Erdoğan'la Şener anlaşmış mıydı?
İlk başta şaşırtıcı gelebilir. Ama Ankara Kulisleri'nde bu konuda çok ilginç bir iddia konuşuluyordu.
Buna göre, aslında "Tayyip Erdoğan ile Abdüllatif Şener anlaşmışlarmış"
Eğer AKP kapatılırsa, yerine kurulacak yeni parti de, "Devamdan kapatılmasın!" diye "küs" gibi yapıyorlarmış!
Örnek olarak da Fazilet Partisi'ni veriyorlarmış..
Refah "laiklik karşıtı eylemlerin odağı!" olmaktan kapatılmış.
Yerine kurulan Fazilet Partisi, "RP'nin Devamı!" olmaktan kurtulamamıştı..
Buna önlem olarak böyle yapıyorlarmış.
Bu iddialar tutarlı mı? Pek değil. Ama bundan sonrası daha ilginç.
Özellikle AKP'lileri kızdıran da bundan sonrası zaten.
Bunu bizzat bir AKP'li anlatmış. Ona göre bu söylenti; Abdüllatif Şener ve ekibinin bir sahtekârlığıymış… Aynen şunları aktarmış:
"Anlaşma falan yok kardeşim. Olur mu öyle şey. Bunu Abdüllatif Şener'in ekibi uyduruyor. El altından böyle bir hava yaymaya çalışıyorlar. Çünkü akıllarınca AKP seçmenini bu şekilde kandırıp kendi yanlarına çekecekler…"
AKP'li siyasetçinin bu sözleri bize Fazilet Partisi dönemini hatırlatmıştı:
FP kapatılırken de, onlar aynı şeyi söylemişlerdi. Teşkilatlara gittiklerinde; "Biz hiç Hoca'mızı kızdıracak bir şey yapar mıyız. Elbette olanlardan Hoca'nın haberi var. Biz gelip Hoca'mızı Cumhurbaşkanı yapacağız. Bu Hoca'nın planıdır" havasını yaymışlardı.
Şimdi kapatılma süreci öncesinde aynı şey AKP ile Abdüllatif Şener'in "Yeni Oluşum"u arasında yaşamaktaydı…
Ve bir zamanların yenilikçileri için şu söz tam yerini buluyor:
"Men Dakka Dukka"
"Çalma kapımı-Çalarlar kapını"57[1]
Ya O'nun arkasında kim vardı?
Bir süredir yeni parti kurma çalışmalarını sürdüren Abdüllatif Şener'in arkasında TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu'nun olduğu yazılıp çiziliyor!
Bu bilgi bize ulaşmış olan ham bilgilere göre de doğru görülüyor.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da bir süredir arayış içinde bulunuyor.
Ama bizim bilgilerimize göre Hisarcıklıoğlu; yeni parti arayışı içinde olanların nihai ismi değildir!
"Şener'in arkasında Hisarcıklıoğlu var" diyenlere sormak isteriz:
Ya O'nun arkasında kim vardır?
Şener'in arkasında Hisarcıklıoğlu'nun bulunduğunu iddia edenler, herhalde O'nun arkasında da kimin olduğunu biliyorlardır!
Ama şimdilik bizim gibi o ismi telafuz etmekten kaçınmaktadırlar!
Çünkü o ismin açıklanması AKP içindeki müthiş bir hesaplaşmayı da başlatmak olacaktır ki, atılacak her adım iyi hesaplanmalıdır.
Evet, elimizdeki ham bilgiler, Şener ve Hisarcıklıoğlu ikilisinin yeni parti arayışında yalnız olmadıklarını ortaya koymaktadır.
Ancak üçüncü ismin açıklaması için de elimizdeki ham bilgileri teyit edecek sağlam bilgilere ihtiyacımız bulunmaktadır!
Bu ismi şimdi telaffuz edemesek de, AKP ve ülke geleceği ile ilgili başka hesapları bulunan, ama ellerinde olmayan nedenlerle kendilerini başka makam ve mevkilerde bulan ve bundan hoşnut olmayan tiplerin dikkatle izlenmesini salık veririz!.
Ülke geleceğine ağırlıklarını koyma hesapları içindeyken bir anda kendilerini saf dışında bırakan tarihi kararlarla baş başa bulan ve buna itiraz şansları olmayanların iyi izlenmesinde fayda mülahaza ederiz.
Bu isimlerin bir yandan taltif edilip baş tacı edilirken bir yandan da mecburi emekliliğe zorlandıklarını söylemekte de beis görmüyoruz.
