YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
692e1ea1d0147
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 8 7
Bugün : 3372
Dün : 47232
Bu ay : 50604
Geçen ay : 1284993
Toplam : 45739418
IP'niz : 216.73.216.151

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

SEÇİM SONUÇLARI VE KURTULUŞ ÇAĞRISI

      

Milli Çözüm Dergimiz Marmara Bölgesi temsilcilerimizle: “28 Mayıs 2023 SEÇİM SONUÇLARI VE KURTULUŞ ÇAĞRISI” konulu değerlendirme toplantımızı nasip eden Cenab-ı Hakka sonsuz şükürler ederek başlıyorum.

      

28 Mayıs 2023 seçimleri zahiren kazasız belasız sonuçlanmış, ama gerçekte çok tehlikeli ve endişe verici kritik bir süreç başlamıştır. Görünen o ki, AKP ve Erdoğan iktidarının 21 yıldır hazırladığı enkaz, sonunda kendi başına yıkılacaktır. Ekonomi tıkanmış, Merkez Bankası tükenmiş, 1,5 trilyon dolar borcun sadece bu sene 250 milyar dolar faizini bile ödeyecek para kalmamıştır. Hazine tamtakırdır. BOTAŞ ve AKKUYU NÜKLEER KURULUŞLARI, biriken ve ödenemeyen borçlara mahsuben RUS’lara bırakılma kararı alınmış… Enflasyon ve hayat pahalılığı halkın her kesiminin, rantiyeci ve faizci baronlar ve yandaş vurguncular hariç, milletin belini kırmış… Üst üste verilen seçim rüşveti ZAM’lara rağmen, alınan maaşlar daha ilk haftasında tükenmeye başlamış ve fırlayan kiraları bile karşılayamaz noktaya ulaşmıştır. Kısaca, ülke geleceğimizin ufku kararmıştır. İlahi kader ve adalet, belki de Millet İttifakı’nın kazanarak bombanın onların elinde patlamasına fırsat tanımamıştır. Cumhur İttifakı’nı kendi suçlarının ve sorumluluklarının acı sonuçlarına uğratacaktır.

Bunların bayram havası ve zafer sarhoşlukları içinde sevinip kutladıkları bu seçim başarıları bize; Kur’an-ı Kerim’de Ahkaf Suresi 24 ve 25. ayetlerinde haber verilen GAZAP BULUTLARI’nı hatırlatmaktadır. Varlık ve rahatlıkla şımaran bu kavmi, uzun süren bir kuraklık ve kıtlık belası sarmıştı.

“Derken, onu (azabı ve yıkımı) kendi vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, (işte herhalde) “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur” demişlerdi. (Ve boşuna sevinmişlerdi. Zaferi ve izzeti; İslami ve insani programlarda değil, zalim güçlere yaranmakta arayanların boş umutları ve kuruntuları, rahmet zannedilen musibet bulutları gibidir.) Hayır o, kendisi için acele ettiğiniz (felaket olayıdır. Bu öyle) bir rüzgârdır ki (zafer ve bereket sanıldığı halde;) onda acı bir azap (ve yıkım) vardır. (Ve sizi kum fırtınasıyla boğacaktır!)

O, Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eden (bir âfattır). Böylece (o korkunç kasırga yüzünden) meskenlerinden başka, hiçbir şey(leri) görünemez duruma düşmüş (ve perperişan olmuşlardı). İşte Biz, suçlu-günahkâr bir kavmi böyle cezalandırırız.”

Bu arada;

Ekonomik, ahlâki ve manevi, sosyal, siyasi, ailevi pek büyük tahribatları ve yıkım icraatları yanında: “Allah, facir ve fasıkları da dilerse İslam’a ve insanlığa yararlı bazı sonuçlara hizmet ettirebilir” hadisinin hikmetince, AKP ve Erdoğan iktidarları bazı hayırlara da vesile olmuşlardır. AKP sayesinde toplumun %50’si Milli Görüşe ve İslami değerlere saygılı ve sahip çıkıcı bir tavır takınmaya başlamıştır.

– Şimdi Millet İttifakı’na maya olan SP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun gayretiyle toplumun diğer %50’si Erbakan’ın Milli duruşuna ve halkımızın İslami duyarlılığına sıcak bakıcı ve karşı çıkmaktan sakınır bir tava ve tavra yaklaşmıştır. Öyle ise toplum, Adil Düzen ve Milli Çözüm dönemine hazırdır.

AKP ve Erdoğan iktidarının son ve gerçek kurtuluş şansı ve toplumu huzura ve refaha ulaştırma imkânı, ancak Adil Düzene ve Milli Görüşe-Milli Çözüme dönme kararlılığına bağlıdır. Bu durumda ilk alkışlayan ve destek çıkan Biz olacağız. Kişinin bu hayatta fikri-hayali ne ise sekeratta yani (ölüm perişanlığı anında) zikri ve diline getirdiği onlar olacaktır. Bizim hedefimiz de, idealimiz de, sadece Müslümanların ve Milletimizin değil, tüm insanlığın huzur ve onur bulacağı Adil Düzen ve Milli Çözüm inkılabıdır!

Cenab-ı Hakkın bir ismi de “El Müntakim=İntikam alan”dır. Ve yine “Zu-İntikam=İntikam Sahibi” olandır. MÜNTAKİM=Öç alan ve zalimlerin yaptıklarını yanlarına bırakmayan manasında kullanılır. Bütün bunlar Allah’ın ADİL sıfatının da bir icabıdır. Ancak intikam sıfatında; asilere ve zalimlere bir zaman fırsat tanıma, bir müddet yularlarını uzatıp kendi hallerine bırakma ve hiç ummadıkları bir anda belaya çarptırma vardır.

