YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
6920d6f5b6cf6
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 9 4 9
Bugün : 268
Dün : 41199
Bu ay : 894191
Geçen ay : 1371576
Toplam : 45298012
IP'niz : 216.73.216.128

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

 

Şaakaşvili'nin Pili Bitti!

Siyonist kuklası Saakaşvili, ABD desteğine güvenerek Oset devletinin varlığına son vermeyi denedi ama başaramadı. Rusya'nın G. Osetya için bir savaşı göze alamayacağı, alsa bile savaşın G. Osetya'yla sınırlı kalacağı, o da olmazsa ABD'nin Gürcistan'ın yardımına koşacağını sanmıştı. Bu beklentilerinin her üçünde de yanılmıştı. Saakaşvili, 2003 yılında eski Sovyet yetiştirmesi Eduard Şevardnadze'yi devirerek Gül Devrimi'yle iktidara taşındı. Gürcü bayrağını değiştirdi.  

NATO'ya üyelik başvurusu yaptı. Rus-ABD denge siyasetini terk ederek tamamen ABD safında yer aldı. ABD, İngiltere ve G. Kore'den sonra Irak'a en fazla asker gönderen kahraman sıfatını aldı. Gürcistan içindeki üç gayri resmi devleti kontrolüne almaya çalıştı. Saakaşvili'nin planı: En kolay olanından en zor olanına doğru üç bağımsız bölgeyi kontrolü altına almaktı. Önce Aslan Abaşidze'nin kontrolündeki Acaristan'a girdi ve Abaşidze, Rusya'ya sığındı. Sonra da görece kolay görünen, 70 bin nüfuslu G. Osetya'yı kontrolüne almaya çalıştı. Başarılı olmuş olsaydı Oset lider Eduard Kokoiti Rusya'ya sığınacak ve Saakaşvili kendini hazır hissettiğinde en zorlu sınav olan Abhazya'yı kontrolüne almaya kalkışacaktı. Ama olmadı. Dahası, Gürcistan'ın kendisi Rusya'nın baskınına uğradı. Saakaşvili ve ABD ittifakı bu savaşla çökmüştür ve Kafkaslar'da ABD himayesinde yürütülen plan boşa çıkmıştır.

Türkiye'nin, Gürcistan ve Azerbaycan'la beraber, Rusya, Ermenistan ve İran'a karşı, Kafkaslar'daki ABD destekli eksende bulunması tarihi bir hatadır. Türkiye bağımsız denge politikaları uygulamak zorundadır. Ama bunun AKP ile olmayacağı da aşikardır. 

Kuklalar her zaman kaybedecekti!.

Mihail Saakaşvili'nin akılsız macerası Rusya'yı haklı pozisyona taşımasına engel olamadı.

Bu nedenle Türkiye, Hazar petrollerini ülkemiz üzerinden dünya pazarlarına açan ve yüzyılın projesi olarak adlandırılan BTC projesinin tehdit altında olmasından endişe duymaktaydı. Türkiye, her yıl bu boru hattından geçen petrolden dolayı Hazine'sine yaklaşık olarak 1,5 milyar dolar gibi bir para kazanmaktaydı.

Savaşın, dünyada petrol fiyatlarının 116 dolarlara gerilediği bir döneme denk gelmesi kafaları tekrar karıştırmıştı. Zaten Rusya, BTC gibi dev bir projenin içinde olamayışından ciddi biçimde rahatsızdı.

Kafkasya'daki çatışmaları yakından izleyen ve ateşkes sağlanmasında rol oynamak isteyen AB, geçen hafta sonundan bu yana Rusya'yı uyaran mesajlar yollamaktaydı. Bunun nedenlerinin en başında ise Avrupa'ya petrol ulaştıran BTC'nin bu işten zarar görmemesi olasılığıydı.

Her ne kadar Rusya, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattını bombaladığı iddialarını şimdilik yalanlıyor olsa da endişeler bitmiş sayılmazdı.

Bu endişelerden dolayıdır ki Azerbaycan, Gürcistan'ın iki limanından yaptığı sevkıyatını durdurduğunu açıklamıştı. Bundan sonra Avrupa'ya petrol ihracı, Bakü-Novorossiisk boru hattıyla Rusya üzerinden sağlanacaktı.

Gerçi BTC ham petrol boru hattı, Ceyhan ve Bakü'de bulunan yüksek teknolojiye sahip kontrol odaları ile 24 saat gözetleniyor. 1.076 kilometresi Türkiye'de olmak üzere, toplam 1.776 kilometre uzunluğundaki hattın güvenliğine büyük önem veriliyor.

