AŞKIN ATEŞİNDE, YANDIĞIM ZAMAN!
Huzur ve hasret, duygum karışır
Mübarek ismini, andığım zaman!..
Zikrullah fikrullah, aşkla yarışır
Kur’an deryasına, daldığım zaman!..
Âlemle zikirde, fokur fokurum
Mana ikliminde, tevhid dokurum
Tek başa dünyaya, meydan okurum
“Câhiduu!..”1 emrine, kandığım zaman!..
Âlem bir aynadır, her şey tecelli
Vuslat umuduyla, buldum teselli
Hak çağrı olsa da, gitsem temelli
Kendimi vahdette, sandığım zaman!..
Tevbekâr olursan, gençlik çağında
Mutluluk yaşanır, Yâr kucağında
Külüm güle döner, dost ocağında
Aşkın ateşinde, yandığım zaman!..
Düşünülmez orda, evlat ve peder
Hatırlanmaz olur, neş’e ve keder
İtminan yurdunda, nifak derbeder
Huzur-u Hazret’te, kaldığım zaman!..
Mevlâ’ya dayanan, kalır mı naçar
Ümit ile korku, birlikte uçar
Gönlümde sevdanın, gülleri açar
Muhabbet balına, bandığım zaman!..
Ecel gelse ne gam, yoldaşsa iman
Kalbimi karartma; Ya Rabb, el-eman
Umuda dönüşür, sabırla güman
Ruhumu rahına2, saldığım zaman!..
Bana karşı tavır, bil davamadır
Kur’an’a Hocam’a, hem duamadır
Orduma yurduma, ve yuvamadır
Gör zafer marşımı, çaldığım zaman!..
- “(Ey mü’minler!) Gerek hafif (gençlik çağında veya teknolojik imkânlarla ve ucuz harika hava araçlarıyla), gerek ağırlıklı (olgun yaşta veya klasik-ağır silahlarla donatılmış) olarak seferber olun ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihad edin. (Adalet düzeni kurulsun ve insan hakları korunsun diye gayret gösterin.) Eğer (gerçeği) bilenlerden (ve ebedi çıkarını düşünenlerden) olursanız sizin için bu (cihad hizmetleri) pek hayırlı (bir gayrettir).” (Tevbe: 41)
- Rah: Hakka ulaşmak için benimsenen usul, yol.

Mevlâ’ya dayanan, kalır mı naçar
Ümit ile korku, birlikte uçar
Gönlümde sevdanın, gülleri açar
Muhabbet balına, bandığım zaman!..
Ecel gelse ne gam, yoldaşsa iman
Kalbimi karartma; Ya Rabb, el-eman
Umuda dönüşür, sabırla güman
Ruhumu rahına2, saldığım zaman!..
Bana karşı tavır, bil davamadır
Kur’an’a Hocam’a, hem duamadır
Orduma yurduma, ve yuvamadır
Gör zafer marşımı, çaldığım zaman!..
Asra (mübarek dönemlere ve zaman dilimlerine ve özellikle sayılı ömür sermayesine) yemin olsun ki;
Gerçekten insan hüsrandadır (zarar ve ziyandadır. Bu gaflet ve tembellik sonunda pişman ve perişan olacaktır).
Ancak (samimiyetle) iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine Hakkı (doğru ve hayırlı olanı) tavsiye (yani Kur’an nizamının kurulmasını temenni, teşvik ve tebliğ) edenler ve (bu yolda uğradıkları sıkıntı ve saldırılara kendileri katlandığı gibi) çevresine de sabrı (Allah için dayanmayı) telkin ve tavsiye edenler bunun dışındadır. (Bu dört vasfı birlikte üzerinde taşıyan mü’min, müstakim ve mücahit kimseler, dünya ve ahirette kurtulacak ve sonsuz mutluluğa ulaşacaklardır.)
