YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6922d4fa5c717
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 5 3
Bugün : 12057
Dün : 47039
Bu ay : 953019
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45356840
IP'niz : 216.73.216.189

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

SURİYE’Yİ PARÇALAMA FERMANLARI
VE
HIYANETİN FİGÜRANLARI

  1. M. Yuva / 30 Kasım 2024 / Aydınlık
4.7 23 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Picture of Ahmet AKGÜL

Ahmet AKGÜL

Subscribe
Bildir
20 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Şimdi soruyoruz: Kuzey Irak Kürdistanı (Barzanistan’dan) sonra, şimdi Kuzey Suriye Rojava Kürdistanı’nı kurdurup Türkiye’yi, önce kuşatma altına alarak, sonra güneydoğumuzu da kışkırtıp katarak Büyük İsrail’e hazırlık yapan bu Siyonist projeye Cumhur İttifakı imkân ve fırsat tanıyacak mıydı?

Bu soruya cevap Evet maalesef durum onu gösteriyor ama Allah’tan umut kesilmez görünmez bir el İnşallah durumu tersine çevirir ve milli menfaatler öne çıkar

”Heyeti Tahrirüş Şam (HTŞ) MOSSAD’la irtibatlıdır. İsrail yeni Siyonist Dış Bakanı “Kürtleri doğal müttefik” ilan edip destek çıktıklarını ve Kuzey Suriye Kürdistanı’na sahip çıkacaklarını açıklamıştır. Asıl hedef, Irak’tan sonra şimdi Suriye’yi parçalamak ve Büyük İsrail’e alan açmaktır. Sözde Şeriatçı ve El-Kaide çeşidi HTŞ (Heyeti Tahrirüş Şam) da PKK-PYD gibi dolaylı İsrail hizmetkârıdır. Bu nedenle “İsrail vuruyor, HTŞ ilerliyor” tespiti anlamlıdır.”

Büyük İsrail planları işlerken ,İslâm Alemi suskunluk ve pasifliğini korurken elbette ki RABBİMİZİN de bir planı ve vaadi vardı…Bizler malisef ki kendi çapımızda tepkimizi gösterirken ,dualar ederken bir taraftan da izleyip göreceğiz ki asla zulüm payidar olmayacaktır…Rabbimiz zulümlerin son bulduğu Adil Düzeni tüm insanlığa göstersin inşaAllah!

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)
(İbrahim Suresi 46)

Suriye artık yeni bir Irak ve Libya olma yoluna hızlı bir şekilde girmişti. Bunun içinde bu işin rejisörleri rolleri dağıtmış ve herkes kendi üzerine düşen görevi yerine getirme gayesinde idi. Şuanda Suriye’de rejim devrilmiş ve İsrail fiilen sınır komşumuz olmuştu kapımızı çalması an meselesi idi. Daha önceki makalesinde üstadımızın belirttiği gibi direk ülkeme müdahaleyi gözü hiç bir zaman kesmeyen ABD ve İsrail’in taşeronları olan pyd gibi aracıları ile işini görmeye çalışacak ve ülkemi yoracak yıpratacak ve hedef dilim varmıyor ama Kürdistan hayallerine ulaşmak için sıkıştırıp hazırlamaktı. Toplumu kıvama getirip iyice yumuşatmak ve parçalanmaya müsait hale getirmekti. İçeride de yıpranan atını değiştirip, yeni üçlü çatı çalışmalarıyla çatı başınada taze kan ve yeni can, heyacan hesabıyla, sert ve net bir şekilde bir yılı aşkın süredir devam eden siyonist katliamına bir tek söz söyleyemeyen  “İsrail baltasının yerli sapı”nı getirip daha rahat tavizler ile büyük İsrail hedefine koşar adım gidilmekte idi. 
Siyonist şeytanın bir hesabı var ise mutlaka Allah’ında bir hesabı vardı. Görün nasıl olacak, bekleyin nasıl olacak göreceksiniz Milli Görüş’ün tek temsilcisi Milli Çözüm eliyle siyonist şeytanın planları nasıl tepetakla edilip başına geçirilecek şahit olacağız. İşte o zaman sadıklar ve mazlumlar bayram edecek zalimler ve münafıklar hırslarından tırnaklarını yiyecekti.

Erbakan Hocamızın “Birgün mesele Suriye olursa bilin ki asıl mesele Türkiye’dir” sözleri kulaklarımızda çınlamaktadır. 

