SEÇME YORUMLAR (1)
Mücahit Dinç (06.03.2025)
ERBAKAN HOCA’NIN YIKIL(A)MAYAN KALELERİ!
Hamas’ın bütün dünyayı şaşkınlığa uğratan tarihi 7 Ekim operasyonuyla birlikte başlayan savaşın üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl geçti. Emperyalistlerin desteğini alan Siyonistler, Gazze’de hiçbir hedeflerine ulaşamadılar. İsrail, tarihin en büyük hezimetini yaşadı ve Hamas ile ateşkes masasına oturmak zorunda kaldı.
Hamas, tarihi direnişinde her geçen gün askeri ve psikolojik olarak güçlenirken; İsrail, Gazze’de kaybettiği itibarını (yıkılan yenilmezlik algısını) toparlayabilmek için Lübnan, Suriye ve İran’a karşı maalesef başarılı operasyonlar gerçekleştirdi.
İran’ın 45 yıllık askeri strateji ve birikimini, İslam ülkelerini yöneten iktidar yardımı ile kısa süre içerisinde çökertti.
(Siyonistlerin uşaklığını yapan İslam ülkeleri İktidarları, sürecin başından bu yana Hamas’a destek olmak ve İsrail’i durdurmak şöyle dursun, birçoğu katliam ve zulümleri izledi yahut İsrail’le ticareti dahi kesmeyerek zalimleri desteklemeye devam ediyor.)
Zalim İsrail; Esad Rejimini bir, bir buçuk haftada bitirdi ve Suriye topraklarını işgal etmeye devam ediyor. İran Rejiminin danışıklı dövüşü sayesinde rahatladı ve Hizbullah’ın etkisini bitirdi. Ancak Erbakan Hocamızın öncülüğünde kurulan Hamas’ın iman gücü, bütün zalimlere kan kusturmaya devam ediyor!
Patlayan Balonlar!
Rusya – Ukrayna Savaşında;
Ukrayna’yı üç günde ilhak edeceğini zanneden Putin, büyük bir savaş başlattı ve üç yılı aşkın süredir devam ediyor.
Rusya’nın gücünün; kâğıt üzerinde ve oluşturdukları algının çok uzağında olduğu anlaşıldı. Kuzey Kore gibi ülkelerden asker yardımı alan Rusya binlerce askerini kaybetti.
ABD ve AB’den milyarlarca dolar maddi ve silah, istihbarat ve lojistik destek ve binlerce paralı asker yardımı alan Ukrayna ise topraklarının üçte birini kaybetti.
AB ise 500 milyonluk nüfusa, gelişmiş teknoloji ve ekonomisine rağmen ABD’nin baskılarına boyun eğmek zorunda kaldı. Şu an da Ukrayna’nın nasıl paylaşılacağı konuşulurken, Putin ve Trump’ın danışıklı dövüşüyle birlikte dünyanın ilgisini Gazze’den çekerek şeytani hedeflerine ulaşmak istemektedirler. Ve en büyük yardımcıları ise İslam ülkelerinin işbirlikçi uşaklarıdır.
Ateşten Koru Elinde Taşıyan, Milli Çözüm!
22 yıl önce yayın hayatına başlayan MİLLİ ÇÖZÜM, ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZIN Milli Gazete’deki yazılarıyla birlikte yarım asırlık mücadelesine İLK GÜNKİ çizgisinde devam etmektedir, Elhamdülillah…
Bütün ERBAKAN düşmanları ile mücadele eden, kendi parti tabanı tarafından bile anlaşılmayan, iftira, baskı ve tehditlere maruz kalan, Fetö ve işbirlikçileri eliyle operasyon düzenlenen ve zindanlara kapatılan MİLLİ ÇÖZÜM; yıkılmayan, yıkılamayan ve yıkılamayacak bir fikri mücadele sürdürmektedir. Çünkü, Milli Görüş davasının bizzat kendisidir!
MİLLİ ÇÖZÜM; okurların ilk kez duyacağı (Mısır eliyle Gazze planlarında olduğu gibi) özgün, cesur, mert ve sert yazılarıyla özellikle 7 Ekim’den bu yana İngilizce yayın yapmaya başlaması ile birlikte İngilizce “Siyonizm ve Siyonist” kelimeler yasaklanmış…
Instagram, X, Youtube vb. sosyal medya platformlarında sürekli kısıtlama ve engellemelere maruz kalmış… İktidar ve ortakları tarafından sürekli dava açılmış, gözdağı için yeni yasalar ortaya atılmış olmasına rağmen (HAMAS fiili cihadını sürdürürken) MİLLİ ÇÖZÜM fikri cihadına devam etmektedir. Bu kutlu süreç MİLLİ ÇÖZÜM – MİLLİ MÜTABAKAT HÜKÜMETİ’NİN kurulması ve ERBAKAN HOCAMIZIN teknoloji harikalarının seçkin şahsiyetin kontrolüne geçmesiyle birlikte tarihin en büyük zaferine dönüşecektir ALLAH’IN izniyle.
ADİL DÜZEN’İN kurulması artık an meselesidir.
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!