Asr 1-3
https://www.mealikerim.com/103/asr
Gerçek aşka tutulan kişi Hz. İbrahim misali yaşar ateş çukurunda yaşar gül bahçesi…
(Hidayeti ve istikameti bulan) Şunlardır ki, onlar (tam ve sağlam) iman etmişlerdir ve kalpleri Allah’ın zikriyle itminana (huzur ve sükûnete) erişmiştir. Şunu kesinlikle biliniz ki kalpler ancak Allah’ı zikretmekle (O’nu devamlı hatırlayıverip, emir ve yasak çizgisinde hareket etmekle ve sürekli Kur’an-ı Kerim’i ve mealini okuyup düşünmekle) mutmain olup (huzur iklimine ve Hakke’l-yakin -kesin iman- derecesine yetişir.)
https://www.mealikerim.com/13/rad/28
“Tağut; barbar, baskıcı, zalim, insan haklarını tepeleyen bütün şeytani düşünceler ve yönetimlerdir. Öyleyse tağutu inkar etmenin bugünkü karşılığı; anti-Emperyalist, anti-Siyonist, anti-Faşist olmak demektir. Yani, imanın birinci basamağı anti-Emperyalist olmaktır.” Ahmet Akgül
Bu sürgün diyarından asıl yurduma gitsem diyorsun, az kaldı bekle be Hocam, tut elimizden bizide götür gittiğin yere…
Tevbekar olan kişi sıfırlamıştır kendini, atmıştır şeytana büyük bir kazık, Yâr’ın huzurunda aynı istikamette devam ettiği sürece dünya ve ahiret saadetini yaşar, aşkın ateşinde yanan kişi gerçek dostu bulmuştur demekki bilmeden istemeden yaptığı hata ve yanlışlar dost ocağında ayna tutulur ve küller güle döner şeytanda pişman olur “ben ne yaptımda bu kişi öyle bir tevbe etti ki ter temiz kaldı, eskisinden daha sağlam bir kul oldu” der, şeytanı pişman ettirecek tevbeler nasip etsin Allah bizlere…
Kulun derdi Hakkın rızasını kazanmaktır ve sonunda rızasını kazanıp Huzur’unda bulunup Cemaliy’le şereflendikten sonra gerisini ne yapacan…
Mümin bir kul ümit ve korku arsında yaşarmış, cennet’e bir kişi girecek denilse onun ümidi, cehennem’e bir kişi girecek denilse onun korkusu ile hayatını tamamlaması lazımdır. Sen herşeyin tek sahibine sırtını dayarsan bırakırmı seni çaresiz, bu dünyanın beyleri paşaları dahi kendine tam teslim olup dayananı çaresiz bırakmazken nasıl olurda Yüce Yaradan yalnız bıraksın…
Ölüm geldiğinde bizlere tek yoldaşlık edecek olan sadece imandır, oda yoksa halimiz yamandır. Şüphe ve tereddütlerin hepsi sabırla umuda dönüşür ve Allah sabredenlerle beraberdir. Sen sabırla yoğrulursan merak etme yolda koymaz Yaradan…
Bana karşı tavır, bil davamadır
Kur’an’a Hocam’a, hem duamadır
Orduma yurduma, ve yuvamadır
Gör zafer marşımı, çaldığım zaman!..
”Tevbekâr olursan, gençlik çağında
Mutluluk yaşanır, Yâr kucağında
Külüm güle döner, dost ocağında
Aşkın ateşinde, yandığım zaman!..
Düşünülmez orda, evlat ve peder
Hatırlanmaz olur, neş’e ve keder
İtminan yurdunda, nifak derbeder
Huzur-u Hazret’te, kaldığım zaman!..”
Rabbimiz hakkıyla tövbe edenlerden eylesin… Şu fâni dünyayı en güzel şekilde değerlendiren ve ahirette mahçup olmayan kullarından eylesin…
Huzur ve hasret, duygum karışır
Mübarek ismini, andığım zaman!..
Zikrullah fikrullah, aşkla yarışır
Kur’an deryasına, daldığım zaman!..
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
(Hidayeti ve istikameti bulan) Şunlardır ki, onlar (tam ve sağlam) iman etmişlerdir ve kalpleri Allah’ın zikriyle itminana (huzur ve sükûnete) erişmiştir. Şunu kesinlikle biliniz ki kalpler ancak Allah’ı zikretmekle (O’nu devamlı hatırlayıverip, emir ve yasak çizgisinde hareket etmekle ve sürekli Kur’an-ı Kerim’i ve mealini okuyup düşünmekle) mutmain olup (huzur iklimine ve Hakke’l-yakin -kesin iman- derecesine yetişir.)
(Ra’d Suresi 28)
RAHMET Mİ İSTİYORUZ; ZAHMET ÇEKECEĞİZ Kİ RAHMETE ERİŞEBİLELİM!..
