YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
69200250159d6
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 7
Bugün : 5127
Dün : 45549
Bu ay : 857851
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45261672
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

ERBAKAN HOCAMIZIN MANEVİ BİR ORTAMDAKİ,
30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI MESAJI [1]

ERBAKAN HOCAMIZIN MANEVİ BİR ORTAMDAKİ, 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI MESAJI

[1] NOT: Bu mesajın bir benzeri, 30 Ekim 2003 tarihli Milli Gazete’nin manşeti olarak ve 1. sayfada özel renkli basılarak yayımlanmıştır.

5 16 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Subscribe
Bildir
20 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Bu makaleden sonra 30 ağustosun nasıl önemli bir gün olduğunu daha net anlıyoruz ve keşke yunan işgalinde kalsaydık diyenlerin de aslında kimlerin tohumu olduğunu anlamaktayız.
30 ağustos Hakkın batıla, imanın kuvvete Anadolu topraklarının Malazgirt’ten sonraki bedeli kan ve zaferle imzalanan son tapusudur.

Zaferlerle dolu tarihimizi gururla anmamızı anlamlı kılan, tarihimizden gerekli dersleri çıkarmak ve sürekli uyanık ve hazır bulunmaktır. 30 Ağustos Zaferi de elbette bugüne ve geleceğe dair bizlere oldukça önemli görev ve sorumluluklar yükleyen tarihi bir aşamadır. O halde birlik ve beraberlik duygularını pekiştirerek ortak değerlerimiz etrafında kenetlenmek, tüm insanlığın kurtuluşuna talip olmak, her daim milletimizin huzur ve refahı için çalışmak, bu cennet vatanda yaşayan bizler için düne, bugüne ve yarına karşı en büyük sorumluluklarımızdır!

Mustafa Kemal’in önderliğindeki şanlı Kurtuluş Savaşı yapılmasaydı… 30 Ağustos Zaferi kazanılmasaydı ve Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı:

• Milletimiz, ülkemizi işgal eden Batılı Devletlerin kölesi olacaktı…

• Yüce Dinimiz, Namusumuz ve Onurumuz ayaklar altına alınacaktı…

• Bayrağımız dalgalanmayacak, Ezanlar okunmayacaktı…

• Devletimiz ve hürriyetimiz olmadığından okullarımız ve milli kurumlarımız da olmayacaktı…

• Bağımız-tarlamız, evimiz-barkımız, dükkânımız-fabrikamız, bütün imkânlarımız ve iktidarımız elimizden alınacaktı. Ve ne kadar yazıktır ve acıdır ki, o gün ülkemizi işgal eden Haçlı AB’ye girmek için her türlü tavize yanaşanlar ve AB’nin ahlâksız talimatlarını uygulayanlar, Batılıların Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile koparamadıklarını onlara siyasi yollarla aktarma yolundalardır!?

Büyük taarruzla vatanımızı kurtardığımız gibi, Filistin’i, Kudüs’ü, Gazze’yi de kurtarmayı yüce Allah bizlere nasip etsin.

Adil Düzen’in güneş gibi doğacağı, Siyonizmin ve köpeklerinin karanlıklara gömüleceği günleri görmeyi ve bu uğurda durmaksızın çalışmayı, gayret etmeyi bizlere nasip etsin.

