YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6922b37227501
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 3
Bugün : 5111
Dün : 47039
Bu ay : 946073
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45349894
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

KENDİME VE KARDEŞLERİME

Kulluğunu ve nice hıyanet ve kusurunu
Unutup kuduran…
Kendi meziyet ve marifetleriyle
Övünüp duran
Ve böylece nefsini putlaştırıp azdıran
Yani, kendisini satıp pazarlayan kişi
Manen ve ahlâken bir peze….tir!..
Çünkü, avrat satmakla, keramet satmak aynı şeydir.
Bunların bütün kârı, geçici ve şeytani bir zevktir…
Söyleyin canlar;
Karısının kızının reklâmını yapanlarla
Manevi kazancını ve kutsalını
Vitrine koyanların farkı nedir?

Beceri ve birikimiyle böbürlenip hava atmak
İbadet ve hizmetleriyle üstünlük taslamak;
Kadınların aylık ayıp halinden
Övünç payı çıkarmalarına benzetilmiştir…

“Yapmadıklarınızı (ve zaten yapamayacaklarınızı) niçin konuşup (boşuna hava atarsınız)? (Böylesi riyakârlık ve ucuz kahramanlıkla) Allah katında büyük bir gazaba uğrarsınız.” (Saff Suresi ayet: 2-3)

“(Allah’ın lütfuyla ortaya) Getirdikleri (bazı başarılarıyla) ferahlanıp şımaranları ve yapmadıkları (hizmet ve ibadet gibi) şeyleri (yapıyor görünmeleri) nedeniyle övülmekten hoşlananları, ‘(kazançlı ve başarılı) sayma! Onların azaptan (ve rezil olmaktan) kurtulacaklarını da sanma!..’” (Âl-i İmrân: 188)

Ayetleri bize gelmiştir…
Oysa senin, öyle kabahatlerin,
Öyle barbarlık ve kabalıkların vardır ki…
Ortaya çıktığında, yerin dibine batacağın,
Öyle gizli günahların kayıtlıdır ki…
Bunların bir tanesi bile
Seni ezmeye yetecektir…

“Öyle ise siz, sakın nefsinizi temize çıkarıp durmayın. Kim (küfür ve kötülükten) sakınandır, bu Allah’a ayandır.” (Necm: 32)

Sadık o kimsedir ki,
Faziletleri kadar, rezaletlerini de konuşabilir…

“Kendisi gibi aciz ve çaresiz insanlara güvenen ve onların övmesiyle sevinen kişi, tam iman etmemiştir ve lanetlenmiştir.” (Hadis-i Şerif)

Kâinatta, eşyada ve hadisatta;
Görüneni ve gördüreni görmezsen…
Nakş-ı âlemin hepsini,
Bir tek hikmet ve vahdet teliyle örmezsen…
Senin iman ve irfan iddian ne denli geçerlidir?..
Âlim, gönül gözü gören
Arif, iman aklı eren kişidir…
Allah’ın sıfat ve iltifatından çok
Hakkın zatına gönül vermen gereklidir.
Bir güzelin asalet ve kemâline değil de,
Onun sadece cemâline âşık olanlar;
Hastalık ve ihtiyarlık çağında
Ondan usanıp terk edecektir.

“Ey iman edenler, (gerçekten) iman ediniz!..” (Nisa: 136)

Hitabı ne zaman kalbine erişecektir?

“Hel tüczevne illa ma küntüm tea’melun.” (Neml: 90)

“Yaptıklarınızdan (ve ahlâk yapınızdan) başkasıyla mı karşılık göreceğiniz zannedilmektedir?”

Hükmü değişmez gerçektir!..

