“YENİ YOL” MACERASI
VE
DAVOS’ÇULARIN DİNDAR DAVULCULARI
Milli Görüş, “Kirli Dönüşümün” Avucundaydı!
Ey SP Genel Başkanı ve onun şakşakçı takımı!
Hani, Milli Çözüm’ün; “DEVA ve Gelecek Partileriyle üçlü çatı oluşumu hazırlıkları” iddiaları yalandı, asılsızdı?
Hani, “Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına zemin oluşturma” çabalarına figüranlık yapma uyarıları kuru itham ve iftiraydı?
Hani, Milli Çözüm’ün; “Bu şüpheli ve şu şaibeli gidişat; SP’yi, Milli Görüş çizgisinden ayırıp, Erbakan’ın prensip ve projelerinden koparıp, DAVOS’çu SOROS’çu ve AB tutkulu, sözde İslamcı özde Masonik istismarcı takımın kuyruğu yapma operasyonlarıdır!” kuşkuları uydurma kurgulardı?
Hani böyle bir sinsi oluşuma ve ÇATI Grubuna, asla yanaşılmayacaktı? Hani Milli Görüş ve Saadet Partisi, doğrudan ve dolaylı hiçbir grubun veya oluşumun güdümüne bırakılmayacaktı?..
İşte; Milli Çözüm’ün aylar ve yıllar önce uyardığı, ama hep “fitne çıkarmakla ve iftira atmakla” suçlandığı ÇATI OLUŞUM’una resmen katılmışlardı ve YENİ YOL(!?) GRUBUNUN, katılımcı alt kademesi olmuşlardı… DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi’nin oluşturduğu YENİ YOL(!?) Grubunun Genel Başkanlığına ise DEVA Partili Celal Mümtaz Akıncı atanmışlardı. Ama tabii ki direksiyon Ali Babacan’ın elinde olacaktı… Ali Babacan ise, AKP’nin kurucularından, Ekonomi Bakanlarından, dış politika elemanlarından ve asıl Siyonist sömürü sermayesinin dünya ekonomisini dizayn etme üst kurumu olan DAVOS’un en hararetli ve en sürekli katılımcılarındandı…
Ve alıklara, balıklara ve kendilerini dava adamı sanan kof kalabalıklara tekrar hatırlatıyoruz ki; işte bu Ali Babacan, aynı zamanda Abdullah Gül’ün: “Babasından kız ister gibi rica edip siyasete kattığımız şahıstır!” dediği insandı. (Bak: Ali Babacan’ın biyografileri) Yani Milli Çözüm’ün; “Bu üçlü Çatı oluşum girişimleri, aslında SP’yi, Milli Görüş’ten ve Erbakan çizgisinden koparma ve Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına zemin hazırlama çabalarıdır!..” iddialarımız, öyle kuru itham ve iftira olmayıp, acı gerçeklere tercümanlık yapmaktı ve yine aynen gerçekleşmiş durumdaydı.
Oluşturulan Çatı hareketinin YENİ YOL olarak belirlenen Grubunun başına DEVA Partili Eski Anayasa Mahkemesi Üyesi Celal Mümtaz Akıncı’nın (67 yaşında) getirilmiş olması da enteresandı. 1993’te Sivas Katliamı sanıklarının avukatlığını yapmıştı. Anayasa Mahkemesi üyeliğine E. CB. Abdullah Gül tarafından atanmıştı.
Ne diyelim, Hak Davasında ve halkın yararına dik durup kendi başına buyruk olamayanların, böyle oluşumlara kuyruk olmaları kaçınılmazdı!
Yalancıların Mumu Yatsıya Kadardı!
Evet; önce inkâr ve itiraz ettikleri halde Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ortak grup kurma konusunda anlaştıklarını kamuoyuna duyurmuşlardı. Üç partiyi Meclis’te ortak grup çatısında buluşturan partinin ismi Yeni Yol olacaktı. Her halde bunun açılımı “Yeni Doğru Yol” şeklinde okunmalıydı.
Güya, Meclis’te ortak grup kurmalarına karşın, kendi isimleri altında faaliyet yapacak ve mevcut Genel Başkanlar da görevlerinde kalacaktı! Tabi bu, işin yutturmacasıydı.
Celal Mümtaz Akıncı Kim Olmaktaydı?
Afyonkarahisar doğumlu Celal Mümtaz Akıncı, 10 yıla yakın bir süre Baro Başkanlığı yapmıştı. 2010 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilip Abdullah Gül tarafından onaylanmıştı. 12 yıla yakın bir süre de AYM üyeliği yapan Akıncı, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına taşınmıştı. Akıncı, 2022 yılında görevinden emekli olup ayrılınca, hemen DEVA Partisi’ne katılmıştı. Akıncı, 12 Ekim 2024 tarihinde yapılan Olağan Büyük Kongre’de DEVA Partisi GMYK üyeliğine seçilip, Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine atanmıştı.
Çatı’ya Tepki Nedeniyle İstifalar Başlamıştı!
Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nde Çatı Partiye tepki gösterenler arka arkaya istifa etmeye başlamıştı. Ankara Milletvekili Nedim Yamalı‘nın istifasıyla Saadet Partisi çatısı altında Gelecek Partisi’nin katılımıyla oluşturulan Meclis grubu düşmüş, DEVA Partili Mehmet Emin Ekmen ve Ertuğrul Kaya‘nın bu partiye katılımıyla, grubun yeniden oluşması sağlanmıştı.
Çatı Parti oluşumu, DEVA Partisi’nden de istifalara yol açmıştı. İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, “atalet içinde olmakla” eleştirdiği partisinden 26 Aralık’ta ayrılmıştı. Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın ise “DEVA Partisi bir çatı bünyesinde farklı bir yola giriyor” açıklamasıyla, partisinden ayrılmıştı. Dalgın’ı ise; eski Devlet Bakanı da olan Selma Aliye Kavaf izlemiş, “Çatı Parti kararını doğru bulmadığını” belirterek, istifasını açıklamıştı. Son istifalarla, DEVA Partisi’nin Milletvekili sayısı resmi olarak 10’a düşmüş durumdaydı.
SP, dava erbabının değil, hesap adamlarının insafına kalmıştı!
Hatırlayınız; Saadet Partisi’nin mevcut politikasını tasvip etmeyen bir grup partili, ‘Haymana Mutabakatı Heyeti’ni kurarak Temel Karamollaoğlu yönetimini topa tutmuşlardı. Heyetin Yürütme Kurulu Başkanı Hasan Yaşar, son gelişmeleri gazetecilerle paylaşmıştı.
