ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAM’A
Aziz Hocam, bu ne haldir
Özümüzden, yittik Hocam!..
Kul hakkı büyük vebaldir
İnsaf vicdan, ittik Hocam!..
Gülmedi milletin bahtı
Yıkılsın hainin tahtı
Özü bozuk, yalan ahtı
Peşlerinden, gittik Hocam!..
Derdü bela, boydan aştı
Adalet terazi şaştı
Göz yaşıyla, gönül taştı
Devran dönsün, bittik Hocam!..
İşçi köylü, kan ağlıyor
Emekli yürek dağlıyor
Bak millet, kara bağlıyor
Suç bizimdir, nettik Hocam!..
“APO’yla huzur gelirmiş…”
Vallahi bunlar delirmiş
Milli Çözüm, gül bilirmiş
Bizler diken, ektik Hocam!..
Kirli sular, durulursa
Bu halk Hak’ta, yorulursa
Adil Düzen, kurulursa
Bil huzura, yettik Hocam!..
Kırıkkale Şairi Âşık Müfit
5
2
votes
Değerlendirmeniz

Aziz Üstadımız Ahmet AKGÜL Hocamıza Selam Olsun…
Onu biz Milli Çözüm Ekibine rehber seçen Rabbimize sonsuz sınırsız hamdu senalar olsun…
Evet…
Üstadımızdan öğrendiğimiz üzere;
Adil Düzen’in kurulması elbette bir ihtimal değildir, Bizzat Rabbimizin vaadi, Resulullah Efendimizin müjdeleri ve Erbakan Hocamızın projeleridir. Ve Milli Çözümcüler olarak; bizim buna imanımız tamdır.
Şimdi Adil Düzen’i kuracağını vadeden Allah, kimin eliyle kuracağını da elbet ta ezelde belirlemiştir. Çünkü;
“Rabbin, dilediğini yaratır ve (kullarından dilediğini peygamber ve hidayet rehberi olarak) seçer; seçim ve tercih onlara ait değildir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir, Yücedir.” (Kasas: 68)
Rabbimiz, hidayet önderlerini Kendisi seçtiği gibi, hidayeti de yine Kendi dilediğine verendir.
“(Ey Resulüm!) Gerçek şu ki: Sen sevdiğini (ve istediğini) hidayete erdiremezsin. Ancak Allah, dilediğine hidayet verir. O, hidayete erecek (iyi niyet, gayret ve karakterde) olanları daha iyi bilir.” (Kasas: 56)
Yani, bizler aciz kullar olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Ne kendi aklımızla hidayeti bulma ne de Allah’ın seçip beğendiği hidayet önderini kendi aklımızla tanıyıp-bulup tâbi olmaktan aciziz.
Her ikisi de ALLAH VERGİSİ olup, şükrü eda edilmesi gereken en büyük nimettir…
Ki böylesi büyük nimetin şükründen de aciz olduğumuzu da ifade etmek lazım…
Ve hele şükrü eda edilmeyen-nankörlük edilen nimetin elimizden alınması ise kaçınılmaz olacaktır.
… Rabbiniz şöyle ilan edip duyurmuştu ve buyurmuştu: “Andolsun eğer şükrederseniz gerçekten size (nimetlerimi) artırıveririm ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz Benim azabım pek şiddetlidir.” (İbrahim: 7)
Yarabbi!.. Bizi bize, bizi nefsimizin ve şeytanın eline bırakma Allah’ım… Üzerimizdeki nimetinin şükründen aciz olduğumuzu itiraf ediyor ve nankörlerden olmaktan Yüce Zatına sığınıyoruz.
Rabbim dünya ve ahirette huzura erişenlerden eylesin inşallah
HAK DERDİN YOK İSE, DAVAN OLUR MU?