Rus ruleti ve siyonizmin mel'aneti!

"Horoz dövüşü arenasına benzer bir platformda 10 kişi halka şeklinde dizilmiş. Ellerinde Rus ruleti oynamaya müsait toplu tabancalar var. Sırtlarında numaraları yazılı. Çevreye sıralanmış para babaları 'yarışmacılar' üzerine bahis oynuyor.

6 numaraya bir milyon dolar, 13 numaraya 750 bin… Liste uzayıp gidiyor. Uyuşturucu ile cesaretlendirilmiş yarışmacıların tabancalarına birer kurşun dağıtılıyor. Toplar çevriliyor, herkes önündeki yarışmacının/kurbanın ensesine silahı dayıyor. İşaret geldiğinde aynı anda tetiğe asılıyorlar. Barut kokuları arasında birkaçı yıkılıyor. Ortam temizleniyor kalanlar iki kurşunla rulete devam ediyor. Son kalan iki kişi dört kurşunla final oynuyor.

ABD'nin önderliğindeki Batı'nın silahını doldurup, sırtını sıvazladığı Gürcistan'la, karşısında Rusya'nın yarışmacısı(!) Osetya. İki tarafın medyası da yanmış evler, parçalanmış cesetler göstererek, diğerini soykırımcı olmakla suçluyor. Birinin, belki ikisinin beyni dağılacak. Kaybeden kesinlikle bunlar, kazananlar ise üzerlerine bahis oynayan küresel kumarbazlar. (Yani Siyonist sermaye patronları) Aynı senaryo yakın tarihte aktörler değiştirilerek defalarca tekrarlandı. Vietnam Savaşı farklı mıydı? Sovyetler ve Çin'in desteklediği Kuzey Vietnam ile ABD'nin desteklediği Güney Vietnam arasındaki 8 yıllık savaş, aynı senaryonun farklı bir versiyonuydu. Bir noktadan sonra bahisçilerin sahaya inmesi ve binlerce asker kaybetmesi sonucu değiştirmiyor. Vietnam'a İkinci Dünya Savaşı'nda kullanılanın üç katından daha fazla bomba yağmıştı. 'Yarışmacıların' ölüleri çok önemli görülmediği için herkes ABD'nin 53 bin 200 kişilik kaybını hafızalara kazımıştı. Sovyet-Çin koalisyonu kazandığında karizması çizilen, biraz para kaybeden Amerika'ydı. İki yıl sonra birleşen Vietnamlılara ise yerle bir edilmiş bir ülke kaldı.

Aynı senaryo Filistin'de daha dramatik şekilde sahneleniyor. Batı'nın sahiplendiği El-Fetih ile, İran ve Suriye'nin desteklediği Hamas aynı aptalca rolü oynamayı sürdürüyor. İsrail'in uyguladığı şiddetin benzerini gözlerini kırpmadan biribirine uyguluyor. Kardeşinin, komşusunun ölümcül hiddetinden kaçanlar İsrail'e sığınıyor. İsrail onları kırmızı halıyla beklemiyor, canları karşılığında onurlarını alıyor. Sovyet işgalinden kurtulduktan sonra Afganistan'ın içine düştüğü kardeş kavgası bu oyunun en hazin haliydi. Zaten fakir olan, üzerinden Sovyet tankı geçtikten sonra iyice zor durumda kalan Afganlılar, aşiret reislerinin ego savaşlarında iyice tükendi. Afrika'daki kabile savaşlarına daha çok Avrupalı bahisçiler ilgi gösteriyor. Fransa'nın Ruanda'daki katliamlarla ilgili suç dosyası bunu kanıtlıyor.

Vietnam'daki uyuşturucu ideolojiydi, Gürcistan'da milliyetçilikti, Filistin'de ise post çekişmesi. Ellerine silah veren, 'vur vur' diye tempo tutan bahisçiler hep kazanıyor. Biri Balkanlar'daki ruleti kazandığında diğeri Kafkaslar'da zararını telafi ediyor. Türkiye'yi de oyuna 'yarışmacı' olarak sokmaya çalışanlar gözden kaçmıyor. Türk halkının sağduyusu oyunu bozuyor. Yoksa Kürt meselesi bizim için kurulmuş bir 'yarışma'ya benziyor. Bahisçiler, tamamen zarar etmiyor, ama umdukları kârı da bulamıyor!"9[1]

Diyen Zaman yazarı, kumarbazların Amerika, Rusya ve Avrupa olduğunu söylüyor. Tabi toplumu aldatıyor ve asıl kumarbaz başı olan Siyonist Yahudi odaklarını saklamaya ve aklamaya çalışıyor. Zaten görevleri de bu oluyor: Gerçeklerin görünen kısmını irdelemek, eleştirmek, ama perde gerisi güçleri hiç gündeme getirmemek!.