Saadet Partisi Genel Başkanlığı koltuğunda 7’nci yılını dolduran Temel Karamollaoğlu’nun izlediği siyaset, parti içi muhalefete yol açmıştı. Partinin 2018 genel seçimlerinde CHP’den yana tavır takınmasını ve son olarak Altılı Masa paydaşlarından biri halini almış olmasını Milli Görüş çizgisine yakıştıramayan Haymanacıların, sonunda tıpış tıpış gidip T. Karamollaoğlu güdümlü Mahmut Arıkan listesine katılmaları, biz hariç herkesi şaşırtmıştı. Ve hele bu zevatın Çatı oluşumu YENİ YOL’a sıcak bakmaları, asıl amaçlarını ve ayarlarını ortaya çıkarmıştı.
Partinin 30 Kasım 2022 tarihinde düzenlediği Olağan Kongresi öncesinde ‘Haymana Mutabakatı Heyeti’ni oluşturan 46 politikacı, bu kez ufuktaki genel seçimlere yönelik bir bildiri yayımlamıştı. ‘2023 Seçimleri Kamuoyu Açıklaması’ başlıklı metinde, Saadet Partisi’nin Altılı Masa’daki konumunun Milli Görüş ideasına uymadığı belirtilerek, toplu istifa sinyali yakılmıştı. Heyeti oluşturan isimler arasında İl Başkanları ve Genel İdare Kurulu Üyeleri de vardı.
Ama işte görüyorsunuz; sonunda hepsi kof ve fos çıkmıştı. Ve hele Çatı Parti “YENİ YOL’A” hiçbir itirazda bulunmamaları; bunların öyle dava duyarlılığı, Erbakan bağlılığı falan taşımadıkları, gündelik basit ve fasit hesaplar ve fırsatlar peşinde koştukları bir kez daha kanıtlanmış ve Milli Çözüm yine haklı çıkmıştı!.. Zaten Oğuzhan çömezlerinin Temel’in tahribatlarını düzeltmelerini beklemek saflıktı…
“Akşener’i Unutmadık” Diyenler Babacan’ı Nasıl Hatırlamamışlardı?
Saadet Partisi 21. Dönem Ankara Milletvekili Mehmet Zeki Çelik, Haymana Mutabakatı Heyeti’nin hazırladığı metni “makul” (akılcı ve yararlı) bularak parti tabanındaki rahatsızlığa vurgu yapmıştı. Çelik, açıklamasının devamında Saadet Partisi’nin Altılı Masa ortaklarından İYİ Parti Genel Başkanı “Meral Akşener’in 28 Şubat’taki tutumunu unutmadığını” aktarmıştı.
“Bence çok güzel bir metin hazırlamışlar. Her şeyi çok doğru ifade etmişler. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu noktayı iyi bir şekilde dile getirmişler. Saadet Partisi’nin de yanlış yaptığını ifade ediyorlar. Bu, parti içerisinde ciddi bir muhalefet var demektir. Hatta benim bildiğim, genel kongrede bu ekip bir liste çıkaracaktı, fakat parti içerisinde ikilik olmasın diye vazgeçtiler. Şu anda benim edindiğim intiba da Saadet Partisi’nde teşkilat mensuplarının, Altılı Masa’dan ötürü rahatsızlık duydukları yönündedir. Haymana Mutabakatı Heyeti de bunun bir ifadesidir. İsminin Haymana Mutabakatı olmasını da izah edeyim… Neden Haymana demişler? Orada bir otel var… Kongre öncesi, bu otelde yapılan bir toplantı neticesinde alınan kararlara Haymana Mutabakatı demişler. Oradan geliyor. Milli Görüş’ün biliyorsunuz birtakım yan kuruluşları var… Cansuyu bunlardan bir tanesidir. Cansuyu’nun Ab-ı Hayat diye bir kolu vardı Avrupa’da… Bugünkü Saadet Partisi yönetimi bunun kapanmasına sebebiyet verdi. Bundan ötürü de bazı rahatsızlıklar var… Bu sebeple parti yönetimine karşı ciddi bir muhalefet oluşmuş durumda. Biz CHP’nin, HDP’nin ve İYİ Parti’nin Milli Görüş’e karşı olduğunu biliyoruz. Meral Akşener’in 28 Şubat’taki tutumunu unutmadık. Bunu görmemek mümkün değildir. Bu sebeple Saadet Partisi tabanında böyle bir muhalefet oluşmuş ve bunu kabul etmek gerekir!”
İyi de bu duyarlı(!) ve tutarlı(!) ekip, şimdi Ali Babacan gibi DAVOS’çu ve Haçlı AB tutkulu şahsiyet ve zihniyetlerin kuyruğuna takıldıklarını nasıl yorumlayacaklardı? Hangi bahane ve hikmetlere(!) sığınacaklardı? Kaldı ki bir matematik gerçeğidir; oran olarak “eksi”ye düşen rakamların toplanması veya çarpılması onların sadece değerini azaltırdı. Samimiyetsiz ve beceriksiz yöneticiler elinde, artık eksilerle ifade edilen Saadet, DEVA ve Gelecek Partilerinin birleşmesiyle büyük parti olacaklarını ve oy oranlarını artıracaklarını düşünenler de yanılmaktaydı.
Recep Polat Bey; Eski SP Genel Başkanı ve YİK Üyesi Mustafa Kamalak Bey’in Necmettin Çalışkan’dan nakil ile “Recai Kutan ve Temel Karamollaoğlu’nun 1,5 sene öncesinden Mahmut Arıkan’ı belirlediklerini” aktarmıştı. Bu durumu Temel Bey’e sorduğunda ise, yalanlayamadığını vurgulamıştı. Yahu bunlar nasıl bir karanlık yapıydı ve bu bitmeyen Erbakan intikamının altında neler yatmaktaydı?
Mahmut Arıkan’ın Duyarlılığı(!) ve Tutarlılığı(!)…
İşte bu, Saadet Partisi yeni Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Hürriyet gazetesinden Hande Fırat’ın sorularını yanıtlamıştı. Cumhur İttifakı’yla ilgili de açıklamalarda bulunan Arıkan’ın sözleri bazı medya kuruluşlarında ‘Saadet Partisi Cumhur İttifakı ile bir araya gelecek’ şeklinde yorumlanmıştı.
