YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6922d9c5df5b5
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 3
Bugün : 14037
Dün : 47039
Bu ay : 954999
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45358820
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

DÜNYANIN YENİDEN DİZAYNI

VE

GAZ BORU HATTI PATLAMALARI

    

Rusya’nın Ukrayna saldırısının hemen ardından, bunların; “Siyonizm’in sarsılan otoritesini yeniden sağlama ve dünyanın kontrolünü eline alma…” çabalarının bir parçası olduğunu yazmıştık. Özellikle, ABD’nin ve Siyonizm’in hegemonya çarkına başkaldırmaya başlayan AB’nin ve kendi şeytani amaçları açısından tehlikeli dönüşümlere gebe görünen Türkiye’nin hizaya sokulması planlanmıştı.

İşte, Baltık Denizi’nde Avrupa ülkelerine ve özellikle Almanya’ya Rus doğalgazını taşıyan Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarında ve aynı zamanda meydana gelen patlamaların da, yine aynı Siyonist odaklarca yapıldığı anlaşılmaktaydı. Çünkü bu sabotaj ne Rusya’nın ne de Avrupa’nın çıkarınaydı. Uzmanlar, teknik sorunlarla veya deniz basıncı gibi doğal sonuçlarla bu patlamaların pek mümkün görünmediğini açıklamışlardı.

Evet, tekrar ABD-Rusya eksenli, ama daha etkin ve tedbirli yeni bir dünya dengesi oluşturma hesaplı çıkarılan Rusya ve Ukrayna savaşı sonrası, Rusya’nın işgal ettiği ve Ukrayna’nın neredeyse Karadeniz’le irtibatını kestiği toprakları resmen ilhak etmesi üzerine, Zelenskiy’nin “acil NATO’ya girme istediğini” bile, ABD; “Şimdilik buna gerek yok… Biz sahada Ukrayna’ya her türlü desteği zaten veriyoruz” şeklinde reddetmeleri, bizim kanaatimizi haklı çıkarmaktaydı.

Öyle seziliyor ki, Türkiye’yi hem Ege’den, hem Trakya bölgesinden hem Suriye’de PKK teröristleri üzerinden iyice sıkıştırıp NATO’dan çıkarılmasına bahane yapılacak adımlar atmasına… Hem Şanghay oluşumuna da alınmayarak ortada bırakılıp her türlü saldırıya açık konuma taşınmasına yol açma çabasındadırlar. Zaten bu Şeytani merkezlere göre; Ukrayna’nın bir günahı da, Türk İHA ve SİHA’larının motorlarını satması, hatta bu motorların ortak yapımına yarayacak bir fabrikanın kurulması anlaşmasıydı.

Baltık Denizi altındaki doğalgaz taşıyıcı boruların patlatılması, hem Rusya’ya, hem İngiltere dışındaki Avrupa’ya on milyarlarca dolar zarar açmıştı. Ancak bu boruların tekrar tamir olunması ve devreye sokulması, hem aylar alacaktı, hem de Siyonist sermayeli yapımcı firma, yine on milyarlar kazanacaktı. Yetmez, bu gaz kesintileri başta Almanya, tüm Avrupa ülkelerinde huzursuzluklara ve halk ayaklanmalarına yol açacak, böylece Siyonizm’e direnen yönetimleri değiştirme fırsatı doğacaktı.

Sabotaj ihtimali ağır basmaktaydı. Baltık Denizi’nde doğalgaz hattında patlama yaşanmıştı!

İsveç Ulusal Sismik Ağı (SNSN), Baltık Denizi’nin altındaki Rus doğalgaz boru hatlarındaki sızıntıların yakınında iki patlama tespit edildiğini açıklamıştı. SNSN öğretim görevlisi Björn Lund, ülkenin devlet televizyonu SVT’ye; gaz ağının bulunduğu bölgede 2,3 büyüklüğünde hissedilebilir depreme benzer bir sarsıntı yaşandığını vurgulamıştı. Lund, “İlk patlama Danimarka’nın Bornholm Adası’nın güneydoğusunda erken saatlerdeydi. O geceki ikinci ve daha güçlü patlama, adanın kuzeydoğusundaydı. Sarsıntıların nedeni ise hiç şüphe yok ki bölgede meydana gelen 2 büyük patlamadan kaynaklanıyor” ifadelerini kullanmıştı.

