PAKRADUNİLERİN PERDE ARKASI
VE
TARİHİMİZİN GİZEMLİ SAYFASI
Son 75 yılda, ilk defa bizim tarafımızdan gündeme taşınan ve 2011 yılında Togan Yayınevince yayımlanan: “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Kripto Yahudiler ve Pakraduniler” kitabımızda dikkat çektiğimiz, yakın siyaset tarihimizi doğrudan ve derinden etkileyen ama özenle gizlenen gerçeklere Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci ancak 10 yıl sonra değinmiş ve o kitabımızın özeti sayılabilecek bir video yayınlamıştı.
Pakraduniler; Gizli Bir Kesim mi, Yoksa Günah Keçisi Hayaletler mi Olmaktaydı?
Gizli faaliyetler yürütüp Büyük İsrail’e hizmet ettiği söylenen Pakraduniler kimlerdir?
Türklerin Anadolu’yu vatan edinmesinden sonra, Yahudilikten Ermeniliğe geçmiş olan, ama hakiki hüviyetini (yani Yahudiliğini) muhafaza ederek gizli ajanda taşıdığına inanılan bir topluluktan bahsedilir: Pakraduniler.
Güya bunların çoğu Ermeni tehciri üzerine Müslüman görünmüşlerdir. (Bunlar kendilerini gizlemek için) Fanatik Ermeni muhalifliği ve Türk ırkçılığı yanında, her fırsatta din aleyhtarlığı yapmak, bazen sosyalist ve bazen de Kemalist ideolojiyi müdafaa etmek bunların alâmet-i fârikası gibidir.
Bazı eski bir Milletvekillerinin de bulunduğu bu iddianın sahipleri, aralarında reisicumhur ve bakanların da olduğu nice kimsenin ismini verirler. Süleyman Demirel, Turgut Özal, Abdullah Gül, Recai Kutan, Oğuzhan Asiltürk, Devlet Bahçeli, Hasan Celal Güzel, Mehmet Ağar, Mehmet Keçeciler, Mesut Yılmaz, Murat Karayalçın, Mehmet Ali Ağca, Abdullah Öcalan, Mine Koşan, Faruk Süren gibi -daha ziyade “Malatya Elaziz Sivas havzası” menşeli- nice meşhurları bir şekilde Ermeni soyuna bağlayıp Yahudilik ve Pakradunilikle ilişkilendirirler.
Pakradunilik Tarihi
Bir İstanbul Ermenisi olup MHP’de politika yapan Levon Panos Dabağyan (1933-2017) adında bir gazeteci, “Pakraduni” adını verdiği, Müslüman olmuş Ermeni görüntülü kripto Yahudilerin varlığını iddia etmiş; bunların, MÖ 730 yılından MS 1045 senesine kadar Ermenileri merhametsizce idare ettiğini söylemiştir. Mesnet olarak da, Türkiye Yahudilerinden olup CHP Milletvekilliği de yapmış bulunan Profesör Avram Galanti’yi vermiştir.
Yahudi asıllı CHP Milletvekili Avram Galanti, 1933’te “Les Pacradounis ou Une Secte Armeno-Juive” (Pakraduniler veya bir Ermeni-Yahudi Tarikatı) kitabında, “Pakraduniler, varlıklarını Juda İmparatorluğu’nun (MÖ 7. yüzyıl) sonlarından itibaren 20. yüzyıla dek sürdürmüş olan Ermeni-Yahudi karışımı bir kavimdir” demektedir. Erzurum, Sivas arasında, Marmara Denizi’nin Avrupa yakasında ve İstanbul Hasköy’de yaşadıklarını; 26 asırdır Yahudi hüviyetlerini sürdürdüklerinden, Portekizli Maranolar, Selanikli Dönmeler ve İranlı Meşhediler gibi Yahudi menşeli topluluklar arasında sayılabileceklerini beyan etmektedir. Demek ki bunlar Sabataycılar gibi ikili değil, üçlü oynayan; yani hem Müslüman, hem Ermeni, hem Yahudi olan gizli bir kesimdir.
İran’daki Meşhediler, 1839’da Pogrom’a uğradığı için, Müslümanlığa geçerek canını kurtarabilen Meşhed Yahudileridir. 1925’ten sonra Yahudiliği yaşamalarına izin verilmiştir. Bugün kripto değil, sıradan Yahudiler olarak İsrail ve ABD’de yaşamlarını sürdürmektedir. Maranolar, Katoliklerin elinden görünüşte vaftiz olarak kurtulan Endülüs Yahudileridir. Engizisyonun domuz eti ve sünnete dair sıkı kontrolü sebebiyle kısa bir zaman sonra ortadan silinmişlerdir.
