygun davamıza burun büküp, Akp’nin kuyruğuna takılmak için fırsat kolluyor. Öte yandan, utanmazca tahliller yapan ve saçmalayan sözümona akademik ünvan sahibi kişilere bu saçma tavırlarına karşı gerekli cevap verilmiyor. Elbette altında yatan gerçek ise “bir yerlerden nasihatlı-vasiyetli” tiplerin işgüzarlıklarına ses çıkarılamaması oluyor. Allah razı olsun Üstad Ahmet Akgül Hocamızdan, Allah razı olsun Milli Çözüm’den ki, bu saçma sapan tavırlara en okkalı cevabı layıkıyla veriyor.

Sempozyumun Amacı
Sempozyumda samimi sadık Milli Görüşcü kardeşlerimizin dikkatini çekmiş olmalı 4.Erbakanı Anma ve Anlama sempozumunda konuşturulan katılımcıların asıl amacı Erbakanı anarken istismar etmeleriydi. Güya överken Akp de Milli Görüşün davamı gibi gösterme çabası acaba Saadet Partisini AKP’ye mi yamama hesabıydı. Bunu önümüzdeki günlerde Temel Karamollaoğlu’nun politik manevraları daha iyi anlaşılacaktır. Uzun zamandır Milli Çözümün neden feryat ettiği daha iyi anlaşılmalıdır. Erbakanı ve Milli Görüşü unutturup artık tamamen beton dökme çabalarının son aşaması planlanmaktadır. Sadık samimi Milli Görüşcülerin bu oyuna gelmemeleri lazımdır. Ve inşaAllah Milli Çözüm ve şahsi manevisi Üstad muhterem Ahmet Akgül Hocamız bu oyunu bozacak, yeniden büyük Türkiye Adil bir dünya mutlaka kurulacaktır. Karanlık günlerden geçtiğimiz bu günlerde bizi aydınlatan Muhterem Hocamızdan Allah ebediyyen razı olsun.

DERDİ DÜNYA OLANLARIN PARTİSİDİR AKP!
Ne tuhaf bir dünyada yaşıyoruz. Daha düne kadar; bankanın gölgesinden geçmeyi dahi haram görenler, başı açık bir kadının yürüdüğü kaldırımdan yürümeyenler, televizyonda bir şarkıcı görüldüğünde kanal değiştirenler, kadınlarla tokalaşmayarak takvalık rolüne bürünenler, tekel bayisinden ve alkol satan alışveriş merkezlerinden uzak durarak hassasiyet mesajı verenler; Faizi dünya gerçeği gören ve yaygınlaştıran, zinayı serbest eden, domuz etini kasaplık et sınıfına dahil eden, içki fabrikalarının sayısını arttıran, eşcinsellere resmiyet kazandıran, ahlaki, milli ve manevi yapımızı ve aile mefhumunu yok etmeye yönelik sinsi çalışmalar yapan, ekonomiyi çökertip ülkemizi işsizlikte zirve noktaya getiren, yolsuzlukta ve adam kayırmacılıkta rekor kıran, milleti yoksullaştıran şu Akp’ye, yıllarca alkış tutup destek vermekten geri durmamışlardır. Hani hassasiyet ve değerlerimize sahip çıkma nerede?!. Şimdi bu ateş yangınının sardığı çembere Saadet Partisi girerse, hem değerlerinden ve yıllardır muhalefet olarak yapılan söylemlerinden, hemde geçmişteki hayırlı mücadelelerinden taviz vermiş olacaklar. Merhum Erbakan Hocamızın yıllarca Akp gerçeğini ve verdiği tahribatları en detaylı şekilde anlatmasına rağmen, hâlâ daha Sp içerisinde birileri Akp’ye yamanma konusunda ısrar ediyorsa, bunun adı alçaklıktır ve ihanettir. Bu oyuna gelinmemesi ve artık insanlığın kurtuluşu için ve Adil Düzen kurulsun diye mücadele edilmesi Saadet Partililer için kaçınılmaz bir durum halini almıştır. Milli Çözüm bu makale ile son uyarısını yapmış oluyor. Allah razı olsun.

Duâ ediyoruz.
Allah milli çözüm ekibinden ve Ahmet Akgül hocamdan razı olsun. Sizler sayesinde hatırlıyoruz, öğreniyoruz, unutmuyoruz.
Dua ediyoruz ki Saadet partisi tarihi bir hata yapmasın. İnşallah yapmayacaktır. Saadet partisinin de Akp leşmesi siyasal anlamda doğrunun şubesinin kalmaması anlamına gelir ki bu aslında felaketin başlangıcı anlamına gelir kanaatimce.
Allah sonumuzu hayreylesin. Amin.

Tebrikler
Elinize sağlık,
Allah razı olsun.

KİM BEN Mİ SİYONİZME HİZMET EDECEKMİŞİM DEME…
Ankara da; 22-23 Ekim 2021 tarihlerinde Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM), Hacı Bayram Veli Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği, 4. Erbakan Sempozyumu” nu takip edenler hatırlayacakardır.
Konuşmacılardan, Hocamızın Liderlik vasfını ön plana çıkararak yerinin dolamaycağından bahseden Sn. Ertan Yülek Bey’in, Aziz Hocamızın asistanı olduğu, ve bir sınav esnasında; Hocamızın bir talebesinin sorusunu çözerken, Ertan Bey’in Hocam sınavdayız diye Hocamıza hayretli bakışları ve Hocamızın da “Mesele öğretmek değil mi? İşte öğretiyorum” cevabı Erbakan’ca hayata ve imtihana bakış açısıydı. Konuşarak,yaşayarak, uygulayarak, imtihan ederek dünya ve ahireti kazanma yollarını öğretmişti AZİZ ERBAKAN HOCAMIZ.
Ve defaaten aşağıdaki ayetin manalarıyla uyarmıştı herkesi…

“Hakkı bâtıl ile karıştırıp (gerçeği) örtmeyin ve (güç odaklarından korkarak veya menfaat umarak) Hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) Siz (gerçeği) biliyorsunuz. (İşinize gelmediği için üzerini örtüyorsunuz. Öyle ise bile bile Hakkı bâtıl ile karıştırıp yozlaştırmayın ve Hakkı saklayıp saptırmaya çalışmayın.”
https://www.mealikerim.com/2/bakara/42

