“FETÖ”cülerin AKP iktidarıyla kol kola bulundukları ve en güçlü oldukları süreçte, Milli Çözüm Dergisi’ni nasıl an be an takip ettiklerinin ve
AHMET AKGÜL’Ü ETKİSİZLEŞTİRME GİRİŞİMLERİNİN RESMİ VESİKASIDIR!
FETÖ’cülerin üssü sayılan ve şimdi kapatılmış olan Fatih Üniversitesi’nin, 2011 yılında Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından çıkardığı ve Milli Çözüm Dergisi yazılarının kendileri için en büyük tehlike sayıldığı: Avrupa Ekonomi ve Siyasi Bilimler Dergisi (EJEPS)
İktisat, işletme, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, kamu yönetimi ve ilgili alanlardaki iki yılda bir İktisat Fakültesi tarafından araştırma makalelerini yayınlayan uluslararası hakemli bir akademik dergidir.
European Journal of Economic and Political Studies
Strategic Defamation of Fetullah Gulen: English vs. Turkish
İngilizce ve Türkçe Fetullah Gülen’e Stratejik İftira
Doğan Koc
189-244 Sayfaları
Bu FETÖ’cü Derginin İngilizcesinin Özeti:
Fetullah Gülen, eğitim ve inançlar arası diyalog etkinlikleri ile tanınan ılımlı bir Türk Müslüman bilgini konumundadır. Gülen’in çabaları dünyanın her köşesinde birçok kişi tarafından alkışlanırken, küçük bir grup yazar Gülen’i ve onun adını taşıyan hareketi karalamaya çalışmaktadır. Gülen’in hakaretçileri olan bu Milli Çözüm Dergisi, yazılarında stratejik olarak davranmaktadır. Bu dergi, iftira niteliğindeki makalelerinde, Gülen’in; Amerikan / Siyonist / Vatikan ajanı olduğu vurgulanırken, İngilizce versiyonlarında Gülen; İslamcı / Humeyni / Yeni Osmanlı / Hilafet olarak sunulmaktadır. İstatistiksel analiz ve literatür taraması, Gülen’e yönelik iftiralarının izleyicilere göre hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Giriş
Fetullah Gülen, eğitim ve diyalog faaliyetleri ile tanınan ılımlı bir Türk Müslüman bilgini olmaktadır. Gülen Hareketi, adını verdiği dünya çapında yüzlerce eğitim ve diyalog kurumu kurmuşlardır. Gülen’i kötülemek için çeşitli kitaplar, yüzlerce makale ve haber yazılmıştır. Özellikle Milli Çözüm (Ahmet Akgül’ün) kitaplarının ve yazılarının bir kısmı Gülen’i ve hareketini karalamayı amaçlamıştır. Bu iftira yazılarında Gülen, CIA / Siyonist bir ajan, bir Amerikan kuklası, Papa’nın bir gizli kardinali ve Müslüman dünyasında Hristiyanlaşmaya ya da Batı’ya kolaylık sağlamaya çalışan Batı’nın Truva atı olarak tasvire çalışılmıştır. Ilımlı İslami öğretileriyle Müslüman dünyasını köleleştirme çabasındadır.
Hem Türkçe hem de İngilizce Fetullah’ı eleştiren yazılar ve kitaplar incelenirse; bu iftiraların rastgele olmadığı, izleyicilere göre ortaya çıktığı anlaşılacaktır. Başka bir deyişle, Türker (2009) olarak belirttiği gibi: (Milli Çözüm Dergisi) Çok farklı kitlelere hitap ediyor. Milli Çözüm’ün Türkçe makalelerinde, Siyonistlerin desteklediği Amerikan emperyalist tehlikesi hakkında uyarılar olduğu gibi, diğer yandan İngilizce makaleler hazırlayıp Fetullah Gülen Hareketini karalamaya çalışıyorlar.
Gülen’le ilgili Türkçe yazılmış karalama yazıları
Milli Çözüm Dergisi’ndeki makalelerde Gülen, Batılıların Türkiye’yi ve İslam’ı yok etmek ve Müslüman halklarını sömürmek için kullandıkları bir Amerikan / Siyonist kukla olarak tanıtılmaktadır. Bu yazılardan bazılarında Gülen’in gerçek bir Müslüman olmadığı ve papalık için çalıştığı vurgulanmaktadır. Gülen’in laik Türkiye Cumhuriyeti’nde, özellikle de daha önceki dönemlerde İslami bir devlet kurma söylemiyle dindar halkı aldattıklarını iddia eden karşıt yönde makaleler hazırlanmıştır.
İngilizce versiyonlarına benzer şekilde, (Milli Çözüm Dergisi’nin) Türkçe versiyonları da Gülen hakkında çeşitli ithamlar sunmaktadır. Fetullah Gülen için bu Türkçe versiyonlarda kullanılan başlıca temalar şunlardır: Amerikan kuklası; Vatikan’a dinlerarası diyalog yoluyla hizmet veren gizli ajan, Siyonist bağlantıları olan bir münafık, İslam’a zarar vermeye çalışan bir şarlatan!
Büyük Orta Doğu Projesi’nde Amerikan kuklası!
Milli Çözüm Dergisi’nde en sık görülen konu, Gülen’in Amerika tarafından kullanılıyor olmasıdır. Bazı makaleler Gülen’in doğrudan CIA ya da Amerikan paramiliter örgütü “Süper NATO” için çalıştığını iddia ederken, diğerleri ise, Siyonist odakların İslam dünyasında Amerikan sömürüsüne karşı herhangi bir direniş yaratmayacak bir İslam’ı yerleştirmeye uğraştığını ve Gülen’in bunun için çalıştığını savunmaktadır. Milli Çözüm Dergisi’ne ve Ahmet Akgül’e göre; “Ilımlı İslam” olan Amerikan versiyonunun yaratılması amaçlanmıştır. Gülen’in Amerika için çalıştığını iddia eden yazarlar, Amerika’nın Orta Doğu ve Orta Asya için yeni projesinin “Büyük Ortadoğu Projesi” olarak adlandırılan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olduğunu iddia ediyorlar. Bu proje sayesinde Amerika, ülkelerin sınırlarında bazı değişiklikler de dahil olmak üzere Ortadoğu’yu yeniden tasarlamaya çalışmaktaymış… Yazarlar, Fetullah Gülen ve Başbakan Recep T. Erdoğan’ın eş başkan olduklarını iddia ediyorlar, ancak Fetullah Gülen bu BOP projesinin gizli bir figüranıymış. Sn. Erdoğan zaten eş başkanmış. Türkiye’nin NATO’ya girmesinden bu yana, bu ‘Süper NATO’nun ülkeye hâkim olduğu ve her operasyonun arkasında olduğu, bugün bile Ergenekon davası ‘Süper NATO’ operasyonu olarak açıklanmakta ve Gülen bu operasyonun aktif bir parçası olarak sunulmaktadır.
“Süper NATO”, Tayyip Erdoğan’a, Kuzey Irak’ta kurulacak olan ikinci İsrail’in, Diyarbakır’ı merkezi yapacağını fısıldamıştır. Erdoğan’ın Büyük Orta Doğu Projesi Eşbaşkanlığı, Süper NATO’da verilen görev olmaktaymış ve bu derin devletin dini lideri Fetullah Hocaymış, Tayyip ve polis sisteminde yer alan Fetullah çetesi bu derin devletin elemanlarıymış! Hatta Milli Çözüm Dergisi’nin bazı yazarları; CIA ajanlarının Gülen okullarında İngilizce öğretmenleri olarak çalıştığını iddia ediyorlar; özellikle Orta Asya ülkelerindeki okullarda çalışanlar bu sınıftanmış… Amerika’nın Gülen okullarında çalışan 1000’den fazla Türk öğretmene Amerikan pasaportu sağladığını ve bunların normal pasaportlar olmadığını, bunların sadece Amerikan diplomatlarına (resmi pasaport) verilen pasaport olduğunu savunmaktadırlar.
“Fetullah Gülen, Ilımlı İslam’ın ve Papa’nın Gizli Kardinali Konumundadır” iddiaları!
İftira niteliğindeki makalelerin Türkçe versiyonlarındaki en yaygın ikinci tema, Gülen’in Papa için ya gizli bir kardinal olarak çalıştığı ya da Papa ile gizli bir anlaşma gereği davrandığı vurgulanmaktadır. Dinlerarası faaliyetleri ve ‘Ilımlı İslam’ ile Gülen’in İslam’ı yok etmeye çalıştığı ve Müslümanları Hristiyanlaştırdığı iddiaları sıkça tekrarlanmaktadır.
Milli Çözümcülere göre:
“Binlerce yıldır İslam bayrağını taşıyan Müslüman Türk Milleti’nin çocukları teslis ve çoktanrıcılığa (Hristiyanlık) doğru ilerliyorlar. Bu ulusu (Müslüman Türk milletini) savaşta yenemeyen Haçlı ve Siyonist odaklar bu milleti içten yenilgiye uğratmak ve inançlarını yok etmek için çalışıyorlar. Hükümet’in AB’ye olan sevgisi ve Vatikan Konseyi’nin misyonunun bir parçası olan diyalog ekibi (Gülen Hareketi) misyonerlere ve onların varoluş planları için her şeyi hazırladı, halkımızı misyonerlerin kollarına itti ve halkımız onlar için açık pazar konumundadır!”