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Baltık Denizi’nde, Rusya’dan Avrupa’ya giden bir boru hattında üç sızıntı tespit edilmesinde sabotaj ihtimalini “göz ardı edemeyeceğini” hatırlatmıştı. İsveç Denizcilik İdaresi, Rusya’ya ait Kuzey Akım 1 ve 2 boru hattında iki sızıntı olduğunu bildirerek gemilerin bölgeye yanaşmaması uyarısı yapmıştı. Kuzey Akım 2 projesinin yürütücü firması Nord Stream 2, Danimarka’nın Bornholm Adası’nın güneydoğusundaki gaz boru hattında bir sızıntı tespit edildiğini doğrulamıştı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarındaki hasarların sabotaj nedeniyle yaşanmış olabileceğini belirtmiş, “Hiçbir ihtimali göz ardı edemeyiz. Bu, acil araştırma gerektiren benzeri görülmemiş bir durum. Gelişmelerden ötürü son derece endişeliyiz” diyerek şaşkınlıklarını ortaya koymuşlardı.

Rusya gazını Avrupa Birliği sınırlarına taşıyan boru hatlarındaki sızıntıların sayısı 4’e çıkmıştı. Avrupa Birliği sızıntıların sabotaj nedeniyle yaşandığı şüphesini paylaşmıştı. AB, ABD ve NATO tarafından hasarın kasten verildiğine yönelik açıklamalar yapılmış, ancak doğrudan Moskova suçlanmamıştı. Kremlin ise kendi boru hattına sabotaj düzenlemenin “aptalca” ve “tahmin edilebilir” olduğunu savunan bir açıklama yaptı ve “sızıntı olan bölgenin ABD istihbaratının kontrolünde olduğunu” iddia ederek sorumlunun ABD olabileceğini ima etmeye çalışmıştı. Rusya, Batı’nın Ukrayna’ya verdiği destek nedeniyle doğalgaz tedarikini bir silah olarak kullanmakla suçlanmıştı.

Danimarka Savunma Bakanlığı, en büyüğü bir kilometre çapında olan sızıntıların görüntülerini paylaşmıştı. Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nden Andrey Kortunov, BBC’ye yaptığı değerlendirmede, “Rusya’nın kendi malına zarar vermesinin çok mantıklı olmadığı” görüşünü aktarmıştı. Kortunov’un: “Rusya için Avrupalıların hayatını zorlaştıracak başka yollar da var. Altyapıya böyle zarar vermeden de gaz akışını kesebilirler” açıklaması haklıydı.

Norveç orduyu göreve çağırmıştı

Sızıntıların ardından, şu anda Avrupa’nın en büyük doğalgaz tedarikçisi haline gelen Norveç, önemli altyapı tesislerini korumak için orduyu görevlendireceğini duyurmuşlardı. Norveç Başbakanı Jonas Gahr Stoere, düzenlediği basın toplantısında ordunun doğalgaz ve petrol tesislerinde “daha görünür” olacağını söylemiş ve “herhangi bir saldırının müttefiklerle ele alınacağını” vurgulamıştı. Norveç devlet enerji şirketi Equinor da, güvenlik önlemlerini artırdığını açıklamıştı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, kritik altyapı tesislerinin korunmasını sızıntıya en yakın ülke olan Danimarka’nın Savunma Bakanıyla görüştüklerini hatırlatmıştı. ABD’de de Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ülkesinin Avrupa’nın enerji güvenliğini koruma çalışmalarına devam edeceğini vurgulamıştı. Kuzey Akım 1 boru hattı, Rusya’nın St. Petersburg kenti yakınlarından başlayıp, Baltık Denizi’nin altından 1200 kilometre boyunca Almanya’nın kuzeydoğusuna uzanmaktaydı. Sismoloji uzmanları, sızıntıların ortaya çıkmasından önce su altında patlamalar olduğunu açıklamışlardı.

Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen, Kuzey Akım boru hatlarında tespit edilen sızıntıların kaza olmadığını ve kasıtlı eylemlerden kaynaklandığını açıklamıştı. Danimarka ve İsveç’teki sismologlar ise sızıntıların yakınında güçlü patlamalar saptamışlardı. Frederiksen gazetecilere verdiği demeçte, “Bunların kasıtlı eylemler olduğu artık yetkililer tarafından net bir şekilde değerlendiriliyor. Bu bir kaza değildi. Bu eylemin arkasında kimin olabileceğine dair henüz bir bilgi yok” diyerek endişelerini paylaşmıştı.