Siyonizm; iktidarını seçerken muhalefeti de ona destek verecek yanlışlar üzerinde siyaset yapmayı ayrıca ve özellikle emrederdi.
Konu Türkiye olup ve Siyonizm için en büyük tehlike, hatta tek tehlike Milli Görüş şuuru olduğu bilincini… Saadet Partisini yönlendirmedeki şeytanın hesaplarını en önde tutmak ve irdelemek zorundasınız.
Elbette Aziz Hocamız Erbakan’ı anmak ona vefanın gereğiydi. Yalnız onu anarken istismar etmek, sırf AKP’yi darıltırız, diye Erbakan’ın Milli Projelerini, özellikle (SİHA, DİHA, İHA) ları gündeme getirmemek için gayret; ancak bilinçli, talimatlı bir ihanet siyasetiyle olduğu da açıktı. Yetkililerin defaaten uyarılmasına rağmen, yeri yerinden oynatacak projelerin mimarından bahsederken onun şuur, güncel ve gündemi oluşturan başarılarını Milli Görüşe, Erbakan’a mal etmemek, inkar etmek sayılır ve başta okuduğumuz ayetin gazabı hak edilmiş olurdu.
En başta ışık ve tehdidi şiddetli ayetin yalnızca Mekke dönemindeki müşriklere indiğini zannetmek; bilerek ve isteyerek gözlerini kapatanın uçuruma düşmesi gibiydi.
Ayeti tekrar okuyup düşünmeli ve şuur ehli insanların Hakkı temsille görevli olanların, nasıl da batıla hizmet ettiğinin tefekkürünü yapıp sorgulamalı. En önemlisi de kendimizi sorgulamalı ve şu hadisi şerifi unutmayalım Allah korusun; “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır!”

HAKİKAT DİLİNİN TARİHİ ÇAĞRISINA ÖNEM VERME ZORUNLULUĞU!..
Aziz Erbakan Hocamız Milli Görüş’ün yaptığı tarihi hizmetleri anlatırlarken :”Milli Görüş bir romörkör gibi milletimizi aslına çekiyor”buyururlardı.

Milli Görüş Davasının en sağlam ve gerçek damarı olan Milli Çözüm ,günümüzde bu kutlu vazifeyi yüksek bir şuur ve itina ile yapmanın yanı sıra!..Aynı zamanda hedefinden saptırılmak ve zulme araç edilmek istenen bu kutlu hareketi,bir romörkör gibi hakikatli temelleri ve asil hedefleri üzerinde tutmaya çalışmaktadır!..⁹İçten-dıştan tüm saptırma ve saldırılara karşı, en sağlam bir iman ve azimle şeytani girişimlere engel olmak için çırpınmaktadır!..

Ülkemiz ve insanlık adına,KURTULUŞUN ilacını taşıyan bu kutlu hareketin ,iç-dış çeşitli manipülasyonlar sonucu,hedefinden saptırılma faaliyetlerine tâ 1970 ‘li yıllardan itibaren yüksek bir şuur,cesaret ve kararlılıkla”Tek Kişilik Ordu” misali karşı koyan!..Davası ve Aziz Hocasına sadakat,idrak ve hizmetin okulu olan Üstad Ahmet AKGÜL Hocamızın; böyle bir hengamede hikmet ve isabetle yaptıkları tarihi çağrılarına kulak vermemek; ya büyük bir basiret körlüğüve hidayet kararmasıdır!..Veya çok sinsi ve kirli bir niyetin tezahürüdür!..

Kurtuluş için tarihi uyarılar ve çağrı!
Milli Çözüm Dergisi yaklaşık yirmi yıldır camiamızı AKP’nin ihanetlerine ve çürümüşlüğüne karşı uyarırken…

Akp’nin kadro, hareket, siyaset, ekonomi ve her alanda çöküşü ve toplumu getirdiği yer ortadayken… Yani ihanet niyetli yönetimleriyle artık hem kendileri hem toplum hem de kurumsal yapılar duvara toslamışken… Ve bunları artık yandaş bürokrat, gazeteci, siyasetçisi bile dillendirmeye başladığı bir ortamda Cumhur ittifakı ile Sp’nin yollarının kesişebileceği türünden sözler söylemek, buna yol açacak programlar düzenlemek gaflet ve hatta hiyanetin neticesidir.

Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumuyla açılışından kapanışına kadar yapılan konuşmalara bakıldığında yapılmak istenen sırıtıyordu. Akp Milli Görüş’ün devamıdır, hayali kuran Erbakan, yapan Erdoğan mesajının topluma ve Milli Görüş tabanına kabulü ve ardından ateşi sönen ocağa kömür atma gayret ve hinnikleri seziliyordu.

Böylece Siyonizm Milli Görüş’ü AKP’ye eklemleterek bitirmeyi, üzerine beton dökmeyi hedeflemişti. Milli Görüşçülere düşen kenetlenip Milli Görüş’ü Milli Görüş yapan değerlere sarılmak, Hak ve Batıl’ın farkını özümseten Milli Görüş’ün Kimyası ve Fiziği gibi temel derslerin acilen eğitimlerinin başlatılarak eklemleme baskı sürecinin zararlarını en aza indirgemeye çalışmaktır.

Ve yine Milli Çözüm Dergisi dünya mazlumları için tek çıkış kapısı olan Milli Görüş siyasetinin ve mensuplarının salahiyeti için ve “birlikte rahmet ayrılıkta azap vardır” ilkesine uygun olarak tarihi bir sorumluluk üstlenerek hedefleri aynı olan SP ve YRP’yi tekrardan birleşmeye davet etmiştir. Tüm bu oyunların farkında olunarak herkes duruşunu tekrar değerlendirmelidir.

