AZİZ ERBAKAN HOCAMIZIN MANEVİ İKAZLARI
ve
Ahmet Akgül Hocamızın Yorumları 1
İlimsiz ve şuursuz yapacağın ibadette, sana anlayış kazandırmayacak ilimde, ve seni tefekküre sürüklemeyecek Kur’an tilavetinde hayır yoktur.
Aleyhisselâtü Vesselam Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Bela bir insanın diline bağlıdır; insan bir şey için ‘yapmam’ dediği zaman, şeytan tüm işini bırakır ve o insanla, o işi yaptırıncaya kadar uğraşır.”
İnsanların üslubuna bakın. Bu size onları ne kadar dikkate almanız gerektiğini söyler. Çünkü “Üslûbu beyan, ayniyle insandır!” Akıllı kimsenin lisanı kalbindedir, çünkü o düşünerek, ölçüp biçerek konuşmaktadır.
Yaşadığınız sıkıntı ve dertleri yaratılanlara şikâyet etmeyi bırakın. Şikâyet etmeye devam ettiğiniz takdirde; en merhametli olanı, merhametsizlere şikâyet etmiş olursunuz! Bakıyorum, hepinizin ya dilinde, ya zihninde sürekli şikâyet, şikâyet, şikâyet!.. Anlam veremiyorum. Neyin şikâyeti bu? Neyi şikâyet ediyorsunuz? Kimi şikâyet ediyorsunuz? Kime şikâyet ediyorsunuz? Hz. Âdem gibi iki yüz yıl başın secdede, gözyaşı içinde tevbe mi ettin? Hz. İbrahim gibi uzaydan bile görünür büyüklükteki ateşe mi atıldın? Hz. Ali gibi sırtından mı bıçaklandın? Hz. Hüseyin gibi başını gövdenden mi ayırdılar? Aleyhisselâtü Vesselam Efendimiz gibi taşlandın mı? Sen, Hak davada olmanın diyeti olarak ne verdin, nelerini harcadın? Kendinden şikâyet etmeden önce, Bizimle oluşuna, Hak davada nefer oluşuna şükret! Şükürsüzlük, elinizdeki nimetlerin alınmasına sebeptir! Eğer fedakârlık gibi gördüğün hareketlerin hesabını tutarsan, bu davayı yürütemezsin!
Bâtıl için çalışanlar, yanlış ve sonuçsuz davaları için çalışmaktan usanmıyorlarsa; siz, Hak olan ve mutlak galip olacak olan davanız için çalışmaktan niçin usanasınız?
Yani; hem Hak ve hayır üzerindesiniz, hem mutlaka zafere ve kutlu devrime erişeceksiniz!.. Öyle ise dirilip gayrete geliniz, asla ümitsizliğe ve tembelliğe düşmeyiniz!..
Şükür nedir? Şükür minnettarlıktır! Şükrün mikyası nedir? Kanaattir, iktisattır, rızadır, memnuniyettir!.. Peki, şükürsüzlük nedir? Şükürsüzlük nankörlüktür. Şükürsüzlüğün sonucu ise; hırs, israf, hürmetsizlik, helal ve haram ayırt etmemektir.
Allah; “İhtiyaç sahibini doyurun, ihtiyacını giderin” buyuruyor, biz “Ya Rabbi fakiri fukarayı doyur” diye dua ediyoruz!.. Allah; “Yetime bakın, kol-kanat gerin” buyuruyor, biz “Ya Rabbi yetimi koru, gözet, onlara kol-kanat ger!” diye dua ediyoruz!.. Allah; “Acize merhamet edin” buyuruyor, biz “Ya Rabbi acize merhamet et, aczini gider” diye dua ediyoruz!.. Allah bu görevleri bize yüklüyor ve “Devletinizi idarenizi kurun, emirlerimi uygulayın” buyuruyor. Biz tüm emirleri olduğu gibi bu emirleri de Allah’a yüklüyoruz!?
Yani; Allah size bazı görevler veriyor… Ama siz onları uygulamak yerine, tutup aynı görevleri -hâşâ- Allah’a yüklüyorsunuz!.. Sorumluluklarınızı, dua olarak, Allah’a iade ediyorsunuz!
Bir insanın hayatındaki problemlerin asıl sebebi; ya düşünmeden hareket etmesi, ya da hiç hareket etmeden sadece düşünmesidir.
Ya Rabbi, kim Senin rızanla bir sevinç yaşıyorsa, onun sevincini daim kıl! Ve kim de Senden uzakta bir hüzne dalmışsa, o kuluna da sahip çık Ya Rabbi! (Âmin.)
İnsanın en muhtaç, en çaresiz ve en garip günü hangi günüdür, biliyor musunuz? Kabre konulduğu gündür!
Bakın, size net bir şekilde ifade edebilirim ki; bir şeyi gerçekten başarıp gerçekleştirmek istediğiniz zaman, onun gerçekleşmesini sağlamak için Allah bütün evreni sizin emrinize verir!
Ne büyük bir garanti müjdesidir ki; samimiyetle ve tam bir teslimiyetle ve Cenab-ı Allah’a sağlam ve sarsılmaz bir güvenle, hayırlı bir işe girişenlerin, tüm evren ve güçleri onun emrine verilir. ABD-Rusya, AB, Çin bu evrensel güçler (melekler, cinniler, ruhaniler) yanında hiç mesabesindedir! Siz Hz. Nuh gibi dağın başında gemi yapmaya devam ediniz. Allah, denizi ayağınıza getirecektir!.. Zaferin uzaması, sevabınızın artması içindir!
O şikâyet edip durduğunuz sıkıntılar var ya, bazıları sizleri kötü işlerden alıkoymak içindir. Yaşadığınız acı, sizi meşgul etmek, günaha ve zulme giden yolu tıkamak içindir.
Bir insana verilebilecek en hayırlı şey, kuvvetli ve nasıl kullanacağını bilebileceği bir “akıl”dır! Eğer akıl verilmemişse o insana verilebilecek ikinci hayırlı şey, güzel bir “edep ve hayâ”dır!.. Ona da yeteri kadar sahip değilse, o insana verilebilecek üçüncü hayırlı şey; danışabileceği “salih bir dost ve arkadaş”tır!.. Ona da sahip değilse, o insana verilebilecek dördüncü hayırlı şey “uzun bir suskunluk”tur! Ona da sahip değilse, o insana verilebilecek beşinci hayırlı şey “acil bir ölüm”dür!
Girdiğin her yeri pâk, yediğin her lokmayı hak et!
Yani, ey mücahit ve Milli Çözüm Ehli! Öyle ol ki; uğradığın her yer şenlensin, güzelleşsin, bereketlensin!.. Aldığın her ücreti, gösterilen hürmeti, her türlü itibar ve ilgiyi, gerçekten hak etmelisin!.. Hak etmediğiniz her türlü nimet ve fazilet, bir nevi çalıntı gibidir!
