YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
691fea46e4b97
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 7
Bugün : 4583
Dün : 45549
Bu ay : 857307
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45261128
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

FAZİLETLİ SİYASET PRENSİPLERİ

  1. Âl-i İmrân: 110
  2. Bakara: 208
  3. Şûrâ: 39
  4. Şûrâ: 30
  5. Yusuf: 106
  6. Meryem: 96
  7. Tevbe: 107
  8. Nisa: 83
4.9 27 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Subscribe
Bildir
15 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

2.Viyana kuşatmasından sonra gücün Siyonizm’in eline geçmesiyle Yeryüzün de derin yaralar açılmış, başta Müslümanlar olmak üzere birçok Millet kendi içlerinde inanç, mezhep, menfaat, mafya hesaplaşmaları şeklinde çatıştırıla gelmiştir. Böylelikle bir avuç Siyonist azınlık kendi saltanatlarını sürdürmüşlerdir. Ve İnsanlığın artık yeni bir Düzen’e olan ihtiyacı zorunluluk halini almış, Siyonist zulme kimsenin dayanacak mecali kalmamıştır. İnsanlığa ne Emperyalizm nede Sosyalizm saadet getirememiştir.
Tüm İnsanlığı saadete kavuşturacak olan 1- Aklı selim’e , 2- Müspet İlime, 3- Vicdani Kanaat ve Tatmine, 4- Tarihi Tecrübe ve Birikime, 5- Evrensel Hukuk Kurallarına, 6- İlahi Dine dayalı, tüm ezilenlerin yüzünü güldürüp yeryüzünü bolluk, bereket ve adaletle yönetecek olan Medeniyet Projesinin temellerini Merhum Prf. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız atmıştır.
Bunun nasıl uygulanacağını, İnsanların ırk mezhep din düşünce farklılıklarına ramen nasıl bir arada yaşayacakları hususu ise Üstad Ahmet Akgül Hocamızın gerek eserleri gerek sohbet seminer ve konferaslarıyla insanlığa deklare edilmiştir. Milli Çözüm öncelikle ülkemizdeki farklılıklar arasında köprü olmuş, bu farklılıkları zenginlik olarak nasıl bir arada ve iyiliğe kanalize edileceğini belirlemiş ise aynı şekilde Dünya genelinde Doğu ile Batı arasına köprüler kurarak Yeni Dünin Temellerini atmıştır.
Bu Makale ile de kurulacak olan ADİL DÜZEN’de siyasetin baştan sona nasıl olursa insanlığa fayda ve adalet getireceği ortaya konmuştur. Sadece Ülkemizi ve Milletimiz’i değil Tüm İnsanlığın örnek alıp uygulayacağı prensiplerdir.

“Velhasıl; kaptanlık zor, ama şereflidir. Korsanlık ise; kolay ama, seviyesizdir. Ve umuyoruz ki yakında korsanlar, yerini kaptanlara terk edecektir. “

Adil Düzen medeniyetinde ve öncesinde Milli Çözüm’cülere, herkesin ve her kesimin ülke ve insanlık menfaati nasıl ortak paydalarda buluşup onlarıda dünyanın huzur ve barışı için nasıl çalıştıracağımızın kodlarını, aynı zamanda münafıkları, din istismarcılarını ve din düşmanlarını nasıl ve şekilde nebevi bir metodla kendi ayarlarında idare edip zararlarını ber taraf edeceğimizi öğreten mükemmel ötesi bir makale başta Ahmet Hocamıza ve emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.

Last edited 9 ay önce by Süleyman Görgülüler

Oysa cennet, Hak yolunda yazan kalemlerin ve gaza meydanlarında savrulan kılıç ve süngülerin gölgesi altındadır. Hakkı yazanların mürekkebi, şehitlerin kanlarıyla eşdeğer tartılacaktır. Saldırgan dış düşmanlara karşı süngülerini ve mermilerini, içerideki zalim ve hain iktidarlara karşı ise kalemlerini ve dillerini kullanamayan toplumlar, esaret ve sefalete müstahaktır. İslam davasını ve insanlık sevdasını, nefsü hevalarından daha çok düşünmeyen kimseler, küfrün ve kötülerin zelil köleleri olmaktan kurtulamayacaktır. Ruhlarını örten gaflet ve meskenet küllerini savurup, özlerindeki iman korunu ateşlemeyen insanlara dünyada hürriyet, ahirette ise cennet haramdır.