Erbakan ‘ı Anlamak…
Erbakan Hocam’ızı anlamak, akıl ve hikmet sahibi olmak, bilimsel bilginin ne anlama geldiği üzerine düşünmek, olaylar karşısında akıl yürütmenin, mantığı çalıştırmanın, bilimsel çözüm önerileri ortaya koyabilmenin değerini idrak etmektir. Bilginin yani fen bilimlerinin, sosyal bilimlerin ne kadar önemli olduğunu anlamak Erbakan Hoca’mızı anlamaktır. Bilimsel olan ne varsa Müslüman’ın malıdır düşüncesi, “ilim Çin’de de olsa alınız” ve “iki günü bir olan ziyandadır” hadis-i şeriflerini anlamak, Erbakan Hoca’nın ortaya koyduğu prensipleri anlamak demektir. Erbakan Hoca’mızı anlamak hayatın özünü kavramak, insan ilişkilerine, iletişime had safhada dikkat etmek, sosyal ilişkiler geliştirmek, Müslüman şahsiyetini sosyal hayatın içinde temsil edebilmek demektir. Erbakan Hoca’yı anlamak onun hayatının ve yaptıklarının bir kısmını özenle gündemde tutarak bir kısmını görmezden gelmek değildir.
Sağcı veya solcu geçinen işbirlikçi Akp iktidarları, masonik odakları ve soysuz sivil toplum kuruluşları eliyle başka halkları ve özellikle Müslümanları laiklik ve çağdaşlık bahanesiyle bu temel haklarından ve milli ahlaklarından koparmak için, zorbalık dahil, her yolu denemişlerdi.
Ama başaramayacaklar. Hak galip gelecek. Sadıklar İnşallah kazanacaktır.
“Gerçekleri ne kadar gizleseniz de bir gün ortaya çıkacaktır elbette…
Erbakan Hocamız’ı anlayan
ve O’nu en iyi temsil eden Üstadımız Ahmet Akgül Hocamız ve Milli Çözüm ‘ün bu hayati önem taşıyan uyarılarını, Milli Görüşçüler’in dikkate almalarını ve hainlerin talimatlarına uymamalarını samimiyetle istemekteyiz.

AKP İntihara Sürükleniyor
“Her kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü’minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytani kurallarına) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda (şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır! [Not: İmamı Şafii: ‘Bu ayet, ‘icma’ya ve Hakk hâkim olsun diye ortaya çıkan oluşuma bağlı kalmayı gerekli sayan en önemli ayetlerin başındadır’ buyurmaktadır. Bak: Razi. Cilt: 11 Sh: 43]” (Nisa Suresi: 115)

Aziz Hocamızın mirasının gerçek ve tek sigortası Milli Çözüm
Bakara 159
Gerçekten, apaçık belgelerden (ibaret emirler olarak) indirdiklerimizi (Kur’ani hüküm ve hakikatleri) ve insanlar için Kitapta açıkça beyan ettiğimiz hidayeti (şeriat ve istikamet prensiplerini) gizlemekte olanlar (güç odaklarının vereceği zarardan korkarak veya onlardan makam ve menfaat umarak, Kur’ani gerçekleri kısmen veya tamamen örtmeye çalışanlar var ya); işte onlara, hem Allah lanet etmektedir, hem de (bütün) lanet ediciler(in bedduası onların üzerinedir).

https://www.mealikerim.com/2/bakara/1
Bütün bu olanlara ve camia içindeki gaflete rağmen çok şükür ki Milli Çözüm var gerçekten hakkı haykıran. Ve yine günümüzde en gerçek manada Aziz Erbakan Hocamızın mirasına da Milli Çözüm sahip çıkıyor. Maalesef ki SP ve YRP nefsi bir takım hesaplar içinde hareket etmekten adil düzen, faizci düzen ve bütün insanlığın saadeti gibi konuşulması gereken gerçek meseleleri bir kenara bırakmışlardır. Akp ile yapılacak bi ittifakta netice itibariyle davaya beton dökmek olacaktır. Şüphesiz SP nin içindeki kökü dışarıda marazlıların da en büyük hedefi budur.Tabi ki Üstad Ahmet Akgül Hocamızın da buyurduğu gibi İsrail’in en büyük korkusu , Türkiye’nin Erbakan çizgisine dönmesidir. Bu bağlamda bir an önce tek bi hedef ve gaye uğrunda bir araya gelinmeli…

Milli Çözüm’ün Tarihi ve İtikadi İkazları…
ESAM’ın düzenlediği 4. Uluslararası Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumu, bana Aziz Erbakan Hocamızın kızarak karşı çıktığı ancak programa alındığı için iptal edilemeyen ve 2007 yılında gerçekleşen ESAM çatısı altında “Petrol Kanunu” konusunu anlatmak üzere AKP’li Bakan Hilmi Güler’in davet edilmesi meselesini hatırlattı.

[b]O zamanlar bir tek Milli Çözüm bu konuyu şu şekilde dile getirmişti;[/b]

[i]“Saadet Partisi (SP) lideri Recai Kutan’ın başkanlığını yaptığı ESAM geleneksel konferanslarına ilk kez AKP’li bir bakanı çağırdı. Bakan Hilmi Güler’i, ESAM Genel Sekreteri Arif Ersoy “Petrol Kanunu”nu anlatması için davet etti. Haber Erbakan’a ulaşınca kızılca kıyamet koptu.[b] Duruma sert tepki gösteren Erbakan, “Bir taraftan yaptıkları ters politikaları eleştiriyoruz. Bir yandan da sanki sahipleniyormuşuz gibi konferansa davet ediyoruz. Petrol Kanunu milli menfaatlerimize aykırı bir kanun. Bu kanunu savunan zihniyetle bir araya gelmemiz doğru değil”[/b] dedi. [/i]

Adil Düzen çalışmaları ile toplumu bilinçlendirmesi ve batıl ve bozuk düzene Adil Düzen eksenli projeler sunması gereken ESAM, yine Stockholm sendromu ile “hiç yapmasa daha evlaydı” cinsinden bir program düzenlemişti. Oysa Aziz Erbakan Hocamızı her yönden toplum hafızasında diri tutarak O’nu Adil Düzen projeleriyle yaşatması gerekirken, bunun için de Aziz Hocamızın önemli başarılarını ve üstün yeteneklerini gündeme getirmek üzere AKP’den bağımsız ve alanında uzman kişileri konuşmacı olarak seçerek davet etmesi gerekirken çoğu alakasız veya bizzat AKP’ye seçim malzemesi çıkaracak konuşmacıları tercih etmesi ne büyük dalalettir…

Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AKP’li yetkililerin konuşmaları ortadadır. Vicdan ehli tüm dinleyici ve takipçiler bu konuşmaları yapanlarla ilgili yukarıda zikredilen münafık ayetlerini akla getirmiştir inşallah.

