“Takva ve tasavvuf: Nifak marazından kurtulma ve kalbe Allah muhabbetini ve hürmetini sokma çabasıdır!” Elazığ – Palulu Hacı Haydar Baba Hz.leri (Rh. A)
MÜNAFIK TAVRI![1]
Kur’an lafzın okur, kıblesi Kâbe
Haçlı yasa sever, hedefi AB…
Faiz fuhşa fetva, uydurur kahbe
Hâlâ münafıkı, çakmadın mı sen…
Gerçeği gizleyen, dilsiz İblis’tir
Gafil Bitlis sanır, oysa Tiflis’tir
Şeriatsız İslam, seven müflistir
Hâlâ bu çirkeften, çıkmadın mı sen…
Erbakan aynadır, çün her bakana
Herkes kendin görür, varmaz farkına
Gafletle aldanma, felek çarkına
Aynada kendine, bakmadın mı sen…
Öven de söven de, kendine söyler
Aynanın suçu ne, ağalar beyler
Devran dönüp çöker, şehirler köyler
Hâlâ boş dünyadan, bıkmadın mı sen…
Riyakârlık için, göz yaş dökersin
Şahıslara göre, Dini bükersin
İman bağlarını, bir bir sökersin
Manevi civatan, sıkmadın mı sen…
Zina serbest etti, kumar duruyor
İstanbul Sözleşme, tuzak kuruyor
Fasık seven Dine, darbe vuruyor
Facire ŞAH tacı, takmadın mı sen…
Niceler kendini, rol yapıp yormuş
Samimi kul olmak, ne kadar zormuş
Şuursuz Müslüman, zelilmiş hormuş
Hâlâ nefsin yere, yıkmadın mı sen…
İşbirlikçi dönek, kof sözü düzgün
Öz bozuk dava çin, olmuyor üzgün
Makamla şımarmış, bakıyor süzgün
Karanlığa kurşun, sıkmadın mı sen…
Mü’min “oy”la değil, Kur’an’la tartar
İslami ölçüler, en şaşmaz kantar
Münafık Hak ile, Bâtılı katar
Yılan olup halkı, sokmadın mı sen…
“Hikmeti var!” diye, bunca yalana
Mazeret uyduran, oldu yalama
Harama günaha, cevaz sallama
Ağza takva gemi, takmadın mı sen…
Ahmet Hoca Mü’min, dava gütmez mi
Bunca tehdit vaid, tesir etmez mi
Yok mu Hak korkusu, haşyet yetmez mi
Mum gibi eriyip, akmaz mısın sen…
1- İtikadi Münafıklık: Haçlı AB düzenini ve yasalarını, İslam Birliğine ve Kur’ani esaslara tercih etmektir. (Bak: Nisa: 60 ayetini Ahmet Akgül mealinden dikkatlice oku…)
“(Ey Resulüm!) Sana indirilen (Kur’an’a) ve Senden önce gönderilen (Kitaplara), sözde inandıklarını öne süren (sahtekâr münafıkları) görmez misin? Ki bunlar, (hak ve adalet ölçüleriyle değil) tağutun önünde (zalim ve bâtıl düzenlerin kurum ve kurallarıyla) muhakeme olunmak (şeytan fikirli Yahudi ve Hristiyanların hükmü altında yaşamak) istemektedirler! Oysa (mü’min ve Müslüman sayılmak için) onu (tağutu ve süper güç putunu) red ve inkâr etmekle emrolunmuşlardır. Şeytan onları derin ve dönüşü olmayan bir sapkınlığa sürüklemek istemektedir. [Not: Bir Müslümanın şu soruları kendisine yöneltmesi ve samimi yanıtlarına göre iman durumunu değerlendirmesi gerekir. Benim istisnasız her konudaki tercihim ve hedefim: 1-İman ve itaat mı, İtiraz ve inkâr mı? 2-İslam (Hakka teslim olmak) mı, Fırsatçılık ve isyan mı? 3-Kur’an’ın Rahmani esasları mı, Batı’nın şeytani yasaları mı? 4-Faizsiz bir nizam