ZAMANE MÜSLÜMANI
Kur’an’ı araştırmaz, uymuş kalabalığa
İmanı gelenektir, Dini ise görenek!..
Haramı karıştırmış; köfte, alabalığa
Adı Müslüman, yeter; öğrenmeye ne gerek!..
Yalan; idare yolu, biraz haram bişolmaz
Kalbur gibi kalpleri, yine iman boşalmaz
Tapındığı dünyadır, açıklasa hoş olmaz
Tavrı münafık gibi; dili ise engerek!..
Beş kuruşu kaybetse, üzülüp kederlenir
Manevi iflas etmiş; ne kızar ne dertlenir
Hayr işe isteksizdir, şerre hareketlenir
Utanmayı unutmuş; sırıtır gevrek gevrek!..
Gafil; bütün şerefi, apartmanı arsası
Makamı ve masası, arabanın markası
Namusundan kıymetli, hanımının hırkası
Kutsalını pazarlar; ver bir altın, ya çeyrek!..
Din davayı satarlar, insan postlu davarlar
Zulme karşı duyarsız, sanki taştan duvarlar
Zenginlere saygılı, fakirleri kovarlar
Doğruya dayanamaz, zoruna gider gerçek!..
Ma’budu Amerika, maksudu Avrupa’dır
Dilde “çok şükür!”; elde, şarap dolu kupadır
Yahudi şişirmeli, bir havalı hoppadır
Şöhret sarhoşu olmuş; kendisinden geçerek!..
“İslami Düzen” desen, seni kovar haşlarlar
AB yolu göstersen, oynamaya başlarlar
Hazreti Peygamber de, gelse O’nu taşlarlar
“Gerici, yobaz!” diye, ağız eğip bükerek!..
Faiz, fuhuş, kumar bol; sorsanız: “Allah Gafûr!”
Namaz zekât yok amma, kaçırılmaz hiç sahur
Dışları Müslüman ya, ahlâkı aynı gâvur
Haçlıya özenirler, hem de hasret çekerek!..
Ne ucuz Müslümanlık, sarık ve cübbe ile
Her hafta tur düzenler, ziyaret türbe ile
Başta türban kıçta tayt, dolaşır züppe ile
Kırıtarak gezerler, hayâsızca sekerek!..
Elbet iyi mü’minler, düzgün kimseler vardır
Ancak nicelerinde; ahlâk yok, aklı dardır
Riya takva sanılır, “riba” ticaret, kârdır
Elin mal ve ırzına, hainler göz dikerek!..
İşte çağdaşlaşmanın, meyvesi ve bedeli
Bin yıllık Müslümanı, nasıl bozmuş bu denli
Bu millet inançlıydı, edepli ve erdemli
Şimdi zillet kapladı, Batı’ya diz çökerek!..


Ahır Zaman
Zaman çok hızlı akıp gidiyor !
Samimiyetle ne yaptıysan sana o kalır,
İnsanız çok hatamız ,kusurumuz var !
Rabbim affetmez isen biz helak oluruz
Bir şiirle tefsir…
Bu şiir sanki şu ayetin mefhumu muhaliften tefsiri gibi… Allah razı olsun.
“Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz (şuursuz ve huzursuz bir şekilde namazla meşguliyetiniz) iyilik değildir. Ama iyilik; Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve Peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru eda eden, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine (Hak davaya sadakat sözlerine) vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.” (Bakara: 177)
Ayna
Ayna tutuldu yüze, utanma gördüğün sensin
Aldırma ele göze, perdeyi kaldıran sensin
Ders al diye denildi, unutup geçen sensin
Yazık olacak nefsim!, çukurum kazan sensin
”Çünkü onların karınları Yezid’in verdiği haram lokmalar ile dolu…!”
Hz Hüseyin Kerbela’da muazzam bir konuşma yaptı, kendini anlattı.
Oğlu Ali Ekber sordu: ”Ey babam! Sizin sözleriniz bu güruha neden etki etmedi?”
Hz. Hüseyin ibretlik o cevabı verdi: ”Çünkü onların karınları Yezid’in verdiği haram lokmalar ile dolu…!”
Şiiri Okuyunca “Niçin Müslümanlar düşmanları(Siyonizm) tarafından eziliyor?” soruları cevap buluyor!
İbn-i Abbas (r.anhümâ), “Eğer benim devemin ipi kaybolsa onu Allâh’ın kitabından bulurum” demiştir. Yani her yaptığım işte Kur’an-ı Kerim bana yolu gösterir ve beni çözüme, hedefe ulaştırır. Manasında da anlaya biliriz. İşte bu güzide Müslümanlardan bu güne geldiğimizde; Şerefli Kur’an- Kerimin mana ve mesajı bin Müslümandan belki de bir tanesi tarafından baştan sona kadar okunmuştur. Belki de bu oran daha da aşağılardadır.
Kur’an’ın mana ve mesajına karşı Müslümanların bu ilgisiz tavrı ortada iken;
Niçin Müslümanlar düşmanları(Siyonizm) tarafından eziliyor?
Müslümanlar neden ekonomide, sanatta, bilimde üstün değil?
Müslümanları neden önüne gelen mason parti kandırıyor?
Müslümanlar, sahte-alçak-şerefsiz şey bozuntuları tarafından neden istismar ediliyor?
Müslümanlar neden, bu asrın en ender ve önder şahsiyetleri olan; Erbakan Hocamız ve Üstad Ahmet Akgül Hocamız gibi şahsiyetleri tanıyıp, taraf olamıyorlar?