Zafer inananlarındır ve zafer yakındır…

Büyük Taarruz ve Başkomutan Muharebesi bütün ekonomik zorluklara rağmen 26 Ağustos 1922’de başlayıp beş gün beş gece süren şiddetli çarpışmalardan sonra düşman kuvvetlerinin büyük kısmının imha edilmesiyle son buluyordu. TBMM orduları, Başkomutanın Akdeniz’i (Ege’yi) hedef gösteren emriyle süratle İzmir’e doğru ilerleyerek takip harekâtına başlıyordu. Bu harekâtın oldukça süratli gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Çünkü Yunan ordusu kadın, çocuk ve yaşlı ayırmadan katliamlar yaparak, evleri yakarak/yıkarak ilerliyordu. Hacı İsmail Köyü erkekleri iple bağlanıp yatırılarak kurbanlık koyun gibi kesiliyordu. Karadere Köyü’nün kadınlarına tecavüz ediliyordu. İmranlar Köyü’nde, ırzlarına geçmek üzere bütün kadınlar bir eve toplanıyor, kendilerini korumaya çalışanlar lime lime doğranıyordu. Tekkeler Köyü’nde bacaklarından asılan on beş genç kızımız, insan aklının alamayacağı işkenceler yapılarak öldürülüyordu. Çınarcık’ta, erkek çocukları, annelerine tecavüz etmeye zorlanıyor, yaptıramayınca hepsi süngüleniyordu. Kadınların karınları yarılıp, kundaktaki bebekleri yardıkları karınlarına sokuluyordu. Ağva’ya bağlı Çanaklı Köyü’nün kadınları bir araya toplayıp soyuluyor, çırılçıplak halde kocalarının katledilişini izlemeye zorlanan kadınlar, sonrasında toplu tecavüze uğratılıyordu. Küpelerini almak için kulakları, bileziklerini almak için bilekleri, yüzüklerini almak için parmakları. kesiliyor, kızlarımız, kadınlarımız acıyla kıvranarak can veriyordu.
Evet bu satırları okuduktan sonra yüreği burkulmayan gözleri yaş dolmayan canlı Müslüman olamaz, Türk olamaz herşeyden önce insan olamaz. Biz bu yaşananları bazen büyüklerimizden bazen kitaplardan bazende televizyon ve radyo gibi yayın organlarından duyup öğrenip kinimizi diri tuttuğumuz halde, siz Hükümet olarak hiç mi duymadınız.
Geçmişini bilmeyen bu gününü anlayamaz ve geleceğini kurgulayamaz planlayamaz
AB ye girebilmek için atmadığını takla kalmadı. Çıkardığınız kanunlar bu ülkenin manevi yaşantısına dinamitler koydu Amerikan başkanına[dostum tramp, obama, biden]Yunanistan başkanına dostum [micotakis], Fransa başkanına dostum [makron] derken hiçmi yüreğiniz sızlamadı
Filistin bizim o günlerde yaşadıklarımızı şu an yaşamakta bir lokma ekmeğe bir yudum su ya ihtiyaç duymakta en azından manevi desteğe ihtiyac duymaktadır. Siz hükümet olarak Filistin e yardımcı olacağınız yerde siyonist İsrail’in petrol, silah, haberleşme, gıda ve ne lazımsa ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyorsunuz ama unutmayın Allahın vadi haktır ve çok kısa bir süre sonra yaşanacaktır.
Her ne yapsanızda İslam yeryüzüne hakim olacak Adil bir düzen kurulacak. siyonizm ve işbirlikçileri tarumar olacak şeytan ve avanesi güçler Milli Çözüm eliyle yerle yeksan olacak inşallah

Bu zafer; vatan toprakları işgal olunan bir milletin, en zorlu yokluklara ve en olumsuz şartlara rağmen yüksek bir inançla ve örnek bir kararlılıkla Dinini ve Ülkesini nasıl müdafaa edebileceğini, büyük bedeller ödeyerek de olsa yedi düvele göstermiş bir kahramanlık hatırasıdır!.. Hepimize kutlu olsun!..”

Ve ne kadar yazıktır ve acıdır ki, o gün ülkemizi işgal eden Haçlı AB’ye girmek için her türlü tavize yanaşanlar ve AB’nin ahlâksız talimatlarını uygulayanlar, Batılıların Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ile koparamadıklarını onlara siyasi yollarla aktarma yolundalardır!?”

İngilizlerin Şanlı Türk Ordusu için “Yunan mevzilerini 6 günde geçsinler 6 ay saysınlar” sözüne karşılık 5 günde Yunan mevzilerini darmadağın eden Mustafa Kemal ve Şanlı Türk Ordusuna selam olsun…

Şimdi bizim çıkaracağımız derse gelince;

Peki, bize düşen nedir? Bize düşen, aynı anlayış, aynı ahlâk ve aynı duyarlılıkla devletimizi ve milletimizi yaşatmak, cennet yurdumuzu her türlü saldırılardan korumak ve de bizden sonraki neslimize daha güzel şekilde; dinen, ahlâken, manevi değerlerimize sahip çıkarak kutlu emaneti bırakmaktır!

