YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
69203605862b8
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 7
Bugün : 10392
Dün : 45549
Bu ay : 863116
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45266937
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

İSRAİL’İN AZGINLIĞI
SİYONİZM’İN İFLASI VE SOSYALİZM SAFSATASI!

“Siyonizm’i bir timsaha benzetirsek, üst çenesi Kapitalizm, alt çenesi Komünizmdir. Bu iki çenenin karşılıklı çarpışmaları düşmanlıklarından falan değil; araya giren avlarını parçalamak, gövdeyi; Siyonizm’i, beslemek içindir.”

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

Yazımıza; kimilerinin ilginç bulacağı, hatta bazılarının bizi bilgiçlikle suçlayacağı bir yorumla başlayalım. Türkiye’de, son Osmanlı dönemi de dahil; devlet erki, ne kadar dış güçlerin güdümüne girmişse, aynı merkezlerin halkı uyutup avutuvermek üzere, kesenin ağzını açmalarıyla, Millet o oranda -güya- özgürleşmiş, demokratikleşmiş ve yüzeysel -pansuman tedbirlerle- bir ekonomik refah yaşanmıştır. Bunun aksine, devlet ne derece bağımsız olmaya çalışmışsa, Millet o nispette fakirleşmiş ve baskı altına girmeye başlamıştır. Menderes, Özal ve Erdoğan dönemlerine biraz da bu açıdan bakmakta yarar vardır. Bu sinsi ve Siyonist tertibi bozan tek lider Rahmetli Erbakan Hoca’dır!

Trump’ın Şımarıklığı ve Soytarılığı!

Bunak Biden’dan sonra, ABD Başkanı (yani Siyonizm’in uşağı) seçilen Manyak Trump “O bizim gücümüzü kavramıştır ve çizgimizden çıkmayacaktır!” anlamında ve küstah bir tavırla “Bu Erdoğan akıllı bir adamdır!..” uyarı iltifatında bulunmuşlardı!? Ardından, Beyaz Saray’daki buluşmalarında Kuduz Netanyahu’nun altına sandalye sürerek Yahudi hizmetkârlığını kanıtlayan Trump soytarısı: “Filistinli Müslümanları Sina Çölü’ne ve başka ülkelere sürüp Gazze’yi Amerika’nın tatil kenti yapacağını” havlarken, akıllı adamlardan hiç ses çıkmamıştı.

Çünkü onlar, Irak Barzanistanı gibi, Suriye Kürdistanı’na kılıf yapılacak ve halkın havasını alacak yeni açılımlarla uğraşmaktaydı!

Her konuda kahramanlık nutukları savuran ve bir avuç suda kasırgalar kopartanların, Trump’ın Gazze’yi boşaltma küstahlığına karşı, 3. sınıf Bakanları ve 5. sınıf bürokratları üzerinden cılk ve cılız açıklamalar yapmakla yetinirken, CHP gibi marazlı muhalefet kanadının ve güya solcu- sosyalist takımının duyarsız ve sağır tavırları da tek kelime ile mide bulandırıcıydı. Üstelik, iktidarın Yeni Çözüm (çözülme) sürecine ve APO sayesinde gerçekleşecek barış projelerine hepsi destek çıkmakta, yani Siyonizm’in tezgâhına taşeronluk yapılmaktaydı.

Bu arada -Allah şifalar versin- tedavi için gittiği hastaneden bir açıklama yapan Devlet Bahçeli, çok önemli bir tespitte bulunarak; “Donald Trump’ın Gazze’yi boşaltma ve mafyavari el koyma hesaplarının, Türkiye’ye ve İslam âlemine açıkça ve küstahça meydan okumak anlamını taşıdığını” vurgulamıştı. Kendi şahsi ve siyasi hesaplarına yönelik davranışlara kaplan kesilenlerin, Türkiye’ye ve İslam âlemine meydan okuyanlara tepkisiz kalmasına, acaba yandaş takımı nasıl bir mazeret ve keramet uyduracaklardı?

Milli Çözüm Dergisi’nin, anlamlı ve herkesin ayarını ortaya çıkarıcı soruları da, hâlâ yanıtsızdı.

Acaba, Öcalan “Silahı bırakın!..” diye talimat buyursalardı:

Türkiye’dekiler mi, Suriye’dekiler mi yoksa Kandil’dekiler mi bu çağrıya uyacaklardı?

Diyelim ki, Suriye’deki PKK-YPG bu talimata evet dedi, peki asıl tehdit ve tehlike olan SDG bu kararı dinleyip silah bırakacak mıydı?

ABD destekli ve İsrail projeli SDG (Suriye Rojava Kürdistanı Özerk Bölgesi), kendi silahlı birlikleriyle yeni Suriye ordusuna katılsa, bu PKK’dan ve bölücülük tuzağından kurtulduğumuz anlamını taşır mıydı?

Haydi SDG komutanları (aslında ABD ve İsrail kuklaları) APO’ya uyacaklarını açıkladılar diyelim; peki Suriye’yi parçalamak ve Büyük İsrail’i kurmak peşindeki İsrail ve ABD bu kararı takar mıydı?

Ve en çarpıcı ve can alıcı soru: İsrail ve ABD’nin ismi ve resmi değişse de, fikren ve fiilen yerinde kalacak ve bağımsız davranacak SDG Özerk Bölgesi yerinde kalırken, Türkiye; PKK’nın sözde dağıtılmasıyla, gerçekten terör belasından ve bölünme planından kurtulmuş sayılacak mıydı?

Ve bir soru daha; Ahmet Şara’nın suni ve şaibeli Suriye devriminden, şu ana kadar en kârlı çıkan ülkenin İsrail olduğu gerçeğini hâlâ kavramayan iktidar yandaşları ve muhalefet kanadıyla ülkemizin bu badireleri atlatmasının imkânı var mıydı?

Ahmet Şara’nın şaibeli irtibatlarını, Suudi Amerika üzerinden, malûm ve mel’un odaklarla gizli ve kirli kuklalıklarını araştırıp gündeme taşımak yerine, halkı açlık ve sefaletle kıvranırken koluna taktığı 5 milyonluk saati konuşanlarla nereye varılacaktı?

Bu noktada unutulan bir durum daha vardı… CENTCOM (ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) Güçleri Suriye’den resmen ve fiilen çekilmeden, Suriye’nin kuzeyindeki SDG’nin varlığı sonlanmış sayılmazdı. Çünkü ABD ve İsrail, Barzanistan ile Suriye Kürdistanı’nı birleştirecek bir Siyonist plandan vazgeçmeye asla yanaşmayacaklardı. Bu CENTCOM; Körfez, Afganistan ve Irak savaşlarında ABD’nin Ortadoğu’daki en etkin harekât merkezini oluşturmaktaydı.

Beyaz Saray’dan “Gazze’nin işgalinde kararlıyız” Açıklaması

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki Filistinlilerin Mısır ve Ürdün’e gönderilmesinden kastının “geçici olarak yerleştirme” olduğunu savunan Beyaz Saray, Filistinlilerin daha sonra kendi evlerine dönmeleri konusunda ise bir taahhütte bulunmamıştı. Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, düzenlediği basın brifinginde, Gazze gündemine ilişkin açıklamalar yapmıştı. Leavitt, ABD Başkanı Trump’ın, Gazze’yi devralma ve Filistinlileri sürgüne yollama planına dair küstahlıklarını açıklamaya çalışmıştı.

ABD’li sözcü, Filistinlilerin Gazze’den başka yerlere “geçici olarak” yerleştirilmesinin söz konusu olduğunu vurgulamış, ancak “Filistinlilerin Gazze yeniden inşa edildikten sonra evlerine geri dönmeleri konusundaki soruları” ise yanıtsız bırakmıştı. Üstelik Karoline Leavitt, “Başkan’ın, Gazze’nin yeniden inşası ve orada bulunanların geçici olarak başka yerlere yerleştirilmesi konusunda kararlı olduğunu teyit edebilirim.” demekten sakınmamıştı. Filistinlilerin Mısır ve Ürdün gibi yerlere geçici mi yoksa kalıcı mı yerleştirileceğine ilişkin ısrarlı sorulara yanıt veren Leavitt, “geçici yeniden yerleştirme” ifadesini kullanmıştı.

 Bu süreçte Trump’ın, başta Mısır ve Ürdün’le görüşmeler yaptığını ve bu iki ülkenin Filistinlilerin geçici olarak buralara yerleştirilebilmesine olumlu bakacaklarını umduklarını vurgulayan Leavitt, “Başkan Trump, bölgedeki ortaklarımızdan, özellikle de Mısır ve Ürdün’den, evlerini yeniden inşa edebilmemiz için Filistinli mültecileri geçici olarak kabul etmelerini beklediğini çok açık bir şekilde ifade etti.” itirafında bulunmuşlardı. 11 Şubat 2025’te Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın Beyaz Saray’da Trump ile bir araya geleceğini hatırlatan Leavitt, bu görüşmede Gazze’nin yeniden inşası sürecine ilişkin detayların ele alınacağını aktarmıştı.

