YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6920c95353528
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 9
Bugün : 40297
Dün : 45549
Bu ay : 893021
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45296842
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

İsrail’in İstediği Kürdistan Kurulsun Diye;
AKP, TERÖRİSTBAŞI ÖCALAN'LA
UZLAŞMAK ŞARTIYLA MI İKTİDARA TAŞINMIŞTI?
-1-

4.8 19 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Neslihan BAYRAKTAR

Neslihan BAYRAKTAR

Subscribe
Bildir
16 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Erbakan Hocamızın ve Milli Çözüm’ün Haklı ve hayırlı uyarılarını dikkate almamanın cezasını ülkece en ağır şekilde çekmekteyiz. Önceki sözde çözüm özde çözülme sürecinin ağır faturasını yaşamışken Erbakan Hocamız’ın ”Akp’yi Türkiye’yi İsrail’e vilayet yapmak üzere Siyonizm kurdurdu” gerçeği ne zaman anlaşılacaktı?
Şimdiler de iktidardan muhalefetine zahiren etiket makam mevki sahibi aydınlarından yazar çizerine bunların hiç birinden hayır gelmeyeceği anlaşılmıştı. Zahiren çıkış yolu görünmemekteydi. Bi nevi dövecek dizimiz kalmamıştı.
Ya Milli Çözüm’e sarılıp Tüm İnsanlığın Kurtuluşuna vesile olunup tarihte olduğu gibi izzetli ve şerefli insan olma, yada siyonizm’in şeytani sisteminde köle olmanın yol ayrımındayız!

Milli Çözüm, Bu Siyonist Planı 15 Sene Önce Yazmıştı:

Masonluk; İslam ve insanlık düşmanlarının ortak yapılanmasıdır!

İktidarı da muhalefeti de, zaten Mason Localarına göbekten bağlı olduklarından, asıl gündemi unutturmak için kayıkçı kavgasıyla, Hacivat-Karagöz oyunuyla vatandaş oyalanmaktadır. Yıllardır halkımız ise maalesef bu narkozdan kurtulamamıştır.

.

Milli Çözüm Dergisinin ilginç bir özelliği vardır; sorulan soruların cevabı yine Milli Çözüm içinde saklıdır, biraz arşiv karıştırmak soruların cevabını bulmak için yeterli olacaktır. Milli Çözüm’ün diğer bir özelliği ise, yıllar öncesinden yazılan yazıların her daim güncelliğini koruyor olmasıdır.

.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından, Cumhur İttifakı’nın sağlandığı 2018 yılına kadar, tam 16 yıl boyunca AKP iktidarını ve Sn. Erdoğan’ı en açık ve acıtıcı ifadelerle sürekli suçlayan, ülkemizin siyasi, ekonomik, ahlâki ve stratejik sorunlarının baş sorumlusu olarak sataşan… Bu arada MHP’nin mitinglerinde, Meclis kürsülerinde, Parti sohbetlerinde, sürekli  “On binlerce masum ve mazlum insanımızın ve çocuklarımızın bebek katili Abdullah Öcalan’ı yaşatıp hapishanede tutmayın, onu derhal idam edip asın!..”  diyerek cebinde taşıdığı yağlı idam urganı parçasını sağa sola fırlatan Sn. Devlet Bahçeli, her ne olduysa şimdi, APO’ya “İP” edebiyatını bırakmış, “VİP=Özel imtiyaz statüsü ve yüksek devlet erkânı” prosedürüyle, Yüce Meclis’te  ağırlanmasını istiyorlardı!..  Güya APO’nun kutsal barış çağrılarıyla PKK belası ortadan kalkacaktı!?

Oysa APO, basit ve fasit bir maşaydı, artık son kullanma tarihi çoktan aşılmıştı. Daha önce güya, asla kabule yanaşmayacaklarını söyledikleri BARZANİSTAN’ı nasıl devlet statüsüyle tanımış ve ağırlamışlarsa, şimdi de Kuzey Suriye (ROJAVA) Kürdistanı’na meşruiyet kazandırmak üzere, APO ve PKK devre dışı bırakılacaktı. Evet, bu nursuz solcuların da, şuursuz sağcıların da, onursuz Din istismarcılarının da, hepsinin yuları aynı odakların elinde tutulmaktaydı.