“Kendisine Rabbinin ayetleri (İslam’ın hakikatleri) hatırlatıldıktan (ve gerçeği anladıktan) sonra, (dünyalık makam ve çıkar hırsıyla) bunlardan yüz çevirip uzaklaşan (ve Hakk yoldan kopup ayrılan)dan daha zalim kim olabilir? Muhakkak ki Biz mücrimlerden intikamımızı alıcıyız.” (Secde: 22)

Evet; “Cenab-ı Hak imhal eder (mühlet verip erteler), ama asla ihmal etmez (unutup geçiştirmez)di!” sözü bir Kelâm-ı Kibârdır.

Peki, AKP ve Erdoğan nasıl bir akıbete uğrayacaktır?

En kritik bir süreçte ve tamamen dünyevi beklentilerle Erbakan Hoca’yı ve Milli Görüş Davasını bırakıp ayrılanlar… Malum ve Mel’un odakların güdümünde iktidara taşınıp 21 yıldır bunca tahribat ve talanları yapanlar, başıboş mu bırakılacaklardı?

“(Ancak her türlü imkân ve iktidara kavuşturulduğu halde) Ayetlerimizi yalanlayanları (Kur’ani hükümleri gereksiz ve geçersiz sayanları, yetki ve fırsatları olduğu halde dini emirleri uygulamaya çalışmayanları) ise, onları bilmeyecekleri (ve fark edemeyecekleri) bir yönden derece derece (yükseltip, riyakârlık ve istismarcılıkla yüreklendirip, sonunda çok acı ve alçaltıcı akıbetlerine) yaklaştıracağız.”

“Ben onlara (şahsi ikbal ve ihtirasları için dine ve davaya hıyanete kalkışanlara, bunların gerçek ayarları ortaya çıksın diye) belirli bir süre (mühlet ve fırsat) veriyor (yularlarını uzatıyorum. Ancak) Benim “keyd”im (planım ve tuzağım) sapasağlamdır. (Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır.)” (A’raf: 182-183)

Bakınız, faiz 21 yılın zirvesine çıkmıştı!

Siyasi iktidarın iktisadi olmayan “ekonomi politikası”, ne söylenirse tam tersi sonuçlar vermeye devam ediyor. Geçtiğimiz sene başında açıklanan Yeni Ekonomi Modeli’nde cari fazla vereceği söylenen ekonomi, cari açık rekorları kırarken; benzer şekilde faizin düştüğü söylense de mevduat faizleri son 20 yılın rekorunu kırdı. Ortalama mevduat faizi yüzde 40’a ulaşırken, kredi faizleri de yüzde 34’e çıkmıştır.

Bu Nasıl Faiz Karşıtlığı

Kamuoyu önünde “faize karşı” söylemlerde bulunan, ancak başta Kur Korumalı Mevduat (KKM) ve devamlı surette faizli borçlanmalar eliyle rantiyeyi ve faizcileri ihya eden siyasi iktidar, Merkez Bankası’nın politika faizini “yüksek enflasyona rağmen” düşürerek yüzde 8,5’e indirmekle kendini ve milleti aldatmıştır. Böylelikle Merkez Bankası’ndan yüzde 8,5 ile para alan bankalar, yüzde 30-35’lerden kredi vererek aradaki farktan ötürü kârlarını geçen seneye göre 5 kat artırdı. Kamuoyuna “nass var” söyleminde bulunulurken, göz göre göre rantiyenin kazancını katlamasına imkân sağlanmıştır. Şimdi Küresel Sermayenin takipçisi Mehmet Şimşek, Merkez Bankası faizlerini arttırmak şartıyla Bakanlığa atanmıştır.

Makas İyice Açıldı; Yüzde 40’a Dayandı

KKM’nin devreye girmesinden sonra bankaların verdiği mevduat faizi ile Merkez Bankası’nın politika faizi arasındaki makas iyice açıldı.

Merkez Bankası’nın istatistiklerine göre, KKM’nin devreye girdiği Aralık 2021’de 3 ay vadeli TL mevduatta ortalama faiz yüzde 18 seviyesindeyken; 5 Mayıs’ta yüzde 29’a, 12 Mayıs’ta yüzde 31’e çıktı. 14 Mayıs seçimlerinin ardından ise 3 aya kadar vadeli TL mevduatlarda azami faiz oranı yüzde 40’a fırladı… Daha görün neler olacaktı!

İşte iflasın fotoğrafı!

• 6 Ocak 2023 kapanışı itibarıyla toplam KKM (Kur Korumalı Mevduat) 73 milyar dolardı. 12 Mayıs kapanışı itibarıyla toplam hacim 120 milyar dolara ulaştı. Yani yaklaşık 4 ayda 47 milyar dolar artmıştı. KKM ile dövizi bozanların dövizi, swap ve zorunlu karşılıklarla TCMB’ye aktarılmıştı.

• Böylece TCMB, elindeki yeni kurşunları da sonuna kadar kullanmıştı. Başka kaynaklar da vardı, ancak uzun süredir başrol KKM’de ve bu eğilim ivmesini sürdürüyordu. İhracatçıdan toplanan dövizler ise etkisiz ve yetersiz kalmıştı. Hacmi fazla ama ithalat çıktısının çok gerisinde bulunmaktaydı.

• İhracattaki döviz geliri karşılığı sağlanan reeskont kredilerinin de önemli ölçüde düştüğü anlaşılmaktaydı. İkinci ana faktörse Rusya’ydı. Yani Türkiye’deki seçimlere dolaylı müdahale söz konusuydu. Hatırlayalım; önce Akkuyu için önden para yollanmış, ardından oligark paraları akmıştı.

• Bu seferki ise BOTAŞ ile GAZPROM arasındaki doğalgaz sözleşmesiyle alâkalıydı. Resmi veri yoktu, çünkü Rusya bize kıyak geçmiş ve bunun karşılığında hangi ulusal çıkardan feragat ettiğimizi açıklamak istemiyorlardı. İddia edilen miktar 24 milyar dolardı. Yani bu kadar borcumuz ötelenmiş olmaktaydı.