Türkiye Yahudisi yazar Dr. Gad Nassi de, Pakradunilerin, 20. asrın ilk yarısına kadar Divriği ve Eğin’den Kapadokya ve Kilikya’ya kadar uzanan mıntıkada yaşadıklarını; fiziken diğer Ermenilerden farklı olduklarını; Yahudi menşeli soy isimler kullandıklarını söylemektedir. Evlerinde bir vefat olduğunda 7 gün iş yapmayıp Yahudiler gibi yas tuttuklarını, cumartesi günü çalışma yasağına uyduklarını, evliliklerini cemaat içinden yaptıklarını, ticarette usta olduklarını delil gösterir. (Şu kadar ki, Hristiyanlar, Eski Ahid’e kıymet verip okuduğu için Yahudi âdetlerine ve isimlerine uzak değildir.)
“Ermeniler’i yöneten Yahudiler” Pakraduniler!
Dabağyan, Sultan III. Selim zamanında İstanbul’da Fransız sefiri olan Mareşal Horace Sebastiani’nin, 1814 tarihinde Anadolu Ermenilerine dair bir rapor hazırladığını; Ermenileri, Ortodoks ve Rafizi (Heretik) Ermeniler olarak ikiye ayırdığını belirtmektedir. Selçuklular devrinde, Müslümanlar safında Bizans’a karşı savaşan ve sonradan Müslümanlığı kabul eden Ermenilerin büyük kısmının bilahare “Aleviliğe” geçtiğini söylemektedir. (Dersimlilerin bir kısmının Ermeni menşeli olduğu iddiasının temeli bu tespitlerdir. Gerçekte Ermeniler, “Gregoryen, Katolik ve Protestan” olmak üzere üç mezhebe ayrılıvermişlerdir. Her biri diğerini sapkın kabul eder; ama aralarında gizli din taşıyan bir topluluğa rastlanmış değildir.)
Dabağyan, Pakradunilerin Türkiye’yi bölme gayretine düşerek İttihatçılar zamanında 1915’te Fransa ve Vatikan’ın desteği ile (“halbuki Vatikan 1929’da kuruldu.” diyen yazar konuyu saptırmaktadır. Çünkü Dabağyan’ın bahsettiği Papalıktır. A.A.) Zeytun’da isyan ettiğini, ancak Gregoryen Ermenilerden destek görmediklerini ve bu sebeple tehcir edilerek cezalarını çektiklerini belirtir. “Ermeni katliamı diye bir şeyin yaşanmadığını; Pakradunilerin bugün de gizli faaliyet yürütüp Büyük İsrail’e hizmet ettiğini; tarihteki bütün kötülüklerin Yahudilerden kaynaklandığını; Ermenileri de bunların bozduğunu” ileri sürmektedir. Bunların hâlâ var olduğunu; fakat organize olup olmadıklarını bilmediğini; çocukluğunda kendi çevresinde “Pakraduni” tabirinin hakaret olarak kullanıldığı beyan etmekte, ama hiç isim vermemektedir.” (diyen Prof. Ekrem Buğra Ekinci, tarihi gerçekleri ve gizemli hıyanetleri örtme gayretinde midir? A.A.)
Kim Mühtedi, Kim Dönmeydi?
“Tarihi hakikatlerle ve mantıkla pek imtizaç etmeyen Pakraduni iddiasını, çokları ciddiye alıp inanıvermişlerdir. Pakraduniler düşman seçiminde Sabataycılardan daha cazip gelmiştir. Aksiyon mecmuası ‘Ermeniler’i yöneten Yahudiler’ başlıklı bir yazı ile meseleyi amme efkârına tanıtmıştır. (Oysa ilk gündeme taşıyan Milli Çözüm Dergisi’dir. A.A.) Fetullah Gülen, meşhur bedduasına bunları da eklemiştir. Halbuki Türk ırkından olmayan T.C. vatandaşlarının memuriyete giremeyeceğine dair yazısız bir kanun uygulanagelmiştir. Sadece bunlara değil; mühtedilere; hatta ninesi Ermeni veya Rum olanlara bile tatbik edilmiştir. Mülakatta atlanırsa, emniyet; emniyet tahkikatında atlanırsa MİT tahkikatında ortaya çıkıverir. Nüfus kayıt örneği verilirken, bu husus gizli bir işaretle vesikaya işlenir.
İnsanoğlu her felâketin arkasında eskiden metafizik güçler ararken, son zamanlarda ya harici bir düşman devletini ya da -daha kötüsü- içerden gizli bir hainin rol oynadığına inanmayı tercih ederek kendini rahatlatmakta veya meseleyi çözdüğünü düşünmektedir. Kötü şeylerle belli bir ırk veya topluluğu irtibatlandırmak zamanın hastalığı olagelmiştir.