Ayrıca “Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri” adlı kitabında Aytunç Altındal, 1990’da Papa II. John Paul’un Vatikan’ın “diyalog projesi”ni yeniden canlandırdığını savunmaktadır. Gülen’in Türkiye’deki diyalog faaliyetlerinin ve Vatikan’ın diyalog projelerinin nasıl eşleştiğini tartıştıktan sonra şunları aktarmaktadır:
“21 Şubat 1998’de Papa John Paul II, Vatikan Senatosu’na 20 yeni kardinal atadı. [20 kardinallere ek olarak] Papa John Paul II (gizli kardinal) atama hakkını kullanmış ve iki sırrı tayin etmiştir. Yani gizli kardinaller atamıştır. Bu hak, yüz yıldan fazla bir süredir herhangi bir papa tarafından kullanılmamıştır. Bu iki kardinalin kimliğini sadece yedi kişi biliyor durumdadır. Kimliklerini ortaya çıkarırsa, ülkelerinde öldürülüp ortadan kaldırılacaklardır. Bu kardinallerden birinin (diğer dinlere mensup olan ve kimliklerini gizleyen), Çin’de bir dini lider olduğu sanılmaktadır. Diğeri ise Müslüman dünyasında kral / lider veya dini lider konumuyla reklamı yapılmaktadır.” (Altındal, 2004, Sayfa 115-6-7)
Gülen’in Siyonist bağlantıları!
Amerikan bağlantısına benzer şekilde, Milli Çözüm Dergisi Sn. Gülen’i, MOSSAD ve İsrail ile çalışan Siyonist bir komprador olarak tanıtmaktadır. Bazı makaleler Gülen’i AKP hükümetinin önde gelen üyeleriyle birlikte kripto-Yahudi (kimliklerini saklayan Yahudi soyundan gelenler) olarak gösterirken, diğerleri Gülen’in sadece Siyonist gruplar için çalıştığını iddia ediyorlar. ADL (Anti Defamation League) hakkındaki araştırmasında, Ahmet Akgül, ADL’yi Gülen’i koruyan ve destekleyen bir Yahudi örgütü olarak tanımlamaktadır. Ayrıca ADL’nin Gülen’in Papa II. John Paul ile görüşmesini ayarladığını ve Gülen’in İslam hakkındaki kitabının ADL tarafından dağıtıldığını vurgulamaktadır. Bazıları daha ileri giderek ve Bnai-Brith’in tüm Gülen’in kitaplarını ücretsiz verdiğini yazmışlardır. Milli Çözüm’ün Araştırma Ekibi “Gülen Dosyası” hazırlamış ve bu dosyada Gülen Hareketi ile Birleşme Kilisesi arasındaki benzerlikleri ortaya koymuşlar ve her iki grubun da Siyonist bir örgüt tarafından organize edildiğini savunmuşlardır. CSIS (Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi) (Milli Çözüm Araştırma Ekibi, 2004).
“Gülen’in misyonu İslam’ı yozlaştırmaktır” iddiaları!
“Fetullah Müslüman mı?” adlı kitapta Fetullah Gülen’in Bahai olduğunu iddia edenler bile çıkmıştır. Yukarıdaki temalara ek olarak, Milli Çözüm Dergisi’ndeki diğer bazı makaleler Gülen’in Kürt ayrılıkçı grup PKK ve lideri Abdullah Öcalan ile sinsice birlikte çalıştığını vurgulamaktadır. (Bak. Ahmet Akgül, 2009; Ekmekçi, 2008; Gözübüyük, 2009).
Fatih Üniversitesi’nce ve kalabalık bir akademisyen ekibince hazırlanan ve İngilizce olarak Türkiye’de ve dış ülkelerde yayınlanan (EJEPS) Avrupa Ekonomi ve Siyasi Bilimler Dergisi’nde tek tek irdelenen ve Fetullah Gülen hareketini eleştiren Milli Çözüm Dergisi yazıları ve yazarları:
| 1 | Milli Çözüm Araştırma Ekibi | FETULLAH GÜLEN DOSYASI | 12.01.2004 | Milli Çözüm |
| 2 | Milli Çözüm Araştırma Ekibi | AKP’nin PERDE ARKASI | 12.01.2004 | Milli Çözüm |
| 3 | Ahmet Akgül | FİTNETULLAH VE BAYKAL | 5.18.2010 | Milli Çözüm |
| 4 | Osman Eraydın | Fetullahçılar ve Barzanilerle İyi İlişkiler Kurabilen DİYARBAKIR VALİLERİ, ÜST GÖREVLERE ATANIYORDU! | 7.22.2010 | Milli Çözüm |
| 5 | Nail Kızılkan | AKP KURMAYLARININ “BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ” ANLAYIŞI VE ACI SON”UN YAKLAŞMASI | 6.24.2010 | Milli Çözüm |
| 6 | İsmet Sezgin | ÖLÇÜ ERDOĞAN VE FETULLAH MI, YOKSA KUR’AN VE RESULÜLLAH MI? | 6.21.2010 | Milli Çözüm |
| 7 | Ahmet Akgül | İSRAİL SALDIRISINA KARŞI; İSLAM DÜŞMANLARININ, DİN İSTİSMARCILARININ VE AKP YANDAŞLARININ ORTAK TELAŞI! | 6.08.2010 | Milli Çözüm |
| 8 | Ramazan Yücel | DANIŞTAY SALDIRISININ OYAK VE FETULLAH CEMAATİ BAĞLANTILARI | 5.24.2010 | Milli Çözüm |
| 9 | Nejat Hakkul | MİLLİ GAZETE’NİN FETULLAHÇI YAZARLARI VE YANILGILARI | 5.24.2010 | Milli Çözüm |
| 10 | Orhangazi Yılmayan | FETULLAHÇILARIN RÜYASI MI, YOKSA ŞİFRELİ CIA UYARISI MI? | 4.29.2010 | Milli Çözüm |
| 11 | Osman Eraydın | TSK’YA SATAŞILMASI VE KANCIKLARIN ŞAPŞALLAŞMASI! | 2.23.2010 | Milli Çözüm |
| 12 | Yakup Gözübüyük | “Ergenekon’’da İlginç İddialar İçeren Bir Dilekçe SİYONİST SENARYOLAR SORGULANIYORDU! | 11.23.2009 | Milli Çözüm |
| 13 | Yakup Gözübüyük | KÜRTLEŞMİŞ YAHUDİLERLE İSRAİL İLİŞKİLERİ, PKK-FETULLAHÇILIK İŞBİRLİĞİ | 10.28.2009 | Milli Çözüm |
| 14 | Milli Çözüm Araştırma Ekibi | FETULLAHÇILIK, KÜRESEL EMPERYALİZMİN BİR ARACIDIR | 9.19.2009 | Milli Çözüm |
| 15 | Ahmet Akgül | KÜRT AÇILIMI VE HIYANET ALÇAKLIĞI | 8.21.2009 | Milli Çözüm |
| 16 | Zeynep Başyazar | BAŞBUĞ’UN ABD ZİYARETİ VE RAHATSIZ ETTİKLERİ | 7.25.2009 | Milli Çözüm |
| 17 | Osman Eraydın | SİYONİST NETANYAHU “ORDUSUZ FİLİSTİN” İSTİYOR… Bizdeki Sabataist Cunta ise; ORDUYU ZAYIFLATMAYA ÇALIŞIYOR! | 7.25.2009 | Milli Çözüm |
| 18 | Ramazan Yücel | FETULLAHÇILARIN TELAŞI!? | 6.25.2009 | Milli Çözüm |
| 19 | Osman Eraydın | FETULLAHÇILARLA BARZANİ İTTİFAKI VE F. TİPİ YAPILANMANIN İFLASI | 6.25.2009 | Milli Çözüm |
| 20 | Komisyon | GAVURLARA “NÜKLEER GÜCÜ”, MÜSLÜMANLARA “HOŞGÖRÜYÜ” REVA GÖRENLER | 6.25.2009 | Milli Çözüm |
| 21 | Komisyon | GKB İLKER BAŞBUĞ’UN SÖZLERİ VE TÜRKÇESİ | 5.23.2009 | Milli Çözüm |
| 22 | Komisyon | İnsanları Allah İle Aldatan, Ama Şeytan Amerika’ya Çalışan: BİR FİGÜRAN; FETULLAH GÜLEN | 4.27.2009 | Milli Çözüm |
| 23 | Nevzat Gündüz | ENCÜMENİ DANİŞ VE EMEKLİ GENERALLER | 3.25.2009 | Milli Çözüm |
| 24 | Ufuk Efe | SÜLEYMAN KARAGÜLLE’NİN MİLLİ ÇÖZÜM İLE İLGİLİ SAPTAMALARI, YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’ÜN SAPTIRMALARI | 3.25.2009 | Milli Çözüm |
| 25 | Ahmet Akgül | TSK’YI KISITLAMA VE KISTIRMA HAZIRLIKLARI | 3.25.2009 | Milli Çözüm |
| 26 | Nevzat Gündüz | MİT ESKİSİ MAHİRİN ÇARPITMA VE İFTİRA ATMA MAHARETİ | 3.04.2009 | Milli Çözüm |
