YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL MENÜ

DERGİLER

Ay Seçiniz
category
68d7bce676afc
0
0
6401,171,6356,117,28,27,170,98,3,144,26,4,145,113,17,6330,1,110,12
Loading....

TOPLAM ZİYARETÇİLERİMİZ

Our Visitor

2 0 8 7 6 0
Bugün : 10453
Dün : 45082
Bu ay : 1188437
Geçen ay : 1415082
Toplam : 42864809
IP'niz : 216.73.216.88

SON YORUMLAR

Son Yorumlar

YENİ ÇIKACAK KİTAPLARIMIZ

ÖZEL YAZILAR

YENİ ÇIKAN KİTAPLARIMIZ

ADİL DÜNYA YAYINEVİ

Tel-Faks:

0212 438 40 40

0543 289 81 58

0532 660 12 79

Türkiye Yol Ayrımındaydı:
YA MİLLİ MUTABAKAT;
VEYA
İSRAİL’E MUVAFAKAT!

  1. Haber7 / 10.12.2024
5 19 votes
Değerlendirmeniz

Makale Paylaşım Sayısı: 

Abone ol
Bildir
17 Yorum
En Yeniler
Eskiler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments

Türkiye’mizi sözde yöneten BOP hizmetkarlarından hayır beklemek boşunaydı. Artık tek kurtuluş Rahmetli Erbakan Hocamızın da 45 sene önce müjde verdiği Milli Çözüm Mutabakatındaydı.
” Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki Türkiye’nin (ve Bölgemizin) Kurtuluşu Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanının o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümetin kurulması ve Yeni bir Dönemin başlamasıyla mümkündür”
Prof. Dr. Necmettin Erbakan TRT 1980

Ancak bu plan, aziz Milletimizden daha fazla saklanamazdı. Milli sorumlu ve şuurlu kesimler bu oldubittiye asla fırsat tanımazlardı. Çünkü ileride Barzanistan’la birleştirip, bizim Doğu ve Güneydoğumuzu da kışkırtacak bir kuşatmanın, varlık ve bekâmızın sonu olacağı açıktı. Kendi makam ve çıkarları uğruna, böyle bir duruma fırsat ve ruhsat sunan hiç kimse o makamda ve iktidar koltuğunda bir saat bile oturamazdı; hatta çok güvendikleri Amerika ve Avrupa da kendilerini koruyup kurtaramazdı. İşte en yakın örnek, ESAD belki kaçıp canını kurtarmıştı, ama yerli FESAT’lara böyle bir imkân bile sağlanmazdı.
Rahmetli Prf. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız yer yer şu hatırlatmayı yapardı. ” Cenabı Hakkın Aziz Milletimize verdiği en büyük vasıf, her şey bitti tükendi dendiği anda destanlar yazmaktır. Çünkü bu Milletin küllerini üflesen kor çıkar iman çıkar” mealinde söyledikleri gibi.
Hakikatleri Milli Çözümden başka dile getiren olmadığı gibi acilen Milli Mutabakat zaruriyetini kimse dillendirmiyor. Siyonistler ve işbirlikçi takımı var gücüyle Bop için çalışıyordu. Milli Çözüm’se onlara karşı sayıca az ama inanmış özgül ağırlığı yüksek hedefe kilitlenmiş vaziyette mücadelesini veriyordu. Milli Mutabakat için gerekli köprüleri kurmuş hazırlıklarını yapmıştı. Erbakan Hocamızın dediği gibi Aziz Milletimizin Küllerine üfeyip oradaki kor ve iman ortaya çıksın diye çırpınan ve küllere üfleme vazifesini şu an Milli Çözüm yerine getirmekteydi.

Suriye’de siyonizmin planlarının analizini yapma ve ülkemize alınması gereken tedbirlerin uygulanması için okunup uygulanması gereken bir makale

Planlar, programlar hep ihanet üstüne. Adım adım şeytani tuzakları başımıza örenler, geçmişi unutmadan her imkanı değerlendirmek istiyorlar. İşte bu niyetle ülkemizi TARİHİN en tehlikeli şeytani cenderesinin içine sokup, bir kıvılcım ile de tüm birikimimizi yok etmek istiyorlar. Sözde dindar ve milliyetçi geçinen bu tayfanın yedikleri haltları da Milli Çözüm tarihe not olarak düşüyor! Hesabını sormak da nasip olur inşallah.