Zamanında bizzat kulaklarımızla işittiğimiz “Erbakan ismini sürekli zikretmemeliyiz, Adil Düzen deyip insanları kendimizden uzaklaştırmamalıyız, bir düşünce kuruluşu olarak tarafsız gözükmeliyiz” diyen zavallıların ve kendilerinden çok daha bedbaht olan ESAM yetkililerinin ESAM’ı getirecekleri nokta buradan başkası olamazdı. İsmine Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumu diyerek o kutlu lidere ve davasına ihanet edenlere mikrofon uzatmak ve dahası istismar edilmesine zemin hazırlamak büyük bir ihanettir.

Bu farkındalıkla, Milli Çözüm’ün Milli Görüşçüler için yaptığı yukarıdaki tarihi ve itikadi dönüm noktası niteliğindeki ikazlara kulak verilmeli, bizi farklı ve faziletli kılan değer ve dinamikler üzerinde yoğunlaşılmalı, Hak ile Bâtılın farkı, Milli Görüş’ün Kimyası, Adil Düzen programları gibi eğitim seminerleri ve şuurlandırma dersleri yeniden ve acilen başlatılarak topluma “maya” olacak sağlam Milli Görüşçüler uyandırılmalı ve Fatih Erbakan üzerine düşen ve büyük vebal içeren SP ile birleşme hamlesini gerçekleştirmelidir.

Aksi halde bu makalede yapılan ve büyük tehlike arz eden ikazlar gerçek olacak ve Milli Görüşçüler olduğu gibi AKP’ye kayacak ve siyonizmin “Erbakan’ın (adı ve davası üzerine) üzerine beton dökmek” hedefleri gerçek olacaktı…

Kur’ân-ı Kerim Mealinde her derde devâ vardır.
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla

(Ey Resulüm! Hatırla) O vakti ki; inkârcılar Seni tutup bağlamaları (ve hapse atmaları) veya öldürmek (suretiyle Senden kurtulmaları, ya da Seni ülkenden çıkarıp) sürgüne yollamaları için, aleyhinde tuzak kuruyor (ve hesap yapıyorlardı). Onlar Sana bu hileyi düşünürken, Allah da onlara tuzak kuruyordu. (Sana hicret emri vererek; Medine’ye gitmeni ve İslam devletini kurarak geri dönüp Mekke’yi fethetmeni ve müşrik düzenle­rini tepelemeni kolaylaştırıyordu.) Doğrusu Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. Enfal suresi 30

Böylece onlar (Müslümanlara ve mazlumlara karşı) bir tuzak (hileli bir düzen) kurdular. Biz de, farkında olmadıkları bir tuzak kurup (onların planlarını alt üst ettik. Bu tuzaklarını onların başına geçirdik.) Neml suresi 50

Doğrusu onlar (inkârcılar ve münafıklar, Müslümanlar ve İslam aleyhine sürekli) hileli bir düzen planlayıp kurmaktadırlar.

(Halbuki) Ben de (o hainlere karşı hile ve tertiplerini boşa çıkaracak) bir düzen kurup hazırlamaktayım.

(Öyle ise) Sen o kâfirlere (ve hain nankörlere şimdilik) mühlet ver ve biraz süre tanı. (Allah’ın va’adini ve kudretini ileride ve kesinlikle herkes görüp anlayacaklardır!) Târık Suresi 15-16-17

Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatacak (derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa da, Allah katında kesinlikle onları (boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.) İbrahim süresi 46

(Zavallılar) Allah’ın nurunu, ağızlarıyla söndürmek istiyorlar, (ama Allah buna asla fırsat vermeyecektir. Ahmaklar, üfürmekle Güneş’i karartmaya çalışıyorlar;) halbuki kâfirler hoşlanmasa da, Allah mutlaka nurunu tamamlayıverecektir. (Çünkü Allah, dinini ve düzenini hâkim kılmayı murat etmiştir ve takdiri kesinleşmiştir. Bundan asla vazgeçmeyecek, Kur’an’ın hidayeti ve İslam’ın hakikatleri kıyamete kadar devam edecektir.) Tevbe suresi 32

“Ya İlâhî, umudum Sensin, efendim Sensin; eğer bana (bize) tam isabet edecek bir ok atmak istemişlerse, Sen onların okunu yamult! (onlara dönsün!)”

“Ya Rabbi, kesin olan iraden ile bütün zarar verenlerin tuzaklarını ve içlerinde sakladıkları kinlerini benden (bizden) çevir.”

Selam ve dua ile…

Böylece ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat Biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık. (Enbiyâ 70)
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
“(Dış Güçler ve Şeytani Merkezlerle irtibat kurup imkân ve iktidara kavuşan) Münafıklar ve kalbinde maraz olanlar (Hakk davada ve hayır yolunda sabit ve sağlam kalan mü’minlere): ‘Bunları dinleri (ve Allah’ın va’adine olan hayali güvenleri) aldatıp şımartmıştır (ve bu yüzden büyük güçlere ve zalim yönetimlere kafa tutmaya başlamışlardır)’ diyorlardı. Oysa kim Allah’a tevekkül (ve teslimiyet) gösterirse, şüphesiz (onu zafere ulaştıracaktır, çünkü) Allah Üstün ve Güçlü olandır, Hüküm ve Hikmet sahibi (mutlak hükümrandır).” (Enfal Suresi: 49)

İman özü; şehadettir

Küfran sözü, şenaettir

Son kalemiz, Saadet’tir

Bâtıl çok; Hak, bir tanedir!

Millî Görüşün tek temsilcisi Milli Çözüm olduğunun ispatı olan yazılardan bir tanesi olmuş yine.
[b] Ey Millî Görüşçü geçinenler haydi buyrun, ne kadar samimisiniz gösterin,şu soruları sormak neden aklınıza gelmez bir, iki buyrun Adil Düzeni kurmak için bir araya gelin,[/b]

ESAM Başkanından, Temel Karamollaoğlu’na, Necmettin Çalışkan’dan diğer katılımcılara, Sn. Erdoğan’ın bu rüşveti kelam cinsinden olduğu sırıtan saptamaları üzerine niye bir kişi bile çıkıp, Sn. Cumhurbaşkanına şu soruları sormamışlardı:

1- Madem Erbakan ömrünü Türkiye’nin sanayileşmesine adamış ve bu yolda doğru ve olumlu adımlar atmıştı? Siz zatıaliniz 20 yıldır, O’nun tarihi ağır sanayi hamlelerini niye baltaladınız ve hatta hangi mantık ve vicdanla, O’nun açtığı fabrikaların tamamını kapatıp arsa fiyatının altında sattınız?

