FİLİSTİN’DE;BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI
Hamas’ın, hem de 1973’teki Yom Kippur Savaşı’nın 50. yıldönümü sabahı, katil ve işgalci İsrail’e karşı başlattığı yoğun füze saldırıları ve güya çok korunaklı sınır kapılarını aşıp İsrail’in içlerine sızmaları tam bir şaşkınlığa yol açmıştı. Siyonist İsrail’de, çoğu asker, subay, polis ve ajan 2000 (iki bin) kişinin öldüğü, binlerce kişinin yaralandığı ve yine binlerce önemli(!) kişinin kaçırılıp rehin alındığı konuşulmaktaydı. Bu şanlı kalkışma, bizim Kurtuluş Savaşı’mızla aynıydı; yani Hamas’ın çıkışı haklı bir vatan savunmasıydı.
Efsane Başbakanlarımızdan Rahmetli Erbakan Hocamız, 1970’li MSP yıllarında, Milli Gazete’nin bir hediyesi olarak bir ATLAS dağıtmıştı. O atlasın hiçbir yerinde İsrail diye bir devlet ve onun bayrağı yer almamıştı. Çünkü Erbakan’a göre, İsrail zaten suni ve geçici bir terör yapılanması ve İslam dünyasının bağrına yerleştirilmiş bir çıbanbaşıydı. Ve önünde sonunda mutlaka ortadan kaldırılacaktı. Bu nedenle haritalarda bir devlet gibi gösterilmesi, anlamsızdı ve haksızlıktı. Bu nedenle yok sayılmıştı!
Evet, Erbakan’ın Milli Görüş Hareketi, evrensel ve orijinal programları ve Adil Düzen hazırlıkları, dünyadaki tarihi değişimin ve talihli devrimin FİKRÎ altyapısını oluşturmaktaydı. Ve bunların uygulanmasını mümkün kılacak ve zalim odakları hizaya sokacak teknoloji harikası savunma hazırlıklarını tamamlaması lazımdı ve yapılmıştı. Milli Çözüm ise bu kutlu şuuru pekiştirme ve geliştirme aşamasıydı. Şimdi Hamas’ın şahlanması ise, Siyonist kangrenin deşilip Yeni bir Dünya tesisinin FİİLÎ kalkışmasıydı.
Aksa Tufanı’ndaki ‘Gizli’ Ayrıntı
İsrail işgalindeki bölgelere düzenlenen Aksa Tufanı operasyonunun nasıl gizli tutulduğuna ilişkin çarpıcı değerlendirmede bulunan Filistinli gazeteci Muin Naim, sessizce yürütülen planın komutanlara bile son anda haber verildiğini aktarmıştı.
Filistin’de Kassam Tugayları’nın başlattığı tarihi Aksa Tufanı operasyonu İsrail’i sarsıp şaşkınlığa uğratırken, Siyonist kuduzlar bu kayıplarına karşılık olarak yine sivil katliamlara başlamıştı. İsrail, Gazze’deki okul, cami, alışveriş merkezi, apartman gibi tamamen sivil noktaları bombalarken, Filistinli direnişçilerin ilerleyişi, işgal altındaki topraklardaki askeri birimler üzerinde yoğunlaşmıştı.
7 Ekim’de kara, hava ve denizden başlatılan Aksa Tufanı operasyonunda bugüne kadar neler yaşandığını Radyo 7’de anlatan Gazzeli gazeteci Muin Naim, çarpıcı bilgiler paylaşmıştı. Muin Naim, İsrail işgaline karşı vatan topraklarını savunan direnişçilerin, büyük bir gizlilik içerisinde çalışma yürüttüklerini ve Aksa Tufanı’nın son saniyesine kadar komutanların dahi haberdar edilmediğini vurgulamıştı. İsrail istihbaratının uyutulduğu Aksa Tufanı operasyonunda, işgal kuvvetlerinin ağlayarak ve saklanarak görevden kaçmasının ayrıca bir zafiyet içinde çırpındıklarını hatırlatmıştı. İsrail ordusundaki acziyetin, operasyona katılan savaşçıların bile beklediğinden daha fazla olduğu konuşulmaktaydı. İsrail ordusunun üst düzey isimlerinin esir alındığını ifade eden Muin Naim, işgal ordusundaki kayıpların açıklanan rakamdan 3 kat daha fazla olduğunu tekrarlamıştı.
Hamas’ın şanlı operasyonu, İsrail balonunu patlatmıştı. İsrail ciddi şekilde zayıflamış ve etkisiz bırakılmış durumdaydı. Hem askeri hem istihbari olarak dünyanın en güçlü, en gelişmiş denilebilecek kadar imkânı olan bir sistem tükenip tıkanmıştı. Fakat direnişçilerin kendileri dahi bu kadar zayıf bir yapı ile, dağılmış bir rejimle karşı karşıya kalacaklarını tahmin etmiyorlardı. Önce, bu operasyonda İsrail tarafında kesinlikle istihbarat zafiyeti vardı. Bu zafiyetin karşısında Hamas direnişi çok gizli, çok ustaca bir plan yapmıştı. Ayrıca direnişin kendi komutanları dahi operasyondan son anda haberdar kılınmışlardı.
Uzaktan kumandalı olarak, sivillere, mahallelere karşı cehennem gibi ateş yağdıran İsrail ordusunun, gerçek çatışmada o kadar cesur ve deneyimli olmadığı ortaya çıkmıştı. Çünkü direnişçiler eğitim almışlar ve harfiyen plana uymuşlardı. Evet, haberleri bir anda olmamıştı ama gelen görüntüler gerçekten şaşırtıcıydı. Bir devletin dünyaya eğitim vermeye çalışan, dünyaya kendini ‘en iyi askeri sistem’ olarak tanıtan işgalci Siyonist ordusunun subayları ve komutanları bir avuç direnişçinin önünde diz çökmüş kaçışmaktaydı!
Çok Kritik İsimler Esir Alınmıştı.
Çatışmaların ilk 5-6 saatlik çevresinde Genelkurmay Başkanının altındaki en önemli 3 kişiden birisi Hamas tarafından esir alınmıştı. O bölgenin özel tim diyebileceğimiz birliklerin komutanı öldürülüp saf dışı bırakılmıştı. Bütün sınır birliklerinin başındaki komutan esir alınmıştı. Burada Allah-u Teâlâ’nın yardımı, inayeti vardır. Allah onların yüreklerine korku salmış ve tepki veremeyecek kadar zayıflatmıştı. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun “Gazze’yi boşaltın” çağrısı da anlamsızdı. Gazze’nin sınırları zaten kapalıydı. Oradan çıkmaya çalışanları da vuruyorlardı. Kaldı ki oradan kimsenin kaçmaya niyeti yoktu. Filistinliler; “Biz 1967’de sahipsiz bırakıp kaçtık, ancak bu sefer kaçmayacağız” diyorlardı. İnsanlık tarihinde anlatılabilecek en uzun süreli açık hava hapishanesi olan Gazze, 44 kilometre uzunluğunda, 8 kilometre derinliğinde bir bölgeden oluşmaktaydı. Ve burada 2,5 milyona yakın insan yaşamaktaydı. İsrail, Gazze’de sadece bir mahalleye 110’dan fazla bomba atmıştı. İsrail’in bildiği tek şey uzaktan, karşı karşıya gelmeden insanları havadan boğmaya çalışmaktır! Hamas’a sataşan soysuzlar, Filistin’deki şehit sayısını biliyorlar mıydı? Sadece ilk sabah saatlerine kadar yaklaşık 550 şehit vardı. Bunların 100’ü çocuk, 60’ı kadındı.
Aksa Tufanı’nda İsrail’i Ortadan İkiye Bölecek Strateji Uygulanmaktaydı!
Filistin’de Gazze Şeridi’nin askeri oluşumu Kassam Tugayları’nın İsrail’e düzenlediği Aksa Tufanı operasyonunda kullanılan yüksek teknoloji ve stratejik planlama dünyayı şoka uğratmıştı. İsrail’in hava savunma sistemi ‘Demir Kubbe’nin yüzde 95 oranında işlevsiz kaldığı operasyonda 4’üncü günde çoğunluğu silahlı 2000 İsrailli unsur ortadan kaldırılmıştı.