ERBAKAN OLAMAZSINIZ! (ŞİİR)
Osman Nuri Çelik (06.03.2025)
Şiirde geçen şu dizeler;
…
İsrail’e kök söktürmedikçe
Gölgenizle bile, emperyalist
Ve Siyonist zalimleri ürkütmedikçe
Siz lider olamazsınız!..
…
2005 yılında gerçekleşmiş şu hadiseyi aklıma getirdi:
KARGOCU’NUN İTİRAFI: İSRAİL BÜYÜKELÇİLİĞİ: “MİLLİ ÇÖZÜM, BOMBADAN TEHLİKELİ”
İsrail Büyükelçilik yetkilileri:
“Biz Mili Çözüm Dergisi’ni asla kabul etmiyoruz. Çünkü başından beri takip ediyoruz, içeriğini ve asıl gayesini çok iyi biliyoruz ve Milli Çözüm Dergisi’ni, bombadan çok daha tehlikeli buluyoruz!” diyerek 4 sefer iade edildi.
Bazı Büyükelçiliklerin özel talebi üzerine, bütün büyükelçiliklere gönderilen ve çoğundan rağbet gören Milli Çözüm Dergimiz, sadece İsrail Büyükelçiliği’nden ve yukarıdaki gerekçelerle defalarca geri gönderildi.
Sebebini sorduğumuzda ise; kargo yetkilileri aynen yukarıdaki sözlerin söylendiğini bildirdi: “MİLLİ ÇÖZÜM, BOMBADAN TEHLİKELİ”..!!!!
Bak: https://www.millicozum.com/mc/2005/…
İşte Milli Çözüm de günümüzün, Aziz Erbakan Hocamızın devamı olduğu, Milli Görüş’ün tek temsilcisi olduğu gerçeğini özetleyen, tescilleyen bir hadise bu…Elhamdülillah.
“Dürüst, dindar, Devletimize, milletimize ve diğer ülkelere kötülük ve kindarlık düşünmeyen; bütün samimi Yahudilerle, vatanımızı, imkânlarımızı ve dünyamızı paylaşmaya, birlikte ve barış içerisinde yaşamaya hazırız ve razıyız!.. Ve tarihimiz boyunca bunu zaten ispatlamışız.
Ancak “Sadece kendilerini hakiki insan, bütün başkalarını, Yahudiye hizmet için yaratılmış insan suretli hayvan!” gören sapık bir zihniyete ve saldırgan ve sömürücü bir tiyniyet ve siyasete saplanmış Siyonistleri ise: Şeytanın askerleri olarak tanımaktayız!..
İşte bu yüzden, İsrail Büyükelçiliği’nin “Milli Çözüm Dergi”mizi “Bombadan daha tehlikeli” bulmasına seviniyoruz, bunu bir şeref kabul ediyoruz ve Yüce Rabbımıza sonsuz şükürler ediyoruz!..
Milli Çözüm ne yapıyor diyenlere, İsrail Büyükelçiliği’nin bu kargo personeline söyledikleri tek başına yeterli bir cevap niteliğindedir.
Milli Çözüm’ün amacını ve aslını kavramak, cihad ve sadakat ehlinin vasıflarını tanımak
için de Saff Suresi 6 – 14. ayetlerinin baştan sona dikkatle ve derin tefekkürle okunması, faydamıza olduğu için bu ayetleri hatırlatmak istiyorum:
SAF SURESİ 6 -14. AYETLER
61:6 – Hani o vakit Meryem oğlu İsa da: “Ey İsrailoğulları, kesinlikle ben, Allah’ın size (gönderdiği) bir elçisiyim. Benden önceki Tevrat’ı tasdik edici ve benden sonra ismi ‘Ahmed’ olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim” demişti. Fakat buna rağmen O, onlara kesin belgelerle gelince: “Bu, açıkça bir büyüdür” demişlerdi.
61:7 – İslam’a çağrıldığı halde (sorumluluktan ve sıkıntıdan kaçmak ve Hakk’tan kaytarmak üzere; “Kur’an ve Müslüman; öyle devlet, siyaset ve adalet işine karışmaz” diyerek) Allah’ın üstüne yalan ve iftira atanlardan daha zalim kim olabilir? Allah böylesi zalimleri asla hidayete eriştirmeyecek (doğru ve huzurlu yola yönlendirmeyecek)tir.
61:8 – Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla (kuru laf kalabalığıyla) söndürmek istemektedirler. Oysa Allah, Kendi nurunu tamama (başarıya) eriştirecektir; kâfirler hoş görmese (ve engellese) bile (Kur’an’ın Adil Düzenini yerleştirip yürütecektir).
61:9 – O (Allah) ki, (elbette) Elçisini hidayet ve Hakk Din üzere gönderendir; öyle ki onu (Hakk Din olan İslam’ı) bütün dinlere (ve bâtıl düzenlere) karşı üstün ve galip getirecektir; (hatta) müşrikler hoş görmeseler (ve karşı gelip istemeseler) bile (Allah bunu gerçekleştirecektir).
61:10 – Ey iman edenler, sizi acı bir azaptan kurtaracak (dünyada zilletten izzete kavuşturacak, ahirette ise cehennemden koruyup cennete ulaştıracak, çok kârlı ve kalıcı) bir ticareti haber vereyim mi? (Allah katında en itibarlı bir girişime delil olup rehberlik edeyim mi?)