AKP içinde böylesine bir üstü örtülü hesaplaşma olayı yaşanırken açılan kapatma davası hiç şüphesiz işin tuzu biberi olmuştur.
Kapatma davası ile birlikte Şener'in geleceğe yönelik umutları yeniden canlanırken elbette arkasındaki isimler de heyecanlanmışlardı.
AKP hakkında verilecek kararın ardından Şener ve Hisarcıklıoğlu ikilisinin başlattığı hareket daha bir önem kazanacaktı. (Ama şimdilik bu olmadı. Çünkü AKP kapatılma yerine kapatma yapılıp rehin alındı. M.Ç.)
Ama kararın kapatma şeklinde çıkması ve bazı isimlere siyaset yasağının getirilmesi bu isimlerin işini daha bir kolaylaştıracaktı.
Yeter ki çıkacak karar bu yeni oluşumun başını oluşturacak isimlere kadar uzanmış olmasındı!?
Sanırız Hisarcıklıoğlu da bu nedenle şimdilik ardındaki ismi açığa vurmaktan sakınmaktaydı!
Neyse gerçekleri öğrenmemiz için az kaldı!58[2]
AKP'nin kapatılmayacağının işaretini Mark Perris açıklamıştı..
Mark Parris, Washington'daki bir toplantıda ‘bir ay öncesine oranla kapatmanın önüne geçecek bir çözümün ortaya çıkması olasılığını daha yüksek' gördüğünü söylüyordu.
Mark Parris'in sözlerini önemsemek gerekiyordu. Çünkü kendisi Türkiye'yi Washington'dan izleyen ‘sivil' Amerikalılar arasında sözlerine en fazla değer ve dikkat verilmesi gereken isimlerden biri oluyordu. Öncelikle çok deneyimli bir diplomattır.(Yahudi kökenlidir) 30 yıllık kariyerinin son büyük halkası Ankara Büyükelçiliği'ydi. 28 Şubat sürecini bizzat yerinde yaşayan Parris, Türk devletinin karmaşık yapısını, Türk dış politikasını, iş dünyasını iyi biliyordu ve çok kritik yerlerde görev yapan kişilere ulaşma imkanına sahip bulunuyordu.
Bir dönem İsrail politikalarına yakınlığıyla bilinen Washington Enstitüsü'nde görev üstlenen ve nedense fazla ön plana çıkmayan Parris, 2006 sonunda Demokrat Parti'ye yakın Brookings Enstitüsü'ne geçince Türkiye üzerine bir dizi toplantı düzenledi. Bunların her birine hükümete yakın kişileri çağırmaya çok özen gösterdi ve bu süreçte AKP ile ilişkilerini daha da geliştirdi.
Parris'in sözlerini önemsememin bir diğer nedeni, benzer analiz ve tahminlerin uluslararası para piyasalarında da son günlerde fazlasıyla yapılıyor olmasıydı. Batı merkezli finans kuruluşlarından heyetler son günlerde Ankara ve İstanbul'da mekik dokuyor ve peş peşe raporlar yayınlıyorlar. Başlangıçta AKP'nin kapatılma ihtimalini nerdeyse ‘yüzde 100' görür ve AKP ve Erdoğan sonrası dönem için spekülasyonlar yaparlarken, karara yakın kapatılmama ihtimalinin arttığını dile getiriyorlardı.
Acaba, Parris ve onun gibi düşünenler, pekala Ergenekon'un kapatmaya karşı koz olarak kullanıldığına ve AKP'nin kapatılmasını arzulayan güçlerin, soruşturmanın derinleşmesinden paniğe kapılarak geri adım atabileceklerine inanıyor olabilirler miydi? Veya İran'a saldırı öncesi, AKP yönetimiyle bir pazarlık yapılmış mıydı?
Milli Görüş marazlıları: Biz nerde hata yaptık? diye Erbakan Hoca'yı suçlama ve dışlama hazırlığındaydı!
Bu arada geçmişte Milli Görüş çizgisinde siyaset yapan ve bu çizgiye yakın sanılan çok sayıda siyasetçi, akademisyen ve yazar Şubat ayından bu yana yürüttükleri çalışmaları siyasal bir harekete dönüştürmek için düğmeye basmıştı. Milli Görüş'ün döküntü isimlerini bir araya getiren "3N" toplantılarının ikincisi geçtiğimiz ay Kızılcahamam'da yapılmıştı. Toplantıda: kapatılan Refah Partisi, Fazilet Partisi ile Saadet Partisi ve AKP'nin neden başarısız olduğu masaya yatırılmış ve Milli Görüş çizgisinin bundan sonra nasıl bir yol haritası izlemesi gerektiği tartışılmıştı.