Çok çok çok çok çok çok çok önemli bir makale…

Bir yanlışı , bir kötülüğü, bir çirkinliği , bir zararlıyı, bir zalimliği zulmü yok etmeye engellemeye çalışırken, karnımızın gazı insin, öfkemiz dinsin , diye gayret edersek, sonuç huzursuzluktan öte biryere gitmiyor. Niyetimiz öncelikle o gayeyi yerine getirirken iyi niyetli temiz niyetli olmalı yani hem kendimiz hem karşımızdakiniyıkıp yakıp dökmeden onada yanlışını eksikliğini veya fazlalılığını hissettirecek aklettirecek üslubta ve bu niyetle hareket etmedikçe , ne karşımızdakini tedavi edebiliriz müspet hale gelmesine vesile olabiliriz ne de kendimizde bulunan iyi güzel doğru hasletlerimizi koruyabiliriz bizde kaybedenler sınıfına gireriz …Faziletli Siyaset Prensibi yazısını arada bir tekrar edip okumalıyız… Elhamdülillah Milli Çözüm makaleleri şiirleri yayınları hep böyle haxırlıklarla dolu. Rabbim gereğini yerine getirmek için gayret ve çaba gösterenlerden olmamızı lütfeylesin.

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
“Gerçekten iman edip, haklı ve hayırlı yolda gayret gösterenlere, Allah bir ‘vüdd’ sevgi ve ilgi verecek (gönüllere onları sevdirecek ve yardımıyla destekleyecektir).”
(Meryem suresi 96)

Zorbalara, istismarcı ve münafıklara karşı onurlu bir cephe açan hareketin adı ve şahsı manevisi güneş gibi parlamaktadır. Ve her türlü milli, doğru, haklı… girişimde kim bulunursa bulunsun, hangi din, mezhep, cemaatte olursa olsun, haklılığını tespit edecek ve sahip çıkacak anlayışın/aklın/imanın adresi bellidir!

Ve bu olgunun devlet sistemi şeklinde tecelli etmesi için tek ve gerçek bilimsel sistem olan Adil Düzen’i olgunlaştırıp tamamlayan Bilim İnsanı da canlı kanlı ortadadır!

Önemli olan, kurtuluşun adresi anlayışın zirvesi, hakların hamisi olan adresi gözden kaçırmaya çalışanları ve “bizleri birbirimize kışkırtan münafıkları ortaya koymalı ve onları devre dışı bırakmalıyız. Laiklik ve demokrasi simsarlığı yapan sahtekârları da… İslam’ın edebiyatını yapan ama masonlarla anlaşan din istismarcılarını da… Milli Görüş davasına makam ve menfaat aracı olarak bakan, eline verilen fırsatları ve makamları yıllardır çile çeken vatan evlatlarına reva görmeyip masonlara miras bırakan marazlıları da aradan çıkarıp, toplum olarak asgari müştereklerimiz olan “huzur ve refah içinde birlikte yaşama” noktasında anlaşıp kucaklaşmalıyız. Daha doğrusu hem zorbalara hem istismarcılara ve hem de münafıklara karşı, ortak ve onurlu bir cephe açmalıyız.” [1]

Not: Bilim insanı tanımlarında “Bilgi üretme, bilim ve araştırma yapma, insanlığa hizmet etme, kaynak gösterilen” kavramları bulunmaktadır. [2]

[1] http://www.millicozum.com
[2] https://dergipark.org.tr/tr/pub/higheredusci/issue/61487/918086 – Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın
 

Âl-i İmran Suresi 104
İçinizden (insanları Hakka ve) hayra davet edecek, (ve bunun sonunda elde edecekleri devlet ve hükümet imkânlarıyla ma’rufu) iyilikleri emredip yürütecek ve (münkeri) kötülükleri de nehyedip önleyecek bir ümmet bulunsun. (Bu hizmet ve hedefler için bir liderin çevresinde organizeli bir teşkilat kurulsun.) İşte asıl kurtuluşa ve başarıya erecek olan bunlardır.