Sızıntılarda kasıt olduğuna dair izler vardı!

Avrupalı bir güvenlik kaynağı ise basına verdiği demeçte, “Kasıtlı hasar olduğuna dair bazı işaretler var” ifadelerini kullanarak, sonuca varmak için çalışıldığını vurgulamıştı.

“Bölgede patlama riski artmıştı”

Danimarka Enerji Ajansı Başkanı Kristoffer Bottzauw yaptığı açıklamada, sızıntıların çok büyük olduğunu ve gazın Kuzey Akım 2 boru hattından tahliyesinin durmasının haftalarca sürebileceğini ifade ederek, “Deniz yüzeyi metanla dolu, bu da bölgede patlama riskinin arttığı anlamına geliyor” uyarısında bulunmuşlardı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Kuzey Akım 1 ve Kuzey Akım 2 boru hatlarındaki gaz sızıntılarının soruşturulması gerektiğini, enerji altyapısını bozan kasıtlı eylemlerin en güçlü karşılığı bulacağını hatırlatmıştı.

Gemi geçişleri askıya alınmıştı

İsveç Denizcilik İdaresi, Rusya’ya ait Kuzey Akım 1 ve 2 boru hattında iki sızıntı olduğunu bildirerek gemilerin bölgeye yanaşmaması uyarısında bulunmuşlar! Kuzey Akım 2 projesinin yürütücü firması Nord Stream 2, Danimarka’nın Bornholm Adası’nın güneydoğusundaki gaz boru hattında bir sızıntı tespit edildiğini doğrulamıştı.

Artık her iki hattan da Avrupa’ya gaz akışı kesilmiş durumdaydı!

Her iki boru hattı da Baltık Denizi’nin altından Almanya’ya bağlanıyordu. Halihazırda iki hattan da Avrupa’ya gaz akışı yapılmıyordu. Buna karşın boru hattında basınçlı doğalgaz bulunuyordu. Kuzey Akım 1 boru hattı üzerinden sevkiyatlar bakımların yapılamadığı gerekçesiyle 31 Ağustos 2022’de durdurulmuştu. Kuzey Akım 2 projesiyse Almanya tarafından şubat ayında dondurulmuştu.

Rusya, Kırım’dan Sonra Ukrayna Toprağının Yaklaşık Yüzde 15’ini Daha İlhak Etme Kararı Almıştı!

Rusya, Kırım’dan sonra Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerini de ilhak ederek Ukrayna’nın yaklaşık yüzde 15’ini topraklarına katmıştı. Rusya Devlet Başkanı Putin, Ukrayna’nın Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin Rusya’ya bağlanmasına yönelik anlaşmaları imzalamıştı. Kızıl Meydan’da yapılan hazırlıklar kameralara yansımıştı.  

Rusya’nın Ukrayna topraklarını ilhak etme süreci, 2014’te Kiev’deki meydan olaylarıyla başlamıştı. Ukrayna’nın başkenti Kiev’de Rus yanlısı yönetimin devrilmesinden sonra Rusya Kırım’a askeri müdahalede bulunmuşlardı. Silahların gölgesinde yapılan sözde referandumun ardından 18 Mart 2014’te Rusya Kırım’ı ilhak ettiğini açıklamıştı. Aynı dönem Ukrayna’nın doğusunda, Rus etnik nüfusunun çoğunlukta olduğu sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti isminde yönetimler açıklanmıştı.

Rusya Devlet Başkanı Putin, 21 Şubat 2022’de sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin tanınmasına dair kararnameyi Kremlin Sarayı’nda imzalamış ve 24 Şubat sabahın erken saatlerinde Donbas’taki Rusları korumak gerekçesiyle “özel askeri operasyon” başlattıklarını duyurmuşlardı. Böylece Rusya-Ukrayna Savaşı başlamıştı.

Rus ordusu, 8 aydan fazla süren savaş esnasında Donetsk ve Luhansk bölgelerinin idari sınırları içerisinde bulunan yerleşim birimlerini tek tek ele geçirmeye yoğunlaşmıştı. İlhak edilen Luhansk bölgesindeki yerleşim birimlerinin tamamı Rus güçlerinin kontrolüne geçse de Donetsk bölgesi topraklarının yarıya yakını Ukrayna ordusunun elinde bulunmaktaydı. Donetsk ve Luhansk bölgelerini içinde barındıran Donbas bölgesinde çoğunluklu olarak Rus kökenli nüfus yaşamaktaydı. Bu bölge, geniş maden rezervleriyle tanınmıştı. Donbas, kömür rezervi zenginliği açısından Avrupa’nın 4. büyük maden bölgesi durumundaydı.