Cömert bir insanın yemeği yiyene şifa olur, cimri bir insanın yemeği ise yiyene hastalık olur!
Adalet var, tartı var, ama her şeyin bir vakti var. Buna inanan herkes şimdi arkasına yaslansın!
(Dost sandığın gizli düşmanı, halis mücahit sandığın münafığı) Fark etmek acıydı, ama gerekliydi!.. Şimdi anladın… Yaşadığım sürece farkına vardım ki; canınızı dişinize takıp, gecenizi gündüzünüze katıp kimi iyileştirirseniz, işte o sizi hasta edip bunaltmaktadır!..
Eğer dünyaya kendi camından bakarsan diğer hakikatlere kör olursun!
İnsanlar kendi kusurlarının dışında her şeyi biliyorlar!
İçinden çıkamayıp da Allah’a bıraktığınız hiçbir şeyden zarar etmezsiniz!
Siz her anınızda, her işinizde samimi olun. Samimiyet öyle bir dildir ki; kör olan bile görecek, sağır olan bile duyacaktır!..
Demek ki; samimiyet, hüsnüniyet, her türlü riyakârlıktan ve sahte tavırdan uzaklaşıvermek, sana hürmet ve rağbet kazandırır, her ortamda itibar ve itimat edilirsin… Çünkü ihlas imanın canı gibidir, iletim etkisi çok keskindir!
Ömür içindeki dertler nasıl geçirilir? Bazen dertlerini Allah’a anlatırsın! Bazen Allah’ı dertlerine anlatırsın! Bir bakarsın, derdin, sıkıntın akmış ve uzaklaşmıştır!..
Aleyhisselatü Vesselam Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Kızgınlığını uygulama gücü varken öfkesini kontrol edenin kalbini Allah, huzur, güven ve imanla dolduracaktır!”
“Ya Rabbi, bizi ahlâkı güzel, kendisi güzel, özü sözü bir olan, tam iman etmiş insanlarla beraber et” diye dua edin. Duanızın kabul olduğunu, yanlış insanlar hayatınızdan çıkınca anlayacaksınız!
Bakıyorum bazılarınız, insanların gözlerinin değdiği yerlerini düzeltiyorlar da, Allah’ın baktığı yer olan kalplerinizi düzeltmiyorsunuz!..
Tüm insanlığın kurtuluşu, yeni ve yaşanabilir bir dünyanın kuruluşu için çalışmadan cennete girebileceğini düşünen kimse, boş ümide kapılmıştır! Yine tüm insanlığın kurtuluşu, yeni ve yaşanabilir bir dünyanın kuruluşu için sarf ettiği gayretiyle cennete gireceğini düşünen de, kendisini ve amelini yeterli görüp, Allah’ın rahmetini unutarak aldanmıştır!
Allah’a gerçekten inanan hiçbir kalpte umutsuzluk barınmayacaktır!
Ayarsız terazide yürek tartmak ne demektir? Vicdanı bozulmuş insanların, senin Allah yolundaki yorgunluklarını ve duygularını anlamalarını beklemek boşunadır!..
Evet, maalesef; karamsarlık, umutların kararması; Allah’ı -hâşâ- acizlikle ve va’adinden dönmekle suçlamaktır. Ümit; imanın canı, cihadın heyecanıdır!
Allah’a yaklaşmanızı engelleyen dört şey vardır. Bunlar sizi Allah’a yaklaştırmadığı gibi, gittikçe uzaklığı artırarak bir uçuruma yaklaştırır. Bunlar; şehvet, çok yemek, mal ve makam hırsı, gurur ve kibir duygularıdır!
Siz son nefesinize kadar harama, hileye ve şeytani şehvete sırtınızı dönün; bırakın, gömleğiniz arkadan yırtılsın!
Milli Çözüm her birinizin yüzünüzden okunmalı, dilinizden dinlenmeli, kalplerinizden yayılmalıdır!
Yani; her biriniz, canlı Milli Çözüm olmalıdır. Her dava kardeşim, haliyle, diliyle, hareketleriyle Erbakan Hocamızı hatırlatmalıdır! Hocamızdan ve davamızdan soğutacak tavırlarımızın vebali ağırdır…
Dünyadaki hiçbir şey, cenneti kaybetmeye değmez!
Etrafındaki insanlar için gözünü feda etsen; “zaten kördü” derler! Aklını feda etsen, “zaten deliydi” derler!
Sırtımı Allah’a yasladım, artık kimseden bir beklentim yok!
Bir insan savaşı ne zaman kaybeder? Savaş; ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir!
Öyle anlaşılıyor ki; BOP’a eşbaşkan olanlar… Haçlı AB’ye girmek için çırpınanlar… Eşcinselliğe kanuni kılıf hazırlayanlar… Faize, fuhşa, kumara, ismini değiştirip fetva uyduranlar, zaten fikren ve fiilen gâvurlaşmıştır; bunlar artık iç ve dış düşmanlarla maalesef uyum sağlamıştır ve zafer kazanma kapıları kapanmıştır!..
Hayatın boyunca hiç kimseyi incitme. Hatta yüreğin yeterse seni incitenlere ıslah olmaları için dua et… Hatta sen kendin kendine öylesine yet ve Rabbine yönel ki, hiç kimseden incinme!..
Ya Rabbi; dinim, davam, imanım, dünyam, çoluk çocuğum, malım mülküm içinde sağlık, afiyet ve huzurla yaşamamı nasip et. Kusurlarımı ört, beni korktuklarımdan emin et!
Gafletle, öfkeyle veya herhangi kötü bir düşünceyle hazırlanan yemekte hayır ve bereket olmaz. Çünkü ona nefis ve şeytan karışır!
Size iki tane cümle söyleyeceğim. Hayatınıza yön verip sizi silkeleyecek, aklınızı başınıza getirecek, bir iyi, bir kötü cümle! İyi cümle; Hiçbir şey (hiçbir sıkıntı ve acı) sonsuza kadar sürmez!.. Kötü cümle; Hiçbir şey (hiçbir imkân ve fırsat da) sonsuza kadar sürmez!..
Allah’a sadece verdiği şeyler için değil, esirgediği şeyler için de şükretmek gerekir! Dikkatle düşün, bizleri hangi tehdit ve tehlikelerden, hem de mucizevi şekilde muhafaza etmiştir!?