Evet, Türkiye’de (ve aslında her yerde); Hükümeti de, Muhalefeti de aynı Siyonist odaklar ayarlamaktaydı. Bizdeki sağcıların da, solcuların da, işbirlikçi İslamcıların da yularını tutanlar aynıydı. Şimdi Sn. R. T. Erdoğan’la, Cengiz Çandar’a aynı şeyleri konuşturan, yeni bir açılım için ortak fikirlerde buluşturanlar da bunlardı.

Uluslar arası ilişkilerde temel ilke eğer sömürü ülkesi değil iseniz, karşılıklı diplomatik ilişkilerle kendi ülke çıkarlarını koruyarak müşterekler belirlemek veya ticaretler yapmaktır, kısa ve basit ifadelerle. Yaklaşık 23 yıldır bu ülkede her ne oluyorsa, ülkemizin lehine olan oldukça az hatta yok denebilecek kadar. Gel gör ki her ne oluyorsa sanki yapılanların bir talimatcısı, sanki bu Ülkenin uluslar arası bir hamisi var gibi. Uluslar arası terör örgütü üyelerinin, envayi çeşit kaçakçılarının cirit atığı, ülkemin içerisinde her türlü yasal boşlukların dibine kadar kendi lehlerine kullanıldığını görmekten bıktık usandık. Yaşanan olaylar, terörle akan kanlarımız, ve en en önemlisi şehitlerimiz, çıkan yangınlar, 11 ilimizi vuran deprem ve sonrası akla zarar yolsuzluklar arsızlıklar, tükenmiş bir ekonomi, her şeyden yıldırılmaya çalışılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamı (bir kaç milyonluk mutlu azınlık hariç), en önemlisi ise Ülkemin son kertede, yıllardır çok iyi bildiğimiz ama artık ayyuka çıkan terörle düştüğümüz son hal.
Dağdaki terör örgütü elebaşlarından PYD/YPG siyasi sorumlusu olacak İlham Ahmet Wall Street Journal’in haberinden öğreniyoruz ABD. Başkanı Trump’a mektup yazıyor ve nasıl olduysa topraklarımız deme cesareti ile Ülkemin Cumhur başkanına sizi dinliyor daha öncede dinlemişti,( kim bilir hangi konularda dinledi ise) bizim topraklarımızda söyle bizi rahat bıraksın bizde büyük israil’e giden yolun temellerini Irakta olduğu gibi Suriye de’ de kuralım ve böylece de temelin devamını atalım diyor. Korkak bir kedi gibi sahibine miyavlıyor. Yazık’ki bizim ülkemizde ise tık yok.
Cumhur ittifakı üyeleri hallerinden memnun bir kaygıları var Terörist başı APO yu İmralıdan bir kurtarabilseler evet niyet okumuyor atıp tutmuyoruz. Oysa Allah amellerimiz, yaptıklarımızın, yapacaklarımızın hepsini bilmektedir. Cumhur ortaklarından sayın Devlet Bahçeliye geçirdiği hastalık ve rahatsızlıktan dolayı geçmiş olsun dileklerimi bildirdikten sonra. Rahatsızlandığı günden beride Tevbe Suresinin Ayeti aklımda döndüdurdu. Bir vesile ile ayetin Meal-i nide yazmış olalım. Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defe belaya ( fitneye ) çarptırılıyorlar da, sonra tevbe de etmiyorlar ve hala öğüt alıp ( ders çıkarıp ) düşünmüyorlar ( ve durumlarını düzeltmiyorlar. Çükü kalpleri mühürlenmiştir.) Tevbe:126. Evet Her satırı, her parağrafı dikkatle okunup anlaşılması gereken bir makale olmuş, her zaman ki gibi. Ellerinize emeğinize sağlık.
,

