YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6922b3773a5ff
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 3
Bugün : 5111
Dün : 47039
Bu ay : 946073
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45349894
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

EYVAH, OLAMADIM Kİ!..

Bilirsin çok günah, işleyip durdum
Bin pişman saçımı, yolamadım ki…
Giderek kudurdu, bu nefis kurdum
Tasmasın elime, alamadım ki…

Defalarca aştım, haddi kotayı
Kesmedin rızkımı, ikram atayı
Ancak Dost bağışlar, bunca hatayı
Tevbe kapısında, solamadım ki…

Hep boşa geçirdim, gençlik çağımı
Doğru seçemedim, solu sağımı
Gafletle kuruyan, gönül bağımı
Akan göz yaşımla, sulamadım ki…

Haksızca gönüller, kırmışsam eğer
Eyvah binbir Kâbe, yıkmışım meğer
Bir ömür gözyaşı, dökmeye değer
Hak rahmet kapını, çalamadım ki…

Hak değil nefs için, kızdım Efendim
Hep boş yere esip, tozdum Efendim
Nice tevbe edip, bozdum Efendim
Aldığım kararda, kalamadım ki…

Erbakan’a düşman, Siyona mürit
Hak davaya hain, Şeytana şakirt
Hangi safta ise, kalp ona ait
Bu şuur onurla, dolamadım ki…

Kur’an’dan hayattan, ders kapamadım
Gayretim niyetim, saf yapamadım
Şirkten şekavetten, tam kopamadım
Tevhid deryasına, dalamadım ki…

Bakımsız soldurdum, iman gülümü
Günahla kirlettim, vicdan gölümü
Mevlâ’sına hasret, mahzun gönlümü
Vahdet iklimine, salamadım ki…

İman iz’an varsa, şerre uyulmaz
Hain zalim; insan, yerne koyulmaz
Rabbin va’di haktır, şüphe duyulmaz
Yolunda can kurban, kılamadım ki…

4.4 19 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Vildan AKGÜL

Vildan AKGÜL

Subscribe
Bildir
15 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

İman iz’an varsa, şerre uyulmaz
Hain zalim; insan, yerne koyulmaz
Rabbin va’di haktır, şüphe duyulmaz
Yolunda can kurban, kılamadım ki…

“Ben kulumun zannı üzereyim. Beni nasıl tanırsa öyle muâmele ederim.” 
Hadisi Kutsi

Zümer 53
(Tarafımdan onlara) De ki: “Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere nefislerini israfa uğratan (günahlara dalan, yararsız ve ucuz kahramanlıklara kalkışan ve ölçüyü taşıran) kullarım! (Siz yine de) Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, (dilerse ve layık görürse) bütün günahları (ve suçları) Yarlığayıcıdır. Çünkü O, Bağışlayandır, Esirgeyip Acıyandır.”

https://www.mealikerim.com/39/zumer/53

Nisâ 110
(Ancak) Kim bir kötülük işler veya (hainlikle) nefsine zulmedip sonra (samimi pişmanlıkla) Allah’tan bağışlanma dilerse, Allah’ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak buluverir.

https://www.mealikerim.com/4/nisa/110

Ya Rabbi bizleri nefsini dizginleyebilenlerden eyle,
Ya Rabbi bizleri mücahid muttaki kullardan eyle,
Ya Rabbi bizleri takva sahiplerinden eyle, Evliyaullah tan eyle, Rahmanın Has Kulllarından olabilmeyi nasip eyle, bizleri Vakıa Suresinde belirttiğin “İleri Geçenlerden Öne Öeçenlerden” eyle bizleri affet bağışla. Ayaklarımızı ve kalbimizi dinin ve davan üzere sabit kıl. Dinimizi ve davamızı en güzel şekilde temsil edebilmeyi nasip eyle. Bizleri Üstad Ahmet Akgül Hocamıza sıkı ve sağlam yol arkadaşları eyle. Elimiz ol, kalbimiz ol beynimiz ol.

