YA RABB, DURUMUMU GÖRÜYORSUN!
Yetiş imdada Sultanım, tükendi sabru kararım
Hasretinle sararıp da, solduğumu biliyorsun…
Divaneler gibi ey Can, daim tecellin ararım
Bulmayınca saçım başım, yolduğumu görüyorsun…
Sadık layık bilginlerden, hikmet ehli neferlerden
Cihada Hacca yönelen, Hak yolunda seferlerden
Ayetlerden Hadislerden, nurlu sırlı seherlerden
Ey Dost Seni, daim Seni; sorduğumu biliyorsun…
Kapına geldim reddetme, dergâhından Ulu Tanrım
Günahım çok pek mahcubum, huzurunda utanırım
Yegâne Ma’bud ve Maksud, İlahi Seni tanırım
Hep mesajınla teselli, bulduğumu görüyorsun…
Ya Rabb nasıl rahat olam, Ümmet perperişan iken
Hep huzurum uykum kaçar, yatak yastık olur diken
Kudretine bel bağlayıp; “bugün kaldı yarın” derken
Va’din ile ne hayaller, kurduğumu biliyorsun…
Haram baklavaya bakmam, helâl yağsız aş üstüne
Her takdirine razıyım, Hak taksimin baş üstüne
Kutsalıma saldırsalar, bırakmam taş taş üstüne
Küfre karşı kaya gibi, durduğumu görüyorsun…
Rahmet kapını çalarak, Hak rızana varmak için
Vuslat zevkine dalarak, nur tecellin sarmak için
Siyonizm’i Deccalizm’i, şeytan safın yarmak için
Bu beynimi bedenimi, yorduğumu biliyorsun…
İnayetin yâr olunca, hiç sapmadan izin sürdüm
Kendim davama adadım, dünya defterini dürdüm
“Beliy” demiştim ezelde, bela üstüne yürüdüm
Ey Can Kutlu aşkın ile, nolduğumu görüyorsun …
Mertlik marifet kalmadı, dünya olmuş cıfıt çarşı
Hak nusretin yetişince, titretirim yeri arşı
Hıncım içime dökerim, ey Dost hainlere karşı
Hatırın çin pişkinliğe, vurduğumu biliyorsun…
Yanlışımdan yorgunluktan, hep gaflete daldığımdan
Sana vurgun bu gönlümü, boş sevdaya saldığımdan
En sonunda Sana varan, yoldan geri kaldığımdan
Nasıl pişman ve perişan, olduğumu görüyorsun…
Salih amelim yok ise, fayda etmez soyum atam
Rahmetine sığınmışım, daim artsa türlü hatam
Adil Düzen kurulacak, Resulûne güvenim tam
Her gün yeni bir umutla, dolduğumu biliyorsun…


Ne bilsin
GAFİL, NE BİLSİN
Tarlaya tohum ekmeyen
Toprağa fidan dikmeyen
Meyvenin kahrın çekmeyen
Dalın kıymetin ne bilsin…
Helal azdan, haz almayan
Ayet hadis, baz almayan
Ter döküp de kazanmayan
Malın kıymetin ne bilsin…
Kalbi iman dolmayınca
Havfullah’la solmayınca
Atı sakat kalmayınca
Nalın kıymetin ne bilsin…
Gurur kibirde birinci
Sanır kendini, bir inci
Beğenmez etli pirinci
Yalın kıymetin ne bilsin…
Gerçek dost, ne büyük nimet
Nasihatın bil ganimet
Beş kuruşa eder minnet
Halın kıymetin ne bilsin…
Vahdet sırrına yetmeyen
Allah davasın gütmeyen
Arıya hizmet etmeyen
Balın kıymetin ne bilsin…
Hak sedasın sezmeyenler
Masivadan bezmeyenler
Yalın çıplak gezmeyenler
Şalın kıymetin ne bilsin…
Zikre girmemiş, halkayla
Derde düşmemiş halkıyla
Boğuşmamışsa dalgayla
Salın kıymetin ne bilsin…
Makam mal ile tavlanan
Dünya yemiyle avlanan
Hilal görünce havlayan
Al’ın kıymetin ne bilsin…
Nefsi necise meyilse
Her umduğuna eğilse
Rüstem pehlivan değilse
Zal’ın kıymetin ne bilsin…
ABD’ye uşak teres
Mason, Yahudi’ye metres
Onun şeyh’i, Şimon Peres
Halkın kıymetin ne bilsin…
Allah Var Gam Yok!
Allah deyip sığındık hep!
Rabbim utandırma bizi,
Vadin Hak bekliyoruz,
Kavustur o Hak gune bizi,
Mazlum sevinsin gülsün,
Rahmetine muhtacız hep,
Çünkü hasret ve özlemle
Yandığımı biliyorsun!