Evet, Milli Çözüm’ün onyıllardır çareyi ve çözüm yolunu anlattığı adına da Milli Mutabakat yoluyla olacağını veya aslına sadık kalarak yeniden yapılanma Milli Restorasyon ile yani; millete dayanarak, milletin özgürleşmesine çalışarak, milletin tek tek her ferdine değer vererek ve her koşulda milleti koruyarak ve yücelterek, güçlendirmeye çalışma gayreti çabası azmi güderek, gayri milli güçlere karşı karışı durarak Siyonistlerin -emperyalistlerin işbirlikçilerini def edip yeniden safları düzenlemek ve sorunlara bakış açısını düzelterek, yaşadığımız sürecin en önemli ve öncelikle fikri ve fiili çabasını gösterebilmek en öncelikli Milli Çözümümüz olmadan insanlık aleminin ve mü’minlerin manevi imtihanlarını kazanması mümkün olamayacaktır.

Bu bakımdan Milli Çözüm’ün yıllar yıllar yıllar evveli ürettiği MİLLİ MUTABAKAT formülü şuan bu tüm insan kategorileri yani sivil toplum kuruluşları olsun, akademisyenler olsun, siyasi partilerdeki yerli ve milli kafalara sahip olanlar olsun, kısacası her insan katmanındakiler artık vatanını milletini insanlığı düşünenlerin bir araya gelip bu Siyonist ve emperyalistlerin kurduğu düzenden çıkıp onlara teslimiyeti bırakıp, tek evrensel ve milli çözüm olacak adil bir düzenle maddi ve manevi huzuru yakalayabileceği gerçeği her kesim tarafından kabul görür oldu. Çünkü bu çareyi bu çözümü onyıllarca önce dile getirmesiyle insanlığı bu yola doğru yönlendirmesi dönüştürmesi çalışması yapıla yapıla, İbrahim Suresi 46. ayette de ifade edilen hakikat inşaallah yaşanır hale gelecek ve 8 milyarlık insanlık alemi Milli Mutabakata dayalı Milli Çözümler sayesinde nefes alacak… İnşaallah.

İBRAHİM SURESİ 46. AYET
Gerçek şu ki, onlar (zalimler ve hainler, mü’minlere ve İslami girişimlere karşı) hileli planlar kurdular (ve kuracaklardır). Oysa eğer onların (şeytani) hile ve hazırlıkları, dağları yerinden oynatıp kaydıracak (zelzeleler oluşturacak derecede bugün nükleer silahlara ve teknolojik imkânlara dayanmış) olsa bile, Allah katında da (kesinlikle onları boşa çıkaracak ve etkisiz kılacak kudret) planları ve programları vardır! (Allah zalim güçlerin mekir ve tuzaklarını kendi başlarına saracaktır.)

MÜRSELAT SURESİ 1-7. AYETLER

Birbiri ardınca ve iyilik amacıyla (örfen; zamanın şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun olarak) gönderilenlere (uyarıcılara, Hakka çağırıcılara) yemin olsun ki;

Derken (sert ve çetin rüzgârlar gibi, her hayırlı hizmete koşturup, şeytani odakları ve münafıkları) kökünden koparıp savuranlara…

Ardından (hakikat prensiplerini ve huzur projelerini, neşriyat yoluyla) korkmadan ve yılmadan yaydıkça yayanlara,

Sonra, (rahatının ve menfaatinin kölesi ve nefsani arzularının esiri olanlardan uzaklaşıp, Hakkı bâtıldan, sadıkı sahtekârdan, mü’mini münafıktan çok kesin ve keskin biçimde) ayırdıkça ayıranlara… (Mutlak doğruları ve mutlu oluşumları topluma tanıtanlara,)

(Ve gelecek nesillere de) Bir zikir ve öğüt (olacak eserler) bırakanlara!