Okur yazar değil, bilgiçlik taslar
Temel kurulmadan, tavan olur mu…
Tüm umudun para, makama yaslar
Talim takva yoksa, havan1 olur mu…
Sorumlu insanlar, çeker mihneti2
Cihattır takvadır, mü’min ziyneti
Karı koca evlat, dünya cenneti
Şefkatsiz gayretsiz, yuvan olur mu…
Sevgi saygı olsun, bacı kardeşte
Evimiz şenlensin, sohbet hoşbeşte
Aile huzuru, erkekte eşte
Hiç arısız balsız, kovan olur mu…
Cahili tabular, bâtıl ikonlar3
Haçları süsleyen, elmas zirkonlar4
Konuta yakışır, ferah balkonlar
Mağara içinde, ayvan olur mu…
Bahtsızdır hep küfre, zulme yarayan
Şanslıdır yetimin, başın tarayan
Arzu eden arar, bulur arayan
Hak derdin yok ise, davan olur mu…
Rıza rıdvan5 bize, kutlu erektir6
Diliyle inciten, bil engerektir
Lafla hoşaf olmaz, erzak gerektir
Pilava yağ lazım, yavan olur mu…
Hikmet ve hizmetle, yükünü doldur
Mü’min zulme siper, mazluma koldur
Hedefe vardıran, tuttuğun yoldur
İnançsız Hak yola, revan olur mu…
Hiç ipek çıkar mı, itin yününde
Keramet bulunmaz, duman tütünde
Mahkeme kurulur, mahşer gününde
Hâkimsiz hükümsüz, divan olur mu…
Erbakan Hocamız, canımız bizim
Milli Çözüm’dür her, yanımız bizim
Uhuvvet muhabbet, şanımız bizim
İz’ansız vicdansız, ihvan olur mu…
Can, Hak yoluna kurbandır
Gönüller Sana hayrandır
Bayram, işte bu bayramdır
Ya Rab, Sen şahit ol, yeter!..
Milli Çözüm, hep giryandır1
Kur’an ki, bize fermandır
Huzurla, her gün bayramdır
Rasül şahit olsun yeter!..
Sadıka gaflet haramdır
Aşıka âlem seyrandır
Hakk rızası, has bayramdır.
Hocam şahit olsun yeter!..
1- Giryan: Ağlamaklı, yürekleri Müslümanların derdiyle dağlı.
Bütün isyan ve günahlarımıza rağmen, dualarımıza Rabbimizin icabet etmesinin en büyük delili, Ahmet hocamızın bizi bulup hidayet yoluna sevketmesi ve Erbakan Hocamız gibi Aziz bir Zat’ın hakikatinden haberdar etmesidir..
Benim ayarımdaki birinin bile, yapmacık duasına icabet ederek, böylesi Rahmet ve hidayet öncüsüyle bizleri birlikte kılan Rabbimize sonsuz şükürler ederiz..
Emekli öğretim üyesi Kazım Candan Bey’in şu tespitleri de ufuk açıcıdır:
Tek kişilik bir ordu… Tek kişilik bir okul… Ve tek kişilik bir kutlu oluşum; MİLLİ ÇÖZÜM ve Onun şahs-ı manevisi Ahmet Akgül..!
Katı Ulusalcısından Ilımlı İslamcısına, AKP iktidarından, müzmin CHP+HDP muhalefet kanadına, tarikat istismarcılarından Cemaat (FETÖ) yapılanmasına; hepsinin haksızlık ve yanlışlıklarını yıllardır yazıp konuşan, ama bunlara karşı doğruları, ilmi ve milli programları da ortaya koyan ve bu yüzden nice saldırı ve sataşmalara uğramasına ve mahkemeler açılıp çeşitli cezalara çarptırılmasına rağmen hâlâ dimdik duran ve metanetini bozmayan bir bilge ve mücahit insan!. Bu yüksek marifetlerin ve örnek meziyetlerin hiçbirini kendi şahsına mal etmeyip, Cenab-ı Rabbil Âleminin lütfu inayeti ve Milli Çözüm Ekibinin himmet ve gayreti sayan, bunların sayesinde bu hizmetlerin başarıldığına inanan yılmaz, yorulmaz, sarsılmaz ve savrulmaz, adam gibi bir adam!.
Bilmiyorum, çağımızda 70 yılına 80 kadar kitap sığdıran… Akademisyen Hocalar ve Araştırmacılar tarafından, yine Üstadımızın bu eserleri esas alınarak oluşturulması hazırlıkları başlatılan 25 kadar yeni çalışmalarla yazdıkları kitap sayısı, inşaallah 100’ü aşacak olan… Ömrünü verdiği kendi partisinden ve yakın çevresinden bile gördüğü onca hıyanet ve hakaretlere rağmen, haklı ve hayırlı Milli Görüş davasından ve hele Erbakan’a sadakatten ve Türkiye sevdasından milim sapmayan ve caymayan başka biri daha var mıydı?
Ahmet Akgül dışında, Saadet Partisi ve teşkilatlarının, yan kuruluşlarının ve Erbakan Vakfının bunca eleman ve imkâna rağmen solcuların, ulusalcıların, sağcıların, din istismarcılarının ve iktidar yalakalarının onlarca gazete, dergi ve TV’lerinde Erbakan Hocaya ve İslami hakikatlere yönelik saldırılara susmaları karşısında, hepsinin tek tek yanıtlarını veren ve hadlerini bildiren ve bu uğurda her türlü tehdit ve tehlikeye göğüs geren biri daha çıkar mıydı?