Ardından Odatv’ye konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “açıklamasının devamında yer alan ifadelerin göz ardı edildiğini” belirterek, “İlk cümleye bakıldığında böyle bir sonuç çıkarılabilir, ancak devamında kullandığım ifade bunun gerçekleşmeyeceğini işaret ediyor. Çünkü o cümlenin devamında, ‘Cumhur İttifakı’yla yol yürümenin geçmişteki icraatlara baktığımızda kolay olmadığına şahitlik ediyoruz’ diyorum. Bu da aslında düşüncemizi ortaya koyuyor” ifadesini kullanmıştı.
Mahmut Arıkan Şunları Aktarmıştı:
“Prensiplerimizi muhafaza etmek kaydıyla toplumun bütün kesimleriyle iletişime geçeceğiz. Peki Cumhur İttifakı’yla biz bir araya gelebilir miyiz? Prensipleri, ilkeleri konuşmak kaydıyla bu tabii ki olabilir. Cumhur İttifakı’yla yol yürümenin geçmişteki icraatlara baktığımızda kolay olmadığına şahitlik ediyoruz. O tarihe kadar ne olur, ne biter bilmem ama ileriye matuf işleri yapabilmek için geçmişteki icraatlara bakmak durumundayız. Bir diğer husus, biz Saadet Partisi olarak ittifakların bugünden konuşulmasını çok doğru bulmuyoruz. Seçimlere yaklaşıldığında bütün partilerle oturacağız, konuşacağız. Hangi minvalde ittifak yapılması gerekiyorsa, hangi maddelerde, hangi prensiplerde yapılması gerekiyorsa konuşup yol haritamızı belirleyeceğiz.” Artık bunların yorumunu sizler yapın!? Yoksa bu YENİ YOL palavraları altında, topyekûn AKP’ye katılma hazırlıkları mı yapılmaktaydı?
YENİ YOL’un Fiili Lideri Babacan, Çatı Oluşum Hedeflerini Anlatmıştı!
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi ile TBMM’de kurdukları “Yeni Yol” grubunun oluşum sürecini ve hedeflerini anlatmıştı.
Üç partinin Milletvekillerini, Meclis’te ortak grup çatısı altında buluşturan “Yeni Yol”un kuruluşunda, Avrupa Parlamentosu’ndaki ortak grup sistemini örnek aldıklarını belirten Babacan, “Diğer siyasi partilerin de katılımına uygun bir ‘açık kapı politikası’ izleyeceklerini” vurgulamıştı.
Babacan, üç siyasi partinin kurumsal kimliklerini koruma koşuluyla oluşturulan Yeni Yol’un ilk grup toplantısında, üç partinin Genel Başkanlarının söz alacağını, daha sonra dönüşümlü olarak grup toplantılarında Genel Başkanların konuşma yapacağını hatırlatmıştı.
Edinilen bilgiye göre Yeni Yol’un Grup Başkanı Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Bülent Kaya olurken, Grup Başkanvekilliklerini DEVA Partisi’nden Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Gelecek Partisi Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ üstlenmiş durumdaydı. Yeni Yol grubunun ilk Genel Başkanı DEVA Partili Cemal Mümtaz Akıncı yapılmıştı. Babacan, Genel Başkanın ve grup yönetiminin, her yıl ocak ayında başka bir partiden birer yıllığına seçileceğini de hatırlatmıştı.[1]
‘Avrupa Parlamentosu’ Modeli Esas Alınacakmış!
AKP hükümetlerinde AB’den sorumlu Devlet Bakanlığı görevini de üstlenen Babacan, “Yeni Yol grubunun oluşum biçiminin, Avrupa Parlamentosu ve AB ülkelerindeki uygulamalara benzediğini” vurgulamıştı.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinden sonra, seçim yasasında yapılan değişiklikle, siyasi parti ittifaklarının yasal altyapısının oluşturulduğuna dikkat çeken Babacan, şunları anlatmıştı:
“Diğerleri; siyasi kararlarla, siyasi birliklerle gerçekleşiyor. Dolayısıyla bu seçim öncesinde yapılan iş birliği modellerine biz şimdi yeni bir tanesini de eklemiş oluyoruz. Bu da ortak grup. Aslında AP ve AB’ye üye ülkelere baktığınızda grup farklı. Partilerin bir araya gelip oluşturduğu yapılara aslında grup deniyor. Dolayısıyla bizde şu anda yasal altyapı buna müsait değil. Biz ne yapabiliriz diye çalıştık ve ortak bir parti tüzel kişiliği oluşturalım ve ortak parti tüzel kişiliği altında Milletvekillerimiz meclis çalışmalarını yürütsünler.”
Özetle; Milli Görüş, Kirli Dönüş içerisinde adım adım eritilmiş olacak ve böylece Erbakan’ın hatırası ve Adil Düzen Programları üzerine beton dökülmüş olacaktı!? Bu durumu hâlâ görmeyenler akıl fukarasıdır. Ama görüp de itiraz etmeyenlerin ise vicdanları kararmıştır.
Sürekli DAVOS’a Çağrılan ve Siyonist Sermaye Baronlarınca Ağırlanan Milli Kahraman; Ali Babacan!
Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, (16 Ocak 2023’te) başlayan Dünya Ekonomik Forumu’na (WEF) katılmak üzere İsviçre’nin Davos kasabasına uçmuşlardı. DEVA Partisi Genel Başkanlık Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Koordinatörü Abdurrahman Bilgiç, Babacan’ın zirveye katılmasına ilişkin Medyascope’a konuşmuşlardı. Babacan’ın dünyada bir marka olduğunu vurgulayan Bilgiç, “Geçmiş dönemdeki başarıları dolayısıyla tanınan, bilinen ve fikirlerine ihtiyaç duyulan bir insan ve Davos’a Türkiye’den davet edilen tek isim” şeklinde övgüler yağdırmıştı.
Abdurrahman Bilgiç, “Orada; dünyadaki siyasi, ekonomik, stratejik gelişmelerin hem mevcut fotoğrafı çekilir, hem de geleceğe yönelik yeni fikirler ortaya çıkardı. Oraya gittiğiniz zaman hem dünyanın bugünkü durumuna, hem de gelecekte nasıl bir yöne evrildiğine ilişkin bilgi sahibi olursunuz ve katkılar sunarsınız. Ali Bey, dünyada da, Avrupa’da da, Türkiye’de de bir markadır. Geçmiş dönemdeki başarıları dolayısıyla tanınan, bilinen ve fikirlerine ihtiyaç duyulan bir insandır. Babacan’ın orada olması, ülkemiz için gurur kaynağıdır!” demişti.