Böylece (hiç kimsenin “bilmiyordum, başka türlü sanıyordum” gibi) bir bahanesi ve mazereti (kalmasın), veya (herkes apaçık şekilde) uyarılsın! (diye gerçekleri, hem de gerekçeleriyle birlikte ortaya koyanlara yemin olsun ki,)

Şüphesiz size va’ad edilen (zalimlerin hezimeti, ezilen mü’minlerin zafer ve hâkimiyeti ve kıyamet haberi) mutlaka vuku bulacaktır.

BAK: Rabbani Yaklaşım ve Anlayışımızla Yüce Kur’an’ın Manası ve Mesajı
Hazırlayan: Abdullah Akgül, Ezher Üniversitesi Mezunu 
Yorumlayan: Üstat Ahmet Akgül
http://www.mealikerim.com

SİYONİZM’İN UŞAKLARINDAN MEDET UMMAK?!

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’e yönelik soruşturmalar nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesine yaptırım kararı almıştı!
79 ülke, yayınladıkları ortak bildiride, Trump’ın UCM’ye yaptırım uygulama kararının hukukun üstünlüğünü ortadan kaldırdığı ifade ederek reddetti, ancak Cumhur İttifakı Trump’ın mektubunu hatırlamış olmalı ki, cılız bir tepki dahi gösteremedi!

İşbirlikçi zihniyetin tepki göstermekten dahi çekindiği Trump, Beyaz Sarayda bütün dünyanın gözü önünde Netanyahu zalimini kendi sandalyesine elleriyle oturtuyordu!
Netanyahu dünyayı yöneten 13 Siyonist Ailenin kullandığı bir maşadır, Trump ise Netanyahu’nun hizmetinde olduğunu açıkca gösterdi.
Trump ve Netanyahu’nun Gazze’yi işgal etme, Filistinlileri sürgün etme girişimlerine dahi tepki göstermeyen işbirlikçi hükümet ve muhalefetin ayarlarını anlamamak için ahmak olmak gerekirdi!

İsrail uşağı Suriye Cumhur Hükümeti
Savunma Bakanı Ebu Kesra:

“PKK/SDG’ye karşı askeri müdahale kan gölü yaratır. Diplomatik çözüm arıyoruz.
Suriye’deki Türk askerlerini azaltmak veya yeniden dağıtmak için Ankara ile anlaşmalar yapılabilir.” buyurmuştu!

Bütün işbirlikçiler aynı ağızdan konuşmaktaydı ve Milli Çözüm’ün bir kaç hafta önce yayınladığı ve uyardığı” HTŞ ve PKK/YPG/SDG ‘nin Suriye Kürdistan’ı üzerinde ki anlaşma metinleri” aynen çıkmaktaydı.
İmralı’nın açıklamasıyla Türkiye’nin terör tehdidinden kurtulacağını zannedenler aldanmaktaydı! ABD’nin vekil gücü PKK, Suriye’de 140 bin kişilik militan toplamış ve milyarlarca dolar para harcanmıştı.
İmralı’nın TBMM’ye getirilme ihtimalinin tartışılması bile Türkiye Cumhuriyeti için bir onursuzluk sayılırdı!
Halkımız artık daha fazla aldatılamayacak ve fiilen işgal altında ki topraklarımızın kurtulması için yeni bir kuvâ-yı milliye ruhuna destek çıkacaktı, çünkü “halkımızın külüne üflesen altından iman çıkardı!”

Evet dünyayı yöneten güçler; bütün dengeleri ayarlamaktaydı
İşbirlikçilerin korktuğu şu manyak Trump bile basit bir maşaydı!
Zalim Netanyahu, Siyonistlerin bir kuklasıydı! Milli Çözüm ise bütün Siyonizm’e kafa tutmaktaydı!
Erbakan Hocamızın kuruculuğunda öncülük ettiği Hamas 7 Ekim’de şeytanları şaşkınlığa uğratmıştı. Erbakan Teknolojiyle İsrail’i yok etmek için karadan ordular göndermemiz bile bile boşuna masrafı! İsrail’in haritadan silinmesi Milli Mütabakat hükümetinin iradesiyle bir kaç saatten fazlasını almazdı!
Trump’tan, Putin’den, İran’dan, Partilerden, İşbirlikçilerden ve piyonlardan umut bekleyenler Erbakan Hocamızı anlayamamıştı! Çünkü bâtıl, hakkın karşısında bütün gücünü toplasa dahi,
Erbakan Hocamızın ifadesiyle yeryüzünün kimler eliyle kurtacağı ve zafere nasıl ulaşılacağı açıkca ifade edilmiştir.

”Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki Türkiye’nin kurtuluşu Milli Çözüm’e inanan bir hükümetin kurulması, Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”

“Allah nurunu tamamlayacak!”

Prof.Dr. Necmettin ERBAKAN

Yalan; çıkar umduklarımızı veya zararından korktuklarımızı aldatmak; sıkıntı ve sorunları geçici olarak atlatmak; başkalarına hava atmak ve üstünlük taslamak gibi bayağı ve aşağı nedenlerle söylenen asılsız sözler ve iddialardır.

Yalan; ahlakın laçkalaşması, asaletin yozlaşması; insani değerlerin yalama olması, karakter ve haysiyetin yamulmasıdır. Ve hele; dostlarına, dava arkadaşlarına ve üstatlarına karşı uydurulan yalanlar; vicdan ayarını bozan ve ruhları karartan sahtekarlıklardır.

Günümüzde yaygınlaşan yalanlara “Beyaz yalan, masum yalan, küçük yalan, zorunlu yalan” gibi jelatinli kılıflar geçirilmesi, tam bir riyakarlıktır. Oysa küçük yalan, küçük yılandan farksızdır.

Yalancının mumu yanar mı?

Yalancı ve yapmacık güle bülbül konar mı?

Evet, Türkiye’de (ve aslında her yerde); Hükümeti de, Muhalefeti de aynı Siyonist odaklar ayarlamaktaydı. Bizdeki sağcıların da, solcuların da, işbirlikçi İslamcıların da yularını tutanlar aynıydı. Şimdi Sn. R. T. Erdoğan’la, Cengiz Çandar’a aynı şeyleri konuşturan, yeni bir açılım için ortak fikirlerde buluşturanlar da bunlardı.

Hürrem Elmasçı yazmıştı

Hürrem Elmasçı, 14 Nisan tarihli “Yeşil Sol kulisleri… Cengiz Çandar’ı kuyudan kim çıkardı?” başlıklı yazısında “PYD ile diyalog çağrısı yapan Çandar’ın aslında yeni Kürt açılımı için aday gösterildiğini” yazmıştı.

Evet; Aydınlıkçılık, Filistin’de gerillacılık, Almanya’da mülteci, Cumhuriyet gazetesinde Humeynicilik, Sabah gazetesinde liboşluk, Özal’a danışmanlık, Boyner ile parti kuruculuk, Çiller’e akıl hocalığı, Yeni Şafak gazetesi, Radikal gazetesi, Erdoğan, FETÖ… Ne ararsan var bizim Cengiz Çandar’da! Şimdi de Yeşil Sol’dan Milletvekili adayı yapılmıştı. Merakım şuydu: FETÖ darbesinden sonra yurt dışına çıkıp kendini unutturan Cengiz Çandar’ı kim hatırladı da Milletvekili listesine yazdırdı? (Üstelik Diyarbakır’dan! Niye İstanbul değil?)