4.9 33 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Rahmet PAKGÜL

Rahmet PAKGÜL

Subscribe
Bildir
23 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Efendimiz (sav) buyuruyor “bir müminin bu dünyada bir tek derdi vardır, o da imanla sağ salim bu dünyadan göçüp gitmektir”. İşte şiirde, imanla ahirete gidebilmemiz için imanımızı nasıl korumamız gerektiği açık seçik bir şekilde anlatılıyor. Nefsimizin bizi hangi duygulara kaptırıp nasıl azdıracağı, sonrasında hangi davranışları bize yaptırtacağı, fiziğimizden ruhumuza kadar bütün özelliklerimizi veren Rabbimizi unutup kendimizde bir varlık görmemize sebep olacağı, böylece bizi cehenneme nasıl sürükleyeceği veciz bir şekilde anlatılmış. Firavun da böyle değil miydi? Halbuki; insanlığın hayrına kullanmamız gereken özellik ve yeteneklerimiz Rabbimizin bize bir rahmetidir. Bu özellik ve yeteneklerimizi insanlığın hayrına kullanmamız kendi ahiretimiz için gereklidir, Rabbimiz ahirette tutacak bir dalımız olsun diye bize rahmet etmiş. Kalkıp bunla övünmemiz veya övgü beklememiz anlamsız olduğu kadar aslında ne kadar aşağılık bir durum düşündüğümüzde. Veren Cenab-ı Hakk, nefsimize ne oluyor ki bundan pay çıkartıyoruz.. Fakat nefsimize uyduğumuz zaman nasıl da bu aşağılık duruma düşüyoruz. Bir de ahirette bize şu dendiği zaman ne diyeceğiz?” sen dünyada övülme bekliyordun insanlar da seni övdüler karşılığını orada aldın, burda bir şey yok”. En büyük iflas bu değil mi?
Ayrıca şiirde “Alim gözü gören kişidir” ifadesi var. Evet “görmek ilimdir”. Detayı göremeyen, bilgi ve olaylardaki hakikati görüp ona göre yönlenemeyen insan alim olur mu? Aziz Erbakan Hocamızın bezetmesi ne akadr çok şeyi ifade ediyor sadece siyasi bir nitelendirme değil elbette “bakarlar ama görmezler”
Ayrıca şiirde; Hakk’a aşık olmanın yolu da ne güzel bir benzetmeyle anlatılmış. “Bir güzelin sadece cemaline aşık olanlar, hastalık ve ihtiyarlık çağında ondan usanıp terk edecektir. Belki de Şeyh Sadi Şirazi de “güzele kırk günde doyulur güzel huyluya kırk yılda doyulmaz” benzetmesiyle bu konuya değinmek istemiştir. Hatta leyla ile mecnunda “leyla mecnuna ölüm anında gelip ‘ben leylayım ‘dediğinde Mecnun’ sen leylaysan benim üzüntüm neden gitmedi’ demiştir. Bu sözlerle Fuzuli Allah aşkını ifade etmeye çalışmıştır diyebiliriz. ” Bu açıdan baktığımızda şiirde; Allah (c.c.) aşkına varan yol o kadar net, kısa ve özlü anlatılmış ki sayfalarla izah edilse yetmez.
Kısacası; imanımızı, şeytan ve nefsimizden gelecek tehlikeler ve bu tehlikelere karşı koruyabilmemiz için bir rehber niteliğinde bir şiir.

AMİİİNNN Ecmain!

Allah, bütün yaptıklarımızı ve düşündüklerimizi Bilendir.
Allah, bütün yaptıklarımızı Görendir.
Allah, bütün söylediklerimizi İşitendir.

Biz yaptıklarımızı unutsak bile Allah unutmuyor…
Biz söylediklerimizi unutsak bile Allah unutmuyor…
Biz düşündüklerimizi unutsak bile Allah unutmuyor…
Allah, bizi bizden iyi Bilendir.

İnsanların hakkımızdaki hüsnü zanları veya suizanları ile bizleri övmeleri ya da yermeleri bizlerin Allah katındaki kıymetini değiştirmemektedir.
Kaldı ki; insan nefsinin kötülüklerine bizzat kendisi şahittir, herkes kendi ayarını ve amacını bilmektedir.

Haydi, dünyada kulluğumuzu ve nice hıyanet ve kusurumuzu unutup, riyakârlık ve ucuz kahramanlıkla kendi meziyet ve marifetlerimizi pazarlayıp insanların övgüsünü aldık diyelim, peki o zaman kıyamet günü Allah’a karşı kim bizi savunabilecektir?