Eskiden Avrupa’da vebadan kıtlığa kadar her kötülüğün mesulü olarak Yahudiler görülürlerdi. Hristiyanlar, Yahudilere, ta İsa Aleyhisselam zamanından beri husumet beslerlerdi. Cemiyetteki zenginlik ve entelektüellerini de çekemezlerdi. Bu takıntı, zamanla Şark’a (doğu İslam coğrafyasına) sirayet etmiş; her taşın altında gizli cemiyetler, saklı teşkilatlar, Yahudi ve Ermeni dönmeleri aranmaya başlanıvermiştir.” (diyen Ekrem Buğra Ekinci’nin, Siyonizm gerçeğini ve sinsi Yahudi Lobilerinin hıyanet ve cinayetlerini örtbas etme çabası, acaba hangi sebep ve saiklerleydi? A.A.)
Dersim Alevilerine Karışan Pakraduniler!
İşin aslı, Osmanlı cemiyetinde Arnavutlar, Pomaklar, Boşnaklar, Torbeşler, Hemşinliler, Patriyotiler, Gürcüler, Çerkezler gibi toplu ihtida hareketleri olagelmiştir. Ayrıca ferdi ihtidalara (İslam’a geçiş olayına) da rastlanabilir. Bunlara mühtedi, yani hidayete kavuşmuş denir. Yalnızca Sabataycı diye bilinen heretik bir Yahudi topluluğu, hususi sebeple Müslüman görünmüş; hukuk görünüşe itibar ettiği için bunlar Müslüman cemiyet içinde, ama kendi içlerine kapalı bir şekilde yaşayagelmişlerdir. Bu küçük topluluğa, bundan dolayı, mühtedi değil, avdetî (dönme) denmiştir.
Ermeni Tehciri esnasında küçük olup Müslüman aileler tarafından kurtarılarak, İslâm dininde yetiştirilmiş Ermeniler var ise de, bunlar mühtedi kategorisindedir. Bugün Pakraduni diye itham edilenlerin bazısı, işte bunlardan birileridir. Anadolu’da annesi, dedesi, ninesi Ermeni olan çok sayıda Müslüman bilinmektedir. Hatta Şarkta dul bir Ermeni kadıncağız, bir Müslüman ile evlenmiş; ilk evliliğinden doğan oğlu papaz olmuş iken; ikinci evliliğinden doğan oğlu Diyanet İşleri Reisliğine getirilmiştir. Topluca Müslüman olarak/görünerek tehcirden kurtulan Ermeni yoktur. (Zaten bunu iddia eden de yoktur. A.A.) Gerek tehcir esnasında, gerekse Cumhuriyet devrinde devlet ve cemiyet baskısıyla Müslüman görünmek mecburiyetinde kalan, ama hakiki inancını devam ettiren münferit Ermeniler olduğu bilinmektedir. (Eh işte, bizim dikkat çektiğimiz de işte bu kesimdir. A.A.)
Ancak bu mevzular üzerinde konuşmak ve sağlıklı tetebbuat yapmak kolay da değildir. Gazi’nin manevi kızı Sabiha Gökçen’in, Hatun Sebilciyan adında Antepli yetim bir Ermeni kızı olduğu iddiası, bir zamanlar ortalığı epeyce karıştırmıştı.
Rıza Nur gibi bazıları Dersim Alevileri’nin (bazılarının) Ermeni asıllı olduğunu iddia eder. Dersim Alevileri’nin etnik hüviyeti üzerine ilmi çalışmalar çoktur. Bu Alevilerden bazısı kendisini Horasanlı Türk olarak ifade etse de Kürtçe ve Zazaca konuşurlar. XVI. asırdan beri bazı Dersim Ermenileri, gayet anlaşılır bir şekilde Kürt aşiretlerinin himayesi altına girdiler. Zaman içinde ister istemez onların âdetlerini kabullendiler. Bir müddet sonra Kürtçe veya Zazaca konuşmaya başladılar. (Ermenilikten Aleviliğe geçen Pakraduniler arasında) Okumuş papaz kalmadığı için Hristiyanlığı da unuttular. Artık Alevi olarak mütalaa edildiler. Ama bu, bütün Dersim Alevileri’nin Ermeni menşeili olduğu manasına gelmez. (Zaten böyle bir iddiada bulunan da yoktur. A.A.)
Hakiki Pakraduniler kimlerdir?
Aslında Pakraduniler (Ermenice, Bagratuni; Gürcüce, Bagrationi veya Bagratili), Erzurum İspir’de asırlarca derebeylik yapmış soylu bir Ermeni ailesidir. Dünyanın en eski Hristiyan hanedanlarından biridir.
Ailenin ilk bilinen Beyi Yenasos’un MS 30 senesinde vefat eden oğlu Bagrat’tan dolayı bu isimle anılagelmiştir. Pakraduni, Bagrat+evi demektir. Bagrat’ın, Eski Farsça’da “Allah verdi” gibi bir manaya geldiği söylenir. Sırasıyla Perslerin ve Büyük İskender’in hâkimiyetine girmişlerdir. Selefkoslar Devleti çökünce Anadolu’nun doğusuyla Kafkasya’nın güneyi arasında (Elâzığ Malatya’dan Gürcistan’a) müstakil Ermenistan Krallığı kurulduğu bilinmektedir.