Askeri uzmanlar, Aksa Operasyonu’nda Gazze ile Batı Şeria arasında bir koridor oluşturmanın hedeflendiğini açıklamıştı. Bu planın hayata geçirilmesi halinde İsrail’in kuzey ve güney olarak ikiye bölüneceği konuşulmaktaydı!? Bu koridorun oluşması durumunda Filistin Devleti’nin denizle bağlantısının kurulabileceğini ve Gazze halkının büyük bir lojistik imkâna kavuşabileceğini de unutmamalıydı. İsrail ordusu ile siyasi yönetim arasında da ciddi mücadele yaşanmaktaydı. İşgal ordusunda 260 pilot, 850 askeri komutanın istifa ettiği haberleri vardı. Bu durumdan yararlanan Hamas’ın, çatışmayı bütün İsrail’e yaymak ve İsrail’i yeni bir haritaya mecbur bırakmak hesapları vardı. İsrail’in kara operasyonuna yanaşmadığı, çünkü insan gücü olarak Hamas’ın İsrail ordusundan daha üstün olduğu da unutulmamalıydı.
İsrail tek kelime ile bocalamaktaydı. Ordu komutanları bile esir alınmıştı. Artık İsrail paralize olmuş durumdaydı. Şoka girdi yani. ‘Büyük İsrail’ ve Mossad efsanesi çöküp yıkıldı. Ne Mossad, ne Demir Kubbe yok ve karşılık veremiyorlardı. Tek uğraştıkları şey, çatışmaların daha fazla yayılmasını önlemek için özel kuvvetleriyle operasyonlardı.
İsrail hâlâ Gazze’ye kara operasyonu yapamamıştı! ‘Yapmadı’ demiyoruz, yapamamıştı… Binyamin Netanyahu’nun, ‘Bu savaş uzun sürecek, önümüzdeki günler çok kritik’ sözlerini doğru anlamak lazımdı. Herkeste şöyle bir algı vardı; ‘İsrail gelecek, her tarafı yerle bir edecek, dümdüz edecek, binlerce insanı öldürecek, dünya da sessiz seyredecek, oradaki Filistinliler göç ettirilecek, Gazze’nin bir bölümünü ilhak edecek’ vesaire… Bunlar ihtimal dahilinde ama harp tarihinde ‘Pirus’ diye bir şey vardır. Bu, bir kalenin alınması esnasında kale alınır fakat işgalcilerin bütün gücünü de tüketip zayıflatır. O yüzden Pirus’laşmanın İsrail’e çok ağır bir bedeli vardır. İsrail bu bedeli göze alamıyor. Çatışmaların yayılmışlığı Aşkelon’a kadarken, bugün Tel Aviv’in kuzeyine kaymıştır. O yüzdendir ki İsrail olağanüstü hâl ilan etmek zorunda kalmıştır. İsrail’in yasaklı fosfor bombası kullanarak gerçekleştirdiği karşı saldırıda büyük oranda siviller hedef alınmıştır. Camileri, üniversiteleri, bankaları bile vuran İsrail’in saldırılarında onlarca bebek, kundağında can verirken, küçük çocuklar şehit edilmekten sakınılmamıştır.
Bu konuyla ilgili asıl söylenecek şeylerden bir tanesi, şu ana kadar İsrail’in Hamas’a karşı gösterdiği tepkiler Hamas’ın ilerleyişini durduramamıştı. İsrail ordusu yaklaşık 160 bin kişi kadardı. Kara ordusu yaklaşık 100 bin kişiden oluşmaktaydı. Hamas’ın insan gücü de bundan aşağı kalır sanılmasındı. Onların silahları varsa, bizim de Allah’ımız ve üstün-orijinal teknoloji harikalarımız vardı!..
Her şeyi anlatamadığımız çok enteresan detaylar vardı. Bu füzeler nasıl yapıldı ve nasıl taşındı? Planlama Hamas’ı aşmaktaydı. Belki Kassam roketlerini Hamas üretebilirdi. Fakat roketlerin mühimmatlarını üretmek için bile MKE fabrikasının kurulmasını gerekli kılmaktaydı. Onun için ayrı bir teknoloji lazımdı. Bu kadar karmaşık, kompleks bir planı bir gerilla örgütü yapamazdı. Bu daha üst seviyede bir desteğin varlığını ortaya koymaktaydı.
Gazze Etrafında Sivil Görünümlü Silahlı Unsurlar Yerleştirilmiş Durumdaydı!
İsrail, henüz kara operasyonuna başlayamamıştı. Hatta İsrail’in içindeki Hamas ilerlemesini bile durduramamıştı. Neden? Çünkü bir sarmalın içerisinde kararsız ve şaşkındı. Çünkü o kadar çok esir alınmıştı!
Aslında Gazze iki kuşak şeklinde çevrilmiş durumdaydı. Birincisi; sınırları belli olan, 9 metrelik yüzeyde yaklaşık 10 metrelik derinlikte beton bariyerlerle çevrilmiş olan sınır vardı, ama hemen onun yanında ikinci bir görünmez kuşak daha yapılmıştı. Bunlar operasyon yapılınca anlaşılmıştı. Ayrıca Gazze etrafında paramiliter güçleri konuşlandırmışlardı. Şu İsrail tarafından ‘sivillerimizi esir aldılar’ diye bağıranlar, aslında İsrail ordusu tarafından yetiştirilmiş sivil görünümlü askeri militanlardı. Polis istasyonları, polisler, askeri istihbarat noktaları ve bir kısım ordu birlikleri bunlar arasındaydı.
İlk etaptaki çatışmalar Aşkelon güneyindeki ikinci hatta kadar olan alanlardı. Şimdi Tel Aviv’in kuzeyine kadar ikinci hattı Hamas parçalamış durumdaydı.
Peki bu esirler ne yapılacaktı? Bu esirlerin tamamı Gazze’ye taşınmamıştı. Sadece bir bölümü Gazze’ye geçirilmişti, bunları İsrail’in olası kara harekâtı olursa burada kullanacaklardı. İkincisi de Gazze dışında, Gazze’nin kuzeyindeki bazı yerler vardı. Oralarla Filistin-Batı Şeria arasında bir koridor oluşturacak şekilde peş peşe kuşaklar oluşturmaya başlanmıştı. Bunlar Rus konseptinde ‘direnek noktası’ olarak tanımlanırdı. Direnek noktalarının içerisinde her şey vardır. Etrafı çevrilir ve bunların içerisinde esirler tutuluyor. Eğer İsrail, Hamas’ın direnek noktalarını vurmaya kalkarsa, kendi insanını vurmuş olacaktı. Bu paradoksu İsrail aşamıyordu. O yüzdendir ki tepki vermekte de zorlanmıştı. Tel Aviv ile Gazze arasındaki orta bir bölgede ilerleyişin durdurulması lazımdı. İsrail bunu da başaramamıştı!
Direnişe Dair 10 İftira – 10 Hakikat
HAMAS başta olmak üzere Filistin direnişi tarafından başlatılan Aksa Tufanı Operasyonu yoluna doludizgin devam ederken direnişe yönelik çeşitli ithamlar dolaşmaktaydı. Filistinlilere atılan 10 iftirayı ve hakikati gündeme taşıyanlar önemli ve tarihi bir hizmet yapmışlardı.
İFTİRA 1: HAMAS hareketine savaş başlatma talimatını veren İran’dır ve HAMAS da İran planının bir aracıdır. İran’ın bundan hedefi, bölgenin istikrarını bozmaktır.
HAKİKAT: HAMAS hareketi, Siyonist toplumun tutumuna dair derin bir çalışma yapmıştır. Bu toplumun tutumu aşırıcılığa daha yatkın olmakla birlikte Mescid-i Aksa’ya yapılan baskınlara sponsorluk yaparak caminin statüsünü tehlikeli biçimde değiştiren ve Filistinlileri topraklarından kovmak isteyen İsrail iktidarının şeytani planları boşa çıkarılmıştır. Buna ek olarak işgali bölgeye entegre etme ve Filistin meselesini tasfiye etme projesi de engellenmiş durumdadır. Söz konusu süreç bütün bu nedenlerden dolayı Hamas tarafından başlatılmıştır. İsrail ile İran arasında bir anlaşmazlık olsa da HAMAS, İran’dan kısmen destek almasına rağmen İran’ın bölgede yürüttüğü hiçbir savaşa dâhil olmamıştır, çünkü hazırlıkları sadece Filistin kurtuluşuyla alâkalıdır.