| 27 | Ahmet Akgül | ERGENEKON’UN AÇILIMI: IRKÇI EMPERYALİZM AT DEĞİŞTİRİYOR! | 3.04.2009 | Milli Çözüm |
| 28 | Komisyon | İSRAİL UŞAKLIĞI VE TSK DÜŞMANLIĞI | 1.29.2009 | Milli Çözüm |
| 29 | Mehmet Deniz | ERGENEKON MASALI VE TUNCAY GÜNEY MAVALI | 12.29.2008 | Milli Çözüm |
| 30 | Nail Kızılkan | ABD’NİN RECEP ERDOĞAN’I VE BARAK OBAMANIN YULARI | 12.29.2008 | Milli Çözüm |
| 31 | Nail Kızılkan | RECEP ERDOĞAN OF THE USA AND THE REINS OF BARACK OBAMA | 12.29.2008 | Milli Çözüm |
| 32 | Hakan Ekmekçi | ÖCALAN CUMHURBAŞKANI, FETULLAH DİYANET VE DİYALOG BAKANI! | 11.24.2008 | Milli Çözüm |
| 33 | Ufuk Efe | YARGININ YAMULMASI VE HAKİMEVİ SKANDALI | 10.24.2008 | Milli Çözüm |
| 34 | Milli Çözüm Araştırma Ekibi | VAR MISINIZ, MASON LOCALARINA MAHKEME AÇMAYA?! | 8.23.2008 | Milli Çözüm |
| 35 | Ahmet Akgül | “Orduya Hücum!” Operasyonu: BİR ERGENEKOMİK SENARYOSU VE CIA-FETULLAHÇI FİYASKOSU | 8.08.2008 | Milli Çözüm |
| 36 | Necati Akgül | PENTAGON-ERGENEKON HATTI | 7.28.2008 | Milli Çözüm |
| 37 | Orhan Yılan | BAYRAM DEĞİL, SEYRAN DEĞİL, KRALİÇE BİZİ, NİYE ÖPMEK İSTEMİŞTİ? | 6.26.2008 | Milli Çözüm |
| 38 | Orhan Yılan | WHAT WAS THE REASON FOR THE UNEXPECTED VISIT OF OUEEN? | 6.26.2008 | Milli Çözüm |
| 39 | Milli Çözüm Araştırma Ekibi | PENTAGON ERGENEKON HATTI | 6.04.2008 | Milli Çözüm |
| 40 | Ufuk Efe | “MİLLİ”CİLİK Mİ, “ULUSAL’CILIK” MI? | 6.04.2008 | Milli Çözüm |
| 41 | Nevzat Gündüz | AKP’Yİ KAPATMA DAVASI VE MASONİK CEPHENİN TELAŞI | 4.30.2008 | Milli Çözüm |
| 42 | Komisyon | Bu Yırtık, Dikiş Tutmayacak!.. ÖNCE BULANACAK, SONRA DURULACAK MI? | 4.30.2008 | Milli Çözüm |
| 43 | Ufuk Efe | AYIN AYNASI | 2.02.2004 | Milli Çözüm |
| 44 | Orhangazi Yılmayan | “YAHUDA”YI TANIMAYAN VE İSLAM’A DAYANMAYAN HERKES SİYONİZM’İN HİZMETKÂRIDIR! | 7.22.2010 | Milli Çözüm |
| 45 | Abdullah Akgül | “MARDİN FETVASINDAN” SONRA, RIFAT BÖREKÇİNİN ANKARA FETVASINI DA GEREKSİZ VE GEÇERSİZ SAYACAKLAR MIYDI? | 7.22.2010 | Milli Çözüm |
| 46 | Ufuk Efe | KEMALİZM’İN MUCİDİ; MOİZ KOHEN (M. TEKİNALP) YAHUDİSİ | 7.22.2010 | Milli Çözüm |
| 47 | Mikail Yılmaz | OLAYLARA GLOBAL BAKIŞ | 6.24.2010 | Milli Çözüm |
| 48 | Aykut Özübüyük | ODATV’NİN, ODALIK TEPKİSİ | 6.24.2010 | Milli Çözüm |
| 49 | Zeynep Başyazar | SİYONİST GÜDÜMLÜ BATININ PANZEHİRİ VE ERBAKAN’IN SİLAH TEKNOLOJİLERİ | 6.24.2010 | Milli Çözüm |
| 50 | Ahmet Akgül | İSRAİL SALDIRISINA KARŞI; İSLAM DÜŞMANLARININ, DİN İSTİSMARCILARININ VE AKP YANDAŞLARININ ORTAK TELAŞI! | 6.08.2010 | Milli Çözüm |
| 51 | Nevzat Gündüz | İSRAİL’İN MANYAKLIĞI, AKP’NİN MÜNAFIKLIĞI | 5.31.2010 | Milli Çözüm |
| 52 | Milli Çözün Araştırma Ekibi | ERHAN GÖKSELİN SIR ÖLÜMÜYLE, DENİZ BAYKAL KOMPLOSUNUN BAĞLANTILARI | 5.25.2010 | Milli Çözüm |
| 53 | Abdullah Akgül | MÜNAFIKLAR ARAMIZDA MI, YOKSA TARİHİN MEZARLIĞINDA MI? | 5.24.2010 | Milli Çözüm |
| 54 | Ufuk Efe | TÜRKİYE’DE DERİN DEVLET SAVAŞLARI VE MUHTEMEL SONUÇLARI | 5.24.2010 | Milli Çözüm |
| 55 | Ahmet Akgül | ABD’NİN ZIRVA ZİRVESİ VE AKP’NİN İRAN TERTİBİ | 5.24.2010 | Milli Çözüm |
| 56 | Mikail Yılmaz | CEMAATLER GENERALLER VE İHTİMALLER | 4.29.2010 | Milli Çözüm |
| 57 | Ahmet Akgül | SICAK YAZ YAKLAŞIYOR VE İRAN KUŞATILIYOR! | 4.16.2010 | Milli Çözüm |
| 58 | İsmet Sezgin | DÜNYA EN BÜYÜK DÖNÜŞÜME HAZIRLANIYOR; MASONLUK VE SİYONİZM CAN ÇEKİŞİYOR! | 3.24.2010 | Milli Çözüm |
| 59 | Ahmet Akgül | BAŞBUĞ’UN BAŞAĞRISI VE MİLLİ VİCDANIN: “YETER!” ÇAĞRISI | 3.24.2010 | Milli Çözüm |
| 60 | Ramazan Yücel | SİYASALLAŞAN YARGININ YARALANMASI VE İSTİSMARCI DİN YARASALARI | 2.23.2010 | Milli Çözüm |
| 61 | İsmet Sezgin | ABD’NİN KÜRTLERİ VE Demokratik Açılım İsteyen TEKSASLILARIN AKIBETİ! | 2.23.2010 | Milli Çözüm |
| 62 | Nail Kızılkan | 31 MART VAKASINDAN ERGENEKON DALGASINA | 1.24.2010 | Milli Çözüm |
| 63 | Yakup Gözübüyük | Ey Asker ve Sivil, Bütün Millet! YA ERBAKAN’IN ADİL DÜZENİNE RAZI OLACAKSINIZ, VEYA AMERİKA’NIN ZİLLETİNE KATLANACAKSINIZ! | 1.24.2010 | Milli Çözüm |
| 64 | Osman Eraydın | RECEP TAYYİP EKİBİNİN DÖNEKLEŞİP DEĞERLENMESİ! | 1.24.2010 | Milli Çözüm |
| 65 | Nevzat Gündüz | DERSİM DERSLERİ VE İKİYÜZLÜLÜK TERESLERİ | 12.21.2009 | Milli Çözüm |
| 66 | Mikail Yılmaz | AKP’NİN VURGUN ŞEBEKESİ VE MAFYA EKONOMİSİ | 11.23.2009 | Milli Çözüm |
| 67 | Osman Eraydın | AÇILIM EDEBİYATI VEYA HIYANETİN YOL HARİTASI | 11.23.2009 | Milli Çözüm |
| 68 | Nejat Hakkul | “FİTNE” KAVRAMI VE Bediüzzaman’a göre “UMUMİ SELAMET’’ İNKILÂBI | 10.28.2009 | Milli Çözüm |
| 69 | Ramazan Yücel | İSLAM LİBERALİZMİ SAFSATASI VE HOŞGÖRÜ SALATASI | 9.19.2009 | Milli Çözüm |
| 70 | Osman Eraydın | SOYGUN DÜZENİ, SİYASET VE MEDYA | 9.19.2009 | Milli Çözüm |
| 71 | Yakup Gözübüyük | ALÇAKLIĞIN BELGESİ VE “NAMUSSUZ”LARIN AKIBETİ | 9.19.2009 | Milli Çözüm |
| 72 | Abdullah Akgül | PKK’YA SAYGI, TSK’YA SALDIRI | 9.19.2009 | Milli Çözüm |
| 73 | Ahmet Akgül | İRAN’I VURMAK İÇİN, İSRAİL YOLA ÇIKTI | 9.19.2009 | Milli Çözüm |
| 74 | Milli Çözüm Araştırma Ekibi | YÖNETİCİLERİMİZİ KİM YÖNETİYOR? | 2.02.2004 | Milli Çözüm |
| 75 | Osman Eraydın | ABD’NİN ARSIZ POLİTİKASI VE AKP’NİN AYARSIZ PALAVRASI | 2.02.2004 | Milli Çözüm |
| 76 | Milli Çözüm Araştırma Ekibi | DİNİ VE MİLLİ HAREKETLERDEKİ KRİPTO (GİZLİ) YAHUDİLER | 10.02.2004 | Milli Çözüm |
| 77 | Selman Yücel | SİYONİZM’İN SÖMÜRÜ SALTANATI VE ABD’NİN BORÇLANDIRMA BARBARLIĞI | 10.02.2004 | Milli Çözüm |
| 78 | Halil Yaman | TAYYİB BEY’İN TABİATI: Her Sözünden Geri Adım Attı! | 11.02.2004 | Milli Çözüm |
| 79 | Ufuk Efe | ERBAKAN’I YABAN ANLADI, ŞABAN ANLAMADI | 10.01.2006 | Milli Çözüm |
| 80 | Mehmet Deniz | İRTİCA MEVCUTTUR VE EN SİNSİ SORUNDUR! | 11.06.2006 | Milli Çözüm |
| 81 | Nevzat Gündüz | TÜRKİYE YOL AYRIMINDA | 11.06.2006 | Milli Çözüm |
| 82 | Orhan Yılan | TÜRKİYE’Yİ HRİSTİYANLAŞTIRMAK VEYA İSLAMİYETİ ILIMLAŞTIRMAK | 11.06.2006 | Milli Çözüm |
| 83 | Osman Eraydın | ADNAN OKTAR, OLTAYA MI TAKILDI? | 11.06.2006 | Milli Çözüm |