• Geride kalan kış ılık geçti ancak yine doğalgaz yaktık ve alımlarda Rusya ana oyuncu konumundaydı. Elektrik santrallerinde ve sanayide de doğalgaz yakılmaktaydı. Peki bu sürede BOTAŞ’a TCMB’den satılan döviz ne kadardı? Tamı tamına 0 (sıfır). Hemen söyleyeyim, Kapalıçarşı BOTAŞ’ın dişinin kovuğuna bile sığmazdı.

• Sırada rezervler vardı. Brüt altın ve döviz toplam rezerv 105,1 milyar dolardı. Net rezervler sadece 2,3 milyar dolardı. En son bu düzeye düştüğünde 21 yıl önce IMF anlaşması imzalamıştık. Şimdi farklı mı? Katar’dan 15, BAE’den 5, Çin’den 6 ve G. Kore’den 2 milyar dolar swap almıştık. Yani bu ülkelere rehin konumundaydık.

• Suudi Arabistan’dan 5, Azerbaycan’dan 2 ve Libya’dan 1 milyar dolarlık mevduatı da unutmayalım. Yaklaşık 36 milyar dolarlık swap ve mevduat anlaşması yapılmıştı. Bir de Rusya’dan 24 milyar dolarlık doğalgaz limiti vardı. Hepsi büyük ölçüde kullanılmıştı. Yani ülke zaten IMF’lik halden çok beter durumdaydı.

• Hadi bunları düşelim. Sizin ticari bankalarda durduğunu sandığınız döviz mevduat hesaplarının da bu bankalarca yine TCMB’ye swapla ödünç verildiğini hatırlatalım. Hazine’nin dış borç ve döviz ödemeleri için ayırdığını unutmayalım. Kalan bakiye EKSİ 72 milyar dolardı.

• Şimdi altın rezervlerine bir göz atalım. Çünkü Kapalıçarşı ve bankalararası piyasadaki kur farkı bu nedenle kapandı. Olağan şartlar altında yurt içindeki altın satılamazdı. Çünkü işlemi yapacak platformlar Londra, New York ve İsviçre’de bulunmaktadır. 2022 sonu itibarıyla rezervlerin bir kısmı Londra’da İngiltere Merkez Bankası’ndadır. Hâlâ orada mı, yoksa satıldı veya ipotek mi bırakıldı bilmiyoruz. Her şey olabilir, ancak spekülasyon yapmayalım. Sorunun cevabını Mart 2024’te veya iktidar değişirse ara denetimde alacağız. Şimdi Hazine ve Maliye Bakanı olan Mehmet Şimşek, daha önce de tonlarca altınımızı Londra’ya aktarmıştı.

• Şubat 2023 sonunda, mal mukabili altın ithalatına engelleme geldi. Dolar alamayan altın alıyor ve bu da rekor düzeyde altın ithalatına neden oluyordu. TCMB nasıl kamu bankalarıyla piyasaya döviz satıyorsa, bu sefer de Kapalıçarşı’ya doğrudan altın satmaya başladı.

Bu esnada altın fiyatları da yükselince bu çok fazla dikkat çekmedi. Zaten altınlar dolar karşılığı satılıyordu. Alınan altın, bankalar üzerinden piyasaya veriliyordu. Fakat Ramazan Bayramı bitince TL karşılığı altın satılmaya başlandı. Yani yeni bir müdahale yöntemi geliştirilmiş oldu. Tabii bunun neticesinde altın rezervleri hızla tükenmeye başladı. TCMB kasasındaki 844 ton altın 687 tona düştü. TCMB’nin bizzat kendine ait altınlarda ise düşüş 558 tondan 414 tona geriledi.

Bu veriler 12 Mayıs kapanış rakamlarıydı. TL karşılığı altın satılınca banka ile döviz büfeleri arasındaki kur farkı epey azaldı. Tabi başka önlemler de vardı. Misal döviz alımlarını sözlü yönlendirme ile engellemeler yapıldı. Nedense TCMB yöneticileri ıslak imza ile tebliğe cesaret edemiyorlardı. Çünkü suç işliyorlardı.

• Ayrıca TCMB, TL karşılığı vadeli döviz satıyordu. Yıl başında 700 milyon dolar olan açık pozisyon, şu anda 8 milyar doları bulmuştu. Bu taahhüt KKM’ye benziyordu. Kur artarsa TCMB aradaki farkı aynen ödüyordu. Fakat KKM’de döviz olarak geri ödeme yok, TL cinsi veriliyordu.

• Son olarak TL likiditesi sıkıştırıldı. Yani TL’nin miktarı azaltılarak değeri artırılmaya çalışıldı. TL’nin ana kaynağı banknot sanılmasındı. Kredi/mevduat döngüsüyle, bankalar ve borçlananlar arasında; TCMB desteğiyle sağlanırdı. Herkes dövize kaçınca TL’yi azaltmaya başlamışlardı. İşte o yüzden kredi kartı nakit avans ve KMH gibi detaylara kadar girmek zorunda kalmışlardı. Tabii bunun sonucunda tüketimin kısılması, iç ödeme sisteminin tıkanması ve ekonominin yavaşlaması kaçınılmazdı.

• Toparlayalım. TCMB’nin kendi rezervleri eksi 72 milyar dolardı. Dışarıdan ve özellikle Siyonist bankalardan çok yüksek faizlerle ve ağır kefalet ücretleriyle, üstelik ülke çıkarlarından taviz ve feragatle borç alınmaktaydı. Bizim, ABD ve İngiltere Merkez bankalarındaki dövizlerimiz üstelik piyasanın 3-4 misli yüksek faizlerle bize geri satılmaktaydı. Altınları da doğrudan veriyorlardı. 120 milyar dolarlık KKM’nin yükü Hazine’ye ve TCMB’ye yıkılmıştı. Vatandaşlık ve araziler de satışa çıkarılmıştı. Gelelim “Ülkede kriz yok ve siz bu işten anlamıyorsunuz” diyenlere… Bugün savaş çıksa, silah ithal edecek dövizimiz kalmamıştı. Resmiyette 459 milyar dolar dış borç vardı. Bunun 203 milyar dolardan fazlası 1 yıldan kısa vadeli ödenmek zorundaydı. O da rekor sınırdaydı. Kur patlamasın diye ekonomi soğutuluyordu, yani işsizlik de giderek artıyordu. Oysa gerçekte borç toplamı 1,5 trilyon dolardı.