İslami kesimden önemli kişilerin yanı sıra AKP ve Saadet Partisi'nden de bazı isimlerin katıldığı toplantıda; dünyada ve Türkiye'de İslami hareketin ve siyasetin gidişatı, Türkiye'de Milli Görüş çizgisinin neden başarısız kaldığı? gündeme alınmıştı. AKP'nin politikaları masaya yatırılarak ekonomi ve uluslararası siyaset de ele alınmıştı. Toplantıların bundan sonra da devam etmesi ve yılda 3 defa yapılması kararlaştırılmıştı. Böylece Milli Görüş çizgisinde yeni bir siyasetin ve hıyanetin ilk adımları da böylece atılmıştı.
3N toplantılarının ikinci toplantısı 11-13 Temmuz'da AKP'nin de istişare toplantılarını yaptığı Kızılcahamam Asya Termal tesislerinde yapılmıştı. Buradaki toplantıya Ali Bulaç, Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, Osman Bostan, Abdurrahman Arslan, Altan Tan, Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. İlhami Güler, Prof. Dr. Mehmet Evkuran, Doç. Dr. İsmail Hakkı Genç, Doç Dr. Murat Yülek, Doç. Dr. Kadir Canatan, Faruk Ünsal, Abdullah Çalışkan, Mehmet Emin Bilgiç, Abdülbaki Erdoğmuş, Hidayet Tuksal, İhsan Eliaçık, İhsan Şener, Altay Ünaltay, Yusuf Ziya Yağmur, Abdülhamit Gül ve Fikret Yalçınkaya'nın da aralarında bulunduğu 68 kişi katılmıştı.
2 gün süren toplantıların ilk gününde siyasi gelişmeler ve ikinci gününde ise ekonomik durum ele alınmıştı. Toplantının ilk gününde yapılan konuşmalarda katılımcılar Milli Görüş ve İslami siyasette çok ciddi yanlışlar yapıldığını ve bunların başarısızlığının ise sürekli olarak dışarıda arandığını vurgulamıştı. Tartışmalarda: başarısızlığın ve parti kapatmaların nedeni olarak siyonizm, rantiye ve bir kısım medyaya bağlanmasına karşın "biz nerede yanlış yapıyoruz" sorusunun sorulmadığı hatırlatılmıştı. Yani bütün suç ve sorumluluk Erbakan Hoca'nın sırtına yıkılmıştı. Daha doğrusu, Siyonist merkezlere: "Biz daha ileri Erbakan karşıtıyız. AKP yıprandı, şimdi bizi kullanınız. Biz daha çok işinize yararız" mesajı aktarılmıştı.
AKP ve SP'den katılım varmış
3N'nin Kızılcahamam'daki ikinci toplantısında, "bir din olarak İslam" üzerine de tartışmalar yapılmıştı. Toplantıda konuşan İlahiyat profesörleri, "Bir din olarak İslam'ın bütünüyle tanımlanmış bir siyasal ve ekonomik düzeninin olmayacağı, Müslümanlığın hem siyasal ve toplumsal olarak, hem de ekonomik olarak adaleti amaçladığı, adaleti ayağa kaldırmak için Müslüman siyasetçilerin akıllarını kullanarak insanlığın ortak kazanımlarından yararlanmaları ve adil toplumsal-ekonomik ilişkilerin tesisi için çalışmaları gerektiğini" anlatılmıştı. Yani, "İslam'ın orijinal bir dünya düzeni hedefi bulunmamaktadır. Siyonist ve emperyalist sistemin bir alt parçası olması lazımdır" kanaati açıklanmış ve Fetullahçı-Amerikancı düşünceye, Milli Görüş döküntüleri de katılmaya hazırdır" demeye çalışılmıştı. Bu fikir tüm katılımcılar tarafından uygun bulunmuş ve bundan sonra yapılacak toplantılarda bu konuların olgunlaştırılması kararına varılmıştı.
Toplantının tüm konuşmaları kaydedip, bu kayıtların çözülmesi ve kitap halinde basılması da kararlaştırılmıştı.
Öte yandan toplantılara AKP ve SP'nin bazı MKYK üyelerinin ve il başkanlarının katıldığı da anlaşılmıştı!?