(Onlar) Allah’ın Kendi fazlından kullarından dilediğine (peygamberliği) indirmesini ‘kıskanarak (itiraz ve isyan edip) Hakka başkaldırarak’ Allah’ın indirdiklerini tanımayıp inkâra kalkışmakla, nefislerini (kendi akıbet ve ahiretlerini) ne bayağı ve aşağı şeye karşılık sattılar! Böylelikle gazap üstüne gazaba uğradılar. (Bu) Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır. ( BAK: https://www.mealikerim.com/2/bakara/90 )
Tevbekâr olursan, gençlik çağında
Mutluluk yaşanır, Yâr kucağında
Külüm güle döner, dost ocağında
Aşkın ateşinde, yandığım zaman!..
Ne kadar erken vakitte olursa, genç yaşta her türlü yanlışlardan kötülüklerden çirkinliklerden kendimize ve kendimiz dışındaki kimselere zarar vermekten uzak durur tevbe edersek hatalardan dönüp doğru yolu seçersek, hakiki huzurun mutluluğun sahibi rabbimizin ya da sevilenin kucağında yaşarız. Küle dönmüş eylemlerimizin düşüncelerimizin davranış şekillerimizin konuşmalarımızın yeniden güle dönmesi yani saygın muteber yararlı doğruluk üzere olması Allah’ın memnun olacağı eylemlerin ortamların, manevi dost meclislerinde ve rabbimizin sevdiği işlerle meşgul olmamıza bağlıdır. Yani Milli Çözüm mutfağında tuzumuz biberimiz olsun diye gayret ve çaba sarfediyorsak külümüz ( her türlü yanlış çirkin kötü zararlı hallerimiz , Hakka yani iyiye doğruya güzele faydalı olana yani güle döner). Sağlam kalabilmek, kirlenmeden temiz bir düşünceye ve gönle sahip olabilmenin dinç kalabilmenin, dışardan veya içerden gelebilecek şeytanın iğvasından ve nefsin kötü telkinlerinden uzak kalabilmenin yolu: Başımızdaki rehber şahsiyete hakkıyla TESLİM OLMAKLA MÜMKÜNDÜR.
Düşünülmez orda, evlat ve peder
Hatırlanmaz olur, neş’e ve keder
İtminan yurdunda, nifak derbeder
Huzur-u Hazret’te, kaldığım zaman!..
Aşkın ilahi aşkın ateşinde yanan manevi makamlara nefsin üst merhalelerine ulaşmış kimselerde, dünyevi menfaat ve çıkarlar mesela evlattır babadır eştir vb. bağlılıklar ön planda tutulmaz akla gelmez hatırlanmaz olur sevinçler üzüntüler maddi manevi beklentiler artık aşkın ateşiyle yananlarda anlamını yitirir ve bir tür sessizliğin sesini dinleme hali sükun bulur. Gönül huzurunun , gönül yurdunun hakim olduğu kalplerde ayrılıklar ikilikler yani nifak barınamaz yok olur Allah’ın katında ilahi huzurda veya Rehber şahsiyetlerin yanında bulunulduğunda ya da Hakkın hizmetinde bulunma gayret ve çabaları gösterirken veya Cahidu emrine kanabilmekle bunlar mümkün olabilmekte.
Bana karşı tavır, bil davamadır
Kur’an’a Hocam’a, hem duamadır
Orduma yurduma, ve yuvamadır
Gör zafer marşımı, çaldığım zaman!..
“Bir çivi bir nalı, nal bir atı, at bir komutanı komutan bir orduyu, ordu koca bir ülkeyi kurtarır.” Örneğinden de hareketle:
Günümüzün ve Kur’an’ın Tercümanı olan Rehber Şahsiyete, olumsuz tavırlar sergilemek, menfi düşünce sayılabilecek her türlü düşünceleri dillendirmek, nefsimizi ve şeytanı memnun edici konuşmalarda davranışlarda bulunmak , ümitsizliğe sevk edici konuşmalarda bulunmak, Hak Davaya – Kur’an’a – Erbakan Hocamıza – Devletimize – Devletimizin Sağlam Birimlerine – Aileye kadar zarar vermektedir.
Sadık bir Mü’min ; konuştuğu cümleler ümit mi veriyor yoksa ümitsizlik mi veriyor dikkat edecek. Milli Çözüm’ün dilinde şu güne kadar hiç ümitsizlik aşıladığına şahit olduk mu? Hayır olmadık. Öyleyse her birimiz bu konuda çok çok dikkatli olacağız.