61:11 – (İşte bu en kârlı ve hayırlı ticaret) Allah’a ve O’nun Resulüne (tam ve sağlam) iman etmeniz (şartı ile), mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda (mücadele verip) cihad etmeniz (insanlığın huzuruna ve milli savunmaya destek vermeniz)dir. Bu, sizin için daha hayırlı (ve verimli)dir; eğer (değerini) bilirseniz (böyle davranmanız ve çalışmanız gerekir).
61:12 – (Böyle yaparsanız) O (Allah) sizin günahlarınızı bağışlayacak, sizi altından ırmaklar (ve havuzlu şelaleler) akan cennetlere sokacak ve Adn cennetlerinde çok güzel ve görkemli saraylara yerleştirecektir. İşte asıl büyük mutluluk ve kurtuluş budur (ve böyle elde edilir).
61:13 – Ve (cihad ehli için; dünyada iken de beklediğiniz ve) seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah’tan ‘yardım ve zafer (nusret erişecek)’ ve yakın bir fetih (önünde sonunda mutlaka gelecektir. Gerçek mücahit) mü’minleri müjdele (ki; va’ad edilen bu mutlu ve kutlu netice, sadece onlar tarafından beklenmektedir).
61:14 – Ey iman edenler, Allah’ın (Dininin) yardımcıları olun (Hakk davanın ve mazlum halkların gayretini çekin). Şunun gibi ki; Meryem oğlu İsa Havarilere: “Allah’a (giden yolda ve Hakk Dini uğrunda) benim yardımcılarım kimlerdir?” demişti de, Havariler Ona; “Allah’ın yardımcıları bizleriz” (diye yanıt vermişlerdi.) Böylece İsrailoğullarından (az) bir topluluk iman etmiş, (geri kalan) bir topluluk da inkâr etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekleyince, onlar da üstün gelmişlerdi.
Bak: Rabbani Yaklaşım ve Anlayışımızla Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı
Hazırlayan: Abdullah Akgül, Ezher Üniversitesi Mezunu
Yorumlayan: Üstat Ahmet Akgül https://www.mealikerim.com
ERBAKAN’I ANLAMAK, AYARIMIZI BULMAKTIR!
Arzu Akdağ (05.03.2025)
“Yüksek hedefleri doğrultusunda, başkalarını da kurgulayıp hizmete koşanlar, rakiplerinden ve muhaliflerinden bile hayır yolunda yararlananlar ve hiç kimsenin yetenek ve birikimlerini boşa harcatmayanlar, lider; ama kendisini başkalarına kiralayıp kullandıranlar ise heder olmaktadır. Her şeyden önce olgunlaşmanın ve vicdani bağımsızlığa ulaşmanın ilk şartı; insanın yetenek ve dürtülerini kontrol altına alıp; kendi kendisini aklı ve vicdanı doğrultusunda kullanmayı başarmasıdır.
Çünkü insanlar:
1- Nefsine esir olanlar,
2- Nefsine hâkim olanlar, diye iki sınıfa ayrılır.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan: Dünya çapında zor işlere girişmiş, büyük ve evrensel projeler geliştirmiş, çok farklı ve aykırı isim ve kesimleri, kendi ayarında ve diyarında mükemmel yönetmiş; küresel dengeleri değiştirip düzeltecek stratejiler üretip tatbik ve takip etmiştir. Hainlerin ve gizli husumet ehlinin, en yakın çevresine girmeleri bile Onu paniğe sevk etmemiş, tam aksine; safiyet görüntüsüyle, ya onları dava hizmetinde değerlendirmiş, veya en azından tahribatlarını frenlemiş ve asgariye indirmiştir.”
https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/liderlik…
AKP’Yİ KURDURANLAR, ABD’Yİ KULLANANLARDIR!
Neslihan Bayraktar (05.03.2025)
Bir zamanlar “Milli Görüş’ten asla ayrılmayacağım” “Bir Bölen Olmayacağım” diyen Recep Erdoğan’dan tarihi itiraf: “AKP’yi 1999 yılında ceza evinde kurduk”!
Geçtiğimiz haftalarda Trakya Bölgesine açılış için bir dizi seyahat gerçekleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,14 yıl önce 4 ay hapis yattığı Pınarhisar günleri ile ilgili tarihi itiraflarda bulunmuştu. Milli Görüş camiasının bin bir türlü oyuna maruz kaldığı o günlerde; bu camia için “kapatmak yetmez, bir kaç parçaya ayrılmalı” makaleleri gazete köşelerinden pervazsızca neşredilirken Sayın Erdoğan yeni partisinin temellerini çoktan atıyor ve şimdi itiraf etmekte bir sakınca dahi görmüyordu. Oysa Erdoğan 1999 Pınarhisar’da: “Milli Görüş’ü bir bölen olmayacağım!” diyordu. Aslında Amerikan-İsrail yapımı olan ve yerli işbirlikçilerince başlatılan karanlık 28 Şubat sürecinde Pınarhisar’da dört ay hapis yatan Erdoğan, kendisine sorulan sorulara hep “Bir bölen olmayacağım.”, “Yeni bir siyasi parti kurmayacağım”, “Ben Liderimin emrinden çıkmayacağım” gibi ifadelerle karşılık veriyor ve tabii hıyanet niyetini gizleyip yalan söylüyordu.