• Ülkede neredeyse sermaye kontrolü uygulanıyordu. Faizler artmasın derken, konut fiyatları da dolar cinsinden 2 katına çıkıyordu. Yani ortada bir kurnazlık veya finansal deha yoktu. Ülkenin geçmişi ve geleceği satılıyordu. Varlık fiyatları ile orta ve dar gelirli; evsiz, işsiz ve çaresizdi… Ama ahmaklara göre kriz yoktu!?

• Peki tüm bunlar nasıl oluşmuştu? Toplum susarsa ve gerçeklere gözlerini kaparsa, işte böyle oluyordu. Siz paranızı KKM’ye yatırıyordunuz, AKP iktidarı onları toplayıp size geri satıyordu. Altın rezervlerini takip edemediğinizden onu da kurutuyorlardı. TL karşılığı döviz satışını anlamazsanız, milyarlarca dolar yükümlülüğü imzalarlar ve geleceğimizi karartırlardı.

• “Rusya’nın bize neden kıyak geçtiğini” sorgulamazsanız tabi ki bunlar olurdu. Yüksek zekâya gerek yoktu. Varsayalım ki ülkedeki Hazine arazileri toplamı 150 milyar dolar ediyordu. İktidar bunu 70 milyar dolar nakde Katar’a satarsa, şimdilik belki döviz bulurdu, ama kriz daha da derinleşiyordu ve anlaşılan Erdoğan yeniden kazansa bile, sevincini kursağında bırakacak çok ağır bir ekonomik ve sosyal tufan kendilerini bekliyordu!

Sinan Oğan’ın Kof Sloganları ve Sonunda Tükürdüklerini Yalayıp Erdoğan’a Sığınması!

14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ATA İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak yarışan Sinan Oğan; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda, Cumhur İttifakı’nın adayı AKP Genel Başkanı Recep T. Erdoğan’a destek vereceğini açıklamıştı. Bu gelişmenin ardından Oğan’ın geçmişte Twitter’dan Erdoğan hakkında yazdıkları sosyal medyada gündeme taşınmıştı. İşte Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması durumunda oy tercihine ilişkin daha önce “Cehennemin kapılarını kapatacağız. Buradan artık kim payına ne düşerse alsın” diyen Oğan’ın Erdoğan arşivinden bazı alıntılar; bunların kalıcı, kucaklayıcı ve kutsal bir amaçlarının olmadığını, günübirlik havalar ve sloganlar atmak dışında ciddi ve gerçekçi bir programlarının bulunmadığını ortaya koymaktadır. Bunların sağcılığının gerçek “sağduyudan…”, ve ırkçılık saplantılarının, gerçek “Milliyetçi duygulardan” ne denli uzak oldukları da böylece anlaşılacaktır. Zaten Sn. Devlet Bahçeli de 19 Mayıs Bayramı mesajında Sinan Oğan’ı hedef almış ve “Olmayan siyasi gücünü varmış gibi gösterip siyaseti AT PAZARINA çevirenler, kamuoyuyla günaşırı talep listeleri paylaşanlar samimi olmadığı gibi, Milli ve ahlâki değerlere de ters düşen fırsatçı acizlerdir!” ifadelerini kullanmıştı…

Öyle ya, bunlar birbirlerini çok iyi tanırlardı… Hoş, Sn. Bahçeli; 15 yıl “İstismarcı, tahribatçı, yalancı ve palavracı” diye saldırıp suçladığı R. T. Erdoğan’a, sonunda; “Büyük lider, Türkiye’nin kurtuluş ümidi” gibi sarılıp savunmaya başlamamış mıydı? Yahu, Sn. Bahçeli, Erdoğan’a karşı 15 yıl boyunca mı iftira atmış ve haksızca sataşmıştı, yoksa son 5-6 yılda mı hizaya sokulmuşlardı? diye soran bir yandaşı da çıkmamıştı!?

2023 Seçim Sonuçları: Bu durum Başarı mıydı, Acı Sonun Başlangıcı mıydı?

Bu seçimi ille de kazanmak için; bütün devlet imkânlarını, hatta siyaset dışı kalması gereken bütün resmi bürokrat ve elemanlarını hoyratça devreye sokmalarına… Onlarca TV kanalının ve yüzlerce yazar ve yorumcu takımının manipülasyonlarına ve beyin yıkama metotlarına… Muhalif davranacak halk kesimlerine ve sivil örgütlere hatta şirketlere açıkça ve küstahça tehditler yağdırmalarına… Kısaca bin türlü yalan, iftira ve karalama kampanyalarına… Yetmez, Ülkenin ve Milletin geleceğini düşünmeden, seçimi kotarma ve paçayı kurtarma adına sorumsuz bir israf ekonomisi uygulamalarına ve seçim ulufeleri dağıtmalarına… Ve kitabına uydurulan oy hırsızlıklarına ve sandık hilekârlıklarına rağmen… Üstelik Sinan Oğan’ın, kim bilir hangi vaatler karşılığı oylarını Erdoğan’a pazarlamasına rağmen Sn. Erdoğan 2. turda birkaç puan farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmiş durumdaydı. Bu sonucu Erdoğan’ın zaferi olarak yorumlayanlar yanılmaktaydı. Çünkü ekonomisi çökmeye, sosyal birlikteliği ve ahlâki değerleri çürümeye, dış politikadaki dengesizliği yüzünden saygınlığı ve ağırlığı çözülmeye başlamış… Ve tam 21 yıldır bu kötü sonucu kendilerinin hazırlamış olduğu bir enkaz, birkaç ay sonrasında bu iktidarın başına yıkılacaktı!..

“Ahmak hain o kişidir, zulümden çark etmiyor

Son nefsani hedefime, ‘Oh be uzandım!’ sanır…

Uçurumun kenarına, geldiğin fark etmiyor

Bir adım sonra düşecek, yine kazandım sanır.”