Babacan’ın, 2017 yılında oluşturulan “G20 Eminent Persons Group”a (Seçkin Kişiler Heyeti) seçildiğini hatırlatan Bilgiç, “Davos’ta da, anladığım kadarıyla Türkiye’den davet edilen tek isimdir ve orada bazı katkılarda bulunacaktır. Ukrayna’daki savaş, Çin’in etkisi, dünyadaki yeni düzenin nasıl şekilleneceği konuşulacaktır. Dünya çok kritik bir dönemden geçiyor ve Babacan böyle bir dönemde Davos’a gidiyor ve bu Türkiye için bir şanstır.” saptamalarıyla aslında DAVOS’un bir Siyonist Sermaye Danışmanlığı yaptığını ve Ali Babacan’ın faizci para baronlarına hizmetkârlığını itiraf buyurmuşlardı! İşte şimdi Saadet Partisi bu karanlık kafaların koltuk değneği yapılmıştı.
Ali Babacan’ın Siyasi Hayatı!
Ali Babacan 1967 doğumlu iş adamı ve eski Devlet Bakanıdır. 19 Kasım 2002 tarihli 58’inci T.C. Hükümetinde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevine atanan Babacan, 59. T.C. Hükümeti’nde de bu görevinde kalmıştır. Ali Babacan 3 Haziran 2005 tarihinde Avrupa Birliği ile müzakereleri yürütmek üzere Baş Müzakereci olarak atanmıştır. 1990 yılında Türk Milli Eğitimini Amerikan güdümüne bırakan Fulbright bursunu kazanarak Amerika Birleşik Devletleri’ne giden Babacan, 1990-1992 yılları arasında İllinois’teki ABD Northwestern Üniversitesi Kellogg School of Management’ta işletme dalında yüksek lisans (MBA) yapmıştır. 1994 yılında Ankara’ya döndükten sonra tekstil sektöründe hizmet veren kendi aile şirketini yönetmeye başlamıştır. 1994 ile 1995 yılları arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e danışmanlık yapan Babacan, 2001 yılında AKP kurucuları arasına katılmıştır. Aynı zamanda Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile birlikte Devlet Bakanı olarak MKYK’da (Merkez Karar Yönetim Kurulu) yer almıştır. Abdullah Gül de “Kız ister gibi babasından istedim” diyerek Babacan’ı kendisinin siyasete soktuğunu hatırlatmıştır.
Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu’ndan Skandal “Kürdistan” Çıkışı
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin kanalında canlı yayına çıkan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, programın başında skandal ifadeler kullanmıştı. Ahmet Davutoğlu, “Her şeyden önce Kürdistan bölgesindeki bütün kardeşlerime selamlarımı iletiyorum.” sözleriyle İsrail’in, Kürdistan hayaline hizmetkârlığını açığa vurmuşlardı.
Ardından, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk ile buluşmuşlardı. Davutoğlu burada yaptığı açıklamada “Artık savaşmak, tartışmak istemiyoruz, bu bölgeyi birlikte inşa edeceğiz” sözleriyle Cumhur İttifakı’nın Yeni Çözüm Sürecini desteklediğini vurgulamışlardı.
Şimdi SP’nin de, kuyruğuna takıldığı YENİ YOL’un kimlerin ekolü olduğunu anladınız mı? Oysa Türkiye’de kararsız seçmenlerin %37’lere çıkması; artık sadece iktidara güven duymamaktan değil, asıl muhalefetin de topluma umut aşılayamamasından kaynaklıydı.
Bu arada, ayet ve hadis okuyarak, Müslümanları uyutma ve uyuşturma çabaları yoğunlaşmıştı. İşte bunlardan en yanlış ve yaygın olanı:
“Ey Müslümanlar, gelin kardeş olup kucaklaşalım… Birbirimizle uğraşmayalım… İsrail gibi kâfirleri ve zalimleri bırakıp, kendi aramızda boğuşmayalım!..”
Yani: Erdoğan iktidarının ve Cumhur İttifakı’nın bazı hatalarını bahane edip onlara sataşmayalım, zayıflatmayalım!.. Fiiliyatta Siyonizm’e ve arkasındaki güçlere yarasa da, lafta İsrail’e atıp tutması bile bir kahramanlıktır, bunlara destek çıkalım!.. Birlikten kuvvet doğar, unutmayalım!..
Şu ayet-i kerimeleri dikkatle okuyup anlamanın ve her fırsatta hatırlatmanın tam zamanıydı:
“‘(Ey Resulüm!) Biz Sana Kitabı (Kur’an’ı) Hakk olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın Sana gösterdiği şekilde (adaletle) hüküm veresin (İslami ve insani hukuk kurallarına göre hükümet edesin). Sakın (İslami amaç ve çabalara balta vuran ve Hakk davadan ayrılan) hainlerin koruyucusu ve savunucusu olma!..’ (Ve onların tarafını tutma! diye Hz. Peygamber Efendimizin şahsında bütün mü’minler uyarılmıştır.)
(İslam davasını istismar ve iktidar imkânlarını suistimal ederek, aslında) Kendi nefislerine hıyanet edenleri de savunma. Çünkü Allah (CC) daima (ve her fırsatta) hainlik yapan ve günahlara dalan kimseleri asla sevmez.
Onlar (hıyanet ve kötülüklerini) insanlardan (sakınıp) gizlerler de Allah’tan (utanıp) gizlemezler. (Ve O’nun kahrına uğrayacaklarını düşünmezler.) Oysa, (Rabbinizin) asla hoşnut olmayacağı sözden (sinsi ve nefsi hedeflerden ibaret hıyanet girişimlerini) ‘geceleri (ve gizlice) düzenleyip kurarlarken’, O (Allah) onlarla beraberdir. Allah (kullarının) bütün yaptıklarını (ilmiyle ve kudretiyle) kuşatıvermiştir.
İşte siz böylesiniz; (haydi marazlı münafıkları sahiplenip) dünya hayatında onları savunmak için mücadele ettiniz (diyelim…) Peki, kıyamet günü onları Allah’a karşı kim savunabilecektir? Ya da onlara vekil (ve kefil) olacak kimdir?” (Nisa: 105-107-108-109)
“Şüphesiz, (her asırda ve her fırsatta) Allah’a ve Elçisine eziyet verenler (dinine ve davasına hıyanet edenler ve Peygamberin öğüt ve öğretilerini gereksiz görenler) var ya; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiştir ve onlar için (her iki âlemde) aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. (Şimdilik tayin ve takdir edilen cezalandırma vakti beklenmektedir.)