İFTİRA 2: HAMAS, İsrailli sivillerin haklarını ihlal ediyor ve insan haklarına saygı duymuyor!?
HAKİKAT: İsrail toplumu askeri bir toplumdur ve bir kişinin sivil kıyafetle görünmesi onun sivil olduğu anlamını taşımamaktadır. El Kassam savaşçılarının insanca davrandığını kanıtlayan onlarca klip vardır. Akrabaları öldürülen bazı kişilerin İsrail ordusuna karşı belli tavırları olabilir ama bu sınırlı vakalara odaklanmak haksızlıktır, çünkü 70 yıldır hak ihlaline maruz kalanlar Filistinli sivil ve masum halktır. Aslında İsrail halkı kendisini asker olarak tanımlamaktadır ve devlet sayı olarak 300.000 kişiyi orduya çağırmıştır.
İFTİRA 3: HAMAS hareketi Filistin halkının tamamını temsil etmiyor ve bu süreç diyaloğu ve barışçıl çözümleri sabote ediyor!?
HAKİKAT: HAMAS, Filistin seçimlerini yüzde 70 oranında kazandı; bu oran Ortadoğu’daki hiçbir partinin elde edemeyeceği bir orandır. Bütün kamuoyu yoklamaları HAMAS’ın Filistin halkının desteklediği ilk hareket olduğunun kanıtıdır. Filistin halkının çoğunluğu HAMAS hareketinin öncülük ettiği kurtuluş yoluna destek çıkmaktadır.
İFTİRA 4: Aksa Tufanı Operasyonu ile İslam halklarının harekete geçmesi için çağrı yapmak, başta DAEŞ olmak üzere dünyadaki aşırı hareketleri kışkırtacak ve bu durum başta Türkiye olmak üzere istikrarlı ülkeler için tehlikeye yol açacaktır!?
HAKİKAT: HAMAS 35 yıldır kurulu, tüm devlet dışı aktörlerin önünde gelen ılımlı ve olumlu bir hareket konumundadır, büyük bir ahlâki model ve disipline bağlıdır ve hiçbir zaman modeli aşınmamıştır. HAMAS, bazı aşırı ve istismarcı dini grupların tehdidi altındaydı ve Filistin’deki DAEŞ’in varlığını önlemek için çalıştı.
İFTİRA 5: El Kassam Tugayları’nın kullandığı askeri taktikler, YPG ve PKK gibi ayrılıkçı hareketlerin taktiklerine benzemektedir.
HAKİKAT: Tam aksine, İsrail ve ABD’nin YPG ve PKK ile stratejik ilişkileri vardır ve Müslüman Türk halkı bu gibi iddialara aldanmayacaktır. Çünkü HAMAS’ı YPG ve PKK’ya benzetmek, Türk halkının Filistin ile dayanışmasını engellemeye yönelik bir İsrail propagandasıdır. Aynı zamanda Türkiye için de haksız bir karşılaştırmadır. Çünkü işgalci İsrail’i büyük ve kadim bir ülke olan Türkiye’ye benzetmeye çalışmaktadır.
İFTİRA 6: Türkiye’de HAMAS hareketi ile Filistin’i desteklemeye yönelik halk hareketi, Türk halkını kutuplaştıracaktır ve bu toplum hareketinin sağdan ve soldan aşırılıkçılar tarafından yönetilmesi nedeniyle engellenmesi lazımdır!?
HAKİKAT: Türkiye’de Filistin meselesi hiçbir zaman bir anlaşmazlık noktası olmamıştır, hatta Türkiye’de her zaman tüm halk kesimleri arasında bir anlaşma ve birleşme noktası sayılmıştır. Türkiye’deki bu dayanışma hareketi, bu büyük halkın Kudüs ve Mescid-i Aksa ile olan bağlantısından dolayı doğal bir tavırdır.
İFTİRA 7: Filistinliler topraklarını sattı!?
HAKİKAT: İsrail’in propaganda araçlarınca uzun yıllar boyunca yayılan ve ne yazık ki birçok kişi tarafından doğru sanılan bu yalan, kesin delillerle kanıtlandığı için yanlış bir iddiadır. Aynı şekilde bu ithamlar, vatanı uğruna 70 yıldır fedakârlık yapan Filistin halkına haksızlıktır.
İFTİRA 8: Türkiye, HAMAS’a ve Filistin halkına açık destek göstererek ABD ile karşı karşıya gelmekten sakınmalıdır!?
HAKİKAT: Türkiye tarihi boyunca Filistin’in hakkına sahip çıkmıştır ve Filistin halkına ve haklarına verdiği desteği sürdürmesi lazımdır. Bu bağlamda Türkiye’nin daha açık ve cesur tavrı, onun İslam halkları arasındaki imajını sağlamlaştırır. Ayrıca Amerikan yönetimi de Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ta fiilen Türkiye’ye karşı düşmanca bir tutum sergilemekten sakınmamıştır.
İFTİRA 9: İsrail istihbaratı karşı saldırı bahanesi olsun diye HAMAS’ın Aksa Tufanı Operasyonu’nu görmezden gelmiştir!?
HAKİKAT: Bu asılsız hikâyeler, İsrail zihniyetinin ve Filistin halkı ile işgal arasındaki çatışmanın gerçekliğinin büyük ölçüde göz ardı edildiğinin kanıtıdır. Zira direniş, yıllardır bu harekât için hazırlanmaktadır.
İFTİRA 10: İsrailli yaşlı bir kadın ya da çocuğun insani vakalarına ait nadir fotoğrafların çoğaltılması!?
HAKİKAT: Bu görüntüler Filistinliler için kabul edilemez, istisnai durumlarda ortaya çıkmıştır ve genel politikasını temsilden uzaktır. Ve bu nadir görüntülerin karşısında işgalin Filistinli kadınları ve çocukları hedef alan sistematik bir politikasını gösteren yüzlerce görüntü bulunmaktadır. Ve maalesef bunlar gündeme bile taşınmamaktadır.
Hamas’ın Elindeki Rehineler için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Devreye Sokmuşlardı!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Hamas’ın elindeki İsrailli sivil rehineler için devreye girmesi kafa karıştırıcıydı!? Ankara’da Hamaslı yetkililerle görüşmeler yapıldığı öğrenilen Erdoğan, gerilimin azalması için telefon diplomasisine başlamıştı.
Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile telefonda görüşerek, Türkiye’nin bölgede çatışmaların son bulması ve bir an önce sükûnetin sağlanması için her türlü gayreti gösterdiğini aktarmıştı. Lübnan Başbakanı Necip Mikati ile de telefon görüşmesi gerçekleştiren Erdoğan, İsrail-Filistin gerilimi çerçevesinde bölgede artan çatışmaları konuşmuşlardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile yaptığı telefon görüşmesinde ise iki ülkede yaşananlar ile bölgedeki gerilime ilişkin son gelişmeleri ele almışlardı.
Şimdi Sn. Erdoğan’a sormak lazımdı:
Siyonist İsrail’e karşı, Filistinli Mücahitlerin en önemli barış kozu olan ve masum sivil mü’minlerin can sigortası sayılan, çoğu subay, asker, polis ve sivil görevli bu tutsakların salınmasını istemek, nasıl bir imani tutarlılık ve vicdani duyarlılıktı?
Türkiye’de Lübnan Tezkeresi Meclis’te Onaylanmıştı!
Tam bu sırada Lübnan Tezkeresi, Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmiş ve TSK’nın bölgedeki görev süresi 1 yıl daha uzatılmıştı. TBMM Genel Kurulu’nda, Lübnan’da konuşlu UNIFIL’e Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarının görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi, görüşmelerin sonunda kabul edilmiş durumdaydı.
Yine Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi:
Ey AKP iktidarı! Yahu asıl saldıran, fitne-fesat çıkaran İsrail olduğu halde siz Türk Askerimizi niye Lübnan’a gönderiyorsunuz? Kuzeyden gelecek saldırılara karşı İsrail’i korumak mı istiyorsunuz? O kadar cesursanız ve barış taraftarıysanız, Filistinli mazlum Müslümanları İsrail katliamlarından korumak üzere, askerlerimizi niye Gazze’ye yollamıyorsunuz?
İşte Erbakan’la Erdoğan’ın Farkı!