Tevbe Suresi 112
Bunlar: (Hatalarından ve haksızlıklarından) Tevbeye yönelen (ve samimiyetle özür dileyenler, ardından bütün hayatlarını ve icraatlarını İlahi emir ve yasaklar çerçevesinde dizayn ve disipline ederek) ibadet (şuuru ve huzuru içinde hareket) edenler, (her an kendisine lütfedilen sayısız nimet ve faziletlerin sahibi olan Allah’a teşekkürle) hamd edenler, (İlmi, İslami ve insani gaye ve gayretler için) seyahat edenler, (İlahi emirlere ve adil devlet yönetimine itaatle boyun eğerek) rükû ve secde edenler, iyilikleri emredecek ve kötülükleri nehyedip engelleyecek (bir adalet düzeni kurulsun diye) hizmet verenler ve Hududullahı (Allah’ın sınırlarını, Kur’an’ın kurallarını) muhafaza edenler; (çevresinde, ülkesinde ve yeryüzünde; her türlü haksızlık ve ahlâksızlığa, İlahi değer ve dengelerin bozulmasına karşı mücadele verenler, işte bunlar gerçek ve örnek mü’minlerdir.) Sen, (bu özellikleri taşıyan ve Allah’ın sınırlarını koruyan) mü’minleri müjdele! (Ki onlar kurtuluşa ve sonsuz mutluluğa erişenlerdir.)

Bugün yeryüzündeki ülkelerin pek çoğu, bu kahraman rolü oynayan kaypak kaptanlar yüzünden, rotasını şaşırmış ve azgın dalgalara kapılmış gemiler görünümündedir. Bu gemilerin yolcuları -yani o ülkenin halkları- ise bitkin, perişan ve bu gemide bulunmaktan dolayı pişman bir vaziyettedir. Kendi rantları ve rahatları için vapurlarını ve yolcularını tehlikeye iten ve biraz başı sıkışınca gemiyi terk eden… Kendi makam ve menfaatleri uğruna, milletin sürünmesine ve memleketin sömürülmesine rıza gösteren bu kiralık korsanlar, kaptan köşkünde oturduğu müddetçe, insanlar refah ve rahat yüzü görmeyeceklerdir..

Gemileri kaptanlar yönetirse selamete, korsanlar yönetirse felâkete yönelir. Ülkeler de böyledir. Ehil ve emin insanlar tarafından yönetilirse huzur ve hürriyete, gafil ve hain insanlar tarafından yönetilirse anarşi ve sefalete sürüklenir. Çeşitli hile ve hıyanetlerle, kaptan köşküne çıkmak kolay olsa da, gerçekten kaptan olmak zor bir iştir. Çünkü kaptanlık feraset ve cesaret gerektirir. En küçük bir tehlike anında bile, gemiyi en önce terk edip, canını kurtarmayı düşünenler, kaptan kılıklı korkak korsanlara benzemektedir.

Amma unutmayalımki

“Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

İnanıyorsanız, üstünsünüz ve siz kazanacaksınız!

Akıbet muttakilerin olacaktır!”

Yazılması ,söylenmesi, açıklanması gereken hususlar en güzel bir beyan ile açıklanmış…
Bunun üzerine, yorum yapmaktan ziyade konuyu anlayıp, içselleştirip, gereğini yapmak en önemli vazifemiz olacaktır.!

MADEM BU ÜLKEDE VE DÜNYADA HEP BERABER YAŞAYIP ADİL BİR DÜZEN KURACAĞIZo o zaman

Farklı düşünen kesimlerle sadece sıcak ilişkiler kurmayı ve kucaklaşmayı değil, hatta onlarla ortak hizmet ve faaliyet sahaları tespit edip iş birliği yapmayı ve yardımlaşmayı bile düşünmeli ve gerçekleştirmelidir. Kısaca, artık “tepkici ve dar çerçeveci” durumdan çıkıp, “etkili ve geniş daireli” bir konuma geçmelidir. Sağcısı, solcusu, şehirlisi, köylüsü, hayırlısı, suçlusu… Velhasıl toplumun her kesimi kendi arzularının Milli Çözüm’de yankılandığını görmelidir. Erbakan Hoca’nın olumlu ve ılımlı yaklaşımları prensip haline getirilmelidir.