Kur’an’dan hayattan, ders kapamadım
Gayretim niyetim, saf yapamadım
Şirkten şekavetten, tam kopamadım
Tevhid deryasına, dalamadım ki…

İnsanoğlu beşer ve şaşar. Yani insan yaratılışı icabı robot değildir hatası, günahı ve noksanları fazlalığı olabilir. Milli Çözüm’ün bir makalesinde yazılmıştı: İnsanları hidayete sevk eden de , dalalete terk eden de Cenab-ı Hak’tır. Ancak bu iş kura çeker gibi rastgele yapılmamakta, layık olan hidayete ulaştırılmakta, müstehak olan ise dalalete bırakılmaktadır. Çünkü Enfal 51. ayette buyrulur ki “… Allah kullarına asla zulüm haksızlık ve yanlışlık edici değildir.”
Hidayet en büyük nimettir. ve ona sahip olabilmek için mutlaka bedeli ödenmelidir. Firavun’un sihirbazları gibi , ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi ve idam edilmeleri tehdidi karşısında bile biz imanımızda sebat edeceğiz çünkü nasıl olsa mutlaka Rabbimize döneceğiz diyebilmektir.

İşte hidayeti hak etmek için samimiyetle ihlasla gayret ve çaba sarfederek, niyetlerimizi düşüncelerimizi eylemlerimizide temiz pak oluşuna vesile kılıyoruz. Her türlü şirkten kötü işlerden yanlış fiillerden çirkin hayasızlıklardan da ancak bu hidayeti hak etmek için gösterdiğimiz gayretlerle kopabiliriz. ve bu samimiyeti ihlası daim kılabildiğimizde ise hayat iman ve cihattır sözünün gereğini yerine getirme azmini gösterebildiğimiz ölçüde Tevhit deryasına dalar , masivayı terke eder hale geliriz. Bunun da en kestirme yolu Milli Çözüm şiirlerini okuyup kafa yormak, kaleme alınan makaleleri takip etmek, Meali Kerim’i günlük hayat prensibi haline getirebilmek kadar kolay aslında. Ama şu dörtlükte ifade edildiği gibi:
Bakımsız soldurdum, iman gülümü
Günahla kirlettim, vicdan gölümü
Mevlâ’sına hasret, mahzun gönlümü
Vahdet iklimine, salamadım ki…

imanımızı olgunlaştırma yolunda Milli Çözüm hakikatlerinden uzak kalır gevşek davranır gereğini yerine getirecek azmi çabayı gösteremezsek yani bir bitkiyi büyütmek meyve verir hale gelebilmesini sağlayabilmek için bakımını sulamasını gübresini budamasını havalandırmasını yapmamız gerekir. İşte iman gülümüzü bakımsız bırakırsak iman solar ve şirke şekavete günahlara dalar vicdanının sesini dinlemesi gerekirken nefsinin ve şeytanın vesveselerini dinler hale geliriz ki artık Allah ile konuşmak Allah ile muhabbet etmek olan namazdır meal okumadır cihattır bunları rafa kaldırırız veya namaz kılar meal okur cihat da ediyoruz sanarak ibadete ibadet eder hale gelme gibi tehlikelerle karşı karşıya kalırız Allah muhafaza buyursun.

Rızkımızı kesme Ya Rab…

Hep boşa geçirdim, gençlik çağımı
Doğru seçemedim, solu sağımı
Gafletle kuruyan, gönül bağımı
Akan göz yaşımla, sulamadım ki…

Maide suresi .8.ayet i kerime :