Hatırlayınız:

CNN TÜRK – YouTube 10 Aralık 2019 tarihli “Cumhurbaşkanı Gençlerle Birlikte” programında “Sizin zihin dünyanızı şekillendiren ve sizi en çok etkileyen Lider kimdir?” sorusunu Sn. Erdoğan şöyle yanıtlamıştı:

“Elbette tek önderimiz, tek rehberimiz, Hz. Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam Efendimizdir. Sonra adalet timsali Halife Ömer Hazretleridir. Tabi Osmanlı’da, Selçuklu’da örnek liderlerimiz var… Tabi geliyoruz Cumhuriyet’in kuruluşunda Gazi… Önem arz etmektedir…

Şu anda yaşayan liderlere gelince… Valla bunlara bakıyoruz, oturup konuşuyoruz, tabi dara zora giriyorum. (Yani benim ayarımda kimseyi göremiyorum.) Bu arada Körfez’de genç-dinamik Katar Emiri Şeyh Tamimi’yi gösterebilirim. Çünkü yoksul ve düşkün ülkelere çok yardım edici bir liderdir.”

İşte R. T. Erdoğan’ın hayran olduğu ve örnek sunduğu o Katar Emiri 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği uğruna 300 milyar dolar harcamıştı. Bunun 400 milyar dolar olduğunu söyleyenler de vardı… Bu para; başta Filistin, Yemen, Arakan, Afganistan, Doğu Türkistan, Sudan, Eritre ve Suriye’de yoksullukla boğuşan İslam ülkelerine dağıtılsaydı… Veya Asya ve Afrika’daki perişan ülkelerin kalkınma altyapısına harcansaydı, aç ve biilaç insan kalmayacaktı… Ne demişler: “Söyle arkadaşını, söyleyeyim ayarını!..”

Sn. Erdoğan’ın en etkili ve önemli lider olarak Hz. Peygamberimizi söylemesi ise, tamamen istismar amaçlıydı ve sahte bir tavırdı. Çünkü iktidarda kaldığı 21 yılını Onun Sünnetini, Sistemini ve Şeriatını yozlaştırmak; bunların yerine AB kriterlerini ve Haçlı zihniyetini yerleştirmekle geçirmiş bir insandı. “Cumhuriyet’in kuruluşunda Gazi… önem arz etmektedir…” ifadeleri ise tam bir riyakârlıktı… İsmini bile tam zikredemeyip, ortamı yumuşatma çabaları sırıtmaktaydı…

Ve hele; Sn. Erdoğan’ın Türkiye’de tanınmasının, öne çıkarılmasının, İstanbul RP İl Başkanı ve sonra Belediye Başkanı yapılmasının… Ve derken Ona hıyanetinin karşılığı Başbakanlığa ve şimdi Cumhurbaşkanlığı’na oturtulmasının asıl sebebi ve çağımızın tartışmasız en büyük lideri olan Rahmetli Erbakan Hocamızı ağzına bile alamaması, bunların insaf ve iz’an ayarını, iman ve vicdan aynasını, vefakârlık ve kadirşinaslık duyarlılığını ortaya koymaktaydı.

Peki bir insan, Erbakan Hoca’yı ağzına bile almaktan ve hayırla anmaktan, niye bu denli korkardı?.. Çünkü Ona vefalı ve saygılı bir tavrı, kişinin İsrail ve Siyonist merkezler tarafından üzerinin çizilmesine yol açardı!..

Oysa Sn. Erdoğan, Milli Görüş’te gelecek gördüğü dönemlerde “Erbakan’ı çağın lideri, İslam ve insanlık âleminin kurtuluş rehberi” olarak tanıtmakta ve Ona yaranmak için ne taklalar atmaktaydı. Hatta oğlu Bilal’in ön adını “Necmettin” koymuşlardı ve devamlı “Necmettin Bilal…” diye çağırırlardı. Ancak Milli Görüş gömleğini çıkardıktan sonradır ki; ne kendisi ne de yandaş kesimi, Bilal Bey’in “Necmettin” ismini artık ağızlarına bile almıyorlardı.

Bundan daha da acısı ve mide bulandırıcı olanı, Erbakan Hoca’nın her türlü mirasına konan ve daha önce 100 kere “Bu AKP iktidarının ve Erdoğan’ın günahına asla ortak olmayacaklarını” vurgulayan… Ama sonunda 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın koltuk değneği ve yedek lastiği olmaktan sakınmayan ve sıkılmayan Sn. Fatih Erbakan’ın, o duyarsız ve tutarsız yaklaşımıydı. Üstelik Sn. Erdoğan’ın zinayı suç olmaktan çıkardıklarını, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun maddesi ile eşcinselliği serbest bıraktıklarını bizden iyi biliyorlardı.

Bu seçim sonuçları, moralimizi bozmamalı ve Adil Düzene ve Milli Çözüme ulaşma azmimizi kırmamalıdır.

“(Hatırlayın ki) O vakit onlar, (kâfir düşmanlar) size hem üst kısmınızdan hem alt tarafınızdan gelmiş (ve hücuma geçmişlerdi de korkudan) gözler kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı ve (hatta) siz Allah hakkında (birtakım olumsuz) zanlarda bulunmaya (başlamıştınız).

İşte orada, iman edenler sınanmış ve şiddetli bir sıkıntıyla sarsıntıya uğratılmışlardı.

O sırada münafıklar ve kalbinde maraz olanlar: “Allah ve Resulü bizi aldatmaktan başka bir şey va’ad etmiyor (boş ve imkânsız zafer ve ganimet müjdeleriyle oyalıyorlar)” diyerek (fesatlık yapmış ve kafaları karıştırmışlardı).” (Ahzâb: 10-11-12)

– Maraş merkezli büyük Deprem, tarihi ve talihli değişimlerin de başlangıcıdır.