Yani; ey Milli Çözümcüler! Siz herkesten daha ziyade ve daha cesaretle, Siyonist ve emperyalist merkezleri ve yerli işbirlikçilerini, yıllarca ve açıkça deşifre ve tenkit ettiğiniz halde; çok cüz’i ve geçici sıkıntılar dışında, hâlâ ayakta, hayatta ve hizmetleriniz başında iseniz; biliniz ki bu, Allah’ın çok özel inayeti ve koruyup esirgemesi sayesindeki bir mucizedir!.. Allah’ın hıfzu himayesi olmasaydı, sizi bir avuç suda boğabilirlerdi!..
Kalıcı olanı mı tercih edersiniz, geçici olanı mı? Aklınız başınızda ise kalıcı olanı geçici olana tercih ediniz. Kuşku yok ki dünya hayatı yakında son bulacak ve dönüş Allah’a olacaktır!
Ya Rabbi içimi, Senden gelen bir sevinç ve heyecanla doldur! Dünyada zaferine, ukbâda rü’yetine ulaşma azmi ve gayretiyle coştur!
Ölümsüz bir davayı sırtlandığınız zaman bedenleriniz ölür, evet, fakat ruhlarınız ölümsüz davanızla cennetinize kadar çalışmaya devam edip durur!..
Size gününüze değil ömrünüze yön verecek spot bir sözüm olacak; herkes sizi görürken ve hiç kimse sizi görmezken hep aynı kişi olun!.. Kişilere göre şekil değiştiren basitlik ve fasitlikten kurtulun!..
Bu vecize, Aziz Erbakan Hocamızın ibretli ve eğitici bir benzetisidir; “Ya göründüğün gibi ol; ya olduğun gibi görün!” hikmetinden on kere üstün bir iman ve ahlâk seviyesidir. Evet, insanlar arasında da, yalnız başına kaldığında da hep aynı insan olmak, aynı ciddiyet, gayret ve ibadet üzerinde bulunmak… Sadece ve yalnız Allah’a güvenip dayanmak, O’ndan utanmak, O’na umut bağlamak, hem imanın hem insanlığın zirvesidir. İşte bu manevi arıtma ve olgunlaştırma metodu; tarikat ve tasavvuftaki, onlarca yılda ulaşılan riyazet ve sürekli hizmet yolunun; akıl ve vicdan temelinde ve kısa süreçte elde edilmesidir.
Kavuşma ümidini diri tutmak, asla karamsarlığa kapılmamak, Hz. Yakup’un (AS) sünnetidir.
Nasıl dua edilmeli? Olmayacak bir işin umutsuzluğuyla ellerini açarak değil, ellerini açmazsa hiçbir şeyin olmayacağını bilen bir insanın umudu ile dua etmelisin!..
İnsanlara açığa vurdukları halleriyle muamele edin. Kalplerinde kalanların muhatabı Allah’tır!
Sağ elini alnına koy, gözlerini kapat ve; ESTAĞFİRULLAH EL AZİM, YA HAYYU YA KAYYUM, LA İLAHE İLLALLAH de!.. Ne kadar ve ne zamana kadar? Okuduklarını içine sindirene kadar. Sonra sağ elini tam tepene, yani başının üzerine koy. YA MUİD, YA BAİS, LA İLAHE İLLALLAH de. Ne kadar ve ne zamana kadar? Okuduklarını içine sindirene kadar. Sonra sağ elini ensene koy; 1 KÂFİRÛN SURESİ, 1 NÂS SURESİ, 1 FELAK SURESİ oku. Zihninin ve nefsinin sustuğunu, zihninin boşaldığını, artık zihninde, vicdanının ve Rahman’ın konuştuğunu göreceksin!
Ya Rabbi, kalbim takatsiz. Senden af dilemeye bildiğim kelimeler yetmiyor. Dilime yenilerini ver. Ya Rabbi; çok yorgunum, bana hiç ummadığım yerlerden, hayalimin yetmeyeceği büyüklükte sevinç ve müjdeler nasip et!
Allah için sevmek mi? Allah için sevmemek mi? Hangisi daha önemlidir? Allah için sevmek mi zordur, Allah için sevmemek mi? Allah için sevmek midir önemli olan, Allah için buğz etmek mi? İnanın Allah için sevmemek, Allah için vazgeçmek ve Allah için “hayır” demek, çok daha önemlidir!
Açıkça vurgulanıyor ve anlaşılıyor ki; Allah rızası için zalimlere ve hainlere buğzetmek, en yüksek ve en tehlikeli makamlardaki kişilerin bile yanlışlık ve haksızlıklarını korkusuzca ve ihlasla dile getirmek, Allah için sevmekten daha üstün ve önemlidir; çünkü ondan çok daha riskli ve tehlikelidir… Allah için buğzetmek ve zalimleri-hainleri yermek çok sağlam bir iman gerektirmektedir. Şahsi makamları ve siyasi çıkarları uğruna Dine, Devlete ve Millete zarar verenleri deşifre etmek cihad-ı Ekber yerindedir.
Anlatıyorum anlatıyorum, dinleyenler Beni anlamıyor! Anlayacak olanlar ise Beni dinlemiyor!
Ya Rabbi, beni öyle bir bağışla ki, iki cihanda da durumum düzelsin! Beni öyle bir bağışla ki, iki cihanda da aziz olayım!
Hani boomboş vakit öldürüyorsun ya. Sonra da yalnızım, o yüzden hiçbir şey yapmıyorum. Çalışmak, çabalamak, yönetim toplantısına, sohbete katılmak için evden çıkasım bile yok diyorsun ya… Aslında yalnız değilsin, boş duranın arkadaşı şeytandır! Çoğu insanın imanının içini boşaltan şey boş vakittir!
Birbirinize buğz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları, kardeş olun! Mü’min cana yakındır. İnsanlarla yakınlık kuramayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur!
Allah; emrettiği gibi gayret sarf edip sabredene, va’ad ettiğini müjdeler.
Kardeşlerim, eğer sizin Siyonizm üzerinde ve bu zulüm düzenini yıkmak istikametinde planınız olmazsa, bu sefer dava kardeşlerinizin üzerinde planlar yapar durursunuz.
En tehlikeli düşman, sizin içinizde olup size benzeyen, fakat sizden olmayandır.
Ancak gönlü her an Allah’la olanın, bütün davranışları ölçülü olur!
Demek ki; herhangi bir kişinin her an Allah’la olmasının ve manevi huzura ve şuura kavuşmasının alâmeti; her hareketinde ve herkese karşı muamelesinde, İslami ve insani ölçülere riayet etmesidir!
Ya Rabbi; ruhumu daraltan her şeyden kalbimi temizle!
Erkeğin mutluluğu kadından, kadının mutluluğu çocuktan, çocuğun mutluluğu ise annesini seven bir babanın varlığından geçer.
Allah’ı
Şartsız
Kabul etmektir AŞK!..