Deaş’lıları hapisten çıkarıp Filistin’e karşı savaştıran İsrail şimdi de el kaide-el nusra uzantısı hşt’yi kullanarak bölgede İsrail’e füze atabilen tek tehdit güç Hizbullah’ı, destekçisi İran’ı ve Rusya’yı BOP bölgesinden uzaklaştırmıştır. Ve zaten Şam 8 aralık 2024’te 12 gün içinde düşünce aynı gün İsrail Golan tepelerinde İsrail bayrağını açmış, Şam’ı bombalamış, bölgede kendisine düşman komşuya izin vermeyeceğini ve operasyonun kontrollerinde olduğunu açıklamıştır. Aslında HŞT bölgede İsrail’e koridor açmıştır. Bop tıkır tıkır işlemektedir.

Ortalıkta büyük oyunda operasyonu biz yaptık sloganlarıyla dolaşanlar Şam’ın düşüşü operasyonu sonrası bölgeye neden sahip çıkmıyor, bölgenin yeniden şekillendilmesinde işi İsrail’e, ve ABD’ye bırakıyordu? !!! İşte böylece AKP iktidarının ve BOP eşbaşkanı genel başkanının BOP’a hizmetkarlığı sırıtıyordu!!

Şam’ın düştüğü 8 Aralık 2024 tarihli haberlerden:

İsrail Basbakanl Benjamin Netanyahu, Israil’in strateiik askeri hamlelerinin Suriye’deki gelismelere yön verdigini duyurdu.!!!

İsrail Genelkurmay Baskani Herzi Halevi:
“Bu geceden itibaren ana savas cephesi Suriye’ye tasinacak. Suriye cephesinde savasmaya baslayacagiz ve kimsenin sinirlarimiza ulasmasina izin vermeyecediz…”

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ise desteklediği DAEŞ’in dönüşünü engellemek için Suriye’nin doğusunda var olacağını ilan etti.!!!

Zehri altın tas içerisinde sunuyorlar. Siyonizm bu tası, işbirlikçi uşakları aracılığıyla ümmete sunuyor. Aziz Erbakan Hocamız ne demişti; “Bir gün Suriye karışırsa hedef Türkiye’dir. Tabii iktidarlarını borçlu oldukları siyonizme uşaklığı meslek edinenler elbette bu uyarıya göre hareket etmezler.
Adamlar Suriye’yi parçaladılar ve yutacaklar, fakat siyonizmin uşakları millete, sanki bir yerleri fethediyormuş havası estiriyorlar.
Millet olarak Aziz Erbakan Hocamızın uyarısını dikkate almaz bize sunulan yalan, hayali, karşılığı olmayan beyanlara inanacak olursak bedelini ağır öderiz.

Kimlerin kimlerle beraber olduğunu anlamamızı sağlayan güzel bir analiz

Hani “Irak ve Suriye’de bir koyup üç alacaktık? Tam aksine facialar topladık!.. Bu sefer de Halep’i düşüreceğiz hayali ile çok daha büyük bedeller ödeneceği unutulmamalıdır. Oysa “eşek bile aynı çukura iki kez düşmekten sakınmaktadır…”  şeklindeki haklı uyarılara kulak asılmalıdır.

Ne Irak’ta oynanan oyunlardan ders aldık, ne Libya’da akıllandık. Balık hafızalı mıyız neyiz? Her 10 senede hatta o kadar bile geçmeden aynı delikten tekrar tekrar ısırılmaktan usanmadık.

Last edited 11 ay önce by Harun Gürbüz

İsrail+ABD+AKP=(El Nusra)HTŞ denklemi bütün bir Ortadoğu’daki güncel hareketliliğin parametrelerini oluştumaktadır. Elbette Milli Yapı da hesap içinde kendi stratejilerine uygun sabır göstermektedir. Fakat yukarıda belirtilen denklemi Milli Çözüm şükürler olsun ki ayrıntılarıyla ortaya koymuş herkesin düğün diye kutladığı, Siyonist güdümlü STK ların sözde Türkiye’nin başarısı olarak sunulan HTŞ kahramanlıklarına ses çıkarmamasının Siyonist İsrail’in bir projesi olduğu da gözler önüne sermiştir. Ayrıca Milli Savunma Üniversitesinin yayınladığı kitap kapağının Sabataist-Dönme işbirlikçilerin Milli Kurumlarımızı nasıl da işgalettiği sırıtmaktadır.
Artık; “Ya devlet başa, ya kuzgun leşe” , Ya Milli Çözüm Milli Mutabakat iktidarı iş başına gelecek, ya da Ortadoğu’nun mukadder sonu bizi de içine alacaktır.
Son ve tek şans: ACİL MİLLİ ÇÖZÜM MUTABAKAT İKTİDARI OLACAKTIR.