Evet, biraz serttir; ama bu sertliği mertliğinden ve netliğinden kaynaklıdır. Ve zaten çelik gibi bir irade ve karakteri olmayanın, bunca yükün altında sağlam kalması imkânsızdır. Hamur gibi yumuşak değil, demir gibi sert ve sağlam olması bu hizmet ve gayretlerin devamı ve davasının hatırı için herhalde lazımdır ki, Cenab-ı Hak Onun fıtratını böyle kılmıştır.
Şahsına ve menfaatine yönelik haksızlık ve yanlışlıkları -o an kızsa bile- kısa zamanda unutan, bütün bunların bizzat Allah tarafından ve imtihan kastıyla takdir buyrulduğuna inanan ve zahiri sebepler ve kişiler üzerinde fazla durmayan; ama Yüce Dinimize, Devletimize ve Türkiye’mize Milli ve Manevi değerlerimize, Milli Görüş’ün Şahs-ı Manevisine, ilmi ve insani projelerine yönelik kasıtlı ve şeytan kafalı saldırı ve sataşmaları ve bunlara cesaret eden küstahları -tevbe edip vazgeçmedikçe- asla unutmayan, Allah için buğzedip ayarsızlıklarını ortaya koyan ve bunlara karşı -makam ve mansıplarına bakmadan- metin ve çetin duruşuyla hayranlık uyandıran Ahmet Akgül Hocamız, üstadımızdır. Kırk yıldan fazladır Onu tanıyorum, yakından takip ediyorum; geceleri abid, gündüzleri mücahit ve fani dünyaya karşı zahid bir zattır. Sözü özüne, dışı içine, düşüncesi işine uygun bir zattır. Erbakan Hoca hariç, Kur’an’a ve İslam’a bu kadar aşina, Hak davasına bu denli sadık ve Aziz Hocasına bu denli aşık… Ve şeytanın cisimleşmiş ekibi Siyonizm’e, Deccalizm’e ve onların sinsi plan ve projelerine bu kadar vakıf başka bir insana rastlamadım. Allah’ın lütfu ihsanı olan bu yüksek sıfatlara ve bu yüksek donanıma rağmen bu denli sade, samimi ve mütevazı başka bir insan tanımadım.
Olayların akışını, amacını ve sonuçlarını tam bir mü’min ferasetiyle, 10 yıllarca önce tahlil ve tahmin ettiğinde, önce şüphe ile karşılanan; hatta bu yüzden çeşitli ithamlara maruz kalan, ama sonunda, hayranlık ve şaşkınlık uyandıracak şekilde hep kendisi haklı çıkan… Ve bunları da tamamen Kur’an’ın işaretine ve Resulûllah’ın beşaretine dayandıran Muhterem Ahmet Akgül Hocamızdan niye acaba; kendi partimiz ve dava kardeşlerimiz ürküp çekinmektedir?.. Niye tüm İslamcı ve yandaş medya Onu yokluğa mahkûm etme peşindedir? Niye sözde iktidar karşıtı medya Ondan hiç bahsetmemekte, gündeme getirmemektedir? Çünkü malum ve mel’un odakların açık piyonları da, münafık (İslamcı) taşeronları da ve hepsinin ortak patronları da elbette Kur’an’dan ve Onun tercümanından korkmakta haklıdırlar; ama kim bilir, belki de Cenab-ı Hak, özlenen ve gözlenen hakikat devriminin hazırlık şartları olgunlaşıncaya kadar bu gibi zevatı, nazardan ve kazalardan korumak için bir nevi saklamaktadır!..
Cenab-ı Allah’a tam güvenmeyen, sadece O’nun rızasını gözetmeyen, her oluşumu ve sonucu O’nun takdiri ve taksimi bilip teslimiyet göstermeyen, her halde ve her meselede sadece kulluk şuuru ve sorumluluğuyla hareket etmeyen, övülmeyi de sövülmeyi de bu imtihanın bir sırrı ve parçası görmeyen bir insan, tam yarım asır (elli yıl) boyunca hiç usanmadan, değişip başkalaşmadan aynı hakikat noktasında sadık ve sağlam kalmayı nasıl başaracaktı? Tek yaranı ve yardımcısı bir avuç sadık Milli Çözüm ekibi arkadaşları olan bu Zatı tanımak, Onun talebesi ve takipçisi olmak bizler için ne büyük şans ve bahtiyarlıktı… Ya Rabbi bizi rızandan, Hak davandan ve bu kutlu Milli Çözümcü dostlardan ayırma, ayaklarımızı kaydırma, bu hayırlı oluşumdan caydırma… Amin.