Madem Türkiye’de, bu cennet ülkede birlikte yaşayacağız… Öyle ise birbirimize katlanmaya ve nimetleri paylaşmaya alışacağız!.. Hepimiz buna mecbur ve mahkûm durumdayız!..

“Müslüman, başka Müslümanların, onun elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir. Mü’min ise diğer insanların, canları, malları ve namusları hususunda kendisinden emin oldukları kimsedir” hadis-i şerifi, Müslüman olsun olmasın, fitne çıkarmamak ve anarşiye karışmamak şartıyla, herkesin hakkına saygı göstermeyi emretmektedir.

Uğraşılacak kesimlerle, uzlaşılacak kesimleri iyi belirlemelidir. Uzlaşmamız gereken kesimlerle kavgalı olmak, ama uğraşılması ve mücadele yapılması gereken masonik merkezlerle barışmak ise, gaflet ve ahmaklık belirtisidir. Velhasıl, Adil bir Düzen’e ve yeni bir medeniyete yürüyen Milli Görüşçülerin artık barış fedaileri gibi hareket etmeleri ve kapalı gönülleri fethetmeleri gerekmektedir. İnsanlar genellikle, kendi arzu ve ihtiyaçlarını dile getiren, duyguları ve değerleri doğrultusunda yaşama fırsatı veren şahsiyetleri ve sistemleri putlaştırma eğilimindedir. Bazı münafık mihraklar da bu putlara sahip çıkarak, bir sömürü ve istismar saltanatı oluşturup sürdürmekte ve insanları sömürmektedir. Ve insanlar bu putlara saldıranları kendi öz çıkarlarına ve benimsedikleri hayat tarzlarına saldırıyor zannetmektedir. Öyle ise Donkişot gibi taşlara ve tağutlara sataşmak yerine, insanların arzu ve ihtiyaçlarını dile getirip seslendirmek ve onların dertlerini sahiplenip sorunlarına çözüm üretmek suretiyle, onların ümidi ve güveni haline gelmek, toplumları sahte tanrıların tuzağından kurtarmanın en emin ve etkili yöntemidir. Onların putlarına sövmek ise hem dinen, hem de siyaseten yanlıştır. Hem basitliktir ve ucuz kahramanlık gösterisidir. Biz ise kolaycılığı değil, kalıcı ve yapıcı olanı tercih etmek zorundayız vesselam…

İman ve anlayış olgunluğuna artık mutlaka ulaşılmalıdır.

Erbakan Hocamızın olumlu ve ılımlı yaklaşımları prensip haline getirilmelidir.
Kendi değerlerimiz ve doğrularımız içerisinde, başkalarının yanlışlarını eritebilmeli, onlara samimiyetle yaklaşmalı ve gönül kapılarımız herkese açılmalıdır.

Milli Çözüm; toplumun her kesiminin kendi arzularının yankılandığı bir adrestir.
Milli Çözüm; sadece kendi yandaşlarımızın ve dindaşlarımızın değil, farklı din ve dünya görüşlerine mensup insanların ve özellikle mazlumların, yani her ne sebeple olursa olsun zulme uğrayanların ve temel insan haklarından mahrum bırakılanların sesi ve hamisidir.