Ukrayna’nın Herson ve Zaporijya bölgelerinin ilhakı

Rusya tarafından ilhak edilen Ukrayna’nın Herson bölgesi, savaşın başladığı 24 Şubat’tan yaklaşık bir hafta sonra, mart başında Rus ordusunun kontrolüne geçmiş durumdaydı. Herson bölgesi, daha önce ilhak edilen Kırım Yarımadası’nın kuzeyinde yer almaktaydı. Söz konusu bölge, Rusya’nın Donbas bölgesi üzerinden Kırım ile kara yolu bağlantısı kurabilmesi için kilit bölge konumundaydı. Ayrıca, Herson, su kaynaklarına sahip olması nedeniyle ilhak edildikten sonra su sıkıntısı yaşanan Kırım için oldukça önemli sayılmaktaydı.

Halen yoğun çatışmaların sürdüğü Zaporijya bölgesinin yaklaşık yüzde 70’i Rus askeri güçlerinin kontrolünde bulunuyordu. Ukrayna ordusu ise bölgenin idari merkezi Zaporijya kenti dahil yaklaşık yüzde 30’unu kontrol altında tutuyordu. Söz konusu bölgedeki Avrupa’nın en büyük nükleer santrali konumunda bulunan Zaporijya Nükleer Santrali de 4 Mart’ta Ruslar tarafından ele geçiriliyordu. 6 nükleer reaktör ve 5 bin 700 megavatsaat elektrik üretim kapasitesine sahip santral, Ukrayna’daki toplam elektriğin yüzde 20’sini sağlıyordu. Rus ordusunun kontrolünde olan santralin çevresinde topçu saldırıları yaşanıyordu. Ukrayna ve Rusya bu saldırılar konusunda birbirini suçluyordu.

Rusya’nın ilhak gerekçesi 4 bölgede yapılan sözde referandumlardı!

Ayrılıkçıların kontrolündeki sözde Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri ile Rus ordusunun ele geçirdiği Herson ve Zaporijya bölgelerinde, Rusya’ya bağlanmak için 23-27 Eylül döneminde referandumlar yapılmıştı. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın gölgesinde yapılan referandumlardan “Rusya’ya bağlanma” kararı çıktığı açıklanmıştı. Bölgelerdeki sözde seçim komisyonlarının açıkladığı verilere göre, sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti’ndeki referanduma katılanların yüzde 99,23’ü, sözde Luhansk Halk Cumhuriyeti’nde katılanların yüzde 98,42’si Rusya’ya katılmak için oy kullanmışlardı!? Rus ordusunun kontrolü altındaki Zaporijya bölgesinde düzenlenen referandumda ise katılımcıların yüzde 93,11’inin, Herson bölgesinde yüzde 87,05’inin Rusya’ya katılmayı seçtikleri savunulmaktaydı.

Referandum yapılan bu bölgelerde Rusya tarafından atanan sözde yönetimlerin başvurusu üzerine Putin, Herson ve Zaporijya bölgelerinin sözde bağımsızlıklarını tanımış ve toplam 4 bölgeyi ilhak etme anlaşmasını imzalamıştı. Böylece Rusya, Ukrayna topraklarının yaklaşık yüzde 15’ini ilhak etmiş durumdaydı. Buna 2014 yılındaki Kırım’ın yasa dışı ilhakı da eklendiğinde, bu rakam yaklaşık yüzde 20’ye çıkmıştı.

Rusya’da Putin için işler pek planladığı gibi gitmemeye başlamıştı!

Süddeutsche Zeitung, Putin’in burnunun dikine giderek kendisini de baskı altına soktuğuna dikkat çekiyordu:

“Eğer askerleri Ukrayna karşısında, daha büyük bir yenilgiye uğrasaydı, bu kez onları yeniden cephede konumlandıramazdı. Böyle bir durumda Putin, Rus topraklarını da artık savunamazdı. Yanıtı merak edilen bir diğer soru, ilhak coşkusunun Ruslarda seferberlik dolayısıyla uyanan öfkeyi bastırıp bastıramayacağıdır. Yeni bölgelerin güya Rusya’ya katılması, ülkedeki atmosfer karşısında Putin’in elindeki en büyük koz sayılmaktadır. Kendisi bugünlerde, seferberlik kaosunun fiyaskoyla sonlanması tehlikesiyle karşı karşıyadır. Belki de Kremlin’in randevuyu 30 Eylül 2022 Cuma gününe vermek için bu kadar uzun tereddüt etmesinin sebebi buydu. Putin için işler pek de planladığı şekilde gidiyormuş gibi görünmüyordu.”