Trump’ın Gazze’yi “devralma” ve Filistinlileri sürgüne yollama planı!

Trump, Beyaz Saray’da kabul ettiği İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ortak basın toplantısında, ABD’nin, Gazze Şeridi’ni devralacağını ve oradaki patlamamış bombalar ile diğer silahların sökülmesinden ve yıkılmış binalardan kurtulmaktan sorumlu olacağını vurgulamıştı. Gazze’nin artık tamamen yerle bir olmuş devasa bir yıkım alanı olduğunu kaydeden Trump, Gazze’deki Filistinlilerin başta Mısır ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelerde inşa edilecek yeni yerleşim yerlerine gitmelerinin çok daha iyi olacağını hatırlatmıştı.[1]

Netanyahu, Trump’a destek çıkmıştı!

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ın “Filistinlilerin Gazze’den, yerinden edilmesi fikrinde yanlış bir şey yok” açıklamasını destekleyerek, bu öneriye övgüler yağdırmıştı. Ancak Trump’ın danışmanları ve diplomatları, uluslararası arenadan gelen sert eleştiriler sonrası açıklamalarını revize ederek geri adım atmak zorunda kalmışlardı. Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’deki Filistinlilerin yerinden edilmesi fikrine dair yaptığı açıklamalara destek vererek, bu fikrin uygulanabilirliğini savundu. Netanyahu, Trump’ın Gazze’yi ABD’nin ele geçirmesi önerisine doğrudan bir onay vermezken, “Gazze’den ayrılmak isteyenler için gitme izni verilmesi” düşüncesine sıcak baktığını vurgulamıştı.

Netanyahu’dan harita çıkışı…

Zaten, ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmek üzere Washington’a yapacağı ziyaret öncesi havaalanında açıklamalarda bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Trump ile yakın çalışarak Ortadoğu haritasını yeniden çizeceklerini aktarmıştı. Hamas ve Hizbullah’a karşı saldırılarıyla Ortadoğu’nun çehresini değiştirdiğini öne süren Netanyahu, bu kararlarla haritayı yeniden çizdiklerini hatırlatmıştı.  Netanyahu, “Ancak Başkan Trump ile yakın çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde yeniden çizebileceğimize inanıyorum.” ifadesini kullanmıştı.

Kuduz Netanyahu, Abraham Anlaşmaları’nı hatırlatmıştı.

Netanyahu, Trump’ın ilk döneminde “öncülük ettiği” “Abraham Anlaşmaları”nı hatırlatarak, “İsrail ve Ortadoğu için önemli sonuçlar doğurmuştur.” iltifatında bulunmuşlardı.

15 Eylül 2020’de, Beyaz Saray Bahçesinde; Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve İsrail tarafından imzalanan ve İsrail’le Normalleşme esaslarını sağlayan bu anlaşmaya, Sn. Erdoğan’ın desteği ile Sudan ve Fas da katılmışlardı!

Enkaza dönen Gazze’de konut satışı için reklâma başlanmıştı!

Daha önce Batı Şeria topraklarında işgalciler için evler inşa eden Harey Zahav emlak şirketi, Gazze’deki soykırımı fırsat bilerek, yeni projesini duyurdu. Yerle bir olmuş Gazze fotoğrafı üzerine planları çizen şirket, “Uyan, sahil evi rüya değil. Şimdi satış öncesi fiyatlarla” sloganı yazmıştı.

Aylardır Gazze’de insanlık tarihinde eşine az rastlanır katliamlara ve soykırıma imza atan İsrail, Filistinlilerin kanlarının üzerine hayat inşa etmeyi amaçlamıştı. Bu planlarını da sessiz sessiz değil her yerden paylaşarak dünyanın gözleri önünde yapmıştı. Ve her zaman olduğu gibi kimse bu soykırıma, hain planlara ses çıkarmamıştı.

Paylaştığı çizimlerde “Biz Harey Zahav olarak Gush Katif’e dönüşe zemin hazırlamak için çalışmaktayız. Bölgenin ıslahı, atıkların temizlenmesi ve işgalcilerin (Filistinliler) sınır dışı edilmesi için çalışanlarımız faaliyet yapmaktadır! Yakın gelecekte kaçırılanların, askerlerimizin bir şekilde evlerine dönmesini ve Gazze Şeridi’nde tüm Gush Katif bölgesinde inşaatlara başlayabileceğimizi umuyoruz” ifadeleri yer almıştı.[2] 

Serbest bırakılan 15 Filistinli, geri dönmemek şartıyla Türkiye’ye taşınmıştı!

Ateşkes anlaşması kapsamında serbest kalan Filistinliler tedavi için Cumhurbaşkanı talimatıyla MİT tarafından Türkiye’ye taşınmıştı. Dışişleri Bakanı Fidan’ın da girişimleriyle esirlerin Türkiye’ye geldiği açıklanmıştı.

Bu mücahitler “geri dönmemeleri şartı” ile Filistin’den uzaklaştırılmışlardı!

Ateşkes anlaşması hükümlerince, serbest bırakılacak rehinelere karşılık olarak İsrail tarafından belirli sayıda tutuklu ve hükümlü de serbest bırakılacağı hatırlatılmıştı. İsrail tarafından, “müebbet hapis cezası verilmiş olan hükümlülerin bir kısmının, serbest bırakılmalarını müteakip, geri dönmemek üzere Filistin’den uzaklaştırılmaları şart koşulduğu” vurgulanmıştı.

Dışişleri Bakanı Fidan’ın Açıklamaları

Hakan Fidan, İsrail hapishanesinden bırakılan ve Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliğinden vize verilen 15 Filistinli esirin Türkiye’ye geldiğini açıklamıştı. Dışişleri Bakanı Fidan’ın: “Uluslararası toplum ortak bir duruş sergilemeli ve Netanyahu’nun siyasi çıkarlar uğruna soykırımı yeniden başlatmasına engel olmalıdır” sözleri, Kuduz İsrail’in Gazze’den sonra, şimdi Batı Şeria’da katliamlar başlatacağının itirafıydı.

Trump’ın “İran baskısı”na ilk uyan Erdoğan iktidarıydı!

ABD Başkanı Trump, ilk Başkanlık döneminde uyguladığı “İran’a maksimum baskı” politikasını yeniden hayata geçirecek Başkanlık kararnamesini imzalamıştı. Trump’ın uyguladığı İran politikasına Erdoğan iktidarı destek sağlamış ve İran riyali TCMB’nin döviz listesinden çıkarılmıştı. ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray’da düzenlediği imza töreninde İran’a yönelik yeni politikasını açıklamıştı.

“İran’ın nükleer silaha sahip olamayacağını” vurgulayan Trump, İranlı mevkidaşı ile görüşmeye açık olduğunu vurgulamıştı. Ayrıca İran petrolünün satışına yönelik bir yaptırım uygulanabileceğinin sinyalini vermiş olmaktaydı. Trump, Demokrat selefi eski Başkan Joe Biden’ı ABD’nin İran’a yönelik kararlılığını zayıflatmakla suçlamıştı.

“Maksimum Baskı” Politikasına ilk uyan Erdoğan iktidarıydı!

28 Ocak 2025’te Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile İran Yol ve Şehircilik Bakanı Ferzane Sadık’ın katılımı ile gerçekleşen Türkiye-İran Karma Ekonomik Komisyon (KEK) Toplantısı’nın hemen ardından İran riyalinin, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca (TCMB) alım satım konusu yapılan dövizler listesinden çıkartılması, bunların bağımsız değil, ABD bağımlısı olduklarını açığa vurmaktaydı.

Netanyahu’dan Trump’a İran talimatı!

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, ABD Başkanı Trump’la yapacağı görüşmede normalleşme ve İran nükleer meselesini, Gazze’deki esir takası anlaşmasının ikinci aşamasından önce ele almayı teklif etmeyi planladığı kulislere yansımıştı. Netanyahu, Trump’a Ortadoğu’daki öncelikleri değiştirmeyi ve esirlerin serbest bırakılmasına yönelik anlaşmanın ikinci aşaması tamamlanmadan önce İran’a yönelik bir saldırıyı da görüşmede masaya yatıracaktı.[3]

Trump’ın Gazze açıklamasından sonra, Hakan Fidan’ın ‘İsrail’le normalleşme’ sinyali yüz kızartıcıydı!

Trump’ın Gazze’yi işgal ve Filistinlileri sürme planına dünyadan tepkiler yoğunlaşmıştı. Hakan Fidan da bu çıkışa “kabul edilemez” demiş, ancak daha sonra İsrail’le normalleşme sinyali vermeye başlamıştı.

Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Albanese, dünyaya ABD’yi izole etme çağrısında bulunurken; Filistin direniş grupları, herhangi bir şekilde yerinden etme planına direneceklerini açıklamıştı.