Aynı Erdoğan şimdi 2013 Pınarhisar’da: “AKP’yi Pınarhisar’da kurduk” itirafında bulunuyordu. “AKP’nin kuruluş planlarını burada, Pınarhisar Cezaevi’nde yaptık, orada geleceğin planları, programları üzerine kafa patlattık. AKP’nin rotasını, istikametini, felsefesini işte burada, Pınarhisar’a gelen ziyaretçiler ve mesajlarla o sinyalleri aldık. Yeni ve Büyük Türkiye’nin ilk adımını burada Pınarhisar’da attık, buradan yola çıktık.” diyen Recep Erdoğan, Milli Çözüm Dergisi’nin yıllardır savunduğu: “Sn. Erdoğan kahramanlaştırılmak ve toplum gündemine taşınmak için o cezaya çarptırılıp kısa sureli hapishaneye konulmuştu. Erbakan’a ve Hak davasına hıyanet edip AKP’yi kurma planları burada kafasına sokulmuştu. Hatta içimizdeki marazlılardan Şevket Kazan Pınarhisar’daki Recep Erdoğan’ı defalarca ziyaret edip ona Erol Toy’un “İmparator” kitabını özellikle hediye ve tavsiye ettiğini söylüyordu. O kitapta: “Faiz lobilerine, masonik merkezlere ve ABD Yahudi derneklerine yanaşıp yaranmadan asla iktidar olunamayacağı” öğütleniyordu. Ardından bilindiği gibi, Recep Bey önce yerli faiz lobileriyle işi pişiriyor, sonra ABD’ye koşup JİNSA ve ADL gibi Siyonist merkezlerden madalyalar takılıyor ve iktidara taşınıyordu.
Rahmetli Erbakan Hocamız 2003’teki İzmit il kongresinde: “Madenler yüksek dereceli fırınlarda eritilip, üste çıkan köpük-cürufu atılır; böylece hası posasından ayrılır” demiş ve elinin tersiyle, Numan Kurtulmuş’la birlikte ön sıralarda oturanlara işaret etmişti. Evet diğer madenlerin cürufu-posası da, belki dolgu malzemesi olarak kullanılabilir, yararlanılabilir. Ancak ALTIN; siyanür zehiriyle eritilip arıtıldığı için, onun posasının mutlaka derin çukurlara gömülmesi gerekir. İşte MİLLİ GÖRÜŞ gibi Hak davalar altın gibidir ve çeşitli fitneler=eritilip elenmeler sonucu makam ve menfaat hırsıyla ondan kopup ayrılanların, artık yararlı hizmetler üretmesi ve özüne dönüp geri gelmesi hiç görülmemiştir.
“Kim hidayet ve istikamet konusu = Dosdoğru yol, kendisine apaçık beyan = belli olduktan sonra; (nefsi ve dünyevi dürtülerle) elçiye muhalefet edip ayrılarak, müminlerin yolundan başka bir yöne (ve ideolojilere) uyarsa, Onu döndüğü yerde (ve batıl üzerinde) bırakırız (Bile bile Hakka hıyaneti yüzünden hidayetini karartırız, Ahirette de onu) cehenneme sokarız” (Nisa:115) ayeti bu gerçeği anlatan bir mucizedir.
Erbakan’a nankörlük ve Hak davaya hıyanet edenlerin hayır ve huzur bulması mümkün değildir. Şeyh Edebali Hz.lerinin deyişiyle: “İyiliğe iyilik her kişinin işi, kötülüğe iyilik mert kişinin işi; ama iyiliğe kötülük ve nankörlük ise şer kişinin ve şeytanilerin işidir!” Bu tür hainlere fırsat verilmesi ve bazı imkânlara erişilmesi ise Allah’ın mekri’dir ve nasıl bir akıbete uğrayacakları gözetlenmelidir.
Kaynak Makale: https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/din-kaygusundan…
MİLLİ ÇÖZÜM, UYANDIRIR!
Osman Nuri Çelik (04.03.2025)
Yer yerinden oynaması gereken hadiseleri yaşadığımız halde, nedir bu sessizlik, nedir bu ölü toprağı serilmişlik, nedir bu vurdumduymazlık… Tam aksine APO gibi cibilliyetsizden, alçaktan, terörün bitirilmesini sanacak kadar insanlıktan bizi nasıl çıkardılar, kim çıkardı?!! Elbette din istismarcısı AKP ZİHNİYETİNİN BAŞARISI BU. Bu tahribatı ve tahrifatları ancak DİN İSTİSMARCILARI başarabilirdi ve başardılar. Ancak unuttukları bir şey vardı. Sabah namazına kalkıp kılmak için aramızda bir tane uyanık olsa yetiyor değil mi? Çok şükür MİLLİ ÇÖZÜM işte ülkemiz için 85 milyonun, uyanmasını sağlayan ve elbette gereğini de yapacak yaptıracak güçte olan TEK UYANIK’TIR…
Herkes ayarını ortaya koysun bakalım. Vakti saati geldiğinde namaz için gereği yapılacaktır. Çünkü bu insanlık ve ülke sahipsiz olmadığını tarih boyunca her yüzyılda Allah tarafından gönderilen Asrın Tercümanları vasıtasıyla zalimlere ve işbirlikçilerine hadleri bildirilmiştir ve Yeni Bir Dünyanın temelleri atılarak insanlık saadete erişmiştir.