Evet, yüz binlerce Rus genci askere gitmemek için komşu ülkelere kaçıyordu!

La Stampa ise özetle, nükleer silah kullanımının önünün açıldığı yorumunda bulunuyordu:

“Savaş artık şimdiye kadar gördüğümüzden farklı bir hal alacaktı… Bunun sebebi de yapıldığı koşullar ile keyfi ve tek taraflı gerçekleşmesi nedeniyle hiçbir hukuki değeri olmayan bir referandum olmaktaydı. Ancak bunlar, referandumların Putin’in nükleer tehdidini tetikledikleri gerçeğini değiştirmiyordu: Bu andan itibaren, Donbas’a ya da bizim kontrolümüzdeki kıyı şeridine saldırırsanız, Moskova’ya ya da St. Petersburg’a saldırılmış sayarız ve kendimizi nükleer silahlarla savunma hakkına sahip oluruz” tehditleri sıralanıyordu!

Ukrayna’yı büyük acılar bekliyordu!..

Adevărul ise, Rusya’nın Ukrayna’yı tamamen yok etmek için artık elinden gelen her şeyi yapmasından endişe ediyordu:

“Rusya, Ukrayna’nın başkenti Kiev ve diğer büyük şehirlerde bulunan komuta ve güç merkezlerine füze saldırıları gerçekleştirme imkânına sahiptir. Elektrik iletim noktalarını tahrip edebilir. Ukrayna’nın büyük bölümlerini sular altında bırakmak için barajları yerle bir edebilir. Demiryolu ağına, köprülere ve önemli yollara saldırabilir. On milyonlarca Ukraynalının gündelik hayatını felç etmek için her şeyi yapabilir. Ve ülkedeki bu yıkım, Ukrayna yönetimi teslim bayrağını çekene ve düşmanlığa son verilmesini isteyene kadar sürebilir.”

Rusya başarısız devlet haline geliyordu!..

Berlin’de çalışan Rus siyaset bilimci Ekaterina Schulmann, facebook sayfasında Rusya’nın kontrolü kaybettiği yorumunu yapıyordu:

“Bildiğimiz haliyle Rusya Federasyonu, meşruiyetini yitirmiş sınırlara sahip bir devlete dönüşerek, varoluşsal bakımdan yeni bir aşamaya giriyor. Yalnızca başka ülkeler veya uluslararası kuruluşlar tarafından hukuken tanınmamakla kalmayıp, aynı zamanda merkezi yönetim tarafından da fiilen kontrol edilemeyen bölgeler (Kırım’ın aksine) içeriyor. … Her kötü, zalim veya yoksul devlet otomatik olarak ‘başarısız devlet’ sayılmaz. Kimilerinde işler çok da kötü gitmez. Mesele idari çürüme ve kendi sınırları içinde temel işlevlerini yerine getirmenin imkânsızlığıyla ilgili.”

El Periódico de España, uluslararası baskının artırılarak Rusya’nın müzakere masasına oturmaya mecbur bırakılması gerektiğini söylüyordu:

“Rusya’nın tıpkı Kırım gibi Doğu Ukrayna’yı da ilhak etme arzusu ve enerji şantajı yoluyla Avrupa’yı kışkırtması, çatışan tarafların müzakere masası etrafında bir araya gelmesini zorlaştırıyor. ABD ve AB’nin Ukrayna’ya savaş teçhizatı sağlama ve Rus ekonomisini boğma çabaları sonuç veriyor. … Ancak, Moskova’nın izolasyonunu güçlendirmek için bunlara diplomatik girişimler de eşlik etmeli. Çin’le bir anlaşma yapmak bu açıdan çok önemli ve acilen bu yönde çaba sarf edilmeli. ”

Ama görüyorsunuz, Milli Çözüm Dergisi dışında, bütün bu sıkıntıların asıl planlayıcısının Siyonizm olduğu gerçeğini hiç kimse dile getiremiyordu.

Rusya’nın Ukrayna’nın dört bölgesini ilhak hamlesine Batı’nın tepkisi yetersiz kalıyordu!