Malumunuz tüm peygamberlerin ortak duası , Ahir zamanda yaşamak istemeleri olmuştur ama sadece Hz. İsa A.S. ‘ın duası kabul olmuştur. Böylesi mübarek ve muhteşem bir dönemde ve ekibin içinde olmak nimetini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadan ömür sürmemiz lüzumuna… Elhamdülillah insanlığın Tercümanı Rehber Şahsiyet hayatı boyunca nice zorluklarla bugünlere geldiğine hepimiz şahidiz.
Nasıl ki Erbakan Hoca kime sahip çıktıysa İl başkanı , ilçe başkanı, Genel başkan, Genel Başkan yardımcısı, Bakan, Başbakan yardımcısı, Milletvekili , Müdür, Genel Müdür vb. yaptıysa hep yaptıklarından vefasızlık gördü ihanet gördü. O durumlara düşmemenin gayretini çabasını son gücümüze kadar göstermemiz gerekiyor.
Ana şalteri indirme değil de inik olan şalteri kaldırmanın azmini göstermeliyiz. Yani kardeşlerimizin imanının olgunlaşması konusu olsun, ümit ve heyecanlarının artırılması olsun, davamıza karşı sadakatlerinin güçlendirilmesi olsun, bu konularda enerjimizi tüketirsek Aşkın ateşinde yanmaya başlarız yanar oluruz.
Milli Çözüm olmasaydı ; binen binene bize olurduk. Her önüne gelen hizmet cihat adı altında maddi manevi kullanırdı bizde iyi işler yapıyoruz insanlığa faydalı oluyoruz türküsü söyleye söyleye Siyonizmin işbirlikçisi olur çıkardık.
Değerlimiz, kıymetlimiz , günümüzün ve Kur’an’ın Tercümanı Milli Çözüm’dür. Hak davamız olan Milli Çözüm’e ve Şahsi manevisine yapabildiğimiz en küçüğünden en büyüğüne kadar olan hizmetlerimiz sayesinde Hak üzere Milli Çözüm’de kaldığımız gerçeğini hiçbir zaman unutmamalıyız. Cenabı Hakkın her yüz yılda bir gönderdiği elçilerine Rehber şahsiyetlere her türlü maddi ve manevi destek çıkmak yükünü hafifletmek sadıkların – mü’minlerin üzerine farz olduğunu rabbimiz TEVBE SURESİ 120. AYETİNDE sorumluluk sahibi kimselere hatırlatmakta ikaz etmektedir. Allah katındaki kıymetimiz de zaten Asrın Sahibine olan rağbetimiz itaatimiz ve sadakatımız oranında olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Rabbimiz cümlemizin elini bırakmasın . Bizi bize bırakmasın rabbim.
Milli Çözüm’ün zafer marşının okunduğu ve çalındığı günler geldiğinde mahçup ve nasipsizlerden olmamak duasıyla.
MİLLİ ÇÖZÜM’ÜN 260. SAYISI OLAN MAYIS 2025 BASKISINDA Kİ: Yapay Zekânın Akıl Kısırlığı ve İMANSIZLIĞIN CEHALET KARANLIĞI adlı makalesindeki şu alıntıyla noktalamak istiyorum:
…
Rabbimiz, Hz. Muhammed (SAV) için “Resul = kitap getirenlerin sonuncusu” dememiş, “Enbiya = tüm Peygamberlerin sonuncusu” buyurmuşlardır. Anlaşılan, Hz. İsa (AS) bir nevi Hristiyanlaşmış ve Ehli Kitap halini almış Müslümanları gerçek İslam’la tanıştıracaktır. İkinci görevi ise tüm tevatür hadislerde yer alan ve “Mehdi Resul” diye anılan Hz. Mehdi’nin program ve projelerini uygulamak ve Siyonizm’in zulüm saltanatını yıkmaktır.
…
DOST OCAĞINDA…
Benlikten kurtulur, Vahdet’e varan,
Dünya ve ahrette, “kardeşim öne geçsin” duasında bulunan.
Abdullah Bin Cahş’a özenir, gençliğini kül edip yakan..
Mevladan umut kesilmez, merhameti geniştir uyan.
Kader filmini izlerken Gül’e sarılan,
Vuslat umuduyla, huzura kavuşan.
Hakkı savunmak, kefaret dayan
Dostun duasıdır, bizi ayakta tutan..
Vakit doldu, müjde verildi ey can
Yazıktır ardına bakmak, sadece bir an!