Türkiye’den de Trump’ın planına tepkinin Cumhurbaşkanı yerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan gelmesi enteresandı. Fidan, sözde “tehcir”in kabul edilemez olduğunu vurgulamıştı. Ancak, Fidan daha sonra “İsrail ile ticaretin kesilmesi gibi adımları yeniden değerlendirebileceklerini” aktarınca, ABD ve İsrail’le gizli iş birlikleri açığa çıkmıştı.

Hamas’ın: “Dünyadaki hiçbir devletin topraklarımızı işgaline izin vermeyeceğiz” çıkışı!

Filistin direniş örgütü Hamas yaptığı yazılı açıklamada, Trump’ın “Filistin halkına ve onların davasına düşmanca” açıklamalarının “ateşe benzin dökmek” anlamına geldiğini hatırlatmıştı. Hamas açıklamasında “Bizler, dünyadaki hiçbir devletin topraklarımızı işgal etmesine ve başkenti Kudüs olan Filistin devletini kurmak için kandan nehirleri akıtan yüce halkımız üzerinde vesayet kurmasına izin vermeyeceğimizi vurguluyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

İsrail’in Yeni Genelkurmay Başkanı’na Türkiye Talimatı!

Halevi‘nin istifası sonrasında İsrail’in yeni Genelkurmay Başkanı olan Eyal Zamir‘in üstleneceği görevler kamuoyuyla paylaşılmıştı. Zamir’in Türkiye ile olası çatışma ihtimaline karşı hazırlık yapacağı vurgulanmıştı. Herzi Halevi’nin 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze saldırıları nedeniyle Binyamin Netanyahu ile görüş aykırılıkları yaşadığı ortaya çıkmış, Netanyahu ise Halevi’yi hedef alan açıklamaları ile büyük yankı uyandırmıştı. IDF’nin Yeni Genelkurmay Başkanı Zamir’in ise 2012-2015 yılları arasında Netanyahu’nun askeri sekreteri olarak görev yapmış, ‘Başbakana çok yakın olduğunu’ aktarmıştı.[4]

En önemli görevi: Türkiye ile yaşanabilecek çatışmaya hazırlık yapmaktı!?

İsrail Maariv gazetesinde yer alan haberde ise Zamir’in yeni görevleri arasında “Türkiye ile İsrail arasında yaşanabilecek çatışmalara hazırlanmak” olduğu yazılmıştı. Hazırlanan özel raporda ise Türkiye ile olası savaş riskine karşı hazır olunması gerektiği vurgulanmış, Türkiye’nin bölgeyi istikrarsızlığa sürüklediği ve ”İran’dan daha tehlikeli bir hal alabileceği” hatırlatılmıştı. Zamir ise İran’a karşı mücadele ve Türkiye ile olası çatışmalar dahil olmak üzere çoklu tehdit kampanyalarına karşı İsrail ordusunu hazırlamakla görevli kılınmıştı. Siyonist Nagel Komitesi Raporu’ndaki görevlerin başında: “Türkiye’nin yarattığı zorluklarla” başa çıkabilmek için savunma bütçesini gelecek 5 yıl içerisinde 4,14 milyar dolara kadar arttırmak yer almaktaydı. Kısaca İsrail, Türkiye’yi vurmak üzere özel hazırlık yapmaktaydı.

İsrail Kıbrıs’ta İstihbaratçı Yığınağı Başlatmıştı!

Gazze’de soykırım suçu işleyen İsrail’in, gözünü Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki havalimanlarına diktiği anlaşılmıştı. ABD askeri yığınağından sonra, İsrail’in ajan yığınağına başladığı adadaki durum, Rum Kesimi’ndeki muhalefeti bile kızdırmıştı. Larnaka ve BAF Havalimanlarındaki güvenliği MOSSAD elemanlarının sağladığı iddia edilirken, İsrail’in, Kıbrıs Rum Kesimi üzerinden Mısır ve Türkiye’ye karşı hamlelerinin devam edeceği gündeme taşınmıştı. Ve maalesef Cumhur İttifakı tam bir gaflet, hatta dalâlet içinde bulunmaktaydı.

Kıbrıs Rum Kesimi ile dirsek temasını artıran ABD, tıpkı Yunanistan’ın sınırımıza yakın Dedeağaç’ta olduğu gibi adaya askeri yığınak yaparken, İsrail istihbarat elemanlarının, Larnaka ve BAF Havaalanlarının güvenliğini sağlaması tepki ve tartışmalara yol açmıştı.  KKTC ve Türkiye’yi yakından ilgilendiren gelişmelerin nereye evrileceği ise merak konusu olurken, MOSSAD elemanlarının BAF ve Larnaka Havalimanındaki faaliyetleri gündeme getiren “Cyprus Mail”de “Egemenliğin İsrail’e devredildiği” başlığıyla haberler yayımlanmıştı. Medya organının başyazısında; “Bölgede çok sayıda açık cephesi bulunan İsrail’in güvenlik personelinin Larnaka Havaalanı’nda devriye gezmesi ve hava trafik kontrol kulemize erişim gerçekleştirmesi egemenliğin devridir” ifadeleri kullanılmıştı. 

ABD Radar Kurmaya Başlamıştı!

Öte yandan Kıbrıs Rum Simerini gazetesi ise: “ABD’den Yoğun Askeri Faaliyet Kıbrıs’ın Dahil Olmasıyla Güvenlik Ağı” başlığı ile verdiği haberde, ABD’nin Kıbrıs ile İsrail arasında bir radar ağı kurma girişimi olduğunu vurgulamıştı. Haberde ayrıca A. Papandreu üssündeki ABD helikopterleri ve mevcut radarların menzillerini gösterdiği iddia edilen fotoğraflar yer almıştı.

Sonraki Adım Kıbrıs’ın NATO’ya Katılmasıdır!

Kıbrıs’taki son gelişmeleri haberglobal.com.tr’ye değerlendiren Uluslararası İlişkiler Uzmanları ise merak edilenleri yanıtlarken “ABD ve İsrail ittifakı, Akdeniz üzerinden Ortadoğu’yu çevrelemektedir. Bir sonraki adım Rum Kesimi’nin NATO üyeliğidir. Türkiye’nin nasıl bir tepki vereceği merak edilmektedir. Güney Ege’den Akdeniz’e uzanan bölgede, ABD ve Katar şirketleri petrol aramayı sürdürmektedir. İngilizler de ABD ile birlikte hareket etmektedir.”

Solun Sınavı: Siyonizm[5]

Sandalye metaforu

ABD Başkanı Trump’ın, faşist Netanyahu‘nun sandalyesini çekerek düzeltmesi kimilerini şaşırtmıştı. Yahu altı ay önce Netanyahu onur konuğu olarak çağrıldığı Amerikan kongresinde ayakta alkışlanmadı mı?

Siyonizm; Yahudi milliyetçiliğinin adıdır. Ki, dini kökleri vardır; -mesela- Musevilerin günlük dualarında: “Ey İsrail halkı, Kudüs’e dönüşünüz yakındır” gibi göndermeler vardır.

Siyonizm’in kurumsallaşmasında İngiliz Protestan Anglikan Kilisesi Papazı William Hechler (1845-1931) gibi Hristiyanlar da etkili olmuşlardır. Papaz Hechler kitaplar yayınlayıp, “Yahudileri sevmek her Hristiyan’ın görevidir” diye nutuklar atmıştır. Cemaatini, İkinci Geliş‘in (Mesih’in Dünya’ya geri dönüşü) ön koşulunun Yahudilerin Filistin’e dönmeleri olduğuna inandırmıştır.

Ve; Siyonizm için asıl Theodor Herzl ile çalışmıştır. Örneğin: İsviçre Basel’de ilk Dünya Siyonist Kongresi yapılmıştır. Hechler, Herzl’in Alman İkinci Wilhelm ile buluşmasını sağlamıştır. Kayser’in İstanbul’da İkinci Abdülhamit’i ziyaretinden hemen önce bunu başarmıştır.

Eklemeliyim: Hristiyanlar arasında sadece Anglikanlar değil, Evangelist, Metodist, Baptist, Presbiteryen, Congregationalist gibi mezhepler “İkinci Geliş” inancı gereği hâlâ Siyonizm’e destek olmaktadır. Bunlara göre “İsrail’e karşı durmak, Tanrı’ya karşı durmak” anlamını taşır…

Trump’ın, Netanyahu’nun sandalyesini çekmesi metafordur; özünde Siyonist bir davranıştır!

