DUASIZ, DAVASIZ NEYE YARARSIN!..
Dünya, deryanda damla; ey Sahib-i Kâinat
Vahdet huzruna erdir, kurtar benlik şirkinden!
Şeytan huylu bu nefsim, direnir akla inat
Rüyayı gerçek sanır, geçmez sabit fikrinden!
Yoktur Zâtından gayrı, billâh hakiki mevcut
Hepsi gölge resimdir, Sen’sin yegâne Ma’but
Korkulan ve umulan, odur put, odur maksut
Kalpte hikmet uyanır, masivanın terkinden!
Kudret hikmetle döner, galaksiler kürreler
Bin bir ismin sırrıyla, coşup durur zerreler
Her an tekrar yaratır, milyon milyar kerreler
Hisseden hayran kalır, âlemlerin zikrinden!
Gözde gören, dilde diyen, kalpte sezen kim?
Suda yüzen, gökte uçan, yerde gezen kim?
Sadıkları aziz eden, fasıkları ezen kim?
Nankörlükten uzak dur, razı olur şükründen!
Duan ve davan yoksa, netsin seni Yaradan
Arsız hayâsız toplum, ne farkı var haradan
Hak bâtılı ayırmaz, doymaz gözü paradan
Hayır gelmez bunların, Arabından Türkünden!
Manasını okumaz, merak etmez Kur’an’ı
Hükmüne razı olmaz, arar sahte bûrhanı
Haccı seyahat sayar, kavurmadır Kurbanı
Zalime övgü düzer, rüşvet alsa her kimden!
Ölümü sevmez mi hiç, Dosta vuslat özleyen
Katmerli münafıktır, gâvurdan rant gözleyen
Kalbi şeytan çarşısı, dili Hak-aşk sözleyen
Kör adam ne anlarmış, güzellikten çirkinden!

GURURLANMA EY GÖNÜL!
Gurura kibire, kapılma sakın
İnayetsiz işe, yaraman gönül…
Allah rızasını, bulmaya bakın
Nusretsiz hedefe, varaman gönül…
Allah’ın lütfunu, malın sayarsın
İhlastan insaftan, niye cayarsın
Zirveye çıkmışken, dibe kayarsın
Helake gidersin; dur, aman gönül…
İnsana yakışan, tevazu erdem
Gurur değil vakar, mü’miniz madem
Rabbin çokça zikret, ve şükret her dem
Milli Çözüm’süz dost, bulaman gönül…
Ey Rabbim
EY RABBİM, İNAYETİNLE
Hidayet eyledin, nura kavuştum
Çok dik kafalıydım, boynum büküldüm…
Gaflet ikliminden, çıkıp savuştum
Aşk verdin seherde, uykumu böldüm…
Garip ve şaşkındım, dünya bağrında
Hayat huzur buldum, kutlu çağrında
Aşkınla sevdanla, Senin uğrunda
Her türlü belanın, yüzüne güldüm…
Yularım kurtardın, şeytan elinden
Nasibim artırdın, irfan halinden
Kanaat bahşettin, pak helâlinden
Ey Dost himmetinle, dağları deldim…
Bazen yalpaladım, gaflete daldım
Gönlümü gereksiz, gayleye saldım
Hasretinle yandım, çün uzak kaldım
Bin pişman perişan, kapına geldim…
Şevkle şehit olup, yere serilmek
Ne saadet sonsuz, nura girilmek
Ölümü öldürmek, Hayy’la dirilmek
İnayet buyurdun, ölmeden öldüm…
Tecelli ettiğin, gülü kokladım
Hak davana sadık, kulu sakladım
Ey Can vuslat için, tülü yokladım
Yanıp da tükendim, sadece küldüm…
Mü’mine haram mal, kir görülmeli
Övenle sövenler, bir görülmeli
Sadık kardeş bize, pir görülmeli
Ağardı saçlarım, kırıştı cildim…
En nasipsiz insan, Hak’tan kaçıktı
Davadan kaytaran, hain kancıktı
Münafık düşmandı, fasık gıcıktı
Çün Dosta tercüman, Kur’an’a dildim…
Şeytan nefis kurdu, bin türlü tuzak
Ey Dost yardımınla, düşmedim tutsak
Her türlü yeisten, şüpheden uzak
İlahi va’dini, hakikat bildim…
Bir ömür kapında, çileye değer
Kapında kıtmirlik, şerefmiş meğer
Senin lütfun idi, cesaret ciğer
Nice baş münafık, ayağın çeldim…
Ne fark eder Kürt mü, yoksa Türk mü, ne
Bağlıysa baş tacım, İslam rüknüne1
Ya Rabbi çok şükür, Senin hükmüne
İtiraz isyanı, kafamdan sildim…
Tevekkül ilacım, tekbir silahım
Rızandır matlûbum, cihat felahım
Ma’budum Maksudum, Vahid İlahım
Nefhan olmasaydı2, bir çuval kildim…
Milli Çözüm’cülük, ne büyük nasip
Çağın havarisi, dense münasip
Biz hasbi3 olalım, Allah’tır Hasib4
Ben sadece halkı, uyaran zildim…
1- Rükn: Temel direk, Dinin asli gereği.