(Tüm masum insanlara ve birlikte yaşadığınız) Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, işlemedikleri bir suç nedeniyle (hakaret ve) zahmet edenler (ve onların haklarına ve haysiyetlerine tecavüze yeltenenler) gerçekten büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.” (Ahzâb: 57-58)
“(Sonra Yakup evlatlarına dönüp:) ‘Ey oğullarım, haydi gidiniz de (hayırlı bir haber getirmek için) Yusuf’u ve kardeşini (dikkatle ve titizlikle) araştırıveriniz… (Ey Müslümanlar! Siz de nice yıllardır kaybettiğiniz izzet ve hâkimiyetinizi yeniden bulmaya gayret ediniz…) Sakın Allah’ın rahmet ve inayetinden ümit kesmeyiniz!.. Zira kâfir olanlardan başkası Allah’ın nusret ve merhametinden ümit kesmez (kesmemelidir).’” (Yusuf: 87)
- Ayşe Sayın / BBC Türkçe
Özetle; Milli Görüş, Kirli Dönüş içerisinde adım adım eritilmiş olacak ve böylece Erbakan’ın hatırası ve Adil Düzen Programları üzerine beton dökülmüş olacaktı!? Bu durumu hâlâ görmeyenler akıl fukarasıdır. Ama görüp de itiraz etmeyenlerin ise vicdanları kararmıştır.
Eski Doğru Yol partisi şimdi olmuş Yeni Yol partisi.
Milli Görüş’ün Kara Kutusu Ahmet Akgül hocadır ve fikirleri dikkate alınmak zorundadır.
Milli Görüş teşkilatları; Korkut Özal, Erdoğan-Gül, Kurtulmuş ve Fatih Erbakan ile 4 kez bölünme fitnesine maruz kalmış ve yönetimindeki hastalıklı şahıslar eliyle de oy kaybetmiştir.
Ahmet hoca ise tüm bunlar olurken bizleri uyarmış ve evet, HAKLI ÇIKMIŞTIR!!!
Örneğin Temel Karamollaoğlu’nun Hdp’ye sinyal vermesi Sp’yi iyice mahvetmedi mi? Hangi milli görüşçü inkar edebilir bunu?
Arıkan ve çatı uyarısında da kendisi haklı çıkacak! Ama bu uyarılarına uyulmadıktan sonra bu haklılık neye yarayacak?
Üzüntülü gözlerle seyrediyoruz gidişatı Ya Rabbi! Takıntıları bırakıp teşkilatların Sn. Ahmet Akgül ile “en azından bir fikir alışverişi” yapması lazımdır.
Sağlıcakla.
Ülkemizde ,iktidara karşın Muhalefet yakın zamanda bir araya geldi, fakat gelinirken bile, muhalif partiler bir birine katlandı, ama kimse kimseye katılmadı..
Yeni yoldan kasıt;
Saadet partisi ni ve mensupları nı , Erbakan hocamızın Fikir ve düşüncelerınden Adil düzen projelerinden koparmak, ılımlı yumuşak siyaset ile kolay lokma halıne getirmek, siyonizme karışmayacak bir yol içerisinde bulundurmak İsteniyor.!
Türkiyenin bir Tek kurtuluşu YOLU var oda;
Erbakan hocanın Yolundan yürümek,Milli çözümün izinden gitmek..
Yeni yoldan kasıt; Abdullah Gül himayesinde 3 partiyi kontrol altına alıp, Akp den bunalan millete, adres yeni yol adı altında toplamak.
Saadet partisi ise bu oluşumda asla olmaması gerekiyor… Ama genel başkan arıkan başına buyruk kasıtlı olarak yol ilerliyor.
Teşkilatın ve Milli Görüşün Tarihine uygun hareket etmiyor..
Biz bu yeni yol filmini daha önce, 1999-2000 lı yıllarda Fazilet Partisi içersin de, Erbakan hocaya karşı, “yenilikçi Hareket” adı altında
Abdullah Gül öncülüğünde RTE, ‘an Abdüllatif şener vs… Gibi partililerle yeni yol yaptılar…
Deva Gelecek partı genel başkanlarının eylem ve söylemleri ortada, Akp nin zihin yapısı ile arasında bir fark yok,.
Ahmet Davutoğlu; “ben bedenen Ak partiden ayrıldım ama ruhen hala Ak partideyım” Diyen
Sureye kof devrimine sahip çıkıp, Apo için “umut hakkı” Konularında iktidar ile aynı, Abdullah Gül de aynı şeyleri söylemek te..
Ülkemizde ,iktidara karşın Muhalefet yakın zamanda bir araya geldi, fakat gelinirken bile, muhalif partiler bir birine katlandı, ama kimse kimseye katılmadı..
Tek yol, Milli çözüm, Milli Mutabakat,Âdil düzen, D-8 ler, İslâm birliği..
LİDERSE İTAAT EDİLİR !!
Üç kafadar kafa kafaya vermiş!
Samimiyet bitmiş , iş çıkara gelmiş!
Ülke ve İslam aleminin durumu vahimken!
Yanlış ve temelsiz çok boş laflar etmiş !
Ümmet sizden çok büyük hizmet bekliyor!
Çare artık tek başına Saadet diyor !
Saadet ‘in ismi unutturmaya çalışılıyor!
Yanlış planlar malisef ki devredeymiş !
Erbakan Hocamın kemikleri sızlarsa!
Nerede kaldı başkanlık! Artık lafta!
”Lidere itaat şart’ ‘derler çok safca!
Mü’min bir delikten iki kere ıssırılmaz’mış ”1
1*(Hadis-i Şerif)
YORUM YAZMAKTAN ACİZ OLANLARA!
Göz nuruyla yazar, yazılanları
Emek verip yapar, tüm uyarıları
Çok mu görüyoruz, bir yorum yazmayı
Bırakalım artık, kendimizi kandırmayı..
Herkesin değeri, gayreti kadar
Kıymet bilmeyen, bir gün şaşar
Bugün sabreden, yarın yaşar
Kış bitiyor, yaklaştı bahar..
HİDAYET, FERASET, DİRAYET ve SİYASİ CESARET SAHİBİ MİLLİ ÇÖZÜM HAKLI ÇIKMAYA DEVAM EDİYOR …
“Erbakan’ı öldürmek ve gömmek yetmez, üzerine beton dökmek gerek” diye düşünen ve bu yolda çalışan siyonistler ve onların uşağı münafık takımı boşuna heveslenmeyin, Milli Çözüm sizin planlarınızı boşa çıkaracak…
Ey SP Genel Başkanı ve onun şakşakçı takımı!