Özgürlük ve demokrasiyi yalnız kendimiz için değil, herkes için istememiz lazımdır.
Artık “tepkici ve dar çerçeveci” durumdan çıkıp, “etkili ve geniş daireli” bir konuma geçilmelidir.
Şiddete ve anarşiye başvurmadan, başkalarının huzuruna ve haysiyetine tecavüze kalkışmadan, her kesime inandığı gibi yaşama ve düşüncelerini konuşma, yazma ve yayma hakkı sağlanmalıdır.
Değişiklik ve çeşitlilik, hayatın ve fıtratın kaçınılmaz bir parçasıdır ve artık buna alışılmalıdır.
Farklı kesimlerin haklı taleplerine de sahip çıkılmalıdır.
Farklılıklardan korkup kaçmamalı, tam tersine onlardan yararlanılmalıdır.
Farklı düşünen kesimlerle sıcak ilişkiler kurulup kucaklaşmalı, hatta onlarla ortak hizmet ve faaliyet sahaları tespit edip iş birliği yapılmalı ve yardımlaşılmalıdır.
Birbirimize katlanmaya ve nimetleri paylaşmaya mecbur ve mahkûm olduğumuz unutulmamalıdır.
Mertlik ve netlik şiarımız olmalı, kendi kimliğimizden ve kişiliğimizden taviz vermeden siyasi görüşümüz ortaya konmalıdır.

Uğraşılacak kesimlerle, uzlaşılacak kesimleri iyi belirlemelidir.
Hem zorbalara, hem istismarcılara ve hem de münafıklara karşı, ortak ve onurlu bir cephe açılmalıdır.
İnsanları yanlış ve zararlı istikametlere yönlendiren, başta bâtıl ve bozuk sistemler ve özellikle çoğu gizli Masonik merkezlerdeki perde arkasında bulunan hain patronları bırakıp, aldatılan piyonları düşman bilmek ve onlara hücum etmek, aslında şeytanların ekmeğine yağ sürmektir.

Kur’ani amaçlardan kopuk ve kendi başına buyruk hareketler, nifak ve tefrikaya açılan bir kapıdır. Çünkü, her türlü itaatsizlik ve irtibatsızlık manevi bir marazdır.

Last edited 10 ay önce by Necati Akgül

Aziz Erbakan Hocamızın kurduğu Milli Görüş partileri kurum ve kuruluşlarının tamamı Halka ve Hakka hizmet amaçlıdır.Bu kuruluşları Aziz Hocamızı Altınolukta kalabalık grup halinde Milli Çözüm dergisi yazarları ve Şahsi manevisi Muhterem Ahmet Akgül Üstadımız öncülüğünde ziyarete gittiğimizde Saadet partisi Balıkesir İl Yöneticileride hazır bulunmaktaydılar.Aziz Hocamız Milli Görüşün basın organlarını sayarken Milli Gazete ve Milli Çözümü beraber zikretmişlerdi. Buna orda bulunanlar şahit olmuşlardı.Aslında Hocamız bir nevi Milli Çözümün haklı ve hayırlı hizmetlerini sahiplenmiş ve her dergi sayımızı Hocamıza hediye ettiğimizde Allah sizlerden razı olsun.Başarılarınızın devamını dilerim anlamında bir çok övgü ile takdirlerini beyan etmiştir. Milli Çözümü karalamak için bir takım zararlı tipler Milli görüş camiasına kötü göstermeye çalışmışlardır Ancak bu insanlar hiç bir zaman bizim için kanaatlerini gidip Aziz Erbakan Hocamıza sorma cesaretini biz söylediğimiz halde gösterememişlerdir. Ancak Milli Çözüm ogünden bugüne Çizgisinden bir Milim şaşmadan çlışmalarına ve ülkemizin oönündeki karanlık yolları aydınlatacak stratejileri üretmeye tüm toplumu kucaklayarak devam etmektedir.İyiki varsın Milli Çözüm ne kadar şükretsek azdır!

Last edited 10 ay önce by Ömer Çağıl

TEK ÇARE, MİLLİ ÇÖZÜM!