Müslüman Arap fatihler, 806’da Bagrat Beyini Kars Valisi yapınca bu aile güçlendi. Seleflerine göre daha diplomat olup herkesle iyi münasebetler kurmayı becerdikleri için, Abbasi Halifesi, Pakraduni olan Büyük Aşot’a 885’de Melik (Kral) unvanı verdi. IX. asırda meşhur Ani şehrini kuran Pakradunilerdir. Payitahtlarını -bugün Ermenistan’ın Türkiye sınırındaki- Divin’den buraya taşıyıvermişlerdir.
885 ile 1045 arasında Ermenistan Krallığı’nı idare ettikten sonra Bizanslılara yenildiler. Müslümanların kurduğu bu Pakraduni Hristiyan krallığı, Bizans tarafından yıkıldı ve son kral Gagik idam edildi. Ailesi, Ani’den alınıp Sivas Divriği yakınında Gasma köyüne sürgün edildi. Osmanlı hariciyecisi Noradukyan buralı birisidir. XIX-XX. asırda Ermeni milliyetçiliği çıktığında ve tarih alâka çekmeye başladığında, bu köy halkı “Biz Pakradunilerin soyundanız” demişlerdir.
Maaşlı resmi tarihçi
Ailenin bir kolu da Artvin’de Beylik kurmuş ve Bizans’a yakın politika takip etmiştir. Bizans, Ermeni kilisesine düşman olduğu için, bunlar hayatta kalabilmek için Ortodoks Gürcü kilisesine girdiler ve Gürcü kültürüne entegre oluverdiler. Böylece 888’de yeni ihdas edilen Gürcistan Krallığı’nın başına geçtiler. 8 asır boyunca Gürcü kralları bu soydan geldi. Kâh Bizans’a, kâh Türklere, kâh İran’a bağlı olarak 1000 yıl hüküm sürmekle bir rekor kıran Pakradunilerdir.
Ancak 1801’de Ruslara yenildiler. Rusya, Gürcistan’ı ilhak etti; Bagratlar da Rus aristokrasisine katılıverdi. Napolyon ile muharebe eden General Pyotr Bagration ve son çarlık taht varisi Grandük Vladimir Kiriloviç’in karısı Leonora, bu ailedendi. Bolşevik darbesinden sonra bazısı İspanya’ya sürgün edildiler. Ailenin kalıntıları bugüne kadar gelmiştir. Hâlâ Prens David Bagrationi, Tiflis’te taht müddeisi olarak yaşam sürmektedir.
NOT: Recep T. Erdoğan’ın dedelerinin Malatya’dan (Pakradunilerin yoğun yaşadığı kazalardan) Rize’ye (Potamya-Güneysu’ya) göç ettikleri… Bu nedenle dedelerinin Doğu kökeninden dolayı bir kısmının “Kürt” lakabıyla anılageldikleri iddiasında bulunanlar vardı! Bunları Osmanlı ve Cumhuriyet nüfus kayıtlarına dayandırmışlardı. Pakraduni (Yahudilikten Ermeniliğe dönmüş) kimselerin yönetimde etkin oldukları Gürcistan ziyaretinde Sn. Erdoğan’ın “Bizim de aslımız buralıdır!” anlamındaki itirafları, acaba bu Pakradunilik irtibatını mı hatırlatmıştı?
Prof. Ekrem Buğra Ekinci’nin tespitiyle; Doğu Anadolu’nun Karadeniz’e sınır bir ilimizden, Ermeni asıllı annesinin Hristiyan olan ilk kocasından dünyaya gelen oğlu sonunda PAPAZ olmuş, Ermeni tehcirinden sonra evlendiği Müslüman kocasından olan oğlu ise DİYANET BAŞKANI olmuşlardır. Bizim inancımıza göre; insanların aslı, ana-babalarının inancı ve ırkı değil; kendi itikadı ve istikameti önemli sayılır ve esas alınırdı.
Bu tür PAKRADUNİ irtibatlı şahısların, özellikle Rahmetli Erbakan Hocamızın etrafına ve teşkilatına sızdırıldıkları… Malum ve mel’un odakların ve işbirlikçileri kiralık ve münafık din istismarcılarının Erbakan Hocamızı etkisiz bırakma çabaları bize; Asr-ı Saadet’te Hz. Resulüllah’ın evine sızmaya, kötülük kasıtlı bazı bilgi ve bulguları elde edip sihirci Yahudi LEBİD B. ASAM’a ulaştırmaya çalışan ve bu maksatla hizmetkâr ve hürmetkâr bir çocuğu Peygamberimizin evine sokan, dönemin Yahudi ve Münafık ajanlarını hatırlatmıştı. (Bak: Buhari. Bediül Halk 11. Tıp bahsi. Müslim: Selam bahsi 17. Müsned: 6/5)
Horenli Musa’nın Naklettikleri
Yahudilik efsanesinin temeli, V. asırda en eski Ermeni vakayinamelerinden birini yazmış olan Horenli Musa’ya istinat edilmektedir. Bu şahıs, Pakradunilerin resmi tarihçisi ve maaşlı memuru idi. Vazifesi, bunların tarihini anlatmak ve o çağın ananesine uygun olarak övmek idi.