Hani, Milli Çözüm’ün; “DEVA ve Gelecek Partileriyle üçlü çatı oluşumu hazırlıkları” iddiaları yalandı, asılsızdı?
YENİ YOL(!?) Grubunun Genel Başkanlığına ise DEVA Partili Celal Mümtaz Akıncı atanmışlardı. (Celal Mümtaz, Anayasa Mahkemesi üyeliğine E. CB. Abdullah Gül tarafından atanmıştı.)
Ama tabii ki direksiyon Ali Babacan’ın elinde olacaktı… (Ali Babacan, aynı zamanda Abdullah Gül’ün: “Babasından kız ister gibi rica edip siyasete kattığımız şahıstır!” dediği insandı. Siyonist sömürü sermayesinin dünya ekonomisini dizayn etme üst kurumu olan DAVOS’un en hararetli ve en sürekli katılımcılarındandı…)
Şimdi SP’nin de, kuyruğuna takıldığı YENİ YOL’un kimlerin ekolü olduğunu anladınız mı?
Özetle; Milli Görüş, Kirli Dönüş içerisinde adım adım eritilmiş olacak ve böylece Erbakan’ın hatırası ve Adil Düzen Programları üzerine beton dökülmüş olacaktı!? Bu durumu hâlâ görmeyenler akıl fukarasıdır. Ama görüp de itiraz etmeyenlerin ise vicdanları kararmıştır. (Erdoğan vb. davamızı bölerken Milli Çözüm’ün davaya sadakat hatırlatmalarına karşı “fitne çıkarıyorsunuz” diye karşılık verenler bugün benzeri durumlarda da aynı reaksiyonu gösteriyorlarsa, kendilerini Siyonist sapkın Yahudilerinin ve işbirlikçilerinin kullanımına (zihnen) hazır hale getirmişler demektir.)
Bu arada, ayet ve hadis okuyarak, Müslümanları uyutma ve uyuşturma çabaları yoğunlaşmıştı. İşte bunlardan en yanlış ve yaygın olanı:
“Ey Müslümanlar, gelin kardeş olup kucaklaşalım… Birbirimizle uğraşmayalım… İsrail gibi kâfirleri ve zalimleri bırakıp, kendi aramızda boğuşmayalım!..”
Yani: Erdoğan iktidarının ve Cumhur İttifakı’nın bazı hatalarını bahane edip onlara sataşmayalım, zayıflatmayalım!.. Fiiliyatta Siyonizm’e ve arkasındaki güçlere yarasa da, lafta İsrail’e atıp tutması bile bir kahramanlıktır, bunlara destek çıkalım!.. Birlikten kuvvet doğar, unutmayalım!..
Şu ayet-i kerimeleri dikkatle okuyup anlamanın ve her fırsatta hatırlatmanın tam zamanıydı:
“‘(Ey Resulüm!) Biz Sana Kitabı (Kur’an’ı) Hakk olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın Sana gösterdiği şekilde (adaletle) hüküm veresin (İslami ve insani hukuk kurallarına göre hükümet edesin). Sakın (İslami amaç ve çabalara balta vuran ve Hakk davadan ayrılan) hainlerin koruyucusu ve savunucusu olma!..’ (Ve onların tarafını tutma! diye Hz. Peygamber Efendimizin şahsında bütün mü’minler uyarılmıştır.)
(İslam davasını istismar ve iktidar imkânlarını suistimal ederek, aslında) Kendi nefislerine hıyanet edenleri de savunma. Çünkü Allah (CC) daima (ve her fırsatta) hainlik yapan ve günahlara dalan kimseleri asla sevmez.
Onlar (hıyanet ve kötülüklerini) insanlardan (sakınıp) gizlerler de Allah’tan (utanıp) gizlemezler. (Ve O’nun kahrına uğrayacaklarını düşünmezler.) Oysa, (Rabbinizin) asla hoşnut olmayacağı sözden (sinsi ve nefsi hedeflerden ibaret hıyanet girişimlerini) ‘geceleri (ve gizlice) düzenleyip kurarlarken’, O (Allah) onlarla beraberdir. Allah (kullarının) bütün yaptıklarını (ilmiyle ve kudretiyle) kuşatıvermiştir.
İşte siz böylesiniz; (haydi marazlı münafıkları sahiplenip) dünya hayatında onları savunmak için mücadele ettiniz (diyelim…) Peki, kıyamet günü onları Allah’a karşı kim savunabilecektir? Ya da onlara vekil (ve kefil) olacak kimdir?” (Nisa: 105-107-108-109)
“Şüphesiz, (her asırda ve her fırsatta) Allah’a ve Elçisine eziyet verenler (dinine ve davasına hıyanet edenler ve Peygamberin öğüt ve öğretilerini gereksiz görenler) var ya; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiştir ve onlar için (her iki âlemde) aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. (Şimdilik tayin ve takdir edilen cezalandırma vakti beklenmektedir.)
(Tüm masum insanlara ve birlikte yaşadığınız) Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, işlemedikleri bir suç nedeniyle (hakaret ve) zahmet edenler (ve onların haklarına ve haysiyetlerine tecavüze yeltenenler) gerçekten büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.” (Ahzâb: 57-58)
“(Sonra Yakup evlatlarına dönüp:) ‘Ey oğullarım, haydi gidiniz de (hayırlı bir haber getirmek için) Yusuf’u ve kardeşini (dikkatle ve titizlikle) araştırıveriniz… (Ey Müslümanlar! Siz de nice yıllardır kaybettiğiniz izzet ve hâkimiyetinizi yeniden bulmaya gayret ediniz…) Sakın Allah’ın rahmet ve inayetinden ümit kesmeyiniz!.. Zira kâfir olanlardan başkası Allah’ın nusret ve merhametinden ümit kesmez (kesmemelidir).’” (Yusuf: 87)
Özetle; Milli Görüş, Kirli Dönüş içerisinde adım adım eritilmiş olacak ve böylece Erbakan’ın hatırası ve Adil Düzen Programları üzerine beton dökülmüş olacaktı!? Bu durumu hâlâ görmeyenler akıl fukarasıdır. Ama görüp de itiraz etmeyenlerin ise vicdanları kararmıştır.
Şimdi SP’nin de, kuyruğuna takıldığı YENİ YOL’un kimlerin ekolü olduğunu anladınız mı? Oysa Türkiye’de kararsız seçmenlerin %37’lere çıkması; artık sadece iktidara güven duymamaktan değil, asıl muhalefetin de topluma umut aşılayamamasından kaynaklıydı.