Ey iman edenler! Allah için Hakkı (İslam’ın adalet nizamını) sağlayıp uygulayan (mü’minler) ve (hep haklıyı) savunan (hâkimler ve yetkililer olun) ve mutlaka doğruluk ve hakkaniyetle şahitlikte bulunan (daima Hakkı üstün tutan ve Adil Düzeni kurup korumaya çalışan) kimseler olun. (Tanık olduğunuz bir olayı olduğu gibi anlatın, yorum yapmayın, taraf tutmayın, hâkimi yanıltmayın.)Herhangi bir kavme (partiye, meşrebe, tarikata veya kişiye) olan kininiz (kırgınlık ve kızgınlığınız) sakın sizi adaletsizliğe sürüklemesin!.. (Karar verirken his ve heyecanlarınızla değil, aklınız ve vicdanınızla davranın, İslam’ı esas alın ve mutlaka) Adil olun ki takvaya yakın olan (ve yakışan) budur… Her halde Allah’tan korkun. Çünkü O bütün yaptıklarınızdan Haberdardır.

Aziz Erbakan Hocamız ilmi şu şekilde tarif ediyordu: ” İlim ormanda yolunu kaybetmiş bir insanın elindeki pusulaya benzer, gökyüzüne bakabilirsiniz, küçük ayı, büyük ayı, şimal bu taraf tespit edebilirsiniz aklınızla. İyl ammaaa ben şimdi bu karanlıkta etrafı tehlikelerle dolu ormandan kurtulmak için nereye gideceğim. Şu şimal tarafındaki ağaçların arkasında canavarlar beni bekliyorsa, şu taraftaki cenuptaki şu tehlikeler varsa mutlak şimal diye bir yere gitmek bir şey ifade etmez ki. Kurtulabilmem için, saadet bulabilmem için akıl nasıl şartsa nerede hangi tehlikeler var bunu gösteren din bunu gösteren Kur’an-ı Kerim de bir pusula gibi şarttır zaruridir.”

“Pek iyi pek güzel tarif. Evet etrafım tehlikelerle dolu ne yöne gideceğimi bilemiyorum ve evet elimde de bir pusula var ammaaa ben hayatımda hiç pusula kullanmadım, nasıl kullanacağımı bilmiyorum olduğum yerde sanki bir girdabın içerisinde daireler çiziyorum” dersen işte abim ablam kardeşim o pusulanın kullanım kılavuzu Milli Çözüm şiirleri makaleleridir. Tevbe kapısının anahtarı her daim günün şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun olarak yorumlanan Meal-i Kerimdir.

“Evet şiirde de bahsedildiği gibi çok hatalar işledik, çok günahlar deryasına kapıldık, belki bin pişman olduk ağladık sızladık bayıldık amma velakin ayıldık yine aynı yanlışlarımıza devam ettik, bu saatten sonra bizden sittin sene olmaz.” Demeeee

Deme kardeş evet halis niyetle tevbe edelim hatalarımızın günahlarımızın bağışlanması için yalvaralım gözyaşı dökelim nefsi hastalıklarımızın tedavisi için azami gayret sarf edelim. Ama oldu yine bi yerde ağır mı basmaya başladı nefis yine zorlayıp duruyor mu sen de onu zorla. Aç Milli Çözümün sitesini ille o esnada güncel bi makale okuman şart değil ruhunu dinlendirecek Erbakan Hocamızdan onlarca mana aleminden mesajlar var her biri hikmet dolu dersler içeren şiirler yazılar var.

Ve hepsinden önemlisi elinizde kullanma kılavuzu olduğu halde yine de nasıl kullanmanız gerektiğini uygulamalı olarak defaatle öğreten pusulayı elli sefer kırsanız da bozsanız da kimseye kendi nefsi için bir sefer dahi kızmayan bağırmayan muhterem Ahmet Akgül Hocamız var.

Çok uzattım vesselam. Yani demem o ki kardeş elinin altındaki hazinenin kıymetini yitirmeden bil pusulayı kaybetme kullanma kılavuzunu umursamazlık etme, en büyük ibadet olan cihad farzının yerine getirilebileceği tek doğru adresin merkezindesin, bir görev bir vazife verildiği zaman bin dereden bin su getirme…

Getirirsen ne mi olur. İşte bu aciz zavallı kardeşin gibi o getirdiğin derenin sularında boğulur durursun.