Hakikat, Allah her şeyimizi hakkıyla biliyor ve melekler de kaydediyor iken;
Riyakârlık ve ucuz kahramanlıkla, yapmadıklarımızı ve zaten yapamayacaklarımızı konuşup boşuna hava atmaktan…
Allah’ın lütfuyla yaptığımız işlerden dolayı Allah’a şükretmek yerine, kendi nefsimize pay çıkarmaktan ve bunlarla nefsimizi yüceltmekten…
Yapmadığımız şeyleri yapıyor görünerek övülmekten…
Kendimiz gibi aciz ve çaresiz insanlara güvenip onların övmesiyle sevinmekten…
Sonunda rezil olup azaba uğramaktan..
Rabbimize sığınıyoruz.

Rabbimiz, “Ey iman edenler, (gerçekten) iman ediniz!..” (Nisa: 136) hitabını kalbimize eriştir.

Last edited 9 ay önce by Necati Akgül

Şiirdeki tüm uyarı ve tehditleri bizzat kendi nefsime alıyor ve anlıyorum.. Bu uyarılara benim nefsimden ve rezaletlerimden daha uygun bir başka nefis tanımıyorum..
Yarabbi ;
Ahlak ayarımdan memnun kalmadıkça
İmanımdan razı olmadıkça
Yaşam şeklimi Senin koyduğun ölçülere uydurmadıkça canımı alma..
Yarabbi ;
Her türlü nankörlükten, bilmişlik ve bilgiçlikten, amelsiz ve karşılığı olmayan bütün sözlerden ve Millî Çözüm’ün Şahs’ı manevisine karşı her türlü edepsizlik, saygısızlık ve utanmazlıktan Sana sığınırım..
Yarabbi, Milli Çözümün bütün mensuplarına, sadık erkek, kadın, genç ve çocuklarına dünyada izzet ve devlete, ukbada ise sonsuz Cennet ve cemulullaha ulaşıp kavuşmayı nasip eyle..
Yarabbi Mealikerimden ömrümüzün sonuna kadar nasiplenmeyi bize nasip eyle..

Yanmaya ateş aradım durdum
Nefsim bana yetermiş meğer
Her belasın ödül sandım kudurdum
Bir hüsranın sonu bile binden betermiş meğer

Bin kere tevbe bozdum tutmaz dikişim
İpimi kuyuya saldım durmaz çöküşüm
Şimdi soldu gitti şen şakrak gülüşüm
Nefisle yanmanın sonu külümüş meğer

Lanetine mazeret için arama pazar
Kader Allah’tan ama yolu kul yazar
Tevbesiz gidenin sonu ot bitmez mezar
Ordan da cennete yol yoğumuş meğer

İki yorum yazar üç gün firarda
Saati saatine uymaz zikzak kararda
Bu kadar laf taşı duvarı yarar da
Nasipsizin kulağında tıkaç çoğumuş meğer

Yarabbi bin tevbe etsek bin tevbe bozsak da senden başka af ve mağfiret dileyecek kapımız yok. Senin ihsanın cömertliğin öyle yüceki kulun ne isterse boş çevirmiyorsun. Biz senden hayırlı faydalı olanı istemek yerine belamızı istedik, Sen de istediğimizi verdin. Yarabbi günahlarımızdan da, belamızı ister tavırlarımızdan da bir kez daha tevbe ediyoruz. Sen bize bu kendi kuyumuzu kazan hallerimizden bir an evvel kurtulmayı nasip edip yeryüzünde Hakikatin Temsilcisine, şuurlu bir biçimde tam teslimiyetle tekrar kavuşabilmeyi, ve sonrasında da kararımızda sadık kalabilmeyi nasip eyle Amin kere amin

Rabbim bilmenin ve becermenin şehvetinden, bilmeden bilgiçlik satan ve sahtelik sırıtan hareketlerimizden boşanmayı bizlere nasip etsin. Bir an bile bizi nefsimizin eline bırakmasın. Efendimizin (sav) kendisini yaşlandırdığını söylediği “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayetini idrak edebilmeyi, gereğini yapabilmeyi bizlere nasip etsin.

Rabbim bizleri ödevini yapıp sınavı kazanan kullarından eylesin inşallah

“Akıllı, nefsine kızar olurmuş!”

Rabbim gönlünde dava derdi taşıyanların günahlarını bağışlasın, gerekli dersleri almayı nasip etsin inşallah.. Amin.