“Tarihinde bu denli zaferler yaşayan yeryüzünde başka bir millet var mıdır, bilmiyorum! Ayrıca bu zaferleri; zulüm yapmadan, savaşın ahlâkını elden bırakmadan, yakmadan, yıkmadan, işkence, kahpelik ve kalleşliğe başvurmadan, kadınlara ve kızlara el atmadan, çocuklara ve yaşlılara kıymadan kazanan ceddimiz, her türlü övgüye ve saygıya layıktır!”

“Peki, bize düşen nedir? Bize düşen, aynı anlayış, aynı ahlâk ve aynı duyarlılıkla devletimizi ve milletimizi yaşatmak, cennet yurdumuzu her türlü saldırılardan korumak ve de bizden sonraki neslimize daha güzel şekilde; dinen, ahlâken, manevi değerlerimize sahip çıkarak kutlu emaneti bırakmaktır! Yeryüzünün cenneti konumunda olan ve üzerinde ezanları duyarak, ellerini ve nefeslerini üzerimizden bir saniye çekmeden yaşadığımız vatanımızı, canlarıyla ve kanlarıyla bedel ödeyerek bize emanet eden şehitlerimizi ve bütün gazilerimizi kalbi saygı ve minnet duygularımızla anmaktayız. Onlar bize, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş yokluk ve sıkıntılara terk edilmiş milletimizin, tüm bu zorluklara ve baskılara rağmen tarihe altın harflerle yazdırdıkları 30 Ağustos Zaferi’nin iman, sabır ve kararlılıkla kenetlenildiğinde nasıl bütün zorlukların üstesinden gelinebileceğini açık bir şekilde gösterdikleri bir destandır. Bu onurlu mücadelede Türk milletinin en büyük dayanağı ve gücü; Allah’a olan sarsılmaz imanı, esareti asla kabul etmeyen yüksek karakteri, mukaddesatı ve manevi değerleri uğruna mücadele etmeyi en büyük şeref sayan inancıydı! Bu inanç ve amaçlarla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını şükran, minnet ve dualarla yâd ediyoruz!”

Kuran bir harita
Akıl bir pusula
İman ise yolumuzu aydınlatan bir fener Hükmündedir.

Bu imanda, tarih boyunca hiç bir şekilde bizi yanıltmamıştır.
Her zamanki gibi bu zaferler sayesinde alnımız ak, yolumuz aydın,
Bayragımız dalgalanmaktadır.

30 Ağustos; bu toprakların sonsuza dek vatanımız olduğunun tüm dünyaya bir kez daha ilanıdır! Ezelden beri hür yaşamış aziz milletimiz, birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere, vatanımıza ve bağımsızlığımıza göz dikenlere asla müsaade etmediğinin ve kıyamete kadar da asla müsaade etmeyeceğinin kanıtıdır!..

Millî Çözüm’e ve Şahsi Manevisine bağlı kalmanın ve Zafere Ulaşmanın 4 Basamağı

1)Kalbi ile sevgi besleyenler, bunu diline yansıtamayanlar.

2)Hem kalbi, hem dili ile bunu açığa çıkaranlar.

3)Kalbini, dilini ve dirayetini ortaya koyarak o yolda çaba sarfedip, mücadele edenler.

4)Hallerini, Millî Çözümün şahsi manevisinin kendine benzetenler.. Ayak izini aynen takip edenler.. Onun ahlakını, İman, cesaret, takva, istikamet, ibadet ve Cihad ruhuna tam bir teslimiyetle sahip olanlar….

Yarabbi bizi 4.basamağa erişen talihlilerden eyle.

Asıl büyük zaferin de en büyük unsuru olacak Ordumuzu Rabbimiz muhafaza eylesin.

Hz İmam Ali’ye atfedilen şöyle bir söz vardır:

Uğruna mücadele ettiğimiz ve savaştığımız değerleri ihmal ederek zafer kazanmanın hiçbir anlamı yoktur.