Teröristbaşı Öcalan’ın çağrısından bir gün sonra KANDİL, silahı bırakacaklarını duyurmak yerine, “Ateşkes başlatacaklarını” açıklamıştı. Bu küstah tavır, Türkiye’yi oyalama amacından başka şeye yorumlanamazdı. Cumhur İttifakı ve Erdoğan iktidarının yandaş yazarları bu acı ve alçaltıcı küstahlığı saklamaya çalışsalar da, Kandil ve PKK silah bırakmayacağını ve “Ateşkes oyunlarıyla” vakit kazanmaya ve yeni tavizler koparmaya uğraşacaklarını açığa vurmuşlardı.

APO Teröristinin Çağrısı; Cumhur İttifakı’nın Büyük Kürdistan Hizmetkârlığı mıydı?

Abdurrahim Semavi’nin: “Türkiye; Doğu, Batı, Güney ve Kuzey Kürtleriyle İttifak Kuracak ve Onları Tanıyacak.” İtirafları!

Temel Strateji Araştırma Merkezi Başkanı Abdurrahim Semavi, Türkiye’de sözde Kürt sorununun çözümüne yönelik son dönemde atılan adımları ve yürütülen tartışmaları yorumlamıştı. 2013-2015 yıllarındaki Çözüm Süreci döneminde de Akil İnsanlar Heyetinde yer alan Semavi, gelinen mevcut durumda PKK lideri Abdullah Öcalan ile Kandil arasında anlaşmazlık olduğunu vurgulamıştı. Kuzey Irak’taki (Barzani Kürdistanı’nda) Rûdaw’da Hevidar Zana’nın sunduğu, “Kuzey Bülteni’ne” konuk olan Semavi, “Kandil ile İmralı arasında anlaşmazlık var. Sadece Öcalan ile Kandil arasında değil, Öcalan ile Rojava ve Öcalan ile Avrupa arasında da anlaşmazlık var. Bahsettiğim proje çerçevesinde sadece PKK meselesi çözülmüş olmayacak, PKK dışındaki Kürtler de muhatap alınacak” şeklinde açıklamalar yapmıştı.  

AÇILIM ARSIZLIĞI

Bu yolda yürüyenler hem ajan, hem haindir! Toplumu uyutmak ve istismar etmek için kurulmuş bir tezgahtır… Şuurlu küçük bir grubun dışında kimse hiçbir şeyin farkında değildir… Hayat pahalılığı içinde kendisini kaybeden insanlık artık sabrın bittiği noktaya gelmiştir…

Büyük Ortadoğu Projesi başkanı kukla başkan hiç akıl yürüt mıyor Ülkemizin durumunu hiç dikkate almıyordu.,

Ordunun da itibarsızlaştırdığı bir zamanda Rabbimiz yâr ve yardımcımız olsun inşaAllah

Siyonizmin yüz yıllık planlarını bilirsek ve bunlara komplo teorisi gözüyle bakmaz isek geleceği ve düşmanın planlarını daha net anlamış oluruz. Theoder Herzl’in küçük ve büyük İsrail planlarını, Haim Nahum planlarını anlarız ve karşı plan ve oyunlarımızı kurmuş oluruz. Bu adamların arz-ı mevud hayalleri var ve bu hayalleri gereği Irak Suriye parçalanıp tamamen büyük İsrail’e dahil olacak, Lübnan ve Ürdün saymıyoruz bile, İran, Türkiye, Mısır, Sudan bunlardan da parçalar kopartılıp büyük israile dahil edilecekti. Dünyada ve özellikle orta doğuda ne oluyor ise bu büyük planın doğrultusunda yapılıyordu.
Her ülkede farklı oyun oynanıyordu, Irak’da başka, Suriye’de başka Türkiyemde başka idi. Açılım saçalım saçmalığıyla burada bizi oyalarken Suriye’de kürt devletini ilan edip, Irak’daki Barzanistan ile ve doğu-güneydoğudaki kürdistan ile birleşmeye hazır Türkiyede referandum yapılıp bağımsızlık isteye bilirler mi? isterler Türkiye bağımsızlığı kabul etmez ise uluslararası güçler bu sözde bağımsızlık isteyenlerin bağımsızlığını vermek için savaş açarlar mı? açabilirler. Bu birleşik büyük kürdistanları İsrail’e eyalet olur mu? olabilir. Siyonizmin bütün derdi büyük israil’i kurmak ise bütün olabilir o zaman gözümüzü dört açıp bu türlü oyunların hiç birisine fırsat tanınmamalıdır.