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
(Ey mü’minler! Hem) Allah’a, (hem) O’nun Peygamberine itaat ediniz; (menfaatçilik, kavmiyetçilik ve cahiliye geçmişine özentilikle) birbirinizle uğraşıp çekişmeyiniz; sonra korkaklaşıp kuvvetten düşersiniz; (şevketiniz ve devletiniz elinizden gider, havanız söner; kâfirlerin ve zalimlerin güdümüne girersiniz.) Bir de (çeşitli zahmet ve musibetlere) mutlaka sabrediniz, (her türlü düşman ve tehlike karşısında metanetli hareket ediniz ve gevşeklik göstermeyiniz) iyi biliniz ki Allah sabredenlerle beraberdir (onlara manevi destek sağlayacaktır).
(Enfal suresi 46)

Milli Çözüm Şiirlerinin hakkını vererek okumaya gayret ve çaba göstermenin gerekliliğini, kafa yorarak yazılanı anlamaya kavramaya çalışmanın gerekliliğini , 5 vakit namazların sonunda çekilen tesbihat gibi şiirlerimizi de dilimizden düşürmeyip meşgul olmamız gerektiği, etrafımızdaki eşimiz dostumuz çevremiz ekip arkadaşlarımıza karşı düşüncelerimiz tavırlarımız davranışlarımız yaşantımız ihlasımız çok daha müspet olması buna bağlı olduğu gerçeğini bir kere daha idrak ettik bu kaleme alınan çalışmayla. Ne büyük nimetler bunlar bizler için… Bu ve diğer şiirleri çalışma masamızın başucunda bulundurup hatta elbisemizin cebimizide bulundurup aklıma geldikçe veya aklımıza getirmek için bizatihi gayret gösterip okumamız dünya ve içindekilerden çok daha makbul ve kıymet arzedeceği bir gerçektir. Rabbimiz gereğini yapabilmemizi lütfeylesin gayretimizi çabamızı bu yönde gösterebilmemizi lütfeylesin inşaallah.


Allah’ın sıfat ve iltifatından çok
Hakkın zatına gönül vermen gereklidir.

Kainat içinde yaratılmış olan canlı ve cansız rabbimizin tecellilerini nimetlerini Allah’a yaklaştırmada anlamada ona kalben yakın olmamıza vesileler olduğunu unutmamalıyız. Her daim dünya ve içindeki harikulade yaratılan şeylerin sevgisini kalbimize sokmadan, o şeyleri yaratan rabbimizin yüceliğini tefekkür edip Onun sevgisiyle Onun şanının yüceliğiyle ve Onun yeryüzündeki en büyük tecellisi olan ve kendi nurundan ilk olarak yaratılan alemleri Onun yüzüsuyuhürmetine yarattığı Efendimizi anlamaya kavramaya çalışarak (günümüzde bu hakikati anlamanın yoluda Kur’an’A Tercüman olan Milli Çözüm’ün yayınlarını takip etmekten geçtiğini de unutmadan ve bu gerçeğin farkında olarak) rabbimize varmaya çalışmanın gerekliliğine…Çünkü gerçek mutlak varlık O C.C. Diğerleri sanal görüntü algıdan ibaret olduğu gerçeğini hakkıyla anlayabilme kavrayabilme ve Rabbimize gereğini yerine getirebilme gayreti çabası lütfetmesi duasıyla…

Sözlerimi yüzümüze tokat gibi çarpılan şu ayeti yeniden hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum:

NİSA SURESİ 136. AYET
Ey iman edenler! (Görünüşte değil gerçekten) İman edin; ALLAH’a, (her şeyin Rabbi, sahibi, yegâne hâkimi ve kuluna kâfi; -her konuda yeterli, kefil ve vekil- olduğuna;) RESULÜ’ne, (Hz. Peygamberin en güzel örnek-model, en mükemmel rehber ve Sünnetinin hayat sistemi ve huzur prensipleri olduğuna;) Resulüne indirdiği KİTABI’na, (Kur’an’ın, ekonomiden siyasete, dış ilişkilerden sosyal adalete, bütün temel hüküm ve haberlerinin Hakk ve hayırlı olduğuna, bu İlahi kanunlara aykırı bütün kurum, kural ve oluşumların şaşkınlık ve şeytanlık sayıldığına, İlahi hükümleri bırakıp, bâtıla tâbi ve taraf olanların inkâra ve tuğyana saptığına) ve daha önce indirdiği Kitap(ların aslına ve esaslarına) iman edip güvenin (ve amelinizle-tarafgirliğinizle bunu sürekli ispatlayıp gösterin). Kim Allah’ı, Meleklerini, Kitaplarını, Elçilerini ve Ahiret Gününü inkâr ederse, şüphesiz o uzak ve derin bir sapkınlıkla sapıtmıştır. 
Bak: http://www.mealikerim.com/4/nisa/136
Rabbani Yaklaşım ve Anlayışımızla Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı 
Hazırlayan: Abdullah Akgül, Ezher Üniversitesi Mezunu
Yorumlayan: Üstat Ahmet Akgül