2- Allah’ın insana kendi ruhundan nefh edip üflemesi,
“Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona (insana Kendi) ruhundan üfledi. Sizin için de kulaklar, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Ne nankör insanlarsınız!)” (Secde: 9. Ayet)
3- Hasbi: Çıkar ve karşılık beklemeden, Allah rızası için iş gören.
4- Hasib: Hesaba çekici anlamında Allah’ın bir ismi, iyilik ve kötülükleri tespit edip karşılık verici.
(Ne olur) Bizi Sırat-ı Mustakime (dosdoğru Din çerçevesine ve istikamet çizgisine) hidayet buyurup (Hakka ve hayra ulaştır).
Fatiha suresi Ayet 6
Misyon ve Vizyonumuz…
Şuurlu bir müslüman olmak için Kur’an, akıl ve iman ile yaşamak gerekir. Bunlardan biri olmazsa hakiki mümin vasfı kazanılamaz ve insanı kamil mertebesine erişlemez. Bugün bu yolda olmanın göstergelerinden en önemlisi bir misyon ve vizyon sahibi olmaktır.
Bugün misyon sahibi olmak Milli Çözüm şuurunda Adil Düzenin kurulup tüm insanlığın kurtuluşa ermesi için canla başla çalışmayı gerektirir. Vizyon sahibi olmak için ise bu davayı yüklenerek hedefimiz doğrultusunda dua ipine sımsıkı sarılmak gerekir. Eğer bir kişi masivayi terk edip, hiçbir dünyalık menfaat ve çıkar gözetmeksizin sadece rızai ilahiye ulaşma arzusuyla yanıp tutuşursa Allah onun kalbine hidayet, feraset, basiret şuurunu lütfedecek ve onu hikmetle seyretme ve olaylara hikmetle yaklaşma şuuruna ulaştıracaktır. Milli Çözümcü olarak bizim en büyük duamız tüm insanlığın kurtuluşa erip Adil Düzenin kurulması için dua etmektir. Bu dua; niyet, gayret ve fedakarlıkla Allah’ın vaadinden ümit kesmeyerek davamızda ayağımızın sabit kalması ve son nefesimize kadar sınavı kaybetme korkusuyla yapılacaktır.
Hadisi şerifte “İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır”, buyruluyor. Ne mutlu bize ki Aziz Erbakan Hocamız tüm insanlığa fayda getirecek Adil Düzen projelerini hazırlayıp bize bırakmış ve onu proje halinde sistemli bir bütün şeklinde Muhterem Ahmet Akgül Hocamız sunarak savunmaya devam etmektedir. Bize de bu misyon ve vizyonla hareket edip gereğini yerine getirmek düşmektedir. Yoksa ayette de belirtildiği gibi Allah katında hiçbir ehemmiyetimiz kalmayacaktir. Çünkü hakiki mümin olmak için İslam’ı 5 şarttan ibaret saymamak ama bu 5 şart üzerine inşa edildiği şuurunda faizsiz, ahlaklı, kumarsız, haramsız bir düzen inşası için çalışmak gerekmektdir. Aksi durumda hakiki müminlik iddiası asılsız olacaktır.