A’raf 3
Rabbinizden size indirilene uyunuz, O’ndan (Allah’tan) başka “veli”lere (himaye edicilere ve bâtıl hüküm vericilere) tâbi olmayınız. (Kur’an’a ve Resulüllah’a bağlı olmayan rehberlerin peşine takılmayınız…) Ne de az tezekkür ediyor (çok az öğüt alıyor, ve pek az okuyup düşünüyor)sunuz!
https://www.mealikerim.com/7/araf/3
Bunlar iki yüzlü zalim!
Avam sanır bilgiç ,bilgin!
Abd ,israil ,Ab için !
Herşeyi yaparlar Hocam!
Hergün ayrı kahroluyoruz!
Üzülerek sadece izliyoruz!
Dua ederken kahroluyoruz!
Elimizden bişey gelmiyor Hocam!
Münafıklıkta ustalar!
Zalimlerle iş tutarlar!
Ümmet dostu gibi dururlar!
Ne kadar zavallılar Hocam!
SELAM OLSUN…
Gözü gönlü duyarına
Milli Çözüm diyarına
Bizi derde salarına
Her haline şükür olsun…
Her anımız kıymetlendi
Davam ile izzetlendi
Milli Çözüm şerbetlendi
Sadıklara selam olsun…
Biz bi taraf ederine
Hizmet ehli güdenine
Hak davetin zerresiysek
Liderine selam olsun…
Cehaletim kendi suçum
Mektep yüksek pek mahcubum
Lütfüyle Yüce Mağbud’um
Divanına selam olsun…
Çoğu gitti azı kaldı
Siyonizmin nesi kaldı
Hamas bizim kahramandı
Cümlesine selam olsun…
Adil Düzen va’din haktır
Bildik an kadar yakındır
Nasibimiz kesme sakın
Mektubumdur selam olsun…
Öncelikle Kırıkkale Şairi Aşık Müfit’e kaleme aldıkları bu çalışma için tebrik ediyorum. Elinize yüreğinize sağlık…
Şair Aşık Müfit, halk için, Hakk için yüreği yandığını hep birlikte hissettik bu eseriyle. Ve olayları doğru okuyarak ve sorumluluğunun gereği olarak şiirle gerçekleri dile getirmişler. Tekrar bu onurlu sorumlu tavırlarından ötürü kutluyorum tekrar tebrik ediyorum… Allah razı olsun.
Aşık Müfit, şu kıtayla Milli Çözümce bir anlayışla çözümü kaleme almışlar:
Kirli sular, durulursa
Bu halk Hak’ta, yorulursa
Adil Düzen, kurulursa
Bil huzura, yettik Hocam!..
Kirli işlerden , zararlı çirkin yanlış kötü şeylerden insanlığın kurtulmasının yolunun HAYAT İMAN VE CİHAT prensibiyle yani Şairin de ifadesiyle HAK İÇİN YORULMAKTA olduğunu ifade buyurmuşlar. Ve akabinde bu yorgunluğun meyvesi olarak da ADİL DÜZEN’İ rabbimizin dileyeceğini ve cümle insanlık mazlum mağdurlar olarak huzura ereceğimizi ve kötülük ve kirli merkezlerin etkisiz yetkisiz kalacağı kabuğuna çekileceği durulacağını ifade buyurmuşsunuz… Bu duyarlılık ve sorumluluk gereği temennilerinize canı gönülden AMİN VE İNŞAALLAH diyorum. Allah sizlerden razı olsun.
Şairimiz bu kaleme aldıkları şiirlerinde şu gerçeği de ifade etmiş oluyorlar: İnsanlığın sorunlarını sıkıntılarını problemlerini giderecek onlara çözüm sunabilecek ve kirli zihniyetlerinde fikren hakından gelecek çaresiz bırakacak olan Kur’an’a ve günümüze Tercüman olan , insanlığın problemlerine çözüm projeleri hazırlığı bulunan BİLGE VE YİĞİT ŞAHSİYET olarak Üstad AHMET AKGÜL hakikatini de bizlere okuyuculara ülkemiz insanlığına haykırıyorlar çünkü ciğerleri yürekleri yanmış gereğinin gayretini çabasını üstlendiklerini görmekle yüreklerimize su serpmişlerdir. Şükranlarımı arzediyorum kendilerine.