Bu yalan dolan nereye kadar ışığı yanacak hep beraber göreceğiz inşallah

İsrail’in Golan Tepeleri’ni “sonsuza dek” kendine bağlaması, bölgedeki siyonist hedeflerin ve uluslararası hukukun ne kadar hiçe sayıldığının açık bir göstergesidir. Terörist Netanyahu’nun, Suriye’nin iç karışıklığından faydalanarak askeri işgali genişletmesi, sadece bölgedeki dengeyi değil, tüm Orta Doğu’nun ve İslam dünyasının istikrarını tehdit etmektedir. Türkiye’nin ve tüm İslam dünyasının bu tür işgallere karşı birlik olma zorunluluğu yani ‘İslam Birliği’ ve ‘İslam Savunma Paktı’ her zamankinden daha belirgindir. ABD’nin bu durumu görmezden gelmesi ve desteklemesi, hem kendi bölgesel çıkarlarını hem de İsrail’in siyonist emellerini ön plana çıkarmaktadır. Bu küresel güçlerin, PKK-YPG gibi yapıları kullanarak Orta Doğu’yu yeniden şekillendirme çabaları, tarihi adaletsizliklerin ve bölgesel parçalanmanın temelini atmaktadır. Bizler bu tür işgallerin karşısında Erbakanca, Hamasça dimdik durmalıyız, yoksa gelecekte yeni Barzanistan’lar ve bölgesel tehditler yaratılır. Bu süreç, yalnızca emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet edecek bir oyun olacaktır.

İşte (böyle bir durumda) şayet iyilik (ve adalet) ederseniz, kendi nefsinize (ve menfaatinize) iyilik olacaktır. Yok, eğer kötülük (ve zulüm) ederseniz, o da kendi aleyhinize (sonuçlar doğuracaktır. Ama siz maalesef yine zulüm ve kötülük yoluna sapacak, elinizdeki ve emrinizdeki imkân ve iktidarları Siyonist hayallerinizi ve şeytani niyetinizi gerçekleştirmek için korkunç bir haksızlık ve ahlâksızlık yolunda kullanacaksınız. Dünya’yı savaş ve soygun alanına çevirecek ve insanları birbirine kırdıracaksınız.) Arkasından bu sonuncu (sapkınlık ve şımarıklığınızı cezalandırma) zamanı gelince, (size öyle Mü’min ve Mücahit kullarımızı göndereceğiz ki) yüzlerinizi kötüleştirsinler (servet ve saltanatınızı yıkıp sizi dize getirsinler, yüzlerinizi yere sürdürsünler) ve ilk kez girdikleri (Buhtunnasr veya Hz. Ömer döneminde Kudüs’ü fethettikleri) gibi tekrar yine Mescid’i (Aksa’ya) girsinler ve ele geçirdikleri (hainleri, katilleri ve mel’ânet merkezleri)ni mahvu perişan etsinler. (Böylece Siyonist saltanatınıza son versinler ve İsrail denen beşeriyet bünyesindeki kanser urunu kesip temizlesinler. Ey Beni İsrail, bu Allah’ın va’adi ve tehdididir ki, mutlaka yaşayacaksınız!)” İSRA Suresi 7.ayet

Elbette Öcalan’dan medet umanlardan, Büyük İsrail projesinin bir adımı olan Büyük Kürdistan’ın kurulmasına hizmet edenlerden Türkiye’nin ve İnsanlığın kurtuluşunu beklemek boşunadır. Türkiye’nin kurtuluşu Aziz Erbakan Hocamızın yıllar öncesi buyurduğu gibi;
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki:

TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU;
Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması,
Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve
Yeni Bir Devrin başlamasıyla mümkündür!”

TRT Basın Toplantısı, Yazarlar soruyor – Nisan 1980

Saf 8
Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla (kuru laf kalabalığıyla) söndürmek istemektedirler. Oysa Allah, Kendi nurunu tamama (başarıya) eriştirecektir; kâfirler hoş görmese (ve engellese) bile (Kur’an’ın Adil Düzenini yerleştirip yürütecektir).

https://www.mealikerim.com/61/saf/8

Saf 9
(Allah) ki, (elbette) Elçisini hidayet ve Hakk Din üzere gönderendir; öyle ki onu (Hakk Din olan İslam’ı) bütün dinlere (ve bâtıl düzenlere) karşı üstün ve galip getirecektir; (hatta) müşrikler hoş görmese (ve karşı gelse) bile (Allah bunu gerçekleştirecektir).