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’daki Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin Rusya’ya bağlanmasına yönelik anlaşmaları imzalamasının ardından başta Ukrayna ve Avrupa Birliği (AB) olmak üzere Batılı ülkelerden ilhakı ret ve kınama mesajları gelmişti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Moskova tarafından işgal edilen ve edilecek olan tüm bölgeleri geri almaktan vazgeçmeyeceklerini söylemişti.

Anlık mesajlaşma servisi Telegram’da paylaşımda bulunan Ukraynalı lider, Ukrayna’nın durumu “kontrol altında tuttuğunu” ve Rus işgali altındaki toprakların kurtarılması planlarını ordu komutanları ile görüştüğünü belirtmişti. Zelenskiy ayrıca Batılı ülkelerden kendilerine daha fazla silah ve mühimmat sağlamaları çağrısını da yinelemişti.

Avrupa Birliği ülkelerinin liderleri de ortak açıklama yaparak, Rusya’nın; Ukrayna’nın doğusundaki bölgeleri ilhakının yasa dışı olduğunu ve ilhakı asla tanımayacaklarını bildirmişlerdi. Liderler, Ukrayna’nın Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin Rusya tarafından yasa dışı ilhakını şiddetle reddettiklerini ve kınadıklarını kaydetmişlerdi.

AB üyesi ülkelerin oluşturduğu Avrupa Konseyi açıklamasında, Rusya’nın kurallar temelli uluslararası düzeni baltalayarak ve BM şartı ile uluslararası hukuku ihlal ederek küresel güvenliği tehlikeye attığını belirtmişlerdi.

“Kırım, Herson, Zaporijya, Donetsk ve Luhansk Ukrayna’ya aittir. Tüm ülkelere ve uluslararası kuruluşlara bu yasa dışı ilhakı kesin surette reddetmeleri çağrısında bulunuyoruz” demişlerdi, ama dinleyen kimdi?

Sonuç olarak:

Siyonist Yahudi Merkezlerin bu sinsi ve şeytani planları neticesinde dünyanın iyice karışacağı ve hatta 3. Dünya Savaşı’nın başladığı konuşulmaktadır. Türkiye’nin bu iktidarla ve bu kafalarla önümüzdeki oldukça kaotik ve kritik süreci belasız ve başarıyla atlatması imkânsızdır. Bu nedenle; bir Milli Mutabakat İktidarına acilen ihtiyaç vardır. Milli Çözüm program ve politikaları olmadan kutlu ve mutlu yarınlara ulaşılamayacaktır.

 

 

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Subscribe
Bildir
11 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır.
Görünüşleri farklı; görüşleri aynıdır

Ya dönmedir, ya dönek; birbirinin kaynıdır

Sağ sol çorbaya döndü; bu millet kobay mıdır?

Milli Görüş gelmezse, sonumuz felakettir…

Sömürünün çarkları: rantiyedir, faizdir

Siyonist Yahudi’ye, her melânet caizdir

Bir ülke ki hainler; tüm haklara haizdir

Gafletten çok öte, bu aynı cinayettir…

Hoca yapar, hain bozar, ne talihsiz ülkedir

Dürüst dindar, dışlanmış, masonluk şart ilkedir

Hakkı konuşmak yasak; soytarılar bilgedir

Örtünme suç sayılır; çıplaklık rezalettir…

Milli Çözüm program ve politikaları olmadan kutlu ve mutlu yarınlara ulaşılamayacaktır.
“3. Dünya savaşının başladığı konuşulmaktadır. Türkiye’nin bu iktidarla ve bu kafalarla önümüzdeki oldukça kaotik ve kritik süreci belasız ve başarıyla atlatması imkânsızdır. Bu nedenle; bir Milli Mutabakat İktidarına acilen ihtiyaç vardır. Milli Çözüm program ve politikaları olmadan kutlu ve mutlu yarınlara ulaşılamayacaktır.”
Makalemizin özellikle son pragyafı kurtuluşun çözümüydü!!!…

Yeni düzen sahibinin olacaktır
Yeni dünya düzenini bu sefer Hakkın erleri inşaa edecek ve bunu hiçbir güç engelleyemeyecektir

Zafer İnananlarındır.
TBMM B : 32 – 26.4.1980 – O : 1
NECMETTİN ERBAKAN MECLİS KONUŞMASI:

“Şimdi bütün bu meseleler, bu iç ve dış meseleler geliyor, bir yerde toplanıyor. Ne zaman, aziz arkadaşlarım, şu milletimiz Milli Çözüme inanan bir hükümete kavuşacak? İş burada toplanıyor. Dış güçlerin cirit attığı öyle bir devirde, her şeyden önce dış politikada güçlü olmak için içeride güçlü olmaya mecburuz.