“APO’ya göre, Barzanistan ve Rojava Kürdistanı gibi “Doğu ve Güneydoğu Otonom Kürt Alanı” da artık mutlaka tanınmalıydı!.. İşte şimdi Erdoğanların, Devlet Bahçeli ve yandaşlarının YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ kılıfı sardıkları ve büyük bir kahramanlık edasıyla savundukları tarihi tahribat girişimlerinin altında, Siyonist ve emperyalist merkezlerin bu sinsi planları yatmaktaydı.”(Milli Çözüm Dergisi. Sayı: 257 Şubat 2025 “İmralı Ziyaretini Anlamak İçin: Özet Kürtçülük Dosyası ve Türkçülerin Son Katkısı”)
Evet Milli Çözüm yine bizleri 15 sene öncesinden olacakları haberdar etmişti, bunu nasıl başarıyordu. Kur’an dürbünüyle olayları bakıyor, büyük planı net bir şekilde okuyordu ve ferasetiyle bizlere sanki olacakları yaşamış gibi aktarıyordu. 

Last edited 6 ay önce by Süleyman

Milli Çözüm, Bu Siyonist Planı 15 Sene Önce Yazmıştı:

Masonluk; İslam ve insanlık düşmanlarının ortak yapılanmasıdır!

İktidarı da muhalefeti de, zaten Mason Localarına göbekten bağlı olduklarından, asıl gündemi unutturmak için kayıkçı kavgasıyla, Hacivat-Karagöz oyunuyla vatandaş oyalanmaktadır. Yıllardır halkımız ise maalesef bu narkozdan kurtulamamıştır.

İktidarı da muhalefeti de, zaten Mason Localarına göbekten bağlı olduklarından, asıl gündemi unutturmak için kayıkçı kavgasıyla, Hacivat-Karagöz oyunuyla vatandaş oyalanmaktadır. Yıllardır halkımız ise maalesef bu narkozdan kurtulamamıştır.

Milli Çözüm Dergisinin ilginç bir özelliği vardır; sorulan soruların cevabı yine Milli Çözüm içinde saklıdır, biraz arşiv karıştırmak soruların cevabını bulmak için yeterli olacaktır. Milli Çözüm’ün diğer bir özelliği ise, yıllar öncesinden yazılan yazıların her daim güncelliğini koruyor olmasıdır.

BİR ÜLKE; BİLGE VE YİĞİT LİDERE SAHİP BULUNUYORSA, BU NİMETİN KONFORU BİR BAŞKA OLUYOR!..

Öncelikle rabbime sonsuz şükürler ediyorum. Şükredebildiğimize de şükrediyorum.
Olayları plan ve projeleri bilgece ve yiğitçe okuyabilmek ve o doğruları haykırabilmek yazabilmek insanları aydınlatmak uyandırmak gibi bir Rehber Şahsiyete sahip olmak hakikaten büyük nimet… Bilge Liderlerin özelliği; herhangi bir problem doğmadan yaşanmadan önce gidişata bakıp hadiseleri değerlendirip şu şu sonuçlara varılır diyebilmek ve gereğini yerine getirmek için ilgililere fırsatlar oluşturmak ne büyük nimet ne büyük konfor. Elhamdülillah Milli Çözüm bu BİLGELİĞİ VE YİĞİT DURUŞU on yıllardır sürdüregelmektedir.

Milli Çözüm’ün en büyük başarılarından biri de; Erbakan’ın mübarek şahsına, davasına ve manevi mirasına Milli Çözüm sahip çıkmaktadır! Hal böyle olunca, Milli Çözüm, Hak ile Bâtılı, mü’minle münafıkı en net ve mert şekilde ortaya koymakta ve Milli Çözüm, hikmet ve hakikat aynası olmaktadır! İşte bu makalede bu gerçekler bir kere daha tescillenmiş olmakta..