2- Madem Erbakan’ın “Kıbrıs Barış Harekâtı’ndaki rolü, tarihe altın harflerle yazılması gereken büyük bir başarıdır?” Öyle ise neden Kıbrıs Kurtuluş kutlamalarında bir kere olsun, Erbakan’ın ismini dahi ağzınıza almadınız ve hayırla-şükranla anmadınız?

3- Erbakan’ı ve Milli Görüş’ü anlatırken: “O yerli ve Milli bir harekettir. Bu hareketin hedefi ise Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini savunmaktır…” diyerek, yani Milli Görüş hareketini kendi kısır sloganlarınızla izah etmeye yeltenerek; “İşte Biz de Erbakan’ın devamıyız” demeye getirmek, nasıl bir istismarcılıktır?

• Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un: “Erbakan’ın Ekonomik modelinin çalışılması lazımdır…” sözleri ise, freni patlamış araba içinde uçuruma yuvarlanırken, nice yanlışlık ve noksanlıklarını yeni hatırlayıp güya kurtuluş yollarını gösteren içi kof beylik laflardı. Yahu siz 20 yıldır hangi gaflet ve enaniyet ortamındaydınız?

SP’den kopmalarına sebep olan engeller ortadan kalkmış bulunmaktaydı. Bu durum, aynı temellere ve aynı hedeflere bağlı iki partinin (SP ile YRP’nin) tekrar birleşmeleri için tarihi bir fırsattı. Sn. Fatih Erbakan’dan beklenilen, geçmişte yaşanan olumsuzlukları ve lüzumsuzlukları bir kenara bırakıp, Sn. Temel Karamollaoğlu’na; “Milli Görüş’ün temel esasları ve Erbakan Hocamızın siyasi mirası doğrultusunda yeniden birleşip bütünleşme daveti” yapmaları, hem fazilet ve şerefini artıracak, hem de büyük bir mes’uliyetten kurtulacaktı. Kendilerine SP’de önemli ve etkili bir görev verilerek, böylece ülke sorunlarını birlikte aşmak ve tarihi sorumluluklarını kuşanmak zamanıydı. Şayet Sn. Karamollaoğlu ve SP kurmayları, bu çağrıya olumsuz yanıt verirlerse, bütün vebal onların sırtında kalacak, kendisi de töhmetten kurtulacaktı. Her iki tarafın da şahsi hesap ve inatlaşmayı bırakıp kucaklaşması, inşaallah Milli Görüş camiamıza yeni ve ümitli ufuklar açacaktı.

Ne Mutlu
Tarihten bu güne kadar hep görülmüştürk’ki hak yoldan saparak ne zaman kazandıklarını zannederek Siyonizme hizmet etseler ve kullanılıp eskitildiğinde atılacaklarını anlayınca, münafıkça biz böyleyiz deyip terkettiklerine sarılırlar. Evet daha dün Biden le fotoğraf veririken sayın Erdoğan, bayram harçlığını almış ve soluğu oyuncakçı dükkanın vermiş bayram çocuğu sevinci ile anlamsız şaşkın şaşkın gülmekte idi. Beden dili yorumuna göre insanın sevdiği ile mutlu anları diye değerlendiriliyor. İnsanların Taptıkları vardır, sevdikleri vardır, özledikleri vardır, yanında olmaktan çok mutlu oldukları vardır, dünyada ve ahirette birliktelikleri için dua ettikleri vardır. Evet sizin özlediklerinizle, bizim özlediklerimiz şüphesiz aynı değil çok şükür. Siz ilk fırsatta sevdiklerinizin özlediklerinizin yanına koştunuz ve bu mübarek toprakların altında yatan şehid ve şühedanın kemiklerini sızlatan, ne kadar kutsal değerimiz varsa adeta alay ederek yozlaştıran, dilimiz varmasada Allaha şirki isyanı bu ülkede vasıfmış gibi insanlara kanıksatan her ne varsa yaptınız. Siyonizme uşak olayı adeta şeref saydınız, oysa çok yakındınız hemen dizinin dibinde idiniz anlamadınız inanmadınız, ama siyasi makam ve mevki beklentileriniz yüzünde yanında idiniz Erbakan hocamın ve ilk fırsattada koşarak batı kulüplerine sevdiklerinizin yanına gittiniz, şimdi ise Siyonizmin kapılarında davetsiz simitçi misali umutla bekliyorsunuz. Oysa Erbakan hocam hayat İman ve Cihatdır derdi, iman edip beklese idiniz bu gün içerisinde miskal tanesi kadar emeğinizin olmadığı Erbakan projeleri sizlerin içerisinde olduğunuz projeler olacaktı, oysa şimdi bitişinizi geciktirmek için kerhen istemeye istemeye sahip çıkıyorsunuz. Biliyoruz hiç bir zaman inanmadınız sevmediniz sevmediğiniz için anlamadınız Erbakan hocamı, ama zaman Allah’ın kullarına bazen mutluluklarına şereflerine, zaferlerine vesile. Bazen de hem dünyada hem ahirette zulmüne ve pişmanlığına vesiledir. İşte o zaman bu zaman sizler siyonizme hizmet edenler için pişmanlık zamanıdır. YRP ve SP li yöneticiler ya Milli Çözüm çağrısına kulak verecekler yada istemeyiz amma yada dünya ve ahiretlerini kendi elleri ile yıkacaklar. Teknoloji Allahın inanlara lutfudur derdi Erbakan Hocam, artık dünya teknoloj ile yönetilir ve savaşır hale geldi, Elhamdülillah buda Erbakan projeleridir, dünya çok ciddi bir temkinle ve korku ile Türkiye’ye bakarken bazı ahmaklar ABD veya AB, Rusya İngiltereye bakıyor ne yazık feraset yoksunu olanlara. CHP nasıl bir muhalefet yaptığını kendi içerisinde biliyor, zira Demirtaş, Osman kavala ve FETÖ cüler affedilsin diyerek dolaylı olarak AKP iktidarına destek vermekte. Malesef birileri için yolun sonu görünüyor, çok şükür Milli çözüm leri ile yeni bir dönem ve iktidar dönemi yaklaşıyor. Ne mutlu sabırla sadakatle, şaşmadan ayakları sabit imanları güçlü bekleyenlere selam ve selametle yolunuz yolumuz açık olsun.