30 Ağustos kutlamaları çerçevesinde Akp Genel Başkanı Tayip Erdoğan;

İç tehditlere her zamankinden çok daha fazla dikkat etmeliyiz, birlik ve beraberliğimizi korumalıyız. ifadelerini kullanmış

Kendisine bir kez daha haykırıyoruz :

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin iç bünyesi başta olmak üzere, ekonomisinin, Siyasi ve ahlâki dinamiklerinin, dış politika ekseninin güçlü olmasının yegane şartı, İsrail denilen terör şebekesi ile her türlü işbirliğini devam ettiren, faize ve fuhşa sayısız kanun çıkaran,toplum haya damarını çatlatan, aile yapısını temelinden ifsat edecek her türlü girişimi yapan, ülkeyi 1,5 trilyon doların üzerinde, Siyonist merkezlere peşkeş çeken bu AKP zihniyetinden derhal kurtulmasıdır..!

Ve yine iç bünyemizin güçlü kalmasının temel mümkünatı;

Milli Çözüm şuuruna sahip bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması ve Milli Çözüme inanan bir Hükümet’in kurulması, yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür.

“LA GALİBE İLLALLAH”
En zor şartlarda kahraman ordumuz Gazi Mustafa Kemal komutasında; önce bağımsızlık mücadelemiz, sonra da destansı kuruluş hamlelerimiz dünya tarihine vurulan unutulmaz mühürdü.
Düşmanlarımız silah ve kalabalık olarak güçlü olsa da; “İman, imkâna galip gelmişti” işte yeni Adil Dünya mücadelemiz Milli Çözüm şuuruyla, birlik ve beraberlik içinde nihai hedefine mutlaka ulaşacaktır. Bu kuru bir slogan değil;
Kur’an haber verdiği,
Rasulüllah’ın müjdesi,
Aziz Erbakan Hocamızın öğreti ve projeleri,
İnsanlık ve müslümanlığın içinde bulunduğu tarihi gereksinimler bunun delilidir.
Hem artık Allah’tan başka güman edilecek hiçbir ümit kapısı da kalmamıştır.
İnşallah bu zafer; fethe gönülden inanan bir avuç Milli şuur ve Milli Çözüm sevdalısı kahramanlar eliyle olacaktır.
“Nasıl?” diye soranlara..
Hz.Musa’nın asasıyla!..

“La Galibe İllallah”

Last edited 1 yıl önce by Ali Çağıl.

Zafer Bayramı; 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da Atatürk’ün Başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz’u anmak için; göğsümüzü gere gere, en büyük onur ve gururla Türkiye’mizde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’mizde her yıl kutlanan resmî ve ulusal bir bayramdır! En şanlı geçmişe sahip olan necip bir milletin nesli olmak ne güzel, ne büyük bahtiyarlıktır. Bize bu şanı, onuru ve huzuru bahşeden Rabbimize şükürler olsun.

Tarihinde bu denli zaferler yaşayan yeryüzünde başka bir millet var mıdır, bilmiyorum! Ayrıca bu zaferleri; zulüm yapmadan, savaşın ahlâkını elden bırakmadan, yakmadan, yıkmadan, işkence, kahpelik ve kalleşliğe başvurmadan, kadınlara ve kızlara el atmadan, çocuklara ve yaşlılara kıymadan kazanan ceddimiz, her türlü övgüye ve saygıya layıktır!

Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun!

Bu zafer; vatan toprakları işgal olunan bir milletin, en zorlu yokluklara ve en olumsuz şartlara rağmen yüksek bir inançla ve örnek bir kararlılıkla Dinini ve Ülkesini nasıl müdafaa edebileceğini, büyük bedeller ödeyerek de olsa yedi düvele göstermiş bir kahramanlık hatırasıdır!..
Hepimize kutlu olsun!..”