mı, Faizli sömürü çarkı mı? 5-İslam ülkeleri ittifakı mı, Haçlı ortaklığı mı? 6-Farz-helâl kuralları mı, Haramların mübahlığı mı? 7-Hidayet aydınlığı mı, Dalâlet karanlığı mı? 8-Hakk ve hayır mı, Şer ve bâtıl mı? 9-Nübüvvet ve Sünnet bağlayıcılığı mı, Nefsaniyet ve şehvet bataklığı mı? 10-Ahiret ve adalet amaçlı mı, dünya ve menfaat ağırlıklı mı? Evet bu 10 şıktan sadece 1 tanesinde bile ikinci maddeyi tercih ve tensip edenlerin, iman ve İslam şuuru yara almaya ve hidayeti kararmaya başlamış demektir. Baskıcı ve zorlayıcı durumlarda aciz ve çaresiz fertlere ve müstaz’af kesimlere İkrâh-ı Mülci=Ölüm ve sakatlama cinsinden ağır tehditler gibi bazı mecburiyetler bir mazeret sayılsa bile, imkân ve iktidar sahipleri için bu tür mazeretlere sığınmak geçersizdir.]” (Nisa Suresi: 60. Ayet)

Ağza Takva Gemi Tak Sen Ey Gönül
“Hikmeti var!” diye, bunca yalana
Mazeret uyduran, oldu yalama
Harama günaha, cevaz sallama
Ağza takva gemi, takmadın mı sen…
Ahmet Hoca Mü’min, dava gütmez mi
Bunca tehdit vaid, tesir etmez mi
Yok mu Hak korkusu, haşyet yetmez mi
Mum gibi eriyip, akmaz mısın sen…
İnsan nın kılavuzu aynası kur-an
Kur’anı kerimin pek çok sayfasında, düşünmez misiniz ? Akıl etmezmisiniz ? Diyor bizlere.biz hala düşünemiyoruz , cirkin yüzlü olanlar elbette maskeyi sever , bu tip insanlardan kendimizi koruyalim.iki cihanin güneşi peygamberimiz (S.A.V.) olmasaydı ve Erbakan hocamın önderliği ni nasip etmese idi Mevlâm insanlari aydınlatmaya yıldızlar yermezdi .” İnsanlara düşündürücü hikmetli sözlerle yaklaşın ki kalpleri usanmasın ” H.Z Ali (R.A) kendini tanimak mı istiyorsun, içindeki aynaya bak,dışındaki ayna seni aldata bilir . Önemli olan içimizle dışımızı aynı ölçüde aydınlatmak, bunu başara bilirsek heekez tarafından aranan nesil oluruz inşallah.
Milli Çözüm Zırhımız
Eşikler belirli, yollar açıktır
Hakka yönelmeyen aklı kaçıktır
Küçük ticaretler; sonu yokluktur
Tavırlar belirler akıbetleri
Ya Rabbi yolundan ayırma bizi..
Aziz Erbakan’a ihanet eder
Utanmaz ardından “Hocamızdı” der
Fırsatı buldu mu salyasın döker
Ama Milli Çözüm sürer her izi
Ürkütür münafığı kurtarır bizi
Ahireti unutturan hal: Münafıklık
Güç ve kudretin Cenabı Hakk’ta olduğu inancından uzaklaşıldığı zaman gerisi geliyor. Böyle olunca Batının güdümünde yaşamayı, insanlıktan nasibin almamış, zulüm asli sıfatı olan AB’nin istediği kanunları çıkarmayı hedef saymayı , geleceğimizi AB içerisinde görmeyi normal gören bir anlayışa sahip olunuyor. Akıl doğruyu, iyiyi, adaleti, hikmeti, faydalıyı göremez hale geliyor. Daha doğrusu akıl gerçek işlevini yerine getiremiyor. Rabbim kimseyi bu duruma düşürmesin.
Ne diyordu Aziz Erbakan Hocamız; ‘Akıl işin sonunu düşünmektir’. İşte münafıklık ahireti unutturuyor.