RÜZGARA KAPILMIŞ YAPRAK GİBİSİNİZ….
MALİSEF ÜZÜLEREK GÖRMEKTEYİZ Kİ HAİNCE PLANLAR BİRİLERİNİN ÖLÜMÜYLE SON BULMAMIŞ AKSİNE HEVESLERİNİ ARTTIRMIŞ…YAZIK ÇOK YAZIK…BU KADAR HOCAMIZIN DAVASININ İÇİNDE OL SONRA SİYONİZMİN PARTİSİNE DAHİL OLMAYA ÇALIŞ…

ZALİMLER İSTEMEDE DE ALLAH AMENNA NURUNU TAMAMLAYACAKTIR…BU MÜJDELER YAKIN İNŞAALLAH…

BÜYÜKELÇİ KRİZİNİ YARAYA TUZ BASAR TARZDA HALLETMEYE ÇALIŞANLAR ONLARIN KUKLASI OLMAKTAN DA KURTULAMAYACAKLARDIR….İNSANLIĞIN HUZURU DEĞİL DE ZULMÜ İÇİN ÇALIŞANLAR YAKINDA ZALİMİN ZULMUNUN HEDEFİNDEN KURTULAMAYACAKTIR İNŞAALLAH….

Yıllarca önce söylenmiş olan ve günümüzde de geçerliliğini koruyan BENİ AKP’NİN GÜNAHLARINA ORTAK ETMEYİN haykırışına sahip çıkan Milli Çözüm’ü ve Ahmet Hocamızı alkışlıyorum..!
Yıllar yıllar öncesi söylenmiş ve şuan bile bu gerçekliğini koruyan [u][b]”Beni Akp’nin günahlarına ortak etmeyin[/b][/u]” diye haykıran Aziz Erbakan Hocamızın bu haykırışına kulak kabartan ve bu minval üzere ÇAĞRIDA bulunan Milli Çözüm’ü ve hassaten Muhterem Ahmet Akgül Hocamıza teşekkür ediyorum. Samimi sadık Milli Görüşçülerin arada arasatta kaynamamaları için merhametle samimiyetle yapılan bu ikaz ve hatırlatmalar çok yerinde olmuştur.

Ya Rabbi Ellerimizi Bırakma,Ayaklarımızı MİLLİ ÇÖZÜM den Kaydırma,Ayaklarımızı İslam Davasında Sabit Tut İnşallah
Her kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü’minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytani kurallarına) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda (şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır! [Not: İmamı Şafii: ‘Bu ayet, ‘icma’ya ve Hakk hâkim olsun diye ortaya çıkan oluşuma bağlı kalmayı gerekli sayan en önemli ayetlerin başındadır’ buyurmaktadır. Bak: Razi. Cilt: 11 Sh: 43]” (Nisa Suresi: 115
Ey SP nin yoneticileri MİLLİ ÇÖZÜMÜN BU ÇAGRISINA KULAK VERİN degilse Ahirette iki elimiz yakanizda olur

Böylesi bir çağrıyı ancak ve ancak Milli Görüş’ün ve O’nun Aziz Erbakan Hocamıza olan Sadakatini her durum ve şartta önceleyen önem veren sahiplenen bir sadık talebe ve takipçi yapabilirdi ve yazabilirdi..!
Muhterem Bilge ve Yiğit Şahsiyet Üstad Ahmet Akgül Hocamın kaleme aldığı bu makale ve şimdiye kadar kaleme alınan diğer onlarca makale ile ; Aziz Erbakan Hocamızın fikirlerinin projelerinin öğretilerinin En Sadık Talebe ve Takipçisi olduğunu TESCİLLEMİŞ bir makaleyi , hatırlatmaları , ikazları , okumuş olduk. [b]Böylesi bir çağrıyı , ancak ve ancak[/b] Milli Görüş’ün ve O’nun Aziz Liderine olan Sadakatini her durum ve şartta önceleyen önem veren sahiplenen bir sadık talebe ve takipçi yapabilirdi ve işte yapılmıştır… Makalede gerçekten her şey çok öz bir şekilde ve Milli Görüş’e ve Aziz Erbakan Hocamıza Sadakatını İspatlamış Tescillemişolan Bilge ve Yiğit Lider Şahsiyet Muhterem Ahmet Hocamıza sonsuz şükranlarımızı arz ediyorum.

Ya rabbi; nurunu ve vadini tamamla, siyonizmi yıkıp Adil Düzen’i hakim eyle, Muhterem Hocamızı ve Milli Çözüm’ü hizmetkâr eyle. Amin.