Trump en son Gazze şeridinin “temizlenmesi” fikrini ortaya atmış ve “Onları (Gazzelileri) kargaşa, devrim ve şiddet olmadan yaşayabilecekleri bir bölgeye taşımak istiyoruz…” demekten sakınmamıştır…

Solun Siyonizm’e Bakışı

Siyonist ideolojinin çıkış amacı; Yahudi devleti kurmak (ve dünyaya hâkim olmak)tır. İşçi sınıfının ulus, politika, kültür, ırk ve sınıf ayrımlarını aşarak birleşmeleri gerektiğine inanan sol enternasyonalizm, Siyonizm’e/Yahudi milliyetçiliğine mesafeli durmaktadır. Ki aralarında hayli Yahudi vardır…

Öte yandan, (kavimlerin) “kendi kaderini tayin hakkına” inanan ve eşitlik temelinde ulus devlet kurmak isteyen işçi/emekçi Siyonist bir kanat da bulunmaktadır. Uzun yıllar İsrail’i yöneten İşçi Partisi bu anlayıştan çıkmıştır…

Dünya solunda Siyonizm hep tartışma konusu yapılmıştır. Pek çok Marksist düşünür Siyonizm’i gericilik saymıştır. Kautsky, Adler, Bauer gibi önde gelen solcular sosyalizmle yaratılacak “yeni insanın” Yahudilik gibi etnik kimliklerden kurtulacağı iddiasında bulunmuşlardı. Bu kuramcıların da çoğu Yahudi asıllıydı.

Birkaç isim daha yazayım:

– Aşkenaz Yahudilerinin köklerinin Hazar Türkleri olduğunu iddia eden Arthur Koestler, Siyonizm’e karşı en ateşli muhalefeti yürüten entelektüellerden biri konumundaydı. Oysa, annesi saygın bir Haham’ın torunuydu, Koestler Yahudi gelenekleriyle büyüdü. Ki ailesinin büyük bölümü Auschwitz’te öldürülenler arasındaydı…

Ve yine “Hz. Muhammed”, “Marksizm ve Müslüman Dünyası”, “İslam ve Kapitalizm” gibi kitaplar yazan, bir dönem -Koestler gibi- Fransız Komünist Partisi’nde bulunan -anne babası Yahudi- olan, Maxime Rodinson da tutarlı bir antisiyonist düşünce adamıydı…

“Annem babam, arkadaşlarım hepimiz enternasyonalisttik, Yahudi milliyetçiliği ile ilgilenmiyorduk. (…) Siyonist hareket, Yahudi kapitalistlerin kazancı için sömürüden başka bir şey değildir…” diyen Maxime Rodinson’un da ailesi Auschwitz‘te katliama uğramıştı.

Yahudi olup Siyonizm’e karşı çıkan isimleri çoğaltabilirim: Albert Memmi, Fred Halliday, Isaac Deutscher, Isidor F. Stone, Noam Chomsky, Otto Heller, Abram Leon bunlardan bazılarıydı.

“Siyonizm’in hem teorisine hem pratiğine karşı olmanın Yahudileri sevip sevmemekle ilgisi yoktu. Ama Siyonizm’i pazarlayanlar dünyaya bunun tersini pompalıyordu. Faşist Netanyahu vahşetine karşı çıkmaya bile antisemitizm diyenler gerçeği çarpıtıyordu… Bu tavır başta İsrailli solcular olmak üzere Yahudilere hakaret içeriyordu…” (diyen yazar da solcuları ve sosyalist takımını aklamaya çalışıyordu!..)

Solcular haklı çıktı

Trump’ın sandalye metaforunun temelinde salt inanç yok, ABD’de kamuoyunun görüşünü değiştiren -AIPAC/Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi veya Siyonist J Street gibi- hayli güçlü Yahudi lobileri bulunuyordu. Öyle güçlüler ki, -mesela- Amerikan ordusunun Irak’ı işgalinde öncü AIPAC olmuştu… Trump’a kızmayınız; sağcı Bushlardan solcu Clinton, Obama, Biden’a kadar iktidarların bu konuda birbirlerinden farkı yoktu. Hepsi seçimden hemen sonra AIPAC konferansında sahneye çıkıp İsrail’e bağlılığını sunmuştu. Başkent Washington DC’nin politikası bu konuda hep aynı kalıyordu. (Sadece bir kez Obama, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile ilişki kurmak isteyince Netanyahu ABD’yi ayağa kaldırıyordu!)

ABD’de (çarpıtılan ve saptırılan Siyonist) mesaj açıktı: “İsrail’den yana olmak barıştan yana olmaktır!” (yalanına sığınılıyordu…)

Trump bir ara AIPAC ile arasını bozup; “sadece neden solculara destek veriyorsunuz, beni de destekleyin” demeye getiriyordu. Ki mesele sadece ABD değil; AIPAC’in en büyük düşmanlarından Al Jazeera’nin Türkiye’de yayıncılık yapmasına kimler izin vermiyordu?

Uzatmayayım… Ilan Pappe’nin “Siyonizm’i Pazarlamak” kitabını okuyunuz… ABD’de yeni solcu gençlik doğuyor. Sloganlarından biri, “Hey hey, ho ho, AIPAC defol.” Artık Faşist Netanyahu karşıtı eylemleri Batı’da sıkça görüyorsunuz…

Yazıyı toplarken şunu belirtmem gerekiyor:

İsrail kurulalı 77 yıl oldu. Bugün dahi görülen; lobiler dünyaya hâlâ İsrail’in meşru devlet olduğunu kabul ettirmeye çabalıyordu… O zaman dönüp soruyorsunuz; Siyonizm’i sömürgeci gören Hannah Arendt gibi Yahudi düşün insanları haksız mıydı? Siyonizm, Ortadoğu’ya barış getirmedi. Yahudilerin de canını yaktı/yakmaya devam ediyor. Solcular haklı çıktı.” diyen Soner Yalçın, Ortadoğu’daki ve dünyadaki mazlumları korumak için değil, Siyonist timsahın alt çenesi olan SOLCULARI ve Sosyalist safsataları aklamak için bunları yazıyordu. Ama çok geç de olsa bazı gerçekleri gündeme taşıdığı için tebrik edilmeyi hak ediyordu.

Bu arada; sağcıların da solcuların da… Tarikat ve cemaat hocalarının da, Masonluk, Lions ve Rotary Localarının da… Çağdaş ve Atatürkçü kılıflı muhalefet kanadının da, Din istismarcısı ve Milli Görüş kaçkını iktidarların da… Evet hepsinin en tepesinde Siyonist Yahudi baronların oturduklarını ve bu şeytani yapılanmanın Milli Görüş ve Erbakan tarafından deşifre edilip, Milli Çözüm plan ve programlarıyla dağıtılma aşamasına yaklaşıldığını anlamadan… Ve artık Hak’tan ve hayırdan taraf olmadan, hiçbir soruna gerekli ve gerçekçi bir çare bulamayacağımızın ve şeytanın askeri olmaktan kurtulamayacağımızın farkına varmadan, ne insanlık onuruna ne de sorumluluk şuuruna varamayacağımızı, bir kez daha hatırlatmamız gerekiyordu. Çünkü “Hak gelince, Bâtıl yok olacak” (İsrâ: 81); Güneş doğunca, karanlık kaybolacaktır. Tek ve gerçek kudret ve kuvvet sahibi ancak Cenab-ı Hak’tır.

Şimdi soralım:

– Bay Soner Yalçın bu hakikatleri yazmak için illa da İsrail’in kapımıza dayandığı zamanı mı kollamıştı?

– Yoksa Küreselci Siyonistlere razı da, Armageddoncu Siyonistler tehlike oluşturduğu için mi bugün bu yazılar kaleme alınmıştı?

– 70 yıl öncesinden bu gerçekleri ortaya koyan Erbakan Hoca’ya karşı Soner Yalçın gibi solcuların düşmanca tavırlarının altında, yoksa gizli ve sinsi bir Siyonist damar mı yatmaktaydı? Ya da bir şeyin doğru olması için ille de solcuların onu savunması mı lazımdı?

– Bizler Milli Gazete’de 50 yıldır, Milli Çözüm Dergisiyle 23 yılı aşkın Siyonizm’in ve işbirlikçilerinin tahribatlarını dile getirirken niçin bu hakikatlere sahip çıkılmamıştı?

– Bay Soner Yalçın aldanıyorsunuz; “Solcular değil, Kur’an haklı çıkmıştı!” Erbakan Haklı çıkmıştı, Milli Çözüm bu hakikatleri çeşitli şekillerde dile getirerek tarihin sayfalarına kazıtmıştı. Ve Milli Çözüm Metoduyla bu tehlikeler bertaraf edilip inşaallah pek yakında Barış ve Bereket Medeniyeti kurulacaktı!..