| 84 | Erdoğan Pişkin | BİR ÇETE ARANIYOR | 9.01.2006 | Milli Çözüm |
| 85 | Orhan Yılan | FETULLAHÇILARIN “FETTAN’LIĞI | 9.01.2006 | Milli Çözüm |
| 86 | Tevfik Bala | ILIMLI İSLAM TUZAĞI | 9.01.2006 | Milli Çözüm |
| 87 | Mikail Yılmaz | FEHMİ KORU: BİLDERBERG “VAAZ”CISI MI YAPILDI? | 8.01.2006 | Milli Çözüm |
| 88 | Orhan Yılan | FETULLAH GÜLEN’İN KURTULUŞ YOLU! | 8.01.2006 | Milli Çözüm |
| 89 | Osman Eraydın | HÜKÜMETİN HABERİ VAR MIYDI? | 7.01.2006 | Milli Çözüm |
| 90 | Ufuk Efe | CIA’NIN HİLAFET HAZIRLIĞI ve “VAİZ” PAZARLIĞI | 7.01.2006 | Milli Çözüm |
| 91 | Necati Akgül | AMERİKA GÖÇÜYOR VE FETULLAHÇILAR FİRAVUNA GÜVENİYOR! | 7.01.2006 | Milli Çözüm |
| 92 | Abdullah Akgül | BEDİÜZZAMAN’A İFTİRA | 6.01.2006 | Milli Çözüm |
| 93 | Nevzat Gündüz | SİNSİ BİR PROJENİN PERDE GERİSİ VE DİN ADINA MASUM BİR HİZMETİN HIYANETE DÖNÜŞMESİ | 5.01.2006 | Milli Çözüm |
| 94 | Nail Kızılkan | BAĞNAZLIĞIN FATURASI VE FİKRET OTYAM’IN TUTARSIZLIĞI | 3.01.2006 | Milli Çözüm |
| 95 | İsmet Sezgin | FİRAVUNLAR VE FİGÜRANLAR | 3.01.2006 | Milli Çözüm |
| 96 | Okan Ekinci | GARİP AMA GERÇEK! | 3.01.2006 | Milli Çözüm |
| 97 | Ufuk Efe | VURAL SAVAŞ’İN TARİHİ TESPİTLERİ VE FETULLAH TEHLİKESİ | 2.01.2006 | Milli Çözüm |
| 98 | Abdullah Akgül | SÜLEYMAN KARAGÜLLE’NİN KÖR GÜLLELERİ | 2.01.2006 | Milli Çözüm |
| 99 | Mikail Yılmaz | HİLAL HAÇLI SAVAŞI VE ILIMLI İSLAMCILARIN SAFI | 2.01.2006 | Milli Çözüm |
| 100 | Nail Kızılkan | TARİH BOYUNCA DİN İSTİSMARI | 2.01.2006 | Milli Çözüm |
| 101 | Mikail Yılmaz | ŞU DÖRT TARİHİ UNUTMAYALIM!.. | 1.01.2006 | Milli Çözüm |
| 102 | noname | ARSLANOĞLU KÖYLÜLERİ: ESARETTEN CUMHURİYETE | 12.01.2005 | Milli Çözüm |
| 103 | Osman Eraydın | TÜRKİYE, SURİYE VE İRAN’I SATTI MI? AKP, ABD’nin Truva Atı mı? | 12.01.2005 | Milli Çözüm |
| 104 | Nevzat Gündüz | YAŞAR BÜYÜKANIT PAŞA MI HAKLI, YOKSA; ÖMER LÜTFİ METE MAŞA MI? | 11.01.2005 | Milli Çözüm |
| 105 | Mehmet Deniz | BİR DOĞRUYU, YANLIŞ AMAÇLAR İÇİN KULLANMAK | 9.01.2005 | Milli Çözüm |
| 106 | İsmet Sezgin | “ZAMAN”CILAR EHLİ KİTAP MIDIR? | 9.01.2005 | Milli Çözüm |
| 107 | Ufuk Efe | SEFERBERLİK SORUŞTURMASI YA, AKP VE F. GÜLEN ALEYHİNE SONUÇLANIRSA!? | 2.01.2010 | Milli Çözüm |
| 108 | Nevzat Gündüz | ERBAKAN’I ÖNLEMEK İÇİN, DİĞER İSLAMCI HAREKETLERİN DESTEKLENMESİ | 8.01.2005 | Milli Çözüm |
| 109 | Tevfik Bala | MİLLİ DUYARSIZLIK VE TUTARSIZLIK | 6.01.2005 | Milli Çözüm |
| 110 | Halil Yaman | MÜBAHALE – LANETLEŞME | 6.01.2005 | Milli Çözüm |
| 111 | Osman Eraydın | LAİKLİK, MİSYONERLİK VE ATATÜRK | 1.01.2005 | Milli Çözüm |
| 112 | İsmet Sezgin | AYIN AYNASI | 6.01.2005 | Milli Çözüm |
| 113 | Ahmet Akgül | PUTİN’İN HAYIRLI YAKLAŞIMI VE ARMEGEDON SAVAŞI | 1.01.2005 | Milli Çözüm |
| 114 | İsmet Sezgin | FETULLAHÇILARIN MARAZI VE KUR’AN’IN MESAJI | 1.01.2007 | Milli Çözüm |
| 115 | Necati Akgül | EKÜMENLİK FECAETİ VE DİYANETİN DENAETİ | 1.01.2007 | Milli Çözüm |
| 116 | Kazım Gülfidan | YENİ OLUŞUMUN ESKİ OYUNCAKLARI! | 1.01.2007 | Milli Çözüm |
| 117 | Hakan Ekmekçi | YENİ OSMANLICILIK, NATO’NUN YENİÇERİSİ OLMAKTIR!.. | 2.01.2007 | Milli Çözüm |
| 118 | Orhan Yılan | “İBRAHİM YOLU” MU, “ABRAHAM OYUNU” MU? | 2.01.2007 | Milli Çözüm |
| 119 | Tevfik Bala | AKP, UÇURUMA YAKLAŞAN ABD DOLMUŞUNA MUAVİNLİK YAPIYOR! | 2.01.2007 | Milli Çözüm |
| 120 | Oğuzhan Çıldır | “AYDINLIK”IN AYIBI VE AKP’NİN ARSIZLIĞI | 3.01.2007 | Milli Çözüm |
| 121 | Kazım Gülfidan | FETULLAH GÜLEN’İN KEHANETİ VE HIRANT DİNK CİNAYETİ | 3.01.2007 | Milli Çözüm |
| 122 | Mehmet Deniz | DERİN HESAPLAŞMA VE MİLLİ JANDARMA | 3.01.2007 | Milli Çözüm |
| 123 | Oğuzhan Çıldır | KARMAŞIK İLİŞKİLER VE ÇELİŞKİLER | 3.01.2007 | Milli Çözüm |
| 124 | Necmeddin Bişkin | MASONLUK VE DİNLERARASI DİYALOG İLİŞKİSİ VE SİYONİSTLERİN ERBAKAN ENDİŞESİ | 4.01.2007 | Milli Çözüm |
| 125 | Nail Kızılkan | MASON TARİKATÇILARI VE ATATÜRKÇÜLÜK SAHTEKÂRLARI | 5.01.2007 | Milli Çözüm |
| 126 | İsmet Sezgin | SİYONİZM’İN İSLAMCI MÜRİTLERİ | 5.01.2007 | Milli Çözüm |
| 127 | Oğuzhan Çıldır | FETULLAH MI, FİTNETULLAH MI? | 5.01.2007 | Milli Çözüm |
| 128 | Ahmet Akgül | AKP AMİGOLARINI, AMERİKA BİLE KURTARAMADI VE CHP CILKINI ÇIKARDI | 5.01.2007 | Milli Çözüm |
| 129 | Nevzat Gündüz | FETULLAHÇILAR, CAMİLERİ KİLİSE GİBİ, KÜLTÜR EVİ YAPACAK MI? | 6.01.2007 | Milli Çözüm |
| 130 | Nevzat Gündüz | FETULLAH GÜLEN ŞEBEKESİ, SİYONİST ABD’NİN MİSYONERLERİ Mİ? | 7.01.2007 | Milli Çözüm |
| 131 | Nail Kızılkan | SAFINI BİLMEYEN YA SAFTIR VEYA SAHTEKÂRDIR! | 8.01.2007 | Milli Çözüm |
| 132 | Oğuzhan Çıldır | SEVENLERİNİN DİLİNDEN FETULLAH GÜLEN | 8.01.2007 | Milli Çözüm |
| 133 | Ahmet Akgül | DERİN AMERİKA’NIN GÜNDEMİ NİYE TÜRKİYE? | 8.01.2007 | Milli Çözüm |
| 134 | Orhan Yılan | Bilderberg ve CFR Tarihinde Bir İlk: BU İKİ SİYONİST KURULUŞ AYNI TARİHLERDE NİYE TÜRKİYE’DE? | 9.01.2007 | Milli Çözüm |
| 135 | Milli Çözüm Ekibi | Yahudi Samanıyla Beslenen Zamancılara Cevap: AKP’NİN LÜBNAN HIYANETİ VE BÖLGEMİZİN FELAKETİ | 9.01.2007 | Milli Çözüm |
| 136 | Ahmet Deniz | DOSTU AMERİKA OLANIN POSTU MEZATA ÇIKAR! | 9.01.2007 | Milli Çözüm |
| 137 | Tevfik Bala | F. GÜLEN VE S. DEMİREL TÜRKİYE’Yİ AKP’LEŞTİRİYOR, İSRAİL AKP’Yİ İSLAMSIZLAŞTIRIYOR | 10.01.2007 | Milli Çözüm |
| 138 | Oğuzhan Çıldır | VİCDANLI HRİSTİYAN, MÜNAFIK MÜSLÜMANDAN HAYIRLIDIR! | 10.01.2007 | Milli Çözüm |
| 139 | Osman Eraydın | SİYONİST SERMAYENİN ‘NGO’LARI VE EMPERYALİZMİN SİVİL LEJYONLARI | 11.01.2007 | Milli Çözüm |
FETÖ’nün TSK yapılanması ve hıyanet hesapları:
Bize özel sohbetlerinde, daha sonra bazı gazete ve dergilerde bir zamanlar Gülen’in en yakınındaki isimlerden Nurettin Veren ise TSK’daki FETÖ’cülerin oranını yüzde 70 civarında açıklamıştı. Yine FETÖ içerisinde “asker imamlığı” yapan Hasan Polat bu rakamın yüzde 60’ın üzerinde olduğunu vurgulamıştı. Tabi bunlar genel oranlardı. Şimdi daha somut rakamlar aktaralım.