Soruları cevap buluyor.
Her Müslüman için Kur’an-ı Kerim’in mesajını okumak-bilmek en büyük vecibe olduğu halde bu sorumluluğunu yerine getirmemesi maalesef sadece adının Müslüman olduğunun göstergesidir.
“Kur’an-ı Kerim’in mana ve mesajını öğrenmek, yaşamak en büyük vazifemizdir” şuurunu bizlere binlerce kez bıkmadan usanmadan anlatan ve anlamamız için Meali Kerimi en anlaşılır şekilde tekrar yazan başta Üstad Ahmet Akgül Hocamıza ve emeği geçen her bir Milli Çözüm ben delerine sonsuz teşekkürler.
Milli Çözüm’den İnsanlığa; Gafletten İman Huzuruna İrfan Şuuruna Ermeye Vesile Olan Milli Çözüm Şiirleri!..
Tarikatlar Cemaatler bu tür dernekler müritlerine MİLLİ ÇÖZÜM ŞİİRLERİNİ evrad olarak vermeleri uygulandığında çok kısa zamanda manevi mesafe katettirecek vesilelerdir!.. Tüm insanlığın istifade edebileceği nimetler..
Öncelikle muazzam bir İFADE TARZIYLA anlatılan kafalarımızı duvarlara çarparak akletmemizi sağlayacak, uyandıran, gafletimizi önümüze sererek bir kelime cevap veremeyecek halimizi düşünmeye ve gaflet halimizi terk etmeye yöneltecek etki ve tesirde yazılan ciltler dolusu kitapta anlatılabilecek bir şiiri kaleme aldığınız için sizlere ömrümüz boyunca dua etsek hizmetkarınız olsak bu nimetlerin karşılığını ödeyemeyiz.
Şiirden anlayabildiğimiz kadarıyla ‘’Zamane Müslümanı’’ olmaktan kurtulmanın yolu: Sağlam sadık savrulmayan Müslüman olabilmek için her şey den önce samimi olmak, önem vermek, kıymet vermek, gerekiyor. Zalimlere ve sömürü düzenlerine (Emperyalizmin ve Siyonizmin) Allah’ın sistemini dışlayan faizi – fuhşu – içkiyi – kumarı – zinayı – serbest kılan düzeni ortadan kaldırmak yerine tüm insanlığın huzur bulacağı hak ve adaletin hakim olması ve insanlığın saadeti için ADİL BİR DÜZEN kurmak için çalışma amacı gütmeyi , İslam’ın Kur’an’ın saadet kaynağı olan emirlere yasaklara ve Allah’ın sesi denilen vicdanımızın sesine kulak vererek yaşamalı, ibadet üzere, hak yolda kalmaya ve iyi niyetli olmaktan hiçbir zaman ödün vermeden, haksızlık ve ahlaksızlıklardan kendimizi korumaya çalışarak bununda hak ile faydalı iyi doğru güzel meşguliyetlerle mümkün olacağı, Kur’an’ın mealine kafa yorarak okumak düşünmek, sözde değil özde iman etmek için çalışmak, haram ve helallere dikkat etmek, yaratılış gayemize uygun, nefsine esir olmayan Allah’ın emirlerine teslim olmuş ahireti öncelleyen şekilden ziyade şuur bilincine önem veren bir kimse olarak hayat sürmek…
[b]Sözlerimize Aziz Erbakan Hocamızın şu altın sözleriyle ve Üstad Ahmet AKGÜL Hocamızın şu hikmetli sözleriyle tamamlamak isterim:[/b]
“Müslüman;
Hakka ve adalete teslim olan, önce kendi kendisiyle, yani saf vicdani kanaatiyle, sonra ailesi, çevresi ve Müslüman kardeşleriyle ve nihayet insan sevgisiyle herkesle, Adil bir Düzen himayesinde, birlik ve barış içinde yaşamaya razı ve hazır olan insan demektir. Çünkü Müslüman, her insanın doğal ve temel hakkı olan can, mal ve namus emniyetini, din ve düşünce hürriyetini sağlayan ve sahip çıkan bir nizamı savunandır. Temel insan haklarını ve evrensel hukuk kurallarını, sadece kendilerine reva görenler ise; değil Müslümanlıktan , hatta insanlıktan bile uzaktır.”
[b](Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN)[/b]
*
“Mü’min; zillete düşmeyecek şekilde onurlu, ama gurura düşmeyecek şekilde de vakur ve makul davranmalıdır. İmanın gözü ferasettir, yani sürekli uyanık ve akıllı olmak ve her konuya Kur’an nazarıyla bakmaktır. Zaten kulluk; ille de zorlu ve şatafatlı çabalar harcamak değil, her hususta görevini ve gereğini yapmaktır. Bu nedenle kendi kendimizle ve samimiyetle konuşmayı ve nefis muhasebesi yapmayı unutmamız, emredileni değil, işimize geleni yapmamız, gafletin en yaygın olanıdır. Aslında en zayıf karakterli insanlar, kendi özleriyle yüzleşmeye yanaşamayanlardır. Bu tipler, gözü açık ve uyanık geçinseler de, aslında ayakta uyuyanlardır. Oysa uyanık bir tek adam, uyuyan binlerce insandan daha güçlü konumdadır.”
[b](Siyaset Bilimci & Düşünür Üstad Ahmet AKGÜL)[/b]