İyi ki varsın Milli Çözüm!..

Siyonist ve emperyalist merkezlerin Büyük Kürdistan planı!

İsrail uşağı teröristler gözümüzün içine baka baka;
“Dört ülkedeki (Irak, Suriye, Türkiye ve İran) Kürdistan’ın bütün parçaları mutlaka birleşecektir!” diyorlar.
“Türkiye; Doğu, Batı, Güney ve Kuzey Kürtleriyle ittifak kuracak ve onları tanıyacak!” diyorlar.
Türkiye’de silahlı mücadele dönemi kapandı; artık siyasi ve demokratik yöntemlerle hedefimize ulaşacağız!… Yani; PKK yerine Türkiye’de Dem Parti, Suriye’de YPG ile Siyonist projelere hizmetkârlık yapacağız” diyorlar.

Büyük Kürdistan hizmetkârlığı yapan İsrail işbirlikçileri ise halka karşı;
Irak’ta bir Kürt devleti kurulursa “CASUS BELLİ” diyorlardı.
Suriye’de bir Kürt devleti kurulursa “CASUS BELLİ” diyorlardı.
Yandaş takımı ise İşbirlikçileri “Kürt devleti kurulmasın diye savaşı göze alan kahraman” ilan ediyorlardı!

İşbirlikçiler, “Irak’ın bölünmesine müsaade etmeyiz” dediler, sonunda Irak fiilen bölündü, Kuzey Irakta Barzanistan Kürdistanı kuruldu, “CASUS BELLİ” olmadı.
İşbirlikçiler, “Suriye’nin bölünmesine izin vermeyiz” dediler, sonunda Suriye fiilen bölündü, Rojava Kürdistanı kuruldu, “CASUS BELLİ” olmadı.
Şimdilerde ise işbirlikçiler, “Terörsüz Türkiye” diyerek, terörist başı Abdullah Öcalan’a “PKK’ya silah bırakma çağrısı” yaptırıldı, yine “CASUS BELLİ” olmadı.

Siyonist projeye:
Kuzey Irak Kürdistanı’ndan (Barzanistan’dan) sonra, şimdi de Kuzey Suriye Rojava Kürdistanı’nı kurdurup, Türkiye’yi; önce kuşatma altına almak, sonra Güneydoğumuzu da kışkırtıp katarak Büyük İsrail’e hazırlık yapmak.
Sinsi ve Siyonist projenin parolası: “Terörsüz Türkiye”

Milli Çözüm, bu Siyonist Planı yazdı: “CASUS BELLİ” oldu!
İsrail’in İstediği “Büyük Kürdistan” hizmetkârlığı yapan “CASUS BELLİ” oldu!
Atatürk’ün kapattığı MASON LOCALARI!
Aynı Siyonist odaklara ve Masonik Localara bağlılık hususunda hiçbir farkı ve aykırılığı bulunmayan işbirlikçi partiler.

Last edited 6 ay önce by Necati Akgül

Âl-i İmran 118
Ey iman edenler! Sizden olmayanları (Yahudi ve Hristiyanların hain takımını ve işbirlikçi münafıkları) sırdaş (müttefik) edinmeyin. (Çünkü) Onlar size (her fırsatta) kötülüğe ve zarar vermeye uğraşırlar, size zorlu bir sıkıntı verecek şeylerden de hoşlanırlar. Onların buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, göğüslerinde (gönüllerinde) gizli tuttukları (nefret ve hıyanetleri) ise, daha büyüktür. (Böylece) Size ayetlerimizi (imanın ve inkârın alâmetlerini) kesinlikle açıkladık; belki akıl erdirip (Haçlı Siyonistlerden ve işbirlikçi hainlerden uzak kalırsınız diye, size bu gerçekler tebliğ ve tavsiye edilmektedir).

https://www.mealikerim.com/3/ali-imran/118

Nisâ 76
(Halbuki, gerçekten) İman edenler; Allah yolunda (Hakk ve adalet hâkim ve Müslümanlar galip olsun diye) çarpışıp çırpınırlar. İnkâr edenler (ve münafık kimseler) ise, tağut yolunda (şerli ve şeytani odakların zulüm ve sömürü düzenleri sürsün diye) çırpınıp çarpışırlar. O halde siz (mü’minler iseniz); şeytanın dostları olan (inkârcılar ve münafık)larla çarpışın. (Zalim güçler ve işbirlikçi hainlerle uğraşın!..) Ve kesinlikle (bilin ki) şeytanın hile ve tuzağı pek zayıf (ve temelsizdir.)