Makale; tarihi tecrübe ve birikim ile olayları ve sorunları mükemmel şekilde tespit etmiş. Tespit yapılmış, reçete yazılmış, ilaçlar verilmiş. Gayret bizden şifa Allah’tan..
Makale sadece Türkiye değil Dünya siyasetine ve geleceğine de yön vermektedir. Tarih boyunca olduğu gibi bu süreç imtihan sırrı ve kaderin cilvesidir. Sadıkların denenme ve elenme süreci artık tamamlanmak üzeredir. Son bir viraj kalmıştır, sadıklar binde bire inmek üzeredir, Rabbim yardımcımız olsun.
Mekke’nin Fethi dünyanın dönüm noktasıdır ve Milli Çözüm ile barış ve bereket ortamı çok yakında yeniden sağlanacaktır.
Allah ayaklarımızı sabit tutsun…

Meşhur bilimsel bir deneydir. Bir kavanozun içerisine siyah ve kırmızı karıncaları koyduğunuzda normal biçimde kavanozda gezinirler ama kavanozu elinize alıp çalkaladığınızda siyah karıncalar bunu kırmızı karıncaların, kırmızı karıncalarsa siyah karıncaların yaptığı hissiyle birbirlerine saldırmaya başlarlar. İşte bu örnekte olduğu gibi makalede toplumun hangi kesiminden, hangi din ve inanca sahip olunursa olunsun barış ve medeniyet çerçevesinde yaşanılabileceği ama bu esnada bizi sürekli ikiliğe ve çatışmaya sürükleyecek dışardan uzanan ellere karşı uyanık olunması gerektiği en sade haliyle izah edilmiş.

Elbetteki hadi kucaklaşalım bir olalım birlik olalım demek yetmez bu birlikteliği sağlamak için kutlu bir lider organizeli bir teşkilat gerekir.

Bunun için de doğru adresin Aziz Erbakan Hocamızın Adil Düzen projelerini günün ihtiyaçlarına uygun şekilde geliştirmek için yıllardır ilmi, ekonomik ve bilimsel çalışmalar yapan bu konuda onlarca seminer konferans vb. düzenleyip makale ve ilmi eserler yayınlayan Aziz Erbakan Hocamızın en sadık talebesi Üstad Ahmet Akgül Hocamızın rehberliğindeki Milli Çözümün olduğunu söylemek sadece malûmun ilanıdır.

Bununla alakalı somut deliller olarak hem Adil Düzen kitabından temel insan hakları ile ilgili bölümler hem de Ahmet Hocamızın konferanslarında bahsettiği 3K formülü (insanların karnını – kafasını – kalbini doyurma) gibi pek çok örnek sayılabilir.

Ama yine de görmek isteyen gözler düşünüp akletmek isteyen beyinler için bırakın dışardan yapılan onca saldırıyı açılan maddi manevi tazminat davalarını kendi camiamız içerisinden marazlı münafık takımının ardı arkası kesilmeyen itham ve iftiraları karşısında dahi makalede yine kucaklayıcı bir dille yazılan şu satirları bir kez daha dikkatle okumak yeterli olacaktır.

Şimdi, Milli Görüş’ü iktidara taşımak, devlet ve hükümet imkânlarını Hakkın emrinde ve halkın hizmetinde kullanmak üzere yeniden kurulan ve artık hedefine yaklaşan, hazır bir parti varken, kalkıp aynı arsada ve aynı amaçlarla yeni partiler kurmak elbette aynen Mescid-i Dırar’dır. Milli Gençliğe yönelik vakıflar dururken, tutup aynı sahada ve nefsi hesaplarla başka vakıflar açmanın sonucu hüsrandır. Avrupa’da aynı camiada, Milli Görüş Teşkilatı’na rakip teşkilatlar kurulması ve ikilik çıkarılması, mutlaka fitne ve fesattır. Bunun gibi, inancımızın ve insanımızın dili, gözü ve kulağı hükmünde olan Milli cephedeki gazetelerimizi hâlâ bulunması gereken noktaya çıkaramamışken, kalkıp aynı kimlikle ve aynı kesime hitaben, ilkesiz ve istişaresiz başka gazeteler çıkarılması her yönüyle zarardır, ziyandır… Çünkü, her türlü itaatsizlik ve irtibatsızlık manevi bir marazdır. Kur’ani amaçlardan kopuk ve kendi başına buyruk hareketler, nifak ve tefrikaya açılan bir kapıdır.

Last edited 10 ay önce by Emir Haktan

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
15
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...