  1. Milli Gazete – 06 Şubat 2025
  2. www.trthaber.com / 18.12.2023
  3. www.odatv.com / 05 Şubat 2025
  4. Haber7 / 02.02.2025
  5. sonery@odatv.com / 07 Şubat 2025 (Bazı düzeltme ve eklemelerle bir tebrik ve tenkit yazısı.)
4.7 23 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Subscribe
Bildir
20 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Bir toplantı sırasında, Batı dünyasından medet ummak ile ilgili sorulan bir soruya, Üstad Ahmet Akgül Hocamız şöyle cevap vermişti: “Aziz Erbakan Hocamızdan öğrendiğimiz en önemli gerçeklerden biri de ‘domuzdan post, gavurdan dost olmaz’ gerçeğidir. Onun için bizler bu pencereden bakıyoruz.” Adeta pusula niteliğinde bir bilgi olarak bu gerçeği ele aldığımızda yönümüzü şaşırmamız olası değildir. Oysa ülkemizde ve dünyada pek çok kesim bu gerçeklerden uzak olduğu için sürekli dikenli yolları çıkış yolu gibi görüp, insanların da kafasını karıştırıyorlar. İşte en basit örneğiyle, ABD başkanlarına yaklaşımı açısından ülkemizin siyasi kadrosunun acziyetini görüyoruz. Her seferinde “biz o başkanla şu seviyede dostuz, çay içtik, muhabbet ettik…” gibi kuru laflarla milleti galeyana getiren ekip, sonunda yönünün yanlış olduğunu itiraf edecek olgunluğu da sergileyemiyor. İşin en acı tarafı ise her seferinde taviz tavizi doğururken, mazlumların umudu olan ülkemiz siyonizmin tuzağına düşmüş bir piyona benzer rollerden başkasını üstlenemiyor.

YAHUDİ’NİN ŞEYTANLARI
        
Ey Siyonist şeytan, onmazsın1 asla
Ta Adem’den beri, itirazın var…
İtaat zor gelir, Tanrılık tasla
Gurur kibir gibi, bin marazın var…
        
Faiz fuhuş zulüm, mel’anet harsın2
İsrail’i kurdun, bitmedi hırsın
Köküne saldırdın, namus ve ırzın
İnanca ahlâka, kin garazın var…
        
Hak Dinleri bozdun, istismar huyun
Hain işbirlikçi, değirmen suyun
Şehvet kapitalizm, Şeytanlık kuyun
Vahşi komünizmle, ince zarın var…
        
Yahudi takımı, has kurmayların
Haçlı barbarları, korumaların
Münafık Müslüman, kiralık malın
Sanırsın sınırsız, imtiyazın3 var…
      
İnsan kılığında, nice Şeytanlar
Özgürlük savunur, bak şarlatanlar
Kendi kalesine, hep şut atanlar
Ey Şeytan ne bitmez, intisarın4 var…
      
Adil Düzen yoksa, adilik yaygın
Lanetli sistemde, Lutilik saygın
Maaş makam versen, gafiller baygın
Bu dünyaya sonsuz, ihtirasın var…
        
Güvenme bu devran, yıkılacaktır
Atom füzene ot, tıkılacaktır
Boş beynine kurşun, sıkılacaktır
Anlarsın ki yalnız, bir mezarın var…
          
Uçuruma kayar, bozuk freni
Erbakan çözmüştü, gizli şifreni
Milli Çözüm bağlar, bu şizofreni
Hak ettin ey zalim, intizarın5 var…
        
“Erdoğan Erbakan’ın, planı” diyen
O lanete uğrar, bil ebediyen
Bunların günahın, Hocay yükleyen
Süfyan; kusacağın, çok ifrazın6 var…
        
İmtihan gereği, ruhsat verilir
Zalim’e kâfire, fırsat verilir
Sonunda bize de, TÜRK-SAT verilir
Bilirim hey Alim, inkisarın7 var…
       

“Siyonizm’i bir timsaha benzetirsek, üst çenesi Kapitalizm, alt çenesi Komünizmdir. Bu iki çenenin karşılıklı çarpışmaları düşmanlıklarından falan değil; araya giren avlarını parçalamak, gövdeyi; Siyonizm’i, beslemek içindir.”

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

“Biz Dünya’ya kapitalizmi bir ‘tez’, Komünizmi ise bir ‘antitez’ olarak getirdik. İki tezin çatışmasından elde ettiğimiz ‘sentez’, Yeni Dünya Düzenidir.

David Rockefeller, FED Onursal Başkanı

Timsahın (Siyonizm’in) üst çenesi ile alt çenesinin çarpışmasını çıkarımıza gibi gösteren büyücülerin “sihrine” kanmayan tek lider, Aziz Erbakan Hocamızdı. Şimdi ise O’nun en Bilge Takipçisi ve O’nu (Bilge Takipçiyi) dikkatle izleyenlerdir!

Haricînin Siyonizm tarafından kolayca kandırıldığı aşikârdı. Bazen Siyonizm’in işine gelmeyen bir konuda yanlışlamaya doğru itiraf edebilse de, Siyonizm, bir doğrunun itiraf edilmesinin karşısında bu kişiler eliyle yüz yanlışı millete yutturuyordu.

Siyonizm’i gıdıklayan cinsten (Siyonizm aleyhine görünen) doğruları yarım yamalak söylemekle zulüm bertaraf olmaz.

Siyonizm’in “Adil Düzen” projeleri yoluyla, işbirlikçilerinin deşifre edilmesi ve oyunlarının aşikâr edilmesiyle büyüleri bozulmakta, yani atom bombasından daha büyük bir tahribatla karşılaşmaları sonucunda iflas etmektedirler.

Siyonizm’in hiçbir oyununa kanmayan tek lider; Aziz Erbakan Hocamızdı. O’nun siyaset ve stratejisine hâkim, günümüzdeki temsilcisi, tek ve gerçek bilimsel sistem olan Adil Düzen projelerini olgunlaştırıp tamamlayan bilim insanıydı!

Irak’ın kuzeyinden sonra Suriye’nin kuzeyinde de sözde Kürt devleti kurduktan sonra ülkemizin Güneydoğu ve Doğu Anadolu sunu da kapsayacak özerk bir yapı kurduktan sonra, Türkiye’nin herhangi bir itirazı yada müdahalesi olursa önce Nato’dan çıkartıp direk askeri müdahale ederek büyük israil’i ilan etmenin planlarını gizli falan değil açıkça dillendiriyorlardı. Cumhur ittifakı ise bu işlere kahramanlık kılıfı altında taşeronluk yapmaktaydı. Ülkemizin en öncelikli ve önemli sorunu Cumhur İttifakından kurtulmaktı. Bu durum onlarında iyiliği içindi. Çünkü daha fazla tahribata ve vebale ortak olmaktan kurtulmuş olacaktı. Aciilen Milli Mutabakat iktidarı kurulmalıydı. Çünkü Ne Aziz milletimizin nede bölgemizde ki başta Filistin Halkı olmak üzere mazlumların da dayanacak gücü kalmamıştı.
Bu arada; sağcıların da solcuların da… Tarikat ve cemaat hocalarının da, Masonluk, Lions ve Rotary Localarının da… Çağdaş ve Atatürkçü kılıflı muhalefet kanadının da, Din istismarcısı ve Milli Görüş kaçkını iktidarların da… Evet hepsinin en tepesinde Siyonist Yahudi baronların oturduklarını ve bu şeytani yapılanmanın Milli Görüş ve Erbakan tarafından deşifre edilip, Milli Çözüm plan ve programlarıyla dağıtılma aşamasına yaklaşıldığını anlamadan… Ve artık Hak’tan ve hayırdan taraf olmadan, hiçbir soruna gerekli ve gerçekçi bir çare bulamayacağımızın ve şeytanın askeri olmaktan kurtulamayacağımızın farkına varmadan, ne insanlık onuruna ne de sorumluluk şuuruna varamayacağımızı, bir kez daha hatırlatmamız gerekiyordu. Çünkü  “Hak gelince, Bâtıl yok olacak”  (İsrâ: 81); Güneş doğunca, karanlık kaybolacaktır. Tek ve gerçek kudret ve kuvvet sahibi ancak Cenab-ı Hak’tır.

YORUMSUZ…

16 ŞUBAT 2025’te salıverilen İsrailli esir Alexander Turbanov’ın açıklamaları işgalci İsrail’de şok etkisi yaptı;

“Sizin nezaketiniz vicdanıma kazındı. Aranızda yaşadığım 498 gün boyunca, maruz kaldığınız saldırganlık ve suçlara rağmen, gerçek erkekliğin, saf kahramanlığın ve insanlığa ve değerlere saygının anlamını öğrendim.

Siz özgür kuşatılmış olanlardınız, ben tutsaktım ve siz hayatımın koruyucularıydınız. Bana şefkatli bir babanın çocuklarına gösterdiği gibi baktınız. Sağlığımı, onurumu ve zarafetimi korudunuz ve toprakları ve gasp edilmiş hakları için savaşan adamların pençesinde olmama ve ülkemin hükümeti tarafından kuşatılmış bir halka karşı en iğrenç soykırımı gerçekleştirmelerine rağmen açlığın veya aşağılanmanın bana dokunmasına izin vermediniz.