Görenedir görene
Binbir sebep yaratıp önümüze seren Rabbimizin kudretini görenedir o hikmet..
Bizi, anne babamızı, geçmişimizi geleceğimizi hiç yoktan var edeni görebilenedir o lezzet..
Bizleri başıboş bırakmayıp bizlere Hak Nizamını tanıtan Mevlamızı bilenedir o izzet..
Evvelden memnun kalıp, ahire ümitle yapışıp Rızayı arayabilenedir o ülfet..
Ve niyahet bizi seven, sevdiklerine tanış eden Allah (cc) zatına şükredene yok külfet..
NASİPSİZ KILMA YA RABB..
Dua- Davayla olur,hayatın gerçek zevki
Yoksa kandırır seni, sahte dünyanın işi
Nefse esaret hapis,özgür gem vuran kişi
Nasipsizler ne anlar,Erbakandan-Akgül’den!..
Kalpte hikmet uyanır, masivanın terkinden!
İnsan, nefsinden ve gelip geçici isteklerinden arzularından , fedakârlık ettikçe, Rabbine yaklaşacaktır. Rabbine yaklaşan kişi rabbini bilir ve onun uğrunda hayatı iman ve cihat üzre bir yaşamla hemdem olur. Hayatı iman ve cihat üzre olan kişi Allah’tan gayrı herşeyden kendini uzak eder böylece hayır veya şer gibi görünen hadiselerin arka planında yatan hakikatı yani HİKMETİ kavrar hale gelir o hale gelen her daim rabbinin bu manevi ikramlarını ilhamını kalbii mutmainliği aşk ateşinin sönmemesi için kavli ve fiili duasını artırdıkça artırır rabbiyle konuştukça konuşur ve insanlığın manen ve maddeten saadet bulması için , İslam’ın yeryüzünde hakim olması için , Allah ve resülünün yolunda yaşam sürmeyi kendine dava edinir hedef kılar ve o uğurda bedenen ve zihnen gayret gösterir. Böylece KALPTE HİKMET UYANIR, MASİVANIN TERKİNDEN!..
Tabi ki bu hale ulaşmanın en kestirme yolu SAĞLAM ve SADIK BİR REHBER ile mümkün olduğu gerçeğini unutmamak gerek.
Saygılarımla…
Neye Yararsın
Duasız, davasız neye yararsın
Ha katır ha eşek belki daha aşağısın
Haydi bak aleme, binbir ismi tecelli
Bunca kanıtı varken, daha ne ararsın
Merhametine muhtacız allahım bagışla bizleri
Bu dünyaya sadece zevk ve zenginlik için geldiğini zannedip ruhundan ve Rabbinden habersiz yaşamak hayvanlık mertebesidir.
Hile ve hıyanete yönelmek haksızlığa ve ahlaksızlığa heveslenmek ise şeytanlık halidir.
ama ibadet ve istikamet çizgisinde fikir ve zikir disiplininde şehvet mikroplarını ve enaniyet mikropların öldürebilenle ise insanlık derecesine yükselir.
ilim ve irfan mektebinde yetişmeyenler…. hizmet ve hikmet meclisinde pişmeyenler ..ruhen çig kalır ve çirkinleşir… nasipsiz olanlar şeytan gibi huzurdan kovulmuş demektir .çünkü eğer sevilselerdi ibadet ve hizmetten mahrum edilmezlerdi ..
Halbuki Ömür sermayemiz su gibi akıp gitmekte ve hızlı tükenmektedir her nefes alışverişimiz bir ağacı kesen hızar dişleri gibi sayılı saniyelerimizi alıp götürmektedir..yazarımızın dedigi gibi
(Deryanda damlayız ) merhamet eyle bizlere