“İman edenler ve salih ameller işleyenler için; (Allah’tan) korkup (küfür, zulüm ve kötülükten) sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra (ayakları kaysa bile tekrar Allah’tan) korkup (O’na itiraz ve isyandan) sakındıkları ve (tekrar) iman edip durdukları ve (ardından yeniden nefsi ve şeytani dürtülere kapıldıktan) sonra (yine hürmet ve samimiyetle) korkup (Allah’ın gazabından) sakındıkları ve (ihsan ve cihad ehli olarak) iyilik (ve istikamet) üzere bulundukları takdirde, (yasaklanmadan önce) tattıkları (ve bulaştıkları kötülükler) dolayısıyla kendilerine bir sorumluluk yoktur. Allah muhsinleri (mesuliyetlerini dikkatle yerine getiren iyilik ehlini) sevendir. (Samimiyetle tevbe edip iman ettikten sonra, önceki cahiliye sürecinde ve sisteminde işlenen kötülükler affedilecektir.)” Maide:93

Ayetinin müjdesine erişebilmek umudu ve dularınızdan eksik olmama temennisi ile Alllah’a emanet olun…

”İman iz’an varsa, şerre uyulmaz
Hain zalim; insan, yerne koyulmaz
Rabbin va’di haktır, şüphe duyulmaz
Yolunda can kurban, kılamadım ki…”

….
İMAN GÜLÜM!

İman gülün güzel kokmuyorsa eğer!
Bu caba ve emeği sorgulamaya değer!
Her anımız aslında cihatla dolmalı ki!
”Gir cennetime nidasını duymak ‘herseye değer!

YA RABBİ !AMENNA VE SADDAKNA Kİ HAK -BATIL ŞAVAŞINDA HAKKIN KAZANACAĞINDAN ŞÜPHEMİZ YOKTUR…BİZLERİ BU İMAN ÜZERE YAŞAT VE ÖLDÜR…BİZLERİ SON NEFESİMİZE KADAR HAK YOLUNDA SABİT KIL …AMİN

Müminler, hayra ve hakka itaatkar, zulme ve ahlaksızlığa isyankardır
Allah niyeti hayır olanın da, şer olanın da karşılığını bire binle ödeyecektir.” “Allah, bile isteye hatalarınızı tekrar etmediğiniz sürece sizin yanınızda olacaktır. Zira Allah yorulanların da Rabbidir, yanılanların da Rabbidir, yenilenlerin de Rabbidir!..”

EYVAH, HÂLÂ EREMEDİM!

Her an huzur, şuur içre
Gezemedim, gezemedim…
Varlığını, Hak nur içre
Rabbim daim, sezemedim…

Karıştım sapla samanı
Dünya ile, asumanı1
Çağırıp binbir esmanı
Zikredüben, dizemedim…

Hakikatin, mer’asında2
Hem hikmetin, verasında3
Ey Dost aşkın, deryasında
Yüzemedim, yüzemedim…

Rüzgâr boran, yağmurdasın
Bülbül gülde, domurdasın
Toprak Adem, hamurdasın
Benlik kirim, süzemedim…

Hücre hücre, ören kimdir
Görünen ne, gören kimdir
Mutlak devran, süren kimdir
Bil Kur’an’sız, çözemedim…

Muhammed’e, biat ile
Her hafta gün, saat ile
Ömrüm taat, cihat ile
Süsleyip de, bezemedim4…

Zatından gayrı hepsini
Dünya ahiret, tepsimi
Şu benlik güden nefsimi
Ezemedim, ezemedim…

Uyanamadım rü’yadan
Bıkmadım resmü riyadan
Hâlâ bu fani dünyadan
Usanıp da, bezemedim5…

Binip de takva atına
Varmadım Yüce katına
Erbakan ile Zatına
Medh-ü sena, düzemedim…

1- Asuman: Gökyüzü, manevi âlemler.
2- Mer’a: Otlak, okul.
3- Ver’asında: En son makamında.
4- Bezemek: Süsleyip güzelleştirmek.
5- Bezmek: Usanıp vazgeçmek.