Ahir Zamanda Nuh’un Gemisi: Milli Çözüm’dür…
[b]
Mertlik marifet kalmadı, dünya olmuş cıfıt çarşı
Hak nusretin yetişince, titretirim yeri arşı
Hıncım içime dökerim, ey Dost hainlere karşı
Hatırın çin pişkinliğe, vurduğumu biliyorsun…
___
Bismillahirrahmanirrahim…
71- Onlara Nuh’un haberini de oku! Hani o zaman kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Eğer benim makamım (Hakkı tebliğ sorumluluk ve çabalarım) ve Allah’ın ayetleriyle (işinize gelmeyen gerçekleri) hatırlatıp uyarmalarım size ağır geliyor ve kibirlendiriyorsa; ben şüphesiz Allah’a tevekkül etmişim (bu yoldan ve davamdan dönecek değilim). Artık siz, (bana karşı) tasarladığınız işleri (ve engelleme girişimlerini) karara bağlamak üzere şerik koştuklarınız (ve himayesine sığındığınız dış güçler ve yandaş işbirlikçilerle) toplanıp (elinizden geleni yapın) ve hiçbir işiniz (kötü niyet ve gayretiniz) size örtülü kalmasın (gücünüzün yettiğini geri koymayın). Sonra hakkımdaki hükmünüzü hemen verip uygulayın ve bana mühlet tanımayın, göz açtırmayın.”
72- (Nuh kavmine: “Evet siz bilirsiniz) Eğer yüz çevirecek olursanız, ben (zaten) sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim yalnızca Allah’a aittir. Ve ben, Müslümanlardan olmakla emrolundum (ve görevimin başındayım.)”
73- Bunun üzerine, yine de onu yalanladılar; Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler (yeryüzünde etkili ve yetkili kimseler) kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak (ki, uyarıldığı halde laf dinlemeyen ve hatasını kabul etmeyen benlik ve kibir ehlinin sonu nasıl noktalanmıştır). (Yunus Suresi)
Bizler Elhamdulillah; Erbakan Hocamızın talimi ve işaretiyle; dağ başında ‘Gemi’ inşa ediyoruz. Ve kesin bir imanla inanıyoruz ki; Allah (CC) denizi ayağımıza getirecektir.
Artık, dileyen gemiye binsin, dileyen bindikten sonra insin, dileyen hiç binmeyip dışarıdan gizli-açık düşmanlık etsin, dileyen içeriye sızıp tuzak kursun… Herkes ve her kesim niyeti ve hedefi doğrultusunda elinden geleni ardına koymasın!… Sonuç değişmeyecektir…
Herkes “MUTLAK” sona hizmet edecektir.
Ve Allah nurunu tamamlayacaktır!… [/b]
Acizliğimi Biliyorsun
Aşkınla yansam, hep Hülyaya dalsam
Garip gönlüm kordur, Sevdanla yansam
Deli divane bilselerde, hep Seninle olsam
Şerefim sadakatim, kapında kıtmır’in kalsam
Nasıl da acizim, medet umduğumu biliyorsun
Dil tükendi ben tükendim
Aşk odundan, yana geldim
Göl tükendi, ben tükendim…
Ey Dost, mahcup Sana geldim
Yol tükendi, ben tükendim…
Dert kuyusun, eşen bilir
Nefs çıbanın, deşen bilir
Sevda neymiş, düşen bilir
Hâl tükendi, ben tükendim…
Genç çağımda, gönlüm noldu
Can bağıma, bülbül kondu
Tur dağımda, sümbül soldu
Gül tükendi, ben tükendim…
Nice yıllar, gafil yattım
Sermayemi, hiçe sattım
Hangi ağaca, el attım
Dal tükendi, ben tükendim…
Aklı olan, yoldan çığmaz
Elmas varken, çakıl yığmaz
Vuslat anı, lafa sığmaz
Dil tükendi, ben tükendim…
Her gün, umutla başlarım
Hasretle, bağrım haşlarım
Revan olur, gözyaşlarım
Sel tükendi, ben tükendim…
Ümmetin hali, perişan
Bayram zafer, yok mu nişan
Yetiş ey Resuli Zişan
Bel büküldü, ben tükendim…
Aşka daldım, aklım yitti
Tanışlar terk, edip gitti
Arı netsin, çiçek bitti
Bal tükendi, ben tükendim…
Şükret ey can, çoğa aza
Niyazda kal, girme naza
Yâre name, yaza yaza
El tükendi, ben tükendim…
Kader haktır, alın yazım
Vahdet sırrın, zordur hazım
Bak kırıldı, gönül sazım
Tel tükendi, ben tükendim…
Zulmet duvarın, nur deler
Gölge varlıklar, nerdeler
Kalktı aradan, perdeler
Tül tükendi, ben tükendim…
Pir Haydar, himmet buyurdu
Erbakan, hikmet duyurdu
Bak değirmen, devran durdu
Yel tükendi, ben tükendim…