Tabi bu arada aynı Siyonist kumarbazların Türkiye kuklaları olan, CIA ve MOSSAD'ın güdümünde çalışan Ergenekoncuların da, yine aynı şeytan Yahudi odaklar hesabına birbirilerine silah çektiklerini ya bilmiyor veya gizliyor!

Serdar Akinan'ın dediği gibi: Tehlikeli bir sürece girilmişti…

Kosova'dan bu yana ayak sesleri duyulan bir küresel kavganın Kafkasya'da sergilenmesidir bu savaş. Hazar'daki enerji havzalarının kontrolü, nakli ve güvenliği, yeniden tanımlanan güç oyunlarında iki dev aktörün itişmesidir. Müslümanların kırdırıldığı, kardeş kavgasının yaşandığı, sınırların yeniden çizileceği bir sürece girilmiştir.

Amerika Saakaşvili denen kuklayı aldı Gürcistan'ın başına oturttu. Türkiye'den subaylar da maalesef aylardır Gürcüleri eğittiği, mühimmat, silah, patlayıcı, lojistik destek verildiği konuşuldu. Kime karşı? Ruslara karşı… İzvestiya gazetesi bu savaştan Türkiye'yi de sorumlu tuttu. Karabağ'dan ve Güneydoğu'dan ötürü Türkiye (hele bu hükümet ve zihniyetle) gıgını çıkartamıyordu. Bu yayılma potansiyeli olan bir savaştır. Kökü çok derinlerde, meyvesi sadece kan ve gözyaşı olan bu zehirli sarmaşık birçok nedenden ötürü bizi de sarabilir. Amerika ile yatağa girmenin bedelini Gürcistan halkı ödüyor. (Peki İran'a saldırı sırasında Amerika'nın yanında yer alma sözü verip partisini kurtaran AKP bizi hangi bataklığa sürüklüyor? M.Ç.) Bu arada acı acı güldüğüm ne biliyor musunuz? Saakaşvili CNN'e ağlak ağlak çıkıp, "Biz özgürlüğe inanıyoruz. Rusları durdurun" diye yalvarıyor. Başta Washington tüm Batı başkentleri, "Ama sen de uslu durmadın birader biraz burnun kanasın…" tavrı takınıyor.

Batı'nın ikiyüzlülüğü işte böyle bir şey… 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana bölgemizde yaşanan en tehlikeli savaş olmaya aday bir sürecin, korkarım, tam başındayız. Müslümanların kırdırıldığı, kardeş kavgasının yaşandığı, sınırların yeniden çizilmeye hazırlandığı bir sürece girmiş bulunuyoruz.10[2]

Kafkas savaşının perde arkasını anlamak için güzel bir soru:

Irak'ın petrol gelirleri kimleri zengin etmekteydi?

ABD merkezli hükümet denetleme kurumu GAO tarafından yayınlanan ‘Irak'ın istikrara kavuşması ve yeniden inşası – gelirler, harcamalar ve fazlalıklar' adlı rapora göre, Irak'ın bütçesinde bu yıl artan petrol gelirleri sayesinde 50 milyar doların üzerinde bir fazlalık olacağı belirtiliyor. Irak bakanlıklarının altyapı inşası için geçtiğimiz yıl sadece 896 milyon dolar ayırdığı ifade ediliyor. Bu harcamaların sadece %1'lik kısmı bina, su ve elektrik tesislerinin bakımına ayrılıyor. Yani Irak'ın 50 milyar dolar bütçe fazlası bulunuyor, ama Iraklılar acından ölüyor..

96 milyar dolar gelir elde edildi

Rapora göre, 2005-2007 yılları arasında Irak hükümetinin toplam geliri 96 milyar doları bulurken, bu rakamın 90.2 milyar dolarının petrol ihracatından sağlandığı söyleniyor.