Her buyruğuna, her çağrısına şartsız, koşulsuz, amasız, niyesiz koşmaktır… Aşk vardır, doğrudur ve hep var olacaktır. Sana cennetin kapılarını sonuna kadar açacak olan da Allah ve dava aşkıdır! O halde dünyada da ahirette de cennet istiyorsan, Allah’a Şartsız Koşacaksın… “Yap” dediğini yapacak, “Bırak” dediğinden uzaklaşacaksın! Şunu unutmayın ki; insanın acıları, kederleri, sıkıntıları, huzursuzlukları Rabbinden uzaklığı kadardır!
Aleyhisselâtü Vesselam Efendimiz; “Sahip olunan şeylerin en kıymetlisi; zikreden bir dil, şükreden bir kalp ve eşinin imanına yardımcı olan bir eştir” buyurmuşlardır.
“İnceldiği yerden kopsun” diyen bir insan, bu sözü söylemesine sebep olan olayı, anıyı, davayı zaten yolda bulmuştur. Bu insanın vefası bu kadardır. İnceldiğini düşündüğü yere düğüm atmak ise, sadece sadıkların işidir!..
Yani; hangi gerekçe ve uğradığı kötü muamele için olursa olsun, bir insan, hemen; haklı davasından ve en hayırlı dostlarından ayrılmaktan söz ediyorsa… “Artık bıktım, usandım, aradığımı bulamadım, bu işleri bırakacağım…” gibi tehditler savuruyor ve güya kendini ağıra satmaya kalkışıyorsa; o kişi aslında bu kutlu davaya gerçekten inanmamıştır, ciddi ve gerekli fedakârlıklarda bulunmamıştır… Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi; “Bu büyük mirası yolda bulmuşlardır…” Ve bazı dünyevi şanslar, şartlar sonucu katılmışlardır!.. Yoksa samimiyetle ve Allah rızası için ahiret yatırımı niyetiyle bu kutlu davaya emek harcayanlar, hangi bahane ile olursa olsun, hemen bırakıp ayrılmak teklif ve tehdidinde bulunamayacaklardır!.. Allah’ın rızası için, O’nun Hak davasına sarılanlar, kapıdan kovulsalar, bacadan girmeye çalışacaklardır. Çünkü Cenab-ı Hak’tan gayrı sığınılacak kapı kalmamıştır!
Sürekli engellerden, olumsuzluklardan, hastalıklardan, rahatsızlıklardan şikâyet edip durma. Ne istediğine karar ver, istediğinden emin ol! Ne istediğinden emin olan insanın önünden tüm âlem çekilir!
Allah’a imanınız ve güveniniz tam anlamıyla eksiksiz olsun. O’na tüm kalbinizle inanın ve güvenin. Çünkü Allah, koruyacağını bir örümceğin ağıyla koruyan, yok edeceğini ise bir sinekle yok ediverendir!..
• İçe atılan her dert ve sıkıntı, ruha yüklenen bir ağırlık gibidir. Yavaş yavaş insanı yorar, bir süre sonra da çökertir!
• Ahlâkınızın içine nezaket, maneviyatınızın içine samimiyet yerleştirin. Aksi halde bir süre sonra ahlâk ve maneviyattan yoksun kalıverirsiniz!
• Mutsuzluk ve negatif duygular, beş dakikalığına yüzük parmağınızı kavrayıp tuttuğunuzda geçecektir. Bu işlem esnasında nefesinizi tutun ve sakin olmayı deneyin!
• Ya Rabbi; beni ahirette Sana bakabilecek yüzle yaşat! (Âmin) diye sürekli dua etmelidir. Dua kaderine yön verir. Belki yürüdüğün yolu değiştirmez, ama yolculuğunu rahatlatıverir ve varacağın yeri güzelleştirir! Ancak niyetin samimi ise hayalin nasibe dönüşecektir!
• Ya Rabbi; bu dünyayı ayet ayet yaşayan, secde secde yol alan, dua dua kabul gören kullar et bizi! Ve Sana en yakın anımızda bizi yanına alıver!.. (Âmin)
Aziz Hocamız Üstadımıza bakarak:
• Halin nasıl, ey Benim her halim? Ey Benim yüzüne bakınca âlemleri unuttuğum!.. Sen ziyaretime gelince; ömrüme neşe, gönlüme bahar gelir!.. Sen Canımın gizlisinde bir caan gibisin!.. Ey; gönül telâşım… Canımın ardı… Dava yoldaşım!.. Tüüm cihan Benim olsa, Senin Bana olan sevgin eder mi?
• Allah’ım, umutlarım tükenip, ruhuma karanlıklar çöktüğünde, yüreğimi sabrın ve müjdenle sarıver! (Âmin)
• Rabbim, beni gözünden düşürme! Gözden düşürecek ameller işletme! (Âmin)
• Gıyabınızda kardeşlerinize samimiyetle dua edin ki; birbirinize hâl olsun, ferman olsun, dertlerinize derman olsun.
• “Dünyadan elinizi çekin” demiyorum ki size, “gönlünüzü çekin” diyorum!..
• Ancak Allah’tan gelene razı olduğun zaman, Allah senden razı olur!..
• Ne kadar dikkatli bakarsan bak, nasibin olmayanı göremiyorsun!..
• Kimden isteyeceğini biliyorsan eğer, alacağını çoktaan almışsındır!
• Kaderine razı bir insan; artık yıkılmak, yorulmak nedir bilmez!
• Varlığın Fatiha’sı vardır! Varlığın Fatiha’sı insandır. Yaratan, insanla varlıkların kilidini açar!
• Baktın ki bir ortamda yokluğun hiç hissedilmiyor, o ortamda durup da, kimseyi varlığınla rahatsız etme!
• Yaşadığın musibet, kalp evine gelmiş bir misafirdir. Eğer sabrı görmezse yatıya kalır!..
• Ya Rabbi, ben kendime çok zulmettim. Günahlarımı bağışlayacak olan yalnız Sensin. Asla tükenmeyecek olan lütfunla beni bağışla. Bana merhamet et. Çünkü affı sonsuz, merhameti nihayetsiz olan yalnız Sensin! (Âmin)
• Niyetini düzeltirsen işin, işini düzeltirsen ahlâkın, ahlâkını düzeltirsen yolun, hele bir de yolunu düzeltirsen dünyan değişir!
• Genellikle insan, kendisinden daha fazla çalışan, çabalayanlar tarafından eleştirilmezler. Aksine, kendinden daha azını yapanlar ve kendisine kıskançlık duyanlar ise eleştirmek için fırsat gözlerler!
• Endişe gerekli midir? Genellikle endişe yarının sıkıntılarını gidermez, fakat bugünün huzurunu yok eder!
• Ahlâkını ve ayarını düşmanından dinle. Dostuna sorarsan her yaptığına “çok güzel” diyecektir elbette!