Şair ne güzel kaleme almış:
…
Facirler zalimler, övmesin bizi
Muzır hınzır asla, sevmesin bizi
Yeter defterinden, silmesin bizi
Rabbin inayeti, derde dermandır!..
“Siyonizm yenilmez”, diyen ahmaklar
ABD AB’ye, güven alçaklar
Başladı APO’dan, medet ummaklar
Bak yarın ortalık, tozdur dumandır!..
Ali Çağıl bekle, zafer yakındır
Şirkten ve şüpheden, kalbin sakındır
Bu müjde Rasülden, Cenab Hakkındır
Dostlar ekip biçti, şimdi harmandır!..
Şiirin tamamı için: https://www.millicozum.com/mc/ozel-yazilar/apoya-siginan…
MİLLİ ÇÖZÜM, OLAYLARIN RÖNTGENİNİ ÇIKARIR!
Gülcan Çelik (03.03.2025)
Yapılan çağrının arkasında yatan gerçekleri detaylarıyla açıklayıp kafalardaki soru işaretlerine net cevaplar veren bu makaleden dolayı yazarımıza çok teşekkür ediyorum.
Milli Çözüm Dergisi gündemle ilgili gelişmeleri sıcağı sıcağına ve hızlı bir şekilde öğrenmek için başvurduğum harika bir kaynak.
Bu kaynaktan bizi mahrum etmeyen kıymetli Ahmet Akgül Hocamıza hürmetlerimi sunuyorum.
TÜRKİYE BARIŞ DİYE PARÇALANIRKEN, SUSANLAR!?
Musa Harun Keskinsöz (03.03.2025)
NEREDESİNİZ!
Ey SP’nin bilge geçinen sahtekarları, hâlâ akla, mantığa sığacak bir açıklama neden yapmıyorsunuz?
Ey YRP’nin iktidar sevicileri ve kaçkınları, haydi bu ihanet projesine erkek gibi karşı çıkın da âlem sizi de er meydanında görsün!..
Ey milliyetçilikten dem vuranlar, ülkemiz kirli oyunla parçalanmak isteniyor, artık dur demek için neyi bekliyorsunuz?!..
Ey sözde muhalefet olduğunu düşünen CHP, bu duruma sessiz kalarak dolaylı destek olmaya devam mı edeceksiniz?..
Sözün özü; “İYİ Kİ VARSIN MİLLİ ÇÖZÜM”
SURİYE PYD’SİNE, İSRAİL HİMAYESİ!
Mus’ab Eryıldız (03.03.2025)
Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne riayet esastır… Kılıflı sözlerin arkasından ve her bir mihrak kendi tebaasına yutturacak yöntemlerle sonuçta (iktidar, muhalefet ve terör temsilcileri) aynı noktada/hedefte “Siyonistlerin sinsi planlarına (Büyük İsrail) hedeflerine doğru alan açmakta” buluşulmakta.
Peki, bu karanlık süreç Türk Devlet Aklının bir gereği miydi, yoksa Cumhur İttifakı’na yön veren karanlık odakların arzularının bir sonucu mu?
Kullanılan söylemlerin nasıl örtüştüğüne ve tek bir amaca hizmet ettiğine tüm kamuoyu şahit olmaktadır. Ancak gerçeği dile getirmek, bazen kor ateşi elde tutmaktan daha zordur. Bu nedenle Hakkı, tam anlamıyla tek bir merci ifade etmekte!..
Tarihimize baktığımızda, milletimizin en karanlık dönemlerde yazdığı destanlarla nasıl yeniden ayağa kalktığını görüyoruz. İnanıyoruz ki böylesine zifiri karanlık bir dönemde de milli bir mutabakat hükümetiyle yalnızca yerli işbirlikçiler değil, küresel emperyalist güçler de bertaraf edilecek ve yeryüzünde Adil Bir Düzen tesis edilecektir, inşallah.
Ömer Çağıl (01.03.2025)
28 ŞUBAT İSRİAL’İN BOP PLANLARININ BİR PARÇASIYDI..!
Darbenin ardından “Beceremediniz, bırakın gidin” diye sevinç manşetleri atan Fetö’nün gazetesi Saman, ABD-CIA ortaklığının belgesi niteliğindedir. Bugünkü AKP’nin kurulmasını sağlayacak altyapı Tarikat-Cemaat-Mason Dernekleri- Medya ve İşbirlikçi Siyasiler eliyle istenilen konjektür oluşturulmuş, ERBAKAN hükümetini zora sokacak tüm ihanetler belgeleriyle ortaya çıkmıştır. Erbakan Hocamızın TV’de açıkladığı ABD’nin gönderdiği tarihi belge “Rafahyol hükümeti ABD çıkarlarına terstir. Ne olursa olsun bu hükümet düşürülmelidir” kripto mesajı, ilgili çevrelerce “emir” olarak algılanmış ve hükümet düşürülmüştür. Erol Mütercimler, televizyoncu Gülgün Feyman’ın programında şunları dile getirmişti: “1999 yılında ilk defa Erdoğan’ın Başbakan olacağını duyduğum şu konuşmaya şahit oldum” demiştir. Münci İnci’nin evinde olan toplantıya Erol Mütercimler, Müncir İnci, Fehmi Koru, Emin Şirin, Nazlı Ilıcak, Yalçın Doğan, Bülent Akarcalı, 3 profesör ve ABD konsolos yardımcısı bayan ile birlikte Tuğrul Türkeş birlikte geldiler. Tayyip Bey’in yardımcısı bana “Tayyip Bey bu ülkeye Başbakan olacak. Sen de danışmanı olur musun?” dedi.