Hatırlayınız, terör devleti İsrail’in Filistin’deki işgal ve zulmünü engellemek için, Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 54. Hükümet’in Başbakanı olarak son derece önemli ve tarihi bir karar almıştı. Ve bu karar Resmi Gazete’de yayımlanmıştı.
“Türkiye Tarafından Hebron (El-Halil)’a Askeri Personel Gönderilmesi Hususunda Hükümetin Yetkili Kılınması İçin, Anayasa’nın 92’nci Maddesine Göre İzin Verilmesine Dair”
Karar No: 487, Karar Tarihi 20.2.1997 (Resmi Gazete ile yayımı: 22.2.1997, Sayı: 22913) karar alınmış, Meclis’te oylanmış 1 hafta sonra 28 Şubat darbesi yapılmasına rağmen Filistin El Halil’e Türk askeri yollanmış ve İsrail 2019’a kadar bu karara uymak zorunda kalmıştı!
“Hebron (El-Halil)’un Filistin Ulusal Yönetimi’ne devrinden sonra uluslararası gözlemcilik görevini üstlenmek üzere Türkiye, Danimarka, İtalya, İsveç, İsviçre ve Norveç tarafından oluşturulacak mevcudiyet hakkında, adı geçen ülkeler arasında 30 Ocak 1997 tarihinde Oslo’da imzalanan ve 4/2/1997 tarihli ve 97/9075 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan “Hebron’da Geçici Uluslararası Mevcudiyet Kurulması Hakkında Anlayış Muhtırası”nda ve “İsrail ile Filistin Ulusal Yönetimi’ne Tevdi Edilecek Mektup”ta belirtilen kurallar ve amaçlar çerçevesinde görev yapmak üzere Türkiye tarafından Hebron (El-Halil)’a askeri personel gönderilmesi,
Söz konusu Anlayış Muhtırası uyarınca mevcudiyetin görev süresinin üç ay olması, İsrail ve Filistin Ulusal Yönetimi’nin farklı bir süre üzerinde mutabık kalmamaları halinde üç aylık sürelerle uzatılması,
Hususunda Hükümetin yetkili kılınması için Anayasa’nın 92’nci maddesine göre izin verilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 20.02.1997 tarihli 59’uncu Birleşiminde kararlaştırılmıştır.”
Bu Karara Ait Tutanaklar; (Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cilt 21, Birleşim 59, Sayfa 88: 109)
Erbakan Hocamızın Filistin’e asker gönderme kararının hemen ardından, son derece dikkat çeken gelişmeleri de hatırlatmak lazımdı:
1) Başbakan Erbakan imzasıyla, Filistin’e Türk askeri gönderilmesine ilişkin alınan karar tarihi; 20 Şubat 1997.
2) Başbakan Erbakan imzasıyla, Filistin’e Türk askeri gönderilmesine ilişkin alınan kararın Resmi Gazete’de yayım tarihi; 22 Şubat 1997.
3) 28 Şubat Darbesi’ne giden süreci başlatan o ünlü Millî Güvenlik Kurulu (MGK) ne zaman toplandı; 28 Şubat 1997. Yani, Başbakan Erbakan imzasıyla, Filistin’e Türk askeri gönderilmesine ilişkin alınan kararın Resmi Gazete’de yayım tarihinden 6 gün sonra!
4) Peki, bu kararlar alınırken perde arkasında kimler vardı? ESDER tarafından düzenlenen ‘28 Şubat ve Ticari Hayata Etkileri’ konulu konferansta tarihi açıklamalarda bulunan Erbakan Hoca şunları ifade etti: “Refah-Yol’un ABD ve İsrail’in menfaatleriyle uyuşmadığı için Siyonizm tarafından görevden alınması için düğmeye basıldı. ABD Devlet Başkanı Savunma Başdanışmanı Alan Makovsky, bir çalışma yapıp, raporu 300’ler Meclisi’ne sundu, rapor okunduktan sonra da onaylandığı ortaya çıktı.”
5) Gizli ve şifreli olan ABD’nin bu Siyonist planı, kısa süre sonra özel kanallardan Türkiye’ye ulaşınca Erbakan Hoca tarafından kamuoyuna deşifre edildi. Makovsky’nin hazırladığı plan; daha sonra tarihi 28 Şubat MGK’sında hükümetin önüne getirilen 18 maddelik irtica ile mücadele eylem planının tıpa tıp aynısıydı!
6) İşte bu Makovsky kim; meşhur Amerikalı stratejist Yahudi olmaktaydı!..[1]
Pakistan’dan Onurlu ve Sorumlu Çıkış!
Gazze’yi yoğun saldırı altına alan İsrail’e, önemli bir uyarıyı da Pakistan yapmıştı. Pakistan Genelkurmay Başkanı Nadeem Raza, İsrail’in Gazze’ye kara harekâtı başlatması halinde Filistin’e balistik füze vereceklerini açıklamıştı.
Evet Hamas’la İsrail arasındaki savaş, diğer ülkeleri de içine çekmeye adaydı. Lübnan’da Hizbullah’ın, Yemen’de Husilerin İsrail’e karşılık verme çabalarının ardından, Pakistan Genelkurmay Başkanı Nadeem Raza’nın, “İsrail’in Gazze’ye kara harekâtı başlatması halinde Filistin’e balistik füze desteğinde bulunacağız.” tehdidi anlamlıydı. İsrail ordusu, hava harekâtının ardından Gazze’ye kara harekâtı da başlatacaklarını duyurmuşlardı.
Emekli Generalin Şantajı mıydı?
“Bu gelişmeler üzerine Doğu Akdeniz’e ABD uçak gemisi grubu kaydırılmıştı. Peki bu sadece Filistin için mi Akdeniz’e taşınmıştı? Türkiye Suriye’ye hava harekâtları yapmaktaydı. ABD buna karşı çıkmaktaydı. Hatta bununla birlikte bir tane SİHA’mızı da düşürdüğü unutulmamalıydı. YPG-PKK’ya da fiilen destek olmaktaydı. Oysa Türkiye hava harekâtının devam edeceğine dair bir açıklama yapmıştı. O zaman bu bölgede uçak gemisi görev grubunun bulunması Türkiye’nin hava harekâtlarına karşı bir engel ve bir tehdit oluşturacak mıydı? Bu nedenle gelişmeleri sadece Filistin özelinde düşünmemek lazımdı. Türkiye’yi nasıl etkiler ona bakılmalıydı!” diyen emekli general, ABD ve İsrail adına ve dolaylı olarak, Türkiye’yi tehdit mi ediyorlardı? Şimdilik şu kadarını hatırlatalım ki, artık İsrail’i ABD de kurtaramazdı… Hatta haddini aşarsa ABD’nin de başının belaya sokulacağı unutulmamalıydı!
Bu konuyu, şu müjdeli ayet mealleriyle bağlayalım:
“Andolsun, Firavun âline (ve zalim yöneticilerine) de uyarıcılar gelmişti.
(Ancak) Bizim ayetlerimizin tümünü yalanlayıvermiş (zulüm ve küfürde diretmiş)lerdi. Biz de onları Azîz ve Muktedir olan (Allah)ın yakalayışıyla yakalayıp (düzenlerini devirmiştik).
(Şimdi, ey bu çağın gafil ve cahilleri!) Sizin kâfir (yöneticileriniz ve süper güç)leriniz onlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa sizin için kutsal kaynaklarda (kurtulacağınıza ve başıboş bırakılacağınıza dair) bir beraat mı var ki? (Aynen Firavunlar gibi, bugünkü sömürücü ve saldırgan zalimleri de devirmeyelim ve yerin dibine geçirmeyelim?)
Yoksa onlar: “Biz, ‘birbiriyle yardımlaşıp nusret bulan’ (ve karşısında kimseler duramayan) ‘Güçlendirilmiş bir Cemiyetiz’ (sanki, Birleşmiş Milletleriz” diyerek) mi (şımarıp böbürlenmektedirler)?
(Oysa) Yakında o “Birleşik Cemiyet” bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacak (delik arayacak vaziyete ve hezimete düşeceklerdir).
Daha doğrusu onlara va’ad edilen (asıl azap) saati yaklaşarak (gelmektedir). O saat ki, ‘kurtuluşu mümkün olmayan çok korkunç bir intikam’ vaktidir ve çok acı bir (akıbettir).” (Kamer: 41-46)
[1] Bak: 10.05.2021 / Milli Gazete / A. Öksüz

Bir Devrim Evvela Bir Devrimi Devirecek
O gün bir kanli safak, gökten üflenen ates;
Birden, dagin sirtinda atlilar belirecek.