“O (şiddetli) depremin (Dünya’yı) sarsacağı (korkunç) gün (gelecektir). Arkasından onu diğer (dehşetli) bir sarsıntı izleyecektir.” (Nazi’ât: 6-7) buyuran Kur’an, elbette ve ancak Allah’ın kelâmıdır. Çünkü 1440 sene sonra Maraş’ta üst üste iki büyük depremin yaşanacağını, Hz. Peygamberimizin bilmesi ve haber vermesi imkânsızdır. Ve bu ayetler dünyada büyük dönüşümler yaşanacağına da işaret buyurmaktadır.

– Dünyadaki Siyonist sistem yıkılacak. ABD, AB ve ÇİN gibi zalim güçler ve işgalci İsrail de hizaya sokulacaktır.

“Andolsun, Firavun âline (ve zalim yöneticilerine) de uyarıcılar gelmişti.

(Ancak) Bizim ayetlerimizin tümünü yalanlayıvermiş (zulüm ve küfürde diretmiş)lerdi. Biz de onları Azîz ve Muktedir olan (Allah)ın yakalayışıyla yakalayıp (düzenlerini devirmiştik).

(Şimdi, ey bu çağın gafil ve cahilleri!) Sizin kâfir (yöneticileriniz ve süper güç)leriniz onlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa sizin için kutsal kaynaklarda (kurtulacağınıza ve başıboş bırakılacağınıza dair) bir beraat mı var ki? (Aynen Firavunlar gibi, bugünkü sömürücü ve saldırgan zalimleri de devirmeyelim ve yerin dibine geçirmeyelim?)

Yoksa onlar: “Biz, ‘birbiriyle yardımlaşıp nusret bulan’ (ve karşısında kimseler duramayan) ‘Güçlendirilmiş bir Cemiyetiz’ (sanki, Birleşmiş Milletleriz” diyerek) mi (şımarıp böbürlenmektedirler)?

(Oysa) Yakında o “Birleşik Cemiyet” bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacak (delik arayacak vaziyete ve hezimete düşeceklerdir).” (Kamer: 41-42-43-44-45)

İşte bu nedenle diyoruz ve davet ediyoruz ki, Sn. Erdoğan; samimiyetle, imani ve insani bir cesaretle tevbe etsin… Bütün yanlışlıklarını, yıkımlarını ve hangi tuzaklara kapıldıklarını itiraf etsin… Bu kutlu gaye ve gayretle yeniden ve gerçekten Milli Görüşe ve Milli Çözüme döndüğünü ilan etsin… Adil Düzen ve İslam Birliği projelerine dört elle sarılıp Allah’a güvensin. Böylece hem Ülkemizi ve Milletimizi, hem de kendilerini ve çevresini yaklaşmakta olan büyük felaketlerden koruyup kurtarıversin… Böyle yaptığı takdirde, en içten ve en yüksek perdeden savunup sahip çıkacağımızı bilsin!..

Aksi halde, görünüşte kazanılan bu başarı balonları, gazap bulutlarına dönüşebilir. Evet; uçurumun kenarında bile, felaketi fark edip son bir hamle ile kişinin geri çekilmesi bir marifet ve meziyet sayılabilir. Ama uçurumdan aşağı düşerken duyacağı pişmanlığın hiçbir faydası görülmeyecektir. İşte Ahkaf Suresi 24 ve 25. ayetleri de bu acı akıbeti haber vermektedir.

 

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Nail KIZILKAN

Nail KIZILKAN

Subscribe
Bildir
12 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Allah, İmhal Eder (Mühlet Verir) Ama Asla İhmal Etmez!
AKP ve Erdoğan nasıl bir akıbete uğrayacaktır?

En kritik bir süreçte ve tamamen dünyevi beklentilerle Erbakan Hoca’yı ve Milli Görüş Davasını bırakıp ayrılanlar… Malum ve Mel’un odakların güdümünde iktidara taşınıp 21 yıldır bunca tahribat ve talanları yapanlar, başıboş mu bırakılacaklardı?

“(Ancak her türlü imkân ve iktidara kavuşturulduğu halde) Ayetlerimizi yalanlayanları (Kur’ani hükümleri gereksiz ve geçersiz sayanları, yetki ve fırsatları olduğu halde dini emirleri uygulamaya çalışmayanları) ise, onları bilmeyecekleri (ve fark edemeyecekleri) bir yönden derece derece (yükseltip, riyakârlık ve istismarcılıkla yüreklendirip, sonunda çok acı ve alçaltıcı akıbetlerine) yaklaştıracağız.”

“Ben onlara (şahsi ikbal ve ihtirasları için dine ve davaya hıyanete kalkışanlara, bunların gerçek ayarları ortaya çıksın diye) belirli bir süre (mühlet ve fırsat) veriyor (yularlarını uzatıyorum. Ancak) Benim “keyd”im (planım ve tuzağım) sapasağlamdır. (Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacaktır.)” (A’raf: 182-183)

Milli Çözüm’ün haklılığı her geçen gün bir kat artarak TESCİLLENMEKTEDİR…
Evet Milli Çözüm ve Üstad Ahmet Akgül Hocamızın yirminci (20) yılını doldurmasına 21.yıla girmesine 4 ay kalan Milli Çözüm’ün ; çıktığı günden bu yana haykırdığı şu makaleden geçen hakkın haykırıldığını ifadelerini yeniden hatırlatmak istiyorum:

[b]İşte bu nedenle diyoruz ve davet ediyoruz ki, Sn. Erdoğan; samimiyetle, imani ve insani bir cesaretle tevbe etsin… Bütün yanlışlıklarını, yıkımlarını ve hangi tuzaklara kapıldıklarını itiraf etsin… Bu kutlu gaye ve gayretle yeniden ve gerçekten Milli Görüşe ve Milli Çözüme döndüğünü ilan etsin… Adil Düzen ve İslam Birliği projelerine dört elle sarılıp Allah’a güvensin. Böylece hem Ülkemizi ve Milletimizi, hem de kendilerini ve çevresini yaklaşmakta olan büyük felaketlerden koruyup kurtarıversin… Böyle yaptığı takdirde, en içten ve en yüksek perdeden savunup sahip çıkacağımızı bilsin!..