NE İDİM NE OLDUM
Zihnim her fikire açıktı ama,
Trabzon’dan Konya’ya gelmeden önce
Aslında ayarım kaçıktı ama,
Bu Milli Çözüm’ü bilmeden önce
İki bin sekizde, bismillah deyip,
Bu kutlu davaya gönlümü verip,
Elimin tersi ile batılı itip,
Karanlık yollara dalmadan önce
Seni ve davanı bir başka sevdim,
Kötü fikirleri yerlere serdim,
Allah’ıma şükür, murada erdim,
Gözümden yaşları silmeden önce
Geldik Ankara’ya Cuma günleri,
Milli Çözümün sadık erleri,
Feyizle doldurdun sen gönülleri,
Hüzünle Konya’ya dönmeden önce
En içten duygular, dudaktan akan,
Geçmiş hatalarım içimi yakan,
Sensin liderim aziz Erbakan,
Elini öptüm ya ölmeden önce
Tek sadık erlerin Milli Çözümdür,
Üstat Ahmet hocam rehberimizdir,
Açtığın kutlu yol hep yolumuzdur,
Son olsun bu keder, gülmeden önce
Gönülden söyledi aşık Kemali,
Doktorlar ne bilsin bendeki hali,
Ah rüyamda görsem o nur cemali,
Hastalık uykumu bölmeden önce
AŞIK KEMALİ
ŞAŞACAKSIN SEN!..
Yüz gülse de içi,daim kan ağlar
Hiç huzur bulanaz, layıkın tadar
Dünya onun olsa,açlığı artar
Kalp nasıl huzur bulur,duymadın mı sen…
Hocama hıyanet, eden ayarsız
Hak gömlek çıkınca,oldun hayasız
Kartondan kaplandır,Özü mayasız
Mal makam istismar,bıkmadın mı sen…
Her nefes ömürden giden parçadır
Eden mutlak bulur,hesabı vardır
Affına sığındık,ğufranın vardır
Pişman kul çaresiz,bırakmazsın Sen…
5000 yıllık düzeniz,savrulacaktır
Tüm batıl kaleler,yıkılacaktır
Münafık anca, kendin kandıracaktır
Adil Düzen yakın,şaşacaksın sen!..
Milli Çözüm Şiirleri Sonsuz ve Kusursuz Olanı (c.c.) Aramaya Yönlendiren ve Bulmayı Kolaylaştıran Muhteşem ilhamlardır.
KAHBE DÜNYA!..
Herkesin tapındığı bu hayat;
Bana çok yavan geliyor,
Oldukça basit ve bayat!…
Sevmek ve sarılmak istesem de;
Garip kuşkular,
Ve muzdarip duygular,
Hep beni engelliyor!..
Oysa ben gerçeği arıyorum…
Ama ne camide,
Ne cümbüşte,
Bir türlü bulamıyorum!?
Bu ne sahte bir hayat,
Bunalıyorum!..
Sonsuzluğu, ölümsüzlüğü özlüyorum
Bazen seziyorum, yaklaşıyorum
Ne çare, tutamıyorum, heyhat!..
Ne göktesin, ne yerdesin
Ey Yüceler Yücesi, nerdesin?..
Yalan bir dünya,
Yalama bir toplum,
Rol kesiyor herkes…
Yüzlerde maske,
Arkadan bıçaklıyor,
En iyi dostum.
Hiç doğmasaydım keşke!
Şarkılar yalan
Aşklar yalan
Beyefendi sahte, berduşu sahte
Sarhoşu sahte, sofusu sahte
İnkâr ederek can verir
Son nefeste!?
Solculukmuş, sağcılıkmış
Hepsi tuzak
Ve samimiyetten uzak…
Maneviyat, mezarlıkta kalmış..
Mertlik, mazide tutsak…
Bir sürü gavat
Boynunda gravat
Kimi din-iman satıyor
Kimisi avrat!..
Velhasıl, yalan dünya, hayal dünya
Uydurmaca, masal dünya..
Bazen tatlı bir rüya gibi,
Bazen kâbus misali,
Uyanınca, zeval dünya!..
Ey kör dünya,
Kirli dünya
Döne döne dönekleşmiş,
Gördün ya!
Ah be dünya,
Kahbe dünya!..