Atlilar put sehrine gediklerden girecek;
Bir sehir ki, orada insan ayak üstü les.
Yalniz iman ve fikir; ne sevgili ne kardes;
BiR AKIL GELECEK Ki, AKILLAR DELiRECEK.
Ve Bir DEVRİM EVVELA DEVRİMİ DEVİRECEK….
Yakında o topluluk bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar. ( Kamer suresi 45)
Çok yakında bu çapulcu sürüsünün nasıl ardına bakmadan kaçıp dağıldığını ve nasıl bozguna uğradığını göreceğiz inşallah.
. Zulme sessiz kalma…
Zâlim İsrail.
BM kararları, senin neyine
Hileyle Kudüs’üm geçmiş eline
Kezzap dökülecek bir gün diline
Akan kanda boğul,zalim İsrail.
Zalimin zülmüne Yüce ALLÂH var
Sana gelecektir,bu dünya dar
Temmuzda başına yağacak kar
Mazlumun ahını aldın israil.
Sahte maskelere kanan yok artık
Birleşti Filistin ayağa kalktık
Seherde Mesçid-i Aksa’ya baktık
Yanlız kalacaksın zalim israil.
Müslüman Filistin’de, yerleşim yaptın
Gazze’ye kimyasal bombalar attın
İnsanlık tan çıktın! mazlumu yaktın
Helâk olacaksın zalim israil.
Her taşın altında senin izin var
Kendine gelipte etmesin hiç âr
Sana olmayacak Küdüs,Aksa yâr
Sonun gözüküyor zalim İsrail.
Destek veren, aynı suçu işliyor
Filistinli Şehit kâlp’te yaşıyor
ABD ve AB sonunuz yaklaşıyor
Yaşasın Cehennem katil İsrail..
Millî Çözüm der ,bu dünya herkese yeter
Gâzze ablukada ölümden beter
Dünya lideri Erdoğan, İsrail den ürker
Senin ve işbirlikcilerin, sonu zalim İsrail………….
54. ERBAKAN İKTİDARININ YIKILMA, İŞBİRLİKÇİ AKP İKTİDARININ VAROLMA SEBEPLERİ
Şimdi daha iyi anlaşılıyorki;
Aziz Erbakan Hocamızın 28 Şubat süreciyle iktidardan uzaklaştırılması hesaplarının üç temel sebebi vardır.
1-Siyasi sebep: D-8 İslam Birliği ile ilk kez Siyonist Kapitalist Dünya Düzeni karşısında, Adil Düzen hedefli, İslam ve Türkiye merkezli yeni bir dünya kurmak.
2- Ekonomik sebep: Havuz Sistemiyle rantiyenin para musluklarının kapanması. Haksız ve arsızca yapılan hırsızlığın önüne geçilmesi. Bir anlamda halkların gözünün açılması korkusu.
3-Askeri sebep: Irkcı Emperyalist dünya düzenine rağmen, onların Ortadoğuda jandarmalığını yapan Kuduz İsrail’i kontrol edecek Türk askeri gücünün Filistin’e yerleşmesi olarak okunabilirdi. Gelinen noktada İsrail’in askeri gücünün düzenli askeri yapınlanma karşısında ciddi bir varlık gösteremeyeceği gerçeğini daha önce sadece Siyonist İsrail’in bileceği hakikati Aksa Tufanı operasyonuyla açığa çıkmıştı.
Evet Siyonist taşeronu işbirlikçi AKP iktidarı varlığı süresince İsrail ve avanesi adına temelde bu üç maddenin garantörü olarak iktidarda tutulmaktaydı.
O yaklaşmakta olan, yaklaşmaktadır.Necm 57
Necm 58
Onu (müjdelenen ve beklenen büyük değişim ve dönüşümü) Allah’ın dışında ortaya çıkaracak (ve zorlukları aşıp kutlu fetihler açacak) başkası yoktur! (Ondan bağımsız hiçbir güç bulunmamaktadır.)
FİLİSTİN BİR TURNUSOLDUR!
Kur’an Yahudileri lanetlemiş ve Allahın lanetlediği kavim olarak tarif etmiştir.. Milletlerin neredeyse tamamına yakını da bu kavmi lanetlemekle Allahın bu sünneti tecelli etmiştir..
♦️ İslam toplumları ve devletleri için adeta bir turnusol kağıdı niteliği taşıyan Filistin davası,bu şanlı direnişe kayıtsız kalan Müslümanların sınıfta kalmasını sağlamıştır..
♦️ Şanlı Kudüs ve Filistin mücadelesinin dünya ve Türkiye kamuoyunda tanıtım, anlaşılma ve sahiplenilme hususunda en büyük emek ve gayret hiç şüphesiz Millî Görüş Hareketinin mimarı Aziz Erbakan Hocamızdır..
Prof Erbakan Hocamızın savunma alanında yapmış olduğu ve bir çoğu hakkında hala gün yüzüne çıkmamış projeler olduğu anlaşılan elektronik ve manyetik sistemlerin, hem Türkiyemizin korunması hem de Kudüsün kurtarılmasına dönük projeler olduğunu konunun uzmanları ve Milli Çözüm ehli defalarca dile getirmiştir..
Bu hususu açıklamamızın amacı da şudur ki, Allahın izni ve inayetiyle artık mesele sonuçlanmak üzeredir…
Filistinin kurtuluşu ve İsrailin yıkılışı Hamasın Mücahitlerinin hakkıdır.. Yeryüzünde 350 yıldır hakim güç olarak tüm insanlığa kan kusturan Siyonist Rejimin yıkılışı ise Prof Erbakan Hocamızın adeta saklı bir inci gibi finale hazırlayıp, yetiştirip sakladığı Millî Çözümün banisi Üstat Ahmet Akgül Hocamızın vesileyle olacaktır inşallah..
Ahmet Akgül Hocamızın otuz yıl önce kaleme aldığı bir şiirle konuyu kapatalım.
♦️ MÜJDE
Yakında ağlayacak saltanatının yıkılışına
Büyük Şeytan
Ve kırılacak
İki kolu Kudüs’te, iki kolu Moskova’da Ve bir akın başlayacak Filistin’e
Ve, üç kolu Washington’da bulunan Yedi kollu şamdan!…
Ankara’dan, Kahire’den ve Şamdan… Ölüm kusan nükleer silahlar
Kendi, soysuz sahiplerini haşlayacak
Ve tekbir sesleri yükselecek Mescid-i Aksa’dan…
Nur yağacak yeryüzüne
Huzur yağacak
Artık açlık ve ahlaksızlık yaşanmayacak Barbarlık, tarihin çöplüğüne gömülecek
Bereket doğacak, sabahtan
Barış ve bayram türküleri yayılacak, akşamdan
Zulüm ve zillet geberecek Ve yakında ağlayacak
Sömürü saltanatının yıkılışına
Baş terörist ve Siyonist Şeytan!…
Senin yüzünden Bizi bulur, her bela Senin yüzünden, her gün ızdırap Her yer Kerbela!…
Ey kanlı katil
Ey hilekar hain…
Ey dünyanın çıban başı
Ve insanlığın baş belası İsrail!… Tanrıya ve kullarına savaş açmanın bedeli
Burnundan getirilecek, fitil fitil…
Senin de ecelin yakın, Senin de peşinde Azrail!… Ve koyun koyuna dolaşacak,
Sonra, yan yana, kol kola
Dayanışmaya ve paylaşmaya koşacak insanlar Akın akın…
Selam size, ey saadet medeniyetinin bebeleri
Jozef, Hazekiel ve İsmail…
Filistin de bayram yakındır
Bayramın yakındır Aksa
Cezan yakındır mafya
Giy elbiselerini Aksa
Soyun soysuz mafya
Geri geri say artık
Geri geri git artık
Bittiğin gün artık
Bayram dır Aksa
Milli çözümcü mehdiyet ordusu
Bekle Ey Mukaddes Kudüs Geliyor, Mehdi Muhammed Ordusu Gül, Ey mübarek Aksa Ömerler, Selehaddinler, Abdulhamidler, Erbakanlar geliyor Parçalayacak olan haçı, İsa ruhullah geliyor, Kahrolası, Karunlar batacak yerin dibine, Susacak bundan sonra salyalarını akıtan Belam karakterli köpekler Firavunlar boğuluyor ve boğulacak, Nil de değil Akdenizde Evet sevin şimdi Doğu Türkistan li, Keşmirli, Iraklı müslüman Gül ey Filistinli Gözü yaşlı Anne Giy ayakkabılarını son kez savun Mümin Muttaki Filistinli çocuk Geliyoruz, gelecek müminler ordusu Yanlız değil arkanda Mehdiyet Ordusu
İsrail diye bir yer yok! Orası Filistin..