Horenli Musa, Pakradunilerin, Hazret-i Davud soyundan geldiğini; Romalılar, II. asırda Yahudileri Kenan ilinden çıkardığı zaman, atalarının Ermeni yurduna gelip yerleştiğini söylemektedir. Böylece Pakradunileri, İspirli bir derebeyi soyu olmaktan çıkarıp hem hükümdar soyuna bağlayıvermekte, hem de Hazret-i Mesih ile Pakradunileri akraba yapmaya özenmektedir. Bu, o zaman için normal bir girişimdir. Pakradunilerin, kripto Yahudi Ermenileri olduğu iddiasının menşei budur.
“Ermenistan’da Yahudi Esirler” Meselesi!
Efsaneye göre, MÖ 730’da Ermeni Kralı Sannasar, Suriye seferinde İsrail Kralı Osee’yi öldürüp, binlerce Yahudi esiri Ermenistan’ın güneyine yerleştirir. MÖ 700’de Babil Kralı Buhtunnasr, Yahudiye (Judea) Kralı’nı yener; aldığı 10 bin esirin yarısını müttefiki olan Ermeni Kralı’na hediye eder.
Ekserisi Revan, Van ve Nahçıvan’daki bu Yahudiler yakın zamana kadar yaşamışlardı ve hüviyetlerini aynen muhafaza ediyorlardı. Ancak çoğu 360-370 yılları arasında mıntıkayı işgal eden Pers Kralı Şahpur tarafından Ermenilerle beraber İran’a sürgün edilmişti.
Dabağyan, III. asırda mıntıkaya iskân edilmiş ve kısmen Hristiyan olmuş Yahudilerin miktarını 400 bin olarak verir. İddia gerçek olsa bile, 400 bin o devir için çok mübalağalıdır.[1]
- https://www.ekrembugraekinci.com/article/?ID=1176&pakraduniler%E2%80%A6-gizli-bir-topluluk-mu–g%C3%BCnah-ke%C3%A7isi-hayaletler-mi-

CENNET VE CEHENNEM!
Erbakan Hocama, iftira atanlar
Gafillerce ve alçakça, alkışlandılar
Ateşi bol olası, pakradunlar
Hak davaya sızıp, zehir saçtılar..
Münafıklık zirvede, hainler işbaşında
Görüntü müslümanı, ruhu havrada
İyi polis, kötü polis, rol oynamada
Sinsi Şeytandır, görevinde usta..
Saadeti Akp’ye, tam yamayacakken
Sadık kalanları, uçuruma sürüklerken
İhanet şebekesiyle, betonu dökecekken
Kaçamadı, ilahi adaletten ve ölümden..
Cennet vatanıma, kim göz dikerse
Yazı kışa döner, bileti kesilir cehenneme
Zafer yakın ve inananlarındır, müjdele
Hak dava bağlılarına ve öncülerine..
Milli Çözüm, yaşam sürdüğümüz şu dünya hayatında gerçekleşen hadiseleri doğru anlamanın ve uyanık kalmanın tüyoları diyebileceğimiz ama temel sayılan konularla bizleri aydınlattığını anlıyoruz. Çünkü Milli Çözüm Kur’an’ı ve Sünnet’i en doğru şekilde günümüzün idrakine sunmanın gayretini ve çabasını sarfetmekte. Tıpkı Onun en sadık talebesi takipçisi ve devamı olduğu PROF. DR. NECMETTİN ERBAKAN misali…
İnsanlığın hayrına yararına gösterilen tüm gayretlerin arkasında Milliler , ama insanlığın zararına gösterilen gayretlerin de arkasında makalede bahsedilenlerin güdümünde ve işbirlikçiliğinde olduğu gerçeğini anlıyoruz.
Ya Rabbi, çok şükürki bizleri yoktan var ettin..Hidayet buyurup; varlığından haberdar ettin..Ve Senin Yüce Dinine ve Milli Çözüme hizmetkar ettin.. Elhamdülillah.
Bugünlerde terörist başı bebek katili cani’nin ayağına gitmek için can atanların böylesine bir ihanete nasıl kalkışabildiklerinin cevabını öğrenmiş olduk.