AKGÜLÜMÜZ!..
Güldür Muham-med simgesi1
Nebi kokar, ak gülümüz…
Kutlu Erba-kan imgesi2
Başa uyar, bak gülümüz
Hak sevdalı, Akgülümüz…
Bozuk kalbe, nur akışmaz
Edep ehli, pis bakışmaz
Beyaz güle, kir yakışmaz
Şükür taze, pâk gülümüz
Hak tercüman, Akgülümüz…
Had bilmeze, ağır sille
Vatan için, alır kelle
Siyonizm’e, füze gülle
Kur’an okur, Hak gülümüz
Hakka bağlı, Akgülümüz…
Dibi delik, tava dolmaz
Akl kullanan, saçın yolmaz
Aşk çiçeği, asla solmaz
Kurur ise, yak gülümüz
Hakka hayran, Akgülümüz…
Gayretsizin, gayesi yok
Döneklerin, payesi3 yok
Münafıkın, râyesi4 yok
Ak alnına, tak gülümüz
Hak sadıkı, Akgülümüz…
Cihadsız hayra varılmaz
Zalim hain, hiç kayrılmaz
Kutlu yolun-dan ayrılmaz
Asla etmez, çark gülümüz
Hak âşıkı, Akgülümüz…
Özü sözü, uymayana
Kalp kulağı, duymayana
Allah Rasül, saymayana
Hak-Bâtılda, fark gülümüz
Hak izharı, Akgülümüz…
Bizde mertlik, sizde hile
Utanıyor, Şeytan bile
Dost pazarda, altın ile
Almanya’da, Mark gülümüz
Hak ehlidir, Akgülümüz…
Dava satan, ederi senttir5
Milli Çözüm, zulme benttir6
Memleketi, Aziz Kenttir7
Çelenk başı, şark gülümüz
Hak dostudur, Akgülümüz…
(Ocak 2025 MÇ)
1- Simge: Alâmet, işaret.
2- İmge: Kutlu düşler, mutlu hayaller.
3- Paye: Değer, önem, rütbe.
4- Râye: Bayrak, sancak, vizyon.
5- Sent: Bir Doların yüzde biri.
6- Bent: Dere önüne kurulan ve suyun toplanmasını sağlayan basit baraj.
7- Aziz Kent: Elâzığ ili.
İlimle ilmek ilmek ördüklerin
Pişsin diye emek verdiklerin
Ümit imanın canı öğrettiğin
Sadıkların duacın, Hocam…
Adil Düzen kurulsun
Zalimden hesap sorulsun
Mazlumun başı sağ olsun
O gün feraha, erdik Hocam…
Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla
1- Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun ki;
2- Sen, Rabbinin nimetiyle (O’nun hidayet ve inayeti sayesinde) bir mecnun (cinlenmiş ve şeytani çevrelerin güdümüne girmiş birisi) değilsin.
3- Gerçekten senin için kesintisi olmayan (temenni ve memnuniyetin çok ötesinde şerefli ve izzetli) bir ecir vardır.
İzah:
“Bu gün onların ağızlarını mühürleriz; (iman ve iyilikten, küfür ve kötülükten yana) bütün yapıp kazandıklarını, elleri bize söylemekte, ayakları (işlediklerine) şahitlik etmektedir” (Yasin: 65) ayetinin haber verdiği gibi, “Hayat; iman ve cihattır” şuuru ve imtihan-kulluk sorumluluğuyla, Hakkı tebliğ ve tavsiye yolunda, bu gün bile hala kalemle ve satır satır gerçekleri yazan, her türlü sıkıntı ve saldırıya rağmen davasından ve Rabbinin rızasından caymayan müminler için, tuttuğu kalemlerin, yazdığı sahifelerin, harflerin, kelimelerin ve cümlelerin bir gün dile gelip şahitlik ve şefaatçilik edeceklerine dair ilahi mesaj ve müjdeler içermektedir. Herkesin aynı şeyi düşündüğü ve sadece dünyanın peşine düştüğü yerde artık kimse beynini kullanmıyor ve gerçeği düşünmüyor demektir. Bu gaflet döneminde, kafaları ve vicdanları diriltecek sert, ama mert ve net tebliğciler gereklidir
Ahmet Akgül hocamız ve milli çözüm.
Gülmedi milletin bahtı
Yıkılsın hainin tahtı
Özü bozuk, yalan ahtı
Peşlerinden, gittik Hocam!..