Last edited 9 ay önce by Osman Nuri ÇELİK

İnsanların hayırlısı insanlara faydası dokunandır”   hadisine muhatap ve muvaffak eyle Allah’ım. Ya Rabbi sürekli kulluk şuuru ve sorumluluğuyla; şeytani dürtülerden, nefsani heves ve rezaletlerden bizleri koruyup, tüm günahlarımızı afv-u mağfiret buyurup, ne olur bizleri dünyada dalâletten, ahirette cehennemden uzak eyle Allah’ım. Günahlarımızı hatırladıkça utanıyor ve Senden çok korkuyoruz, merhamet eyle Allah’ım! Ülkemizde bölgemizde ve yeryüzünde, her din ve görüşten, farklı köken ve kültürden, bütün insanların can, mal ve namus emniyetini, din ve düşünce hürriyetini sağlayıp koruyacağımız; temel insan hak ve hürriyetlerine sahip ve saygın yaşayacağımız; her yönden kalkınmış ve bağımsızlığını kazanmış bir Türkiye sevdamızı, Aziz Erbakan Hocamızdan devraldığımız Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya davamızı gerçekleştirip, bizleri sevindir ve yeryüzündeki bütün kullarına adaletli hizmetlerle şereflendir Allah’ım. Âmin… [1]
[1] Kaynak: Necmiye ablanın yorumundan alıntıdır.

Hatalarımıza ayna tutan ve kendimizi kandırıp doğru gördüğümüz içimize sinen sinsi yanlışları bile büyük bir marifetle bizlere hatırlatmak suretiyle/büyük bir ustalıkla tedavi eden bir Üstadın varlığı bizler için en kıymetli nimettir. Büyük bir marifetle milim bile olsa sapma açısı kabul edilmemekte, düzeltilmekte. Gaflet uykusundan dönüşü olmayan bir yolda (ahirette) uyanmaktansa bugün acıda gelse gereken dersleri çıkarmak tövbeye yönelmek kurtuluştur. Tapduk Emre’nin dergahına eğri odun girmezken “Aziz Erbakan Hocamızdan devralınan Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya davasını gerçekleştirmek için çalışan Kutlu Harekatın içerisine fikren, milli sapma açımızla bu karargâha ruhen hiç varamayız”  

Ya Rabbi, bozuk ayarımız nedeniyle bizleri acı akıbete düşenlerden eyleme. Uyarılarını dikkate alacak idraki bize nasip et. Ve hele en büyük gafletlerimizden olan yapmadığımız şeyler yapmış gibi davranma tavrından bizi uzak et. Amin.

“Yapmadıklarınızı (ve zaten yapamayacaklarınızı) niçin konuşup (boşuna hava atarsınız)? (Böylesi riyakârlık ve ucuz kahramanlıkla) Allah katında büyük bir gazaba uğrarsınız.” (Saff Suresi ayet: 2-3)

“(Allah’ın lütfuyla ortaya) Getirdikleri (bazı başarılarıyla) ferahlanıp şımaranları ve yapmadıkları (hizmet ve ibadet gibi) şeyleri (yapıyor görünmeleri) nedeniyle övülmekten hoşlananları, ‘(kazançlı ve başarılı) sayma! Onların azaptan (ve rezil olmaktan) kurtulacaklarını da sanma!..’” (Âl-i İmrân: 188)

İkaz ve nasihatlerden çıkardığım dersler…

İşidene aşk gerek,
Aşkı dileyen gerek,
Hiçliğe varan gerek,
Bilmeyen ne bilsin ki?” (Yunus Emre)