BOP hizmetkârları, Erbakan Hükümetini devirmek için ellerinden gelen çirkefliği yapmış; gelinen noktada ülkenin menfaatlerini savunmak bir yana, yıkımı başlatmışlardır. Ülke hem siyasi hem ekonomik hem ahlâken çökmüştür. İşte bu noktada, aç bırak, işsiz bırak, borca esir et, dininden uzaklaştır, yumuşak lokma haline getir, birbiriyle çatıştır… Haim Nahum doktrini devreye giriyor. Ve sonuçta inançları gereği Irkçı Emperyalizm’in dünya hakimiyetini gerçekleştirme hedeflerine adım adım yaklaşıyor. Şimdi görüyoruz ve anlıyoruz ki Milli Çözüm uyarıları ne kadar da haklıdır. Şimdi değil, ilk sayısı 2004 yılında çıktığından beri Düşünür – Araştırmacı Yazar muhterem Ahmet AKGÜL hep haklı çıkmıştır.
Dövecek dizimiz kalmadı! Bu işbirlikçi tiplerden ve hükümetlerden bir an önce kurtulmamız gerekmektedir. Bu da inşaAllah Milli Çözüm sayesinde başarılacaktır.
Buna kimse engel olamayacaktır.
DİLSİZ ŞEYTANLAR, MİLLİ ÇÖZÜM’E DÜŞMANLAR!
Süleyman Görgülüler (01.03.2025)
Onların (Demirel gibilerin) bir vazifesi vardı, o da onları o makamlara getirenlerin talepleri her şeyin önünde gelirdi. 1970 yıllarında Türkiye’de yapılan Bilderberg toplantılarından birisine katılan Başbakan Ecevit’e, “Toplantıda ne konuşuldu?” diye soran gazetecilere, “Başbakanlığım pahasına anlatamam!” demişti. Gerekirse siyasi hayatlarına o karanlık mahfiller için son verebilirlerdi. Demirel, Mesut Yılmaz ve Ecevit gibileri her şeye rağmen 28 Şubat’a giden yoldan ve devamından vazgeçmemişlerdi. Bir vazifeleri vardı yapmaları gereken ve becerebildikleri kadar yapmışlardı.
Milli Görüş’ün içindeki marazlı münafıklar tarafından parlatılıp herkesçe tanınıp, makam ve mevkilere getiriliyordu. Aynı zamanda içerdeki münafıklar, dışarıdaki din istismarcıları da ve din düşmanları da aynı ekip ve kişilerin tanınıp içeriye-dışarıya reklamı yapılıp, pazarlanmaları için gereken neyse yapıyorlardı. Zamanı gelince iş başına getirip ne isterlerse iş başına getirdikleri eliyle istediklerini alıyorlardı. Bu işbirlikçiler eliyle istedikleri kanunları çıkartıp ülkeleri kendi babasının çiftliği gibi diyeceğim ama ondan daha beter bir şekilde kullanıyorlardı.
28 Şubat’ın en önemli ürünü AKP iktidarıydı, 28 Şubatçıların asıl yapmak istedikleri de tam da bu idi. Daha önceki iktidarlar döneminde yapamadıkları bir konuyu AKP eliyle yapıyorlardı. En basitinden PKK terör örgütüyle gelinen son noktada, hiçbir kimse 20 sene önce deseler ki Öcalan’ı Meclis’te konuşturmak filan kimsenin aklının ucuna bile gelmeyecek konuyu iktidarın milliyetçi kanadı eliyle yapıyorlardı ve kimseden buna ciddi bir ses çıkmıyordu (Milli Çözüm hariç) işte ülkeyi getirdikleri hal buydu.
Devletin en çok zarar gördüğü ve yıpratıldığı dönemler Menderes, Özal ve AKP dönemleriydi. Çünkü Erbakan Hocamızın tabiriyle, “Sol zihniyet narkozsuz ameliyat yapar. Bağırta bağırta nerenin kesildiğini, koptuğunu anlarsın. Ama sağ görüştekiler ise narkozlu yapar. Uyanınca bir de bakmışsın, vücudun paramparça olmuş. Bu sebeple bu millet bunlardan çektiğini başka dönemlerde bu kadar çekmemiştir.”
MİLLİ ÇÖZÜM’ÜN SUÇU; ERBAKAN’I VE ATATÜRK’Ü DOĞRU TANITMAK!