15 Temmuz itibariyle TSK’da 358 general ve amiral vardı. Bunların 171’i FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı için ya ihraç edilmiş ya da tutuklanmıştı.
TSK’nın en kritik yerlerini ele geçirdiği ortaya çıkan FETÖ’cülerin general rütbesine ulaşmış olanların oranı yüzde 50’ye ulaşmıştı.
FETÖ, ordunun üst yönetiminde etkinlik kazanmak için özellikle 2013 sonrası büyük bir çaba içine girdi. Örneğin 2013 yılı Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) toplantısı neticesinde terfi eden generallerin neredeyse tamamı FETÖ üyesiydi. Bu generallerin ikisi hariç hepsi darbeye fiilen iştirak ettikleri için TSK’dan ihraç edilmiş ya da tutuklanmıştı.
2011 ve 2012 yıllarındaki YAŞ toplantılarında terfi edenler de FETÖ’cü subaylardı.
2014 ve 2015 yıllarında albaylıktan tuğgeneralliğe ve tuğamiralliğe terfi ettirilen personelin yüzde 80’i FETÖ üyesi olduğu için ihraç edilmiş ve hakkında işlem yapılmıştı.
Bir başka rakam da “Ankara Anayasal Düzene Karşı Suçları Soruşturma Bürosu’nun” NATO’da görev yapan subaylara ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında ortaya çıkmıştı.
TSK’nın değişik ülkelerdeki NATO karargâhlarında görevlendirdiği, aralarında generallerin de bulunduğu 462 Türk subayın 237’si hakkında FETÖ’den adli ve idari işlem yapıldı. Yani NATO içerisinde Türkiye adına görev yapan FETÖ’cü subay oranı yüzde 51 civarındaydı. Sadece bu yapı içinde görev almış eski imamlar değil, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yapılan soruşturmalar, araştırma ve incelemeler TSK’nın en önemli noktalarının FETÖ tarafından ele geçirildiğini ortaya koymaktaydı.
FETÖ’nün güvenlik güçleri içindeki sızmasının bir başka ayağı olan Emniyet Teşkilatı içinde de durum farklı sayılmazdı. Özellikle 17- 25 Aralık 2013 tarihli operasyonlar öncesi Emniyet’in Personel, Bilgi İşlem, İstihbarat, Organize Suçlar Dairesi, Terörle Mücadele Şube, Mali Şube personelinin tamamı FETÖ üyesi çıktı. Örneğin, 81 il emniyet müdürlüğü bünyesindeki istihbarat şube müdürlerinin 74’ü FETÖ üyesiydi. 7.000 istihbarat personelinin 6.500’ü FETÖ üyesi çıktı. Emniyet Müdürlüğü’nden bugüne kadar 23.000 polis “FETÖ üyesi olduğu” gerekçesiyle atılmıştı.
Diğer teşkilatlardaki oranlar da bu oranlara yakındı. FETÖ elebaşının dediği gibi “Maarif’te de örgütlenmişlerdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nda bugüne kadar 34.000 FETÖ üyesi tespit edildi. Bugüne kadar Sağlık Bakanlığı’nda 7.500, Maliye Bakanlığı’nda 1.200, belediyelerde 3.700, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda 2.500 FETÖ’cü tespit edilebildi. Yargı içindeki 14.000 hâkim ve savcının 4.500’ü “FETÖ üyesi” olduğu için ihraç edildi.
Genelkurmay’da hazırlanan FETÖ Raporu’nda ilginç bilgiler yer almaktaydı.
Peki, TSK’daki FETÖ’cülerin sayısı bu kadar mıydı? Hayır. Hava Kuvvetleri Askeri Savcılığı yaptığı dönemde FETÖ yapılanması hakkında ilk ciddi soruşturmayı başlatan Albay Ahmet Zeki Üçok öyle düşünmüyor. “Rakamın çok daha fazla” olduğunu söylüyor. Üçok’a göre, 2006-2015 arasında yapılan sınavlarda soruların tamamı çalınmıştı ve FETÖ ile ilişkili kişiler yüzde 80 oranında okullara sızmıştı. Topladığında bu rakam 60.000-70.000 kişilik büyüklüğe ulaşmaktaydı. FETÖ’nün baştan beri en kripto ve en tehlikeli, en büyük yapılanması TSK’daydı. Milli Savunma Bakanlığı’ndan açıklanan son rakamlar da bunun ispatıydı. 26 Mart 2018 itibariyle FETÖ’nün Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri’ndeki yapılanmasına ilişkin rakamlar şöyle:
15 Temmuz’dan bu yana 15.878 general, amiral, subay, astsubay, uzman erbaş, sözleşmeli er ve erbaş hakkında FETÖ’den işlem yapılmıştı. Bu işlem, ihraç, geçici görevden uzaklaştırma, açığa alma ve tutuklamaları kapsamaktaydı.
Milli Savunma Bakanlığı rakamlarına göre 26 Mart 2018 itibariyle Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nde hakkında işlem yapılan general, subay, astsubay, uzman erbaş, sözleşmeli er ve erbaş sayıları.
İşlem türü | Kara Kuvvetleri Komutanlığı | Deniz Kuvvetleri Komutanlığı | Hava Kuvvetleri Komutanlığı | Toplam |
İhraç edilen | 5.174 | 1.476 | 2.293 | 8.943 |
| Geçici görevden uzaklaştırma | 1.831 | 1.169 | 2.071 | 5.071 |
| Tutuklu (İhraç edilmemiş) | 631 | 192 | 217 | 1.040 |
| Açığa alınan (Gözaltı hariç) | 616 | 80 | 128 | 824 |
Toplam | 8.252 | 2.917 | 4.709 | 15.878 |
15.878 rakamı düşük gelebilir ama bunu TSK’daki toplam general, amiral ve subay rakamlarıyla karşılaştırdığımızda, tehlikenin büyüklüğü daha iyi anlaşılıyordu. Örneğin Kara Kuvvetlerinde FETÖ nedeniyle hakkında işlem yapılan generallerin oranı yüzde 43,9, subayların oranı yüzde 21,9. Bu rakam ihraç, açığa alma, geçici görevden uzaklaştırma ve tutuklamayı kapsıyordu.
Deniz Kuvvetlerinde hakkında FETÖ’den işlem yapılan amiral oranı yüzde 55,4, subayların oranı yüzde 27,3 oluyordu.
Hava Kuvvetleri’nde hakkında FETÖ’den işlem yapılan general oranı yüzde 44,4, subayların oranı yüzde 32,5’e ulaşıyordu.
Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerinin toplamında hakkında FETÖ’den işlem yapılan general ve amirallerin oranı yüzde 46, subayların oranı yüzde 24,7. Bu rakamlar tehlikenin büyüklüğünü gösteriyordu.
General ve subaylarda ihraç rakamları
Kuvvet Komutanlığı | General / Amiral | Oran | Subay | Oran |
KKK | 87 | Yüzde 43,9 | 2.796 | Yüzde 21,9 |
DKK | 31 | Yüzde 55,4 | 872 | Yüzde 27,3 |
HKK | 32 | Yüzde 44,4 | 1.354 | Yüzde 32,5 |
Toplam | 150 | Yüzde 46 | 5.022 | Yüzde 24,7 |
Oysa bazı uzmanların verdiği rakamlara göre Ordu içinde hâlâ 40.000- 50.000 FETÖ’cü bulunmaktaydı.
Benzer bir rakamı emekli Tuğgeneral Nail Babüroğlu da veriyor. Babüroğlu’na göre, subayların yüzde 50’si, astsubayların da yüzde 50-60’ı FETÖ üyesiydi. Yani TSK’daki 39.000 subayın yaklaşık 20.000, 96.000 astsubayın da 45.000-50.000’i FETÖ’cü yapılanmanın içerisindeydi. Tehlikenin ne kadar büyük ve ne kadar yakın olduğu, 15 Temmuz akşamı FETÖ’nün darbe girişimiyle tescillenmişti. Peki, FETÖ, TSK içerisinde bu kadar büyük bir yapıya hangi yol ve yöntemlerle erişmişti? FETÖ, yurtiçi ve yurtdışında grubun görüşleri doğrultusunda yayın yaptığı tespit edilebilen 5 gazete, 30 dergi, 12 televizyon, 17 radyo vasıtasıyla taban genişletme ve propaganda gayretlerini sürdürmekteydi.