Erkekliğin anlamını gözünüzde görene kadar bilmiyordum ve fedakarlığın değerini, aranızda yaşayana kadar, ölümü gülümseyerek karşılayıp, öldürme ve yok etme araçlarına sahip düşmana çıplak bedeninizle direnene kadar fark etmemiştim. Ne kadar belagatli ve açık sözlü olsam da, sizin değerinizi yansıtacak, yüce ahlakınız karşısındaki hayretimi ve hayranlığımı ifade edecek kelimeler bulamayacağım.

Dininiz size esirlere karşı böyle mi davranmanızı öğretiyor?
Bu ne büyük dindir ki, sizi bu kadar yüce bir mertebeye eriştirir ki, karşısında insan yapımı bütün insan hakları kanunları çöker, düşmanlarla mücadele protokolleri çöker!
En zor anlarda yalan sloganlarla değil, yaşadığımız gerçeklerle adaleti ve merhameti gösterdiniz, en karanlık koşullarda bile ilkelerinizden vazgeçmediniz.

İnanın bana, eğer bir gün buraya dönersem ancak sizin saflarınızda bir mücahit olarak dönerim. Çünkü hakikati halkınızdan öğrendim ve sizin sadece toprağın değil, aynı zamanda ilkenin ve haklı davanın da sahipleri olduğunuzu anladım.”

Last edited 9 ay önce by ALİ ÇAĞIL

Küreselci Siyonistler dünyanın parası ve kaynakları dahil herşeye sahipken, neden ilgiyi, sorunları üzerimize çekerek insanları kışkırtıp uyandırıyorsunuz diye eleştirdikleri Armagedoncu Siyonistler’e karşıydı.

Soner Yalçın’ın yükselen solculuk bahanesiyle Netenyahu karşıtlığı acaba bu damarından mı kaynaklanmaktaydı?

Sizler istemeseniz de Adil Düzen güneşi doğuyor Elhamdulillah. Yakında tüm yeryüzü aydınlığıyla kuşanacak, adalet nizamıyla ısınacak inşallah.

İşte Milli Çözüm çeyrek asırdır bu gerçekleri toplum hafızasına, tarihin sayfalarına nakşediyor. Zamanı geldiğinde Allah nurunu mutlaka tamamlayacak, salih bir ortak aklı benimseyenler kurtulacak, inat edenler kaybedecektir.

Öncelikle belirtelim ki, bağımsız bir ruha sahip değilseniz ülkeyi bırakın bir şirketi bile yönetemezsiniz. Ancak; emperyaller tarafından size dayatılan yaptırımları halkınıza bir şekilde kabul ettirmekle görevlisinizdir. Emperyaller yanındaki kıymetiniz, hezimetlere geçireceğiniz kahramanlık kılıflarının ve melanetleri değer olarak yutturmanın başarısıyla orantılıdır. Dolayısıyla emperyalistlerin planlarının dışına çıkılmaz bizzat onların planlarının daha iyi işlemesi için iyi bir uşak olunur. Uşaklar bazen iç piyasayı elde tutmak için ufak tefek hey heylenirler fakat onların genel planlarının aksine öyle hemen tepki falan gösteremezler, suskunlukları efendilerinden gelecek talimatları beklemekten kaynaklandığı gibi, olur olmaz laf edip te azar yememek (görevlerinden uzaklaştırılmamak) kaygısındandır. Hakka sahip çıkamazlar. Hakkı ancak batılın yıkılacağını anladıklarında haklıların yanında yer bulabilmek için konuşmaya başlarlar. Milli Çözüm hiç kimseden çekinmeden, korkmadan sadece Hakk’ın tercümanı olarak gerçekleri dile getirirken bu uşak tiynetlilerin bu gerçeklere sahip çıkması mümkün değildir. Ya da Aziz Erbakan Hocamız gibi “Bana ne Amerika’dan” diyecek, İktidara geldiğinde Filistin’e bir tabur asker gönderecek bir yiğitlik gösteremezler.
Bu arada Hamas sözcüsü Ebu Ubeyde ateşkes sonrası neden Türkiye’ye teşekkür etmedi diye düşünmek lazım. Acaba ülkemizden giden petrolün, devam eden ticaretin, kapatılmayan üslerin etkisi var mıdır, yok mudur? Ayrıca Suriye ile ilgili masada Türkiye niye yok? diye sorulmayacak mı acaba…

Nasıl ki Hz. Peygamber Efendimizi inkâr edenler; bizzat kendileri O’na “El-Emin” lakabını takanlardı.. O’nun haksız olmadığını bildikleri halde; ama haset ve fesat damarıyla muhalefet ettiler.

İşte Mekke müşriklerinin günümüz uzantıları da, Hz. Peygamber’in bu asırdaki temsilcisi Aziz Erbakan Hocamıza, ve dahi şimdi O’nun mütemmimi Üstadımız Ahmet Hocamıza aynı sebepten muhalefet etmektelerdi.

Çünkü sömürü saltanatlarının devamı, Hak Dava elçilerine muhalefetten geçmekteydi. Şeytan ve onun uşakları kime dost kime düşman olacaklarının gayet bilincindelerdi.

Şimdi bazı itiraf cinsinden lakırdılar, yaklaşan galibiyet dönemini hissettiklerinden olsa gerek; çünkü o vakit geldiğinde; “Ya aslında biz de sizin gibi düşünüyorduk” diyebilmek için muhtemeldir ki; bu tarz yazıları yazıyorlar.

Velhasıl; Hakk gelince bâtıl yok olmaya mahkûmdur.

Evet, Elhamdülillah elhamdülillah elhamdülillah demeden edemiyoruz.
Milli Çözüm’ ün = Şahsi Manevisinin en az 50 yıldır , Erbakan Hocamızın 70 yıldır Siyonizm – Irkçı Emperyalizm ve Baş temsilcisi İsrail ve avenelerini anlattı deşifre etti. Ve onca yıl sonra geldiğimiz noktada diğer konularda olduğu gibi asıl bu konuda da haklı çıkardı ve Siyonizm gerçeği artık gün yüzüne iyice çıktı aşikar oldu. Çünkü Siyonizm gerçeğini anlamayan hiçbir hadiseyi hiçbir şahsı hiçbir şeyi ne anlayabilir ne de anladığını sanır. O yüzden her şeyin temeli Siyonizm’i tanımaktan kavramaktan ve anlamaktan geçmekte. Siyonizmi anlamak aynı zamanda dünya imtihanımızı kazanmanın ve geçerli puan alabilmeninde ilk şartı olduğunu unutmayalım çünkü iman = Anti emperyalist olmaktır) .

Makale başlı başına üniversite diploması kazandıran bir bilgelikte ve bilgilerle dolu. Muhterem Üstadımız Ahmet AKGÜL Hocamıza kaleme aldıkları bu makale için şükranlarımı arz ediyorum.

Makaledeki şu hatırlatmayı dikkatlerinize sunmak istiyorum: Soner Yalçın’a sorulan sorular içerisinde şu ifade dikkati calip oldu bana : … Yoksa Küreselci Siyonistlere razı da, Armageddoncu Siyonistler tehlike oluşturduğu için mi bugün bu yazılar kaleme alınmıştı?…
Küreselci Siyonistler ve Armegeddoncu Siyonistler …! Yani Siyonistler kendi aralarında ikiye ayrıldığını ve Armegeddoncu Siyonistlerin Büyük İsrail Projesi veya Arzı Mevud’cu oldukları anlaşılıyor. Küreselci Siyonistler biraz daha yumuşak göründükleri bazı tavizler verilmesi gerektiğine inanmaları, ama ARMEGEDDONCU SİYONİSTLER artık vakit geldi hiç birşeyi saklamaya gizlemeye perde gerisinde yapmaya gerek yok her şeyi aşikar bir şekilde yapabiliriz artık diyen, iyilerle kötülerin yapacağı tarihi savaşın vakti gelmiştir elimizden geleni ardımıza koymamalıyız diye düşünen kesimler olmakta. Ve Trump olsun , Netanyahu olsun (zaten Netanyahu deccalin kendisidir) bunlar Armegeddoncu Siyonistler grubuna dahil olduğunu anlıyoruz. ( Trump’un Gazzeyi tatil köyüne çevirme yapacağım demesi, İşbirlikçi Cumhur İttifakının Öcalan konusundaki hamleleri, yine İşbirlikçi Cumhur İttifakı’nın Suriye Kuzey Kürdistan projesi ve İşbirlikçi HTŞ Liderine olan destekleri, Trump’ın İran baskısı vb..), Kamala Harris olsun Joe Biden olsun Küreselci Siyonistler grubunda.. Bu Siyonistlerin yani “Küreselci ve Armegeddoncu Siyonistler” tespiti muhteşem bir tespit… Evet o tarihi gün mü’minlerin beklediğihadisi şerifte hatırlatılan melhemei kübra Necm Suresi 57. ayette hatırlatılan : “O yaklaşmakta olan, (Mehdiyet, kıyamet ve ahiret giderek) yaklaşmaktadır.” (Bak: http://www.mealikerim.com ) ve yine VAKIA SURESİ 1. AYETTE HATIRLATILAN : “VÂKIA (büyük olay) vuku bulduğu zaman!.. (Va’ad edilen büyük devrim ve değişimle, dünya ve insanlık tarihinin en önemli olayı ve daha sonra kıyamet sabahı koptuğu an; kâfirlerin, zalimlerin ve işbirlikçi hainlerin durumu nasıl olacaktır?)” (Bak: http://www.mealikerim.com ) evet bu bekleyişle ve beklenen bu zaman yaklaşmaktadır hamdolsun ASRA VE KUR’AN’A TERCÜMANLIK YAPAN MİLLİ ÇÖZÜM’ÜN BU BEKLENİLEN GÜNE MADDİ VE MANEVİ HAZIRLIKLARI TEKNOLOJİK ÜSTÜNLÜKLER OLSUN, UYGULANACAK ADİL DÜZEN PROJELERİ OLSUN HEPSİNİ HAZIR ETMİŞTİR VE ELİNDEKİ TEKNOLOJİ HARİKASIYLA HAKKIN EMRİNDE KULLANILACAK OLAN KAHRAMAN VE ŞANLI TSK’NIN İLGİLİ BİRİMLERİNCE TEK ATIMLA SİYONİZMİ ETKİSİZ VE ÇARESİZ BIRAKACAK O ANI BEKLEMEKTE VE ÜLKE OLARAK TEYAKKUZ HALİNDEYİZ…İNŞAALLAH… Milli Çözüm bu hakikatleri (Siyonizm gerçeği ve işbirlikçilerinin tahribatlarını) çeşitli şekillerde dile getirerek tarihin sayfalarına kazıtmıştı. Ve Milli Çözüm Metoduyla bu tehlikeler bertaraf edilip inşaallah pek yakında Barış ve Bereket Medeniyeti kurulacaktı!..