https://www.mealikerim.com/61/saf/9

Yazının başlığı her şeyi anlatıyor net bir şekilde ülkem ve yöneticilerimiz biran evvel akıllarını başlarına alıp içerdeki ve dışardaki bu uçuruma yuvarlanışa dur demezler ise maalesef şuanda yaşadığımız sanki bizleri “otonom ve özerk” miş gibi görülmemizden daha ileri boyutlara taşınacaktı. İsrail Suriye ordu diye bir şey bırakmamış, sözde radikal islamcı HTŞ’ye Suriye yi tertemiz tehlikesiz bir şekilde İsrail’e bırakması için getirilmişti. Hala büyük devlet olmanın farkına varamayan işbirlikçi kafalar ezilmişlik halinden çıkamamaktalardı. Stratejik ortaklarının! yanlış ve hatalarının üzerini kapatma derdindelerdi. 
Suriye’deki PKK’ya silahsız çözüm önerileri çok ağır bedeller ödetebilecek teklifler getirte bilirdi. Silahsız çözüm ancak teröristlerle anlaşarak çözüm olurdu. Şuanda Türkiyemizde yapılmaya çalışılan çözüm süreci ile beraber değerlendirildiği zaman, bu Türkiye’mizin parçalanmasında bir domino taşı etkisi yapabilirdi. Suriye başlayacak olay hızlı bir şekilde Türkiye’mize sıçrar, burada halkların kendi kaderini tayin etmesi ile bölünmeye doğru büyük bir kapı aralarlardı.
Ülkeyi yöneten sinir merkezleri artık bu gidişe dur demeliler ve tek kurtuluşun Milli Çözümün senelerdir defalarca söylediği  Milli Mutabaktta olduğunun farkına varmalılar, yapılan tavsiyelere kulak vermeliler. Yada bu daha iyi günlerimiz olduğu unutulmamalıdır.

Bu kapıya gelmekten başka çare yok. Buraya geleceksin. Hiç çaresi yok.

Prof.Dr. Necmettin ERBAKAN

 İbrahim Karagül, Suriye konusunda hızlı çark etti. 

 “İsrail yayılmacılığı bitti” diye yazarken/zannederken  PKK/YPG’nin ve İsrail’in en büyük kazanan olduğunu anlaşıldığında  kamuoyuna yutturulan zokada fark edilmiş oldu. En azından bu sinsi oyun inşallah aklımızı başımıza almıştır da  şeytanın şaheseri karşısında  şeytanın ve uşaklarının oyununa hiç kanmayan Adresi fark etmiş oluruz!

Görüldüğü üzere Yahudi’nin 5000 yıllık tecrübesinin karşısında ya oyunlarına geleceğiz yada hiç oyunlarına gelmeyen Aziz Erbakan Hocamızın en Sadık Bilge  takipcisinin öncülüğünde Milli Mutabakat hükümeti kurup Adil Düzenin kurulması şerefine nail oluruz inşallah.

Suriye konusunda ve her konuda dergimizin ne söylediğine bakıldığında daha ilk günlerde gerçekleri nasıl da tam isabetle yazmış olduğu ve milli duyarlılığa sahip herkesi nasıl bilgilendirmiş olduğu anlaşılacaktır.

Siyonist İsrail tehlikesinin farkına varılmalı ve bir an önce Milli Mutabakat kurulmalıydı!
Siyonistlerle işbirlikçilik yapan; iktidarların da muhalefetlerin de, sağcıların da solcuların da, istismarcı dincilerinde de inkârcı dinsizlerin de yularını hep aynı Siyonist odaklar tutmaktaydı.
Siyonist senaryo gereği; birbirlerine karşıymış gibi rol yapan işbirlikçi figüranlara aynı şeyler konuşturulmakta ve “yeni bir açılım” için ortak fikirlerde buluşturulmaktaydılar.

İsrail’in ve Siyonist Lobilerin güdümündeki ABD ve AB’nin, saklı tuttukları şeytani planlarının amacı; varlık ve bekamızın sonunu hazırlamaktı:
PKK ve YPG’nin kullanım ömrü tamamlanmıştı ve artık tasfiye olunup rafa kaldırılmaları lazımdı…
Ama aynen Kuzey Irak’taki gibi, Kuzey Suriye’de de otonom-özerk bir Kürt bölgesi oluşturulacaktı…
Cumhur İttifakı’na ve yandaş-kiralık yazar ve yorumcu takımına bir müddet: “PKK’yı ve benzer yapıları dağıttık, terörün belini kırdık!..” havasında palavralar sıktırılacak, ama Suriye Kürt Bölgesi, kenarı köşesi kırpılıp aynen yerinde kalacaktı…
İleride Barzanistan’la birleştirilip, bizim Doğu ve Güneydoğumuz da kışkırtılacak ve böylece kuşatma altına alınacaktık.