• Çalışmalarında ihlas sahibi ol. İhlas, süt emen çocuk gibi kendisini övene de, sövene de hiç aldırış etmeyip hizmetlerine, işlerine, ibadetlerine devam etmendir! İhlas, Allah ile kul arasında bir sırdır. Onu melekler bilip yazamaz, şeytan ve avanesi bilip bozamaz, nefis bilip saptıramaz! İhlas; ameli gözle değil, gönülle görmektir! İhlasla çalışıp gayret ettikten sonra, Allah size öyle özellikler verir ki; bir ağaca bakınca yapraklarının sayısını, bir denize bakınca damlalarının sayısını, bir çöle bakınca kum tanelerinin sayısını bilecek hale gelirsiniz!
• Dost kimdir? Sizi eksiğinizle, noksanınızla, kusurunuzla, günahınızla, sevabınızla kabullenip seven ve sizi doğru yola sevk etmek için sayısız yollara başvurandır. Bu dost, yanlış yaptınız, hataya saptınız diye sizi asla terk etmez. Şimdi bir bak etrafına; seni eksiğinle, noksanınla, kusurunla, günah ve sevabınla kabul edip seven, hata yaptın, yanlış yaptın diye terk etmeyip, seni her an doğru yola iletmek için çaba sarf eden dostun kimdir? İşte O hakiki dost yalnızca Allah’tır. O halde başkalarına kulluk etmekten vazgeçin!..
[1] Fatma Betül Erişkin

Dost kimdir? Sizi eksiğinizle, noksanınızla, kusurunuzla, günahınızla, sevabınızla kabullenip seven ve sizi doğru yola sevk etmek için sayısız yollara başvurandır. Bu dost, yanlış yaptınız, hataya saptınız diye sizi asla terk etmez. Şimdi bir bak etrafına; seni eksiğinle, noksanınla, kusurunla, günah ve sevabınla kabul edip seven, hata yaptın, yanlış yaptın diye terk etmeyip, seni her an doğru yola iletmek için çaba sarf eden dostun kimdir? İşte O hakiki dost yalnızca Allah’tır. O halde başkalarına kulluk etmekten vazgeçin!..
Yarabbi dostlarını bizlere dost edindir..
Aziz Erbakan Hocamızın, Milli Çözüm’ün kapısından, Ahmet hocamızın yolundan bizleri ayırma. Amin
Bu kapıdan başka sığınacak limanı olmayanlara; bu kapı derman olur, şifa olur, teselli olur. Ahir zamanın Hira’sı olur… Nuh’un gemisi olur… Bu kapının derdiyle dağlandıkça; nefis kirleri dökülür, gönüller gül kokulu bahçeler olur. Bu kapının dışı ateş, içi ateş… Dışı ateş ki yakar kül eder, cehenneme odun eder, içi ateş ki pişirir, şekil verir, potada eritip saflaştırır, arındırır. Bu kapı ki, aç olanı doyurur, dolu geleni aç bırakır… ‘Ben’ diyeni yerin dibine geçirir, ‘önce kardeşim’ diyeni yüceltir… Hesap tutanın hesabını kapatır, teslim olanı hesapsız rızıklandırır…
Allah’ım, hiçbir kardeşimi bu kapıdan, bu huzurdan, bu onurdan, bu şuurdan ayırma! Hiçbir kardeşimi limansız bırakma!
Böyle ilmi ve manevi îkaz ve nasîhatler, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sohbetlerinden birer akistir. Zîrâ mânevî istifâdenin merkezi O’dur. Rûhî heyecanlarla dolu sohbet, îkaz ve nasîhatler, hep o merkezden naklolunan parıltılardır. Hak dostlarının böyle nasihatlerini ganîmet bilmelidir ki onlar Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yirmi üç senelik nübüvvet hayatını kavlen (sözleriyle), fiilen ve hissen ümmete aksettiren örnek şahsiyetlerdir.
Ayrıca; İyi arkadaş da, gül yağı satana benzer; ya satın alırsın, ya o sana biraz sürer veya hiç olmazsa yanında bulunduğun müddetçe güzel koku taşırsın. Kişi sevdikleri ile beraberdir. Dünyada kimi sever ve kim ile düşüp kalkarsan kıyamette onunla haşrolunursun.
Cenabı Allah Milli Çözüm ün kıymetini bilmeyi bizlere nasip etsin inşallah.
Milli Çözüm her birinizin yüzünüzden okunmalı, dilinizden dinlenmeli, kalplerinizden yayılmalıdır!
Yani; her biriniz, canlı Milli Çözüm olmalıdır. Her dava kardeşim, haliyle, diliyle, hareketleriyle Erbakan Hocamızı hatırlatmalıdır! Hocamızdan ve davamızdan soğutacak tavırlarımızın vebali ağırdır…
Ya Rabbi, bizleri canlı Milli Çözüm eyle. Amin.
***
“İnceldiği yerden kopsun” diyen bir insan, bu sözü söylemesine sebep olan olayı, anıyı, davayı zaten yolda bulmuştur. Bu insanın vefası bu kadardır. İnceldiğini düşündüğü yere düğüm atmak ise, sadece sadıkların işidir!..
Yani; hangi gerekçe ve uğradığı kötü muamele için olursa olsun, bir insan, hemen; haklı davasından ve en hayırlı dostlarından ayrılmaktan söz ediyorsa… “Artık bıktım, usandım, aradığımı bulamadım, bu işleri bırakacağım…” gibi tehditler savuruyor ve güya kendini ağıra satmaya kalkışıyorsa; o kişi aslında bu kutlu davaya gerçekten inanmamıştır, ciddi ve gerekli fedakârlıklarda bulunmamıştır… Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi; “Bu büyük mirası yolda bulmuşlardır…” Ve bazı dünyevi şanslar, şartlar sonucu katılmışlardır!.. Yoksa samimiyetle ve Allah rızası için ahiret yatırımı niyetiyle bu kutlu davaya emek harcayanlar, hangi bahane ile olursa olsun, hemen bırakıp ayrılmak teklif ve tehdidinde bulunamayacaklardır!.. Allah’ın rızası için, O’nun Hak davasına sarılanlar, kapıdan kovulsalar, bacadan girmeye çalışacaklardır. Çünkü Cenab-ı Hak’tan gayrı sığınılacak kapı kalmamıştır!
Ya Rabbi, ayaklarımızı ve kalbimizi dinin ve davan üzere sabit kıl, ayaklarımızın kaymasına sebebiyet verecek, hatalara düşmekten bizleri koru. Elimiz ol, kalbimiz ol, beynimiz ol. Amin.