Milli Çözüm, “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Kripto Yahudiler ve Pakraduniler” kitabında yakın siyaset tarihimizi doğrudan ve derinden etkileyen ama özenle gizlenen gerçeklere dikkat çekmektedir.
Milli Çözüm’ün Pakradunilerin Müslüman olmuş Ermeni görüntülü kripto Yahudiler olduğunu ve gizli faaliyetler yürütüp Büyük İsrail’e hizmet ettiğini söylemesi birilerini rahatsız etmeye başlamıştı.
Antik Çağ Ermeni tarihçisi ve Ermenistan Tarihi adlı eserin yazarı. Ermeni tarihçiliğinin babası olarak kabul edilen ve Ermeni Herodot olarak adlandırılan HORENLİ MUSA:
“Pakradunilerin, Hazret-i Davud soyundan olduğunu, Romalılar, II. asırda Yahudileri Kenan ilinden çıkardığı zaman, atalarının Ermeni yurduna gelip yerleştiğini” söylemektedir.
Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci HORENLİ MUSA’nın pakradunilere Yahudi demesini: “Böylece Pakradunileri, İspirli bir derebeyi soyu olmaktan çıkarır; hem hükümdar soyuna bağlar; hem de Hazret-i Mesih ile akraba yapar. Bu, o zaman için normal bir tavırdır. Pakrudinilerin, kripto Yahudi Ermenileri olduğu iddiasının menşei budur.” diyerek Pakradunilerin Yahudi değil Ermeni olduklarını söylemeye çalışıyor!
Ermeni bilinen Pakradunilere Horenli Musa YAHUDİ deyince, onları övüp soyluluk atfediyor oluyor.
Simdi Pakradunilerin Müslüman olmuş Ermeni görüntülü kripto Yahudiler olduğu ve gizli faaliyetler yürütüp Büyük İsrail’e hizmet ettiği söylenince onlara hakaret sayılıyor!
Ey Yahudi!
Hangi taşın altına gizlenirsen gizlen!
Hangi kripto kimlik ile gizli faaliyetler yürütüp Büyük İsrail’e hizmet edersen et!
Taşlar ve ağaçlar bile senin kimliğini ele verecektir!
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Şöyle Buyurmaktadır:
“Müslümanlar, Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler. Hatta bir Yahudi; taşın, ağacın arkasına gizlenir. Bunun üzerine o taş, o ağaç, ‘Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi! Gel, onu öldür!’ der. Yalnızca garkad bir şey söylemez. Zira o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”
Yukarıda tercümesi verilen hadis-i şerîf,
Hem Buhârî (el-Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail, el-Câmiʿu’ṣ–ṣaḥîḥ, nşr. Muhammed Züheyr b. Nasr Beyrut: Dâru tavki’n-necât, 2. Basım, 1422/2001), “Cihâd”, 94.)
Hem Müslim (Müslim b. el-Haccâc, Ebü’l-Hüseyn Müslim, el-Câmiʿu’ṣ–ṣaḥîh, nşr. Muhammed Fuâd Abdülbâkî (Kahire: Dâru ihyâi’t-türâsi’l-ʿArabî, 1374/1955), “Fiten”, 82.)
yer alan “muttefekun aleyh” bir hadistir.
Ayrıca
Ahmed b. Hanbel ( (Ahmed b. Hanbel eş-Şeybânî, el-Müsned, nşr. Şuayb el-Arnâvût vd. 1. Baskı (Beyrut: Müessesetü’r-risâle, 1421/2001), 15/233 (No. 9398).
İbn Mâce (İbn Mâce, Ebû Abdîllah, es-Sünen, thk. Muhammed Fuâd Abdülbâkî (Kahire: Dâru ihyâi’t-türâsi’l-ʿArabî, 1395/1975), “Fiten”, 33 (No. 4077).
Beyhakî (el-Beyhakî, Ebû Bekr Ahmed b. el-Hüseyn b. Alî, el-Baʿs̱ve’n-nüşûr, thk. Ebû Âsım eş-Şevâmî el-Eserî (Riyad: Mektebetü dâru’l-Hicâz, 1436/2015), 184-185.)
gibi muhaddisler de rivâyet etmiştir
Bu yüzyılda Hak davaya önderlik eden Necmettin Erbakan ve Onun Adil Düzen plan ve programlarıdır.Elbette masonik odaklar onun etrafını boş bırakmamış ve adamlarını yerleştirmişlerdir. Çünkü kalbi ile inkar edenleri anlamak zordur. Bu nafık tiplere karşı ancak yüksek feraset sahibi zatlar tonları tanır ve önlemlerini alırlar. Bu kişilerin ortak özellikleri şöyledir:
1. Münafıklar; hem korkaktırlar, hem yalancıdırlar
2. Münafıklar kötülüğü emrederler
3. Münafıklar kendilerini akıllı sanırlar ve güzel konuşurlar
4.Münafıklar daima tuzak kurmayı düşünürler
5. Münafıklar meşakkatten kaçarlar ve ikbâle koşarlar
Üstat Ahmet Akgül Milli Çözüm dergisi ilk çıktığı 2004 yılından beri bu tiplere karşı bizleri uyarmıştır. OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E KRİPTO YAHUDİLER VE PAKRADUNİLER
adlı yıllar önce basılan kitabı ile bu kişilerin aslını ve amacını bizlere anlatmış ve uyarmışlardır.
