HALKTAN HAK’KA KAÇAR OLMUŞUM
“Kral çıplak” dedim, kovdular beni
Kaypak insanlardan, kaçar olmuşum…
Bir şaşkın yerine, koydular beni
Artık tek Mevla’ya, koşar olmuşum…
Faiz fuhuş kumar, mübah sayarlar
Kur’an’ı konuşmak, günah sayarlar
Kalemim tehlike, silah sayarlar
Yandaşlara göre, Macar olmuşum…
Şükür koparmışım, kalbi alakam
Sizin olsun dünya, şöhret mal makam
Zalime haine, olmaz yalakam
Ruhumla Rahman’a, uçar olmuşum…
Işık nura döner, billur fanusta
Sabır sebat lazım, bil her hususta
Çıraklık yapmadan, olunmaz usta
Hikmet tezgâhında, nacar olmuşum…
Şehvetine uyan, şerre kapılır
Her adım hayâdan, Hak’tan sapılır
Herkesin putudur, ona tapılır
Dünyayı üç talak, boşar olmuşum…
Dolaştım Türkiye’m, Erzincan Tercan
Erimeden ermez, vuslata her can
Kur’an’dan devşirdim, inciyle mercan
Hakiki mücevher, saçar olmuşum…
Para pul elimde, cebimde gerek
Kalbime girerse, olur engerek
Manevi iklimde, mevsim gezerek
Gönlümü Mevla’ya, açar olmuşum…
Davam için kendim, yokuşa vurdum
Hep halk için Hak’ça, planlar kurdum
Nice şarlatanla, uğraşıp durdum
Bu yüzden atılgan, acar olmuşum…
Gerçeğe tercüman, olmak infaktır
Güçlüye yaranmak, zulme ilhaktır
Hakkı haykıracam, susmak nifaktır
Sanmayın usanıp, naçar olmuşum…
İlahi, huzur var; cihat çağrında
Amma münafıka, çıban bağrında
Bir ömür aşk ile, Dostun uğrunda
Beladan belaya, düçar olmuşum…
Tayin takdir O’nun, taksimi güzel
Teslimiyet yoksa, iman ne gezer
Kimseye gücenmem, dost beni üzer
Derdimi Rabbimle, aşar olmuşum…
Mevla’ya güvenen, mü’min umutlu
Bir devrim yaklaşır, derin ve kutlu
Adil Düzen gelir, insanlar mutlu
Gayrı davam için, yaşar olmuşum…
Şu bir avuç sadık, dostummuş meğer
Özgül ağırlığı, cihana değer
Kanatlı atlara, vurulmaz eyer
Çünkü Erbakan’a, icar olmuşum…

İftiralara, acılara, düşmanlıklara, hainliklere maruz kalmasına rağmen hala davasında sarsılmadan devam eden kişi, SADECE MEVLA’SINA KOŞAN KUTLU KİŞİDİR.
Akp’nin tarihi yanlışlarını, Feto’nun hain planını ve Akp’nin Fetö ile ilgili gafletten öte tavırlarını en açık bir şekilde anlatan, delilleriyle ispat eden, hemen hemen her yetkili kişi ve kuruma bu bilgileri Milli Çözüm Dergisi vesilesiyle usanmadan yıllarca sunan gündeme getiren Üstat Ahmet Akgül Hocamızdan başka bir ikinci isim var mı, Kral çıplak diyen!?
Ve biliyoruz ki en yakınları; özellikle Feto’nun en pirim yaptığı günde (Milli Görüş camiasında bulunan Yahudi uzantılı Durmuş Durduyan’lar ve tesirinde kalan şaşkınlar tarafından);
Partisinde yasaklandı,
Milli Görüşçüler üzerine kışkırtıldı,
İftiralar atıldı (Ergenekon 7. Dalgadan mahkum edilip bir daha gün yüzü görmemesi için, Durmuş Durduyan’la fıtraten uyumlu kişiler tarafından Ahmet Hocamız aleyhinde kurumlara bilgi verdiler(iftirada bulundular). Kişiler ve atılan iftiralar mahkeme kayıtlarında kayıtlıdır.) ve hapislere konuldu.
“Fetullah Gülen gibi mübarek(!), muhteşem(!), İslam’ı; okulları sayesinde tüm dünyaya tebliğ(!) eden, yahu en azından bir Müslümana “Feto” denilir, hainlikle suçlanır mı?” diye Üstat Ahmet Akgül Hocamızın Feto ile mücadelesini zamanında Şaşkınlıkla suçlayıp, çarmıha gerilse yürekleri soğumayacak kadar kinlenmemişler miydi?
Tüm bu iftiralara, acılara, düşmanlıklara, hainliklere maruz kalmasına rağmen hala davasında sarsılmadan devam eden kişi, SADECE MEVLA’SINA KOŞAN KUTLU KİŞİDİR.
Tut Bizi…
Sonsuz sena olsun, yüce Mevla’ya
En üstün nimetler, lutfetti bize
Şımarık nankörler olursak var ya!..
En korkunç akıbet, hak olur bize
Ey Rabbım tut bizi,bırakma bize…
Bilemedik…
Kaypaklardan kaçmak lazım, lakin hangi birinden
Benden sanıyorum ya, bir bakıyorum öbüründen
40 farkını yazana hodri meydan demedik mi?
Kuyruk olunan Chp’nin, ne farkı var Akp’den
Rahman’a kanatlanamaz, nasipsiz cüce gölgeler
Hainlere üç-beş vekillik, gelsin yeter zalimlerden
Affet Üstadım… Seni Üzdük…
Biz cevizi kabuk sandık, için açıp yiyemedik
Sabır acı, sebat makbul, lakin bunu bilemedik
Hikmet sözün, şuur çivisiyle kafamıza çaktın da
Yerimizde saydık, kör cehaletimizi yenemedik,
Der ki Baba Erenler:
Erenlerin sohbeti, ele giresi değil
İkrâr ile gelenler, mahrûm kalası değil
İkrâr gerek bir ere, göz açıp dîdâr göre
Sarraf gerek gevhere, nâdân bilesi değil
Bir pınarın başına, bir testiyi koysalar
Kırk yıl anda dursa da, kendi dolası değil