 Rapora göre Irak hükümeti, 2007'de 29 milyar dolarlık işletim bütçesinin %80'ini ve 12 milyar dolarlık yatırım bütçesinin %28'ini harcayabilmiş. Uzmanlar bu yıl, Irak'ın 49.9 milyar dolarlık bütçesinin sadece 35.3 milyar dolarlık kısmını harcayabileceği ve bütçenin 38.2 milyar ila 50.3 milyar dolar arasında fazla vereceğini tahmin ediyor. Amerikalı yetkililer, koalisyon ve uluslararası uzmanlara göre, Irak'ın ayrılan bütçeyi gerekli yatırımlara harcayamamasının sebepleri arasında eğitilmiş eleman sıkıntısı, zayıf bütçeleme sistemleri, şiddet ve ayrılıkçı olaylar gösteriliyor.

Şimdi söyleyin bakalım, Irak'ı ABD'ye peşkeş çeken Recep T. Erdoğan'la, ABD hatırına Kafkasya'yı felakete sürükleyen Saakaşvili kuklasının ne farkı vardır?

BTC (Bakü-Tiflis-Ceyhan) Boru Hattı, İsrail Projesi mi?

Levent Ak anlatıyor:

Tarih 17 Temmuz 2008. Yer Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı. Öğle saatlerinde bakanlık binasının birinci katındaki salonda önemli bir toplantı yapılıyor. Masanın bir tarafında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ve bakanlık bürokratları, diğer tarafta ise İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Benyamin Ben Eliezer ve heyeti bulunuyor.

Toplantının tek gündem maddesi ise, Samsun'dan başlayıp İsrail'e kadar uzanacak Akdeniz Boru Hattı Projesi. Projeye göre kurulacak boru hattından petrol, doğalgaz, elektrik, su ve fiber optik geçecek. Daha önce Çalık'a boru hattı yapım işini hediye eden ancak hatta koyacak petrolü bulamayan AKP, bu kez işi sağlama almış. Petrol ve doğalgazı bulma garantisi bu kez İsraillilerde. İsrail de işi sağlama almış. Hattan geçecek doğalgaz ve petrol için Rusya ve Azerbaycan ile anlaşmış.

Geriye sadece, İsrail'e uzatılacak hattın projelendirilmesi kalmış. İşte bu toplantıda da bunlar konuşuluyor!?

Çalık da oradaydı

Gazeteciler, toplantının bitmesi için binanın girişinde beklerken, açılan asansör kapısından tanıdık bir sima çıktı. Bu kişi, Çalık Holding'in sahibi, Erdoğan'ın damadının patronu Ahmet Çalık'tı. Gazetecileri karşısında görünce tedirgin olan Çalık, hızla binayı terk etti.

İki bakan, toplantıda Akdeniz Boru Hattı Projesi konusundaki çalışmaları hızlandırma kararı aldıklarını söyledi. Bakanlar, Boru Hattı projesi için 10 gün içinde Türkiye, İsrail ve Hindistan enerji bakanlıkları müsteşarlarının bir araya geleceğini, ardından iki hafta içinde bakanların tekrar masaya oturacağını ifade ettiler. Projenin sadece ekonomik boyut taşımadığını söyleyen bakanlar, bu projeyle bölgenin istikrar ve barışına da önemli katkılar sağlanacağını ileri sürdüler.

Toplantının perde arkası

Toplantıda iki ülkenin bakan ve bürokratlarının yanı sıra Çalık Holding temsilcileri de vardı. Hatta, proje konusundaki sunumu bu temsilciler yaptı.

Çalık'ın, boru hattı yapımı konusunda AB Danışmanlık ve Yatırım Hizmetleri ile anlaştığı öğrenildi. Firmanın ortaklarından Pars Kutay da toplantıya Çalık Holding adına katıldı. Müşterilerine, Türkiye ve çevresindeki yatırımlarında stratejik iş geliştirme hizmetleri sunan danışmanlık şirketinin diğer iki hissedarı ise Cem Duna ve Can Paker. AB Büyükelçiliği ve Daimi Temsilcilik görevleri de yürüten Duna, Türkiye'yi AB ile Gümrük Birliği Anlaşması yapmaya zorlayan kişi olarak hatırlanıyor. Paker ise Soros Vakıflar ağına bağlı olan İstanbul Açık Toplum Enstitüsü ve TESEV'in Yönetim Kurulu Başkanı oluyor…