ENBİYA SURESİ 97. AYET
(Hakkın ve sadıkların hâkimiyetiyle, inkârcıların ve münafıkların ise hezimetiyle sonuçlanacağı kesin) Gerçek olan va’ad yaklaşıvermiştir. İşte o zaman (Hakk davayı ve başındaki kutlu şahsı) inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayıp (şaşkınlık ve perişanlığa uğrayacak ve) “Yazıklar olsun ki biz bundan tam bir gaflet (ve hıyanet) içindeydik; doğrusu belki de bizler zalim kimselerdik” (diyerek rezil ve zelil duruma düşecekler ve pişmanlıkla dövüneceklerdir).
Bak: Rabbani Yaklaşım ve Anlayışımızla Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı
Hazırlayan: Abdullah Akgül, Ezher Üniversitesi Mezunu
Yorumlayan: Üstat Ahmet Akgül – http://www.mealikerim.com

Last edited 9 ay önce by Osman Nuri ÇELİK

İşbirlikçilerin duyarsızlığı ve sağır tavırları tek kelime ile mide bulandırıcıydı.
Aylardır Gazze’de insanlık tarihinde eşine az rastlanır katliamlara ve soykırıma imza atan İsrail, Filistinlilerin kanlarının üzerine hayat inşa etmeyi planlarken…
İsrail’in yeni Genelkurmay Başkanı olan Eyal Zamir, “Türkiye ile olası çatışma ihtimaline karşı hazırlık yaptıklarını” bildirilirken…
Trump soytarısı: “Filistinli Müslümanları Sina Çölü’ne ve başka ülkelere sürüp Gazze’yi Amerika’nın tatil kenti yapacağını” havlayıp, açıkça ve küstahça Türkiye’ye ve İslam âlemine meydan okurken…
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’ın “Filistinlilerin Gazze’den, yerinden edilmesi fikrinde yanlış bir şey yok” açıklamasıyla desteklerken…
Sağcısından solcusuna, iktidarından muhalefetine, Siyonist işbirlikçilerinden cılk ve cılız açıklamalar dışında hiç ses çıkmamıştı. Hepsine yazıklar olsun.

Suriye devriminden, şu ana kadar en kârlı çıkan ülkenin İsrail olduğu gerçeğini hâlâ kavramayan iktidar yandaşları ve muhalefet kanadıyla ülkemizin bu badireleri atlatmasının imkânı bulunmamaktaydı.
Çünkü onlar, Irak Barzanistanı gibi, Suriye Kürdistanı’na kılıf yapılacak ve halkın havasını alacak yeni açılımlarla uğraşmaktaydı!

ABD ve İsrail, Barzanistan ile Suriye Kürdistanı’nı birleştirecek bir Siyonist plandan vazgeçmeye asla yanaşmayacaklardı.
Üstelik, iktidarın Yeni Çözüm (çözülme) sürecine ve APO sayesinde gerçekleşecek barış projelerine hepsi destek çıkmakta, yani Siyonizm’in tezgâhına taşeronluk yapılmaktaydı.
Yandaş takımı ise Türkiye’ye ve İslam âlemine meydan okuyan şımarıklık ve soytarılıklara tepkisiz kalınmasına, mazeret ve keramet uydurma peşindeydi.

Çözüm, Milli Çözüm’dedir!
Sağcıların da solcuların da…Tarikat ve cemaat hocalarının da, Masonluk, Lions ve Rotary Localarının da…Çağdaş ve Atatürkçü kılıflı muhalefet kanadının da, Din istismarcısı ve Milli Görüş kaçkını iktidarların da…
Evet, hepsinin en tepesinde Siyonist Yahudi baronların oturduklarını ve bu şeytani yapılanmanın Milli Görüş ve Erbakan tarafından deşifre edilip, Milli Çözüm plan ve programlarıyla dağıtılma aşamasına yaklaşıldığını anlamadan…
Ve artık Hak’tan ve hayırdan taraf olmadan, hiçbir soruna gerekli ve gerçekçi bir çare bulamayacağımızın ve şeytanın askeri olmaktan kurtulamayacağımızın farkına varmadan…
Ne insanlık onuruna ne de sorumluluk şuuruna varamayacağımızı, bir kez daha hatırlatmamız gerekiyordu.
Çünkü “Hak gelince, Bâtıl yok olacak” (İsrâ: 81); Güneş doğunca, karanlık kaybolacaktır.
Tek ve gerçek kudret ve kuvvet sahibi ancak Cenab-ı Hak’tır.

Last edited 9 ay önce by Necati Akgül

Dünya üzerindeki olayları muhterem hocamızın ilk paragraftaki Erbakan Hocamızın anlatımıyla anlamaz ve yorumlamaz isek sadece yahudinin elinde oyuncak olmaktan kurtulamayız. Dünyanın anatomisini anlamak için Erbakan Hocamızın bu türlü tarif ve açıklamalarına muhtacız…
Sağcısıda, solcusuda, dinciside kısaca toplumun herkesimi Erbakan düşüncelerine gelmeye ve Erbakan Hocamızın en büyük tercümanı ve takipçisi olan Milli Çözüm’ün dediklerine gelmekten başka çaresi yoktur.
Boğazında bıçağı hisse sığırın debelenip etrafa zarar verdiği gibi Siyonizmde artık iyice azgınlaşmıştır, her tarafa saldırmakta Gazzelileri sürgün etmeye kadar işi iyice götürmeye çalışmaktadır. Artık bıçağı boğazında hissetmiş vakiti gelmiştir. 
Haini, zalimi, işbirlikçisi, bütün zalimler üzerine düşeni yapmakta yahudinin büyük planına hizmet etmektedir. Ama çaresi yok işin sonuna gelinmiştir, Allah davasını, Adil Düzene inanan bir avuç sadık Milli Çözüm eliyle hakim kılacaktır.

Last edited 9 ay önce by Süleyman Görgülüler

TRUMP, ABD’yi ARMAGEDDON A BİR ADIM DAHA YAKLAŞTIRIP SONUNU HAZIRLAMAKTADIR.
RUSYA gibi ABD de PARÇALANIP YIKILACAKTIR…
Erbakan Hocamızın Milli Selamet Partisi’nin 26-27-28 Mayıs 1978 günlerinde, Ankara Yukarı Ayrancı’da yaptıkları bir konuşma sırasında, “Şuurlu ve Milli onurlu Generallerimizle her fırsatta birlikteyiz. ‘Bu ülkeyi Senden başkasına teslim etmeyiz’ diyorlar. Onlara diyorum ki; ‘Siz Bana teslim etseniz bile Yahudi elimde üç gün bırakmaz, geri alır. Ülkeyi öyle bir zamanda teslim alacağız ki, Yahudi artık geri alamasın.’ Yakın bir gelecekte, Mücahit Mü’minler olarak; SSCB ve ABD’yi Allah’ın izniyle karton gibi yırtacağız!..” buyurmuşlardı. Ve artık hem ABD’de hem Filistin’de hem de Türkiye’mizde tarihi bir devrim ve değişim yaşanacaktı ve oldukça yaklaşmıştı! Ayrıca, Muhammed Muhtar Han mahlasıyla yazdığı “SİYASİ SİYASET” kitapçığının kapağına, Siyonizm güdümündeki Sovyetler’in ve ABD’nin karton gibi parçalandığını gösteren bir resim koymuşlardı. (MÇ Mayıs 2024)

Sağcıların da solcuların da… Tarikat ve cemaat hocalarının da, Masonluk, Lions ve Rotary Localarının da… Çağdaş ve Atatürkçü kılıflı muhalefet kanadının da, Din istismarcısı ve Milli Görüş kaçkını iktidarların da… Evet hepsinin en tepesinde Siyonist Yahudi baronların oturduklarını ve bu şeytani yapılanmanın Milli Görüş ve Erbakan tarafından deşifre edilip, Milli Çözüm plan ve programlarıyla dağıtılma aşamasına yaklaşıldığını anlamadan…

Ve artık Hak’tan ve hayırdan taraf olmadan, hiçbir soruna gerekli ve gerçekçi bir çare bulamayacağımızın ve şeytanın askeri olmaktan kurtulamayacağımızın farkına varmadan, ne insanlık onuruna ne de sorumluluk şuuruna varamayacağımızı, bir kez daha hatırlatmamız gerekiyor.