Ondan dolayıdır ki, parlamenter arkadaşlarım, hepinizden rica ediyorum; gelin, Milli Çözüme inanan bir cumhurbaşkanını ‘bir an evvel seçelim, bir. Milli Çözüme inanan yeni bir hükümeti elbirliği ile kuralım;iki. Türkiye’yi bir an evvel güçlendirelim, üç.”

EDEN BULACAK !
Dünyada zulümler artarak sürüyorken!
Sekiz aydır Rusya başladı zalimliğe!
Topraklarını kimse bilemezmiş Rusya ‘nın.
Allah CC versin hakettininiz karşılığı !

Tüm ülkeler yalvardı bu kez Rusya ‘ya!
Anlaşıldı mevzu meğer ”gaz ” imiş!
İnsan ölmüş ,zulüm varmış kimin umrunda!
Allah CC versin hakettiğiniz karşılığı!

Esas amaç aslında büyük itrail !
Ukrayna halkı da taşınmıs itraile !
Dur ! Bir düşün be Reis ne olur halimiz!
Allah CC versin hakettiğiniz karşılığı !

Şeytanın şaheseri siyonizm
Şeytani güç Siyonizmin asıl düşmanı müslümanlar ve dolayısıyla İslam dinidir. Ancak siyonist düşünceye sahip olanlar dışındaki tüm kavim ve inanç mensuplarını köle gördüklerinden Müslüman Hristiyan farketmeksizin tüm yaratılanları hatta bitki ve hayvanları katletmekten çekinmemektedirler. Bunlardan habersiz sıkıntı çeken Ukrayna halkının yaşadıkları bunu birkez daha ispat etmiştir. Tekrar anlaşılmıştır ki, Müslüman gayrimüslim Hindu budist herkesin ve tüm insanlığın adil düzenden başka çıkış yolu yoktur. Adil düzen bir tercih değil tek çare ve bir zorunluluktur.

Milli mutabakat hükümeti kurulması ümidiyle…
Anayasa değişiklikliği ile Cumhurbaşkanlığı sistemi halkın ihtiyacı değil, Erdoğan’ın ihtiyacı olarak gündeme geldi. Ve Cumhur başkanı Hükümet sistemine gecildi. Dış güçlerin de bu işene geldi.
Aslında AKP ve Erdoğan ülkeyi yönetemiyor. Yönetmek için daha fazla güç elde etmek amacıyla her yolu denemekten çekinmiyorlar. Güç elde ettikçe daha fazla yöneteceklerini düşünüyorlar. Aslında tam tersine, ne kadar güç tekelleşmesi olursa ülke o kadar yönetilemez bir noktaya gelir.
Ülkemizin değil Parti’nin çıkarları ön planda tutulduğu bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizin etrafı ateş çemberi. Böyle kritik bir dönemde, acilen ülkemizin çıkarlarını korumak için Milli Çözüm’ün planlarını uygulayacak Milli mutabakat hükümetinin kurulması gereklidir.

Kıyamet Çabası
Dünyamız, her tarafında yaşanan onca zulüm ve işkence ile dışarıdan bakılınca cennet gibi görünse de yakınlaştıkça her coğrafyada, haksızlık, zulüm, işkence ve daha nice zararlı faaliyetlerin ve fesadın yuvası olmuş durumdadır. Bu hali görünce ta Hz Adem (as) Efendimizin yaratılış sürecinde yaşanan ve Rabbimiz (cc) tarafından yüce kitabımız Kur-an’ı Kerim’de haber verilen olayı hatırlıyoruz. Evet, insanoğlu yeryüzünde fesat çıkardı. Şeytanın tuzaklarına kanan ve siyonist sistemi kurmak isteyen bir ahmak ordusu bu ifsat düzenini kurmak ve şeytan kafasıyla dünyayı yaşanmaz bir yer yapmak suretiyle kıyamet kopsun kavgası vermektedirler. Oysa, Rabbimiz bu beyhude çabanın boş olduğu vaat etmiş ve yolunda olan inananlara Kuran kaynaklı bir sistemi kurmalarını emretmiş ve akıbette bunların hem dünyada hem de ahirette tüm iyiliklere sahip olacağını haber vermiştir. İşte bu ahmakların tüm çabaları, vahşileşmeleri artık enerjilerinin sona geldiğinin ve inşallah tüm dünyada sistemin Haktan yana olan Adil bir Düzen olacağının habercisidir.