FETÖ’nün finans kaynakları
F. Gülen hıyanet şebekesi; başta yurtiçi ve yurtdışında oluşturduğu ticari işletmelerden elde ettiği gelir yanında, mensuplarından ‘Himmet’ adı altında topladığı maddi kaynaklar ile çok önemli bir maddi güce sahipti. Bu çerçevede söz konusu gruba ait olduğu tespit edilebilen ve bazıları çok büyük ölçekli olarak faaliyet gösteren 695 ticari kuruluşa sahip olduğu belirlenmişti. Ayrıca söz konusu unsurların özellikle gıda ve tekstil gibi tüketimi ve sermaye geri dönüşümü hızlı olan sektörleri tercih ettiği, kendilerine ait ticari işletmeleri aynı zamanda bir istihdam yaratma alanı olarak gördükleri, böylece hem taban genişletip hem de elde ettikleri gelirlerin önemli bir bölümünü kendi görüşleri doğrultusunda faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların geliştirilerek etkinlik alanını genişletmek maksadıyla kullandıkları belirlenmişti.
FETÖ’nün önemli yurtdışı yapılanmaları ve yabancıların kolaylık sağlamaları, ‘Dinler arası Diyalog’ saptırmacası ve F. Gülen’in figüranlığı!
F. Gülen semavi dinlerin temsilcileriyle başlattığı diyalog vasıtasıyla ‘Dünya Dinler Birliği’ adlı bir oluşuma zemin hazırlamakta ve İslam Dininin fiili ve resmi temsilcisi olmayı amaçlamaktaydı. Grup mensupları bu amaçları doğrultusunda, ekümeniklik iddiası ile Lozan Antlaşması’nın ruhuna aykırı tavırlar sergileyerek, ülkemiz aleyhinde faaliyet gösteren başta Fener Rum Patriği olmak üzere diğer dinlerin temsilcileri ile çeşitli platformlarda bir araya gelip bu grupların desteğini sağlamaya çalışmaktaydı. Zaman içinde çeşitli kesimlerin söz konusu gruba ve bu grubun lideri F. Gülen’e yaklaşımı daha ılımlı olmuş, F. Gülen’in Zaman gazetesine yaptığı açıklamalarla ilgili reklamlar TRT’de dahi yayınlanmaya başlanmış, söz konusu gruba ait Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 19-20 Nisan 2004 tarihleri arasında ABD Washington’da düzenlediği ‘İslam, Demokrasi ve Laiklik: Türkiye Deneyimi’ konulu Abant Platformu’na katılan farklı dünya görüşüne sahip şahısların sayısı giderek artmıştı.
Ayrıca ABD’nin, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında model arayışlarında olduğu malumlarıdır. Bu kapsamda F. Gülen’in Zaman gazetesinde yayımlanan röportajında, kendisine ABD’li görevlilerce sorulan ‘İşgalden sonra Irak’ta nasıl bir idare olsa makul olur?’ sorusunu, ‘Irak’ta öyle bir demokrasi kurun ki Türkiye’den ileri olsun, Türkiye’ye imrenmesinler… Müslümanlara öyle müsamahalı olun ki İran’a imrenmesinler…’ şeklinde yanıtlamıştı.
Genelkurmay’ın önemli saptamaları ve uyarıları!
“F. Gülen İrticai Grubu’nun, Türkiye’nin sosyal, siyasal ve ekonomik koşullarına paralel olarak, yakın gelecekte en önemli dini grup olma özelliğini devam ettireceği, ABD’de düzenlediği ‘Abant Platformu’ benzeri organizasyonlarla Türkiye’de kabul görmeye, ABD’de ise BOP’ta ılımlı İslam için kendi Nurculuk hareketlerinin ideal bir örnek olduğunu göstermeye yönelik faaliyetlerini artırarak sürdüreceği sezilmektedir. Bu çerçevede, 1980’li yıllarla birlikte ABD tarafından ‘Yeşil Kuşak’ teorisi kapsamında Sosyalist Blok’un güneyden İslami bir kuşak ile çevrilmeye çalışıldığı, günümüzde ortaya atılan BOP’un ise bazı Afrika ve Asya ülkelerini de kapsamakla birlikte aynı teori üzerine yapılandırıldığı göz önüne alındığında, Fetullah Gülen’in bu projenin amaçları doğrultusunda Ilımlı İslam için bir örnek kabul edilerek destekleneceği, üst yönetiminin ABD’de düzenlenen Abant Toplantısını başarılı bulup ‘Ilımlı İslam’ kavramının destek görmesi ve kendilerine diğer radikal dini yaklaşımlara nazaran daha sempati ile bakılmasını fırsat bilerek bundan sonraki Abant Toplantılarının öncelikle Brüksel, müteakiben Moskova’da düzenlenmesi yönünde karar almak suretiyle ABD’nin yanında AB ve Rusya’nın da desteğini sağlamaya yöneleceği düşünülmektedir. Kendisiyle bağlantılı şirketlerin ekonomik açıdan mutlaka dışa açılmalarını sağlayarak, yabancı ortaklıklar kurmak suretiyle Türkiye’nin dışarıdan kuşatılmasını ve herhangi bir şekilde faaliyetlerinin engellenmesine yönelik gelişmeleri önlemeyi amaçladığı değerlendirilmektedir.
Bunun yanında, özellikle son dönemde ABD ve Avrupa’da ‘Kemalizm’in askıya alındığı, Türkiye’deki laiklik anlayışının işlevsiz kaldığı, Türkiye için en iyi yönetimin Ilımlı İslam olduğu yönünde gündeme getirilen fikirlere ve ABD Dışişleri Bakanı’nın bile sonradan yanlış anlaşıldığını belirtse de Türkiye’yi bir İslam Devleti olarak nitelendirmesi göz önüne alındığında, BOP kapsamında kilit bir yere sahip olan Türkiye açısından, İran’da şartlar hazırlandıktan sonra Humeyni’nin dönüşünün sağlanmasına benzer bir rolün Fetullah Gülen için de planlanmış olabileceği, ABD Dışişleri Bakanının ‘Türkiye İslam Cumhuriyetidir…’ yönündeki ifadesinin bir ABD politikası olması durumunda BOP kapsamında Türkiye’ye biçilmeye çalışılan bu rol ile gündeme getirilen ‘Ilımlı İslam’ anlayışının mevcut din ve devlet anlayışı ile bağdaşmayıp, büyük çelişkiler taşıdığı kıymetlendirilmektedir. Bu gelişmeler paralelinde mevcut sistemle barışık görünerek, devletin tüm kademelerinde kadrolaşıp, sistemi içten içe ele geçirmek suretiyle laik, demokratik, sosyal hukuk devletini yıkarak, yerine dini esaslara dayalı bir devlet düzenini kurma amacını gerçekleştirmek yönündeki faaliyetlerini hiçbir önlem alınmadığı takdirde artırarak devam ettireceği değerlendirilmektedir.”
Nedim Şener’in dikkat çektiği gibi: Genelkurmay’ın MGK’daki sunumu, F. Gülen Grubu’nun en büyük ve en kalabalık “irticai” grup olduğundan başlıyor, ABD güdümünde “Ilımlı İslam” projesinin sözcüsü olacağıyla bitiyordu. Bu başlı başına çelişki oluşturuyordu. Çünkü FETÖ’nün, Milli Eğitim’de, Emniyet’te hatta TSK’da kadrolaşma amacında olduğu, “devlete paralel bir yapılanma”, “devlet içinde devlet” haline geldiği, iş dünyasında 695 büyük şirket, 145 dernek, 190 vakıf, 282 okul, 217 dershane, 5 gazete, 30 dergi, 12 televizyon, 17 radyo sahibi olduğu tespit edilmişse, ortada bir “irticai” grup değil bambaşka amaçları olan bir örgüt olduğunu anlamak gerekiyordu. Hiçbir “irticai” örgüt bu yapılanmanın tamamına birden sahip olamazdı. Buna göre FETÖ için “irticai yapı” demek ya bilgisizlikten ya da hedef şaşırtmaktan başka işe yaramazdı. Zaten 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ ile ilgili bazı tartışmaların, din, inanç, tarikat, cemaat gibi kavramlarla tartışılması en büyük hataydı. Çünkü karşımızda kuruluşundan itibaren devletin imkânlarını ele geçirmeye çalışan yabancı istihbarat kuruluşlarının emrinde bir örgüt yapılanması vardı. Genelkurmay Başkanlığı ve MİT’in 24 Haziran 2004 tarihli MGK’da yaptığı bu sunumdan iki ay sonra konu, 25 Ağustos 2004 tarihinde yine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığındaki toplantıda ele alınmıştı.
MGK şu karara varmıştı:
“Kurulun bu toplantısında, 24 Haziran 2004 tarihli MGK Toplantısının gündem konularından biri olan ‘Türkiye’de Nurculuk Faaliyetleri ve Fetullah Gülen’ konusu gündeme gelmiş, yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerine karşı bir eylem planı hazırlanması uygun görülmüş ve bu konudaki tavsiye kararının Hükümet’e bildirilmesine karar verilmiştir.”
Tavsiye kararının altında Cumhurbaşkanı Sezer’in yanında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ile birlikte MGK üyesi bakanlar ile Kuvvet komutanlarının imzası yer almıştı.
Sonra Ne Oldu?