ERBAKANA SADIKIZ!
Yüzün tecelli-i Rahman, özüne hayran

Tüm ehli vicdan ilmine, sözüne hayran

Şeytaniler pek düşman ya, izine hayran

Gemileri yakışına, kurban olduğum…

Gariplere çok şefkatli, zalime çetin

Gafile cahile halim, haine metin

Siyonizm’e o net tavrın, mertlik izzetin

Cesur yumruk sıkışına, kurban olduğum…

Muhterem muttaki insan, yüksek bir zahit

Hakiki Mü’min müstakim, gerçek muvahhit

Yılmaz yamulmaz tebliğci, örnek mücahit

O mert ve sert çıkışına, kurban olduğum…

Hak batıl, doğru yanlışı; senden öğrendik

Hakta sabit dik tarzına, ne de imrendik

Davandaki münafıktan, hepten iğrendik

Gözaltından bakışına, kurban olduğum…

Baş oldu iftira atan, münafık maraz

Hesapları sorulacak, bu ne kin garaz

İstismarcın çoktur Hocam, sadıkların az

O kaşları yıkışına, kurban olduğum…

Helal kazanıp harcadı, o her kuruşu

Hedefini hiç şaşmadı, nokta vuruşu

Aziz heybetli endamı, asil duruşu

Yapısına nakışına, kurban olduğum…

Taklitci bilgiç takımı, etse de sitem

“Adil Düzen” hazırladı, ihtiyaç istem

İslam’a ilme dayalı, orjinal sistem

Bülbül gibi şakışına, kurban olduğum…

İslam’ın bayraktarıydı, Hak tercümanı

O Mehdiyet mimarıydı, ümmet gümanı

Ayet hadis, akıl bilim; hep argümanı

Milli rozet takışına, kurban olduğum…

Ya Rabb, kâinatta dönen, kader çarkındır

Milli Çözüm Hak yolunda, zafer yakındır

Davan hedefe varacak, şeref hakkındır

Ey kalbime akışına, kurban olduğum…

Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır!
[b]Şeytanın planı temelde hep aynıydı. Şeytan, önce, başı gövdeden koparır, başsız kalan gövdeyi gafil avlar, ve kendi yönetebileceği bir başı gövdeye yerleştirip artık o vücudu kendi kuklası haline getirirdi.
[/b]
Abdülhamid Han Hz’ni devre dışı bırakmadan, Türk milletini, yeni bir Abdülhamid çıkaracak şuur ve imandan uzaklaştırmadan Osmanlı’yı yıkamayacaklarını biliyorlardı.

Uzun bir şeytani dönemden sonra Milli Görüşle yeniden uyanan, üzerindeki tozu, külü üflenip altından iman ve şuuru çıkan milletimizi yine aynı senaryo ile yıkma peşindelerdi. Aziz Necmettin Erbakan milli görüş davasının kafası ve beyniydi.

[b]Yine aynı planla; başı vücuttan, Erbakan’ı Milli Görüş ‘ten koparmadan, Milli Görüşçüleri şuursuzlaştırmadan ve nihayetinde başı boş kalan milli görüşçüleri kendi lehlerine hareket edecek bir başla, piyonla birleştirmeden bu davaya engel olamazlardı. [/b]

[b]Ve bugün, son hamlelerini yapma niyetindelerdi. İçi ve ana kadroları zaten boşaltılan Saadet partisini, zaten su almakta olan gemilerinde toplayıp batırmak ve milli görüş camiasının ileride Adil Düzen’de, hayırlı ve kutlu bir beynin çatısı altında yeniden dirilip hizmet etmesine engel olunmak isteniyordu.[/b]

Lakin hesaba katmadıkları bir şey vardı; Allah tuzak kuranların en hayırlısı, en üstünüydü. Allah, onları ve hatta onların tuzaklarını da kuşatmıştı ve her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu. Kayıp sanılan, zarar sanılan hamleleri bile hikmet nazarında Hak davanın işine yarıyordu… Ne zaman Erbakan’ı alt ettiklerini sansalar, daha güçlü bir şekilde karşılarına çıkıyordu. Davayı her böldüklerini sandıklarında dava çakıl ve kumlarından arınarak billurlaşıyordu. Has kadrolarıyla daha büyük bir verimle hareket ediyordu.

[b]Zira, küfür ve bâtıl; bir bataklıktı. İçine düşen ne kadar iyi çırpınırsa çırpınsın, hangi hamleleri yaparsa yapsın bu ancak batışını hızlandırırdı…

Yani ey Siyonizm canavarı!
ÇARESİ YOK, GEBERECEKSİN ![/b]

Tayfaları batak gemiyi terk ederken “o gemiye bineceğim” diyenlere ne denir?
Tayfaları batak gemiyi terk ederken “o gemiye bineceğim” diyenlere ne denir? İlla da batan gemiye binmek isteyen fertler gidip binebilir. Fakat makalemizde okuduğumuz gibi “AKP ile İttifak; SP İçin İNTİHAR RİSKİ TAŞIMAKTAYDI!” Milli Görüşü böylesine sinsi bir yola (uçuruma) itmek isteyenlere Üstadımız eşsiz bir yazı kaleme almıştır. Son zamanlarda Aziz Erbakan Hocamızı övgü dolu sözler söyleyenlerin ve AKP ile ittifak kurmak isteyenlerin gerçek maksadını anlamak için Üstadımızın sorulmasını istediği şu üç soru yetecekti:
1- Madem Erbakan ömrünü Türkiye’nin sanayileşmesine adamış ve bu yolda doğru ve olumlu adımlar atmıştı? Siz zatıaliniz 20 yıldır, O’nun tarihi ağır sanayi hamlelerini niye baltaladınız ve hatta hangi mantık ve vicdanla, O’nun açtığı fabrikaların tamamını kapatıp arsa fiyatının altında sattınız?
2- Madem Erbakan’ın “Kıbrıs Barış Harekâtı’ndaki rolü, tarihe altın harflerle yazılması gereken büyük bir başarıdır?” Öyle ise neden Kıbrıs Kurtuluş kutlamalarında bir kere olsun, Erbakan’ın ismini dahi ağzınıza almadınız ve hayırla-şükranla anmadınız?
3- Erbakan’ı ve Milli Görüş’ü anlatırken: “O yerli ve Milli bir harekettir. Bu hareketin hedefi ise Türkiye’nin istiklalini ve istikbalini savunmaktır…” diyerek, yani Milli Görüş hareketini kendi kısır sloganlarınızla izah etmeye yeltenerek; “İşte Biz de Erbakan’ın devamıyız” demeye getirmek, nasıl bir istismarcılıktır?
• Meclis Başkanı Mustafa Şentop’un: “Erbakan’ın Ekonomik modelinin çalışılması lazımdır…” sözleri ise, freni patlamış araba içinde uçuruma yuvarlanırken, nice yanlışlık ve noksanlıklarını yeni hatırlayıp güya kurtuluş yollarını gösteren içi kof beylik laflardı. Yahu siz 20 yıldır hangi gaflet ve enaniyet ortamındaydınız?
Yeter artık, Erbakan’a ve Milli Görüş davasına zerre kadar saygınız varsa, O’nun mübarek adını, kutlu hatırasını ve manevi mirasını ağzınıza almayınız ve kirletmeye kalkışmayınız! Hoş, eğer saygınız, inancınız ve vicdanınız olsaydı, makam ve çıkar uğruna, malum ve mel’