** Yani; Allah size bazı görevler veriyor… Ama siz onları uygulamak yerine, tutup aynı görevleri -hâşâ- Allah’a yüklüyorsunuz!.. Sorumluluklarınızı, dua olarak, Allah’a iade ediyorsunuz!
** Kendinden şikâyet etmeden önce, Bizimle oluşuna, Hak davada nefer oluşuna şükret! Şükürsüzlük, elinizdeki nimetlerin alınmasına sebeptir! Eğer fedakârlık gibi gördüğün hareketlerin hesabını tutarsan, bu davayı yürütemezsin!
** O şikâyet edip durduğunuz sıkıntılar var ya, bazıları sizleri kötü işlerden alıkoymak içindir. Yaşadığınız acı, sizi meşgul etmek, günaha ve zulme giden yolu tıkamak içindir.
Elhamdulillah
Ahmet Akgül kimdir; Erbakan Hocamızın tercümanı, Onsuz Aziz Hocamızın projelerini ve stratejilerini gerçek manada anlamak mümkün değildir, anladığını zannedenlerde kendilerini kandırmaktadırlar.
Aziz Erbakan Hocamızın bir cümlesi ile bir kitap yazandır
“Ya Rabbi, bizi ahlâkı güzel, kendisi güzel, özü sözü bir olan, tam iman etmiş insanlarla beraber et”
“Allah için sevmek mi? Allah için sevmemek mi? Hangisi daha önemlidir? Allah için sevmek mi zordur, Allah için sevmemek mi? Allah için sevmek midir önemli olan, Allah için buğz etmek mi? İnanın Allah için sevmemek, Allah için vazgeçmek ve Allah için “hayır”demek, çok daha önemlidir!
Açıkça vurgulanıyor ve anlaşılıyor ki; Allah rızası için zalimlere ve hainlere buğzetmek, en yüksek ve en tehlikeli makamlardaki kişilerin bile yanlışlık ve haksızlıklarını korkusuzca ve ihlasla dile getirmek, Allah için sevmekten daha üstün ve önemlidir; çünkü ondan çok daha riskli ve tehlikelidir… Allah için buğzetmek ve zalimleri-hainleri yermek çok sağlam bir iman gerektirmektedir. Şahsi makamları ve siyasi çıkarları uğruna Dine, Devlete ve Millete zarar verenleri deşifre etmek cihad-ı Ekber yerindedir.”
Dost yolunda, ter akana
Hal gösterdin, her bakana
Yoldaş kıldın, Erbakan’a
Hak’tır muradın Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…
Aklım gözüm, olmasaydı
Dilim sözüm, olmasaydı
Milli Çözüm, olmasaydı
Zordu Sırat’ın Allah’ım
Şükür yarattın Allah’ım…
Dost kimdir? Sizi eksiğinizle, noksanınızla, kusurunuzla, günahınızla, sevabınızla kabullenip seven ve sizi doğru yola sevk etmek için sayısız yollara başvurandır. Bu dost, yanlış yaptınız, hataya saptınız diye sizi asla terk etmez. Şimdi bir bak etrafına; seni eksiğinle, noksanınla, kusurunla, günah ve sevabınla kabul edip seven, hata yaptın, yanlış yaptın diye terk etmeyip, seni her an doğru yola iletmek için çaba sarf eden dostun kimdir? İşte O hakiki dost yalnızca Allah’tır. O halde başkalarına kulluk etmekten vazgeçin!..
İNCİLER!
Yaşadığınız sıkıntı ve dertleri yaratılanlara şikâyet etmeyi bırakın. Şikâyet etmeye devam ettiğiniz takdirde; en merhametli olanı, merhametsizlere şikâyet etmiş olursunuz! Bakıyorum, hepinizin ya dilinde, ya zihninde sürekli şikâyet, şikâyet, şikâyet!.. Anlam veremiyorum. Neyin şikâyeti bu? Neyi şikâyet ediyorsunuz? Kimi şikâyet ediyorsunuz? Kime şikâyet ediyorsunuz? Hz. Âdem gibi iki yüz yıl başın secdede, gözyaşı içinde tevbe mi ettin? Hz. İbrahim gibi uzaydan bile görünür büyüklükteki ateşe mi atıldın? Hz. Ali gibi sırtından mı bıçaklandın? Hz. Hüseyin gibi başını gövdenden mi ayırdılar? Aleyhisselâtü Vesselam Efendimiz gibi taşlandın mı? Sen, Hak davada olmanın diyeti olarak ne verdin, nelerini harcadın? Kendinden şikâyet etmeden önce, Bizimle oluşuna, Hak davada nefer oluşuna şükret! ”
Sonsuz şükür…
***Ne kadar değer verirsek o kadar değer görürüz…Rabbimiz değer verip değer gören kullarından eylesin!Amiin..
Bu makaleyi okuyan her bir insanın kendi hatalarına, takıntılarına, kuruntularına, açmazlarına, nefislerine, hitap eden, aynı zamanda tüm kalbi hastalıklarımıza şifa olacak olağanüstü bir makale olmuş.. Yani hiç bir insan diyemez ki, “Benden bahsetmiyor falancadan bahsediyor”!
Yarabbi kalplerimizi islah et… Bizlere merhamet et.. Bu Aziz davadan bir an dahi ayırma..
Çok özel ve müstesna dersler içeren bu manevi ikaz ve işaretler, bizler için ne büyük nimetlerdir. Aziz Erbakan Hocamızı minnet ve şükranla anıyor, şefaat ve himmetlerini diliyoruz.
Bu manevi ikaz ve işaretleri en kamil manada yorumlayıp istifademize sunan, Aziz Erbakan Hocamızın kutlu davasına sahip çıkıp, hakim kılınması için canla başla gayret eden Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza sadakat ve bağlılıklarımızı sunuyoruz.
Rabbimiz; Erbakan Hocamızın, Ahmet Hocamızın ve Milli Çözümün kıymetini bilmeyi nasip eylesin ve bizleri bu nimetlerden mahrum bırakmasın. Amin.
Makaleden can alıcı birkaç cümle:
İlimsiz ve şuursuz yapacağın ibadette, sana anlayış kazandırmayacak ilimde, ve seni tefekküre sürüklemeyecek Kur’an tilavetinde hayır yoktur.
.
Bir insana verilebilecek en hayırlı şey, kuvvetli ve nasıl kullanacağını bilebileceği bir “AKIL”dır! Eğer akıl verilmemişse o insana verilebilecek ikinci hayırlı şey, güzel bir “EDEP VE HAYA”dır!.. Ona da yeteri kadar sahip değilse, o insana verilebilecek üçüncü hayırlı şey; danışabileceği “SALİH BİR DOST VE ARKADAŞ”tır!.. Ona da sahip değilse, o insana verilebilecek dördüncü hayırlı şey “UZUN BİR SUSKUNLUK”tur! Ona da sahip değilse, o insana verilebilecek beşinci hayırlı şey “ACİL BİR ÖLÜM”dür!