25 Ağustos 2004 tarihli MGK’da alınmış tavsiye kararı, Bakanlar Kurulu’nda görüşülerek, “önlemler alınmasına yönelik karara dönüşmesi için” Başbakanlığa yollanmıştı. Aynı yazar, 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde, 2017 yılında Posta gazetesinde “Teşhis Kanser, İlaç Aspirin” başlığıyla bu konuda şunları yazmıştı:
“FETÖ’nün devlet içindeki yapılanmasına dair tartışmalarda sık sık MİT ve Genelkurmay’ın 24 Haziran 2004 tarihli MGK toplantısında sundukları ve benim 25 Ekim 2016’da TBMM’de kurulan ‘FETÖ’nün Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu’na verdiğim ‘Fetullah Gülen ve Faaliyetleri’ konulu raporlar gündeme geliyor. Genelkurmay ve MİT’in sunumlarından iki ay sonra, 2004 yılı Ağustos ayında MGK’da, o zaman adı ‘Cemaat’ olan FETÖ’nün faaliyetlerinin denetlenmesi hakkında tavsiye kararı alındı.
Burada önemli bir ayrıntı vardı: MİT ve Genelkurmay’ın doğru teşhislerine rağmen iki ay sonra MGK’da karara bağlanan çözüm önerileri büyük tehlikeyi yok edici nitelikte değildi. Her iki kurum o tarihte ‘Cemaat’ diye adlandırılan ama ‘devlete paralel bir yapılanma’, ‘devlet içinde devlet’ dedikleri FETÖ’nün İçişleri, Dışişleri, Yargı ve Emniyet hatta TSK içinde örgütlü olduklarını bildirmesine rağmen 25 Ağustos 2004 tarihli MGK’da alınan kararlar, FETÖ’yü önlemek ve tasfiyeye değil, yalnızca izlemeye yönelikti. İşte size birkaç örnek:
F. Gülen Grubu’nun yurtiçi ve yurtdışı faaliyetleri, Başbakanlık koordinesinde İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, MİT Müsteşarlığı ve ilgili kurumlar aracılığı ile yakından takip edilmelidir. Yurtdışında görevli memurları aracılığı ile F. Gülen Grubu yakından takip edilmeli, gerekiyorsa Dışişleri Bakanlığı tarafından ilave tedbirler geliştirilmelidir.
F. Gülen Grubuna ait özel okulların faaliyetleri, İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından incelenmeli ve takibe alınmalıdır. Okullardaki şüpheli ve yasadışı faaliyetler periyodik olarak Başbakanlığa rapor edilmeli.
F. Gülen Grubunun ‘öğrenci evleri’ kapsamında sempatizan ve yandaş edinme gayretleri, İçişleri Bakanlığı nezdinde dikkatle takip edilmelidir. Yasal olmayan yollar kullanılarak din eğitimi veren ve bir nevi dini alet ederek yandaş toplama sistemi olan öğrenci evleri uygulamalarına engel olunmalıdır. Yapılan bağışlar ile usulsüz para hareketleri ve kara para uygulamalarının, Maliye Bakanlığı Mali Suçlar Araştırma Kurulu (MASAK) aracılığı ile takip edilmesi sağlanmalıdır.
Bu önlemlerin arasında siz, devletin tüm kadrolarına sızmış, Emniyet, Yargı, Dışişleri, İçişleri hatta TSK içine yerleşmiş kadroların tasfiyesine yönelik bir önlem görüyor musunuz? Elbette hayır… Bu önlemler, devletin içindeki kanser hücresi için Aspirin tedavisinden başka bir şey değildi.”
Bu karar bile rafa kaldırılmıştı!
25 Ağustos 2004 tarihinde Hükümete iletilmek üzere alınan tavsiye kararı, Bakanlar Kurulu gündemine dahi alınmadan rafa kaldırılmıştı. Kararı rafa kaldıran kişi ise dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’di. Elbette dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yapılmıştı. Ömer Dinçer bu konuda, kaleme aldığı “Türkiye’de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor?” isimli kitapta şunu yazmıştı:
“MGK’nın tavsiye kararı Başbakanlığa bildirildikten sonra konuyu Başbakanımıza açtım. Gelen yazıyı dosyasına kaldırmaya karar verdik. Bu karar metni Bakanlar Kurulunda imzaya açılmadı. Hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Konudan MGK toplantısına katılan bakanlar dışında kimsenin haberi olmadı. Bütün toplumsal ve siyasi riski hükümet adına Sayın Başbakanımız, hukuki riski ben üstlenmiştim.”
FETÖ’nün, 2013 Aralık ayına kadar büyümesinin arkasında Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümetinin o kararı rafa kaldırmasının etkisi vardı. O kararın rafa kaldırılması daha sonra doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan, 7 Şubat 2012 MİT krizi, 17- 25 Aralık 2013 Operasyonları, MİT TIR’larının durdurulması ile 15 Temmuz darbe girişimine giden sürecin de önünü açacaktı.
FETÖ Mahrem Yapılanması’nın siyasi sorumluları ve tahribat ortaklıkları!
Çeşitli yargılamalara konu olmuş ifadeler ve hazırlanan iddianamelerden derleyerek, “Mahrem Yapılanma”ya biraz daha derinlemesine bakmak lazımdı:
FETÖ’nün “Mahrem İmam” yapılanmasının en önemli halkası, TSK’ya yerleştirilen subaylarla evlendirilen eşleri olmaktaydı.
Gün içinde çalıştığı askeri kurumlarda ya da karargâhlarda FETÖ’cü örgüt üyelerini, diğer örgüt üyeleri takip ediyorlardı. FETÖ’nün kripto elemanları aynı birlik içinde hatta aynı odada bulunsalar bile birbirinin FETÖ üyesi olduğunu bilmeden yıllarca çalışıyorlardı, örgüt onların birbirini tanımasını istediği zaman, “Mahrem İmamlar” üzerinden tanışıyorlardı.
“Mahrem İmamlar” yapılanması anlaşılmadan FETÖ’nün tam çözüldüğünü söylemek imkânsızdı!
“FETÖ’nün özellikle kamu kurum ve kuruluşlarına sızma çalışmalarına büyük bir önem verdiği, kamu kurumlarına sızma girişimlerini öncelikle öğrencilik yıllarında temas kurulan genç kesim üzerinden yürüttükleri, öğrencilik yıllarında ders çalıştırma bahanesiyle temas kurdukları başarılı öğrencilerin bir kamu kuruluşuna yerleştirilinceye kadar takibinin bizzat “Talebe İmamları” tarafından gerçekleştirildiği, sonrasında ise bu kontrolün ilgili kuruma, şahsın konum ve durumuna göre “Bölge İmamı”, “İl İmamı” gibi sorumlulara bırakıldığı bilinmektedir. Ancak özellikle Emniyet, Yargı, MİT, TSK gibi kritik kamu kuruluşlarına sızma girişimleri biraz daha gizlilik içerisinde yürütülmekte, bu kurumları ele geçirmek için tüm çalışmaların mahrem işleri takip edenler grubu (Özel Hizmet Birimi) içerisindeki ‘Kurum İmamları’ tarafından yürütülmektedir.
Fetullah Gülen, İstişare Heyeti’ ve ‘Mollalar’ haricinde ‘Özel Hizmet Birimi’ olarak adlandırılan ve mahrem işlerini yaptırdığı şahıslarla bire bir görüşmekte, bu örgüt mensuplarına talimatları bizzat kendisi de verebilmekte, talimatı alan örgüt mensubu ise üzerinde çalıştığı konu hakkında, bittiğinde doğrudan Gülen ile irtibata geçerek bilgi aktarabilmektedir. Özel Hizmet Birimi, örgütün hatta bizzat Gülen’in en çok önemsediği ve değer verdiği birim olarak bilinmektedir. Örgütün bir nevi omurgasını oluşturan ve günümüz itibariyle örgüte elde ettiği konumu kazandıran birimdir. Bu birim Yargı, Emniyet, Mülkiye, TSK, MİT ve Milli Eğitim imamlarından (birim sorumlularından) oluşmakta, örgüt asıl gücünü bu birimden almakta, yürütülen operasyonlar başta olmak üzere hemen hemen tüm faaliyetler bu birimler aracılığıyla sürdürülmektedir. Örgütün büyük önem verdiği bu birim, ‘Mahrem Hizmetler Birimi’ olarak da bilinmektedir. Yapmış oldukları işleri son derece gizlilik içerisinde yürüttükleri ve özellikle bu birim içerisinde faaliyet gösteren tüm örgüt mensuplarının kod isim kullandıkları ve gerçek kimliklerini sakladıkları tespit edilmiştir.
Her birim kendi içerisinde hücresel bir yapılanmaya sahip olup, bir örgüt mensubu en fazla bir üst sorumlusunu ve bir altında bulunan örgüt mensubunu tanıyabilir. Bu uygulama, örgüt adına faaliyet gösteren sorumlu düzeydeki örgüt mensuplarının deşifre edilmesini engellemek amacıyla önemlidir. Örgütün 1980’li yıllardan sonra TSK’yı hedef aldığı ve bu yönde çalışmalarını hızlandırdığı, özellikle zeki ve fakir öğrencilerin tespit edildiği ve bunların askeri liselere girmelerinin sağlandığı, Deniz, Kara ve Hava Harp okullarına eşit bir şekilde öğrenci yerleştirmeye çalıştığı, örgüt tarafından askeri liselerden ziyade sivil liselerden gelen öğrencilerin Harp okullarına girmelerinin sağlandığı tespit edilmiştir.”[1]
Bu makaleyi sesli olarak dinleyebilirsiniz:
{mp3}FetoculerinAhmetAkguluEtkisizlestirme2{/mp3}
[1] Bak: Kahraman Hainler, sh: 331, Destek yy. Nedim Şener

Tarihin Altın sayfalarında yeralan,Milli Çözüm Dergisi.