Siyonizm yok sayılarak, ülkemiz ve milletimiz üzerindeki sinsi ve şeytani planlar önlenemez!
Milli Çözüm Dergisi;
Siyonizm’in hedeflerini, şimdiye kadar gerçekleştirdiklerini, geleceğimize yönelik sinsi ve şeytani planlarını yazmakta ve ülkemiz ve milletimiz için Siyonist tehlikeye işaret etmekte…
Rusya’nın Ukrayna saldırısının hemen ardından, bütün bunların; “Siyonizm’in sarsılan otoritesini yeniden sağlama ve dünyanın kontrolünü eline alma…” çabalarının bir parçası olduğunu hatırlatmakta…
ABD’nin ve Siyonizm’in hegemonya çarkına başkaldırmaya başlayan AB’nin ve kendi şeytani amaçları açısından tehlikeli dönüşümlere gebe görünen Türkiye’nin hizaya sokulmasının planlandığını bildirmektedir.
Milli Çözüm Dergisi dışında, bütün bu sıkıntıların asıl planlayıcısının Siyonizm olduğu gerçeğini hiç kimse dile getirememektedir.
Siyonizm, sinsi ve şeytani planlarını işbirlikçiler vasıtasıyla yürütmektedir.
Siyonizm’in planlarına taşeronluk yapan işbirlikçilerle Siyonizm’le mücadele edilemeyecek ve önümüzdeki oldukça kaotik ve kritik süreç belasız ve başarıyla atlatılamayacaktır.
Bu nedenle;
Bir Milli Mutabakat İktidarına acilen ihtiyaç vardır.
Milli Çözüm program ve politikaları olmadan kutlu ve mutlu yarınlara ulaşılamayacaktır.

Kendini süper güç zannedenlerin çaresizliği…
Dünyanın en büyük 2. Ordusu olarak gösterilen Rusya ordusunun akıbeti bize şunları göstermekte;
Rus ordusu;
Liyakat sahibi komutanlara sahip değil
Özellikle elektronik harp yetenekleri dünya standartlarının çok altında
Kağıttan kaplan, gücü sadece kağıt üzerinde
Disiplinden yoksun
Savaşacak askeri yok
Vatan, bayrak ve şeref değerlerinden yoksun vb
ABD, ABD, ÇİN ve kendini büyük zanneden diğerleri;
Orduları Rus ordusuyla ortak noksanları bulunuyor.
En önemlisi; Erbakan Hoca dünya siyonizmi ile savaşırken kendini süper güç zannedenler siyonizmin adını ağzına alamayacak kadar korkaklar!
Yüz yıllık planlar kuran siyonizm, Avrupa’da Müslüman nüfusu bitirmek için var gücüyle çalışırken, Avrupa’da insanlar İslam’a nasıl akın ediyorsa…
Bu savaşı kazananlar; ölümü, öldüren sadıklar olacak İnşallah. Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

DÜNYA NEREYE GİDİYOR
Dünya Nereye Gidiyor Ya da Götürülüyor
Olayın Perde Arkasını Görmek Gerekiyor
Siyonizm Büyük İsrail Hedefinde İlerliyor
Evanjelitlerce Batıca Niye Destekleniyor!
Çünkü Kandırmaca Var Mesih Bekleniyor
Rusya Çin Müslümanlar Ve Yok Ediliyor!.
Putin Ve Biden Nükleerden Bahsediyor!.
Armageddon Kıyamet Savaşı Bekleniyor
Evanjelistler Hz. İsa İle Göğe Yükseliyor!
Yahudiler Hariç Tüm İnsanlık Yok Ediliyor
Plan-Din Bu Tehlike Görmezden Geliniyor
Fikri Askeri Teknolojik Tedbirler Gerekiyor
Şükür ki Erbakan Mirasları Ümit Veriyor!.
Teknolojik Silahlar Düşmanı Püskürtüyor
Milli Mutabakat İle Kuşatmalar Deliniyor
Bir Tek Milli Çözüm Adil Düzen Öneriyor
Gerçek Hz.İsa İle Altınçağ Müjdeleniyor

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
11
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...