Efsane Başbakanlarımızdan Rahmetli Erbakan Hocamız, 1970’li MSP yıllarında, Milli Gazete’nin bir hediyesi olarak bir ATLAS dağıtmıştı. O atlasın hiçbir yerinde İsrail diye bir devlet ve onun bayrağı yer almamıştı. Çünkü Erbakan’a göre, İsrail zaten suni ve geçici bir terör yapılanması ve İslam dünyasının bağrına yerleştirilmiş bir çıbanbaşıydı. Ve önünde sonunda mutlaka ortadan kaldırılacaktı. Bu nedenle haritalarda bir devlet gibi gösterilmesi, anlamsızdı ve haksızlıktı. Bu nedenle yok sayılmıştı!
Evet, Erbakan’ın Milli Görüş Hareketi, evrensel ve orijinal programları ve Adil Düzen hazırlıkları, dünyadaki tarihi değişimin ve talihli devrimin FİKRÎ altyapısını oluşturmaktaydı. Ve bunların uygulanmasını mümkün kılacak ve zalim odakları hizaya sokacak teknoloji harikası savunma hazırlıklarını tamamlaması lazımdı ve yapılmıştı. Milli Çözüm ise bu kutlu şuuru pekiştirme ve geliştirme aşamasıydı. Şimdi Hamas’ın şahlanması ise, Siyonist kangrenin deşilip Yeni bir Dünya tesisinin FİİLÎ kalkışmasıydı.
Mescidi Aksa
Firavun’a nasıl kızıl
Deniz mezar oldu ise ,İsrail’e
De Akdeniz mezar
Olacaktır…
Zafer yakındır ve Zafer İnananlarındır!
Zafer yakındır ve zafer inananlarındır!
Irkçı siyonizmin ve işbirlikçilerinin sonu yaklaşmıştır. Son çırpınışlarını seyrediyoruz.
İslamın aydınlık geleceği olan Adil Düzen, tüm insanlığın tek kurtuluş çaresidir.
Yakılacaksın İsrail, bunu çoktan hak ettin!
İsrail tek kelime ile bocalamaktaydı. Ordu komutanları bile esir alınmıştı. Artık İsrail paralize olmuş durumdaydı. Şoka girdi yani. ‘Büyük İsrail’ ve Mossad efsanesi çöküp yıkıldı. Ne Mossad, ne Demir Kubbe yok ve karşılık veremiyorlardı. Tek uğraştıkları şey, çatışmaların daha fazla yayılmasını önlemek için özel kuvvetleriyle operasyonlardı.
Melheme-i Kübra Başladı
Her şeyi anlatamadığımız çok enteresan detaylar vardı. Bu füzeler nasıl yapıldı ve nasıl taşındı? Planlama Hamas’ı aşmaktaydı. Belki Kassam roketlerini Hamas üretebilirdi. Fakat roketlerin mühimmatlarını üretmek için bile MKE fabrikasının kurulmasını gerekli kılmaktaydı. Onun için ayrı bir teknoloji lazımdı. Bu kadar karmaşık, kompleks bir planı bir gerilla örgütü yapamazdı. Bu daha üst seviyede bir desteğin varlığını ortaya koymaktaydı.
Şimdi Sn. Erdoğan’a sormak lazımdı:
Şimdi Sn. Erdoğan’a sormak lazımdı:
Siyonist İsrail’e karşı, Filistinli Mücahitlerin en önemli barış kozu olan ve masum sivil mü’minlerin can sigortası sayılan, çoğu subay, asker, polis ve sivil görevli bu tutsakların salınmasını istemek, nasıl bir imani tutarlılık ve vicdani duyarlılıktı?
Şahitlere ve Şehitlere Müjde! Erbakan Fikriyle, Hamas Fiiliyle Zafer Yakındır!
İşbirlikçi hain, Siyonist kâfirden daha zararlıdırlar!
İşbirliği hain, din istismarı yapmakta, döneklik yapmakta, kahpelik yapmaktadır!
İşbirlikçi hain, dış güçlere maşa olmuştur.
İşbirlikçi piyon, Siyona uşak olmuştur.
İşbirlikçi hain, edebiyatla ucuz kahramanlık taslayıp yavşaklık yapmaktadır.
İşbirlikçi hain, “normalleşme” diyerek Siyonist İsrail’le işbirliği yaparak bağrımıza hançer saplamıştır!
[b]Bu ne büyük gaflet ve kusurdur! Hiç mi sizlerde şuur yoktur![/b]
Adil Düzen olmadan, İslam Birliği kurulmadan dirliğimizi ve birliğimizi koruyabileceğimizi mi zannetmektesiniz?
[b]Erbakan Fikriyle, Hamas Fiiliyle Zafere Ulaşacağız[/b]
Kimimiz ŞAHİT, kimimiz ŞEHİT olacağız!
“Kahraman Mehmetçik” Erbakan Hocamızın hazırladığı üstün teknolojik silahlarla mukaddes beldemizde bulunan Siyonist İsrail’i haritadan silecek, Akdeniz’de bulunan Haçlı donanmasını yok edilecektir.
Pekii! Filistine neden asker gönderiyoruz bizene diyenler, Lübnan’ a gönderilen askerler için ne düşünüyorlardı?
Yine Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi:
Ey AKP iktidarı! Yahu asıl saldıran, fitne-fesat çıkaran İsrail olduğu halde siz Türk Askerimizi niye Lübnan’a gönderiyorsunuz? Kuzeyden gelecek saldırılara karşı İsrail’i korumak mı istiyorsunuz? O kadar cesursanız ve barış taraftarıysanız, Filistinli mazlum Müslümanları İsrail katliamlarından korumak üzere, askerlerimizi niye Gazze’ye yollamıyorsunuz?
Kininizle geberin!
Başta İsrail ve Emperyalist ülkelerin yürüttüğü bütün propagandalar…
İçeriden buna destek veren işbirlikçiler, Ilımlı İslamcılar, dinsiz kemalistler, kafatascı ırkçılar!
İsrail’in çizilen kestanesine kılıf uyduran Siyonist uşakları, korkmaya devam edin ve titreyin çünkü sinirden parmaklarınızı ısıracağınız, korkudan altınıza yapacağınız, kaçmak için delik arayacağınız o mutlu ve kutlu gün hızla gelmektedir!
Kahrolsun bütün hainler ve zalimler!
Selam olsun Mücahidlere!.
ŞEHADET KERVANI GEÇSİN İLERİ, SADIKLARA FERMAN YAZAR ERBAKAN!
Evet, Erbakan’ın Milli Görüş Hareketi, evrensel ve orijinal programları ve Adil Düzen hazırlıkları, dünyadaki tarihi değişimin ve talihli devrimin FİKRÎ altyapısını oluşturmaktaydı.
Ve bunların uygulanmasını mümkün kılacak ve zalim odakları hizaya sokacak teknoloji harikası savunma hazırlıklarını tamamlaması lazımdı ve yapılmıştı. Milli Çözüm ise bu kutlu şuuru pekiştirme ve geliştirme aşamasıydı. Şimdi Hamas’ın şahlanması ise, Siyonist kangrenin deşilip Yeni bir Dünya tesisinin FİİLÎ kalkışmasıydı.