Aksi halde, görünüşte kazanılan bu başarı balonları, gazap bulutlarına dönüşebilir. Evet; uçurumun kenarında bile, felaketi fark edip son bir hamle ile kişinin geri çekilmesi bir marifet ve meziyet sayılabilir. Ama uçurumdan aşağı düşerken duyacağı pişmanlığın hiçbir faydası görülmeyecektir. İşte Ahkaf Suresi 24 ve 25. ayetleri de bu acı akıbeti haber vermektedir.[/b]

SN. ERDOĞAN’A TÖVBE VE DÖNÜŞ İÇİN SON ŞANS
İşte bu nedenle diyoruz ve davet ediyoruz ki, Sn. Erdoğan; samimiyetle, imani ve insani bir cesaretle tevbe etsin… Bütün yanlışlıklarını, yıkımlarını ve hangi tuzaklara kapıldıklarını itiraf etsin… Bu kutlu gaye ve gayretle yeniden ve gerçekten Milli Görüşe ve Milli Çözüme döndüğünü ilan etsin… Adil Düzen ve İslam Birliği projelerine dört elle sarılıp Allah’a güvensin. Böylece hem Ülkemizi ve Milletimizi, hem de kendilerini ve çevresini yaklaşmakta olan büyük felaketlerden koruyup kurtarıversin… Böyle yaptığı takdirde, en içten ve en yüksek perdeden savunup sahip çıkacağımızı bilsin!..

Kurtuluşun tek adresi ADİL DÜZEN dir. Adil Düzen projelerine tam sahip tek kişi ise Üstad Ahmet Akgül Hocamızdır
“Şimdi Millet İttifakı’na maya olan SP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun gayretiyle toplumun diğer %50’si Erbakan’ın Milli duruşuna ve halkımızın İslami duyarlılığına sıcak bakıcı ve karşı çıkmaktan sakınır bir tava ve tavra yaklaşmıştır. Öyle ise toplum, Adil Düzen ve Milli Çözüm dönemine hazırdır.”

Evet, makalemizden ve içerisindeki paragraftan aynı zamanda anlaşılıyor ki 14 Mayıs 2023 seçimleri milletimizi “Adil Düzen ve Milli Çözüm dönemine” bir adım daha yaklaştırmıştır.

Ve Millî Görüşün tek ve tam temsilcisinin Milli Çözüm olduğu tescillenmiştir.

Yine seçim, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın şaşmaz ferasetini, sarsılmaz cesaretini ve tercihlerinin Millî Görüşe-Milli Çözüme hep kazanç sağladığını göstermektedir.

Özellikle seçim sürecinde Temel Karamollaoğlu’nun AKP’den beter Abdullah Gül tercihleri, AGD ve birçok Milli Görüş Milko yönetiminin renksizliği (hatta AKP tercihi), Fatih Erbakan’ın AKP tarafgirliğinin açığa çıkması sonucu:
Sadık, samimi Millî Görüşçülerin, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın “Aziz Erbakan Hocamızın siyaset ve stratejisine hâkim olduğu en sadık takipçisi en bilge talebesi olduğu” gerçeğini kavramalarına vesile olmuştur inşallah.

Kurtuluşun tek adresi “ADİL DÜZEN” dir. Adil Düzen projelerine tam sahip tek kişi ise Üstad Ahmet Akgül Hocamızdır. Kurtuluş için bu kapıya gelmekten başka çare olmadığı da özellikle seçim sürecinde ehli tarafından tam anlaşılmaktadır.

Liyakat. Neye göre?
Öncelikle şunu sormak lazım; bir insan basit bir bakkal dükkanın başına daha önce dükkan batırmış birini getirir mi? Devletin makamları söz konusu olduğunda bu hassasiyetin daha üst düzeyde olması gerekmez mi? Ama bir bakıyorsunuz MB nin başına daha önce hatta son işi olarak kararlarıyla banka batırmış biri getirilebiliyor.
Hani diyorlar ya “tam liyakat sahipleri işin başına geldi”. Doğru olabilir; biz de hizmet ettiği yere bakalım deriz. Siyonist sermaye tahsildarı İMF ye hizmet açısından tam bir liyakat sahibi olabilirler. Çünkü onlar yetiştiriyor. Bu tip insanlar ülkelerin makamlarına o ülkeyi siyonizme tam teslim etmek için getirilirler.

KENDİNİ ALDATANLAR; KAYIPLARINI BİLE KAZANÇ ZANNETMEKTEDİR!
[i][b]“(Allah) Kimine (feraset ve istikamet ehline) hidayet verdi, kimi (kötü niyet ve şeytani gayret sahipleri) de sapkınlığı hak etti. Çünkü bunlar, Allah’ı bırakıp şeytanları (kâfir ve zalimleri dost tutan insanları) veliler edinmişlerdi ve onlar hâlâ kendilerinin gerçekten, hidayet üzere olduklarını zannetmektelerdi.”[/b][/i] (A’raf Suresi 30. Ayet)
Sn. Erdoğan; samimiyetle, imani ve insani bir cesaretle tevbe etsin… Bütün yanlışlıklarını, yıkımlarını ve hangi tuzaklara kapıldıklarını itiraf etsin… Bu kutlu gaye ve gayretle yeniden ve gerçekten Milli Görüşe ve Milli Çözüme döndüğünü ilan etsin… Adil Düzen ve İslam Birliği projelerine dört elle sarılıp Allah’a güvensin. Böylece hem Ülkemizi ve Milletimizi, hem de kendilerini ve çevresini yaklaşmakta olan büyük felaketlerden koruyup kurtarıversin… Böyle yaptığı takdirde, en içten ve en yüksek perdeden savunup sahip çıkacağımızı bilsin!..
Aksi halde, görünüşte kazanılan bu başarı balonları, gazap bulutlarına dönüşebilir. Evet; uçurumun kenarında bile, felaketi fark edip son bir hamle ile kişinin geri çekilmesi bir marifet ve meziyet sayılabilir. Ama uçurumdan aşağı düşerken duyacağı pişmanlığın hiçbir faydası görülmeyecektir. İşte Ahkaf Suresi 24 ve 25. ayetleri de bu acı akıbeti haber vermektedir.