Fetö nun geçmiş yıllarda ki Etkin olduğu dönemlerde,
Gazeteleri,TV leri,ajansları,basın-yayın organları ,akademisyenleri,ve siyasi ve uluslararası gücü ne karşılık kirli emellerini ve çıkarlarını ve sinsi planlarını,
açıkça ortaya koyan ve tek tek her konuda hainliklerini,
ilmi, siyasi ,Tarihi cevaplar yazılı ve görsel olarak dile getirilmiş ve konferans lar düzenlenmiştir. Ama hiçbir şekilde fetö ve ekibinden ilmi cevap gelmemiştir.
O dönemdelerde Türkiyede ve dünyada ,Türkçe olimpiyatları ve dinler arası diyalog programlari düzenlenirken dönemin siyasileri stadlarda ” döngel bu hasret bitsin” diyenler ve taraftarları ,hep birden milli çözüm Dergisi ne kumpas kurmuşlardı,
Onlar stadlarda cemaat le dostluklarinini pekistirirken,
fetö ve cıa cı yapılanmasıyla beraber , 2007 yılında Milli Çözüm u susturma kumpasi kurmuşlardı ve gözaltı yaptırıp yıllar ca hapishanelerde yaptırmayı planladılar.
Fakat unuttuklari birşey vardı,
Bizim inandığımız Allah C.C Herşeyi kainati yaradan ve yoktan varedendi herşey in sahibiydi ,
fetocularin inandığı ise Amerikaydi.
Düşmanın Şehadeti En Makbül Şehadettir…
FETÖ mensubu bu akademisyen kadrosunun özel olarak “Fetullah Gülen’e ithafen yapılan dezenformasyon çalışmaları” başlığı altında özellikle Üstad Ahmet Akgül Hocamızın ve Milli Çözüm Dergisi yazarlarımızın makalelerinin titizlikle irdelenmesi sonrası biraz tarama yaptım ve Amerikadaki TV kanallarının birisinde bu çalışmayı bir programda akademik bir çalışma olarak yayınldıkları videoya ulaştım. Yapılan sunumda bu fetullah gülen hakkında yazılan makale ve yayınlanan kitaplarda bahsedilen ithamların delili sayılamayacağını ve mesnetsiz olduğunu iddia ediyorlardı. Konuyla ilgili tüm kitaplarıda ekrana yansıttılar ancak çok dikkatimi çeken birşey vardı; sözde Fetullah Gülen aleyhinde yazılan tüm kitapları sunumlarına yerleştirmişlerdi ancak alanında ilk ve tüm detaylarıyla FETÖ örgütünü delilleriyle anlatıldığı ve hakkında mahkemeler görülen Üstad Ahmet Akgül’e ait “Küresel Fesatçılık Fethullahçılık” kitabı nedense sunuma konmamış ve ismi zikredilmemişti. Buradan çıkardığım mana şuydu; ÜSTAD AHMET AKGÜL KİTABINDA, ÜSTÜ ÖRTÜLEMEYECEK DERECEDE DELİLLERİYLE VE ÖRGÜTÜ FETULLAH GÜLENİN ŞAHSINDAN ÖTE KÜRESEL BAĞLANTILARI, HEDEFLERİ VE İHANET PLANLARI İLE BİRLİKTE A’DAN Z’YE İFŞA ETMİŞTİR.
İŞTE HİDAYET, FERASET ve DİRAYETİN VÜCUT BULMASININ İSPATI…
Baki selamlar…
feraset, cesaret, dirayet
Ülkemizde fetönün ihanetleri hakkında konuşanlara bakın, bir kısmı 17-25 Aralık’tan sonra bir kısmı da 15 Temmuz dan sonra konuşmaya başladılar. Bir de bunlar anlı şanlı profesörler, gazeteciler, siyaset bilimciler vs. Yahu arkadaş siz bu süreçlerden önce neredeydiniz. Böyle güçten yana olanların milletimize vereceği herhangi bir katkısı yoktur. Sadece bu ortamdan nemalanmak isteyen zayıf karakterli insanlardır. Ama işte düşmanın şahadeti ortada. Siyonizm ve bağlı uşakları kimi düşman seçeceğini iyi bilir. Muhterem Ahmet AKGÜL hocamızın 40 yıl öncesinden bu vb. tüm zararlı örgütlenmeler hakkında yazdığı yazılar ferasetin, cesaretin ve dirayetin tarifleri olarak tarihi kayıtlarda.
TEZ HAZIRLAMIŞTIM! !..
TEZ HAZIRLAMIŞTIM! !..
Kendi yalanlarına , kendi inanmaz ,
Be bire gafil tuttuğun yol mu ?
Batıla taptiniz dünyanız harap!
Şimdi kim kurtarır, yolunuz yol mu!?
Feto dedik yıllarca inanmadınız,
Darbeyi görünce kaçacak delik aradınız
Bunca masumun kanına girdiniz,
Hem dünyanızı, hem ahiretinizi harap ettiniz!!
Onca garibanı taktınız peşinizi,
Şimdi sürülmekteler hapishanelerde,
Aileleri evlerde canlı cenaze,
Çocuklar anasız, babasız kaldı. ..
Köprüde paramparça oldu hayatlar,
Şehitler , gaziler doldu meydanlar
Proje dediler hiç utanmadan,
Durun az kaldı yakında Güneş doğacak. ..
Ahmet Hocam hep doğruyu söyledi,
İnandık çok şükür hep haklı çıktın,
İnanmayan gafiller hep harap oldu,
Gerçekler burada da ayan olurmuş! !
Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza Ülke İnsanlığı Olarak Minnettarız!..
Ülkemizin vatanımızın milletimizin mazlumların ve bütün insanlığın kurtuluşu için UYANIK KALMAYI VE UYANIK KALMAMIZI hidayetle ferasetle ve dirayetle
sağlama yolunda ÖNCÜ BİRLİK ve TERCÜMANLIK görevini en iyi şekilde ifâ eden Milli Çözüm ve hassaten şahsi manevisi ÜSTAD AHMET AKGÜL Hocamıza minnettarız.
Rabbim cennette sizleri bize komşu eylesin .
MANEVİ SİGORTA
Milli Çözüm Dergisi =Ahmet Akgül Hocamız bir nevi:”Müminin ferasetinden sakınınız.Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar”Hadis-i Şerifinin tecellisi makamında bulunmaktadırlar.Peki bir göz ki Hakkın Nuruyla bakar!…Elbette o nurdan beslenen aklın-vicdanın;isabetli,şuurlu,hikmetli bakmasından,istikametli yol tutmasından doğal ne olabilir!..
Samimi imanları,sağlam karakterleri,dine-devlete -vatana içtenlikli bağlılıkları ve hakikate olan sevdaları…vb nedeniyle Milli Çözüm=Üstad Ahmet AKGÜL Hocamızın çizgisi bugün:Devlet-Millet bütünlüğünün,gerçek İslami düşüncenin,Milli değer ve dinamiklerin,bağımsızlık ve bekamızın…vb bir nevi MANEVİ SİGORTASI hükmündedir!..
NANKÖRLÜK VE KISKANÇLIK!
Bir zamanlar CHP’li, Mhp’li yani sağcı solcu her kesimden insanın gerçeği görüp Milli Görüş ve Erbakan hocayla tanışıp Hak yolda saf tutmalarına vesile olan Ahmet Akgül hocamız, yine genel olarak bu insanlar tarafından yalnız bırakıldı, unutuldu ve kendisine cephe alanların yanında yer alan bu zavallılar, Ahmet hocamıza karşı en büyük nankörlüğü yapmışlardır. Aslında bu nankörlüğün temelinde kıskançlık yatmaktadır. Çünkü her konuda Allah’a sığınıp, Kur’an ve Resûlullah efendimize sarılıp haklı çıkan bir Ahmet Akgül’ü kıskanmalarının yansıması, Ahmet hocanın yanında yer almayıp, destek vermeyip açıkça nankörlük etmekti. Ama sonuç olarak kazanan yine Ahmet Akgül, kaybeden bu kıskaç tavırlı nankörler olmuştur. Bütün mesele, Hak davayı ve lideri Erbakan hocamızı tüm düşmanlara karşı savunan tek adam Ahmet hocamıza karşı olup hainlerin safında ve yanında yer alıp, belki dünyalık bazı menfaat ve beklentiler elde ederler düşüncesi bu basit insanlarda olsada, unuttukları bir husus var. Tarih ve süreç göstermiştir ki, bu güne kadar kazananlar az ama inananlar olmuştur. Kaybedenler çok ama dünyaya davalarını, şereflerini ve geleceklerini satan bu tür hayırsız, basit, çıkarcı, hiçbir gayesi ve derdi olmayan menfaatperest insanlar olmuştur.
Tüm dünya karşı olsada
Sen eğilme bu kutlu yolda
Nankörler taş atsada
Sen üzülme bu duruma
Kıskançlık yayılmış damarlarına
İhanet ve hainlik bulaşmış kanlarına
Çekemiyorlar dik duranı Hak davada
Battıkça batıyorlar, kirli çamur bataklığına
Ahmet hoca doğru konuşur, onlar çıldırır
Milli çözüm dik durur, onlar kudurur
Milli Görüş iktidar olur, onlar yakınır
Adil Düzen kurulur, onlar dağılır
Harun imtihan devam ediyor
Herkes safını ortaya koyuyor
Birer birer ayarlar meydana çıkıyor
Kazananlar gülüyor, kaybedenler yanıyor
İYİKİ VARSIN MİLLİ ÇÖZÜM
GERÇEKLERİ HİÇ BİR ETKİ ALTINDA KALMADAN SÖYLEYEN,UCU AÇILMIŞ KALEM KILIÇTAN KESKİNDİR MİSALİ.
HİÇ BİR UYARISINDA YANILMAMIŞ BİR DERGİ