Ve Erdoğan faktörü…

Son toplantıya Çalık Holding temsilcilerinin de katılmış olması üç yıldır ortaya atılan iddiaları da doğrulamış oldu. Çünkü kulislerde, bu proje için bizzat Erdoğan'ın çalıştığı, Çalık adına İsrail ile pazarlık yaptığı konuşuluyordu. Konuyla ilgili iki ülke arasındaki ilk resmi görüşmenin Enerji Bakanı Hilmi Güler ile İsrail Ulusal Altyapı Bakanı Benyamin Eliezer arasında 15 Kasım 2005'te yapıldığı biliniyor. Güler bu görüşmede Çalık Grubu için 'iş verin' önerisini İsrailli Bakan'a sunmuştu. Gazeteci İlhan Taşçı da Maskesiz Soygun isimli kitabında Dışişleri Bakanlığı'na ait 30 Kasım 2005 tarihli "gizli" damgalı bir belge yayımlamıştı. Belge, İsrail hükümetinin Ceyhan-İsrail boru hattı projesinin ihalesiz olarak Çalık Grubu'na verildiğini doğruluyor. İsrail ve Türkiye arasında kurulacak boru hattının Çalık'a yaptırılmasını öngören mutabakat zaptı ise 13 Aralık 2006 günü imzalanmıştı. Mutabakat metninde şu ifadeler yer alıyor:

"Taraflar (İsrail ve Türkiye) bu enerji koridorunun inşası için hâlihazırda harekete geçmiş bulunan özel sektör girişimlerinin (Çalık Holding, o tarihte projenin bir parçası haline getirilecek Samsun-Ceyhan hattını inşa etmeye hazırlanıyordu) devamını destekler".

Bu ifade, İsrail'e kadar uzatılacak boru hattının Çalık'a yaptırılacağını açıkça gösteriyordu.

Eliezer'i İstanbul'da Çalık karşıladı

2007 yılında Türkiye'deki siyasi gelişmeler ve İsrail'de iç gerginliğin artması üzerine proje bir süre rafa kaldırıldı. Türkiye'de seçimlerin sona ermesi ve İsrail'de de kısmi iç barış sağlandıktan sonra, boru hattı projesi yeniden masaya konuldu. Bu kez, Çalık daha ön planda olacaktı. İsrail adına çalışmanın sorumluluğunu üstlenen Benyamin Ben Eliezer İstanbul'a gizlice geldi. Hatta, İsrailli Bakan'ı havaalanında bizzat Çalık Holding'in patronu Ahmet Çalık karşıladı. Bu ziyaret ve sonrasında yapılan toplantılarla projeye son şekli verilmiş oldu.

Tehlikeli proje: Ceyhan By-pass ediliyor

Projenin teknik boyutu da tartışmalı. BOTAŞ Eski Genel Müdürü, enerji uzmanı Mete Göknel, projenin büyük sakıncalar doğuracağını söylüyor. Petrol ve doğalgazda, ürünün en değerli olduğu nokta 'boru hattının bittiği yer'dir. Göknel, "Samsun'dan başlayan hat Ceyhan iptal edilerek İsrail'e uzatılırsa stratejik bir hata yapılmış olur" diyor. Türkiye'nin enerji alanında büyük prestij kaybedeceğini söyleyen Göknel, boru hattıyla İsrail'e su verilecek olmasını da, bölge ülkeleriyle aramızı açacak bir girişim olarak yorumluyor.

Hilmi Güler ve Ahmet Çalık'tan cevap bekliyoruz

Sorular

1. Boru hattının (yapım, şekli nasıl belirlenecektir? Hattı, devletlere ait şirketler mi yapacak, yoksa hat yapım işi özel sektöre mi devredilecektir?

2.  Sayın Ahmet Çalık, toplantı sürerken hangi sebeple Bakanlığa gelmiştir?

3. Boru hattı yapım işi, herhangi bir ihale olmadan Çalık Holding'e hangi usuller ve teamüller çerçevesinde verilmektedir?

4. Ve yine Kerkük-Yumurtalık doğal gaz boru hattının yapım ışı hangi usuller ve teamüller çerçevesinde Çalık'a verilmektedir?

5. Ahmet Çalık'la İsrail, başka hangi ilişkiler içindedir?11[3]


[1] 12. 08 2008 / Bülent Korucu / Zaman

[2] Akşam

[3] 20 Temmuz 2008 / Aydınlık

0 0 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Subscribe
Bildir
0 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Picture of Nail KIZILKAN

Nail KIZILKAN

YORUMLAR

Son Yorumlar
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...