Zümer 53
(Tarafımdan onlara) De ki: “Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere nefislerini israfa uğratan (günahlara dalan, yararsız ve ucuz kahramanlıklara kalkışan ve ölçüyü taşıran) kullarım! (Siz yine de) Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, (dilerse ve layık görürse) bütün günahları (ve suçları) Yarlığayıcıdır. Çünkü O, Bağışlayandır, Esirgeyip Acıyandır.”

Zilzâl 7
Artık kim zerre kadar (ya bizzat) hayır yapmış (veya iyiliklere vesile ve sebep olmuş)sa, onun karşılığı (mükâfatı)nı mutlaka görecek (ve alacaktır).

Zilzâl 8
Ve kim de zerre miktarı şer işlemiş (veya kötülüğe sebebiyet vermiş)se, onun da cezasını mutlaka görecek (ve bulacaktır).

Tahrim 8
Ey iman edenler! “Tevbe-i Nasuh” ile (yani kesin bir niyetle, günahlara geri dönmemek azmiyle, samimi ve halis bir pişmanlık düşüncesiyle, açılan bir yarığı en sağlam bir iple ve bir daha kopmaz biçimde diker gibi) Allah’a tevbe edin (ve kötülüklerden vazgeçin. Günahına sevinmenin, günahıyla övünmenin, günahını küçümsemenin ve günahlarda ısrar etmenin Allah’ın kahrına uğratacağını bilin!). Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokuverir. O gün (mahşerde) Allah, Peygamberi ve (kıyamete kadar) Onunla beraber iman edenleri (asla) utandırıp küçük düşürmeyecektir. (Mahcup ve mahrum etmeyecektir.) Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar (vaziyette huzurla yürüyecekler ve): “Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin” diyeceklerdir.

Haksızca gönüller, kırmışsam eğer
Eyvah binbir Kâbe, yıkmışım meğer
Bir ömür gözyaşı, dökmeye değer
Hak rahmet kapını, çalamadım ki…

Hak dava içerisinde bulunan hele aynı davaya inanmış aynı amaç için çırpınan kardeşimizin kalbini kırmak daha kötüsü gönlünü almamak kin ve hased etmek Allah korusun vebalini ödeyemeceğimiz bir sorumluluktur. Bu aynı zamanda kardeşler arasına fitneye sebep olacağı için hak davanın zarar görmesine neden olacaktır.Kardeşimizin gönlünü almalı Allahtan afv dilemeliyiz. Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır, iyiliği emretmen sadakadır, kötülükten sakındırman sadakadır.Böyle davranmak aynı zamanda mü’min özelliği sayılmaktadır.Hucurât 12 ayette ise Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
Hucurât 12
Ey iman edenler! (Birbiriniz hakkında kötü) Zandan (ve tahmini kurgulardan) çoğunlukla kaçının; çünkü zannın (haksız ve alâkasız olan) bir kısmı günahtır (ve yalandır. Ve sakın) tecessüs de yapmayın (birbirinizin gizli ve ayıp yönlerini araştırmayın). Kiminiz kiminizin gıybetini de yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte (nasıl) bundan tiksindiniz. (Öyle ise) Allah’tan korkup (başkalarına kötülük düşünmekten ve küçük düşürmekten) sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok Esirgeyendir.
https://www.mealikerim.com/49/hucurat/12

Bakımsız soldurdum, iman gülümü
Günahla kirlettim, vicdan gölümü
Mevlâ’sına hasret, mahzun gönlümü
Vahdet iklimine, salamadım ki…