Târık 16
(Halbuki) Ben de (o hainlere karşı hile ve tertiplerini boşa çıkaracak) bir düzen kurup hazırlamaktayım.
Târık 17
(Öyle ise) Sen o kâfirlere (ve hain nankörlere şimdilik) mühlet ver ve biraz süre tanı. (Allah’ın va’adini ve kudretini ileride ve kesinlikle herkes görüp anlayacaklardır!)

https://www.mealikerim.com/86/tarik/17

Tûr 47
Şüphesiz zulmedenlere (süper güçlere ve hain işbirlikçilerine) bundan önce (daha dünyada iken) de bir azap vardır; (zulüm düzenleri yıkılıp rezil ve zelil edileceklerdir.) Ancak onların çoğu (gerçeği) bilmeyen (cahiller ve gafillerdir).

https://www.mealikerim.com/52/tur/47

Siyonistlerin Kürdistan ve arkasından Büyük İsrail BOP planını anlamadan bilmeden olayları doğru yorumlamak mümkün değildir.1.ve 2. Açılım süreçleride aynı amaca hizmet etmektedir.
Milli Çözüm dergisi İlk çıktığı 2004 yılından beri Türkiyede ve dünyada gelişen olayların karanlık noktalarını aydınlatan tam 21 yıldır gerçekleri tüm risklerine rağmen ve hiç bir maddi beklentisi olmadan haykıran Hakka tarafgirliliğini ispatlayan bu arada Erbakan Hocamızdan devraldığı Milli Görüş ve Adil Düzen plan ve programlarına sahip çıkan Basın yayın strateji ve düşünce kuruluşudur.Kuran ve sünnet ışığında hep haklı çıkan ancak hak ettiği değeri görmeyen Vatan, Millet ve Ümmet sevdasını ispatlamış ile çok yakın bir gelecekte Milli kurum ve kuruluşlarca Türkiyemizi tam bağımsız olarak İsrail,ABD, Çin,Rusya gibi ülkeleri hizaya sokacak yeni bir devrim ve değişime öncülük yapacaktır. Elbette tüm başarı Milli Çözüm sadıkları ve başta Erbakan Hocamıza Milli Çözüm şahsi manevisi Ahmet Akgül üstadımızın olacaktır.

Bismillahirrahmanirrahim.
Hac Suresi 47-48-49-50-51-52-53-54-55. Ayetler: (Ey Nebim!) Onlar Senden, azabın çarçabuk getirilmesini istiyorlar ya, (biraz daha beklesinler); Allah, kesinlikle (tehdit) va’adine muhalefet etmez (sözünden dönmez ve haber verdikleri aynen gerçekleşecektir). Şüphesiz, Senin Rabbinin katında bir gün, sizin (dünyada) saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir. [Not: Sizlerin bazı haksızlıklara bir müddet sabretmenize karşılık Cenab-ı Hakk çok daha uzun bir zaman fırsat verebilir anlamındadır.]

(Tarihe ibretle bakın!) Nice ülke (halkı) var ki, zulmettikleri halde onlara bir (zaman) mühlet verdim. Sonra onları tutup yakaladım (ve cezalarını kestim. Elbette ve her halde) dönüş ancak Banadır.

De ki: “Ey insanlar, gerçekten Ben sizin için (sadece) apaçık bir uyarıcıyım.”
Artık, iman edip (yararlı ve hayırlı işlerde ve) salih amellerde bulunanlar (kurtulacaktır), işte onlar için bir bağışlanma (mağfiret) ve üstün bir rızık vardır.