Bakara 204
(Ey Resulüm!) İnsanlardan öylesi vardır ki, (aslında İslam’a hasım ve Sana hain oldukları halde) dünya hayatına ilişkin sözleri (kahramanlık gösterileri, başarılı girişimleri, kolaycı ve çıkarcı projeleri) Senin hoşuna gidecektir ve (böyleleri) kalbindekine (münafıklık ve menfaatçilik düşüncesine) rağmen Allah’ı şahit getirir (yeminler ederek dine ve davaya sadık ve samimi olduğunu belirtir); oysa o (gizli ve tehlikeli) azılı bir düşman (yerindedir).
Bakara 205
(Çünkü bu tipler, Hakk davadan döneklik ederek) Sırtını çevirip gittiği ve işbaşına (iktidara) geçtiği zaman; (ülkesinde ve) yeryüzünde (barış kılıflı) bozgunculuğa girişmeye, ekini ve nesli (bozup) helak etmeye çaba gösterir. (Genleri bozulmuş İsrail tohumları ile bitki ve hayvan türlerini ve bebeklerin-gençlerin geleceğini tahribe yönelir.) Allah ise, (fitne ve fesadı) bozgunculuğu sevmemektedir. [Not: 8 Kasım 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu’yla, yerli tohumlarımıza yasak getirilmiş ve uzmanlara göre bu uygulamadan sonra hastalık ve ölüm oranlarında tam üç kat artış gözlenmiştir.]
https://www.mealikerim.com/2/bakara/204,205
Çok yakın gelecekte Milli Çözüm önderliğinde kurulacak Milli Mütabakat Hükümeti eliyle Barış ve bereketli günler tekrar tahsis edilecektir.
Tarihten günümüze hak davaya katılmış belli mevkilerde görev almış,farklı teşkilatlarda cemaatlerde bulunmuş olduklarını anlarken Hakkın hakimiyeti yönündeki çalışmalarda liderin sistemine karşı tavırları kendilerini ele verdiğini anlıyoruz.
Yazının ana konusunda bahsedilen kesimlerinTürkiyedeki tanım karşılığı, genelde “Kent – Soylu” kavramları üzerine dönmektedir..Bu kesimlerin en geniş yelpazede yer alan kahir ekseriyeti, düzen partilerinin başında yer alan CHP, AP, ANAP gibi partiler üzerinden Sanat, Sanayi, Siyaset, Sinema, medya, Akademia gibi kurumlarda yerleşik hale gelmişlerdir.. Bunların en nitelikli anaç isimleri ise şüphesiz Prof Necmettin Erbakan’ın oluşturduğu kuruluşlarda, kurduğu Millî Görüş partilerinde yer edindirilmişlerdir! Çünkü bunların temelde, kavgalı oldukları en mühim mesele İslam meselesi olmuştur. Bunu da her türlü koşul ve yöntem içerisinde, sistematik bir düzlemde yapmışlardır.
Bugün, 23 yıllık AKP İktidarının aralıksız, sorgusuz sualsiz tek başına iktidarda tutulmasının en bariz ve en gerçekçi gerekçesi, “İslam ve Erbakan Hoca istismar ve suiistimalidir.”!
Bugün ise 21 yıldır;
Ekonomik Yıkımdan, Dış Politika facialarına, Manevi tahribattan bir çok alanda gerçekleşen yıkım ve yozlaşma saldırısına karşı en etkin bir dil ile yayım yapan, Millî Çözüm’ün hala kulak ardı edilmesi, medya ve siyaset sahasında adeta tecrite uğratılması, bu Pakrodin geleneğinin bir yansıması değil midir?
Herşeye rağmen, Solcu ve Sağcı zemin üzerinden Devleti ve Milleti yozlaştırma planlarını uzun yıllar yürüten Siyonist – Kripto Pakrodin yapılanmasının, umudunu AKP eliyle Milli Görüş kimliği üzerinden yürütmeye mecbur kalması ise, artık bu karanlık Siyonist yapının dağıtılacağı günlerin çok yakın olduğunun bir göstergesidir..
Üstadımız Ahmet Akgül Hocamızın büyük bir emek ve titizlikle kaleme aldığı
“Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kripto Yahudiler ve Pakradoniler” kitabının bir çok araştırmacı ve merak sahiplerine de kaynaklık ettiğini görmek memnuniyet verici gelişmelerden sayılmalıdır.