Çünkü; “Hak gelince, Bâtıl yok olacak” (İsrâ: 81); Güneş doğunca, karanlık kaybolacaktır. Tek ve gerçek kudret ve kuvvet sahibi ancak Cenab-ı Hak’tır.

Kötülüğü ve kötülüğün yeryüzündeki kapsam alanını ve kötülüğün bertaraf edilme yöntemini, İyiliğin tamamına sahip olanlar anlayabilir..
İyiliğin her şubesine ve yeryüzünde nasıl yerleşik kılınacağını ortaya koyan irade ise yine, şuan yeryüzünün iyi inancı ve iradesine sahip olan Millî Görüş’ün – Millî Çözüm iradesi ve tek kişilik ordusudur.

FİLİSTİN ÖNCÜ!

Hak eden, ulaşır zafere
Selam olsun, Filistin’e
Ders verdi, tüm ümmete
Helal olsun, Filistin’e

Amerikası ve İsrail iti
Karşısında, tim tim titredi
Çıktı ortaya, Trump biti
Alacakmış sözde, tüm Gazzeyi..

Bizim dünya liderleri sessiz
İsraill’e ticaret, devam, kesintisiz
Mikrofonda arslan gibi kükreriz
Çünkü yerine göre, dinciyiz..

Milli Çözüm Hamas, el ele
Zafer için, fiili ve fikriyat ile
Müjde olsun, Gazze ve ümmete
Geliyoruz; Erbakan projeleri ve Adil Düzenle

YAŞANILAN OLAYLAR, SİYONİZM’DEN BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLEMEZ!

Erbakan Hocamız ömrünü Siyonizm’i bütün dünyaya tanıtmak ve sinsi planlarını bozmak için feda etmişlerdi.
Milli Çözüm ise Milli Görüş’ün bizzat kendisi olmaktaydı! 70 yıldır anlatılan bu gerçeklere komplo teorisi diyenler, artık mecburen Siyonizm’in varlığını (bazı gerçekleri gizleseler, çarpıtsalar dahi) kabul etmek zorunda kalmışlardı! (en koyu Kemalistler dahi artık Erbakan Hocamıza karşı salyasını akıtamamaktaydı, çünkü sözlerini yedirecek ve söylediklerine bin pişman edecek Milli Çözüm vardı!) Çünkü Erbakan Hocamız öncülüğünde kurulan Hamas, Siyonistlerin gerçek yüzünü bütün dünyaya tanıtmışlardı! Siyonistler, bir avuç Mücahid’in önünde diz çökmek zorunda kalmış ve Milli Çözüm korkularından dolayı Türkiye ile savaş hazırlıkları yapma hazırlıklarını hızlandırmışlardı!

NARKOZ OPERASYONU!

Ortadoğu alev almış yanıyorken, Siyonistlerin asıl hedefi ülkemiz Türkiye olmaktaydı! Erbakan Hocamızın askerlik (1954-1955) yıllarında ki Türk Sanayisini Millileştirme hedefi 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında ABD ile yapılan ortak anlaşmaları iptal ederek Aselsan vb. Kurumlarımızı açarak başarıyordu! 50 yıllık Erbakan hazırlıklarının farkında olan Siyonizm’in ilk hedefi Türk Ordusu ile karşı karşıya gelmeden, İşbirlikçi uşakları ve vekil güçleri ile ülkemizi parçalamaktı!
Bu nedenle en büyük hizmetkârı Cumhur İttifakı olmaktaydı. Din ve vatan istismarı yapan iktidar Haim Nahum Doktrini ve BOP Projesinde ki rolünü 80 yıllık iktidarlardan çok daha iyi oynamış ve halen uygulamaktaydı. Cumhur İttifakını ayakta tutmak ise yıllardır aynı merkezden yönetilen muhalefetin görev alanıydı..
Irak ve Suriye Kürdistan’ını birleştirme ve 22 İlimizi ise Kürdistan’a bağlama hedeflerini vatan, millet, halifelik naraları atarak halkımızı narkozlamak, Anayasamızı değiştirerek ülkemizi eyaletlere bölüp vatanımızı parçalamak gibi sinsi Siyonist hesapları Cumhur İttifakı eliyle son aşamasına gelmiş bulunmaktaydı. Ancak halkımız çok yakında BOP Eş Başkanı olmaktan gurur duyanlarla bu tehlikelerin atlatılamayacağının farkına varacaktı…

“HAK GELİNCE, BÂTIL ZAİL OLACAK!”

Bizler “Yahudi Hapishanesinde isyan çıkaran bir avuç mü’miniz!” küreselcilerin namaz kılan Yahudi Kölesi olmadık. Armageddon’cuların topraklarımızdan sürgün edeceği mazlumlar da olmayacağız! Vatanımızın bölünmesine, Filistinlilerin sürgün edilmesine de izin vermeyeceğiz! 5765 yıllık hedeflerinizi 70 yıllık hazırlık ve 2 saatlik hesaplaşma ile alt üst edeceğimiz günler artık an meselesidir. Milli Çözüm / Milli Mütabakat Hükümeti mutlaka kurulacak, zalimler kahrolacak ve Adil Düzen mutlaka kurulacaktır! Trump, Netanyahu ve Siyonist lobiler ise tarihe ibret olarak kazılacaktır.
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

70 yıl öncesinden Siyonist tehlikeyi ortaya koyan Aziz Erbakan Hoca’mızın yolunda; Siyonizm’in ve işbirlikçilerinin tahribatlarını en gür nida ile bugün dile getiren kim?
Kim kapitalist sömürü düzenin yerine insanlığa huzur-adalet getirecek Adil Düzen projeleri üzerinde kafa yorup hazırlıklarını tamamlayan?
Dün gerçekleri anlatan Aziz Erbakan Hocamıza yapılan düşmanlığın sonucunda Siyonizm fırsat buldu kapımızı çaldı!
Aziz Erbakan Hocamızın hazırlıklarından haberdar olan Kutlu Lider, bayrağı devraldığı yerden (yolundan) milim sapmadan “gafil, hain, cahil, ahmak takımına rağmen” bayrağı burca dikmekte/Siyonizm’i fikirsel-fiziksel bertaraf etmekte!..
Kutlu Lider, Kudüs başkentli Filistin’i kuracak. Filistinlileri, Mısır’a Ürdün’e değil Yahudi’nin inşaatını yaptığı şehirlere-konaklara-saraylara yerleştirecek inşallah.

Makalemizin şu bölümü olayları ne güzel özetliyordu:

Bu arada; sağcıların da solcuların da… Tarikat ve cemaat hocalarının da, Masonluk, Lions ve Rotary Localarının da… Çağdaş ve Atatürkçü kılıflı muhalefet kanadının da, Din istismarcısı ve Milli Görüş kaçkını iktidarların da… Evet hepsinin en tepesinde Siyonist Yahudi baronların oturduklarını ve bu şeytani yapılanmanın Milli Görüş ve Erbakan tarafından deşifre edilip, Milli Çözüm plan ve programlarıyla dağıtılma aşamasına yaklaşıldığını anlamadan… Ve artık Hak’tan ve hayırdan taraf olmadan, hiçbir soruna gerekli ve gerçekçi bir çare bulamayacağımızın ve şeytanın askeri olmaktan kurtulamayacağımızın farkına varmadan, ne insanlık onuruna ne de sorumluluk şuuruna varamayacağımızı, bir kez daha hatırlatmamız gerekiyordu. Çünkü “Hak gelince, Bâtıl yok olacak” (İsrâ: 81); Güneş doğunca, karanlık kaybolacaktır. Tek ve gerçek kudret ve kuvvet sahibi ancak Cenab-ı Hak’tır. 

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
20
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...