Ayetlerimizin (inkârı ve hükümlerimizin yürürlükten kaldırılması) konusunda (Bizi ve mü’minleri) acze düşürecekleri(ni sanarak) yoğun çabalar harcayanlar ise, (cehennemdeki) alevli ateşin halkıdırlar.
Biz Senden önce hiçbir resul ve hiçbir nebi göndermiş olmayalım ki, o (Allah’tan) bir temennide bulunduğu zaman, şeytan (hemen) onun dileğine (ümit ve temennisine bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış (ve kafalarını karıştırmaya çalışmış) olmasın. Ama Allah, şeytanın ilka ve iğvasını (ayartma ve saptırma çabalarını) giderir, sonra Allah Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten (her şeyi hakkıyla) Bilendir, Hüküm ve Hikmet sahibidir.

Şeytanın (bu tür kafa) karıştırmalarına ve şüphe bırakmaları(na, vesvese ve kışkırtmalarına fırsat verilmesi), kalplerinde hastalık olanlara ve kalpleri (imani ve vicdani) duyarlılıktan yoksun bulunanlara (Allah’ın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin kendisinden) uzak bir ayrılık ve uyuşmazlık içindedirler. 

(Ayrıca) Kendilerine ilim verilenlerin de, bunun (Kur’an’ın) hiç tartışmasız Rablerinden olan bir gerçek olduğunu bilmeleri; böylelikle ona tam iman etmeleri ve kalpleri tatmin bulmuş olarak ona bağlanıp (huzur ve güvene erişmeleri) içindir. Şüphesiz Allah, iman edenleri dosdoğru yola yöneltir.
İnkâr edenler ise, kıyamet saati onlara apansız gelinceye veya (hayır yönünden) kesintiye uğramış (akim; yararsız bırakılmış ve tüm hayır kapıları kapatılmış) bir günün azabı onlara yetişinceye kadar ondan (Kur’an’dan) yana şüphe içinde kıvranıp kalıvereceklerdir.

www.mealikerim.com

Üstad Ahmet Akgül Hocamızın söyledikleri pek çok konuya önce itiraz ediliyor ama itiraz edenler sonunda “hep siz haklı çıkıyorsunuz Hocam” itiraflarında bulunuyorlar sebebi nedir?
En azından Üstadımızın şu yönünü bilmemiz bile bu sorunun cevabını bulmamıza yetecektir.
Öncelikle doğruları ve yanlışları sağlam tespit ediyorlar.
Bütün kanaat ve kararları Doğru nedir? Yanlış nedir? bunların üzerine kurguladıkları görülüyor.
Doğruları ise hiç kimsenin itiraz edemeyeceği temel ölçülerle ele alıyorlar.
“Aklı selim, müspet bilim (faraziye, nazariye, uydurma değil) ispat edilmiş ilim, vicdani tatmin, tarihi deneyim ve birikim, evrensel hukuk ve ahlak kaideleri ve Kur’an-ı Kerim” iyi yararlı güzel bulduklarına doğru ve yine bu 6 temel ölçü biriminin ittifakla kötü zararlı ve çirkin bulduklarına ise yanlış diyorlar.
Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği temel ölçülerle hareket edildiğinden dolayı, başlangıçta itirazlar edilse de sonunda hep haklı çıkmasının sebebi bu olmaktadır.