Bu arada, ayet ve hadis okuyarak, Müslümanları uyutma ve uyuşturma çabaları yoğunlaşmıştı. İşte bunlardan en yanlış ve yaygın olanı:
“Ey Müslümanlar, gelin kardeş olup kucaklaşalım… Birbirimizle uğraşmayalım… İsrail gibi kâfirleri ve zalimleri bırakıp, kendi aramızda boğuşmayalım!..”
Yani: Erdoğan iktidarının ve Cumhur İttifakı’nın bazı hatalarını bahane edip onlara sataşmayalım, zayıflatmayalım!.. Fiiliyatta Siyonizm’e ve arkasındaki güçlere yarasa da, lafta İsrail’e atıp tutması bile bir kahramanlıktır, bunlara destek çıkalım!.. Birlikten kuvvet doğar, unutmayalım!..
Şu ayet-i kerimeleri dikkatle okuyup anlamanın ve her fırsatta hatırlatmanın tam zamanıydı:
“‘(Ey Resulüm!) Biz Sana Kitabı (Kur’an’ı) Hakk olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah’ın Sana gösterdiği şekilde (adaletle) hüküm veresin (İslami ve insani hukuk kurallarına göre hükümet edesin). Sakın (İslami amaç ve çabalara balta vuran ve Hakk davadan ayrılan) hainlerin koruyucusu ve savunucusu olma!..’ (Ve onların tarafını tutma! diye Hz. Peygamber Efendimizin şahsında bütün mü’minler uyarılmıştır.)
(İslam davasını istismar ve iktidar imkânlarını suistimal ederek, aslında) Kendi nefislerine hıyanet edenleri de savunma. Çünkü Allah (CC) daima (ve her fırsatta) hainlik yapan ve günahlara dalan kimseleri asla sevmez.
Onlar (hıyanet ve kötülüklerini) insanlardan (sakınıp) gizlerler de Allah’tan (utanıp) gizlemezler. (Ve O’nun kahrına uğrayacaklarını düşünmezler.) Oysa, (Rabbinizin) asla hoşnut olmayacağı sözden (sinsi ve nefsi hedeflerden ibaret hıyanet girişimlerini) ‘geceleri (ve gizlice) düzenleyip kurarlarken’, O (Allah) onlarla beraberdir. Allah (kullarının) bütün yaptıklarını (ilmiyle ve kudretiyle) kuşatıvermiştir.
İşte siz böylesiniz; (haydi marazlı münafıkları sahiplenip) dünya hayatında onları savunmak için mücadele ettiniz (diyelim…) Peki, kıyamet günü onları Allah’a karşı kim savunabilecektir? Ya da onlara vekil (ve kefil) olacak kimdir?” (Nisa: 105-107-108-109)
“Şüphesiz, (her asırda ve her fırsatta) Allah’a ve Elçisine eziyet verenler (dinine ve davasına hıyanet edenler ve Peygamberin öğüt ve öğretilerini gereksiz görenler) var ya; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiştir ve onlar için (her iki âlemde) aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. (Şimdilik tayin ve takdir edilen cezalandırma vakti beklenmektedir.)
(Tüm masum insanlara ve birlikte yaşadığınız) Mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, işlemedikleri bir suç nedeniyle (hakaret ve) zahmet edenler (ve onların haklarına ve haysiyetlerine tecavüze yeltenenler) gerçekten büyük bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir.” (Ahzâb: 57-58)
“(Sonra Yakup evlatlarına dönüp:) ‘Ey oğullarım, haydi gidiniz de (hayırlı bir haber getirmek için) Yusuf’u ve kardeşini (dikkatle ve titizlikle) araştırıveriniz… (Ey Müslümanlar! Siz de nice yıllardır kaybettiğiniz izzet ve hâkimiyetinizi yeniden bulmaya gayret ediniz…) Sakın Allah’ın rahmet ve inayetinden ümit kesmeyiniz!.. Zira kâfir olanlardan başkası Allah’ın nusret ve merhametinden ümit kesmez (kesmemelidir).’” (Yusuf: 87)
Milli Çözüm, yine haklı çıkmıştı!
Milli Çözüm’ün uyarıları, öyle kuru itham ve iftira olmamaktaydı, acı gerçeklere tercümanlık yapmaktaydı ve yine aynen gerçekleşmiş olmaktaydı.
Milli Çözüm hala uyarılarına devam etmekteydi!
Milli Görüş, “Kirli Dönüşümün” avucundaydı!
SP, dava erbabının değil, hesap adamlarının insafına kalmıştı!
Milli Görüş, Kirli Dönüş içerisinde adım adım eritilmiş olacak ve böylece Erbakan’ın hatırası ve Adil Düzen Programları üzerine beton dökülmüş olacaktı!
SP Genel Başkanı ve onun şakşakçı takımının önce inkâr ve itiraz ettikleri halde;
Milli Çözüm’ün aylar ve yıllar önce uyardığı, ama hep “fitne çıkarmakla ve iftira atmakla” suçlandığı ÇATI OLUŞUM’una resmen katılmışlardı ve YENİ YOL(!?) GRUBUNUN, katılımcı alt kademesi olmuşlardı…
Saadet Partisi, Siyonist Sermaye Danışmanlığı yapan DAVOS’a katılan ve faizci para baronlarının hizmetkârlığını üstlenen Ali Babacan gibi karanlık kafaların koltuk değneği yapılmıştı!
Ey SP Genel Başkanı ve onun şakşakçı takımı!
Hani, Milli Çözüm’ün; “Bu şüpheli ve şu şaibeli gidişat; SP’yi, Milli Görüş çizgisinden ayırıp, Erbakan’ın prensip ve projelerinden koparıp, DAVOS’çu SOROS’çu ve AB tutkulu, sözde İslamcı özde Masonik istismarcı takımın kuyruğu yapma operasyonlarıdır!” kuşkuları uydurma kurgulardı?
Hani böyle bir sinsi oluşuma ve ÇATI Grubuna, asla yanaşılmayacaktı?
Hani Milli Görüş ve Saadet Partisi, doğrudan ve dolaylı hiçbir grubun veya oluşumun güdümüne bırakılmayacaktı?..
Hani, “Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına zemin oluşturma” çabalarına figüranlık yapma uyarıları kuru itham ve iftiraydı?