Mesele Basit, Getireceksiniz Anahtarları Teslim Edeceksiniz, Hiç Çaresi Yok
ADIM ADIM ADİL DÜZENE DAYALI YENİ BİR DÜNYA’YANIN KURULUŞUNA DOĞRU GİDİYORUZ. AZ KALDI İNŞALLAH

[b]ADİL DÜZEN NEDİR?

“Mutlak Doğru”ları esas alarak ve yine “Mutlak Yanlışlardan” sakınılarak hazırlanmış
a) İlmi b) İnsani c) İslami d) Orijinal bir yeni sistem olmaktadır.

1- Aklı selimin
2- Müspet bilimin
3- Tarihi tecrübe ve birikimin
4- Vicdani kanaat ve tatminin
5- Evrensel hukuk ve adalet prensiplerinin
6- İlahi Dinin ve Kur’an’ı Kerim’in;

Ortaklaşa, iyi, yararlı ve güzel buldukları DOĞRU, yine bu 6 temel ölçü biriminin ittifakla; kötü, zararlı ve çirkin buldukları ise YANLIŞ’tır. İşte Adil Düzen doğrulara dayanan ve yanlışları bırakan, yepyeni ve orijinal bir sistem modeli olmaktadır. Ve tarihte başka bir örneği bulunmamaktadır.[/b]

Mesele Basit, Getireceksiniz Anahtarları Teslim Edeceksiniz, Hiç Çaresi Yok
PROF.DR. NECMETTİN ERBAKAN

https://www.youtube.com/watch?v=hooEBS-nuic

Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!
Erdoğan’ın kendi ifadesiyle “Halk Bankasını dolandıran kişilerden birisi Mehmet Şimşek’ti..”
Daha önce 450 ton altınımızı İngiltere’ye gönderdiğini ağzından kaçıran İngiliz pasaportlu Mehmet Şimşek..
CFR üyesi Hafize Gaye Erkan…
Siyonistlerin Erdoğan ile işi bitmiş. Bakan ve Merkez bankası atamalarını dahi Siyonist odaklar bizzat kendileri yapmaya başlamıştı..
Erdoğan’ın sağlık sorunları nedeniyle görevi bırakacağı kulislerde konuşulmaktaydı.
Ancak “Bâtıl kendini en güçlü zannettiği dönemde hep yıkılmaya mahkum olmuştur.”
Tuzak kuranların en hayırlısı olan Rab’bim zalim ve hainlerin cezasını verecek çok yakında zafer inananların olacaktır İnşAllah…

Getireceksiniz anahtarları teslim edeceksiniz
Merhum Milli Görüş Lideri Prf. Dr. Necmettin ERBAKAN Hocamız siyonizmi dağıtacak tüm gerekli çalışmaları yaparken, halkımızın da şeref kazanması için bir ömür uyarmıştı. Hocamızın bu hak davasının sorumluluğunu tam kuşanan Üstad Ahmet Akgül Hocamızda bir ömür bu vazifeyi yapmaya devam etmiştir. Geldiğimiz noktada Milli Çözüm Hükümeti artık zorunlu hale gelmiştir. Bu bir seçenek değil, artık zorunluluk ve tek çözüm yoludur. Tek gerçekçi çözüm Milli Çözüm!..

GAZAP BULUTLARI
Bağışla bizi sahip çık, şehitler hatırına

Kâfir girmesin Mabede, Veliler yatırına

Hem Kur’an’ın hakkı içün, ayetler satırına

Bizi düşmanlar eliyle, Sen doğrultma Allah’ım!

Sen Uzandın Zannet!
“Ahmak hain o kişidir, zulümden çark etmiyor
Son nefsani hedefime, ‘Oh be uzandım!’ sanır…
Uçurumun kenarına, geldiğin fark etmiyor
Bir adım sonra düşecek, yine kazandım sanır.”

Kemerden sıktığı her diş ile milletin boynuna daha da çöken iktidar, zafere uzandım zannettiği 28 Mayıs seçimlerinde boylu boyunca uzanmıştı da haberi yoktu. Gelecek nesillerin hayret edeceği dalaverelerle yeni vergiler uyduran bu iktidarın duvara tosladığı artık artık aşikar durumdadır. Bakalım yağmur diye bilinen bulutlar ne zaman gelir… Bakalım kime yağar kime şimşek çakar yakında göreceğiz.

Bıçak kemiğe dayandı
Bunların bayram havası ve zafer sarhoşlukları içinde sevinip kutladıkları bu seçim başarıları bize; Kur’an-ı Kerim’de Ahkaf Suresi 24 ve 25. ayetlerinde haber verilen GAZAP BULUTLARI’nı hatırlatmaktadır. Varlık ve rahatlıkla şımaran bu kavmi, uzun süren bir kuraklık ve kıtlık belası sarmıştı.

“Derken, onu (azabı ve yıkımı) kendi vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, (işte herhalde) “Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur” demişlerdi. (Ve boşuna sevinmişlerdi. Zaferi ve izzeti; İslami ve insani programlarda değil, zalim güçlere yaranmakta arayanların boş umutları ve kuruntuları, rahmet zannedilen musibet bulutları gibidir.) Hayır o, kendisi için acele ettiğiniz (felaket olayıdır. Bu öyle) bir rüzgârdır ki (zafer ve bereket sanıldığı halde;) onda acı bir azap (ve yıkım) vardır. (Ve sizi kum fırtınasıyla boğacaktır!)

O, Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eden (bir âfattır). Böylece (o korkunç kasırga yüzünden) meskenlerinden başka, hiçbir şey(leri) görünemez duruma düşmüş (ve perperişan olmuşlardı). İşte Biz, suçlu-günahkâr bir kavmi böyle cezalandırırız.”

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
12
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...