Üstad AHMET AKGÜL
Gerçeği gizleyen, dilsiz İblis’tir
(Bu münafıklar) İman edenlerle karşılaştıklarında (sadık din ve dava ehliyle bir arada bulunduklarında): “Biz de iman etmiş kimseleriz (ve İslam’a hizmet için kâfirlerle zahiren işbirliği görüntüsü vermekteyiz; sakın bizden şüphelenmeyiniz!)” derler. (Ama) Şeytanları (ve şer odaklarıyla gizlice buluşup) baş başa kaldıklarında (ise); “Şüphesiz biz (asıl) sizinle beraberiz, (sizin hedeflerinize hizmet etmekteyiz.) Biz (mü’min ve Müslüman kesimleri sadece idare ve) istihza etmekteyiz” (zira “onların desteğini almak mecburiyetindeyiz”) derler.
(Bakara Suresi 14)
Allah “imhal” eder, “ihmal” etmezmiş. İntikamın alır, hiç vazgeçmezmiş…Hırsına kapılan hayra yetmezmiş.Kur’an çağrısını duyan olmazsa….
Bakara Suresi
2:2
Bu (Kur’an), kendisinde asla şüphe (çarpıklık, karışıklık ve yanlışlık) bulunmayan, (ahirete inanan, hazırlık yapan, her türlü küfür ve kötülükten sakınıp Allah’ın rızasını arayan) müttakiler için yol gösterici olan bir Kitaptır (ki, hayat ve huzur rehberidir ve Allah’la kulları arasında bir sözleşmedir).
2:8
(Dışlanmaktan ve aşağılanmaktan kurtulmak ve Müslümanların elde edeceği nimet ve faziletlerden yararlanmak için) İnsanlardan (öyle) kimseler vardır ki, “biz Allah’a ve ahiret gününe inandık derler.” (Ve öyle gözükürler.) Halbuki onlar inanmış değillerdir.
2:9
Onlar (münafıklar, sözde) Allah’ı ve iman edenleri aldattıklarını (zannetmektedirler) oysa onlar, sadece kendilerini aldatmaktadırlar ve (ama bunun) şuurunda değillerdir. (Çünkü Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışanlar, ancak kendilerini kandıran kimselerdir.)
2:10
Onların kalplerinde (nifak) hastalığı (yerleşmiştir). Allah da hastalıklarını ziyadeleştirmiştir. (Sürekli) Yalan söylemekte (hile ve hıyanet düşünmekte) olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap (gelecektir).
Niceler kendini, rol yapıp yormuş
Samimi kul olmak, ne kadar zormuş
Şuursuz Müslüman, zelilmiş hormuş
Hâlâ nefsin yere, yıkmadın mı sen…
Münafıklık Şeytanın Tuzağıdır
Mübarek Hz. Kur’anda en çok geçen ayetler cihad ayetleri Allah’ın birliğini ve büyüklüğünü anlatanayetler,ibadet,cennet,cehennem,şeytan ve münafıklarla ilgili ayetler dersek herhalde çok yanlış olmaz. Allah (cc) kendi varlığınındaki özelliklerini Esma ül Hüsnası ile bildirmiştir. Ve insan zayıf yaratıldığını belirtmiştir.Yani insan şeytana ve nefsine kolay aldanacak yapıya sahiptir. Hak dava üzerinde kalıcı olmak sağlam iman, sabır ve gayret gerektirir.Vaktini ve vaktini ayrınmayan insanın elinden bu nimet zamanla Allah muhafaza uçup gider. Bu nedenle hepimiz imtihanda olduğumuzun şuuruyla hareket etmeliyiz. Yoksa bizde münafıklık tehditlerinin muhatabı olabiliriz. Yani Hak davayı (Milli görüşü ve Milli Çözümü)
istismar etmek en büyük günahlardan biridir.Rabbim bizi o duruma düşmekten muhafaza buyursun.
Âl-i İmran 167
(Böylece) Münafıklık yapanların da (açığa çıkarılıp) bilinmesi ve belirlenmesi içindir ki, onlara: “Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın” denildiğinde, “Bizi (mazur görün) eğer savaşmayı bilseydik, elbette sizi izlerdik (ve desteklerdik)” diye (bahane uydurdular). O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir (ve elbette belalarını verir).