AYNI BOP, AYNI EŞBAŞKAN!

1- Irak, Libya, Suriye… Buyrun işte, 20 küsür yıldır değişen bir şey var mı:

…MHP Grup Toplantısında Sn. Devlet Bahçeli’nin:

“… Ne var ki Suriye Arap Cumhuriyeti, Şam ile Lazkiye arasında sıkışan, topraklarının 3’te 2’si kontrol dışına çıkan, egemenliği ölümcül yaralar alan, solunum cihazına bağlı halde bulunan tartışmalı devlet konumundadır. Merkezi otoritenin kaybı halinde nelerin yaşanacağını, paylaşım sofrasına oturmak için nasıl da kuyrukların oluşacağını, Suriye üzerinde görmek, trajik bir gerçek olarak karşımızdadır!..

Parçalara ayrılmış Suriye fotoğrafında, her yönüyle Türk olan HALEP’i yüzüstü bırakmamız mümkün değildir!..” ifadeleri ile Rudaw’cı Abdurrahim Semavi’nin söyledikleri neredeyse aynıdır; yani yakında Suriye parçalanacak ve paylaşılacaktır!..

………………………………………………………

2- Derin duamızdan biri de, en az İsrail-Amerika-Batı ve bunların siyasi işbirlikçileri kadar, Amerika’dan maaşlı ÖSO, IŞİD, El-Nusra, Kaide, HTŞ, Ypg, Pyd, Libya muhalifleri ve Arap Baharı aktivistleri gibi tüm Bop tetikçilerine de günü geldiğinde İlahi adaletin tecelli etmesi! Tekbirlerle İsrail’e hizmet, Alevi-Şii-Kürt-Ezidiler üzerine etnik cinayet, tecavüz, cariye alma… Allah(cc) bu suçların cezasını Ahirete bırakmasın, amin!

Yazardan Allah razı olsun.

Makaleyi okuyunca elbetteki Erbakan Hocamızın şu 3 sözünü bir kez daha hatırlıyoruz…

Birincisi; “21. Yüzyılda Siyonizmin ana vazifesi Akp iktidarını ayakta tutmaktır” buyurmuşlardı. Neden: Çünkü Ortadoğudaki Arz’ı Mev’ud emellerine ulaşmak için Türkiye de milli bir hükümet olmamalıydı. Akp bunun için işbaşına getirilmiş ve pili bitmesine rağmen son tahlilde, demokratur yollarıyla hâlâ iş başında tutulmaktadır.

İkincisi ise “Türkiye’nin Güvenliği için Suriye’nin Bütünlüğü Esastır” sözü. Bu ne demek; Büyük İsrail için Suriye de peydahlanan Işıd,Pyd ve bu günkü Htş vs gibi kiralalık unsurların görevi Suriye yi bölüp parçalayıp bölge yi İsrail e hazır lokma haline getirmek.
Zira Şam coğrafyası; Siyonist baronların ve uşaklarının önündeki engel konumundadır. Onu aşarlarsa Türkiye sınırına ulaşmış olacaklardır.
Maalesef yaşanan süreç te bu doğrultuda ilerliyor.

Ama şu var ki onların bir planı varsa, elbette Yüce Rabbimizün de Rahmânî kulları eliyle uygulayacağı bir planı vardı..

Üçüncü sü ise;
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki, Türkiye nin(Türkiye ile birlikte Ortadoğu ve tüm İslam Coğrafyası) kurtuluşu, Milli Çözüm e inanan bir Cumhurbaşkanı nın o makama oturması, Milli Çözüm e inanan bir Hükümet in kurulması ve Yeni bir Devrin başlamasıyla mümkündür”…

İnşallah çok yakın bir zamanda siyonist şeytan ve işbirlikçilerinin yıkılıp devrildiği ; ardından mazlumların yüzünün güleceği, zalimlerden intikamlarının alınacağı, Erbakan Devrimi mühürlü Milli Çözüm Devrine ulaşmış olacağız…