Ülkemizin her yanında duyanlar için tehlike çanları çalıyor. Siyasi olarak içeriden ve dışarıdan kuşatma altında olan yurdumuz, askeri yığınaklarla dolu sınırlarımız yetmezmiş gibi bugünlerde ikincisini yaşadığımız çözülme süreciyle; yıllardır hazırlığı yapılan çalışmalar fiili aşamaya geçmek üzere yeniden gündeme geliyor ve ülkemizin içinde halihazırda idam cezası almış bir vatan haini, siyonistlerin sözcüsü olarak muhatap alınıyor. Peki bu durum cereyan ederken, etkili yetkili merciler nerelerde geziyor?.. İktidar zaten malum da bir de bu duruma ses çıkarması, bağırıp çağırması gerekenleri hatırlamamızda fayda var…
Örneğin bugün muhalefette olan zatlardan Davutoğlu’na ait bu sürecin ilki için yazılmış; “bu süreç milli’dir” başlıklı ve 2014 tarihli yazı hala AKP İnternet sitesinde dururken, kendisi de aynı çizgisini koruyor…
Bu mevcut çözülme sürecinde baş aktörlerden olan birinin hastalanması sonucu onu hastanede ziyaret SP lideri Arıkan; “onun fikirlerine ve bakış açısına çok ihtiyacımız var” diyor ve ne hikmetse SP içinden bir itiraz bile çıkmıyor.
Ana muhalefet diye geçinen parti ise elinde zillerle, davullarla bu çözülme sürecini zaten en başından beri destekliyor.
Özetle, utanmadan bu parçalanma sürecine “Milli Çözüm Süreci” diye ad takanlar acaba ve inşallah gelmekte olan gerçek “Milli Çözüm sürecini” mi çağırıyor hep birlikte göreceğiz. Mübarek İbrahim Hakkı hazretlerinin dediği gibi;
“Hakk şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Ârif ânı seyr eyler
Mevlâ görelim n’eyler
N’eylerse güzel eyler”

Last edited 6 ay önce by M. Vedat

Tarihe baktığımızda, kişilerin şeytanlıklarına fırsat verilmesi oranında cezalarınn şiddeti de artmaktadır!

Rehber şahsiyetlerin en büyük alameti ise apaçık birer uyarıcı olmalarıdır.
Hakk’ın rehberine tuzak kuranlar, Yahuda İskaryot’u hatırlasın!

Hak sözünü çarpıtmaya, yozlaştırmaya ve kafaları karıştırmaya çalışan birileri hep olmuştur. Ancak Allah, bu ayartma ve saptırma çabalarını boşa çıkarandır. Bu durum, sadıkların imanını artıran bir antrenman; gevşeklerin ise elenmesine vesile olan bir eleme sürecidir.

Ölüm gelip çattığında, kapılar kapandığında, insanı kıvrandıran şüpheler ortadan kalktığında, kişi yaptıklarıyla/huyuyla baş başa kaldığında ve kaçacak hiçbir delik bulamadığında ne yapacak?

Tarih boyunca şeytanlar ve onun etkisindeki insanların en büyük yanılgısı, “zaferi, iktidarı, kurtuluşu” hep zalimlere yakıştırmaları olmuştur: Firavun’a, Karun’a, Ebu Cehil’e, İran’a, Rusya’ya… Ama asla Hz. Musa’ya, Hz. Muhammed’e (s.a.v.), Aziz Erbakan Hocamıza ve onun en sadık takipçisi olan Bilge Rehber’e yakıştıramamışlardır.
Oysa yanılgı tam da burada başlar. Çünkü iktidar verilecek yere tabi olmak iman değildir! Asıl olan; Kur’an’a, Resul’e ve asrın rehberi olan Aziz Erbakan Hocamızın davasına — yani Adil Düzen’e — sadakatle bağlı kalmak ve bu yolda cihat etmektir.
Bu, hem dünya hem ahiret kurtuluşunun vesilesidir ve Allah’ın (sayıları az da olsa) sadıklara zafer vereceğine şüphesiz iman etmenin göstergesidir.

Sadıkların Allah’tan bekledikleri zafer nimeti, gafillerin kulağına tuhaf gelir. “Ya bu da Allah’tan istenir mi? Sen kimsin? Zavallı!” derler. Oysa Allah’ın, mümin ve sadık kullarına vereceği nimetler onların hayal bile edemeyeceği kadar yücedir. Hem dünya hem ahiret için öyle lütuflar vardır ki ne akılla kavranabilir ne de hayale sığar.

Makaleyi okuyunca, yıllar önce yazılanların birebir gerçekleştiğini ve kişiler hakkında yapılan tespitlerin aynen çıktığını görmek…
Bu bir aklın okunması mı, geleceğin görülmesi mi? Buna sen karar ver. Ancak Kur’an’la olaylara bakmanın ve Aziz Erbakan Hocamızı tam rehber edinmenin sonucu olarak, münafıklar gözünden hiç kaçmadığına ve şeytanın sinsi oyunlarına hiç düşülmediğine şahit oluyoruz.