Milli Görüş Partilerinin tekrar bütünleşmeleri ve güçlenerek birlikte hareket etmeleri için Milli Çözüm’den Tarihi Çağrı!
[b]Milli Görüşçülere Şeytan’ın iki hamlesi:[/b]
[b]Şeytanın ilk hamlesi;[/b] Milli Görüşçüleri bölmekti. Şeytan bu hamlesinde başarılı oldu ve Milli Görüşçüleri bölmeyi başardı.
[b]Şeytan’ın ikinci hamlesi;[/b] Milli Görüşçüleri batmakta olan ve farelerin bile terk etmeye başladığı AKP gemisine bindirmek. Şeytan bu hamlesini henüz gerçekleştiremedi, ancak Milli Görüş partileri içerisindeki takipçileri vasıtasıyla Milli Görüşçüleri batmakta olan AKP gemisine bindirip orada boğmak için çabalıyorlar!
Milli Görüş Partilerinin tekrar bütünleşmeleri ve güçlenerek birlikte hareket etmeleri için yeni ve talihli bir fırsat doğmuş durumdaydı.
[b]Milli Çözüm, hem Sn. Fatih Erbakan’a hem de Sn. Temel Karamollaoğlu’na Tarihi Çağrı yapmaktaydı![/b]
SP’den kopmalarına sebep olan engellerin ortadan kalktığını,
Aynı temellere ve aynı hedeflere bağlı iki partinin (SP ile YRP’nin) tekrar birleşmeleri için tarihi bir fırsat doğduğunu,
Geçmişte yaşanan olumsuzlukları ve lüzumsuzlukları bir kenara bırakılmasını,
Milli Görüş’ün temel esasları ve Erbakan Hocamızın siyasi mirası doğrultusunda yeniden birleşip bütünleşmesi için adımlar atılmasını,
Her iki tarafın da şahsi hesap ve inatlaşmayı bırakıp kucaklaşmasının, inşallah Milli Görüş camiamıza yeni ve ümitli ufuklar açacağını hatırlatmaktaydı.
Milli Çözüm’ün tarihi çağrısı karşısında herkes kendi safını ve sıfatını ortaya koymuş olacaklardı…

Aziz Erbakan hocamızın buyurduğu gibi, hadi ordan , bizim inandiklarimiza sizin hayalleriniz bile bile yetmez ..
Türkiye’de milli siyasetin ve Erbakan sisteminin asla iktidara gelmemesi, gelirse indirilmesi ,gerektiğini söyleyen İsrail Cumhurbaşkanı Yahudi weizmanla, aynı görüşü paylaşan yerli Süleyman ların farkı nedir?, sözde birinin Yahudi, diğerinin Müslüman bilinmesi neyi değiştirecektir?
Şimdi izanla düşünelim ve insafa karar verelim; ülkemizde kimileri Atatürk istismarı, ilke ve inkılap simsarlığı yaparak, kimileri de her türlü menfaat maneviyat istismarı yaparak, devamlı şöhret ve servet edilmekte ve birlikte hareket etmektedir. şimdi bunlar aslında, aynı niyet ve zihniyette müşterek değil midir ?birilerinin sağcı diğerinin solcu olması… kimilerinin dinci, ötekilerin devrimci bulunması neyi değiştirecektir?..
Etiket ve servet için bütün Mukaddeslerini ayak altına alan ve bu uğurda dava arkadaşları bile satan ve gerekirse inancını ve saf Müslümanlar üzerindeki saygınlığını bile pazarlık konusu yapan herkesin görünüşü değişik olsa da görüşü birdir…..

İZZETLİ VE ŞEREFLİ BİR HAYAT MI? YOKSA ZİLLET VE ESARET İÇERİSİNDE ACI SON MU?
Merhum Erbakan Hocamızın tüm hayatı boyunca üzerinde yoğunlaşarak vurgu yaptığı, “BİZ VE DİĞERLERİ” sözü, dünya kurulduğundan bugüne ve kıyamete kadar geçerliliğini devam ettiren mesaj dolu bir sözdür. Biz, “Hakkı üstün tutan Milli Görüşçüler” diğerleri ise, “Siyonist şeytan ve batılın hizmetkârlığını yapan, ihanet ve hainlikte sınır tanımayanlar” olarak tanımlanabilir. Şimdi ey Saadet Partisinin yetkilileri ve gönüllüleri; güzel yurdumuz, vatanımız ve ülkemiz, 19 yıllık Akp iktidarı döneminde maalesef gerek imani, gerek ahlaki ve gerekse ekonomik yönden büyük çöküşle karşı karşıya bırakılmış ve toplum yapısı bozulmuş, aile mefhumu çözülmüş, işsizlik zirveye çıkmış ve hiçbir çözüm ışığı dahi görülmezken ve Akp iktidarı tam hız uçurumdan aşağı sürüklenirken, söyleyin bakalım, “Son virajda ve bitmesi an meselesi olan bu ortamda, hangi iman, hangi izan, hangi vijdan ve hangi ahlaki yaklaşımla bu durumu izah edeceksiniz?!.” Geçmişinizin üzerine bir çırpıda çizgi çekerek ve bugüne kadar söylediklerinizi inkâr edip yutma omurgasızlığında bulunmayı bir şeref payesi olarak mı algılayacaksınız?

‘Bâtıl bir davada zirve olmaktansa, Hak olan davada (Milli çözüm de)zerre olmayı’ tercih ederiz.
Milli görüş’un saadet partisini top yekün ,
Akp ye iltihak etme çabaları için , Tarihi adeta tokat gibi Muhteşem Tarihi Bir söz.

‘Bâtıl bir davada zirve olmaktansa, Hak olan davada zerre olmayı’ tercih ederiz.
Prf Dr Necmettin Erbakan.

İman ve Hidayet Nuru ile Bakmak!
Ancak İmanın, Aşkın,Aklın, Hidayet ve Ferasetin nuru ile yazılır bu makale..!
Milli Görüşün içindeki aklı selim ve kamil İman sahiplerini, derleyip toparlayacak bir şuurun adresidir Milli Çözüm…

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
30
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...