Milli Çözümcüysen, ne keder ne de gam..
En yakın hissettiğimiz o an, yardımcımız olsun Yaradan…
ZAMANI GELDi
“Küçük”ler, “düşük”ler dökülür gayrı
Buğdayın elenme zamanı geldi!
Tüm çürük çoraplar sökülür gayrı
Geçiş döneminin hazanı geldi!
Asli Türk geçinir, aslı karışık
Mü’mine kin besler, haynle barışık
Paslı bakır kazan, altın sarışık
Sadıklara kuyu kazanı geldi!
“Dava derdim benim, çile zevkimdi
Diyen ey sadıklar, sevinin şimdi.
Sırlı seherlerde ağlıyan kimdi?
Vuslat sabahının ezanı geldi!
Zafer müjdesine aşık mücahit!
Allah’ı arayan, olmaz mı zahit?
Dalgalar duruldu, şartlar müsait
Mü’minle münafık mizanı geldi!
Koy güller açılsın gülen gözlerde.
Gönül iklimine giren gözlerde.
Hasretle Leylayı gören gözlerde
Sevda türküsünün ozanı geldi!
Bir gün, unutursun, derd-ü gamını
Gör nice alır Hak, intikamını
Kim önler, takdirin programını?
Hakikat fermanı yazanı geldi!
Kudret mayasını sağlam yoğurmuş
Analar kimini şanslı doğurmuş
Ibrahim olana, ateş soğurmuş
Şeytan hilesinin bozanı geldi!
Âlemle zikirde, fokur fokurum
Mana ikliminde, tevhid dokurum
Tek başa dünyaya, meydan okurum
“Câhiduu!..”1 emrine, kandığım zaman!..
“İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir.”
Bediüzzaman Said Nursi
Kün emriyle devran döndüğü zaman
İnananlar için en kutlu işte o an
Ye’se kapılan yolda kalır, varamaz inan
Hayatın anlamıdır cihad ve iman
Bana karşı tavır, bil davamadır
Kur’an’a Hocam’a, hem duamadır
Orduma yurduma, ve yuvamadır
Gör zafer marşımı, çaldığım zaman!..
Vicdanı bozuk, ayarsız
Üstada üren, gelmesin!..
Hâlâ eğriden yoruldum
Vicdanım geren, gelmesin!..
Tüm kalbini, kafasını
Makama veren, gelmesin!..
Münafıklık siyasetin
Sevdalısı, riyasetin
Tüm şerefin, haysiyetin
Yerlere seren, gelmesin!..
Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri (ama bu bilgi ve becerilerini nefsi hevesler ve dünyevi hedefler için istismar edenleri ve halk arasında âlim ve fazıl bilinen münafık tipleri) görmez misin? Onlar tağut’a (şeytani rejimlere ve zalim güçlere) ve cibt’e (hain ve işbirlikçi liderlere) inanıp (peşlerine takılıyorlar) ve (saldırgan) kâfirler için: “Bunlar, mü’minlerden daha doğru bir yoldadır!?” diyorlar. (Hakk nizam kurulsun diye çalışanları fitne-fesat çıkarmakla suçluyorlar. Oysa asıl kendileri fasık ve münafık kişilerdir.) *Nisa 51
Ecel gelse ne gam, yoldaşsa iman
Yunus Suresi
10:62
• İyi bilin ki; Evliyaullah’a (Allah’ın dinine ve düzenine sahiplik eden ve Allah tarafından sevilen ibadet ve istikamet ehli veli kullara) asla korku (kuşku, stres ve bunalım) yoktur; onlar mahzun (ve mahrum) da olmayacaklardır! (Çünkü iman tevhidi, tevhid teslimi, teslimiyet tevekkülü ve Rabbine güveni, bu ise dünya ve ahiret saadetini gerektirmekte ve getirmektedir.)
• 10:63
(Evliya-Allah’ın has kulları) Onlar, (hakkıyla) iman edenler ve (Allah’tan) korkup (kötülükten sakınan, takva sahibi) olan kimselerdir.
• 10:64
Her türlü mutluluk ve müjdeler; dünya hayatında da, ahirette de onlar içindir. (Dünyada izzete ve devlete, ahirette cennete ve rü’yete erişeceklerdir.) Allah’ın sözleri (va’adleri) için değişiklik söz konusu değildir. İşte bu en “büyük kurtuluş, zafer ve huzur” (saadetidir.)