Münafikun 4
(Ey Nebim!) Sen onları (münafıkları) gördüğün zaman onların (düzgün ve bakımlı) endamları (zahiri kalıpları ve tavırları) Senin hoşuna gidip beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlemeye (değer sanırsın. Oysa bunlar sözlerine, kıyafetlerine ve zahir görünüşlerine aşırı dikkat gösterip, suni ve sahte davranışlarla takva ve tarafsızlık numarası yapmakta ustalaşmıştır. Aslında) Onlar sanki (sütun misali) dayandırılmış düzgün ahşap-kütükler gibi (şuursuz ve vicdansızdırlar. Bu kofluklarından ve korkularından dolayı da) Her çıkışı ve çağrıyı (her yaygarayı ve konuşulanı) kendileri aleyhlerine sanırlar. Onlar (sinsi ve tehlikeli) düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının (münafıkları tanımaya çalışın ve onlara karşı tedbirli ve dikkatli olun). Allah onları kahretsin; nasıl da (Hakk’tan) çevriliyorlar ve dönekleşip duruyorlar.
Adil Düzen’den yüz çevirenler!!
Zulüm düzeninin güç merkezlerine zihnen ve fiilen teslim olmuşların, ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuksal olarak onların boyunduruğu altında yaşamayı onur kabul edenlerin bu 10 soruda vereceği cevap kuşkusuz ikinci madde olacaktır. Bunlar zahiren hayattayken Rabbim Allah, kitabım Kuran ve peygamberim Aleyhissalatüvesselam diyip dolaşsalar da yaşantılarında bu 10 madde ölçülerine aykırı düşünüp yaşadıkları için sorguya çekildiklerinde çenelerini açıp bunları söyleyemeyeceklerdir, söylettirilmeyecektir. Nasıl yaşamış ve inanılmışsa ona layık cevaplar verileceği için münafıklık yapıp rol de yapılamayacaktır. Ve ayette belirtildiği üzere Allah’ın emrettiği Adil Düzenden yüz çevirip kurtuluşu batılda arayanlar kıyamet günü de kör olarak kalkacaklardır.
Rabbim kendinden ve düzeninden yüz çevirenlerden eylemesin. Gönlümüzdeki putlarımızı kırıp ezebilmemizi, imanımızı olgunlaştırabilmemizi nasip eylesin.
Tâhâ 124
“Kim Benim Zikrimden (Kur’ani disiplin ve düzenden) yüz çevirirse, (küfür ve kötülüğe yönelirse) artık onun için (dünyada stres ve kaygı içinde) sıkıntılı bir geçim (mutsuz, doyumsuz ve huzursuz bir hayat) vardır. Kıyamet günü de kör olarak mahşere kaldırılacaktır.” [Not: Kur’an’a dayanmayan, doğal ve doğru kurallara uymayan sistemlerde, ekonomik geçim darlığı oluşacak ve psikolojik doyumsuzluk sıkıntısı yaşanacak; toplumda sosyal ve siyasal bunalımlar başlayacaktır.]