Yeryüzünün cenneti konumunda olan ve üzerinde ezanları duyarak, ellerini ve nefeslerini üzerimizden bir saniye çekmeden yaşadığımız vatanımızı, canlarıyla ve kanlarıyla bedel ödeyerek bize emanet eden şehitlerimizi ve bütün gazilerimizi kalbi saygı ve minnet duygularımızla anmaktayız.
Onlar bize, dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş yokluk ve sıkıntılara terk edilmiş milletimizin, tüm bu zorluklara ve baskılara rağmen tarihe altın harflerle yazdırdıkları 30 Ağustos Zaferi’nin iman, sabır ve kararlılıkla kenetlenildiğinde nasıl bütün zorlukların üstesinden gelinebileceğini açık bir şekilde gösterdikleri bir destandır.
Bu onurlu mücadelede Türk milletinin en büyük dayanağı ve gücü; Allah’a olan sarsılmaz imanı, esareti asla kabul etmeyen yüksek karakteri, mukaddesatı ve manevi değerleri uğruna mücadele etmeyi en büyük şeref sayan inancıydı! Bu inanç ve amaçlarla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını şükran, minnet ve dualarla yâd ediyoruz!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe hitabesinde “Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.” diyerek haber verdiği günleri yaşadığımız bu süreçte elbette milli benlik ve bilinçle ve yine Milli Görüş ve Milli Çözüm’le inşaallah daha kutlu başarılara ve daha mutlu yarınlara ulaşılacaktır!

İslam Coğrafyasının yeni zaferlere aç olduğu dönemde Allah’ın rahmet ve inayetiyle Milli Çözüm tarafından başlatılan kutlu değişim ve dönüşüm harekatı ve Hamaslı Mücahitlerin başlattığı şanlı direniş yeryüzünde Hakkin hakimiyetinin çok yakin olduğunun göstergesidir. En doğrusunu Allah bilir

Ah nice kahpelikler, gördü şu Mehmet

Sağ kaldıkça gazidir, ölmü şehadet

Kurda kuşa bile hep, oldu merhamet

O düşmanın bağrını, deşen Mehmedim!

    

Alparslan’dan, Yavuz’dan; Seyit Çavuş’tan

Aslın temiz, sütün pak; ersin doğuştan

Son bir kez vedalaşıp, çıktın koğuştan

Kur’an’ın kültürüyle, pişen Mehmedim!

“30 Ağustos herhangi bir tarih değil, Türkiye’nin geleceği için binlerce şehidin, milli birlik ve beraberlik ruhu içinde canları pahasına, özgürlük ve bağımsızlık meşalesinin sonsuza dek sönmemek üzere yakıldığı büyük bir zafer anısıdır! Karşıt kamplara ve kutuplara ayrıştırılıp birbirlerine düşerek… Birbirlerine “Zillet İttifakı – Çamur İktidarı” diye hücum ve hakaretler ederek değil, elbette milli benlik ve bilinçle, ve yine Milli Görüş ve Milli Çözüm’le inşaallah daha kutlu başarılara ve daha mutlu yarınlara ulaşılacaktır!”

Bu büyük zaferin elde edilmesinde milletimizin en büyük dayanağı ve güç kaynağı ise şüphesiz ki Allah’a olan sarsılmaz imanı, esareti asla kabul etmeyen üstün karakteri, mukaddesatı uğruna mücadele etmeyi en büyük şeref sayan güçlü inancı olmuştur ve olacaktır!

30 Ağustos Zaferi ayrıca milletimizin yeni hedeflere, yeni dirilişlere, yeni fetihlere, yeni ve yaşanabilir adil bir dünya düzenine doğru kararlı adımlarla yürümesinin en kutlu başlangıcıdır! Zira aziz milletimiz; inancı, ülkesi ve devletinin bekası için canıyla, malıyla fedakârlık yapmayı, bu uğurda tek bir yürek olarak kenetlenip kutsalını savunmayı her zaman görev saymıştır.

Unutmamak gerekir ki, zaferlerle dolu tarihimizi gururla anmamızı anlamlı kılan, tarihimizden gerekli dersleri çıkarmak ve sürekli uyanık ve hazır bulunmaktır. 30 Ağustos Zaferi de elbette bugüne ve geleceğe dair bizlere oldukça önemli görev ve sorumluluklar yükleyen tarihi bir aşamadır. O halde birlik ve beraberlik duygularını pekiştirerek ortak değerlerimiz etrafında kenetlenmek, tüm insanlığın kurtuluşuna talip olmak, her daim milletimizin huzur ve refahı için çalışmak, bu cennet vatanda yaşayan bizler için düne, bugüne ve yarına karşı en büyük sorumluluklarımızdır!