Kendi makam ve çıkarları uğruna, böyle bir duruma fırsat ve ruhsat sunan hiç kimse o makamda ve iktidar koltuğunda bir saat bile oturamazdı; hatta çok güvendikleri Amerika ve Avrupa da kendilerini koruyup kurtaramazdı.

İşbirlikçiler, Suriye’de Haçlı Batı’nın ve Siyonist odakların taşeronluğunu yapmaktaydı.
Irak Barzanistanı’ndan sonra şimdi Suriye Rojavası dayatılmakta, Cumhur İttifakı ise bu Siyonist senaryonun Türkiye ayağını oluşturan “Milli Açılım” safsatasına hazırlık yapmaktaydı.
İşbirlikçiler, Kuzey Suriye’deki PKK-YPG Özerk Bölgesi sorununun çözümünün ABD’de olduğunu itiraf ederek, bırakın İsrail ve ABD, HTŞ’ye ne talimat verirse o yapılsın demeye çalışmaktalardı.

İsrail Başbakanı Netanyahu Golan Tepeleri’nin İsrail’in ayrılmaz parçası olduğunu ilan etmekteydi.
ABD, HTŞ ile hem doğrudan, hem aracılar vasıtasıyla görüşmekteydi. SDG (Suriye Kürdistanı Yanlıları) ile ilgili duruşunda herhangi bir değişiklik bulunmamaktaydı.
ABD Dışişleri Sözcüsü “Türkiye ile SDG arasında ateşkes anlaşması yapıldı” açıklamasını yapıyor, özür beyanları ise ABD yerine MSB kaynaklarından geliyor, “Yapılan açıklamayla ilgili bir dil sürçmesi olduğunu düşünüyoruz” açıklaması yapılarak ABD’li bürokratların küstahlığına kılıf uyduruluyordu.

KDP Politbüro Üyesi Hemin Hewrami, Kürtlerin Ayn el Arap’taki statüsünü korumanın yolunun PYD’nin PKK ile ilişkisini sonlandırmasından geçtiğini hatırlatarak, zaten İsrail ve ABD’nin planı olan PKK’nın tasfiye edilip PYD Rojavası’nın tanınmasını istiyordu.
YPG, Trump’a mektup yolluyor, Türkiye’ye baskı yapılmasını istiyordu.

Ancak, Siyonistlerin varlık ve bekamızın sonu hazırlayan sinsi ve şeytani planları, aziz Milletimizden daha fazla saklanamazdı.
Milli sorumlu ve şuurlu kesimler bu oldubittiye asla fırsat tanımazlardı.

Erbakan hocam çalışmaları ve hazıırlıkları ile siyonist yahudinin planları sadece yıkmakla kalmayıp nasıl onlarca belki yüzlerce yıllık ertelemek zorunda kalmışlar ve dünyaya kendileri hakimiyet sağlamak için her taraftan her alandan her görüşten ve hatta her dinden kişi kişileri planlarında kullanmakk tabiri caizse dişli vazifesi görmeleri için çabalakta ve de zahiren başarılı gibi görünüyor olsada…
AMA
Onlar ne kadar plan çalışma yapsalarda Allah nurunu tamamlayacak inşallah Rabbimizin razı olacagı inanan kulları ile Adil bir düzen kurulacak ve kesinlikle kaçınılmaz durumdadır.

Picture of Mehmet SITMAPINAR

Mehmet SITMAPINAR

YORUMLAR

Son Yorumlar
17
0
Düşünceleriniz değerlidir, lütfen yorum yapın.x
Paylaş...