Necati Akgül (28.02.2025)
“28 Şubat’ın Siyonist Baronları ve İşbirlikçi Figüranları Kimlerdi?” yazısının “önemine binaen” tekrar paylaşılması, bugünü daha iyi anlamak için, düne bakmamız gerektiğini, dünü anlamak için ise Milli Çözüm’ün dün yazdıklarını tekrar okumak gerektiğini hatırlatmaktadır.
28 Şubat, Yahudi Lobilerinin ve Masonik Merkezlerin AKP’yi iktidara taşımasının bir hazırlık aşamasıydı ve 28 Şubat, sonunda AKP’nin tek başına iktidar olmasına yaramıştı. Bunların tesadüfen ve sonunu düşünmeden yapıldığını sanmak ve savunmak, en azından saflıktı.
28 Şubat;
Dışarıda ABD derin devleti Yahudi Lobilerinin Hahamlar Meclisi sayılan 300’ler konseyinin kararları…
İçeride ise Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz gibi siyasileri…
TÜSİAD gibi iktisadi ayakları…
Fetullah Gülen gibi münafıkları…
Masonik ve kiralık medya yazar ve yorumcuları…
Satılık sendika ağaları…
Ve askeri cunta elemanları…
ile gerçekleştirildiği tarihi ve talihsiz bir kırılma noktasıdır.
28 Şubat sürecinde talimatlar, Mason Localarından ve Siyonist odaklardan verilmişti.
28 Şubat darbesi sırasında işbirlikçi siyasi ayağını Süleyman Demirel, sonrasındaki pazarlıklarında ise Erdoğanlar bulunmaktaydı.
28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, TSK’nın cuntacı kanadı tarafından ABD Yahudi Lobilerinin talimatları Refah-Yol Hükümeti’nin önüne “uygulanmasını istedikleri maddeler” olarak konmuştu.
Erbakan Hoca, Kemalizm’i Siyonizm’in ve Masonik merkezlerin kılıfı yapanlar tarafından önüne konulan bu dayatmaların hem haksızlık ve yanlışlığını 4 saat anlatıp ispatlamış, hem de asla kabule yanaşmamış ve imzalamamıştı.
Erbakan Hoca, bütün baskılara rağmen MGK kararlarını imzalamamış, sadece bunların görüşülmek üzere Bakanlar Kurulu’na sevk yazısını hazırlamış ve bunların hiçbir maddesi işlerlik kazanmamış ve uygulanmamıştı.
Erbakan Hoca, “Hükümet, TBMM’de kurulur. MGK’da kurulmaz” diyerek dış mihrakların ve işbirlikçi takımının ayarını ve amacını ortaya koymuşlardı.
Erbakan Hoca, ülkeyi kışkırtılan bu kaostan ve Ordu-Millet kapışmasından korumak üzere, örnek bir feragat ve ferasetle 28 Şubat’tan aylar sonra ve Süleyman Demirel’in demokrasiye ve milli iradeye hile ve hıyanet tavrıyla Başbakanlıktan istifa edip ayrılmıştı.
28 Şubat’ın perde arkası patronları gizlenmiş ve Siyonist Lobilerin ve Masonik Merkezlerin bütün suçlarının sorumluluğu TSK’nın sırtına yüklenmeye çalışılmıştı.
28 Şubat sürecinde, Erbakan Hoca’nın yanına özel yerleştirilen kriptolar (Şevket Kazan, Oğuzhan Asiltürk vs.) Refah’ın kapatılmasına mazeret, AKP’nin kurulmasına meşruiyet kazandırma çabasındaydı.
28 Şubat Siyonist senaryosunda figüranlık yapıp Erbakan’a karşı “Laikler birleşsin” diye kıçını yırtan sözde solcular AKP’yi iktidara hazırladıklarının farkında bile olmayacak kadar ahmaklar takımıydı.
28 Şubat Siyonist senaryosunda rol alan figüranlar, farkında olsalar da olmasalar da AKP’yi iktidara hazırlamışlardı.
Böylece Sn. Erdoğan’ı gündeme taşıyıp parlatma ve AKP’yi kurup iktidara taşıma projesi fiilen uygulanmaya başlanmıştı.
“Böylece onlar (Müslümanlara ve mazlumlara karşı) bir tuzak (hileli bir düzen) kurdular. Biz de, farkında olmadıkları bir tuzak kurup (onların planlarını altüst ettik ve bu tuzaklarını onların başına geçirdik.)”
“Artık Sen bak gör ki, bu hile ve hıyanet düzenlerinin (şeytani rejimlerinin ve zulümlerinin) sonu nasıl oldu. (Ki) Biz onları ve kavimlerini toptan mahvettik.” (Neml Suresi 50-51. ayetleri)

Kehf 28
Sen de, sabah akşam, (her zaman) O’nun rızasını dileyerek, Rablerine dua edenlerle birlikte (olmaya, hizmet ve ibadet üzerinde durmaya) sabret. Dünya hayatının (geçici ve çekici) süsünü isteyerek gözlerini onlardan (Allah dostlarından) ayırıp kaydırma! (Sakın) Kalplerini, Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ‘hevâ ve heveslerine’ tâbi olan (ve nefsi arzularına tapan) ve (her) işinde aşırılığa kayan (ve ölçüyü kaçıran) kimselere uyma! (Ki bunun sonu hasarettir.)
https://www.mealikerim.com/18/kehf/28
Her biri birbirinden kıymetli olan bu yorumlar, konunun özünü ve olayların gerçek yönünü isabetle açıklayan yaklaşımları içermektedir.