Kulluk şuuru; nefsin hoşuna giden ve besleyen boş övünmeler, hatalarını görmemeler, riyalar vb ile değil ancak hiçlikten geçerek kazanılır. Var olma, ancak benlikten kurtulup ilahi hakikate yönelmekle mümkündür…

Rabbim bizleri azdırmasın, ayağımızı kaydırmasın, benlikten ve bilgiçlikten muhafaza etsin, hiçlik şuuruyla ferahlanmayı lütfetsin bizlere inşallah… Mevlana’nın buyurduğu gibi; “Hiçlikte yok olmak, her şey olmaktır.” Biz de mefhumu muhaliften söyleyelim; Varlıkta var olmak, bir hiç olmaktır…

Enfal 42
Hani siz (mü’minler Bedir Harbi’nde) vadinin yakın kenarında, onlar (münkirler ise) uzak yamacındaydılar; (Şam’dan gelen müşriklere ait ticari) kervan ise sizden daha aşağıdaydı. Eğer (önceden düşmanlarınızla) sözleşseydiniz bile, kesinlikle (sizin için en uygun) buluşma yeri ve vakti hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz (Ebu Cehil ordularını yenmek için böylesine münasip bir mevzi seçemezdiniz); ancak Allah, olacağı takdir buyrulan işi gerçekleştirmek için (böyle yaptı). Böylece helak olacak (sonunda pişmanlık ve perişanlık içinde kıvranacak) kişi (ve kesimler); apaçık bir belge ve bilgiden (sonra, “bilmedim, ikaz edilmedim” gibi mazeretlere sığınma imkânı kalmadan, hak ettiği) belaya ve cezaya uğrasındı; (bunlara karşılık manevi olarak ve karakter bakımından) dipdiri kalacak (dünyada izzete, ahirette saadete ulaşacak, onurlu ve şuurlu yaşayacak) kişi (ve kimseler) de, yine apaçık bilgiler ve belgelerle hayatta kalıp (huzura ulaşsındı). Şüphesiz Allah, gerçekten (her şeyi) İşitendir, (ve herkesin kalbinden geçenleri ve niyetlerini) Bilendir.

https://www.mealikerim.com/8/enfal/42

Vay nefsim vay…
Sınavın ne kadar da çetin 
Kıldan ince, kılıçtan keskin
Gafletsizce çek, ben bilmem virdin

Ey Yalçın, Bilmediğini bil
Bildiğini bildiğin gibi, bil
Vitrine çıkmak, nefsindendir
Bu da geçici, şeytani bir istektir.

“Hel tüczevne illa ma küntüm tea’melun.” (Neml: 90)

“Yaptıklarınızdan (ve ahlâk yapınızdan) başkasıyla mı karşılık göreceğiniz zannedilmektedir?”

Hükmü değişmez gerçektir!..

“Kendine acıyan şerden sakınır.”

Herkesten zenğin olayım, herkesten üstün olayım, herkesten farklı olayım gibi düşünceler şeytani ve nefsani düşüncelerdir.

Şeytanın İlahi huzurdan kovulmasının nedeni kendini üstün görmek suretiyle Allah(cc) emri olan Hz. Adem’e secde etmemişti. onu isyana götüren benlik ve bencillik duygusuydu. İnsana verilen meziyetler Rabbimizin çok özel ikramı görüp heran imtihanda olduğumuzu unutmamalıyız. Bir anlık nefsi kibir ve böbürlenmeyle esfelesafilin konumuna düşebileceğimizi unutmamalıyız. Ve herkez kendi üstüne alınıp bu şeytani vesveselerden Allah’a sığınmalıdır. Şeytan bu vesveselerle fırsat kollamakta kıyamete kadar ona tanınan hakkını kullanmaktadır. Rabbim bizleri anlık bile olsa nefsimizle imtihan etmesin. Bizi bize bırakmasın. Şeytanın hile ve tuzaklarına düşürmesin.