Osman Nuri Kabaktepe'nin kabak tadı veren kahramanlığı!
"Bu yaşananlardan hareketle umutsuzluğa kapılanlar, bir şey yapamadık, yapmalıyız diyenler; Bilin ki, bu dava Erbakan davası değildir. Erbakan'ın ifadesiyle Hz. Adem'le başlayan Milli Görüş mücadelesi Erbakan'ın yokluğunda/varlığında yeni Erbakanlarla devam ettirilecektir. Bizi davamıza başlayan kişilerin varlığı değil, davamızın kendisidir. İlk Adem'le başlayanın biteceği zaman son ademin vaktidir. Âdemler? Yaratanın kuvvet ve kudretindedir her şey.
Zaman hayıflanmanın, mazeret aramanın, suçlu üretmenin, yapılacak işi gösterişte aramanın vakti değildir. Sorumluluklarımızı kuşanıp birer Erbakan olma zamanıdır.
Yeniden Milli Görüş deme anıdır. Yeniden medeniyetimizi diriltme azmini göstermenin vaktidir.
Kendimize neden Erbakan'ı kurtarmadık, bir şey yapamadık, sorusundan fazla, nasıl Erbakan oluruz da bizi de hapse atmaya kalkarlar, sorusunu sorma zamanıdır. "Sen de Erbakan'ın evine gider misin?" sualinden ziyade, sen de Erbakan olur musun, sorusunu sorma anıdır"59[3] diyen soy ismiyle müsemma Osman Nuri Kabaktepe, haydi sen de katıl bu yağma kervanına ve Erbakanlığını göster! Peh, peh, peh!..
[1] 18.07.2008 / Kulis Ankara / Milli Gazete
[2] 19.07.2008 / Zeki Ceyhan / Milli Gazete
[3] http://www.serigundem.com/ / 29 Haziran 2008

CÜBBELİ AHMET “BEL’AM”CIK’I VE MAHMUT EFENDİ YAKINLARINA UYARI!
FETULLAH GÜLEN DOSYASI
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
Dünyanın Fikri Değişimi Türkiye’den, FİİLİ DEĞİŞİMİ İSE FİLİSTİN’DEN BAŞLAMIŞTIR!
FİLİSTİN’DE; BÜYÜK BAYRAMIN BÜYÜLÜ BAŞLANGICI VE ZEKİ GEÇKİL’İN ŞARLATANLIĞI
OĞUZHAN ASİLTÜRK’ÜN ERBAKAN’A İFTİRALARI
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
DİKKAT!? Soysuzların Soytarılığı!
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
KUR’AN’A TERCÜMAN, OLDUM KOVULDUM! (ŞİİR)
Milli Çözüm, yaşam sürdüğümüz şu dünya hayatında gerçekleşen hadiseleri doğru anlamanın ve uyanık kalmanın tüyoları…
Özgür Özel, hapishanede bulunan İBB başkanı Ekrem İmamoğlunun yaptığı mitinglerle sesinini duyurmaya çalışıyormuş gibi görünürken…
"Başbakanlar, başbelasıdır bozuk düzende! Gizli gerçek hükümet, mason localarıdır Siyonist merkezler ise akıl hocalarıdır Amerika…
Sırtlanlar sadece, vergi yükler sırtlara BOP IMF görevlisidir, fatura hep yurttaşa Milli Görüş bereketle, zam…
Öyle anlaşılıyor ki hem CHP’de hem AKP’de hem de diğer muhalefet mahfillerinde, hâlâ en korkulan…
Bir toplumda iki sınıf vardır ki onlar bozulursa bütün toplumda ifsat olur bunlar yöneticiler ve…
"CHP’nin marazlı masonik takımı Kılıçdaroğlu’na karşıydı. Çünkü Kılıçdaroğlu, “Kirli, kiralık ve münafık cephenin” değil, “Milli ve duyarlı cephenin” yanındaydı.…
MİLLİ GÖRÜŞ - MİLLİ ÇÖZÜMDEN GAYRİSİ HAİM NAHUM DOKTRİNİN UYGULAYICISIDIRLAR. KİM DAHA İYİ UYGULAYACAKSA SİYONİZM…
Bugünlerde terörist başı bebek katili cani'nin ayağına gitmek için can atanların böylesine bir ihanete nasıl…
Anlaşılan amaç Özel'i bir şekilde aday yaptırıp tekrar kolaylıkla iktidarı sürdürmek. Tabi bu hizmet! falan…