.
Siz her anınızda, her işinizde samimi olun. Samimiyet öyle bir dildir ki; kör olan bile görecek, sağır olan bile duyacaktır!..
Demek ki; samimiyet, hüsnüniyet, her türlü riyakârlıktan ve sahte tavırdan uzaklaşıvermek, sana hürmet ve rağbet kazandırır, her ortamda itibar ve itimat edilirsin… Çünkü ihlas imanın canı gibidir, iletim etkisi çok keskindir!
.
Allah’a yaklaşmanızı engelleyen dört şey vardır. Bunlar sizi Allah’a yaklaştırmadığı gibi, gittikçe uzaklığı artırarak bir uçuruma yaklaştırır. Bunlar; şehvet, çok yemek, mal ve makam hırsı, gurur ve kibir duygularıdır!
RABBİMİZ’İN ARZI GENİŞTİR!
Verilen nimetin farkında olmamızı nasip et Allah’ım.
Hatalarımızı örttün, günahlarımızı aşikar etmedin. Binlerce fırsat verdin sonsuz merhametine gereğince şükredebilmeyi nasip et.
Hatalar yaptık hayırla sonuçlandırdın. Kendimizden bildik, şımardık, tembellik ettik ayağımızı kaydırmadın bizleri bu nimetlerden mahrum bırakma..
Şüphesiz indireceğin her hayra muhtacız, bizleri biran bile nefsimizle baş başa bırakma. Amin…
Feraset, bilgelik, marifet böyle birşey!
Kur’an, sünnet, Milli Görüş prensipleri ile konuları değerlendirip, temel ölçülerden olur alarak hareket edebilme makamına ulaşıldığında, her türlü olay karşısında veya hile, hıyanet, art niyetli girişimlerle karşılaşılsa da “sonuç” şerrin değil, şüphesiz HAKKIN yararına, insanlığın hayrına/karına konu evrilmekte!..
Fetö, Milli Görüş’ün içindeki fitnecilere, Sahte şeylere, bilgiç geçinen yazar çizer entellektüellere, işbirlikçi uşaklara… (Şeytani, siyonist her türlü girişime) Kanmamak, yanılmamak, şaşırmamak ve şeytana/şerre hizmet etmemek, pişman olmamak için; Ya Kur’an, sünnet, Milli Görüş/Hak dava/Erbakan prensipleri ile olayları değerlendirip temel ölçüler yönünde hareket edeceğiz yada bu yönde sayısız kere, hep temel ölçülerle hareket eden, Siyonizm’in/şeytanın oyununa düşmeyip şeytanı zararlı, Hak davayı karlı çıkaran Bilgeyi, şaşmaz feraset ehli Kutlu Lideri bulup tabi olacağız.
Böylelikle makalede geçen hikmetlere ulaşabilir, kavrayıp üzerimizde yansımalarını görebiliriz.
Kaleminize sağlık çok güzel bir makale.
Hayırda başarının sırrı, hidayetimizin kararmamasının vicdanımızın bozulmamasının sırrı, sadece Allah rızası ve Ahiret yatırımı için çalışmaktır. Bu kutlu sonuçlar için en önemli fırsat ve araç : Şuan SADECE şehrimiz için değil bölgemiz için değil ülkemiz için değil İslam Ülkeleri için değil BÜTÜN yeryüzündeki 8 milyarlık insanlık alemi için iyinin doğrunun güzelin faydalının ve adil olanın hakim olması uğrunda ADİL DÜZEN PROJELERİNİ OLGUNLAŞTIRAN ve kötünün yanlışın çirkinin zararlının ve zulüm içerikli herşeyin etkisiz kılınmadı Siyonizmi tarihin çöplüğüne gömme hedefiyle çalışan gayret ve çabasını günbegün artıran ve hedeflerine bir bir ulaşan , MİLLİ ÇÖZÜM’E EMEK VE KATKI SUNMAKTIR.
Elhamdülillah Milli Çözüm ve Şahsi Manevisinin yüksek hidayeti feraseti ve dirayetiyle; hertürlü hadiseyi KUR’AN’A SÜNNET’E İCMA’YA VE AZİZ ERBAKAN HOCAMIZIN ÖĞÜTLERİNİ ÖĞRETİLERİNİ esas alarak değerlendirerek insanlığın lehine olacak şekle büründürerek dönüştürerek okurların hizmetine sunmasıyla büyük katkı sağlamıştır.
Kainatta, sistem Allah’ı imtihan etmek üzere çalışmıyor . Peki ya nasıl çalışıyor ?! Kainatta sistem ALLAH BİZİ İMTİHAN ETMEK ÜZERE çalışıyor. İç dünyamızı karartıcı hallerden tavırlardan düşüncelerden hertürlü fiillerden uzak durmalı ve asrımızın Kur’an’a tercüman olan MİLLİ ÇÖZÜM’E EMEK VE KATKI sunmayı ve kendimizi benlik ve kuru bilgiçlik şehvetimizi fısıldayan şeytana ve nefse kulak asmamak için her daim Kur’an’ın Sünnet’in Aziz Erbakan Hocamızın yolundan zerre sapmadan Kutlu Hareketi ve insanlığı Hakka yönlendiren yetmez Siyonizm’i ve İşbirlikçilerinin hedeflerini örneğin maaşını İsrail’den alan ve İsrail’in projelerine sahip çıkan Hamas’ı fitne çıkarmak ve İsrailin işlerini bozmakla suçlayan adam olan Mahmud Abbas gerçeğini haykıran ya da Milli Görüş’ün adresi olan Saadet Partisi’ni Abdullah Gül’e teslim etmek gayretlerini boşa çıkartan etkisiz kılan çaresiz bırakan, MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN VE ERBAKAN’IN TEK TEMSİLCİSİ KENDİSİ OLAN MİLLİ ÇÖZÜM’E VE ŞAHSİ MANEVİSİ BİLGE VE YİĞİT ŞAHSİYETE tâbi ve taraf olmak bizlerin yapması gereken en önemli en mühim konudur.
Sözlerimi şu duayla bitirmrk istiyorum:
Allah’ım bizi hakiki insan eyle. Bizi insanlıktan çıkaracak günahlardan hayasızlıklardan iftiralardan koru. Zira kalpler senin elindedir ve herşeyimiz sana emanettir. Amin.