Mealden, gündeme Kur’an ile bakan bilgilerden, kalp kulağına duyuran hikmetli mısralardan, Allah (cc)nün razı olduğu yöne yönlendiren sesten mahrum kalanlar, söndürür iman fenerini.
Her gönül fıtratı gereği, gerçek huzurun kapısı olan Mevla’sını ister/arar. Benlikte, piknikte, parada, arabada, fanide arayan bir an buldum zannetse de gönlünün huzurdan mahrum mahzun kaldığını eninde sonunda anlar.
Hakikate varmanın yolu ise her şeyde Allah (cc)nün dersini, mesajını görebilmede ve tek merkezden gayri (izinsiz) hiçbir şeyin gözümüze görünemeyeceği şuuruyla hareket edebilmekten geçmekte olduğu da kıtada anlatılmakta.

İman iz’an varsa, şerre uyulmaz
Hain zalim; insan, yerne koyulmaz
Rabbin va’di haktır, şüphe duyulmaz
Yolunda can kurban, kılamadım ki…

Şerre uyanda; imanın, izanın olmayacağı da vurgulanmakta. Hainlik ve zalimlik yapanlar insanlıktan çıkmış olacağı hatırlatılmakta. Rabbimizin doğru, dürüst, haktan yana ve hainin zalimin karşısında olanlara vaad ettiği müjdelerden şüphe duymamalıyız. Böylesi eşsiz Yüce Yaratanın müjdelerine can kurban kılamamak, yerilmektedir.

Biz eksiğiz noksanız, aciz yarattın bizi, bilelim kim olduğumuzu ve niçin yaratıldığımızı…
Demedi mi Habib’in “Eğer siz günah işlemeseydiniz Allah Teala sizi helak eder ve yerinize hemen günahından tevbe eden başka bir kavim yaratırdı.” diye ya Rabbim Sen bizi affet bağışla, sen bizi biliyorsun hainlik ve nankörlüğümüzden değil acizliğimizdendir hatalarımız…
Hatam ve günahlarımı sadece bir Sen bilirsin, birde ben diyecektim ama sonrasında diyemedim kendini tanımayan nereden bilsin bütün günah ve hatalarını ama ya Rabbi bildiğim kadarında tekrar tekrar ettim ama yinede başka gidecek kapı yokki affet bizleri yüzüm kızartıp geldim huzuruna…
Ya Rabbi yaptığımız veya yapmadıklarımız yüzünden Seni ve sevdiklerini üzdü isek eğer, affet bizi bağışla bizi, aciz ve günahkar olan bizlerin tevbeleri kabul eden Sensin Sen…
Tek marifet Erbakandan taraf olup siyona karşı durmak eğer yapabiliyorsak da elde olan bu, gayret yok çabamız yok Sen affet Ya Rab bizi…

İman iz’an varsa, şerre uyulmaz
Hain zalim; insan, yerne koyulmaz
Rabbin va’di haktır, şüphe duyulmaz
Yolunda can kurban, kılamadım ki…

Last edited 10 ay önce by Süleyman Görgülüler

Tahrim Suresi 8
Ey iman edenler! “Tevbe-i Nasuh” ile (yani kesin bir niyetle, günahlara geri dönmemek azmiyle, samimi ve halis bir pişmanlık düşüncesiyle, açılan bir yarığı en sağlam bir iple ve bir daha kopmaz biçimde diker gibi) Allah’a tevbe edin (ve kötülüklerden vazgeçin. Günahına sevinmenin, günahıyla övünmenin, günahını küçümsemenin ve günahlarda ısrar etmenin Allah’ın kahrına uğratacağını bilin!). Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokuverir. O gün (mahşerde) Allah, Peygamberi ve (kıyamete kadar) Onunla beraber iman edenleri (asla) utandırıp küçük düşürmeyecektir. (Mahcup ve mahrum etmeyecektir.) Nurları, önlerinde ve sağ yanlarında koşar-parıldar (vaziyette huzurla yürüyecekler ve): “Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin” diyeceklerdir.

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
15
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...