Bu derinlikte analizleri TV ekranlarında boy gösteren isimlerde ya da en meşhur köşe yazarlarında bile okumak mümkün değil!
Hiç şüphesiz, bu isabetli bakış açısı, Aziz Erbakan Hocamızın siyaset ve stratejisine sahip olan Bilge’nin, Üstad’ın dürbünüyle olaylara bakmanın bir sonucudur.
İşte bu nedenle bu doğru yaklaşımlar sergilenmektedir.
Bu bakış açısını dikkate almayan kim olursa olsun (istisnasız herkes) –isterse Erbakan Hocamıza kan bağı ile bağlı olsunlar– sonuçta Siyonizm’in oyununa düşmekten kurtulamıyorlar!
Böylece, işbirlikçileri iktidara taşımak gibi büyük hıyanetlere alet olmaktan kaçınamıyorlar!
***
Bir gün “Bizim Atatürk” kitabını okumuş bir kardeşimiz, otostop yaparken bir üniversite hocasının aracına biner. Sohbet ilerledikçe, kardeşimiz kitaptan öğrendiği bilgileri paylaşır.
Üniversite hocası, duydukları karşısında büyük bir şaşkınlık yaşar!
Kardeşimize mesleğini ve mezuniyetini sorar. Kardeşimiz, esnaf olduğunu ve sadece lise mezunu olduğunu söyler.
Bu cevap, öğretim görevlisini daha da hayrete düşürür. Kendi meslektaşları arasında bile bu bilgileri bilen veya dile getiren bir akademisyen görmediğini söyler.
Dahası, kardeşimizin özel yetiştirilmiş, üst düzey birisi olduğunu, kendisini sınamak için gönderildiği düşündüğünü bile itiraf eder!
Kardeşimiz her ne kadar böyle olmadığını söylese de öğretim görevlisi buna inanamaz ve ayrılmak ister ve ayrılır.
Evet, olaylara Kur’an’la bakan, hakikatin peşinde koşan, Hakkın hâkim olması ve Batılın yenilmesi için gayret eden Bilgenin, Feraset ehlinin sözü etkili olur ve yerini bulur.
“Hak söz hem kendini kabul ettirir hem de sözün sahibine şeref katar.” manasındaki Aziz Erbakan Hocamızın sözü bu gerçekleri hatırlatmaktaydı.
(Ve Hz. Yusuf:) “Rabbim, Sen bana mülkten (Mısır’da Devlet ve Hükümet yetkisinden bir pay ve onu yönetme imkânını) verdin, sözlerin (ve düşlerin) yorumundan (bir bilgi) öğrettin (“ehadis”in = konuşulanların, rüyaların ve olayların yorumunu ilham ettin). Ey (hiç yoktan) göklerin ve yerin kusursuz Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim (tek ve gerçek) Velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat” (duasını etmişti). Yusuf 101
YORUM!
İki satır yorum, yazmaktan uzak
Tabiki buda, şeytandan tuzak
Dünya denilen fani alem, son durak
Solan yaprak gibi, ömrün geçmesin kurak
Efendim yazarsam; iş güç, girer tehlikeye
Diye düşünürsen; nasıl ulaşırsın, cennete
Kendin meyledersin, hep kaybetmeye
Hepsi aldatmaca; uyma artık, nefsine
Dava sorumluluğumuzun bir gayret göstergesi olarak imanımızı artttıran ve bize olgunluk katan bu hayırlı yorumlara emek veren, katkı sunan tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun.Gayret bizden muvaffakiyet Allah tan inşaAllah Muhterem Ahmet Hocamızın önderliğinde Rabbimiz va’ad ettiği zafere Milli Çözüm eliyle ulaştıracak neticeleri Halk edecektir.Biz gemiyi yapmaya devam edelim. Rabbimiz suları ayağımıza getirecektir temenlisi ile tüm dava büyüklerime ve kardeşlerime selam ve dua ile..
ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAKLAYACAK!
Ülkemizi parçalamak için; Devletimizin önüne koyulan 2. Sevr Planının, Dünyanın her bölgesinin Filistin’e dönmesi için dayatılan BOP (Büyük İsrail Projesinin) ve unutturulmak istenen Erbakan Projelerinin karşısında yalnız kalan ancak dimdik ayakta duran Milli Çözüm Deccalizme meydan okumaktadır.
Bu sinsi planları deşifre etmekte ve hiçbir kınayıcının kınamasından, zalim ve işbirlikçilerin baskılarından korkmamaktadır.
Dünya tarihinin dönüm noktası olan bu süreçte, üzerine düşen ağır bir o kadar da şerefli görevi en güzel şekilde yerine getirmektedir, Elhamdülillah.
Bütün İnsanlığın kurtuluş umudu olan kutlu hareket; Allah’ın yardımı, Erbakan Hocamızın üstün teknolojik silahları, Milli TSK’mızın gücü ve en sadık takipçisi Üstad Ahmet Akgül Hocamızın üstün bilgeliği ve casaretiyle tarihin en büyük zaferiyle sonuçlanacaktır, İnşAllah.