Last edited 11 ay önce by HÜSEYİN SELMAN İSEN

İsrailin BOP kapsamından aşama aşama hayata geçirmek istediği İran,İrak,Türkiye , Suriye 4 Ayaklı Kürdistan oluşumunun Irak ayağı ve Suriye ayağı kısmen tamamlanmıştı. Şimdi sırda İran ve Türkiye ayağını halledip arkasından Kürdistan ve sözde büyük İsrail gerçekleşmiş olacaktı. Suriyede Rusya ve İranın çekilmesiyle oluşan otorite boşluğunu kimin dolduracağı elbette Türkiye karar vercektir. Bu bölgedeki en etkin güç Türkiyenin Milli ordusudur. Sıtratejik sabırla elbette durumu kendi lehine çevirecek hesapları Milli Türkiye çoktan yapmıştır. Ancak gücünü ekonomik kullanmak isteyen Türkiye siyasi arenada haksız duruma düşmeden meşru olarak menfaatlerine uygun müdahalleri yapacaktır. Armagaddon hazırlıklarının son aşaması yaşanmaktaydı ve herkezi hizaya sokacak Milli Çözüm iktidarına acilen ihtiyaç duyulmaktaydı.

Cumhur İttifakı Büyük Kürdistan’ın Hizmetkârı mıydı?

 Kuzey Irak Kürdistanı (Barzanistan’dan) sonra, şimdi Kuzey Suriye Rojava Kürdistanı’nı kurdurup Türkiye’yi, önce kuşatma altına alarak, sonra güneydoğumuzu da kışkırtıp katarak Büyük İsrail’e hazırlık yapan bu Siyonist projeye Cumhur İttifakı imkân ve fırsat tanıyacak mıydı?

Artık Milli Çözüm merkezli bir Milli Mutabakat İktidarı kaçınılmazdı!.. 

Aziz Erbakan Hocamızın 44 yıl öncesinden söylediği gibi;

“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki: TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”

TRT Basın Toplantısı, Yazarlar soruyor – Nisan 1980

İbrahim 46
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)

https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/46

İbrahim 47
Sakın ha, Allah’ı; elçilerine (ve Hakk davetçilerine) verdiği sözden (ve zafer va’adinden) dönecek sanma(yın). Gerçekten Allah Azîz’dir, İntikam sahibidir. (Ey zalimler ve hainler, sizin de zulüm ve hıyanetlerinizin hesabını soracak, saltanatınızı yıkacaktır.)

https://www.mealikerim.com/14/ibrahim/47

Last edited 11 ay önce by Hasan

Her kim Halep’in üzerine salınanların asli görevlerini, kimliklerini örtbas ediyorsa, 100 sene önce İngiltere ve Fransa’nın, bugün ise onlarla birlikte ABD ve İsrail’in uygulamaya koyduğu, böl-yönet-talan et projelerinde Suriye’nin milli toprağında ister dini, ister mezhebi, ister etnik bölücülük yapanları teşhir etmek yerine desteklerse, bilsinler ki Suriye’den önce Türkiye’ye ihanete kalkışmışlardır.

Neden mi Halep’e, Şam’a, Beyrut’a, Gazze’ye, Ankara’ya ihanet ediyorlar?

Çünkü Netanyahu ve efendilerinin Suriye, Lübnan ve Filistin’de mevcut olan trilyonlarca dolar kıymetindeki doğalgaz ve petrol yataklarını talan edebilmek ve İsrail’in yalan tarihi, kültürü, siyasetiyle bölgeyi yalan kutsal kitapları ve tanrılarına uygun biçimde yeniden tanzim edebilmek için Şam, Halep, Beyrut, Gazze teslim alınmalı, parçalanmalı, insansızlaştırılmalı, aciz ve sakat bırakılmalı ve son merhalede yok edilip ortadan kaldırılmalıdır. Zira Şam coğrafyası; Netanyahu, Siyonist baronların ve uşaklarının ayak tabanında derin ve kalın bir diken konumundadır. Onu aşarlarsa Türkiye’ye varılmış olacaktır.”