[b]Hamas’ın şanlı operasyonu, İsrail balonunu patlatmıştı![/b]
[i][b]“Mü’minlerden öyle (mert ve metin) er kişiler vardır ki, Allah üzerine yaptıkları ahde (iman, itaat ve cihad sözlerine) sadakat gösterdiler; böylece onlardan kimi adağını gerçekleştirip (Hakk uğrunda canını vermiştir), kimi de (gönülden cenneti ve şehadeti umup) beklemektedirler. Onlar hiçbir vazgeçme ve yan çizme (bedel ve bahanesi) ile (Allah adına verdikleri sözlerini) değiştirmemişlerdir.” [/b][/i](Ahzab Suresi 23. Ayet)
[b]Haydar Baba Hazretleri Tepecikli Mehmet Baba Hazretlerinden aktarmış, Molla Ahmet (Hacıbekiroğlu) Hocamız da bir tefsir sohbetinde bizlere anlatmıştı:[/b]
Ben askerdim ve savaştaydık. Savaş sırasında düşman saldırıları sonucu yoğun bir şekilde askerimiz zayiat veriyordu. Ben nöbetçiydim, gece vakti bir ara dikkatimi çeken nurlu ve aydınlık bir çadıra vardım. Çadırda garip ve acayip üç kişi bulunuyordu. Sanki hiç savaş olmuyor ve biz asker kaybetmiyormuşuz gibi davranıyor, sürekli önlerinde bulunan Kur’an-ı Kerim’in tefsiriyle uğraşılıyordu. Bu durum sabaha kadar devam etti. Bir ara çadırda bulunanlardan birisi diğerine: “Bir araştır bakalım şehit var mı? diye sordu. Dışarı bakan kişi “Henüz şehit yok!” diyordu, hâlbuki o anda yoğun asker kaybı hala davam ediyordu. Belli bir süre geçtikten sonra çadırdaki ilginç Zat gene sordu: “Bak bakalım şehit var mı?” diye tekrar sordu, diğeri “tek tük şehit var!” dedi. Bir süre daha geçince o şahıs diğerine tekrar sordu: “Git bak bakalım şehitler var mı? deyince diğeri: “Evet şehitler artmaya başladı!” cevabını verdi. O şahıslar bana dönüp üzerinde Ayetel Kürsi olan bir mühür verdiler ve bunun bana hediye olduğunu belirttiler. Ve bana “Biz dönünceye kadar sakın bu çadırdan ayrılma ve dışarı çıkma!” diye tembihte bulunup çadırdan ayrıldılar.
Ama ben dayanamayıp merakla çadırdan dışarı bakınca o üç şahsın düşmanlara karşı o güne kadar hiç görmediğim silahlarla saldırmaya başladıklarını ve düşman saflarını hezimete uğrattıklarını gördüm ve galibiyet sevinciyle yanlarına yaklaşıp olanları izlemeye başladım. Görünürde askerimiz savaşıyor ve galip geliyor zannediliyordu, ancak düşman saflarına bütün zayiatları o üç Zatın verdiğini izliyordum. Sonunda o gizemli Zatların yardımıyla ordumuz zafere ulaştı, düşman beklenmedik bir hezimete uğramıştı. Galibiyet sevincinden unutup terk ettiğim çadırı hatırlayıp acele geri döndüğümde yerinin bomboş olduğunu gördüm ve şaşkınlığım geçince manevi görevlilerin (Meleklerin ve Ruahanilerin) imdadımıza geldiğini anladım.
Rahmetullah Hacı Haydar Baba Hazretleri O Ayetel Kürsi mührünün hala Muhammet Baba’da bulunduğunu da vurgulamıştı. (Kaynak: Milli Çözüm)
[b]Aksa Tufanı’yla ‘Büyük İsrail’ ve Mossad efsanesi çöküp yıkılmıştı![/b]
[i][b]“(Uhud’da olduğu gibi her asırda) Eğer size bir yara (ve yenilgi) dokunduysa (sabredin ve ümitsizliğe düşmeyin, zira) o (düşman) kavme de benzeri bir yara (ve hezimet) değmişti. İşte Biz (galibiyet ve hâkimiyet) günlerini (ve dönemlerini) insanlar (Hakkı tutan veya bâtıla uyan toplumlar) arasında (imtihan gereği ve gayretlerine göre) böyle çevirip-devredip dururuz. Bu, Allah’ın iman edenleri bilmesi (belirtip ayırıvermesi) ve sizden (bu deneme ve eleme sürecine) şahitler (veya şehitler) edinmesi içindir. Allah, zulmedenleri sevmez.”[/b][/i] (Âl-i İmran Suresi 140. Ayet)
Bu makale Aksa Tufa nına En Büyük Destek
Kutulu harekâtı en doğru en faydalı en milli en insani ve Kur’an’a en uygun şekilde yorumlayan yine Milli Çözüm oldu.
İnsan olan, vatanını seven, dine uyan her bir ferdin; Taraf olacağı ve gönülden hak vereceği “ne muhteşem bir bakış açısıyla ve ne muhteşem bir gayret-araştırma sonucu hazırlanmış ve gerçekleri kırk sahtenin içerisinden sezip, seçerek bizlere hazır sunulan bir çalışma” dememesi ve bu gerçeklere taraf olmaması mümkün değil.
Dünyanın en gelişmiş etkileme ve yönlendirme medya ağına sahip olan İsrail, teknolojik ve işbirlikçi insan gücüyle, insanlığı ifsat etmekte ve istediği gibi düşündürmekteydi.
Evet, oluşturulan tüm yanlış fikirlerin içerisinden gerçeği görmek, bu güce rağmen ifade edebilme cesaretini göstermek aynı zamanda bu insanları etkileyecek nitelikte olmak en büyük güçtür ve bu çalışma Aksa Tufa’nına En Büyük Destektir.
Gayret bizden,zafer Allahtandır
İsrail işgalindeki bölgelere düzenlenen Aksa Tufanı operasyonunun nasıl gizli tutulduğuna ilişkin çarpıcı değerlendirmede bulunan Filistinli gazeteci Muin Naim, sessizce yürütülen planın komutanlara bile son anda haber verildiğini aktarmıştı.
*****
Makaleyi dikkatle üçüncü kez okudum Her bir cümlesi ayrı ayrı etkiler bıraktı zihnimde. Üzüldüm,hüzünlendim,sevindim,heyecanlandım dört mevsim yaşar gibi birçok hissi aynı yaşadım makale yolculuğumda.Gözlerimi kapatıp üzerinde düşününce ise en çok beni etkileyen cümlenin yukarıda alıntıladığım cümle olduğuna karar verdim.
Aylarca belki bir yıl süren sessiz ihtiyatlı temkinli son derece hassas ve profosyenelce yapılmış,hem ses getiren hem etkisi dünyayı saran,zalime kâfire korku, mü’mine mazluma umut ilan bir hazırlık!.
Bana “Mekke’nin Fethi”ni hatırlattı. Aleyhisselâtü Vesselam Efendimiz’in Hz Ebubekir’e dahi fetih hareketinin hiç bir ayrıntısından bahsetmesi,bir sefere çıkılacak fakat nereye gidilecek ne kadar sürecek bu süreçte yanlarına ne alınacak nelerle karşılanacak hiç bir şekilde hiç kimsaya izah yapmadan bilgi vermeden (Mekke müsriklerine hazırlık bilgilerinin ulaşmaması ve onları ansızın yakalayıvermek için) bu seferi yapmış olmasına benzettim!.
Aylarca kardeşlerimizin yaptığı sessiz yürekten imanla Rabblerine güvenle büyük bir Fetih heyecanıyla, Rablerinin 124 bin Peygamberin destek ve yardımıyla,sayısız melek ordusunun destek ve yardımlarıyla yapılan bu hareketin bu seferin sonuda Aleyhisselâtü Vesselam Efendimizin fetih hazırlığının sonunda Mekke’yi alması,tüm dünyaya hak hukuk barış huzur bereket ve adalet sağlaması,yeryüzünün Allah’ın sonsuz rahmet ve merhametiyle boyanması gibi..
Bu harekatın sonundada ilk kıblemiz Mescidi Aksa’mız kurtulacak, Kudüs kurtulacak,yıllardır İslam’ın müslümanların onurunu ayakta tutmak için mücadele vermiş Filistin halkı kurtulacak.
Bu uğurda şehadete ulaşmış olan kundaktaki bebeğimizden yaşı sekseni aşmış yaşlımıza kadar tüm kardeşlerimiz cennetin en güzel yerlerinde fetih kutlamaları yapacak.
Yeryüzü Hak adalet Adil bir düzene kavuşacak gördüğümüz duyduğumuz bildiğimiz bilmediğimiz heryer her karış toprak Allah’ın boyasıyla boyanacak inşallah..