Hakikat bu denli açık iken…
Milli Çözüm’ün tamamı gerçekleşmiş olan uyarılarına rağmen…
Hala Milli Çözüm’ü “fitne çıkarmakla ve iftira atmakla” suçlayanlar…
Hala Erbakan’ın hatırasına ve Adil Düzen Programları üzerine beton dökmeye çalışan marazlı münafıkları masum ve mazur göstermeye çalışanlar…
Hala, Hakk davaya sızan gizli gâvurlar ile şeytani odaklara uşaklık yapan dindar görünümlü münafıkların körü körüne peşinden gidenler…
Hala öğüt alıp-düşünmeyenler…
Hala anlamayan ve inanmayanlar…
Hala akıllanmayan ve yanlışını anlamayanlar…
Hala kendilerini dava adamı sanan kof kalabalıklar…
Hak Davasında ve halkın yararına dik durup kendi başına buyruk olamayanların, böyle oluşumlara kuyruk olmaları kaçınılmazdı!
Bu durumu hâlâ görmeyenler akıl fukarasıydı. Ama görüp de itiraz etmeyenlerin ise vicdanları kararmıştı.
YENİ MASONİK YOL!
Proje işliyor, gören anlar
Göremeyene, azdır davullar
Ne zaman uyanır, şakşakçılar
Bitirmeye gelmiş, Arıkanlar..
Bize fitneci diyen, ayak takımı
Haydi inkar edin, yaşananları
Baş tacı ettiniz, DAVOS’çuları
Alkışladınız, SOROS’çuları..
Bilge başkanınızın, eseri bunlar
Tesadüfen gelmedi, Arıkanlar
Deşifre edince; ihaneti, sadıklar
Cephe alır oldu, gafil kuklalar..
Milli Çözüm uyardı, işinize gelmedi
Makam hırsı olanlar, gerçeği görmedi
Uyuyan uyansın, son söz söylendi
Herkes görüp biçecek, ettiğini ve ektiğini..
Bir fikir, isim, ideal, hakkı hareket iki şekilde yok edilebilir: Ya yasaklarsın ya da yozlaştırırsın, yolundan saptırırsın. Ortalama fikirlilerin haklı ve hayırlı harekete olan ihaneti ve manipülasyonu algılamada zorluk çekeceğini bildikleri için en tehlikeli olan ikincisidir.
Milli Görüş’ün üzerine beton dökülmesi Erbakan isminden ve projelerinden uzaklaşılması, kavramların yozlaştırılması şeklinde tezahür etmektedir. Çağa ışık tutan ve ilaç olan Adil Düzen ictihadının ve 20. yüzyılın 21. yüzyıla en büyük hediyesi olan yeni bir dünya D-8 hedefinin unutturulması, “yeni nesil siyaset” gibi renksiz söylemlerle yumuşatılıp beynelmilel kutlu bir hedeften mikro siyaset dili bir söyleme kayılması Siyonizmin yerli işbirlikçileri eliyle Milli Görüş hareketine operasyon yapılması manası taşımaktadır.
Üstad Ahmet Akgül Hocamız yarım asırdır, Milli Çözüm Dergimiz çeyrek asırdır bu tehlikelere karşı insanımızı uyarmaktadır. Bir kez daha ıspat olunmuştur ki kutlu inancımızın ve ideallerimizin, Erbakan fikriyatının sigortası Milli Çözüm’dür. Hırsız en çok ev sahibinden korkar. Bunu çok iyi bildikleri için türlü bahanelerle yok sayılma, cephe alınma, mahkeme davalarla susturulmaya çalışılma gibi birçok zorluklara maruz bırakılmaktadır. Ancak hamdolsun Milli Çözüm Siyonizm ve işbirlikçilerine karşı kutlu mücadelesini azimle sürdürmektedir.
Birkaç yıl önce ölen zevatın SP’yi AKP’ye eklemlemek suretiyle bitirmeye çalışması , ömrünün son demlerini AKsaray’da sürtmekle geçirmesinden ayıkamayan kitlenin bilge başkan! eliyle siyonist baltaya yerli sap olan Abdullah Gül’ü her fırsatta cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkarmasından da uyanamayacağı açıktı. Şimdi de bilge başkan!’ın atadığı kayseri eşrafının çabaları malumdur. Milli Çözüm’ün, SP’nin başına Gül geçirilerek Milli Görüş’ü bitirme planları haklı uyarılarına rağmen hala bu haklı çağrıya kulak tıkayan kitlenin Davos ve Bilderberg müptelası Babacan ve yeni çözüm sürecine Kürdistan açıklamalarıyla göz kırpan ve akp benim ilk adresim diyerek AKP’ye yanaşma sinyali veren Davudoğlu gibi parti liderleriyle çatı parti kurarak SP’’nin bitirilmesi, çatı parti ile AKP’ye eklemlenmesi veya AKP sonrası siyonist ab, abd ve israil merkezli siyaset dizayn ettirilerek siyonizme hizmet ettirilmesi planlarını anlamaları imkansızdır.
Ez cümle, kötü bir çağa denk geldik. Demirin tuncuna, insanın kalitesizine kaldık. Ancak Cenab-ı Hakkın da bir planı olduğu inancımız bizi zinde tutmakta ve ortalama aklın cehaletiyle mücadelemiz, ilimle bilimle ikna çabamız devam etmektedir. Anlayana….
Yarabbi;
Dünyada İzzet ve Devleti
Ukbada ise sonsuz Cennet ve Ru’yeti,
Millî Çözüm’ün Şahs’ı Manevisine, Millî Çözüm’ün ahlâk, akıl, liyakat, bilgi, hidayet, feraset, dirayet, iman, sadakat, şuur ve iz’an eline en kısa zamanda nasip eyle. (Amin)
Milletimizin iktidar harici bir alternatif aradığı bir zamanda; Aziz Erbakan Hocamızın mirası Adil Düzen gibi dünyada tek bilimsel yönetim sistemini alternatif olarak sunabilecek tek parti Saadet Partisi’nin gidip siyonizme hizmetkarlıkta yarış içerisinde olanlarla birlikte hareket etmesi neyle izah edilebilir? Zaten Adil Düzen’i milletimizin gündemine dahil etmek için bir çaba ve söylemini de göremiyoruz. Sadece Milli Çözüm bu çabanın içerisindedir. Sormak lazım; bu durum Aziz Erbakan Hocamızın mirasına sahip çıkmak mı yoksa üzerine beton dökme çalışması mı? Sonra şu soruyu sormak hakkımız değil mi? “Bizim gayemiz Hakk’a tercüman olmak mı yoksa mecliste olalım diye değişmez değer ve ilkelerimizden vazgeçmek mi?