Eğer bu dünya ve ahiret huzurunu istiyorsak; ömür boyu elimizden bırakmayacağımız, her cümlesi her kelimesi en kıymetli elmaslardan daha kıymetli, pusula mesabesinde, billur bir ırmaktan gelen (bir nevi cennetten akıp gelen) tertemiz su gibi, içenlerin içini ferahlatan aynı zamanda bedenin ve ruhun faydası olan su gibi sözler. Bu sözlerle hayatımıza yön vermek bize kalıyor. Belki geçmişte 40 yıllık riyazetlerle, çalışmalarla elde edilecek seviye ve ilmi-tasavvufi kazanımları çok kolay bir şekilde ve nasıl elde edebileceğimizi gösteren bir pusula. Önce dinimizi anlamamız gerekir. İşte Dinimizin bizden ne istediğini ve bu istediklerini nasıl gerçekleştirebileceğimizi bizim dilimizle, bizim anlayışımıza göre anlatan tam anlamıyla bir eğitim manifestosu. Okuduğumuz bu makale; büyük bir emeğin, çilenin sonunda elde edilmiş kazanımların, çok küçük gayretlerle daha kolay bir şekilde elde edebilmemiz için bize cömertçe sunulmasıdır. Ayrıca bu makale bir kez daha gösteriyor ki; Milli Çözüm bir okuldur. Allah (c.c.) razı olsun.
Dert, keder , üzüntü, huzur, tembellik acizlik, iman, ihlas, tevekkül, dünya ve ukbanın kâr, zarar, hayra erişme, şerlerden kaçınma, uhuvvet, muhabbet, meveddet yollarını göstereme, Rızaya ulaşma, cihat gayretinin önde tutulması noktasında ilaç durumundaki bu en özel öğüt ve tavsiyeleri Rabbimiz üzerimizde sabit kılsın. Bizi gaflet ve acizliğe düşürmesin. Her unutup, yanılıp düştüğümüzde elimizi bırakmasın. Bizi kaldıracak dostlarımızı gönlümüzde ve hayatımızda daim kılsın. Bizi Milli Çözüm’ün daim ferdi olmaktan uzak kılmasın. Bizi nefs ve şeytanın eline bırakması. Rabbimiz kendi ve dostlarının muhabbetini üzerimizde daim kılsın. Bizim sevgi ve muhabbetimizi de dostlarında daim kılsın. Kendi sevgi ve huzurunu üzerimizde daim kılsın. Gönlümüzü, niyetimizi halis, Cihadımızı ve bu yoldaki gayretlerimizi ihlas, samimiyetle daim etsin. Aziz Erbakan Hocamız ve Üstadımızın şefaat ve himmetlerini daim kılsın. Bizi kimsenin gönlüne yük etmesin. Amin..Amin… Amin….
Medet Ya Rabbi…
Bu vecize, Aziz Erbakan Hocamızın ibretli ve eğitici bir benzetisidir; “Ya göründüğün gibi ol; ya olduğun gibi görün!” hikmetinden on kere üstün bir iman ve ahlâk seviyesidir. Evet, insanlar arasında da, yalnız başına kaldığında da hep aynı insan olmak, aynı ciddiyet, gayret ve ibadet üzerinde bulunmak… Sadece ve yalnız Allah’a güvenip dayanmak, O’ndan utanmak, O’na umut bağlamak, hem imanın hem insanlığın zirvesidir. İşte bu manevi arıtma ve olgunlaştırma metodu; tarikat ve tasavvuftaki, onlarca yılda ulaşılan riyazet ve sürekli hizmet yolunun; akıl ve vicdan temelinde ve kısa süreçte elde edilmesidir.
Demek ki; herhangi bir kişinin her an Allah’la olmasının ve manevi huzura ve şuura kavuşmasının alâmeti; her hareketinde ve herkese karşı muamelesinde, İslami ve insani ölçülere riayet etmesidir!
Ya Rabbi; ruhumu daraltan her şeyden kalbimi temizle!
Erkeğin mutluluğu kadından, kadının mutluluğu çocuktan, çocuğun mutluluğu ise annesini seven bir babanın varlığından geçer.
Yani; hangi gerekçe ve uğradığı kötü muamele için olursa olsun, bir insan, hemen; haklı davasından ve en hayırlı dostlarından ayrılmaktan söz ediyorsa… “Artık bıktım, usandım, aradığımı bulamadım, bu işleri bırakacağım…” gibi tehditler savuruyor ve güya kendini ağıra satmaya kalkışıyorsa; o kişi aslında bu kutlu davaya gerçekten inanmamıştır, ciddi ve gerekli fedakârlıklarda bulunmamıştır… Erbakan Hocamızın buyurdukları gibi; “Bu büyük mirası yolda bulmuşlardır…” Ve bazı dünyevi şanslar, şartlar sonucu katılmışlardır!.. Yoksa samimiyetle ve Allah rızası için ahiret yatırımı niyetiyle bu kutlu davaya emek harcayanlar, hangi bahane ile olursa olsun, hemen bırakıp ayrılmak teklif ve tehdidinde bulunamayacaklardır!.. Allah’ın rızası için, O’nun Hak davasına sarılanlar, kapıdan kovulsalar, bacadan girmeye çalışacaklardır. Çünkü Cenab-ı Hak’tan gayrı sığınılacak kapı kalmamıştır!
Sürekli engellerden, olumsuzluklardan, hastalıklardan, rahatsızlıklardan şikâyet edip durma. Ne istediğine karar ver, istediğinden emin ol! Ne istediğinden emin olan insanın önünden tüm âlem çekilir!
Allah’a imanınız ve güveniniz tam anlamıyla eksiksiz olsun. O’na tüm kalbinizle inanın ve güvenin. Çünkü Allah, koruyacağını bir örümceğin ağıyla koruyan, yok edeceğini ise bir sinekle yok ediverendir!..
• İçe atılan her dert ve sıkıntı, ruha yüklenen bir ağırlık gibidir. Yavaş yavaş insanı yorar, bir süre sonra da çökertir!
• Ahlâkınızın içine nezaket, maneviyatınızın içine samimiyet yerleştirin. Aksi halde bir süre sonra ahlâk ve maneviyattan yoksun kalıverirsiniz!
• Mutsuzluk ve negatif duygular, beş dakikalığına yüzük parmağınızı kavrayıp tuttuğunuzda geçecektir. Bu işlem esnasında nefesinizi tutun ve sakin olmayı deneyin!
• Ya Rabbi; beni ahirette Sana bakabilecek yüzle yaşat! (Âmin) diye sürekli dua etmelidir. Dua kaderine yön verir. Belki yürüdüğün yolu değiştirmez, ama yolculuğunu rahatlatıverir ve varacağın yeri güzelleştirir! Ancak niyetin samimi ise hayalin nasibe dönüşecektir!
• Ya Rabbi; bu dünyayı ayet ayet yaşayan, secde secde yol alan, dua dua kabul gören kullar et bizi! Ve Sana en yakın anımızda bizi yanına alıver!.. (Âmin)