Allah mü’mine yâr,gayrıya dar’dır..
Sakın olaki Allah’ı yaşananlardan habersiz sanmayın!.
Bu onurlu mücadeleye hıyanetle köstek olanlar,ülkemizin üslerini siyonistin kullanımına sunanlar,siyoniste el pençe divan duranlar,mecliste “olay yerinde araştırılsın” önergesine red cevabıyla karşı çıkıp önergeyi düşürenleer sakın olaki Allah’ın öfke ve intikamından kaçabileceğinizi sanmayın..
O günler için sabırsızlanıyor o günler için nefes alıyoruz..
Gayret bizden zafer Allahtandır..
Seyuhzemü’l-cem’u ve yuvellûne’d-dübür” “Yakında o topluluk bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar.” (Kamer Suresi: 45)
Melekler, nuraniler ve ruhaniler der ki:) “Bizden her birimiz için belli bir makam vardır.” (Herkes hizmet ve görev sınırının farkındadır.)
165- “Biziz, o saf saf halinde dizilmiş (farklı görevler üstlenip, iş bölümü yapıp kenetlenmiş kimseler) gerçekten biziz! (Her an Allah’ın emrine hazır bulunmaktayız.)”
166- (Evet) “Biziz, o (sürekli) tesbih (ve tenzih) ederek (Allah’ın emirlerini harfiyen yerine getirenler de) gerçekten biz olmaktayız.”
167- Doğrusu onlar (müşrikler ve münafıklar ise Kur’an inmeden önce); şöyle deyip dururlardı:
168- “Eğer yanımızda evvelki (ümmet)lere (verilenler)den bir zikir (gerçeği hatırlatıcı ve uyarıcı kitap) bulunmuş olsaydı.
Mazluma karşı görevini yapan kahramanlar.
Zulüm görenden deyil zulmü yapandan yana olan dindar kahramanlar gazımızı nasıl alıyor , önce kınıyoruz, sonra ,selalar bütün camiilerden okutup gıyabi cenaze namazı kılarak, görevini yapan kahramanlar ..
Zalime karşı görevini de yerine getirdi
sokaklara dökülen insanlar biber gazıyla susturuldu zalimlerin konsoloslukları korundu ,zalimin taze meyve ve sebze ihtiyacını gidermek için bir gemi meyve ve sebze yolladı …
Şimdi onlar, Bizim azabımızı (ve intikamımızı) acele mi istemektedirler?
177- Oysa (azap) onların sahasına (iktidar ve saltanatlarına ansızın) indiği zaman, uyarılıp-korkutulanların (ama çağrımıza uymayanların) sabahı ne kötü (ve ne fecidir).
Kutlu Fethin sesleri
Haşr 13
(Ey mücahit ve müstakim mü’minler!) Kesinlikle siz, (hainlerin ve düşman kesimlerin göğüsleri) içlerinde ‘dehşet ve yılgınlık uyandırma bakımından’ onlara, Allah’tan daha çetin gelirsiniz (münafıkların kalplerindeki sizinle ilgili korkuları, Allah korkularından daha şiddetlidir). İşte bu, şüphesiz onların ‘derin kavrayışa sahip bulunmayan’ bir topluluk olmaları dolayısıyla böyledir.
KUTLU SİLÜET ve ASİL KUMANDAN!..
Kahpe terörist israil,Kuran-ı Azimüşşan’ın İsra 4~8 ayetlerinde müjdelenen 2. büyük yıkılışına koşar adımlarla sürükleniyor!..
“Dünyanın en güvenilir bölgesi”yalanına,başta işgal edilmiş topraklardaki yahudiciklerin %92 ‘si bile inanamaz olmuşlardır!..”Herşeye hakimmiş pozları” vermeye çalışan!?..Bu nedenle çıldırmış domuz gibi GAZZE’ye vb…ölüm kusan israil kuduzu,aslında tamiri imkansız çok büyük kayıplar ve yenilgiler almaktadır!..
Hiç beklenmedik bir şekilde, harika yöntem ve teknolojilerle “sözde karizması” kökten çizilen israil kuduzu,arkasına ne kadar zalim,katil,ahlaksız “süper gavurcukları”nı alırsa alsın…Sığındığı şeytana ve oluşturduğu zahiri gücüne ne kadar güvenirse güvensin!..Aslında büyük bir korku ve telaş içindedir ve ayakları titremektedir!..Çünkü nasıl bir kuşatıcı akıl ve üstün bir güç tarafından çevrelendiklerini,alt seviye siyonistler anlayamasa da,anaç gavurlar pekala farkındadırlar!..
Ve bulutlar kalktıktan sonra ardındaki “Kutlu Siluet”herkesi,hayret ve hayranlık içinde bırakacak…Artık O muhteşem değişim”Kutlu Şahsiyet”in “Sadık Takipçisi” olan “Asil Kumadan” eliyle,FETİH SANCAĞI inşallah göndere çekilecektir!..Beklenen-özlenen “Mutlu Değişim” pek yakındır…Belki ondan da yakındır!..
İSRAİL İÇİN SONUN BAŞLANGICI,
İsrail’in okul ve hastaneleri vuracak kadar vahşileşmesi sonunun geldiğini ve yıkılmak üzere olduğunu gösteren en büyük pisikolojik delildir. Aksa Tufan’ı operasyonunda şaşkına uğrayan kuduz itler son koz olarak mahsun çocukların bulunduğu hastane bombalayarak çaresizliğini acziyetini ve yıkılmak üzere olduğunu göstermiştir. İsrail in yıkılmaz olduğunu sananlar aldatmaktaydı ,siyonizmin asıl gücü Müslüman ülkerin başına getirdikleri ,işbirlikçi yöneticilerdir , yaptıklarının yanına kar kalacağını düşünen kuduz İsrail in çok şükür ki sonu yaklaşmaktaydı.Allahın izniyle bütün insanlığı bu kuduz itlerden kurtarma şerefi ERBAKAN Hocamıza ve milli çözüme nasip olacaktır.ERBAKAN Hocamın Başbakan lığı döneminde filistine tek bir mermi dahi atamamıştı
Müjdeli Sabahlara İnşallah
Çok uzun zamandır kan ve gözyaşının hakim olduğu coğrafyamızda; artık sabırlar tükendi, yüreklerde dayanacak güç kalmadı. Zalimler ve işbirlikçileri haddi çoktan aştı. Kuduz israil, gözü dönmüşçe saldırırken bir de yandaşları yanında yer aldı. İşbirlikçiler ise ülkelerinde bu yapılan zulümlere ses çıkmasını engellemek için ne gerekiyorsa yaptılar. İşte tüm bunlar olurken, bir “Tufan” akılları baştan aldı. Bakalım o şeytanı tuzakları kuranların başına hangi tuzaklar örülmüş göreceğiz. Biz Rab olarak Cenabı Allah’tan (cc), din olarak İslam’dan, Resul olarak da Hz Muhammed Mustafa’dan (sav) razı olmuş olan kullar olarak; Rabbimizin vadine itimadımız ve imanımız tamdır. Ne Kuduz israil’in ve yandaşların yaptıkları ne de işbirlikçilik yapmaktan utanmayan yahudi cesaret madalyalı sözde dindar kahraman özde ise siyonizme sağlam eleman olanlardan çekinecek halde değiliz. Rabbimiz, bu kapışma neticesinde yeryüzünde barış ve selamet düzeni olan Adil Düzen’in kurulmasını sağlayacak adımların atılmasını ve tüm mazlumların güleceği günlerin gerçekleşmesini nasip etsin. Bizleri sevinçten göz yaşı döktürecek müjdeli sabahlara eriştirsin inşallah.
Kahrolacak israil, yeşerecek Filistin.
Sanılmasın korkutur füzeler, roketler
Sanılmasın yok olur bedenler, cesetler
Sanılmasın öldüler, mücahitler şehitler
Kahrolacak israil, yeşerecek Filistin..
Sanılmasın kalırlar, işbirlikçi hainler
Sanılmasın yıkılmaz suni düzenler
Sanılmasın cezasız kalır zalimler
Kahrolacak israil, yeşerecek Filistin..
Sanılmasın susarız, yakın fetihler..
Sanılmasın dururuz, yürür Fatihler..
Sanılmasın duyarsız, hazır Askerler..
Kahrolacak israil, yeşerecek Filistin..