Ne yazık ki bazı çevreler hala bu pakradunilerin varlığını ve tehlikeli faaliyetlerini küçümseyici yazılar yazarak tehlikeyi halkımızdan saklamaktadır. Diğer çevreler ise bunları tamamen komplo teorisi olarak görerek tarihi gerçekleri reddetmektedir. Bazı insanların bin yıllar boyunca bir takım şeytani hedefler ve idealar uğruna kimliğini sakladığını reddetmek, düşmanı tanımamak için gayret etmek ve gaflete düşmekten başka bir şey değildir. Siyonist israilin yaptığı zulümlere, bunların dünyadaki destekçilerine bakmamız yeterli olacaktır. Bunların hepsi birbirlerini her koşulda destekleyen yer yer tarihsel süreç içerisinde kimliklerini gizleyen şeytanın uşaklarıdır.
Siyonizm her uşağını farklı farklı yetiştirmekte her millete o millet içerisinde saklanmaya uygun olan hizmetçisini göndermektedir. Pakradunilere baktığımızda da hem tarihsel süreçlerinin, hem etno-kültürel gayretlerinin milletimiz içerisine gizlenmeye uygun olduğunu görmekteyiz. Pakradunilere ilişkin gerçekleri açıklamak milli bir görevdir. Bu görevi layıkıyla yapan Milli Çözüm’e şükranlarımızı arz ediyoruz..
ÖZELLİKLE MİLLİ GÖRÜŞÇÜYÜM DİYENLERİN BU PAKRODİNLERİ İYİ TANIMASI GEREKİR Kİ, NEREDE DURACAKLARINI BİLSİNLER. BU KİŞİLERİ DEŞİFRE EDEN ÜSTADIMIZA LAF EDECEĞİNİZE SİZ KİME HİZMET ETTİĞİNİZİN FARKINA VARIN. GİDİP GİDİP PAKRDODİNLERİN OYUNLARINA KANIP DİZİNİZİ DÖVECEĞİNİZE, HEM ÜLKEMİZE HEM BÜTÜN İNSANLIĞIN KURUTULUŞUNUN GECİKMESİNE SEBEBİYET VERECEĞİNİZE ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZA KULAK VERİN BU PİŞMANLIKLARI YAŞAMAYIN. ADİL DÜZENE DAYALI YENİ BİR DÜNYANIN KURULMASINI GECİKTİRENLERDEN OLMAYIN. AZİZ ERBAKAN HOCAMIZ TA 1980 YILINDA TÜRKİYENİN KURTULUŞUNUN NİÇİN MİLLİ ÇÖZÜMLE OLACAĞININ BİR İSPATIDA BU GERÇEKLERİN TEK SAVUNUCUSU OLDUĞU İÇİN DE DENİLENİLİR.
AZİZ ERBAKAN HOCAMIZ ŞÖYLE BUYURMUŞLARDI;
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki:
TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU;
Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması,
Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması
ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”
Prof. Dr. Necmettin Erbakan
(TRT Basın Toplantısı, Yazarlar soruyor – Nisan 1980)
YENİ BİR DEVRİN BAŞLAMASIYLA İNŞALLAH, ADİL DÜZENE DAYALI YENİ DÜNYA KURULACAKTIR İNŞALLAH. RABBİM BİZLERİ BU UĞURDA CANLA BAŞLA ÇALIŞAN MÜCAHİT MUTTAKİLERDEN EYLESİN. AMİN.
Ahmet Akgül hocamızın yazıları ve kitapları tarihe ve zamana not düşmektedir. Öngörüsüyle birçok konuyu ülkemizde ilk kez ortaya koyduğu gibi Pakraduniler konusu da milletimizin tarihi süreçlerini anlamak ve geleceğe yönelik vizyon geliştirmek için kaynak bir eserdir. Ayrıca Pakraduni meselesini anlayamamış insanların devlet yöneticisi olması veya bu pakradunların iş başında olması bir millet için olabilecek en önemli tehlikelerdendir. Bu sebeple bu konuyu yüksek ferasetle gündeme getiren Milli Çözümün gayretleri her türlü takdirin üzerindedir. Bu tip oluşumlara karşı etkili tedbirler almak, zararlarını bertaraf etmek veya en aza indirmek ancak yüksek feraseti sahip liderler tarafından yapılabilir. Devletimizin kuruluşunda Atatürk ve sonrasında yeni bir Türkiye ve Yeni bir dünya kurmak isteyen ve bu konunun temellerini, projelerini hazırlayan Aziz Erbakan hocamız; yüzyıllar içerisinde devletimizin ve milletimizin içine sızmış bu tür oluşumlara nasıl mücadele ettikleri ve ne tür tedbirler aldıkları ayrıca incelenmelidir ki bu konuda da yine en kapsamlı açıklalamalara milli çözüm tarafından değinilmiştir.