Öyle ki, elinizden çıkana karşı üzüntü duymayasınız ve size (Allah’ın) verdikleri (nimet ve faziletler) dolayısıyla havalanıp-şımarmayasınız (diye Allah bunları bildirmektedir). Allah, büyüklük taslayıp böbürlenenlerin hiçbirini sevmemektedir. Hadîd 23

Kendilerine (nimet olarak) verdiklerimize nankörlük etsinler diye (bozuk fıtratlarının ve şeytani tabiatlarının gereği böyle yaparlar). Öyleyse (ey kâfirler ve nankörler, şimdilik biraz daha) yararlanıp, zevkü sefa içinde yaşayın (bakalım), artık yakında (gerçeği ve başınıza geleceği) bilecek (ve anlayacaksınız!)Rum 34

Last edited 9 ay önce by Saffet

“Rabbimiz, bizi hidayete erdirdikten sonra, bir daha kalplerimizi caydırma (ayaklarımızı kaydırma), bize katından rahmet ve inayet bağışla. Şüphesiz, bağışı en çok olan Sensin Sen.” Ali imran 8

“(Yoksa) Ben (böbürlenip) nefsimi temize çıkaramam (böyle bir düşünce peşinde değilim). Çünkü -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- gerçekten (her insandaki) nefis var gücüyle kötülüğü emredicidir (ve günahlara meyillidir). Şüphesiz, benim Rabbim, Bağışlayandır, Esirgeyendir.”

Yusuf Suresi 53

.

Şeytanın ve nefsin mü’minlerin arasındaki tesanüdü bozmak için en çok başvurduğu yollardan biri ise, rekabet duygusudur. Eğer mü’min gaflet halinde olursa, makam, mevki gibi konularda rekabet hissine kapılıp kardeşlerini geçmeye, kendini onlardan daha ön plana çıkarmaya çalışabilir. Aynı şekilde kendisinden daha ön plandaki bir kardeşine karşı kıskançlık hissedebilir. Aslında gaflet halinde yapılan bu hareket, gerçekte Allah’a isyan anlamına gelmektedir. Çünkü “Yoksa onlar, Allah’ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar? (Oysa Allah’ın her takdiri ve taksimi hikmetli ve adaletlidir.)…[4] ayetine göre, insanlara verilmiş olan nimetler Allah’tandır ve bunları kıskanmak Allah’ın takdirine karşı gelmek anlamına gelir. Bu nedenle mü’minlerin kıskançlık gibi bir tavırdan kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir. Eğer böyle bir tavır ortaya konursa, bu hem Allah’ın rızasına muhalif bir harekettir hem de ayetin hükmüne göre, mü’minlerin gücünün azalmasına neden olur:

“Ey mü’minler! (Hem) Allah’a, (hem) O’nun Peygamberine itaat ediniz; birbirinizle uğraşıp çekişmeyiniz; sonra korkaklaşıp kuvvetten düşersiniz; (şevketiniz ve devletiniz elinizden gider, kâfirlerin ve zalimlerin güdümüne girersiniz). Bir de (her türlü zahmet ve musibete) mutlaka sabrediniz, (her türlü düşman ve tehlike karşısında metanetli hareket ediniz ve gevşeklik göstermeyiniz) iyi biliniz ki Allah sabredenlerle beraberdir (onlara manevi destek sağlamaktadır).[5]

İnsanların hayırlısı insanlara faydası dokunandır”   hadisine muhatap ve muvaffak eyle Allah’ım. Ya Rabbi sürekli kulluk şuuru ve sorumluluğuyla; şeytani dürtülerden, nefsani heves ve rezaletlerden bizleri koruyup, tüm günahlarımızı afv-u mağfiret buyurup, ne olur bizleri dünyada dalâletten, ahirette cehennemden uzak eyle Allah’ım. Günahlarımızı hatırladıkça utanıyor ve Senden çok korkuyoruz, merhamet eyle Allah’ım! Ülkemizde bölgemizde ve yeryüzünde, her din ve görüşten, farklı köken ve kültürden, bütün insanların can, mal ve namus emniyetini, din ve düşünce hürriyetini sağlayıp koruyacağımız; temel insan hak ve hürriyetlerine sahip ve saygın yaşayacağımız; her yönden kalkınmış ve bağımsızlığını kazanmış bir Türkiye sevdamızı, Aziz Erbakan Hocamızdan devraldığımız Adil Düzen ve Yeni Bir Dünya davamızı gerçekleştirip, bizleri sevindir ve yeryüzündeki bütün kullarına adaletli hizmetlerle şereflendir Allah’ım. Âmin…

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
23
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...