Yıllar öncesinden halkımızı kandırıp avutmaya yönelik ortaya atılan bir koyup üç alacağız ihaneti ve palavrasına benzer, şimdide Halep’i topraklarımıza katacağız balonuyla Bop’a hizmetkarlıklarını gizlemeye çalışıyorlar.
Böyle martavallarla yozlaştırdıkları halkımızın duyarlılığını törpüleyip, bizim kardeş ülke Irak veya Suriye toprağında ne işimiz olur biz bu mahallenin abisiyiz onlara destek oluruz demek yerine yeniden Osmanlıcılık hayalleriyle avunan toplumumuz da dahil top yekün yeni insani özü şefkat ve merhamete dayalı Adil bir Düzen etrafında birleşmekten başka çözüm yoktur. Onada MİLLİ ÇÖZÜM denir.

Uluslararası ilişkiler literatüründe devleti tehdit eden unsurlara ve girişimlere karşı, caydırıcılık niteliği taşıyan çok önemli iki umde bulunmaktadır.
Bunlar;
♦️1) İmkan ve kabiliyetler:

A) Savunma ve taarruz sahasına ait olan tüm teknolojik ve stratejik unsurlar.
B) Sınır birlikteliği ve bütünlüğü
C) Aynı inanca ve kültürel muktesebata sahip olma imkanı
D) Ülkeler arasındaki ekonomik, askeri, Siyasi, kültürel anlaşmalar.

♦️2) Siyasi İrade ve İman:

A) Tehdit unsurların üzerine, her türlü imkan ve kabiliyetle gidebilecek bir siyasi karar mekanizmasının, sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi ve devlet aklının alacağı kararların, daha sağlıklı bir zeminde yürürlüğe girebilmesi için, her türlü dış ve iç şantajdan uzak, bağımsız, hür bir iktidarın işbaşında bulunması.

B) Bu imkanları aksiyoma dönüştürecek, ulusal, bölgesel ve küresel bir Adil Düzen ve Millî Çözüm imanına sahip bir zihniyetin teşekkülü.

İşte bu iki imkana sahip olduktan sonra bırakın taarruzu, savunma yapmanıza bile gerek kalmayacak(!) devlet, her türlü caydırıcılık yolunu kendiliğinden işleme koymuş olacaktır.

Milli Görüş’ün yarım asırlık birikiminin ortaya koyduğu temel ölçüler çerçevesinde ve Millî Çözüm şuurunun, bu ölçüleri temel, güncel ve geleceği de kuşatacak parametrelerle, Türkiye Merkezli Yeni bir Düzenini ilan edeceği günlere yaklaşıyoruz inşallah.

YAPTIKLARI, YAPACAKLARININ TEMİNATIDIR!

AKP Hükümeti’nin; baştan sona gaflet dolu dış politika hamleleri ile nice yiğit evlatlarımız şehit düşmüştür.
Deyrizor’da ABD, AB ve İsrail PKK/YPG’ye hava desteği sağlamaktadır.
Çözüm sürecinde olduğu gibi bu çatışmadan en kârlı PKK/YPG nin çıkması hesaplanmaktadır.
Erdoğan Hükümeti, İdlib’i silahsızlandırma anlaşmasına uymamış ve büyük bir kumar oynamaktadır.
140 bin kişilik militan toplayan PKK/YPG Milli Güvenliğimizi tehdit etmektedir. İsrail, ABD ve AB tarafından açıkça desteklenmektedir.
Erdoğan Hükümetinin ise Milli Güvenliğimizi tehdit eden dış mihraklara karşı siyasi bir şuur gösterip bu sancılı süreçten çıkması 23 yıldır gösterdikleri şuur ve dirayetten çok uzaktadır.
Güney Kıbrıs’a, Demir Kubbe sevkedenlerin amaçları gayet açıktır. BOP Projesinin son ayağı Cumhur ittifakı ile tamamlanmak istenmektedir. Şuan yedek lastik olarak bekletilen Abdullah Gül’ün son dönemde Suriye ve Kürdistan meselesi üzerinden verdiği mesajlar ise Siyonistlere “ben hazırım” mesajıdır.
Siyonistlerin ve uşaklarının bir çok planı olmakla birlikte tek bir hedefleri vardır.
Ancak tuzak kuranların en hayırlısı Allah’tır!
Tek çare Milli Çözüm – Milli Mütabakat Hükümetinin kurulmasıdır.
İşbirlikçi hainler, vakit çok geç olmadan sinsi planlara alet olmaktan vazgeçmelidir.
Tarihten önce yargılanmayacaklarının garantisini zalimlere kim vermiştir?!

ÖZEL YAZILAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
20
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...