Bu vesileyle bir kez daha Cumhuriyetimizin kurucusu, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, istiklal mücadelemizin bütün kahramanlarını ve bu toprakları vatan haline getiren ecdadımızı şükran ve minnetle anıyoruz. Geçmişten bugüne kutsalımız, vatanımız, milletimiz, Dinimiz ve namusumuz, ezan ve bayrağımız, istiklal ve istikbalimiz için canlarını feda eden tüm şehitlerimize ve ahirete irtihal eden gazilerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Bir kez daha Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlu
yoruz.

HAK GELDİ BÂTIL ZAİL OLDU!

2. Viyana Kuşatmasından sonra maddi güç Siyonistlerin eline geçmeye başlamıştı. Osmanlı duraklama – gerileme – dağılma dönemlerini sırasıyla ve hızlı şekilde yaşarken Sultan Abdülhamid Han’ın üstün gayreti ve siyasi zekası çöküşü maalesef engelleyememişti..
Rabbimiz her asırda bir Kahraman gönderiyordu bu Aziz Millete! Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün siyasi ve askeri dehasıyla başlayan kurtuluş mücadelesi Türk Halkımızın büyük fedakarlıkları, imanı, inancı, kararlılığı ile zafere dönüşmüştü..

239 yıl sonra taarruza geçen Türk Ordusu, İslam dünyasının özgürlük mücadelesinin fitilini ateşliyor ve Büyük İsrail’i kurmak için Osmanlı’yı parçalamak, işgal ettikleri topraklarımızı ise Siyonistlere teslim etmeye çalışan Emperyalistlerin planlarını suya düşürmüştü!
Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi;
Gazi Mustafa Kemal Atatürk sadece topraklarımızı yahut İslam Dünyasını değil bütün dünyayı kurtarmıştı. Büyük İsrail kurulmuş olsaydı, bütün dünya Filistin gibi kana bulanacaktı!

Çok zor şartlarda Sevr Antlaşmasının uygulamasına izin vermemişti ecdadımız! Şimdi ise 20. Haçlı Birliği başlamış ve ülkemize 2. Sevr planı dayatılmaktaydı!
Üstelik bir asırdır uygulanan Haim Nahum Doktrini çok ciddi ahlâki tahtibatlara yol açmış ve toprak ayaklarımızın altından kaymaktaydı!
Hain olmayan siyasiler artık parmakla gösterilebilecek kadar az sayıda ve
Kuva-i Milliye ruhunu taşıyanlar bir avuç kadar kalmıştı!
Halkın siyasi partilerden umudu kalmamıştı ancak;
Damarlarımızda ki asil kan hâlâ aynı akmakta ve bu milletin külüne üflesen altından iman çıkmaktadır.
Çok yakında Kuva-i Milliye ruhu, Milli Görüş duruşu ve Milli Çözüm şuuru ile ecdadımızdan aldığımız tarihi sorumluluğu yerine getireceğiz. İttihatçı zihniyet aznedilecek, Milli Mütabakat Hükümeti Kurulacak! Kendini güçlü zanneden Siyon – Haçlı Birliği hizaya sokulacaktır.
Tarihten Türk’ü çıkartsan, tarih diye birşey kalmayacaktır. Tarihin kendisi olan ecdadımızdır! Maalesef ki bu milletin evlatlarına tarihimiz yanlış okutulmaktadır. Tarihi yeniden yazdığımız zaman; tarih aslına dönecek, inkârcı ve istismarcıların devri son bulacaktır gerçek kahramanları bütün dünya tanıyacaktır!
Selçuklu, Osmanlı Sultanları, şehitlerimiz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Kıbrıs Barış Harekatı ile 302 yılın ardından Müslümanlara toprak kazandıran Prof. Necmettin Erbakan Hocamız başta olmak üzere bütün ecdadımıza, gazilerimize ve Kolluk Kuvvetlerimize selam olsun.
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
20
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...