Ille şuur ille suur
Niceler kendini, rol yapıp yormuş
Samimi kul olmak, ne kadar zormuş
Şuursuz Müslüman, zelilmiş hormuş
Hâlâ nefsin yere, yıkmadın mı sen…
İç Döküntülerim
Türlü fitneler, büyük ve küçük çarkta dönen oyunlar, Hak ve batılın, adeletle zulmün koyun koyuna girdirilmesi, ayetlerin hükümlerin sakızmışcasına eğilip bükülerek güç(!) sahiplerinin lehine yorumlanması… Böyle haksız, adaletsiz, ilkesiz, ilimsiz, İslâmsız temellerle kurulan bir düzen, böyle bir düzene itaat edenleri rahatsızlık duymayanları zaten geçiyorum, o düzende hak üzere yaşamaya çalışan rahatsız olan fakat haliyle eğri yolda doğru yürüyemeyen, evde okulda işte evlilikte hayatın büyük küçük her alanında bu zulmü, adaletsiz düzenin izlerini iliklerine kadar hisseden gençler yetişkinler yaşlılar, ben…
Nasıl üzülüyorum nasıl içim yanıyor. Nefsimle mücadelem, kendi hayat mücadelem, sorumluluklarım, batılla savaşım… Ben tüm bunlara göğüs gerecek güçte değilim Rabbim diyorum, şayet senin verdiğin hidayet ve iman olmasa…
Bu düzensizliğe, İslâmsızlığa sesi çıkmayan hatta farketmeyen şuuru vicdanı iz’anı ölmüş insanları gördükçe bizler değişmedikçe, hak ile yönetilmeye, yaşamaya layık olmadıkça, haydi bizler elhamdülillah bunu farkettik ama biz farkedenler kişisel günahlarımıza, gevşekliklerimize, eksiklerimize devam ettikçe Adil Düzen nasıl kurulacak Rabbim diyorum, şayet eninde sonunda hakkın gelip batılı zelil edeceğini, bizi merhametinle, affınla kuşatıp katından yardımlar gönderdiğini bildiren ayetlerin, vaadin, sözün olmasa…
Bir insan, her cihetten maneviyatına saldırı yapılırken hem kendini koruyup hem insanlığı kurtarma derdiyle dertlenecek, ve bunu bir gün iki gün değil son nefese kadar sürdürecek güçte değildir Rabbim diyorum, şayet senin elçilerini, veli âlim dost kullarını, geçmişte Necmettin ERBAKAN hocamı ve bugün Ahmet AKGÜL hocamı görmüş olmasam…
Ve ben, kimseden hayır ve yardımın gelmediği, herkesin kendi derdine, kendi yakınına yettiği şu zamanda tek başıma kayıp helak olurum diyorum Rabbim, şayet yönümü kalbimi yüzümü yalnız sana çevirip, bana sen ilim ver, beni kula minnet ettirme Rabbim diye dualarım, görmesem yanında olmasam da hocama olan gönül bağım, bir de (bu da bir nimettir) şu siteye girip hocamın yazılarını dilinden dinliyormuş gibi okumama vesile olacak internet nimetim olmasa :’)
Bizlere imanı, hak davayı ve heyecanını veren Allah’a hamd olsun.
İSTİKAMET
Yüce Meal i Kerim den Nisa Suresi 60. Ayeti Kerimesinin izahından;
Bir Müslümanın şu soruları kendisine yöneltmesi ve samimi yanıtlarına göre iman durumunu değerlendirmesi gerekir. Benim istisnasız her konudaki tercihim ve hedefim: 1-İman ve itaat mı, İtiraz ve inkâr mı? 2-İslam (Hakka teslim olmak) mı, Fırsatçılık ve isyan mı? 3-Kur’an’ın Rahmani esasları mı, Batı’nın şeytani yasaları mı? 4-Faizsiz bir nizam mı, Faizli sömürü çarkı mı? 5-İslam ülkeleri ittifakı mı, Haçlı ortaklığı mı? 6-Farz-helâl kuralları mı, Haramların mübahlığı mı? 7-Hidayet aydınlığı mı, Dalâlet karanlığı mı? 8-Hakk ve hayır mı, Şer ve bâtıl mı? 9-Nübüvvet ve Sünnet bağlayıcılığı mı, Nefsaniyet ve şehvet bataklığı mı? 10-Ahiret ve adalet amaçlı mı, dünya ve menfaat ağırlıklı mı? Evet bu 10 şıktan sadece 1 tanesinde bile ikinci maddeyi tercih ve tensip edenlerin, iman ve İslam şuuru yara almaya ve hidayeti kararmaya başlamış demektir. Baskıcı ve zorlayıcı durumlarda aciz ve çaresiz fertlere ve müstaz’af kesimlere İkrâh-ı Mülci=Ölüm ve sakatlama cinsinden ağır tehditler gibi bazı mecburiyetler bir mazeret sayılsa bile, imkân ve iktidar sahipleri için bu tür mazeretlere sığınmak geçersizdir.