Mühlet verilenler, kendilerine gerçekten fırsat verildiğini sanmasınlar. Tarihe baksınlar ve fırsat verilenler — FETÖ, Cübbeli, Arınç, Koru, Gül, Müslüm, Kaplan… — sonunu görsünler.

“Onlar, (münafıklar) Allah’ı ve iman edenleri aldattıklarını zannederler. Oysa yalnızca kendilerini aldatmaktadırlar ve bunun farkında değildirler.” (Bakara Suresi, 9)

Last edited 6 ay önce by Mus'ab Eryıldız

Bu makale acilen, ivedilikle Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün kurum ve kuruluşlarındaki etkin, yetkin, milli, duyarlı, onurlu, şuurlu yönetici bürokratlarına….
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bütün komuta kademelerine….
Üniversitelerimizdeki Siyonist düşüncenin kölesi olmamış, uşak kafalı sözde akademisyen bilinen, zelil ruhlu satılmış kesimler hariç, bütün akıl vicdan ve ilim sahibi bilim adamlarına….
Medyanın onurlu, bağımsız, cesur ve haysiyet sahibi yazarlarına ve sivil toplumun dert ve mücadele kesimlerine ulaştırılıp, okutulması temel bir zarurettir…

Adeta Kuvay-ı Milliye ruhu ile ele alınan bu hayati konular, yüksek bir feraset ve hidayet süzgecinden geçmiş ve sağlam temellere dayanan bir sonuca 2.bölümde bağlanmak üzere ele alınmıştır. (Bunun için Makalenin 2.bölümünü sabırsızlıkla bekliyoruz)

“AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından, Cumhur İttifakı’nın sağlandığı 2018 yılına kadar, tam 16 yıl boyunca AKP iktidarını ve Sn. Erdoğan’ı en açık ve acıtıcı ifadelerle sürekli suçlayan, ülkemizin siyasi, ekonomik, ahlâki ve stratejik sorunlarının baş sorumlusu olarak sataşan… Bu arada MHP’nin mitinglerinde, Meclis kürsülerinde, Parti sohbetlerinde, sürekli “On binlerce masum ve mazlum insanımızın ve çocuklarımızın bebek katili Abdullah Öcalan’ı yaşatıp hapishanede tutmayın, onu derhal idam edip asın!..” diyerek cebinde taşıdığı yağlı idam urganı parçasını sağa sola fırlatan Sn. Devlet Bahçeli, her ne olduysa şimdi, APO’ya “İP” edebiyatını bırakmış, “VİP=Özel imtiyaz statüsü ve yüksek devlet erkânı” prosedürüyle, Yüce Meclis’te ağırlanmasını istiyorlardı!.. Güya APO’nun kutsal barış çağrılarıyla PKK belası ortadan kalkacaktı!?
Oysa APO, basit ve fasit bir maşaydı, artık son kullanma tarihi çoktan aşılmıştı. Daha önce güya, asla kabule yanaşmayacaklarını söyledikleri BARZANİSTAN’ı nasıl devlet statüsüyle tanımış ve ağırlamışlarsa, şimdi de Kuzey Suriye (ROJAVA) Kürdistanı’na meşruiyet kazandırmak üzere, APO ve PKK devre dışı bırakılacaktı. Evet, bu nursuz solcuların da, şuursuz sağcıların da, onursuz Din istismarcılarının da, hepsinin yuları aynı odakların elinde tutulmaktaydı.”

Milli Çözüm Dergisi fikrî hazine ve basiret pusulasıdır.

Yıllar önce yazılmış makalelerin, bugünkü olaylara ışık tutması; Milli Çözüm’ün ne kadar derin ve isabetli bir bakışa sahip olduğunu gösterir. Milli Çözüm, sadece bir dergi değil her döneme ışık tutan bir hakikat yoludur. Yıllar önce yazılanlar, bugün yaşananlara ışık tutuyorsa, bu fark tesadüf değil, basiretin eseridir. İşte Milli Çözüm farkı. Teşekkürler Milli Çözüm.

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
16
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...